1 Şubat 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

1 Şubat 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAYIFA 4 Garbta fikir ı hareketleri İNGİLTERE'DE RASYONALİ- ZASYON USULÜ İFL/ ETTİ Mİ? “Revue Politigue et Parlementaite,, dergisi, son sayısında neşrettiği mü. bim bir yazıda İngilterenin bir aralık * koyulduğu sınsi rasyonalizasyon usu- Jünün iflas ettiğini yazıyor. Bu yazı- Bın ehemmiyetli parçalarını aşağıya dercediyoruz. Fakat acaba, bu rasyona- Hizasyon teşebbüsünün muvaffakiyet- aizliği, İngiltere dışında bökim olan Bazı âmillere de atfolunamaz mır? Ökonomik hayatın temellerini yeni- den kurmak lüzumu bugün her yerde kabul edilen bir hakikattir. On doku- guncu asrın eseri olan ökonomik niza- mar yenilemek zaruretini artık kimse inkâr edemez. Ancak bu İşte, İngiltere- de güdülen sıyasanın bütün tehlikeleri- mi meydana çıkardığı tedbirlerden ka- gınmak gerektir. Senelerdenberi ingiliz Mmilletinin hayatına hâkim olan düşün- ©& Almanya korkusudur. Zafer bile bu korkuyu kaldırmadı. Bu zaferi elde et- mek için katlandığı fedakârlıklar in. gilizleri alman üstünlüğüne daha ziya- de inandırdı ve nihayet, muvaffak ol- , mak için alman usullerini kabul ve tat- bik lüzumuna kanaat getirildi. Bu yolu tutmak kararını veren İn- gikere, gimdiye kadar onun kudret ve arzametini yapmış olan prensipleri terk #tti. Vaktile, ökonomik alanda rekabe- #i en mühim bir esas sayarken bu reka. beti “teşkilatlandırma,, esasına tered. 'dütsüz feda eyledi. Şahrsların serbest. ge çalışabilmesi esası yerine bunların faaliyetini tanzime memur yüksek şah- “ giyetlere geniş salahiyetler verilmesi peasını kabul etti. Sanayi Sleminin ötedenberi kıs- Kançlıkla muhafaza ettiği istiklal fik- Tinin bu rasyonalizasyon havası içinde © kadar kolaylıkla eriyip gitmiş olma- gına ilk bakışta şaşılabilir. Fakat harb #onundaki ingiliz soysal hayatının ge- girdiği safhalar bu baş eğmeği Izah eder. Filhakika harbtan sonra ortaya atı- fan ökonomik düsturlardan biri, İngil- terenin maruz kaldığı bütün müşküla- tm, sanayiindeki ferdiyetçilikten ileri geldiği yolunda idi. İngiliz mahsülleri- nin uluslararası piyasalarda dalima ge- ride kalmalarına sebeb, ingiliz- patron- Jarımın kıskanc bir istiklal fikri güde- rek küçük küçük fabrikalar işletmekte (devam etmeleri ve verimsiz bir rekabet oyunu içinde bütün gayretlerini boşa “gıkarmaları idi. Bu noktai nazarı müda- faa edenler misaller de veriyorlardı: " Mes:lâ İngiltere'nin en mühim çelik Gökümhanesi olan Dorman Long müet- sesesi 30 eylül 1927 ile 30 eylâl 1928 a- rasında ancak 730.000 ton çelik istihsal edebilmişken — Birleşik Devletlerdeki United States Stecle Corporatian dö- “kümhaneleri aynı müddet içinde 18 milyon 486 bin ton, Almanyadaki Vere- Inigte Stahlwerke mücssesesi 6.837.000 ton çelik istihsal etmişlerdi. Bu vazi- yet içinde rekabete imkân var mıydı? İşte bu fikirlerdir ki gitgide evve-” 1â sanayide