9 Aralık 1934 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

9 İLKKÂNUN 1934 PAZAR Yabunci Poslası Çurçil ve Bald Neve Zürher Saytung yukardaki baş hör taşıyan bir yazısında, Almanya'nın silâhlanmasını ileri süren ingiliz parla. mentosundaki söylevleri tetkik etmek- Baldvin'in söylevlerinden parçalar alarak şöyle de- mektedir: te ve bunlardan Çurçi! ile Eski savaş ve hava bakanı diyor ki: Hava saldırışımın en korkunç biçimi 'yang;n bombalariyle hücum etmektir. Böyle bir hücumu almanlar 1918 yılmn- da yapmağı düşünmüşlerdi. Böyle bir hücumun lehine olan belge ise, büyük bir şehirde en çok 50 tane yarıgın sön- dürme kurumu olabileceğine göre bir anda 80 veya 100 değişik yerde çıkarı- lacak yangınlar, rüzgârlı havada akılla. rın alamıyacağı ölçüde büyüyebilirler. Almanların, bu hücumları 1918 de yap- mamış olmaları, hava silâhlarımızın böy le bir saldırışa karşı koyacak kadar güc lü olduğu için emin bulunmamızdan ileir gelmemiştir. Bunu yapmaamlarının sebebi; başlarında Britanya ordusu ol- duğu halde iytilâf devletlerinin ileri yü rüyüşleri ve alman imparatorluk hükü- metini o vakit idare edenlerin başları- na gelecek olan felâketi önceden anla - mış olmalarıdır. O geçmiş günlerdenberi, termit yan- gın bombaları, büyük savaşta kullanı. lan her hangi bir mermiden çok mües- sir bir biçime girmislerdir. Mütehassıs- ların temin ettiklerine göre, böyle bir bomba, birçok katlı yapıları delib ge- çecek ve her katta ayrı ayrı yarıgmlar çıkaracak güctedir. Halkm can ziyanı isze her halde mal ziyarımdan az olmı- yacaktır. Londra üzerine yapılacak olan ardr arkası kesilmez hava saldırışları dolayısiyle en az üç, yahud dört milyon adamı Londra'dan kaldırarak yakınla. rındaki ovalara sürmek mecburiyetinde kalacağımızı akıldan çıkarmamalıyız. Yiyeceği, içeceği, başını — sokacak yeri, ilâcı doktoru olmıyan, savaşa, ancak yi- yeceği içeceği düşünülmüş bir ordudan gçok olan bu kadar büyük bir halk yığı- nr hükümete, altından kalkamıyacağı Bir mesuliyet yükü olur......,; Çurçil, böyle bir havadan düşman saldırışına karşı en iyi korunmanın, her bangi bir düşmarnır intibaha çağıracak güçde bir Britanya Hava silâlır kurumu yapılması olacağını söylemektedir Bu uğurda yaprlacak fedakârlıklar büyük bir şey sayılmaz. Her hatngi bir düşma- nın ingiliz hava donarımasına indirece- ği kati bir darbenin vereceği sonuc göz önüne getirilsin; “ Bu takdirde yalnız askeri tayyare- lerin kullanılması ile kalınmıyacak, ye. nilmiş olan ülkeye, kendisinden isteni - len her şey kabul ettirilinciye kadar ül- kesini her'yönden alt üst edebilecek öl- çü ve bomba taşıyabilecek gücte ne ka- dar sivil tayyare varsa kullanılacaktır. Havadan yapılacak olan böyle bir hü - cum, karşı yönü büsbütün yeriere sere. cektir. Her hangi bir ülke havada savaş gücünü kaybedince, yenen, enine boyu- na yapırlan bir hazırlanmadan sonra, di- lediği tayyare fabrikasına saldırarak onu yokedebilir. Böylelikle de yenile - nin kendini yeniden toparlaması için ber türlü imkânlar ortadan kalkmış olur. Savaş yapmanın bu kadar temelli bir yenme doğuracak başka bir biçimi yoktur. Hava silâhr, hıristiyan kültü- rünün bu yirminci yüzyılında zorla ka- bul ettiğimiz en korkunç ve yeni bir unsurdur. Bundan dolayı, her neye mal Almanya'dan çok daha güçlü bir hava silâhı bulundurmaklığımızı, ve iş başma gelecek olan her hangi bir hükümetin, bir ay müddetle bile olsa, gücümüzü başka bir devletin mevcud hava gücün . den aşağı düşürmesinin yurd karalığı olmasını teklif ediyorum. Söylediğim tedbirlerden başka, Avrupa'nın tehlike- H noktalarına ve ileride başka kıtalarda- da, uluslar cemiyetinin önayak olması ve gene onun otoritesi altında hususi polis kurumları yerleştirmek için bir - Tikte yürünerek tedbirler almacak olur- sa, neslimizin başına gelecek olan kor- kunç felâketin yolunu değiştirebileceği. mize kaniim.,, Bazı yönleri, Çurçil'in söyledikleri - nin bir tekrarr demek olan Baldvin'in sözleri de Almanya'ya karşıdır; bundan dolayı da, alman gazetelerinin Biitan va devlet adamının sözlerini olduğu gi- vinin söylevleri y bi yazmadıkları tecessüfle karşılanacak bir şeydir. Baldvin, “alman devlet adam larr, eğer bugünkü toplantıdaki konuş - maları okuyacak ve söylediklerim ara - sındaki her sözün genel anlamını tarta- cak olurlarsa ne mutlu bana!,, diyerek eyice görülebilmesi için sözlerinin altı- na sitem çizgisi koymuştur. Muhafaza- kâr başkanı, uluslararası görüşmeler yapılması için bir diktatörle konuşabil- menin güçlüklerini, ve hele ihtilâllerin iş başına getirdiği ülkelerinin dış srya- sasını çevirme bilgileri kıt olan bir sü- rü yeni devlet adamlarını ve bunlarla görüşebilmenin zorluklarını yedeğe alın mış bir dille anlattı. Britanya devlet adamı buna karşı, kendi ülkesinin bava donarıması vaziyetini ve yapılmasına ka rar verilmiş olan silâhlanma tedbirleri. nin karakterini uzun uzadıya anlatmış - tır. . Baldvin anayurd ve müstemlekeler- deki Britanya hava donanmasının birin- ci sımıf savaş kabiliyeti olan kıtalarm- daki tayyare sayısı 880 olduğunu 550 si- nin anayurdda bulunduğunu söylemiş . tir. Bundan başka gene birinci derecede gücü olan ve 127 tane tayyare de yedek ve yardımcı silâh olarak anayurdda du raklamakta olduğunu söylemiş vedemiş tir ki: “Parlamento şunu da bilmelidir ki, 880 tane birinci sınıf tayyarelerimiz- den başka da, barış içinde normal olarak bozulacak olanların yerine veya tayya- reci yetiştirmek ve denemelerde bulun- mak için ayrıca büyük bir tayyare ye- değimiz vardır. Geçenlerde önümüzdeki seneler içinde ayrıca 300 tayyarenin katılacağı sözlerinden de, gene birinci sınıf 300 tayyarenin ötekilere katılaca- ğı ve bunların arkasında yukarda Böy. lediğim isler uğrunda kullanılmak için büyük bir tayyare yedeğinin hazır du- racağı anlaşılmalıdır. Yetiştireceğimiz yedekler için kullanmağa lüzum gördü- ğgümüz tayyare sayısını söylemek iste- miyorum. Sanırım ki parlamento da bar na böyle bir şeyi söyletmez.,, Bundan sonra, hava bakanlığının temmuzdan beri tayyaer alarıma elveriş li 90 tane yer gezmiş olduğunu ve bun- lardan şimdilik orn bir danesini seçti. ğini, bundan başka 40 tane tayyare ala- nnn daha İyi bir biçime sokulmakta ol- duğunu söylemiştir. Baldvin bu yıl, ge- çen yıldan yüzde 90 fazla yeni motör ve tayyarc ısmarlanacağımnı, askerlik pi- Yotu olarak yetiştirilmekte olan tayya- reciler sayısının gelecek yıl iki kat ço. galtılacağını söylemiştir. Öldürülen Kirof Leningrad'da öldürülen komünist fır. kası büyüklerinden Sergei Kirof hakkın- da Deyli Meyl gazetesinin — Moskova “uhabiri şu izahatı vermektedir : Ölen 42 yaşında idi. Köylüyü teftiş bürosunda çalışmıştı. Kendisini öldüren adam bir koşu odasına girmiş ve Kirof'u öldürdükten sonra hemen yakalanmıştır. Bu hususta çıkarılan bildirimde "Ki. rof işci sınıfının alçak düşmanlarına kur- ban gitti. Kendisi partimizin ileri ge. ien önderlerinden birisi idi. Şiddetli, korku nedir bilmez ve bütün bolşevikle- rin, bütlün isçilerin sevdiği bir şahsiyet. Ha Kirofun bürosu, Şşimdi sovyetinin karargâhı oları Smonli sara- yında bulunuyordu. Leningrad Kendisi, faal bir surette komünist ihtilaline girmiş, bilhassa Kafkasya'da bolşevik teşkilatı vücuda getirmişti. 1918 senesinde Astrakan'da çıkan mukabil ihtilal teşebbüsü ile mücadele etmişti. Bundan başka general Denikin ile harbetmiş, şimalf Kafkasya'da ve Bakü. da komünist teşkilatını yeniden vücuda getirmişti. Kirof coşkun ve ateşif — bir ihtilalci idi. Komünizmin ve Leninizmin aleyhin- de en ufak bir temayüil gösterilmesine bile tahammül edemezdi. Kendisi, Sta. lin ile birlikte Zinovyef ve Troçki'ye karşı şiddetle mücadeleye girişmişti. Söz söyleme kudreti fevkalade oldu- ğu için Leningrad'daki işçiler üzerinde büyük bir otorite kurmuştu. Kirof ölüm yatağında mesi soncunu verecektir. Birleşik Ame- rtika hükümetleri ile Büyük Britanya bir aralık eski iyi günleri — yaşamışlar- dı, Ancak denizin öteki yönünden ge- Ten duyumlardan, vagon yük sayısının düştüğü, İngiltere'de de maliyet fiatı- nm yükseldiği anlaşılmaktadır. Fede - ral Rezerve Bvard'ın teknik akıl ho- calığını yapan Amerikan bankerlerinin icra komitesi, Reisicümhur Ruzvelt'e Altm frankla kauçuk dolar arasında Yazan: Eski Bakan ve Büyük Elçi HANRİ DÖ YUÜUVENEL Hâlâ devam etmekte olan dünya sa- vaşının kambiyo safhasında ne mutlu bize. Savaş yapmakta olanların bir yö- nü “al aşağı,, ötekiler de ”değerden dü şürme,, plâkasını taşımaktadırlar. Bir yönde altı ötekinde kırk dokuz ulus bulunuyor; doktrinci efendilerini affet doların değerinden yüzde 42 kaybet- mesi dolayısiyle daha ziyade düşmek korkusu yüzünden devam etmekte olan itimad krizinin biran evel arkasını al- da yeni ingiliz - amerikan çek kursl- nun birlikte sağlamlaştırılmasını ve birlikte altın çorbası standardı - tesbit edilmesi için Fransa ile bir görüşme çığırı açılmasını ileri sürdü. İngiltere'ye gelince, hazine bakanı Ottava konferansı dolayısiyle, İngil - tere'nin yeniden altın standardına dön. mesi için dört tane açık şart koşmuş- tu, bünl da, bi