a < taya kadar kendi K s " Türk tarihi türk kadınının kocasına SAYIFA 6 Kısa tefrika Hitlerci genc kızlarla beraber seziz gün V. — Şairane bir uyanış ve banyo Tasam uykudan uyanırken, ot min- iderin Gert temasiyle ensesinin tutula- Cağını pek sanmıyor, Fakat, tatlı bir î:.m ile rüyadan hakiki hayata geç- k ne tatlı şey! O sabah, daha ortalık pkaranlık iken ben de böyle uyan- mm; Beni uyandıran sesler, boru secs- rçıı veya marşlar değildi; tatlı, yumu « Şak bir Ges, ince ve oynak bir pastoral. g. Elektrik yandı: üç tane gecelik göm- Jekli melek, ellerinde birer Hüt oldu. u halde yatakhanede dolaşıyorlardı. ©t minderlerin üstünde kızlar gerini- yorlar, gözlerini oğuşturuyorlardı. '?ıgnbı.-e hkepsi bir ağızdan bağırdıları "Liselotte'un yaş günü kutlu olsun!. sonradam işi öğrendim: o gün yirmi ya- gizmiş olan Liselotta ismindeki , >a, sıkadaşlarını böyle tatlı bir musi- İi ile uyandırmağı düşünmüştü. Hal- buki bem saflığım yüzünden her sabah Aynı şekilde uyandırılacağımı sanmış- pen, aldanmışım.. Başka günlerde “kalk,, borusu gene tavanın tersine vurularak Çalınıyoc, o kadar ki, tavanın dibi vuru- Ha-vutula çukurlaşmış. Zaten, bizi uyan- dırmak için erkenci 'olan — horozların, kçazların sesleri, kır hayatının bin tür- lü gürüttüsü var. Bütün alman kızları gibi buradakiler de musikiye istidadir.. Kimisi (lüt, kimisi gitara, kimisi akor -« dçon çalıyor. En ufak bir vesile ile bu Gplgrcr melekler, yatakhaneyi doldu- Tup kocasere başlıyorlar. Fakat için, flüt dudaklarından ——— 'du anüğ denilirdi. bunua bür kirmızı boya olduğunu kadın- darın yanakiarına sürdüklerini yazmak- tadır. Daha sonra o asırlarda kâkül de yapıldığı göze çarpmaktadır. Kadınların keçi kasmaan yapukları bu kâküle önkik deniliyordu. Gelinin cihazına da scb adı verilir, Kadınların üzerlerine giydikleri Begüslüğe artığg. deniliyordu. aü tarinine dikkat edecek — olur üsek türk kasinının tanlâa da çıktığ.nı, oruular da idare ettiğini görebiliriz. Bu- rasa bir çok misailer arasında bir tane- sini zikreyelim: 523 yılında Sabir türk: lerinin kıralı olan Balak ölmüş, onun ye- tine karısı Boar.k Sabir tahtına çıkmıştı. Boarik sözü temiz turkçedir, Arık türk- göle lemiz, saf demektir. Bo da baş, reis, kumandaa manas.aa gesir, Boarık Sabir lanlına çıztıklan sonra yüz - bin kişilik bir ordu ile Bizansa yardım etmişti. Bu sırada iran hukumdarı Sabirlerin ötesin- de oturaa iki Hun hükümdarını yani Siyrax ve Giones adlı iki türk - beğini yaurduma çağırmış, bunlar da Sabirlerin üskesinden geçecek yardıma gitmek temişler isc de kıral'çe Boarıgın ordu - siyle karş a meşlardı. iki ordu arasında- ki savaşta türk kıraliçesi galib gelmiş, İÇAyTAK 1 esir asmış, elierine kelepçe vu - rarak Bizansa göndermişti, Diğer Hun k.ralı Gionss de savaşta öldürülmüştü. Dedekorkut kizabında oğlu esir düş- müş bir türk kadınınını şu sözleri söy - lediğini ckamaktayız: Han babamın kalina (yanına) ben va - rayun, Ağır hazine bol laşker alayım, Azgun dinlü kâfirlere ben varayım; Yaralanub kazi k atımdan inmeyince Yenimle alca kanım silmeyince Kol bud olup yir üstüne düşme; Yalnuz oğul yollarından dönmiyeyim. — ga ne kadar sadk olduğuna bir çok mi- sallerle açıkca göstermektedir. Bu cihe- stormek için şu vakayı hatırlamak kâlidir KUN üncü yüzyılda Kuman türk © beri Macaristan”a gelmişlerdi. Önce çok — eyi kabul edilen bu türkler sonra Mo « gol istils olunca macarlar - tarafından tazrruza uğramışlardı. Kuman karalı sa- Favının penceres'nden son osuma yar. müdafâr etmişti / Pencerenin yanında kı ala ok — vererek — yürdüm elen karısı ve çocükları “son “oku da veriliktes sonrâ kıral ile borabör —düşman eline geçneklense iritihar etme- — Girtercik etmişlerdi. " Türk tarihinde türk kadınının — şair, kumandan hattâ hükümdar yetiştirdiği- ni görmekteyiz. Binaenaleyh bugünkü — türk kadını eski vasıflarını tekrar — elde — ç ettği gibi bugün sıyasal haklarına da e YUŞMAM Onu erecaği amacıma ulaştır- miştir. Hüşeyin 'Namık ORKUN Kaşgarlı Mahmud - aytılınca hemen çirkinleşiyorlar, me- lekliklerini kaybedip “dünyevi, oluve- riyorlar? Lisclotüe yatakhanenin pencelerini kapattı. Kızlar kalkarak gecelik göm- “Jeklerini veya pijamalarını çıkarıp ma- yolarınt giyerek kapıya doğru ko - şuştular, Kapının eşiğinde herkes irki- |liyor, Gecenin buzlu rüzgârı derinin üs- “tünde bir bıcak gibi dolaşıyor, tüyleri or ve dişleri biribirine çarptırı- t kamp şefi dışarıya atıldı ve bağırıyor: — Bir, iki! bir iki! Kolları yana aç! Herkes onun etrafında dizili- Bir, |; YoT ve beş dakika sonra jimnastik ha- raretli hararetli devam ediyor. Kızlar fazla Üşüdülermi birdirbir. oynamağa Başlıyorlar; yahüt da birisi eğiliyor, el- lerini dizlerine dayayor, arkadaşı da Onun şırtına mâasaj yapıyor veya ba- caklarını oğuyor. Bir çeyrek saatlik böyle bir idman- dan sonra, sıfırdan aşağı beş veya ön derece goğuk su ile duş yapmak çocuk oyuncağı — kabilinden bir şey. Herkes muntazam bir şekilde ikişer oluyor ve yıldızlar gökte yeni kaybolmâğa baş- larken içeri giriliyor. Bir laliza içinde kızların hepsi soyunarak, tavyandan dö- külen suların altına giriyoclar. Her ta- raftan su akıyor. Sırasını bekliyenlere su atarak muziplik yapanlar var. Kim- sede utanma, çekinme namına bir şey yok. Spor ve bir arada yaşayış bü - gi « Bi duyguları öldürmüş; Bu lâr vü- tudu güzel bir şey değil; eyi bir alet telakki ediliyorlar, Kimse bana bakmı- yor, fakat ben insiyâki bir tartda hep- sine bakryorum, mukayeseler yapıp hü- kümler veciyorum. “v. Rübens benim yerimde olmağa can atardı, çünkü gözümün önünde — genc vücudlar ve taze etler var. Yaltıız Rü- bens bunları bir stada değil, bir hareme yerleştirirdi, Fakat, por yapmalarına rağmen, bu kızlarda güzellik yok. İşte, genc nazi kızlarının farkına varmadık- kat bir yabancının gözüne batan hatası bu.. ları, esti Yandaki geniş odada otuz fane le- genle otuz tane diş yıkamak için bar- dak var. Soğuk su bol. Galiba bir &ı cak su duşu yapmak için