ferdiyetçiliğin — ortadan kaldırmasına, sonra sanayi müessesele- Finin eyi teçliz edilmiş olmaktan ziya- de mümkün olduğu kadar geniş, çok ve büyük vaartalarla işlemesine kadar Herlediler. Nihayet, her tarafta galebe galan bu ökonomik ideoloji İngiltere- de Vickers, Armstrong, Unilever ve Beadmote gibi muazzam teşekküller kurulmasına sebeb oldu. Makale sabibi, bu suretle kurulan n Büyük tröstlerin türlü şartlar altında Bir taraftan işten anlamıyan adamlar Ydaresine geçtiğini ve öbür taraftan da Başlarına getirilen mütehassısların bir "sanayi şefine, lazım olan vasıfların biç birine malik bulunmsdıkları için İglerin günden güne kötüleştiğini bi- İküye ettikten sonra bazı misaller veri- yor: Lancashire pamukçuluk - birliğinin hrz ettiği misal dikkate değecek kadar manidardır: İstihsalini daima moda- Bın değişikliklerine uydurmak - zarure- tinde bulunan mensucat sanayiinin ba- şındaki ticaret mütehassışları omuzla- Fyında ,ağır sanayiin yükünden daha çok ağır bir yük taşırlar. Bunun içindir ki gereksiz bir konstrasyon'un feci neti- Japonya ve Çin Lö Tan, Paris. «« Jehol'un batı tarafında çıkan ve Çahar hadisesine sebebiyet veren ha- dişeler, sanıldığı gibi mühim değildir. Çahar valisi olan Çin Generallerinden Sung Şe Yuan askerlerini, Çahar'ı Je- hol'den ayıran sınırın öte tarafına ge- Çirmiştir. Esasen bu sınır katiyetle tesbit edilmemişti ve itirazlara yol açı- yordu. Bununla beraber japonlar çinli generale, askerlerini 31 ilkkânuna ka- dar geri çekmesini bildirmişlerdi. Ge- neral bunu yapmadığından, 21 sonkâ- munda Pekin'de bir Çin — Japon kon- feransı toplanarak bu İş Üzerinde mu- tabık kalmış ve generalin, askerlerine çekilmeleri ve japon kuvvetlerile sa- waşmaktan sakınmmaları için katt bir e« mir vermesini karar altına almıştır. Bu karar, generalce de kabul eidimiş ve kendisi gereken emirleri — vermiştir. Buna göre, mesele halleditmiştir. ve şimdi, sınırlara komşu olan yerlerde dolaşmakta olan çeteleri temizlemek japon hükümetine aittir. Bunun ise Çin — Japon anlaşmazlığı denilen şeye le bir alâkası yoktur. Japonya, iç Mongolistan tarafından olduğu kadar Çin seddinin şimal tara- fından da Jehol'deki vaziyeti pekiştir- meğe çok dikkat etmektedir. Bundan başka, Çin ve Japonya arasında çıkan ve başka zamanlarda tehlikeli durum- lar doğurabilecek olan anlaşmazlıklar, bugünlerde hakiki bir telifibeyin zil niyetile hallolunmaktadır. Bu değişik- lik ise uzak doğuda yeni bir hadisedir ve genel bakımdan bunun sonucları ehemmiyetli olabilir. Zira, Çin ile Ja- ponya arasında, ya bir saldırışmamak büyük bir Asya sıyasasının başlangıet olabilir. Uzak doğuda menfaatleri olan hükümetler ise buna dikkat etmelidir- ler, Birkaç zamandanberi, Çin'le Ja- ponya arasında, ya bir ademi tecavüz paktı, yahut da başka bir biçim altın« da bir anlaşma yapılmak istenilmekte- dir. Böyle bir şey yapılırsa, iki ülke arasında faal bir iş birliği yapılacak ve #ryasal durum sürekli bir surette ay- dınlanmış olacaktır. Bu yolda bazı 80- nuclar elde edilmiş olduğu söylenemez- se de, Kanton'la Çin'in cenub tarafla. rında birçok elemanların sarsılmaz mu- halefetile karşılaşan bu yakınlaşma sı- yasasının Şang Kay Şek'in emrile ya- pıldiği anlaşılmaktadır. Çin'in şimdiki müsatd vaziyetinden Japon diplomasisinin en eyi istifadeyi temine çalışmasına şaşmamalıdır. — Ja- ponya uluslar derneğinden ayrıldıktan ve Vaşington andlaşmasını muayyen müddet içinde bozduktan sonra, Çin'le €yi münasebetlerde bulunmak ve onun- la samimi bir iş birliği yapabilmek için zemin hazırlamakta şüphesiz büyük menfaati vardır. Japon dışarıişler - ba- kanı, japon parlamentosunun, açıldık- tan sonra uğraşacağı İşleri anlatmıştır. Bunlar arasında, Çin — Japon münase- betlerinin bilhassa görüşülmesi işi de vardır. Japonlar acun barışının yalnız *“ademi tecavüz, e değil, "ademi tehdi- d,e de dayanmasını söylemektedirler. Bu yüzden de deniz gilahları arasın- dan, taarruza yarıyanları çıkarmağı tek- Nf etmişlerdir. B. Hirota'ya göre, Ame- rika ve İngiltere, Japonya'nın Çin'de tamamen serbest kalmak fsteyişinden şüp Yabancı _gazeiçlerde okuı_iı_ıkAlarımızj Şimdiki ökonomik temayüller Krizden çıkmak için her ülkede plânlar yapılmaktadır. Böyle bir plân yapan ve plânt da Belçika işçi fırkası tarafından kabul edilen B. Hanti dö Man, şimdiki ökonomik temayüller ve kendi plânı hakkındaki şöyle anlatmaktadır; düşüncelerini Bugünlerde kimse liberal ökonomi- den bahsetmemektedir. Esasen çoktan beri dirije bir ökonomiye doğru yol al- makta idik. Krizin inkişafile beraber bu yol alış süratlenmiştir ve yimdi her tarafta, hattâ serbest mübadele usulü- nün uzun zamanlar hakim olduğu Bel « çikada bile dirije ökonomi hâkimdir. Belçikada bunun göyle oluşu sıyasal bir isteğin sonucu değildir. Bu sadece banka sermayesine başka ülkelerde gö- rülmiyen bir ötcü içinde tâbi bulunan Belçika ökonom'sinin özel durumun - dan ileri gelmektedir, « Şu halde şimdi dirije ökonomi devresinde bulunmaktayız, Onun için Hiberal bir ökonomi ile dirije bir öko- nomi arasmda intihabta bulunacak de- ğil, fena “idare edilen,, bir ökonomi ile eyi “idare edilen, bir ökonomi arasın- da tercih yapacağız. Eyi idare edilen ökonominin âbi olması gereken başlıca iki şart vardır: 1 — Devlet idareyi kendi eline ala- fak bankaların boyunduruğundan çık » malıdır. 2 — Manasiz bir şey olan deflâsyon politikasına katf surette son verilerek, krizin başlıca sebebleri olan İşsizlikle ve yoğaltımım - Çistihlikin) çarpışılmalıdır. Böyle bir sıyasa satın alma kudre- tinin çoğalması ve kredinin yayılması gibi bir sonuca varır. Bir yandan da şimdi mevcud olan Öözel mahiyetteki monopol da, bir &mme idaresi haline getirilmelidir. Plân mucibi kredinin ulusallaştı- Tılması, kredinin sahib değiştirmekten azalmasile helenmezlerse bu prensibi kabul ede- ceklerdir. Ve bunün İçin de diğer hü- Kkümetlere işin bu yüzü hakkında te- Minat vermek gerektir. Japonlar, barışm korunmasına ve böylece de insanlığın refahına hizmet için, şimdiye kadar Çin'e karşı güt- tükleri sıyasayı değiştirmek — istedikle » rini söylüyorlar. Japonyanm Çin'e kar- $r güttüğü sıyasada yapacağı değişik- likler ne olabilir. Japon kaynakların- dan gelen haberlere göre, Japonya u- zak doğuda barışın korunması için Çine Çin ulusal hakimiyetinin tanınması esasına dayanan bir saldırışmamak and- laşması yapmağı teklif edecektir. Ra- kat bundan önce, iki hükümet arasında bir anlaşma yapılacak ve bunda da Çin, Japonya'nın uszak doğudaki vazi- yetini tanıyacaktır. Bu yeni japon &- yasası da öteki devletlerce tanınırsa bu, gelecek deniz silahları konteraner- nn müuvaffakiyetli olmasını temin ede- cektir. Şüpbesiz ustalıklı olan ve bü- yük bir Asya sıyasasının kurulması in kânlarını doğuracak olan bu “sistemin mahiyeti, söylediklerimizden anlaşıl- maktadır, fakat bilinmesi gereken nok- ta, Amerika ve İngilterenin deniz si- Tahlarınım azaltılmasına karşılık böyle bir şeye razı olup olmıyacaklarıdır. ziyade âmir değiştirmesi demektir. Ya- ni hükümet bankalar tarafından İdare olunacak yerde bankaları idare etmeli. dir, Fakat bu şuretle de plân, demok- rasinin kuvvetli bir idare ile telifi mecs- lesini ortaya çıkarır. Amerika, son seçimlerde verdiği örnekle, demokrasinin kuvvetli bir ida- re jle pek âlâ telif olunabildiğini gös- termiş, fakat aynı zamanda idarenin bu kuvvetlenişinin XTX uncu asırdaki Hiberal parlamanter rejimden bize mi- ras kalan bazı kurumlara nazaran oldu- gunu da İsbat etmiştir. Biz isteğimizi göylece anlatmıştık: “Paranın kuvve- tini yıkmak, şimdi hükümeti boyundu- rTuğu altında tutan büyük maliyecilerin kuvetlerini azaltmak için kuvvetli bir devlet istiyoruz.., Devleti kuvvetlendirmek için, bir çok değişiklikler yapmak gerektir. Her şeyden önce, devletin yeni Sökonomik şartlara uyması ve sryâsal idare ile ö- konomik idareyi ayrı ayrı temeller üze- rinde kurması lâzımdır. Yani sıyasal kuvvetin yanında, krediyi, sanayli ida- re edecek konsorsiyomlar, komiserlik- ler bulunmalıdır. Bu yeni ökonomik kuvvet, parlamenter temellerden ziya- de korporativ temeller üzerine kurul- malıdır. Fakat korporativ kurumlar- dan bahsederken, husust menfaatlerin de bu işe karıştırılmasını kastdetm k istemiyorum. Bu, parlamentarizmin za- rarlarını yok edecek yerde artırır. Kor« porativ kurumlar derken, devlet bütçe- ,sinden ayrı, kendisi ve sermayesi müs- takil, kâr yapmak için çalışacak yerde hizmet etmek için çalışan ve devletin ökonemik kurumlarından alacağı di- rektifler mucibince teknisyenler tara- fından idare edilen bir kurumu kasdet- mek istiyorum. «« Bizim plânımızın Marksizm'den olan farkr şudur: 1 — Sosyalizm —krizleri kapitalist rejimin tekâmülünde birer safha telak- ki ederek seyirci kalıp tembel tembel oturmamalı, krizle çarpışan bir sıyasa kullanmalıdır. — Krizle çarpışacak olan bu sıya - sa, mümkün olduğu kadar ar miktarda gerekli ökonomik değişikliklerle yo- Baltımı (istihlaki) üretimin (istihsa- Tin) imkânlarına uydurmalı; yani tam bir sosyalizasyon istiyecek yerde, şim- diki realiteleri göz önünde tutarak yal- nız inhisarları ulusallaştıracak muhte- Tit bir ökonomi istemelidir. 