11 Aralık 1934 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

11 Aralık 1934 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAYIFA 4 Yabancı Postası Anadolu'nun eski ana ormanlarında Küçük - Asya'da dolaşan sefer he. yeti ba,kanının söyledikleri: Neuca Wiener Journal gazetesi yazıyor: Viyana tabiat tarihi müzesi tarafın- dan küçük Asya'da ilmi araştırmalara gönderilmiş olan heyet, uzun süren bir yolculuktan #sara dün Viyana'ya geri dönmüştür. Yazıcılarımızdan biri bu he yetin reisi Dr Koller ve karısı ile ka- nuşmuştur. Bu genç bilgin ve bütün araştırma seyahatlerinde kendisi e beraber olan karısı artık yurdlarına dönmüş bulunu- yorlar. Bunlar, yaptıkları bu yolculuk . tan çok yeni ve zengin intibalar almak- la kalmayıb parlak ilmi muvaffakiyetler de kazanmışlardır. Dr. Koller demiştir ki: İlk ve eski vaban keçisine aid araş tırmaları — Küçük asyada bir araştırma seya hatı yapmak fikrine nasıl kapıldım? Si. ze bunu anlatayım: evlerdeki keçileri - mizin vahşi ve yabani ana cinsini bul- mak niyetinde idim. Mukayeseli etüdler le bu keçilerin Anadolunun şimalindeki dağlarda yaşadıkları kanaatına varınış. tım. Muayyen bazi ev hayvanlarının anayurdlarının nerede bulunduğu hak - kmda araştırmalar yapmak hiç bir vec- bile manasız, maksadsız ilmi bir eğlen. ce değildir. Böyle yabanf bir cinsi bu- Tub bunu tesalüib ile ıslah ederek daha eyi ve mukavemetli bir cins elde etmek mümkün olursa; bu ökonomik bakım -, ; e' yüksek kıyület Ve menada - bir iş olur. Bize seferimiz için lâzım olan vası. taları verenler: ilimler akademisi, şark cemiyeti ve bazı husust zatlardır. 10 Ağustosta bir Tuna vapuruna bi- nerek Viyana'yı — terk etmiştik. Tuna akıntısı boyunca Ruscuğa ve oradan da trenle İstanbul'a gittik. Silâhlarımız tehlikede: İstanbul'da ilk kızdırıcı hararet baş- gösterdi. Gümrük memurlarının huzu . Tunda sandıklarımızı açtığımız vakit me murlar hayrete düştüler. Çünkü san - dıklarımız bir çok silâh ve cebhane ile dolu idi. Halbuki yivli silâhların Tür - kiyeye sokulması yasaktı. Bütün silâh. larımız müsadere edilmek tehlikesi kar- şısında idi. Elçiliğimiz türk gümrük makamları ile temasa geldi. Nihayet al- manca konuşan yüksek bir memur An. kara'dan sorarak bizim için izin aldı. Ondan sonra memleketin içlerine doğru #eyahatımıza devam ettik. En önce A dapazarına vardık. €0 bin nüfuslu bir yer olan burası biricik ve büyük bir pazar yeri olduğu hissini vermektedir ve şi - mealindeki bütü- Hlinterlandınım ticaret merkezidir. Türkiye'nin semmering'i: Adapazarından sonra yolculuğumu. za bit kira otobüslii içinde devam ede- rek Anadolunun şimal cihetinin vahşi rormantik Bir hal arzeden dağları içleri- ne gittik. Yol çok tehlikeli kıvrılmalar. la yüzseliyor, bataklık bir ovadan 1t0N0 metreden fazla yüksek bir yere çıkıyo- ruz. Bu havali emsalsiz bir güzellik arz ediyor ve bizim Semmering'e pek ben- ziyer. 40000 eüfuslu bir vilâvet merke. xi olan Bolu'da esaş karargâhmartı kur- duk Buradan gimele ve*tenuba - doğ ru giden bir takım araştırmalar yaptık. Her yerde rastladığımız hayvan zengin. liği hayrete değer. Rasyonel bir tarzda işletilen muhteşem ormanlar, avcılar için hakikf bir cennet teşkil edecek bir haldedir. Biz buralarda tamamiyl avru- palı karakterde bir hayvanat âlemine, karacalara, geyiklere yaban domuzları: na ve küçük av hayvanlarına rasgel. mekle büyük hayretlere düşdük. Berâberimizde Anadoludan buraya birçok hayvanlar getirdik. Bunlar ara - sında bir de büyük ayı vardır.., — Bu ayıyı bittabi siz kendinir vur- dunuz değil mi? Dr. Koller ve zevcesi mahcubiyetle biribirine bakıştılar ve gülüsdüler. Bu. nun Üzerine Dr. Koller dedi ki: '— Size bu ayı ile gecirdiğimiz bir macerayı anlatayım. Pir ayının yeni ve taze ayak izlerini bulmağa mevaffak ol- müştüm; günlerce arkasından — koştum, nihavet inini buldum ve inin civarında kendime münaxib bir bekleme yeri seç- tim; Üç gece biribiri ardısıra ve soğuk. tan dizlerim biribirine çarparak burada pusu bekledim. Nihayet şüpheli bir ha- reket ve gürültü işittim. Çalılıklar ara- sından bir kara'tı göründü. Büyük bir ayı ve onun y insan hayaletleri ç a ı,ılwı benim ayının izleri üzerinde dolaştığımı görünce ayıyı kendileri ta - kib edih vurmuşlardı. Kendilerine da- rlmadım ve bizzat vurmak istediğim ayının parasını ödedim.,, Koyun sürüsü içinde kurd: Dr. Kollerin karısı da söze karışa. rak: “— Ben de küçük bir macera geçir- dim.,, dedi ve şöyle anlattı: “— Bize seyahatımızda daimi ola- tak refakat eden ve Amerika'daki Or. man Enstitüsünün müdürü olan Dr. Ali Kemal Bey beni ve heyetimizden bir elendiyi bir gezintiye götürmüştü. Ku- lübesinin yanında büyük bir koyun sü- rüsü otlatan bir çobânın yanına git . miştik. Ben arkadaslarımın yanından biraz ayrılmıştım. Birdenbire keskin ve şiddetli köpek havlamaları işittim. Se- *in geldiği tarafa bakınca iki büyük ço- ban köpeğinin bir gölge arkasından koş. tuklarını ve o gölgenin ormana doğru kaçtığını gördüm. Bu bir kurd idi ki Küpegündüz ve insanların oturdukları evlerin yakınmda koyun sürtüsünün içi- ne dalmış ve közpe bir kuzuyu alıb gö- türmüştü. Köpekler kurdu kilometre. lerce kovaladılar ve kurda kuzüyü bi - raktırıncaya kadar arkasından koştular. Türk misafirperverliği: Cenuba doğru seyahatimizde çıplak ve yalçın bir dağlık arazide nadir rast- lanır bir yere vardık. Aradığımız yaba. Dİ keçinin bu dağlarda bulunduğunu orada öğrendik. Evelce vurulmuş böy- la bir hayvanın büyük boynuzlarını da elde edebildik. Fakat oralarda etraflı araştırmalara maatteesslif imkân bula - madık, çünkü paramız noksandı. Mek. kâre, beygir ve saire kiralamaklığımız lâzım geliyordu ve paramız bu masraf- lara yetişmiyordu. Bunun için hedefi - mize bu kadar yaklaşmışken geri dön. meğe mecbur kalışımızım acısını tasav. vur edebilirsiniz. Bununla beraber eyi bi rtesadüf ve tali eseri olarak başka fim araştırmaları yapabildik ki bu sa - yede Küçük Asyanın hayvanlar âlemi hakkında şimdiye kadar mevcut bilgile. TiİMİZ tamamen değişmiştir. n BFT | Bıblıvogral' ya b ei Akşam şarkıları Birkaç yıl önce İzmir'de hareketli bir edebiyat hayatı vardi. Bütün gün- delik gazeteler edebiyata birer sayıfa açmışlardı, gençler birçok kitablar or- taya atıyorlardı. Bu neşriyat arasında ve izmirli yedi gene şairin çıkardıkla- TI müşterek eserde en fazla göze çar- pan imzalardan biri de Haşim Nezihi Adi. Aradan yıllar geçti, şimdi Haşim “Nezihi imzasını, Varlık mecmuasında- ki birkaç yazısından sonca, “Akşam şarkıları,, başlıklı bir şiir kitabının üzerinde görüyoruz. Fazla orijinal olmıyan ve zaten ori- jinallikte gözü de olmıyan Haşim Ne. zihi vezni ve kafiyeyi ustalıkla kulla- nan, özenle yazan reslist bir şairdir, Ey bunları bir Tâhza durup da okuyacak Neşe dolu genc adam, ey sarışın saçlı kız. Bu satırlarda çorpan kalbi belki du- yacak, Ve birden bir yenııdı belki dura- caksımz. Diye kitabını takdim eden genc adam bazan “Denizde Akşam,, şiirin- de olduğu gibi: Gene bir uğultu var efsaneli kıyıda, Paslı yeşil mermere benziyor gene engin. Hülyelı kuşlar uçtu brrakıp uykuyu da Akarken suya rengi esrarlı ülke'erin. Güzel ve ahenkli mesralar yazıyor. Bununla beraber Haşim Nezihi en gü- zel yazıları olan yurd ve ülkü ateş'le gçırpınan sıcak mısralarını bü. kitaba almamış. Ve burada yalnız kendi içlik duygularını anlatmak — istemiş. Onun içindir ki “Akşam Şarkıları,, yazanı- nn en olgun eseri değildir. Öteki ya- aılarını bir arada toplıyacak kitabr bekliyoruz. Yunan ökonomi için hieret bir meeburiyettir Yunan çiltçi demokrat Fırkası önde- ri Bay Aleksandr Milonas'ın bu maka- lesi Lö Mesaje d'Aton gazetesinde çıkmıştır: Yunanistan'ın kişi çoğalıyor, öte yandan istihsalci çalışma ritmi nüfusun çoğalmasını ta- kip etmiyor. Çünkü bizim başlıca istih- salimiz ( ziraf lüks Ürünler) yabancı ülkelere bağlıdır, ve —memleketimizin bu istihsali çoğaltmak imkânına rağ- men yabancı piyasalarda ürünlerimizin sürümünü genişletmeye muvaffak ola- mayoruz, Ulusal ökonomimizin bu ana mescelesini daha etraflı anlatalım. Yunanistan'ın siraf istihsali (zira - at ve hayvancılık) ulusat gelirimizin en büyük kısmını temsil eder. Bu tetih sal nüfusun yüzde yetmişini (6,5 mil- yon kişi) geçindirmekle kalmz, kara ve deniz taşıma işlerine, ticarete ve daha birçok muhtelif mutavassıt teşeb- busler için iş yaratır ve sanayie ham madde verir. Yabancı lülkelere yunan ihracatının bütününü teşkil eden ve ticaret muva- zenemize giren kambiyonun en büyük kıtmını temsil eden (6 milyon drahmi, halbuki deniz ticaretimiz ancak 500 bin drahmi getirir) ürünler şunlardır: tütün, kuru üzüm, şarablar, zeytinya - ğm, zeytin tanesi, incir v, s, Yunanista- nin toprağı ve iklimi iycabı bu ürün- leri vermeye çok müsait olduğunu ve bu istihsalin diğer şubelere bakarak da ha dar bir saha içinde daha fazla köy işçisi kullandığın kaydetmeliyiz. Ve daha mübhim olanı, Yunanistan, hububat istihsaline zarar vermeden hu sust topraklarda bu ince frünler istih salini artırmak imkânma maliktir, ki bu Yunanistan'ın menfi ticaret muva- zenesini ıslah etmek, bugün nisbetsiz bir şekilde artan nüfusunu Ülkede tut- mak ve beslemeği mümkün kılar, Pa- kat Yunanistanım büyük ökonomik me selesi şudur: Ürünlerinin artması ya- bancr ülkelerin bu ürünleri daha fazla | istiblâk etmelerine bağlıdır, bBu ürünler sür acunda ünün birar çoğalma- 81 meseleyi hallederdi. Meselâ Yuna- nistanın tütün sali acun istihsali. ne nisbetle ancak ©h 2,5 dır; şarab istih sali acı isbetle To2; zeytinyağı is- tihsali ©> 12 ve ihracatı b 1 nisbetin- dedir. Tcab devletlerin de yar- dimiyle ditek kalite — iytibarile vüksek olan ürünlerimizin sürümünün artmasına çevirmeliyiz. Maliyet fiatla- Tıtın azelması ve cinslerinin ıslahı ya- bancı rekabetlere kargı koymak ister . sek bizim için bir mecburiyettir, Fakat bu da kâfi değildir. Bir yandan Ürün . lerimize rekabet eden Ülkelerle, müş. terek menfant iycabr olarak anlaşmak gerektir. Yıkıcr rekabete son vırnıc tidir. Serbest rekabet ökonomik güclerin yıpranmasını ve Gkonomik anarşiyi sonuçladığı gibi otarşi ve gümrük sed- leri de bütün ülkeler için yıkıcıdır. acumun mücadele ettiği tecrübeler orta- sında, bir gün gelecektir ki tek kurtu- Tuş çaresi olarak herkesin menfaati ica. br istihsalin istihlâke uygun hale kon- ması gerekliği ortaya Çıkacaktır. Yal. mr. bunun için her ülkenin içerde dü. zenlenmesi ve istihsalini, kapitalizm zihniyetiyle değit fakat soysal «d> . Tet düşüncesiyle disipline etmesi liz « du Şunu da kaydedelir ki — sanaylin ilerlemesinden bu ökonomik ve demng rafik meseleye pek dar bir ölçülde çare bekliyebiliriz. Dışardan getirdiğim'z bütün matların Yunanis'tanda yapılma. sr büyük kumı ziral olan ihracatımız Üzerine fena tesirler yapar. Zaten sana- yümüizin gümrük vasttasile himayesi “İhlâki azaltır, hayat pahalılığını ve zirat istihsalin fatlarını arttırırdı. Hi- maye üsülleriyle korulacak yeni sana. yide iş bulacakların sayısı, bilhassa günden güne daha az İşçiye lüzum pös teren makine ilerlemeleri göz önüne alınırsa, chemmiyetsiz olacaktır. Ökonomimizin bugünkü durumun. da, hicret Yunanistau için bir mecbu. riyet baline gelmiştir çünkü, istihsali. mizin bugünkü ritmi işinde - yukarda sayılan sebebler dolayısiyle - artan bü — se di nüfusu —yılda 85000 Yabancı dilden özdile çevirmeler İngilterenin büyük bir kalık gücüne iye olması neden gerektir? İngiltere'nin ünlü yazar ve düşünür. lerinden Lord Roternin Deyli Meyl ga zetesifin baş yazıcısına şu bitiği gönde- riyor: — Almanya'nın bugünkü günde sa- vaş işine yarıyabilecek 10.000 uçağı var mıdir? Ben, o ülkenin bu kertede bir kalık gücüne iye olduğuna neden kanığ geti. riyorum, size anlatmak isterim, Mr. Baldvin, bugün Almanya'nın 600 le 1100 arasında savaş uçağı oldü. Çunu söylüyor. Bu sayının yanlış olduğuna inandı zerçek olanlarını ben ortaya ileriye sürı disine gizli ve ulusal kaynaklardan gel Miştir. Yalnız unutmamak gerektir ki Na. zilik Almanyada gücü eline geçirdi ge- çireli ingiliz ve fransız çaşıtlarının Al - manya'da neler olup bittiğini, o ulusun ne yolda anıklandığını - sezinlemeleri aşağı yukarı uğursuz olmuştur. Yüksek bir yurtseverlik duygusu bu. günkü alman yurttaşının dudaklarını, ellere açılmamak üzere, kapatmıştır. Bir ulusun savaşa anıklanmasının gerçek durumunu çin olarak öğrenmek zalt, olur iş değildir. 1914 yılında Liyej ve Moböj bur- gazlarını dört saat içinde yıkın yere se- *en alman ağır toplarından ingiliz ve fransız sübakanlığının duyumları yoktu. Çekoslovakya'nın dış işleri bakanı Dr. Bencs, önümüzdeki ilkyazda Al. manya'nın 4000 savaş uçağına iye ola - cağını söylüyor. Bu sayı ile Baldvinin söylediği sayı arasında büyük bir ayrı- bk vardır. Ben, bu türlü ortaya atılan saydara inanıcılardan değilim. 1918 yılı ilkteşrin ayında Almanya'. daki uçakların sayısı 1900 © varmıştı. Bu srrada bütün yollar kapandığı için uçak yapmağa gerekli kereçler geleme- meğe başlamış, aşağı yukarı bütün er - kek almanlar siperlere girmiş, yağıya karşı durmuşlardı. İmdi, benim yaslandığım belge şu - dur: en sıkı ve karışık bir çağda bir ay içinde 1900 uçak yapabilen bir uluş on sekiz aydır süren ve her kereçi ele ge- çirmeğe uğur bulunan sürekli bir pusat- lanma uzasında neler yapamaz? Her Hitler, 22 aydanberi Almanya'. nan başındadır. On çalışma arkadaşla - rından birçoğu da gökmenler ve güreli, diledilderini yerine getirir kimselerdir. Kim inanabilir ki bir ayda 1900 uçak yapanlar bugün 18 ay süren coşkun bir pusatlanma basımı sonunda Mr. Beld- tün nüfusumuzun, ülkenin bütün istih sal imkânlarına orağmen, Yunanistan- da barındıramayız. Amerika Birleşik Devletleri yüz binlerce yurtdaşımıza konuklak kuca- ğinr açarak Yunanistan'a büyük bir ferahlık vermiştir. Yunanistan'da işsiz kalacak ve boş oturmaya mahküm ola- €ak olan muhacirlerimiz yabancı ülke- lerde çalıştıkları memleketin menfaa- tine olarak müstahsil haline gelmekte- dirler, Bunlar yeni yurdlarına sadık birer yurddaş olurlarken aynı zaman- da, Anayurd için silinmez bir sevgi muhafaza etmektedirler, Yunanistan'da kalan ailelerine yardım için gönderdik- leri paralarla ticaret muvarenemize faydalı bir şekilde yardım etmektedir - ler. Bundan başkâ onlar yunan malları- nın istihlâki ve propagandası için iyi birer vasıtadırlar. Öteyandan, kuru Üüzüm piyasalarında yunan ve Amerika Üzümlerinin rekabetine son vermek Üze re birleşik devletlerle anlaşmak - kabil. dir, Maalesef, savaş ertesinin şartları muhacerete mani oldu. Cenubt Ameri- ka gibi yabancı işçilere ihtiyacı olan Ülkelere muhaceret ve orada yerleşme- nin düzenleneceğini ümit edelim. Madam ki acunda her ülkenin im - kânları nisbetinde adilâne bir istihsal bölümüne gitmiyor, şu halde Yunanis . tarım nüfusça hafifiemeye ihtiyacı var dır bü bakımdan , Amerika'nın büyük demokrat devleti Yunanistan için de- gerli bir yardımcı idi, ve bugün de öyledir. vin'in söylediği sayıda az uçak yapmif olsunlar?, Öyleyse, bir teki Britanya'da bulu- nan her hangi bir denginden çok büyük ve ço geniş olan alman tayyare fabri — kaları ne iş görüyorlar? Onların Tasanın doğduğu gün - içit toplar, oyuncaklar yapmakla uğraştığı" mı mi sanıyorsunuz? Böyle olmadığı — bayıktır. Bunlar uçak yapmaktadırlar. Şimdiye değin AY — rupanın her hangi bir uluşunun — kalık gücüne üstün sayıda uçaklar yapmışları — dır. Benim kanığıma göre bunların sas — yısı 10,000 ( aşmıştır. Fransız saylavlar derneğinde K yanın bugünkü günde 300 uçak konağt olduğu söylenmişti. Şimdi Mr. Baldvit — in verdiği sayılara göre bir sa ki bir konakta otuzdan, kırktan a8 — uçak bulunmasını ue almaz. Göçen yılm sönteşrin ayında fran* sız senatosunun - kalık güçleri derneği başkanı M. Mönye, bana Almanya'da iyi yetişmiş, usta gökmenlerin Fransa « dan, en aşağı, sekiz kez daha çok oldu" gunu söylemişti. Yüzbaşı Klotz'un Al - manya'nın gizli pusatlanması adlı bitir | iinde bugünkü Almanyada 60.000 yetit — miş gökmen bukunduğu yazılıdır. Bunları, bu oyları ve saydarı / Deyli M:yl&ıdn—“ldbıwb. rum. Çünkü bir ulasun güvcaci ve ögüt — cü yerinde olabilmek icin büyük bir kar hık gücüne iye olması gerektir; bu an- laşılsın isterim. Sonra ancak böyle e gin bir güç güzeyindedir ki yurd gene eli uzatsınlar. Bu bir alman - ingiliz dost luğunun gerekliğine inananlardanımdır. — İi ülke arasında arayı bozacak bit — bir pürüz ve engel yoktur. Her Hitler, b" “k bir ulusun seçmt bir önderidir. Hitler türesi çökmiyecel” tir ve Almanya'nın ökonomik — durumu korkuaç ve kötü olmaktan çok uzakı tır. Almanya'nın bugünkü dış alış veri" gi İngiltere'nin yüzde seksenine var tir. Bana kalsa, ben Versay daki savaşa girme suçu bağımı ki Almanya'ya eskiden elinde bulunan Sübakanlığı — harbiye Dayum — haber vİlkyaz — ilkbahar Yağı — düşman Belge — delil, burhan Pusatlanma — silâhlanma - Gökmen — tayyareci Güre — enerji Basım — gayret Saylav — mebus Ritik — kâtab Öğünç — gürur Güzeyinde — sayesinde Durum — variyet

Bu sayıdan diğer sayfalar: