Ulus 8 Aralık 1934 sayfa 5 | Gaste Arşivi

8 Aralık 1934 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

8 Aralık 1934 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ülb-dü I, 7 AT GŞÜ YU . — Tn hh 4 a — e L AD n b S RIAN ULUS SAYiİFA & Ayaktdpünda profesyonel! ik Akşam'ın spor yazıcısı Bay Eşref Şe fik, geçenlerde kendi gazetesinde, ayak- topunun yurdumuzda gerilediğini anla- tan bir yazı yazdı. Bay Eşref Şefik dü- şüncesinde gerçektir: ayaktopu yurdda geriliyor. Bu o kadar gerçek bir durum- dur ki gözönündedir ve gizlenemez. Ulusal ayaktopu takımımız bugün değerli bir varlık olmaktan çıkmıştır. Elimizde “uluslararası,, oyunculuk hi. zasına çıkmış bir on bir yoktur. Yeni yetişenler arasında da umut vericiler pek kıt görünüyor. Bay Eşref Şefik, gene pek haklı ola- rak, ulusun ayaktopuna eskisi kadar gönül bağlamadığını söylüyor ve bu du- rumla ayaktopunun gerileyişi arasında sıkı bir bağlılık görüyor. Bu düşünüş de yanlış sayılamaz. Bay Eşref Şefik'in bu kötü dürum - dan kurtulmak için sağlık verdiği öğüt şudur: Bizim bugün uğradığımız zorluklar, daha önce, şimdi ayaktopunda ileri memleketlerin de başından geçmistir. Biz, şimdi bir çok kuralları yeniden de- nemektense, töl vermiş, denenmiş ku - rallara başvurmak daha iyidir. Bay Şe. fik'in belğesi de şudür: Büundan beş - altı yıl önce, fransız - lar da bizim durumumuzdaydılar. Ulus ayaktopuna özenmez olmuş, gençlik bu spordan yüzçevirmişti. Buna çare arıyan kurum adamları kurtuluşu profesyonel- liğin belirtilmesinde buldular ve öyle yaptılar. Bu deneme beklenen sonucu verdi ve bugün ayaktopu oynanan fran sız alanları arı kovanı gibi dolub ho- şalıyor. Eşref Şefik'in ortaya koyduğu örnek onlrdır. Fransızların ayaktopunda geçirdiği darlıkları ve profesyonellik kuralr sayesinde bu darlığı savuşturduk larını heb biliyoruz. Yalnız miz gerektir ki, Pransa profesyonellik kuralımı basarmak için etrafa avuç da. lusu para saçmış, Peşte'den Viyana'dan, Prag'dan düşünme en iyi oyuncuları getirtmiş, hattâ en ünlü ingiliz profesyonellerin - den bir kaçımı ayartıb getirtmenin ko - layını bulmuştur. Bundan sonradır ki takımların artan gücü oyunlara ulüşun özenini çekmiş ve bugünkü sonuç elde edilmiştir. Biz fransızların gittiği yolda onların hızını bulamayız. Fransız külüpleri bi - zim parasız kulüplerimizle ölçülemez, Sonra onların kısa bir zamanda, büyük giderlerle ulusun özeneceği takımlar yapışını kendimize örnek de tutamayız. Bu giderleri karşılayacak gelir, kulüp- lerimizin tamtakır kasaları için, şimdi- lik ulu bir istekten başka bir şey değil. dir. « Avrupa'da profesyonellik ya kulüp- lerin gücü ile, yahut devlet yardımı İle ayakta durabiliyar. Bizim kulüpler için bu güç konuşulamaz bile. Deyletin spora yardımı zaten dardır. Onu daha verimli yerlerde küllanmak gereğinde- yiz. Söylendiğine göre, yeni kurulan Ateş - Güneş kulübü, Viyana'dan iki profesyonel ayaktopu oyuncusu getir - mektedir. Yakında alanlarımızda göre- ceğimiz bu oyuncular, türk ayaktopçu - luğunu profesyonelliğe doğru atılmış ilk adımı olacağa çok benziyor. Buna Federasyon ne diyecek ayak - topunda profesyonelliği başka bakım - dan düşünen federasyonun alacağı du- rum için sözü gene bu yola getireceğiz. Dünkü spor hareketleri (Başı 1 inci sayıfada) Oyun bitiminde Ankaraspor alandan 10 —1 kazanclı çıktı. İlkinci maçı Ankara şampiyonu Çanka. ya ile Altınordu yaptılar. Çankayanın a. car takımının iyi bir sayı üstünlüğü ile maçı kazanacağı oranlanıyordu. Ça-kayalrlar şu kurumla alana çıktı. lar: Şinasi — Gazi, Fuat — Hilmi, İbra- him, Nihad — Mustafa, Nihad, Orhan, Ömer, Osman, Altınordu da şöyle durum almıştı: Mahmud — Ziya, Ömer — Hüseyin, Sedad, İhsan — Fikri, Recai, Oğuz, Ha. lim, Reşid, Ortaeri: Muhafızdan Bay Sedad. Oyun karşılıklı akınlar arasında baş. ladı. Çarkayanın yerden oynamaya öze- nen akıncıları Altınordunun kalesine gü, zel inişler yapıyorlar. Fakat bu akınla. rın hiç biri beklenen bitime bağlanamı- yor: Altınord bütün oy ları en üstün varlıklarile oynuyorlar. Birinci bölümün yarısından sonra o yunun genel görünüşü beraberlik göste. riyordu. Göze çarpan gerçek durum, Çankayanın tekn'k üstünlüğünü karşıla. mak için Altınorduluların fazla enerji harcadıkları idi. Büu yüzdendir ki birinci bölüm 0—0 beraberlikle bitti. İkinci bölüm oyunun en canlı partisi oldu. Ankara şampiyonu çok canlı oy- nuyor ve Altınordu birinci bölümde har- cadığı hızdan yorgun düştüğü için, sarı. kırmız'lılar üstünlüklerini gösterebiliyor- lardı, İkinci 45 dakika Adeta tek kale oynandı. Bunun içindir ki üstüste iki gol yaparak mâaçı 2—0 kazandılar. Gencler Birliği kurultayının yıllık toplantısı Dün saat 9,30 da Gencler Birliği spor kurumu yıllık toplantısı>. belediye salonunda yapılmıştır. İdare heyeti baş. kanlığına Bay Mümtaz Tarhan üyeliğe Bay Cevad Ozan, Bay Asım Konuralp, Bay Ali Rıza Oğuz, Bay Namık Rahmi se. çilmişlerdir, Kurultayı Ankara çevresi başkanı Bay Şükrü idare etmiş ve Adli- ye Bakanı Bay Şükrü Saracoğlu da ku. rultayda bulunmuştur. Avrupa profesiyonenleri nasıl oynryor iar? & u .. — Ulus'un Romanı: 4 Benim Günahım Tefrikat 24 (MEA CULPA) Yazan! ANNIF VIVANTI Italyanca aslından türkçeye çeviren: NÜSHET HAŞİM SİNANOĞLU Kapı, hemen açıldı; kapının boşluğunda bir ihtiyar arab - hiz - metci kadın belirdi. Şaşkın şaşkın ziyaretciyi süzdü. Sarardığını duyan sordu: — Saad Nasir?. burada mı oturur? İhtiyar kadın uzun bir arabca "imle ile cevab verdi. Astrid başımı salladı: — Anlamıyorum. Sonra, evin içini tekrarladı: — Burada mı?.... hineh, Saad Nasir? “Lâ”, Bu kelimeyi Astrid bi- Kyordu: “hayır,, demekti. Nefesi tıkandı, — Ne vakıt pelecek? genc kız Saad Nasir göstererek — Bu sefer d d salladı: Brkadın . başmıı — Mâniş fâhim, anlamıyorum. — Nerededir, nerede? Ne va- kıt gelecek? Bunlar faydasız sorgulardı. — Müâniş fâhim. İhtiyar başka bir şey demi - yordu. İkisi de bitkin biribirlerine ba kınırlarken, ihtiyar kadının yanı başında bir delikanlı Peyda oldu; Altın işlemeli mavi bir caketi, bol mavi pantalonları, kar gibi beyaz sarığı vardı; belki de bir uşaktı. Astrid, titriyen bir sesle tek - rar sordu; — Saad Nasir? 4 Delikanlı uzak şehre doğru eli- ni uzattı. Fakat onu görmesi, Astrid'e başka bir uşağı hatırlattı; — İbrahim?.. Where is he?.... Ou est-il? Genc, o hiyeratik yokluk ve uzaklık jestini tekrarladı; sonra, eğilerek, genc kızı içeri girmeğe davet etti. Astrid tereddüd etti. Madam ki Saad Nasir yoktu, o evde işi ne idi? Bir taraftan da kendi ken- dine soruşturdu; Kahire'ye nasıl dönebilirdi? İmkânsızdı.. imkân- sız... E o halde Saad'a nasıl haber vermeli idi? El Abid halkını kur- tarmak... Ani bir ümitsizlik genc kızı sardı. Kimse onu anlamıyor- du, Köye dönse de, her vasıta ile, sözle ve jestle, o kara bihtlılara tehlikelerini atlatmıya çalışsa da onlar bir şey anlamadan, sadece karşısına geçib, belki de fanatik dervişlerin Allah tarafından “zab- tedildikleri,, gibi onun da kendi yabancı tanrısı tarafından “zabte- dildiğini,, zannederek, o tatlı Şşaş- kın gözlerle kendisini seyretmek- ten başka ne yapacaklardı? — Sonu var — Türk atçılığı ve Türkiyede at yetiştirme Türkler, eskidenberi at yetiştirmek - te ün kazanmış bir ulustur. Atı orta As- yada ilk türkler elcitti. Bütün öteki ulus- ler at yetiştirmesini, ata binmesini, sa- vaşlarda at kullanmayı türklerden öğ « renmişlerdir. Atı ilk elcilten türkler ol- duğu gibi sonraları acunun en ünlü at- ları da türkler elinde idi. — Anadoluyu ehlisalib şövalyelerine mezar yapanlar, Bizans imparatorluğunu yenenler, Vi- yana kapılarını zorlayan ordular, © za - manın en güclü süvarisine ve en güzel atlarına da maliktiler. Fakat sultanlık bütün türk yurdunu nasıl geri bıraktı, bütün türk kültürünü nasıl geriletti ise, türk atcrlığı da son yüz yıl içinde büyük bir gerileme kayde- der. Büyük bir bilgic, bir ulusun kültür derecesini anlamak için onun yetiştirdi- ği atlara bakınız, der ki çok doğrudur. Türkiye büyük bir el endüstrisi ve dinc bir tarım yurdu iken, türk kentleri zen- gin, türk kültürü bütün dış illerininkin- den üstünken, türk atları da acunun en ünlü atlarıydı. Bugün dünyanın en meşhur atlarından ingiliz arıkkanlarını yaratan değerli damızlıklar arasında türk atlarının büyük bir yeri vardır. Alman- ya'nın en meşhur harası Trakehnen ku rulürken Türkiye'ye heyetler gelerek bizden damızlık at alırlardı. Bugün biz, maalesef ordumuzun dilediği topcu ve süvari atlarını, bir vakitler yüz yıllarca kılıcımıza boyun eğmiş yaban illerden alıyoruz. Her memleket atcılığını ilerletmek için bir çok teşkilatlar yapar, bir çok emekler sarfeder. Devlet haraları veya hususi haralar, aygır depoları bu teşek. küllerin başında gelir. Hara, at damız. İrğt yetiştirmek için kurulmuş, değerli aygırları ve kısrak sürlüleri olan müesse. selerdir. Bu ana müesseselerin yetiştir. diği erkek damızlıklar, memleketin muh. telif yerlerindeki depolara dağıtılırlar ve aşılama mevsiminde yetiştirme merkez. lerindeki istasyonlara giderler. Cumurluk iş başına geldiği gün yurd. da ne bir hara, ne de köklü bir teşkilat vardı. Atlarımız çok azalmış, bozulmuş ve küçülmüştü. At beslemek merakı sönmüştü. Cumurluktan evelki rejim, bitip tükenmeyen savaşlarda ulusun e. linde olan biten atları almış, sınırlarda kırmıştı. Her yerde savaş d Fi yurd ökanomisindeki bu büyük rolü iti. bariyle bu kadar ehemmiyetli olan atcı. lığımıza türk Cumurluğu alâkasız kal» madı. Büyük Önderlerimizden değerli Başvekil İsmet İnBnü'nün başkanlığı altında çalışan yarış ve ıslah derneğinin kurulması, tarım Bakanlığının ve değer- li bilim ve idare adamlarımızın gayretle- ri ile ön bir yıl içinde atılan adımlar, at- erlığımıza görülmemiş bir hız vermiştir. Bugün garbın en büyük bilim adamları. nım hayretini çekecek dereceye çıkan ve her gün daha ileri giden büyük yetiş- tirm kurumlarımız ve haralarımız gece. li gündüzlü çalışmalariyle yurdda en değerli at damızlıklarını yetişdirmekte- dirler. Bunların başında gelen Karaca- bey harası yeni soy bir türk atı yaral - mıştır. Eski türk atlarının bütün mezi « yetlerini ve verimlerini en güzel bir ahenkle bu at üstünde toplamak, yetis- tirme bilim ve tekniğimizin kıvanç duy duğu kazançlardan biri oldu, Karacabe y yarım kanı adı verilen bu at soyu, cu - murluğun değerli binbir işinden biridir. Konya'da, Çifteler'de, Suitansuyu'nda, Çukurova'da ayrıca dört büyük hara kurulmuştur. Buralarda da tarımın ve ordunun istediği atları yetiştirecek da- mızlıklarımn elde edilmesine hızla ve bil- gi ile devam ediliyor. Cumurluk iş ba- şına geldiği gün 31 at damızlığımız var. ken bugün hara ve depolarımızda 450 erkek ve 260 kısrak damızlığımız var- dır. Atçılıkta değerli damızlığın ne de- mek olduğunu bilenler, 11 yıl içinde varılan bu amacın büyüklüğünü takdir ederler, Geçen yıl tarım - bakanlığının Arabistan'a yolladığı mütehassıs bir he- yet aylarca bütün Irak ve Suriye'yi do- laşarak birinci sınıf 22 at ve kısrak ge- tirmiş ve yurda yeni bir hazne kazandır mıştır. Osmanlı rejiminin Türkiye'de harabettiği arab atı yetiştiriciliği hara. larımızda her gün daha emin bir yük- selişe doğru yürüyor. Türkiye'de yeti - şen arık kan arab atları, yakın bir ya- rında bütün acunun en değerlileri ola- cak, en iyi arab atı gene Türkiye'de ye- tişecektir. Karacabey yarim kanı ve arık kar, arab atından başka ağır bir ordu ve ta. rım atı yetiştirmek için de Uzunyayla' - değerli damızlıklar korunurken bizde tamamen aksi yapılmış, ulusun elinden en iyi hayvanlar zorla alınmıştı. Yurdun aldığı büyük yaralar ve buna bağlı öko. nomik çöküntü de, masraflı bir iş olan at yetiştiriciliğine son darbeyi vuruyordu. Halbuki bir yurdda atcılığın ilerleme. si büyük değerde bir iştir. Atm savaşta ne mühim bir güc olduğunu herkes bi. lir. Bilhassa Türkiye gibi arazisi engelli, motörlü vasıtaların bir çok yerlerinde if. las ettiği memleketlerde atlı kuvvetinin yapacağını hiç bir şey yapamaz, Soy- ları bozulmuş, ağırlıkları azalmış olma. sına rağmen özünde koca bir tarihin e. nerjisi saklı olan Anadolu atlarının kur. tuluş savaşında gördüğü büyük işleri, at. cılık tarihimiz kıvançla yazacaktır. At, yurd korumasında olduğu gibi ta- rım da da çok değerli bir güçtür. Mo- törlü vasrtalar, ancak çok büyük çift. liklerde kârlıdır. Türkiye gibi küçük köylü işletmelerinin çokluk teşkil etti- ği ye benzini dışardan alan yerlerde at, traktörden daha kârlıdır. Atçılığımızı yükselterek ve atlarımı- zın sayısını çoğaltarak tarımda öküzün yerine at koymak, günümüzün ülküle - rinden biridir, Yurd korumasında ve tarımda oldu- ğu gibi bir spor vasıtası olarak da at en başta gelir. Binicilik en iyi ve en zevkli bir spordur, Her alanda ileriye doğru atılan türk çocuğunun atlı sporda da değeri olduğu yeri alması gerektir. Bu spor ne kadar yayılır ve genişlerse, bir savaş gerektiği gün yetişmiş, ata ve bi- niciliğe alışmış gençlik kadromuz o ka. dar hazırlıklı ve güçlü olarak ortaya atılır. Bu işin hem spor hem de yurd koruması bakımından değerini anlıyan iller, son yıllarda atlı spor kurumlarını çok genişletmişlerdir. Bir vakitler acunun en iyi binicisi olan türk gencine, at sevgisini, atlı spor zevkini aşılamak ve bu sporu yur- da, bugün olduğundan daha geniş bir ölçüde yaymak en değerli bir ülkü ol - muştur. Yaptığımız ve daha yapacağı. mağa ve genelleştirmeğe hepimizin çalış- ması lâzımdır. Savaş, tarrm, ve spor bakımından ve da çalışılmaktadır. Macaristan'dan mo- nius adlı bir soydan getirilmiş damızlık larla o mıntakanın atları iyileştirilmek- te, boyları ve ağırlıkları çoğaltılmak - tadır. Şimdiye kadar alman vargılar çok iyidir. At yarışları her gün daha geniş bir çapta halkın ve köylünün alâkasını çek- meğe başladı. Diyarbelrir'den Edirne'ye kadar hemen her il beğliğinde her sene muntazam at yarışları yapılıyor ve ye. tiştiricilere mükâfatlar dağıtılıyor. Hay van sergileri için de aynı şeyi söyliye - biliriz. İyi at yetiştiren yetiştirici ve köyler, yarışta ve sergide mükâfat- landırılryor. Büyük başların Önderlik ettiği at- cılığımızım büyük bir yurd işi olduğunu kavrıyarak ve bütün işi törüye bırak» mıyarak ulusun da atcılığımıza alâka göstermesi bu işle uğraşan kurumlara ve bu kurumları çeviren baytarlara her yerde yardım etmesi, atlı spora, yarış ve sergilere alâka göstermesi gerektir. Atcılığımıza savaşta, tarımda ve ökonomide büyük işler düşüyor. Ulu - şun da onun ilerlemesine, yürümesine severek ve anlıyarak yardım etmesini beklemek hakkımızdır. Zooteknist Dr. SALAHATTİN EMİN (*) Geçen hafta Ankara radyosunda verilmiş bir konferanstır. Birinci kânun sayısı çıkmıştır, Denizli Mebusu Bay Necib Ali'nin “Türk dili ve türk müziği,, Kon- ya Mebusu Bay Muzaffer'in “Türk soyu ve türk tarihi,, Bay Hasan Ali'nin “Dil inkılabımızın karak- teri,, yazılariyle Bay Ahmed N_ı_a— simi, Aydoslu Bay Sait, Bay Hü- seyin Namık, Profesör Dr_. Bay Fahreddin Kerim, Bay Zeki Mı:— sud'un yazıları, Bay Ferid Celal'. in hikâyesi vardır. y Köycülük bölümünde soy düze- nine ve iskân işlerine geniş yer verilmiştir. * 80 sayıfalık mecmua 25 kurus- tur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: