24 İLKKÂNUN 1934 PAZARTESİ Sar etrafındaki mücadelenin son gün'eri Sar plebisitinin anlaşamamazlıkla- Ta doğuran noktaları üzerinde Uluılıî Derneği ile uzlaşıldıktan sonra, şimdi mücadelenin son safhasına girilmiştir * yandan Fransa ve Almanya'nın an Sar'daki sülerin kumendanı ingiliz generalı Brid (soldaki) altında daşmağa anık oldukları tesiri bütün Avrupa lehine olmak Üzere ulus. lararası durumdaki gerginliğin hafit .er gibi çlurken Göteki yandan da Sar alanı So.da piebisitin dürgün geçmesimi temine giden holandalı süler esyasını tasıyor içince tezadıar gitgide süyümektedir. Propaganda mücadelesi görülmemiş bir hız ve şiddetle ilerlemektedir. Halk te. yini kullanabilmesi işi on bîç yıldanbe- Yi anıklanmaktadır; halbuki propagan- da mücadelesi topu topü yinnl_ aydan- beri yapılmaktadır. Hele ılmdl“ artık kati neticenin almmasına otuz gün kal- dığından, sağa solu saplanan ve tered. düd içinde kalaıdfi kazanmak; dağı- tılmış olanları yeniden toplamak için 800,0000 sarlının, 500000 rey tahibinin sinirleri alabildiğine kırbaclanmakta- dır. Cenevre'deki — karar ve anlaşmalar, Bar fmücadeletine — yeni bir çığır açtı. Ondan önce plebisetin bazı ai k- taları aydınlatılmamış bir biçimde 1di Aacak, bir nokta vardı ki uzun za- mandanberi belli idi. Sar plebisiti son yitmi ay içinde vaktiyle Versay and- laşmasında düşünülmüş olan biçimde bambaşka bir mana aldı. Artık işin özü- nü Sar'daki ulusun fransız veya alman tabiiyetine geçmesi mesele teşkil etmi- yor. Sar meselesi etrafında yapılan bir- gok görüşmelerde münakaşa edilemez bir tek hakikat vardı; o da sar ulusu- Bün alman soyundan olduğu meselesi idi. 13 son kânunda yapılacak olan ple bisitin manası artık halkın ulusal men- subiyeti meşelesinde toplanmıyar. İşin özü, Hitler'i isteyip istemcenek, derhal Almanyaya katılıp katılmamak mesele- sidir. Üçler komisyonunun verdiği ra- por görüşülürken uluslar derneği kon- seyinin birçok Üyeleri ikinci bir ple bisit imkfnlarından ve rey ekseriyeti takdirinde de statüko lehine garanti den bahsettiler. Bunda, Sar meselesi etrafındaki alman görüşlerine fransır ların yaklaşır>'-> oldukları sezilmekte dir. Bu suretle 'f Ansızlar da Sar saha- #mın alman 61 anu ve alman kalmak İstediği noktaj nazarını kabul tedir. 13 son kânunda yalnız Sar'ın Almar yoksa $ ni kestirmek olacak! Plel mücadelesinin sında hadisatın merkez noktasını, al man hıristiyan sosyalistleri birliği,, teş kil etmektedir. “Alman cephesi,, adın- daki kurum her ne kadar bunlara bu- dunu olmıyan bir birlik — diyorsa da, Almanya'ya dönmek için çalışan fırka aklım havsalanın almıyacağı bir şiddet- etmek pılacak elan şey son safha- le budun birliği ile uğraşmakta olduğu- na göre, plebisit neticesi üzerinde rol Sar'a giden ingiliz süleri ga meskelerini sınayorlar OyNiyamıyacak kadar değersiz olma- dıklarını göstermektedir. Stattikoyu muhafaza etmek letiyen- lerin ve bilhassa “Folksbund,, aleyhine saldırmak için bir pazar günü olan 9 İUkkânun seçilmişti, Ulusal sosyalistlik ver'deki Palva karaBinacıları ULUS 'Savaş olmıyacak! | Hiç değilse önümüzdeki on yıl için. de savaş olmıyacaktır, Eğer bu zaman içinde ortadan tedbirler bulmazsak, savaşı eyice hak etmiş ola- cağız Hiç bir devlet savaşa başlamağa ce- saret edemediği ve bundan istifade çı- karmak imkânın; ummadığı için, şimdi- lik savaş olmuyacaktır. kaldıracak Almanya hazır deği! Fakat Almanya'yi ne yapalım? di. yenler olacak, Almanya, birçok sebeb- ler yüzünden savaş yapmıyacaktır, Her şeyden önce, Almanyanın bü- yük sanayi şehicleri, sınırlara çok ya. kındır. Almanya Haynkel 70 — veya J- V. 52 gibi mükemmel tayyare tiple- rine maliktir ve bunlar icabında gece bombardımanı yapacak tayyareler ha- line kolayca gerilebilirler. Fakat AL manyanın, kütle halinde bir hücüm yapan düşman tayyarelerini püskürte- bilecek kabiliyette bir hava donanması yoktur. Büyük miktarda yükleri çok ucuza taşıyacak sivil tayyareler, aske- rı işler göremezl Sonra, Almanyanın silahları da ck. siktir, 1914 te Almanya, müttefiklerin- den ve bitaraf devletlerden yardım gör- düğü halde gene savaşı kazanamadı. Alman bükümeti, şimdiki uluslararası durumda, uluslar derneğinin kendisine karşı, Japonyaya göre çok daha bir surette hareket edeceğini biliyor Bundan başka, uluslararası bir sava. şın Almanya içinde bir ibtilal halini alması tehlikesi de vardır. Bütün hü- kümet adamları bu ihtimalden korkar- lar, Fakat Hitler böyle bir şeyden, herkesten fazla çekinir. Sosyalistlere ve komünistlere yapı. lan muamele, Almanyada öyle bir duy- gu doğurmuştur ki bu duygu, savaş ha- linde ulusun yarısını, silah fabrikaları. n tahribe sevkedebilir. Nihayet, şunu da unutmıyalım ki Hitler savaşta neferlik yapmıştar. Ne- ferler ise savaşta eğlenmek — imkânını pek de bulamazlar. Hitlerin kara göm- lekli kıtaları soysal ihtilal düşüncele. rinç daha çok bağlı oldukları ve Rayhs- vwer zabitleri de Almanyanın savaş için kâfi dececede kuvetli olmadığını dü- şündükleri için savaş istemiyorlar, sert İtalya'nın başka düşi Ttalyaya gelince, onun gibi ilk mad. deleri vekuvvetli bir müttefiki — olmı- yan bir üilke nasıl bir savaşı yapabilir? Bay Musolini etrafındakile- Ti korkutuyorsa da onlarla büsbütün Mkayı kesmiyor. Savaşı methediyor, küçük çocuklara esker üniforması giy- diriyor ama, onları savaş meydanlarına göndermiyor. İtalyan ulusuna mütemadiyen dış —— ——— -——-—— kafileleri tezahürat yapmasını çok sev. diğinden bu defa da bundan vaz geçe- medi. Sar'da açıkta yapılacak olan top- lantıları poliş menettiği için bugüne kadar “Alman cepbesi, — tezahürlerini Almanya'da yapmak mecburiyetinde idi. Ancak Sarlerüken'de artık, İçine 40,000 kişi alan kocaman bir baraka yapılmış- tır. Sar'dak! ulusal sosyalistlerin ku- rum işlerinde ne kadar çalışan varsa hepsi, 9 ilkkânun öğleden evelyapıla- cak olan toplantıya — çağrılmışlardı. Bundan da maksad, plebisit günü fırka makinesinin işleyip — işliyemiyeceğini denemekti. Alman cephesinin başkan- ları bu ana provanm verdiği neticeden memnun kalmış olsalar gerektir. ... neeleri var tasrruz Alman cephesi toplantısr yapıldığı gün ilk vefa olarak “Folksbund,, kuru- mu da Sarbrük'te toplanryordu. Bu top- Jantıya 2000 kişi gelmişti. Bunların e- vatında uzun yıllar sıyasanın Ön aıra- larımda bulunmuş olan merkez fırkası- nn eski başkanları bulunuyordu. Bir- çok nutuklar söylendi. — Heyecan her tarafı bürümüştü. Ancak en kuvvetli biçimini, Polkabund plebisit parolası söylendiği sıralarda buldu. Bu parola: ulusal sosyalistlikten yakasını kurtar- miış bir Almanya'ya geri dönmekti. Bunun da adı Statukodur. Folksbund dint ve acun sıyasası bakımından der- hal Almanya'ya katılmayı reddetmek- tedir. 18 ilkkânun 10934 tarihli Noye Zürber Saytung'dan tehlikelerden bahsedilerek ona, kendi- ni emniyette hissettiği zaman yapmıya. cağı fedakârlıklar yapması kabul etti- riliyor. Pakat tehlike gerçekleşmeğe başladı mı, uluscu heyecan yatışıveri- yor ve italyan gazeteleri, demokratik hürriyetlere sahib bir ülkede bile gö. rülmiyen, mütcenni bir dil kullanmağa başlıyorlar. Onun için İtalya savaş ilan etmiye- cektir. Zaten bunun en inandıcıcı de- lili, Bay Musolininin şu Bözleridir: “Diktatörler, haris, mevkilerinde kal. mak istiyen kimselerdir ve savaşın ilâ- nnt imzalıyan adamın, bu savaşı dur- duran barış andlaşmasını da imzaladığı. nın seyrek görülüğünü bilirleri,, Sovyet Ruszya barışçıdı. Şimdi de Rusya'ya bakalım. Askeri mahfellerin istedikleri tah- sisatı korkup vermemiz için bunların eli altında daima muhtemel bir düş- man vardır. Şimdiye kadar bu rolü, bi. ze bıçağını dişlerine kıstırmış olarak gösterilen bolşevikler yapıyordu. —Fa- kat bugün ekserimiz, Rusyanın, ülkenin içinde başarmağa çalıştığı uzun ve güç işle çok meşgul olduğunu, bu yüzden başkalarının işlerine karışmak niyetin- de olmadığını pek eyi biliyoruz. Japonya cidden kuvvetlidir ve sal. dırmağa, ülkesine yeni tapraklar ekle- meğe niyetlidir. Fakat onun bu yayıl- ma isteği, kendisine karşı İngiltereyi, Amerikayı, Rusyayı Çin'i birleştirmek tehlikesini doğuracak mahiyettedir. U. kuslar derneğinin en büyük eyiliklerin- den birisi de, oadan ayrılan bir devle- tin herkesçe düşman gibi görülmesi ve kimsenin onunla birleşmek istememesi. dir. Şüphesiz Sar, Avusturya, Yugoslav- ya gibi tehlikeli bazı işler var. Fakat bir insanın durup dururken ölüverme- si kabildir, bu dâ bu muhtemel tehlike. yi düşünmemize bir mani teşkil mez. Uluslararası vaziyete hasaas nok- talar olduğu gibi, savaşa muhalif olan iki âmil de vardır: bunlardan birisi, hükümet adamlarının mevkilerini kay. betmek korkusu, öteki de savaşın fay- et- dasızlığını eyice anlamış olan yurddaş- larm savaşı İstememeleridir. söylemek belki her hal. acağını Savaş olmuyacağıı biraz cüretkâr olur, fakat de bu, savaşın ncrede isc patl söylemekten ehvendir. Niyuz Kronikl'den naklen 14 ilk- U, den. . Bay Ruzveltin sağ kolu: B, Riçberg Amerika'da tutulan yol, yapılan könun tarihli Bu yazı ingilizceden öz dilimize çevrilmiştir: Amerika cumurluk başkanlığı genel seçiminde Bay Ruzvelt — kazandıktan sonra şimdi srra, saylavlar derneği ile senatonun birleşik olarak yapacağı ge nel toplantıya gelmiştir. Bu toplantı, ikinci kânunun üçüncü günü — yapıla cak ve B. Ruzvelt yeni kalkınma dene- mesinin programını bu toplantıya su- nacak, onlar da uygun buldukları yön- leri onayacaklar, doğru görmediklerini abayacaklardır. Amerikan gazeteleri, bugünlerde bu genel toplantı için girişilen anırklanma çalışmalarının duyumlariyle doludur. Bunlardan Litereri Daycest son a - yılarından birisinde B. Ruzvelt'in sağ kolu demek olan B. Riçberg'in me çe- şid bir kişi olduğunu yazmakta ve ken- diriyle yaptığı bu görüşmeyi basmak- tadır. Bu yazıların özünden anladığımıza göre B. Riçberg, bir yandan sıyasal 1a- vaşlarla uğraşırken Öte yandan toman yazan, bir yandan kendisi saylav adağı koyarken öte yandan güldürücü opera yapan bir törü adamıdır; tatlı konuşu- yor; söz anlatırken urunç duyar; ince ve tatlı şakalarla sözünü süsler. B. Riçberg, gazete yazıcısiyle ko- nuşurken demiştir ki: “Eğer olağan iş- ler beni bir önenc adamır olmağa sü- bam bir önenc adamı idi, ben de yaşa- mamı kazanmak gerekliği karşısınday- SAYIKA ? Say Ruzvelt'in sağeli sayılau Bay Riçberg drm. Önenc de bu oğuru en eyi bağışla- yan işlerden birisi idi. »« Çocukluğum çağında bayık ger- çek ve bayrk yanlış sorakları, acunun yaradılışı ve evrim sorakları, tanrı ve sonsuzluk sorakları düşünürlerin kafa- larında yer tutuyordu. Sağlığı yerinde olan gencler bile bunlarla — kafalarını yoruyorlardı. Ben Üniversiteden çıkıp Harvard'da- ki önenç okulasına gitmeğe anıklandı- Kem sırada genclikte bir devrim yoluna giriş yönelmesi seziliyordu. O okula- dan çıktıktan sonra Şikago'ya gittim. Burada geçirdiğim an bütün yıl, belki de bemim verimimdeki cen donuk yıllar- dır. Önenç bilgisinin de pilozofi gibi o- kunması, öğrenilmesi ve Üzerinde araş- tırmalar yapılması asığ verici bir iştir. İn yaşayışının ve davranışınım — bir yo yöndeme bağlanmasını amacla la ç bilgisi, uğ didik- lemeğe değeri olan onudur. Fakat son çağlarda bu bilginin aldığı kuru ve yavan biçim, ona karşı olan bağl Eninde sonunda kanığ getirdim ki yüksek bir önencinin tit gevşetti bir Makyavel başı taşıması gerekti. Sonra bu yolun yolcuların: paraları ini duyduğumuz bir çağda, bu yönden bir tutum gösterilmiyordu; »öy le bir işe haştanacak olursa önenciler bir ağızdan bunu yapanların un e- en erkinliğini aldıklarını bağırarak 'Or, sızlanıyorlar Önenc işleriye eyiden eyiye tığım sıralarda gördüğüm — şu oluy du. Yapılan yanlış ve yasasız — işlerdi en çok küçük adamlar suçlu çıkarılıyor onların Üzerine yükleniliyo Onun İçin bir taslak yazdım nda böyle bir iş olunca bir tek adamın değil, bütün bir kurumun bergeye törü Üzerine almalıdır, dedim. İler düğüm bu taslağı Feodor Ruzvelt ge- nel toplantılarından birisine götürdü; çarptırılmasını r> kat kazanamadık. Bunun Üzerine canım sıkıldı; ötür- başladım.. dum, bir roman — yazmağa Bunda büyük adamların — suçların: nasıl sıyrıldıklarını göstermek, anlat- mak İstiyordum. Bu bitik ile ben yeni sıyasal bir yo- la gizmiş oluyordum. Ondan sonra ile- rici'lerin adayı oldum.., Yazısının bundan ötesini gazete ya- zıcısı, B. Riçberg'in ağzından kendisi yazıyor ve diyor ki: “O sıralarda Ruzveltizm kalıkta idi. Bu, unutulmuş bir adamın Ruzveltizmi gergin yaşayışın değil Ruzveltizmi v« NRA denemesi başlayınca ou işin başıma geçen General Conson, or. tağı Ruzvelt törüsünde bir bakan olan Şikagolu önenciyi aradı ve onu e$ danışman olarak seçti. Bu seçim birçok sözlere, dedikodulara yol açtı. Zanaat- çılar, bunun sonucundan ürktüler. Fa- kat kendisi bu işe geçince artık eski dostları da onu, artık saklayıcı oldu di- ye kınamağa giriştiler. İşin gerçeği şudur ki Riçberg hiç bir gün kökel olmamıştı. Bundan bus- ka artık kendisini herhangi bir parti bağiyle bağlı bulmıyordu; artık avukat değildi; bir sıyasa adamıydı. Kendisi diyor ki: “Uluşal bir yu- muş başarmak yükümünden buluhan vir adam partizanlıksetmeğe kalkışırsa ©- nun ulusa vereceği asığ eksik kalır... NRA nan ilk yılında Riçberg ve G. Conson çok eyi bağdaşarak çalıştı- lar; ikinei yıl aralarında anlaşamamaz- Irklar bulunduğu sözleri sızmağa but- ladı. Kendisi liberalist olan Consan - iz kanığlarına uymasa da bu işin iş adam Dğı yolundan yürcütütebileceğine man mıştı, Riçberg ise ilerici kaldı ve