21, İLKKÂNUN 1934 CUMA Bükreş, 20 (A.4A.) -— Türkiye Elçisi Bay Suphi Tanrıöer, Romanya Kültür Bakanı Doktor Ancelesko ile Romanya'- 'daki türk okulları işini görüşmüştür. Her yerde 5 kuruş ON BEŞİNCİ YIL. No: 4817 Gündelik Yüksek yazıya doğru Yalnız sözler değil, (topsözler) de türçe, - yüksek yazı, - fransızca "Ar_ı_ tözünün kökü bizdedir. - ne varsa di - Tim için, - Devrimlerimizin, (Altı ok) un Çizdiği yol. - Yazı ülküsü, yazı savaşı, eeti Son sıralarda yapılan, bütün acunu şaşırtan büyük Devrimlerimizin, yeni- liklerimizin en asığlısı, en değerlisi dil işidir. Ulusları benliğine bağlıyan «en gok dildir. Uluslar; daha çok dilleriyle tanılırlar; başka türlü bunları ayırt et- mek çok güçtür. Biz dil bakımından bayağı kendin - den geçmişe, kendini unutmuşa benziyor. duk. Yabancı .uer.N T dili boğmuş gibiydi, Ne yazı l ğimizden ı:n'lılıw gitmiştik. Türklük duygumuz bile karışmıştı. Yüreklerin ulusal vurgusu değişmişti. Şimdi öz dilimize, öz sözlerimize ka- vuştuk. Ağzımıza uymıyan, beynimize iyi yerleşmiyen bir çok karma karışık, eski, yabancı sözlerden kurtulduk. Öz türkçe sözlerle yazılar yazıyoruz: Düşüncem şudur ki yalnız sözlerin türk çe olması yetişmez; türk nasıl söyler, nasıl anlatır? Bunu bilen, ona uyarak, onu örnek yaparak yazı yazanlar amaca varabilirler. Yalnız eski, yabancı sözle- rin yerine türkçe karşılığını yazanlar ancak bir evrime, çevirme yapmış olur- lar; yazı bütün yönlerden türkçe olmaz. Öyle ise sözlerden başka (topsöz) ler de türkçe olmak gerektir... el v Yukardaki sözlerim” dosdoğru yazı içlndir., Bir de deyyler. leseladayıye. şa olan (yüksek yazı) vardır. Yürekle - rin urunçu bunlarla artar, bunlarla ta- şar, Ulusal yeniliklerimizin, Devrimle- rimizin kökleşmesi bakımından bu pek gereklidir. Güzel deyişler, düzgüler, ay- duklar, yüksek düz yazılar Budunun içi- ni kaynatacak, coşturacaktır. Ona di - rim savaşında yeni dinçlikler, yeni atı- hışlar verecektir . Sözlerim sanırım ki aydındır, açık - tır, Eskiden “Sanat;, dediğimiz nesneyi söylemek istiyorum; kimi batı uluzları bilirsiniz ki buna “Art, derler; bunun Rüzel, yüksek alanma “Bozar,. deniyor. Türkçemizde de bir (Ar) sözü var - dır: “âlâ, maverâ, meşakkat,, (yüksek, güzel, öte, güçlük) demektir. “Aliyülâ. lâ,, sözünde (Ertenü) karşılığını da bu. luyoruz. “dasitan,.: (Ertegi, erteki, er - tek) dir. (Ertem, erdem) sözünün kar- — UhRlığı ise “hüner, marifet, fazilet, - edeb, Sanat,, dır. Ne donlü şaşsak yeridir; - (arık, ar - Bm) sözlerindeki köklerin de karıştığı anlaşılan bir Çarmak) sözümüz - vardır ki “aciz kalmak, hile etmek, meşakkat çekmek,, — anlamlarındadır. “Art,, sözünün osmanlıcadaki karşılığı “sanat, hüner, asul, bile, tekellüf,, ol - ak üzere görülüyor. Yalnız kendi düşüncem, sezgim ola rak demek isterim ki “Art,, sözünün kökü bizdedir. Adı daha konmamış olan - (yüksek Yazı) için bu uladığım bilim ancak bir Braştırma olabilir. HH (Yüksek yazı) nasıl yazılacak? Hı:ı— £i yollardan gideceğiz, düşüncemiz, ül. üz ne olacak?. 1 — Türk sözlerinin güzel, duydu - Muza uygun gelenlerini seçip gönlü - =ıl— onlara ilk önce yerlerini verme- .2 — (Orhon) bitiktaşı, (kâşgarlı) tüzlüğündeki yazılar, deyişler.. eskiden kalan başka türk yazıları bize gösteri - Yor ki yolumuz büsbütün başkadır. Bun v Ürnek yaparak daha üstün, bu çağa Köre en ileri yazılar yazmalıyız. 