3 — Sosyalizm yalnız İşçi sınıfının menfaatlerini gruplandırmaktan — vaz geçerek köylü, orta halli ve münevver sınıfları bir araya toplayıp krizden za- tar görenlerin hepsinden bir “müttehid gephe,, yapmalıdır. 4 — Şimdiki durumda gerekli deği- şiklikleri yapmak çarelerini elde etmek için sosyalizm iktidar mevkiine gelme- Hidir. Rejimin içinde bulunduğu kriz karşı- sında, gerekli olan değişiklik ancak iktidar mevkiine gelmek suretile yapı- Jabilir. İşe buradan başlamalı, fakat kanun? ve meşrutf vasıtalar - kullanma- lıdır. Ehemmiyetsiz bir azlığa mukabil çok büyük bir ekseriyetin menfaatleri- ne uygun olan bir programı tatbik et - mek işi ancak bu çareler kullanılarak başarrlabilir. ——— — — — ————————e—Ö ——— eeleri bu sanayide daha geniş olarak ve daha erken göründü. 57.000.000 iği 775.000 tezgâh ile iş- liyen ve Almanya, Fransa ve Birleşik devletlerin umum mensucat ve pamuk- guluk sanaylinden daha büyük olan in- giliz mensucat ve pamukçuluk sanayii evelce 421.0000 amele kullanırdı. Hal- buki bugün, feci bir vaziyete düşmüş- tür. 1930 eylülünde, bu sanayideki iş- sizlerin adedi 120000 1 bulmuş, dış pi- yasaları ise japon rekabetine günden güne genişliyen bir saha teşkil etmeğe başlamıştı. Vaziyeti kurtarmak için umuml ma- hiyette bir tedbir alınması lüzumu var- dı. O sıralarda hakim olan fikirlere gö- rve, “"ferdiyetçiliğe,, nihayet vermek zarureti ilk akla gelen nokta oldu. Bu suretledir ki 1929 senesi başında 10 milyon iği ile çalışmakta olan yüz ka- dar iplik fabrikası bir tek şirketin e- linde toplandı. Vaziyetin artık kurtarı- Tacağı söyleniyor, kaybedilen piyasala- rın yeniden kazanılacağı Ümidi besle- niyordu. Rasyonalizasyon taraftarları da vaziyetten istifade ederek kendi na- zariyelerini tatbik ettirmek - sevdasına düştüler, Hattâ rasyanolizasyon'un en hararetli taraftarı olan B. Montagu Norman'ın idare ettiği İngiltere ban- kası, yeni teşekküle yardım etmek için onun kendi direktiflerine göre teşki- fatlandırılmasını şart koştu. Bu teşeb- bükün elde ettiği neticeleri şöyle hulâ- sa edebiliriz: Lancashire'in 32 buçuk milyon in- giliz Hrası sermaye ile işliyen 225 pa- mukçuluk şirketi 1930 da yüzde 2.05 ve 1931 de yüzde 1,10 kâr temin etmişken yeni teşekkülün ilk senesi içinde 162 bin 368 ingiliz lirası, İkinci sene 340 bin 392 ve üçüneli sene 382,785 lira ra- rar etti. Bu vaziyet, 1932 senesi sonunda ba- 21 tedbirler alınması mecburiyetini göa- terdi. Müessesenin başında bulunan şa- hı&ların yerine tecrübe görmüş sanayi erbabı getirildi. Hem bunlara, fabrikalardaki satış memurlarına bir dereceye kadar teşebbüs salâhiyeti ve- rildi, Bu suretledir ki rasyonal teşki- latlandırma esassı terkedilerek ferdi teşebbüs ve gayret esasına avdet olun- du. Lancashire'de kurulmuş olan diğer iki toplu mücssesenin vardığı neticeler de ötekinden farklı değildir. Onlar da zarar etmiş olup üç senelik faaliyet so- nunda görülen zararın yekünu 849 bin ingiliz lirasını buldu. Bu, rasyonalizas- yon sıyasasının iflasından başka bir gey değildir. hem 1 ŞUBAT 1935 CUMA Küçük duyuklar: Siz olsaydınız ne yapardınız? Bundan bir müddet Ünce Filiplit adalarında bir seylâb oldu, Evini su basan yerlilerden biri karısı, annesi vel Üç çocuğu ile birlikte bir ağaca tırmand dı. Fakat sular ağacı kökünden söke rek denize doğru sürüklemeğe başladı. Bunun üzerine adamcağız çok mü: him bir mesele karşısında kaldı. Yüz. me biliyordu ve ailesinden bir kişiyi de kurtarabilirdi. Fakat kimi kurtar: malıydı? annesini mi, karısınr mı, ço- cuklarını mı? çocuklarını ise den hangisini? içlerin- Adamcağız, karısını kurtarmağa kes rar verdi. Bu karar da akla yakım gibi görünüyor. Çünkü ihtiyardı. Çocuklardan yealnız birisinin kurtulma- sr ötekilere karşı annesi haksızlık olacaktı. Halbuki karısı ona başka çocuklar yas pabilirdi. Onun için onu kurtarmağı tercih etti. Fakat, bir şık daha varı Adam kurtulmafa çalışmıyarak ailesi- le birlikte ölemez miydi? Siz olsaydı. nız ne yapardınız İsveç kıralı İsveç kıralı çok kalenderdir. Nis'e de bir otelde, raketi koltuğunun altın. da olduğu halde gezerken birkaç gene kız kendisine yaklaşarak sordular: — Bizimle oynamak ister misiniz! Kıral kabul etti ve oyun başladı. Oyun bittikten sonra, kıral birçofi mühim adamlar tarafından selamlandı, Genc kızlar o zaman kıralla tenis oys nadıklarını anlıyarak, kendisini tanrya« madıkları için yaptıkları lâübalilikterş dolayı özür dilediler, Kıral, gülümeli yerek şu cevabı verdi: — Zaten beni tanıyamadığınızı an, lamıştım: Öyle sıkı oynadınız. ti bat na bir parti bile kazandırmadınız! ——— | —— —— 9 TÜRK ÇOCUKLARI TÜRK KUŞU'na uçucu üye yazılmız ÜLKÜU JATKEVLERİ MECMUASI Bu kültür mecmuasının şu- bat 1935 - 24 üncü sayısı çık- mıştır. İÇİNDEKİLER Ulusal güven, Nafi Kansu, İnanç ve Us, Ahr Çekoslovak Tef bakış, Hilmi Ziya, Köy mek- tebi ve köy muallimi, H. Re- şid Öymen, Eti âbideleri ve sanat eserleri, M, Saffet En- gin, Kimerler, Avni Candar, Ökonomik devridaim, S. Ay- doslu, Bir toprak ve su etüdü, K. Ömer Çağlar, Sovyet sa- natkârları resim sergisi, İsma- il Hakkı Tonguç, Türklerde Boks, Talât Onay, Dağm ve Kışın sporu, Vildan Âşir, Mu- sikinin tarih ve edebiyatı, A- ziz Corlu, Folklör, Neşrt, A- yın Politikası, K. Ü., Ama- zon: Hikâye, E. Behnan Şa- polyo, Bibliyografya, Halke- vi haberleri, Halkevi mecmu- aları, ÜLKÜ'nün bir yıllık endeksi yazılarıdır. Bu sayıda Sovyet Resim Sergisine aid resimler de ayrıca verilmiş- tir. Değeri 25 kuruştur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: