SAYIFA 6 Bizde profesyonellik var mıdır, yok mudur? doğru Bugün de sözü gene bu durağa getirerek, pro- fesyonelliğin bizim memleketimirde Geçenlerde profesyonelliğe beliren özenliyi anlatmıştık. namıl yaşıyabileceğini söyliyeceği Avrupanın ileti ayaktopu memleket lerinde iki türlü profesyonellik vardır: 1 — Ayaktopu oyuncusu bir yarış atı gibidir. Bağlı bulunduğu külüp ta- tafından satın alınmıştır. Ve - parasını ödeyerek kendisini alan kurumun Ööz Kulüp antrenörünün, yahut evini bile malıdır: başkanının haberi olmadan değiştiremez. Kazancı kulübünden al - dığt paradır. Dışarda bir iş güç sahibi değildir, çalışmaz Bu türlü profesyonel ayaktopçulu- ğu sade İngiltere'de vardır. Orta Av. rupa'da, pek sayılı oyuncular, o da bü- yük <c>ebler yüzünden oturdukları yerde para alabilirler. 2 — İngiltere'den başka bütün pro- fesyonel memleketlerde ayaktopu oyun cuları hayatlarını başka yönden kaza - hırlar, Kulüplerin durumu, oyuncuları koruyacak büyük iş kurumları hazırla- maktır, He rkulübün dayandığı ve bağ- landığı büyük işevleri, fabrikalar var- dır. İyi bir oyuncu buraya yerleştiri - lir, dolgun bir gündelik, rahat bir işle korunulur. Oyuncunun kulüple para bağlantı- & göyledir: Kazandığı ve berabere kaldığı maç için, bu maçların ehemmiyetine ve oyuncunun değerine göre artıp eksile- bilen bir para alır. Antrenmanlara her geldikçe, giderine karşılık olmak Üze- re, tabit giderinden daha Üstün ve da- ha dolgun bir para verilir. Turnelerde, yaban takımların gelişinde dan payı vardır. Kayıba karışmaz. İngiltere'deki oyuncu alım ve satı- mında görülen yüksek para işine Avru- pada rastlanmaz. İngiltere'de gözde bir ayaktopu oyuncusunun 30 bin ingiliz lirasına kadar satıldığı ve istekli alıcı. lar bulduğu çok görülür. Buna karşı- lık orta Avrupa'da bu çeşit alış veriş - ler pek azdır ve bu kadar yüksek para konuşulamaz bile, Profesyonel ayaktopu oyuncuları - nın sakatlanmaları oranına karşı — ku « lüpçe yapılmış sigortaları vardır. Her oyuncu, bir sakatlığa uğrarsa, oyun - culuktaki üstünlüğüne göre evelden kesişilmiş bir para alır. Eğer sakatlığı bir daha oyun oynamasına meydan ver- miyecek kadar mühimse alacağı para, hele İngiltere'de onu zengin edebilir. Bizde yeltenilen profesyonellik için İngiltere'deki kural, bir hayal bile ol- maktan üstündür. Aylıklı takrmlar bes- lemek, hele oyunculara aile geçindire- cek yüksek paralar vermek, ayaktopu karşılaşmalarının 50 - 60 bin kişilik büyük kalabalıklar çektiği orta Avru- pa kentlerinde bile kolay görülmüyor. Buna karşılık 5 - 6 bin kişi toplıyan maçlar “iğne atsan yere düşmiyecek,, diye parmakla gösteren bizim memleke timizde bu işe baş vurmak başr parça"- lamak demektir. Orta Avrupa, kuralımı burada kulla- nabilir miyiz? İşte konuşulacak du - rum budur. kazanc- Şurasını hemen söylemek — doğru olur ki, biz orta Avrupa'nın bundan $ - 6 sehe evelki halindeyiz. Yani ya - Büyük — İstanbul kulüplerinin hepsi işsiz - oyuncularını korurlar. Onlarıdayandıkları kurum - berda çalıştırırlar. Lise tahsilini bitir- miş bir gencin bin bir çareye baş vur- duğu 'dalde gene iş bulmakta güçlük k defa orta tah- ayaktopu oyuncu sunun az çok doyurucu bir para - bula. bilmesini kolaylaştırmak için kulüple- rin ne kadar güçlü olduklarını anla mak kahildir. Bundan başka, gene saklanamaz ki, idmanlara gelen oyunculara çok defa giderleri verilir. Gerçi — verilen para dolgun değildir. Fakat ne de olsa para paradır. Hele ygker olduğu zaman - be- delleri verilen, gece yatısı mekteb pa- ti profesyonel raları ödenen, yalnız kendileri için değil, açıkta bulunan babaları ve kar- deşleri için «hem de bir hak gibi - iş bulunmasını istiyen ayaktopu oyuncu- ları oranlandığından çok fazladır. Durum böyle iken, hâlâ “Türkiye ayaktopu oyuncuları temiz amatörlerdir, havasına devam etmek ya işi kavrama- mak ve bilmemekten, yahud kendi kendini avutmak istemekten ileri gelir, Şurasını da söyliyelim ki bu, salt İstanbul için böyle değildir. Bu iş, topunun özenini uyandırdığı bü Vün kentlerimizde - azıcık ufaktan bile olsa - böyledir. İstanbul'da halkın ayak topuna özeni daha fazla olduğu ve ku - Tüpler daha fazla gelir yaptığı için, bu durum kendini daha kuvvetle doyuru- yor Bizde — profesyonellik - belirtilirse bunun oyunculara bugünkünden pek Üüstün bir çıkar karzandıracağını oran - almak yanlış olur. Ortadaki vaziyete göre, Ankarada profesyonellik sade lâftan ibaret kalır. Çünkü maç gelirle- sinden kulüplere düşen- hisse takıma dağıtılsa adam başıma 75 kuruş bile düşmez, İzmir için de bu, aşağı yuka - rı böyledir. İstanbul'a gelince: Fener- bahce, Galatasaray, Beşiktaş ve Ateş Güneş gibi kurumlar için, oyuncuları- na ağra alınır bir para vermek kabildir. Bu para, azlığı veya çokluğu maçın uyandırdığı özen ve getireceği gelire göre, adam başına beş lira ile on lira arasında değişebilir. Sözgelimi, bir o- yuncu gelir getiren bir maçta, eğer ka zanırsa on lira, berabere kalırsa beş li- ra alabilir. Fakat bu maçın, para alacak oyuncunun alanında oynanması şarttır. Bundan ne kazanılacak? Prefasyonelliğin, bir memleket #po- ru için zararlır olmadığı şimdiye değin bir çok denenmelerden geçmiştir. Bu- gün profesyonelliklerini belirten bü - tün memleketler, eski durumlarından gok ileri geçmişlerdir. Bu işin, kültür genişlemesine ve ilerlemesine sed verdi ği biçimindeki anlayışlar yanlıştır. İş- te belge: İngilizler en temiz kan pro- fesyoneldirler. Fakat ingiliz kültürü hiç bir zaman zayıflamamıştır. Profesyonelliğin faydalarından en başlıcast kuvvetli takımlar vücude gel- mesi, budunun ayaktopuna özen duy- masıdır, Kuvvetli takımlar, clbette man- tar gibi yerden çıkacak değildir. Fakat bir kez profesyonellik belirtilsin: iyi oyuncular ulusun sevdiği ve en çok tut- tuğu kulüplerde toplanacak, takımlar kuvvetlenecek, ulus daha derin bir özen duyacaktır. Bunun birçok zayıf ku - lüplerin ölümü sonuncuna varacağı doğru değildir. Yeni hızın serpintile- rinden kenardakiler de kazanabilirler: tabif çalışmak şartiyle. Zayıf kurumların ölecekleri gerçek olsa bile, koltuk değneğiyle ve topallı- yarak sürünen bu kulüplerin yerlerini güçlü varirklara bırakmalarından spor kaybetmez, kazanır. Çünkü bu kurum- ların dağılması, sporla uğraşan gene. lerin kahve köşelerine gitmelerine de- ğil, daha fazla çalışma alanı bulacak. ları büyük kurumlarda barınmaları bi. timine bağlanacaktır. Halid Ziya Uşşaki zade Hepsinden Acı Bizde modern romancılık ve hikâye- ciliğin büyük karucusu ve daima bu çı- Berin başında — kalmış - olan Bay Halid Ziva ustamız yeni küçük hikâyeleri Hensinden Acı adı altındu top'amıştır. Edebiyat merak- lısı olanlar içie bu haber, bir müjde teş. kil eder, Eserin dağıtıldığı yer Sühulet kutAkLanasidir. ULUS Türkofisin çıkarazağı adres kitabı için Türkofis Reisliğinden: 'Türkofis taralından basılacak adres kitabı için ken: ler hakkında m inden yaptıkları iş- lümat istenen tacirle- rimizden bazılarının bu malümatı ver- mekte tereddüt ettikleri veya geciktik- leri görülmektedir, Halbuki adres kitabı bütün medeni ve ileri memleketlerin iç ve dış — tica- retlerinde her gün başvurduklari de - ğerli bir vasıtadır . Türkofis adres kitabını tamamla yınca memleket içinde resmi, yarı res- mif mücaseselerle bütün ticaret ve sa- nayi evlerine gönderecektir. Bu kitâb ulusal menfaatlerimize faydalr olarak kullanılabilmek için ya- bancı dillere de çevrilecek ve dış Ülke - lerde ticaret ateşelerimize, elçilikleri- mize, kansoloslarımıza, fahri konsolos larımıza, yabancı memleketlerin bütün evrensel ticaret müessese ve dairele - rine dağıtılacaktır. Bugün yurdun bir köşesinde belli bir işle uğraşan tacirimiz bu kitabla adını, sanını, ticaret evini memleket içine ve dışına masrafsız bir yolda ta> mıtınış olacaktır. Böyle bir tanıtmanın büyük İş yap- mak ve bugünkü işini genişletmek yö - nünde vereceği imkânlar büyüktür. Bazı tacirlerimiz adres kitabına ad- reslerini yazdırmaya çekinirken yaban cı tacirlerden bir çoğu sırf türk tica- ret ve sanayi evlerine mahsus olan bu kitaba adreslerini geçirtmek - dileğin - dedirler. Türkofis bu tarzda bir çok müraca- atlar karşısındadır, bu da adres kitabı- nn büyük €hemmiyetini tacirlerimize gösterir sanırız. Memleketimizin ticaret ve sanayi erbabını tanıtmak ve yabancı Ülkeler- deki ticaret ve sanayi evlerine istenil- diği zaman tavsiye edebilmek için bir gün evel hazırlamaya — uğraştığımız adres kitabının çabuk meydana gelme- si, kendilerinden sorğular sorulan tüc- carlarımızın, çabuk ve doğru cevab vermelerine bağlıdır . Bu gorgular için gerekli olan fiş- ler bütlün ticaret odalarına altı ay evel gönderilmiştir. Kendilerine odalar tarafından fiş verilmiyen — tüccarlarımızın — odalara başvurarak fişlerini almalarını ve dol- durup göndermelerini Türkofis tüccar- latımızın öz faydaları için bir daha ri- ca eder. ——— Gebze Gencler Birliğinin yıldönümü 15. 12. 1934 günü bir yaşını bitiren birtiğin kurum — yılının kutlanması çok parlak olmuş Gebzelilerin canlı, tatlı bir geceyi eğlenerek geçirmelerine uğur ve- rilmiştir. O gün birinci yılını bol verimlerle dol. duran birlik derneğine gelecek çağı. rılmışların baysalını koruyacak her tür- ü eğlenceler hazırlanmış, eşsiz, bulun. maz bir gece yaşatmıştır. Yüzlerce ki. şinin bulunduğu bu toplantıda şenlikle istiklal margı ile başlanmış, bundan son- ra birlik başkanr hâkim Bay Rıza Haysi, yazganı Ziraat Bankası muavini Bay Cemal — Bilgin tarafından bulunanlara hoş geldiniz denilmiş. Birliğin bir yıl içinde başardığı ve önümüzdeki yıl için. de başaracağı işleri anlatan uzun söy- ievde bulunulmuştur. Bu toplantıda bandoculara birliğin bir sevgi belgesi olarak hepsine ayrı ayrı bi. rer #eğerli dolma yazı kalemi armağan edilmiş ve bu iş orada bulunanlarca pek çok alkışlanmıştır. İnce sazın ve bandonun güzel ve bir. likli sürümü altında neşe ve sevinç dolu geçen bu unutulmaz gecede çağırılmışla- pek özenli anıklanan büfede limona. ta, bisküvi, şekerlemeler verilmiş, birli. ge sağlık, uzun yaşayış ve İyi başarış - lar dilekleri ile gece saat bire kadar eğ. lenen halk birlikten ayrılmıştır. BU GECE AÇIK ECZAHANE Anafartalar caddesinde YENİ ECZAHANE eczahanesidir. Büyük İskenderin ruhu! Gr re ——— aa 22 İLKKÂNUN 1934 CUMARTESİ simleri Boksör Gogea'nın boyu 2 metto 25 sentimdir. Boyunun uzunluğu, karşısınd” “horoz siklet,, boksörün boyuna bakılınca daha eyi meydana çıkıyof Paris'te kadıntara mahsus Bir Kros ya- tışında birinci gelen fennare kadın sporcusu Elen Marten Atina, 19 Sonteşrin Yunan Makedonyasında Origari ka sabasında son zamanlarda bu taraftaki halkı heyecan ve korkuya sevkeden fevkalâde dikkate değer biçimde —ışık tezahürleri olmaktadır. Köylülerin ha- ber verdikleri bu tezahürü yerinde araş tırmak Üüzere Atina'dan birçok ilim adamları ve gazeteciler de bu küçük ka #abaya gitmişlerdir. Bahse mevzu olan bu muamma halin- de ve acayip (şık, akşama doğru ve ha- va kararmak üzere iken görünmektedir. Herkes bunu başka başka tarif etmek - tedir. Kasabanın papası, her akşımı oda #mmm penceresinden ufuklara baktığı zaman, mavi ışıktan kocaman bir şeyin yükseldiğini ve bunun da elinde kılıç başında miğfer, tam silâhlı bir savaşçı ya benzediğini söylemektedir. Bu ışık tezahürü ufukları boydan boya dolaştık tan sonra a: anda hiç bir iz bırak- madan birden bire ortadan kaybolmak- tadır. Acibeyi görmüş olan köylüler de, gök yüzünü sanki bir anda mavi ışık - tan yalımlar - kaplamakta, bu ise, halkr tehdid eden bir folâkete karşı ikaz et- me kmaksadiyle Büyük İskender'in ru- hunun Yunanistan üzerinde dolaşmak- ta olduğunu söylemettedirler. Bu tezahürü arastırmak üzere Orl- Rari'ye gitmiş nin âlimleri önceden bunun bütün hal- ka yayılmış bir telkin - olduğunu san. mışlardır. Cok geçmeden bu — düşünce- lerinde — yanıldıklarını anlamışlardır. Çünkü “Pester Loyd,, gazetesiniz. ha - ber verdi ibi, bir yunan filim şir - ketinin operatörü bu eşsiz tezahürü fil- me almağa muvalffak olmuştur. Atina'daki Fizik arastırmaları birli. Romıııohlrloqııhnıdıl' Teş civarında uzun gezintiler yıP/ 4 dır. Ata binmiş bir tanıdığına onun elini sıkmak için farla ıl?" çekmiyor ; ginin reisi mıtınııın neşrolunan : raporda, yalım halinde kocaman biçimin yükseldiği ve gök yüzünül #7 şiyle kapladığı ve birdenbire kal duğu bildirilmektedir. Bu acayib yadi” se henüz daha ilmi bir tarzda iz i’ lememiştir; ancak bu badisenin, Ö5 gari kasabasını çeviren birçok b“f’ bataklıkların çıkardıkları bir .ııl;'_, duğuna hükmedilmektedir. Ba Irklara bir çok bayvanlar bazan dü rüler saplanmıp — ve batmışlardır. ptf mal ki,«bu bataklıklarda saplanıp M miş olan hayvanların çürümüş bu biçim tezahürleri meydana ı'*” mektedir. # Bu mıntakada bulunan ve hm/ olmıyan şeylere insnan kvyhnz" ’ hiş bir heyecan bürümüştür. işlerini yüzüstü bırakmışlar ve da kopacak olan kıyameti bııııen':.. dirler. Her hangi bir ilr.ı.ılııl:#/ ne geçilmesi için buralara asker rilmiştir. a FÖLKİŞER sFoaAHTE ea HALKEVİ REISI.I('.INDBN' 26 Birinci kânun 1934 çart v ba günü Spor, Temsil, haneleri komitelerindeki # birer üye seçilecektir. Saat ı# bu şubede bulunan üyelerin evine gelmeleri