3 — Ne varsa dirim için, bütün kı - mıldamalar, bütün didişmeler, uğraşma- dar uluzal kurtulma, yükselme içindir. , Yükselme, ilerleme yolundaki bir — Mur; hangi yenilikler, Devrimler içinde 49 onlarla öz yolun - ışwıuh Fransızca * Adnmı. andımızdır. Bay Tevfik R. Aras Ankarada Dışarı İşler Bakanı Bay Tevfik Rüştü Aras bu sabah ekspresle Bay Tevfik R. Arss Ankara durağında Ankara'ya gelmiş ve durakta Ba- kanlarla Saylavlar Dışarı İşler Ba- kanlığı ileri gelenleri tarafından karşılanmış ve polis müfrezesi ta- rafından selamlanmıştır. . Soyadı kanunu ve romen gazeteleri *Demaokrasinin tembel ve mis kince sallanışımın — arkasından gitmeye mahküm olan - bizler için Atatürk'ün her teşebhüsü bir ışık #ibi doğmaktadır... Bükreş, 20 (A. A.) — Anadolu Ajansının Balkan hususi muhabiri bildiriyor: N Adverol gazetesi, “Türkiye'nin her şey pahasına türkleştirilmesi,. başlıklı bir yazısında diyor ki: (Sonu 2 inci sayıfade) —— ——— —— dünuün ozanları, yazgaç erleri yırlamak gerektir. Uluğ (Atatürk) yanılmıyan adımlar- la yüksclen bir güneş gibi bütün evreni aydınlatmaktadır. Ondan fırlayan (Al- ti OkJun imlediği izler; gerçek bakışla cumurluğumuzun tek yolunda toplan - maktadır. İşte bu, büyük yoldan gidece- Biz.. O altı ışık; yazı ülkümüz olacaktır Yazganlarımızın hepsi bir. kez bu Yolda savaşı artırırlarsa; acunun en gü- zel dili olan türkçemizden öyle gönüle yakın, öyle sağlam öyle yürekleri sarsı- €t Cyüksek yazılar) çıkacak ki bununla Ulusumuz veni bir erke, yeni bir dinç- liğe daha kavuşacaktır.. Tan yeri işık içinde, o gün çek yakın!. İZZET ULVİ AYKURT Devirim — İnkılâp Yenilik — teceddüt Asığlr — faydalı Ayırt — fark Kural — kaide Ulusal — milli Amaç — hedef Yön — cihet 'Topsöz -— ecümle yerihe Urunç — heyecan Deyiş, Ayduk — şiir Düzgü — Nazım Yüksek yazı — edebi yazı Yumuş — vazife Dirim — hayat Ulama — ilâve Bilim — malümat Bitiktaş ©£ yazılrtaş Çağ — zaman Orzan — şair Yazgaç — kalem Yazgaç erleri — kalem erbabı Yırlama — tegatıni, terenmlim Evren — cihan İm — işaret Kez — defa, kere S'Erk — kuvv_d . .. Dünkü toplantıda görüşülen işler Kurultay bugün Bay Refet (Bursa) mın başk anlığında toplanarak gündeliğin. de bulunan aşağıdaki kanunlarla tefsir. leri onamıştır. Kurultay, 2041 numaralı kanunun bi. vinci maddesinde yazılı (Daimi ücretli) tabirin mevcud memurların mesleki bil. gisini artırmak maksadiyle açılan ve kurs mahiyetinde bulunan okulalarda muallimlik edenlere — şümulü olmadığı hakkındak tefsir ile devlet memurları aylıklarının birleştirme ve taadülü için için olan kanunun tayin e terfilerine dair. pu tefsiri onamıştır: (1452 sayılı kanuna bağlı kadro cet« velinde derecesi gösterilen bir memuri. yette önceden bulunanlardan (B) serisi. me girmiş derecelerden birine 1452 sayı- h kanunun çıkartılmasından önce tayin edilmiş olanların, önceden bulunmuş ol. dukları memuriyet (A) serisine girmiş derecelerden olduğu ve (B) serisinden (A) serisine terfi için geçmesi gereken 15 sene müddet de dolmuş bulunduğu takdirde, (A) serisindeki dereceye olan kazanılmış hakları sonradan (B) serisin. deki bir dereceye tayin edilmiş oldukla- rından dolayı haleldar olmuyacağı gibi 15 yıldan fazla olarak — geçmiş memurluk müddetlerinin kanunen müsaadesi nisbe. tinde (A) serisinde önceden bulundukla. rı derecenin daha yükseğine terfi edil - melerine ve terfi ettikleri derecnin ma aşını almaları mani dğildir.) Bunlar gibi, muhtelif maddelerden a- Tınacak istihlek vergisine dair kanunun muvakkat maddesina nid tefsirle menkul ve gayri menkul mallar ile bunların in. tifa haklarının ve daimi vergilerin men. (Sonu 5 inci sayılada) B. Yevtiç bir intikal kabinesi kurmak için görüşüyor B. Yevtiç'in bu yaz Belgral'da B.T. R. Aras'la B. Titulesko ile birlikte alrnmış bir fotoğrafisi Paris, 20 (A.A.) — Belgrad'. dan Havas ajansına bildiriliyor: Teyid edildiğine göre Bay Yevtiç'e 6-1-1929 tarihinde dağı- tılmış olan eski muhalif fırkaların bazı veislerini de içine alacak ge- “niş bir temerküz kabinesi teşkili | için sınırsız salâhiyet verilmiştir. Muhalif fırka önderleri dün ve :uı dıılııh kıral naibi ile görüşmüş- erdir. (Sonu 2 inci sayıfada) Amerika Birleşik Devletleri hükümeti ö.... - ile imzaladığımız Amerikan tebaasının — istekleri hak . kında hükümetimizle Birleşik Amerika Devletleri hükümeti arasında — yapılan anlaşmanın metni aşağıdadır: Türkiye Cümhuriyeti hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri hükümeti, 24 kânunuevel 1923 tarihinde notalar te atisi suretiyle akteyledikleri ve 17 şubat 1927 tarihinde notalar teatisi neticesin . de hasıl olan itilaf ile teyit ettikleri an . laşmada dahil olan talepleri dostane, ça- buk ve tasarruflu surette halletmek ar. zusu ile işbu itilafnameyi akte karar vermişler ve bu maksatla: Türkiyeo Cümhuriyeti Reisi Hazret . leri, İzmir mebusu ve Türkiye Cümhuri - yeli Hariciye Vekili doktor Tevfik Rüş. tü Beyefendi, ve Amerika Birleşik Devletleri Hazretleti M. Fred Kenelm Nielsen'i murahhas tayin eylemişlerdir . Bu murahhaslar salahiyetnamelerini yekdiğere tebliğ ile usul ve kaidesine mu. vafık bularak atidcki hükümleri karar - Taştırmışlardır: Madde 1 — Türkiye Cümbhuriyeti Hi <eti Amerika Birleş'ik Devletleri Hükümetine, 24 kânunucevel 1923 tarihli anlaşmada dahil olan amerikan tebaaları talepletinin tamamen tesviyesini tazam- yon üç yüz bim dolar Amerika Birleşik doları verecektir, Bu meblağ, her sene. lik t-ksiti yüz bin dolar olmak üzere on üç senede ödenecektir. İlk taksit işbu itilafnamenin Türkiye B. M Meclisince tasdikinden sonra | haziran 1936 tari - hinde tediye olunucaktır, Madde 2 — Her iki hükümet yu. karda zikredilen meblağın tediyesi sure. tivle Türkive Cı#ınııh Hükümetinin P sabie' aa bi Roisi bir anlaşma kendisine karşı dermeyan edilen yukar- da mezkür taleplere ait bütün borçlar . dan ibra edilmiş olacağını ve kezalik 24 kânunucvel 1923 anlaşmasına dahil bü. tün taleplerin de kati surette halledilmiş ad ve telakki edileceğini kararlaştırmış - lardır. Madde 3 — İşbu itilafname Türkiye B. M. Meclisi tarafından tasdik edilmek şartiyle imzasından itibaren meriyete gi- recektir. Ankarada 25 teşrinicvel 1934 tarihin. de her ikisi de ayar kıymeti haiz olmak üzere türkçe ve ingilizce iki nüsha ola - rak tanzim edilmiştir » NOT — Bu anlaşma lakab ve unvan. lari kaldıran kanundan — önce yapıldığı için anlaşma metninde goçen bu gibi kelimeler olduğu gibi bırakılmıştır. 4 “Her., sözü türkçedir “Her kimse, her iş, her yer, her çağ,, deyimlerinde olduğu gibi tedenberi kullanageldiğimiz “her, sözü farsca sanılarak bugünlerde yazıcılarımızın bunu kullanmak. tan çekindikleri — görülmektedir. Bu söz ise basbayık türkçedir. Farsçaya türkçeden geçmiştir. Bu laf Altay Tilevütleri dilinde “Ar”, Çovaşçada “HAR” — kılığında ol- duğu gibi, Tunguz diline de “Hu- ru” biçiminde geçmiştir. Tilvütlerin şaman dualarında tanrıya karşı “ar tebegezin biçip salgan,, denilmektedir ki “her ya- yım yerini bitirip salan" demek- tir (1) Çovaşçada “harbar,, her bir (2) demektir. Türkçede kulu- lar (3) kimi oymaklarda ve kimi yerlerde biribirinin yerlerin alır- Tar: “avuç - uaç, ağrı - rarı, yaşır « yeşir, yaşın - yeşin, sançmak « çençmek” gibi. Böylece çovaşça- nın “Har” sözü bizim batı türk- cemizde “her” biçimini almıştır: Farsçaya da böyle geçmiştir. Bunlara göre “her” in türkçe olduğu apaçıktır; yazıcılarımız hiç korkusuz, kuşkusuz, çekinmek. sizin bunu kullanabilirler. Y. Ziya Özer Eskişehir saylavı (4) Altay tilevltleri şaman duaları; 8. 10 (2) Şimal türkçesinde fonetik değl- şiklikler, Radlof, &. 135 (3) Vayelle (sadalı harf). Ku sada demektir. “Kulak,, insanda sada —alan uruvdur. “Kusuz,, : Consonne — demek olan, (sadasız harf), Fransızcanın kotm soniyle türkçenin “kusuz,, unu karşılağ tırıniz. Fırkamız ve kadınlarımız Vilâyet meclisleri birden yenilenecek Öğrendiğimize göre umumi meclisler. de kadın üye bulunması için hükümeti . mizce Kurultaya bir kanun layihası su- nulmuş, bütün vilayet meclislerinin bir. den yenilenmesi istenilmiştir. Bu yeni. leme yeni ikinci müntehibler seçildikten sonra yapılacaktır. (Sonu 2 inci sayıfada) ÇAĞRILIŞ Bütçe encümeni bugün (21-12- 1934) cuma saat 10 da toplanaca- ğaından mensup azanın gelmeleri rica olunur. Türk inkılâbı dersleri C, H, F. Genel Kâtibi Bay R. Pekerin salı günkü dersi Bizim bu vasfımız “sınıf mücadele . leri,, diye bu doktrinlerin başında olan kaidelerin zıddınadır. Sınıf mücadelesi- ni anlatırken görmüştük ki o, herhangi yurdun, herhangi sınırın içinde olursa olsun “proletarya,, hareketinin mensub. Tarı arasında birlik olduğunu kabul eder, onlardan haric olanı da düşman telakki eder. Bu da beynelmilelci bir hadisenin tam kendisidir. Bizim anlayışımıza gö- ve ulüs sanır içinde — yaşıyan toplu bir varlıklır. Bir savaş olursa — bu, smv içinde oturanlar bir araya gölerek sınır dışında bize saldıranlara karşı yapılır. Bizim mücadelemiz ulusun bütün kuv . kullanmaktır. Yoksa ulusun - içerisinde herhangi bir sınır, meslek farkı güderek bunları birbirlerine karşı düşman vazi - yetine koymak değildir. Bize: — Siz sınıf mücadelesini kabul etmiyorsunuz, devletin ferd üzerinde hiç bir mürakabe hakkını tanımıyor musu- nuz? diye bir sual sorulabilir. Biz dev. letçiyiz. Fakat bizim devletçiliğimiz ko. münistlerin anladığı gibi mülkiyet hak- kını bozucu bir manada değil, M:'- müstahsili, büyük sanayiin müstehlik o. lan hıl.t’itldı'iıl. arada istifade etmel istediği fist unsurlar ıvasıtasile kontrol etmektir . İ (Sonu 6, rncı sayıfada) a isi De ivpi