hasta olmak lâzun. Bizim meşhur ıtriyat tacirleri- miz hâlâ Berlin'de şubeler açsinlar, al - man kadını cildine itina etmeği kolay kölây öğreneceğe benzemiyor. Bütün tübler diş macuniyle dolü. Aralarında krem tüpü yuk. Podra ve boya yasak mı, değilmi, bilmiyorum : fakat burada pod- ra ve boya kullanmak, bir maden işçi- sinin ocağm dibinde aynaya bakması kadar münasebetsiz bir şey olur. Bi defa, nasıl bir tesir hasıl olacağını gör- mek için, hafif tertib boyanayım dedim. Podra pomponunu görünce yatakhane- nin bit ucundan öbür ucuna kadar bü- tün dudaklarda müstehzi bir tebessüm dolaştı. Ben bunu görmemezlikten ge- lerek rujumu da çıkatdım, Onun üze- rine hepsi afalladılar ve hayretle bana baktılar. İçlerinden birisi dayanamadı ve nazikâne, aynı zamanda müstehzi bir tavurla “fransız kadınlarının yüzlerine bir şey sürmeden duramadıkları sahi olup olmadığını,, sordu. - Zavallıcığın burnu öyle parlıyordu ki cevab. verme-» ğe cesaret edemedim. .. Nihayet saat yedi buçukta tan yeri ULUS AR VE YAŞAYIŞLARI ga başladı. Gece yapıldı sabahleyin de çalışmaya, yeni Alman ya inan ve güven taşıyan bir mearsim- le başlanılıyor. Bütün » rak direğinin etrafında toplandılar, Ay- Ni merasim ve aynı şarkılarla — Hitler bayrağı direğe çekildi, Sonra şef, yük- sek bir sesle günün parolası: Bu, “cesaretli ve kuvvetli o "sadık kal, veya “kendi: yurda hasret,, gibi bir cümledir, sim bittikten şonra kızlar “bonjur, k değil, fakat bütün kuvvet zlar, gene bay- deg Heil,, yani “zafer, hurra,, diye bağırarak ayrıldılar. Gü masına başlamadan önce gururu ve ce- gareti tazelemek faydasız olmasa getek. Vİ. — Ülkü içi, Bir sabah saat altı buçukta Elzabet, yatakhaneye ün çetin çalış- yurd için. giyinmiş olduğu |- * gitdi. Gülerek ona dedim kir — Galiba bizim çok geç kalktığımı- z1 sanıyorsun, Yoksa, aç karmına — gez- meğe gitmek hoşuna mı gidiyor? — Ne 9, ne öteki, dedi. Bu hafta ça. maşıT sirasi benim. Onun için sabah saat beşte kalkıyorum. Bunlar; lakayd bir sesle söylerken, kozarmış, ve nasırlı parmaklarını soba- dâ isıtıyordu. Elizabet sarışım, — üzün boylu ve hemen hemen ince endamlı bir kızdır. Rengi çok uçuk, yüzünün çizgi- leri pek sabit ve bakışları daima ciddi olmasa, ona güzel bile denebilir. Vazi- yeti çok eyi iken harbtan sonra fakir düşmüş bir âilenin kızı imiş. Üniversi- tede birkaç sömester okumuş. Boğaz tokluğuna, yarı hizmetçilik, yarı tale- belik ederek İngiltere'de, Fransa'da bu- lunmüş. — Sen burada çok kalacak mısın? — Yoo.. Ben altr ayı bititdim. Fakat kendi isteğimle biraz daha kalıyorum. — Burada yaşamak hoşuna mr gi yor? Halbuki sen ince bir kıza ben yorsun, — Hoşuma giden buradaki yaşayış değil, nasıl anlatayım, çalışma idaresi- nin fikri, zihniyeti, — çalışmak be- ni yoruyor, verdikleri yiyecek de ba- na yaramıyor. Hattâ bu yüzden üç haf- ta kadar evime gitmek mecburiyetinde kaldım, Her tarafımda çıban çıkmağa başladı. Zaten buraya dönünce çıban- lar gene çıkmağa başladı. Çünkü kampta ne salata, ne meyva var? — Bununla beraber gene kalmak mi istiyorsun? — Evet. Başka tarafta yapacak işim olmadığı için başkalarına en eyi bura- da hizmet edebilir, herkesin çalışmasın- dan benim hisseme düşeni burada bula. bilirim. İş biraz ağır ama, ağır olması icabediyor, hepimizin tam bir fedakâr. lik devresi geçirmemiz lâzım. Şurasını da söyliyeyim ki Elizabet © kadar hararetli bir hitlerci değildir. Onun biricik merak: vazifedir. Nazi re- jiminin ifratlarını pekâlâ biliyor, rasiz- mi beğenmiyor ve köylülere Almanya- nin nüfusunu çoğaltmayı tavsiye ede- çek yerde doğumları kontrol ve tahdid etmenin doğru olacağını anlatmak ge- rektiğini söyliyor. Bu genc kızların hepsi çalışma kamp- larma ibadete gider gibi gidiyorlar. Öye leki, birçokları için mecbur? olan bu çalışma, ona resmen verilen “hüsnü rı- za ile çalışma,, adına müstahak oluyor, Zaten naziliğin en esaslı vasıflarından e budur: Nazilik her şe ce, rejimin istediklerinin ahal bestçe gösterdiği isteğine solini bir dik- n istekleri w liyor. Buna göre M mumun istekleri demek ol bir diktatör değildir. Fara. akârlık mr istiyor? Demek üluş da bunu bekliyor, diyor k — Sen bizim istiyormuğ... Maria ban di istediğim Almanya'yı hiç bir zaman anlıyamaya: caksını tiğimizi anlamazsan, Bununla beraber, lise tahsilini biti- rip de Üniversiteye girmek yahut da bir hastahanede, bir bankada veya bir dev- let memurluğunda çalışmak istiyen ber genc kız (sıhhati müssid — olmuıyanlar müstesna) altı ay çalışma kampında kal- mağa mecburdur. BPen voruyorum: — Evet ama, bir gene kız. kampa gitmezse, üniversiteye giremer değil mi? — Tabil giremez. Askeri Fabrikalar Umum Müdürlüğü Satmalma Komisyonu İlânları EŞYA SATIŞI Küçük Yozgat Fabrika- sında bedeli muhammeni (4169:37) lira olan (219) ka- lem kooperatif emtiasile se- kiz kalem boş mevzuatın a- çık artırma süretile 28 şubat 935 tarihinde askeri fabrika- lar satınalma komisyonunda satılacaktır. Şartname bedel- sizdir. Taliplerin (87,71) ku- Tuş muvakkat teminat ve lü- zumlu vesaikle mezkür gün ve saatta komisyona müra- caatları. (313) 1—539 150 KALEM EŞYA VE MEFRUŞAT SATIŞI Yukarda yazılı ve keşif bedeli (5712) lira (85) kuruş olan 150 kalem eşya ve mef- ruşat 28 şubat 935 tarihinde saat 15 de kapalı zarfla as- keri fabrikalar satınalma ko- misyonunda satılacaktır. Bu eşya listeleri satınalma ko- misyonundan bedelsiz ola- rak verilir, Görmek istiyen- ler Küçük Yozgat Barut Fabrikasına müracaat edebi- lirler. Taliplerin (428) lira (45) kuruş muvakkat temi- natla teklif —mektuplarını mezkür günde saat 13,30 da komisyona vermelidirler, (314) 1—538 20 TON MUTAHHAR AVRUPA KIRPINTI PAMUĞU Tahmini bedeli 8000 lira olan yukarda miktarı yazılı Mutahhar kırpıntı Avrupa pamuğu 28 mart 935 tarihin- de perşembe günü saat 15 de Ankara'da askert fabrika- lar satınalma komisyonun- da kapalı zarfla satınalına- caktır. Zarflar saat on dört- 15 ŞUDAT 1935 CU ——— Yazan ; Cimudine Chontf aa eee — E, hani herkeş kendi rızasiyle Çö* lışıyordu ? ima, öyle yaparsa ona €Jİ bir alman kızı denemez. Maria'ya göre bir alman kızının İ$* maz, Böyle anım dişili" tekleri nazarı dikkate al yapan bi , Bazilik da kalır, Bu söylediğim kızlardan başka iş$if kalıp kamplarda bir müddet için sefâ* letten kurtulmak istiyenler de var. Za ten hükümet kamplarda talebelerden; eyi aile kızlarından tutun da, fabrikâ işçilerine kadar asınt istiyor. Yalnız yüksek burjuvazi veyâ istokrasiye mensub kızlar bundan ha- ric kalabiliyorlar ama, o da imkân bu- lurlarsa. Çünkü sosyalizm prensipleri herkesin hoşuna gitmiyof. eekiden imtiyazlı olan bir sınıfa, asil bir kızla kapıcının kızının bir kampta yanyana patates soyması hiç de hoş gö“ rünmiyor. Prusgyalı bir zabitten dul kalmış ve kızlarını kampa göndermek istemiyen bir kadın bana diyordu ki: — Oraya gidince kaba saba tavurlar peyda edeceklerinden ve bu tavurların yaşadıkları müddetçe onlarda kalaca« gımman çok korkuyorum. Bu gibi düşüncelere rağmen, kamp- larda çalışan kız ve erkek bütün genc« ler kendilerini alman gencliğinin en gür zide şınıfı addediyorlar. Bugün kamıp- larda 10.000 genc çalışıyor. Yarın bu sayı 20.000 e çıkacak. Yaşları 17 ile 25 arasında olan bu gencler, altı ay müd- detle küreklerini aynı saatte bırakıp aynı saatte ellerine alan, aynı zamanda çalışan, dinlenen, yemek yiyen - 10.000 kişi oldukların; düşünerek büyük bir teselli duyuyorlar, (Bu cümleleri ale man kadın birlikleri başkanı Bayan Seholtz - Klink'in bir nutkundan aynen ikopye ediyorum.) Bu 10.000 genc, dev« letin günde onlara verdiği 3040 kuru- pu, bir kıralın aldığı paradan daha bü: Yük bir gururla alıyorlar. - (Bitmedi) herkesin ça naziliğin İstenografi dersleri En müsait şeraitle verilir Ulusta Tüzgiray rumuzuna müracaat. 1—570 KOCAELİ ASLİYE MAH- KEMESİ BAŞKÂTİPLİĞİN: DEN: İzmitin karabaş mahallesinde mukim Münevver tarafından ko* cası ikametgâhr meçhul Tahsin âleyhine açtığı boşanma davasi neticesinde: kanunu medeninif 134 üncü maddesine tevfikan bo* Şanmalarına karar verildiği ve müddelaleyhin tarihi — ilandan itibaren bir ay zarfında turuku kanuniyeye müracaat etmediği tekdirde hükmün kesbi katiyet makamına kaim 567 edeceği tebliğ olmak üzere ilan olunur, ten itibaren komisyonca ka- bul edilir. Şartname bedel- siz olup komisyondan veri- lir. Muvakkat teminat (600) liradır. Taliplerin mezkür gün ve saatta 2490 numara- li kanunun 2 ve 3 cü madde- lerindeki vesaikle komisyo- ha müracaatları. (302) 1—518 VENİDEN BİR EVRAK MAHZENİ İNSASI Bedeli keşfi 12628 lira 29 kuruş olan yukarda yazılı inşaat 3.mart 935 tarihinde pazar günü saat 15 te aske- ri fabrikalar satınalma ko- misyonurica kapalı azrfla ihâ ” de edilecetkir. Şartname be- deli 64 kuruştur. Ve ko> misyonundan verilir, Talip- lerin muvakkat teminat olan 947 lira 13 kuruş ve 2490 nu- maralı kanunun 2 ve 3. mad- delerindeki vesaiki havi zarflarını mezkür günde sa- at 14 de kadar satınalma ko- misyonuna vermeleri. (334) 1—562