dde fiatl: sinler, ama barış yapılmadığı müdd ce sorgunun biçimi, bu iki yönden han gisinin hakir olduğu değil, hangisinin yenmiş olacağıdır. D Kambiyo barışı demek, çek kurs'u - nun istikrarlaştırılması demektir. Dün- yanın sağlam bir nizama ihtiyacı oldu- ğu besbellidir. Yeni bir nizam mr ku- rulacak? Eski nizama geri dönüle- cek? Bu kendini gösterecektir. Ölçü ne olacaktır, Altın mı, buğday mir, in. giliz lirası mı, dolar mı? Her halde genel olarak kabul edilecek bir ölçü olacaktır! İster ayakla, isterse parmak- la veya metre ile ölçülsün, bana göre hepsi birdir, yeter ki ölçüde birleşmiş olalım; her halde birleşmiş olmamız lâ zımdır. Uluslararası Londra kamhiyo kon- feransının çöküp yıkılması bhir dünya felâketi oldu; çünkü kambiyo anarşisi- ne yol açtı. Bu anarşi de, istikrarlr öko nomilerini oynak kambiyolar üzerine kuüran devletlerle, istiktarlır kambiyo- ları ile oynak ökonomilerini destekle- meği akıllarına getiren devletler ara- sında delicesine bir yarışa çığır açtı. Bu öyle bir yarıştır ki, hepsinin çök - yükseltilmesi, devletler arasındaki ta- y klığınm azaltıl- masr, savaş borclarmınm kökünden hal - edilmesi ve altınım satınalma gücün - deki dalgalanmanın önüne geçecek bir metodun bulunmasıdır. Aynr hazine bakanı bu yılın 4 temmüuzunda avam kamarası toplantısında bu Şartlardan ikisinin yerini bulduğunu söyledi ve dedi ki, “Birleşik Amerika-hükümetle- rinin para sıyasasındaki değişikliklere rağmen uztm bir devreden Sonra çek kursunun zorlayreı dalgalarımaları önrtü ne geçmeğe muvaffak olduk. Fiat düş- mesinin de arkasını alabildik. Büyük ölçüde yapılan hammadde ticaretinin fiatlarında da kendini bütün güciyle sezdirten bir yükselme vardıf.n Nevil Çemberfayn'ın geriye kalan iki şartr ise devletlerarası görüşme ve anlaşmalar yaprlmadan, yerine getirile- ceği besbellidir. ea tide Üü ».. Altın blokunda bulunanların Brük- sel konferansı, hafırı sayılır bir kazanc vermemiştir. Bunların bloku, değeri düşük kambiyole Glkelerle ergeç yap- mak mecburiyetinde kalacağı görüşme- ler dolayısiyle birliklerimi eksiksiz ola rak koruyacaklardır. Zaten geriye yapılacak başka ne ka- lryor ki? Her hükümeti ucsuz bucak - sız ağırlıkta bir deneme karşısında bu- Yanduracak olan şuursuzluğa kadar va- ran yıkım biçiminde bir kambiyo sa- vaşı mr? Yahud, memileketin dışında - ki kambiyo düsürülmesinin karşısına bizim yönümüzden de, bütün değerle- rvin nefesleri tıkanıncıya kadar bir kam biyo düşürülmesini mi çıkarmalr? Bun ların hepsi şaşkınlığın düzeltme yolla- rıdır! Yoksa, altından ayrılmış — olan kambiyolar bizim bakrmımıza dönün- ciye kadar ellerimizi kollarrmızı bağ- lıyarak seyirci mi kalmalıyız? Bana kalırsa, sağlam bir temel üze- rine kurulacak olan bütün kambiyola - rın. denkleştirilmesi uğrunda altın bloku ile İngiltere ve Amerika arasın- da birlikte görüşmeler yoluna girmeği, ve böylelikle de devletler arasındaki yarışı doğru giden bir ticaret çığırımna sokmayı, bütün bu şaşkınlıktan ileri gelen görüşlere tercih ederdim. Noyes Viner Jurnal'dan Elen Buşe meslek hayatmı anlatıyor Geçenlerde bir kazaya kurban gitti- ğini baber verdiğimiz tanınmış fransız kadın tayyarecisi Elen Buşe, ölümiy « le biten uçuşu yapmazdan birkaç saat önce yazdığı bir yazıda, tayyareciliğe nasıl başladığını şöyle anlatıyort Bundan ancak üç sene önce, 1931 yılmın haziran ayında “Turizm Pilotilg diplomasını aldım. O zaman bunu, bü « tün çalışmalarımın bir mükâfatı gibi telakki ediyordum. Halbuki bügün gö rüyorum ki bu sadece bir başlangıç* mış... Benim için —göklerin anahtart olan bu diplomayı almak için, çokş ama pek çok çalışmmııştım. Çünkü resa mi daireler, ciddi bir sebebe dayanmas dan kadımlara pilot diplomasr vermeği pek istemiyorlardı. Onun için Fransas da profesyonel nakliye pilotu diploma sı alabilen dört kadın vardır: — Mariz Hils, Mariz Bastiye, Adriyen Rolâr; bir de ben., Fakat pilot olmak isteyeri liyakatli kadınlar eksik değildir. o yirmi üç yaş idim, Benden istenilen her şeyi, ilk dee nemede yapabiliyordum. Her şeye ko« laylıkla, yorulmadan katlanabiliyor « dum. Önce bir amatör oyunu gibi haş- Jamışken, tayyarecilik git gide benim için en esaslı bir şey, adeta canım oldur Yerle gök arasında uçarak kendi alın yazmna kendim hâkim olduktan sonra, hiç bir zaman eski gündelik, yavan ya- şayışrma dönemiyecefimi anladım. . O zaman, ilk büyük yolculuğumu yapmağı kararlaştırdım. Paris'ten Say gon'a gidecektim. Fakat tabit bu yols culuğu başaramadım. Bagdat'da motö- rüm bozuldu, resmi dairelerden güç“- lükler gördüm ve vaz geçtim. Cesaretimi kaybetmiş miydim? Bel- ki, fakat kimseye belli etmiyordum. Birkaç hafta sonra yeniden uçuşlar yapmağa başladım. Önce, antrenman olsun diye, Akdeniz'de şöyle bir do- laştım. Bir tekorun manasının ne oldu ğunu, bunu kazatimak için ne gibi güçlüklerle savaşmak gerektiğini öğ - renmiştim. Küçük tayyaremle 5900 metre seğe çıkarak kadınlara mahsus yüksel- me rekorunu kırdım. Buna çok sevi- niyordum. — * Yükseklere, çok yükseklere çılı « mak.... bu herkesin harcı değildi. Bu suretle de önümde yepyeni 'bir âlem açılmış oluyordu. Göklerde karısık al- düğu kadar çabuk kaybolan çizgiler gidi « yük- çizmek hebsinden fazla hoşuma yordu. Daha küçücük bir kız iken Mis şel Detruaya'nın heyecanlı denemele- rini büyük bir takdirle se yrediyordum. Onun için, Mişel Detrvaya Villakulı - leyde bana hava canbazlığımı öğretme- ğe razı olduğu zaman çok sevindim. Asıl bu çeşit tayyarecilikte hakikf is- tidadımı buldum. R Ha b CW heazlı ği 5 , hava bana öteki türlü uçuşları ihmal ettir - miyordu. Bu yıl, çok seri yeni bir tay- yare ile on iki saatlik "Anje,, yarışı"i girib ikinci geldim. “Anje,, yarışı, sitf at yarışı idi. Bu yüzden çabuk uçmağ? da öğrendim. , Bu yaz, saatte 445 kilometre sürat” le uçarak kadın sürat rekorunu, 100 kilometrelik mesafede 412 kilo metrt süratle uçarak gene kadın rekoruntı 1000 kilometre mesafede 409 kilomet”? (Sayıfayı çeviriniz) ai NÇ gh"_'_*_*'“"*" Ha 2 Ü* M el HLAT .R —

Bu sayıdan diğer sayfalar: