8 İLKKÂNUN 1934 CUMARTESİ Ayaktopunda profesyornel! ik Akşam'ın spor yazıcısı Bay Eşref $e fik, geçenlerde kendi gazetesinde, ayak- topunun yurdumuzda gerilediğini anla- tan bir yazı yazdı. Bay Eşref Şefik dü- şüncesinde gerçektir: ayaktopu yurdda geriliyor. Bu o kadar gerçek bir durum- dur ki gözönündedir ve gizlenemez. Ulusal ayaktopü takımımız - bügün değerli bir varlık olmaktan çıkmıştır. Elimizde “uluslararası,, oyunculuk hi. zasına çıkmış bir on bir yoktur. Yeni yetişenler arasımda da umut vericiler pek kıt görünüyor. Bay Eşref Şefik, gene pek haklı ola. rak, ulusun ayaktopuna eskisi kadar gönül bağlamadığını söylüyor ve bu du. rumla ayaktopunun gerileyişi arasında sıkı bir bağlılık görüyor. Bu düşünlüş de yanlış sayılamaz. Bay Eşref Şefik'in bu kötü durum - dan kurtulmak içit sağlık verdiği öğüt şudur: Bizim bugün uğradığımız zorluklar, daha önce, şimdi ayaktopunda memleketlerin de başından geçmiştir. Biz. şimdi bir çok kuralları yeniden Ae- nemektense, töl vermiş, denenmiş ku rallara başvurmak daha iyidir. Bay Şe. fik'in belğesi de şudur: Bundan beş « altı yıl önce, fransız lar da bizim durumumuzdaydılar. Uluş ayaktopuna özenmez olmuş, gençlik bu spordan yüzçevirmişti. Buna çare kurum adamları kurtuluşu profe: liğin belirtilmesinde buldular ve — öyle yaptılar, Bu deneme beklenen — sonucu verdi ve bugün ayaktopu oynanan fran sız alanları arı kovanı gibi dolub bo şalıyor. Eşref Şefik'in ortaya koyduğu örnek hır. Fransızların ayaktonunda İleri Ulus'un Romanı: 4 geçirdiği darlıkları ve — profesyonellik kurak sayesinde bu darlığı savuşturduk larını heb biliyorur. Yalnız düşünme miz gerektir ki, Pransa küralım profesyanettlik için etrafa avuç do. USU para saç en Viyana'dan, Prag'dan « ncuları — getirtmiş, hattâ en Ünlü fesyonellerin den bir tirtmenin ko Tayını bulmuştur. Bundan - sonradır ki takımların artan gücü oyunlara uluşun özenini çekmiş ve edilmiştir. Biz fransızların gittiği yolda onların bızinı bulamayız. Fransız külüpleri bi - zim parasız kulüplerimizle ölçülemez. Sonra onların kısa bir zamanda, büyük giderlerle ulusun özeneceği takımlar yapışını kendimize örnek de tutamayız. Bu giderleri karşılayacak gelir, kulüp- lerimizin tamtakır kasaları için, şimdi- Tik ulu bir istekten başka bir şey değil. dir. Avrupa'da profesyonellik ya kulüp- lerin gücü ile, yahut devlet yardımı ile ayakta durabi bu güç bugünkü sonuç elde or. Bizim kulüpler için bile. Devletin * zaten dardır. Onu dahâa derde kullanmak gereğinde- konuşulamaz spora yardı verimli yiz. Söylendiğine göre Ateş - Güneş kullibü, Viyana'dan iki Profesyonel ayaktopu oyuncusu getir - mektedir. Yakmda alanlarımızda göre- ceğimiz bu oyuncular, türk ayaktopçu - luğunu profesyonelliğe doğru atılmış ilk adımı olacağa çok benziyor. Buna Federasyon ne - diyecek ayak - topunda profesyonelliği başka bakrm » dan düşünen federasyonun alacağı du- Tum için sözü gene bu yola getireceğiz. yeni kurulan Avrupa Profesiyoneileri nasıl oynryor iar?> Tefrika: 24 Benim Günahım (MEA CULPA) Yazanı ANNIF VEVANTI Kapı, hemen açıldı; kapının boşluğunda bir ihtiyar arab hiz - metci kadın belirdi. Şaşkın şaşkın ziyaretciyi süzdü. Sarardığımı duyan sordu: — Saad Nasir?. burada mı oturur? İhtiyar kadın uzun bir arabca *“imle ile cevab verdi. Astrid başını salladı: — Anlamıyorum. Sonra, evin içini göstererek tekrarladı: — Burada mı?.... hineh, Saad Nasir? —Liâ “Lâ", Bu kelimeyi Astrid bi- Tiyordu: “hayır,, demekti. Nefesi tıkandı. — Ne vakıt gelecak? genc kız Saad Nasir Italyanca aslından türkçeye cevireni NÜSHET HAŞİM SİNANOĞLU — Bu sefer d k salladı: Sağim büzalı — Müniş fâhim. anlamı; K yorum, — Nerededir, nerede? Ne vük kıt gelecek? Bunlar faydasız sorgulardı. — Mâniş tfâhim. İhtiyar başka bir şey demi- yordu. İkisi de bitkin biribirlerine ha kınırlarken, ihtiyar kadının yanı başında bir delikanlı peyda oldu; Altın işlemeli mavi ll:ır cı!.:;ıi_ bol mavi pıntalonlu_ı. ar gibi beyaz sarığı vardı; belki de bir uşaktı. Astrid, titriyen bir sesle tek - Delikanlı uzak şehre doğru eli- ni uzattı. Fakat onu görmesi, Astrid'e ( car takımının iyi bir sayı üstünlüğü ile ULUS Dünkü spor hareketleri (Başı | inci sayıfada) Oyun bitiminde Ankaraspor alandan | 10 —1 kazanek çıktı. İkânci maçı Ankara şampiyonu Çankıa. ya ile Altınordu yaptılar. Çankayanın a. maçı kazanacağı oranlanıyordu. Ça-kayalılar şu kurumla alana çıktı. lar: Şinasi — Gazi, Funt — Hilmi, İbra- him, Nihad — Mustafa, Nihad, Orhan, Ömer, Osman, Altınordu da şöyle durum almıştı: Mahmud — Ziya, Ömer — Hüseyin, Sedad, İhsan — Fikri, Recai, Oğuz, Ha. lim, Reşid. OÖrtaeri: Muhafızdan Bay Sedad. Oyun karşılklı akınlar unda baş. kadı. Çarkayanın yörden oynamaya öze- nen akıncıları Altınordunun kalesine gü. zel inişler yapıyorlar. Fakat ba akınla. rın hiç biri beklenen bitime bağlanamı- yer: Altınordunun bütün oyuncuları en üstün varlıklarile oynuyorlar. Birinci bölümün yarısımdan sonra © yunun genel görünüşü beraberlik göste. riyordu. Göze çarpan gerçek durum, Çankayanın tekn'k üstünlüğünü karşıla. mak için Altmorduluların fazin eneeji harcad kları idi. Bu yüzdendir ki birinci bölüm 0—0 beraberl'kle bitti. İkinci bölüm oyunun en cankı partisi oldu. Ankara şampiyonu çok canlı oy- nuyor ve Altınordu hirinci bölümde har- cadığı hızdan yorgun düştüğü için, sarı. kırmız lrlar üstünkiklerini gösterebiliyor- lardı, İkinci 48 dakika üdeta tek kale oynandı. Bunun içindir ki üstüste iki gol yaparak mâçı 2—0 kazandılar. Geneler Birliği kurultayının yıllık toplantısı Dün saat 9,30 da Gencler Birliği spor kurumu yıllık toplantısır. belediye salonunda yapılmıştır. İdare heyeti baş. kanlığına Bay Mümtaz Tarhan üyeliğe Bay Cevad Ozan, Bay Asım Konuralp, Bay Ali Rıza Oğuz, Bay Namık Rahmi se. silmişlerdir. Kurultayı Ankara çevresi başkanı Bay Şükrü idare etmiş ve Adli- ye Bakanı Bay Şükrü Saracoğlu da ku. başka bir uşağı hatırlattı: — İbrahim?.. Where is he?.... Ou est-il? Genc, o hiyeratik yokluk ve uzaklık jestini tekrarladı; sonra, eğilerek, genc kızı içeri girmeğe davet etti. Astrid tereddüd etti. Madam ki Saad Nasir yoktu, o evde işi ne idi? Bir taraftan da kendi ken- dine soruşturdu; Kahire'ye nasıl dönebilirdi? İmkânsızdı.. imkân- sız... E o halde Saad'a nasıl haber vermeli idi? El Abid halkını kur- tarmak... Ani bir ümitsizlik genc kızı sardı. Kimse onu anlamıyor- du, Köye dönse de, her vasıta ile, sözle ve jestle, o kara bihtlılara tehlikelerini atlatmıya çalışsa da onlar bir şey anlamadan, sadece karşısına geçib, belki de fanatik dervişlerin Atlah tarafından “zab- tedildikleri,, gibi onun da kendi yabancı tanrısı tarafından “zabte- dildiğini,, zannederek, o tatlı şaş- kın gözlerle kendisini seyretmek- *en başka ne yapacaklardı? — Sonu var — | | Türkler, eskidenberi at yetiştirmek - n kazanmış bir ulustur. Atı As- ilk türkler elcitti. Bütün öteki ulus. Jer at yetiştirmesini, ata binmesini, sa- vaşlarda at kullanmayı türklerden öğ « renmişlerdir. Atı ilk elcilten türkler ol duğu gibi sonraları acunun en ünlü at» ları da türkler elinde idi. — Anadoluyu ehlisalib şövalyelerine mezar yapanlar, Bizans imparatorluğunu yenenler, V yana kapılarını zorlayan ordular, © z manın en güclü süvarisine ve en gürel atlarına da imaliktiler. Fakat sultanlık bütün türk yurdunu nasıl geri bıraktı, bütün türk kültürünü nasıl geriletti ise, türk atcılığı da son yüz yıl içinde büyük bir gerileme kayde- der, Büyük bir bilgic, bir ulusun kültür derecesini anlamak için onun yetiştirdi- te ya ği atlara bakınız, der ki çok doğrudur. 'Türkiye büyük bir €) endüstrisi ve dinc bir tarım yurdu iken, türk kentleri zen- gin, türk kültürü bütün dış illerininlein. den üstünken, türk atları da acunun en ünlü Aatlarıyd. Bugün dünyanın en meşhur atlarından - ingiliz arıkkanlarını yaratan değerli damızlıklar arasında türk atlarının büyük bir yeri vardır. Alman- ya'nın en meşhur harası Trakehnen ku rülürken — Türkiye'ye heyetler gelerek bizden damızlık at alırlardı. Bugün biz, maalesef ordumuzun - dilediği topcu ve süvari atlarını, bir vakitler yüz yıllarca kılıcımıza boyun eğmiş yaban illerden alryoruz. Her memleket atcılığını ilerletmek için bir çok teşkilatlar yapar, bir çok emekler sarfeder. Devlet haraları veya bususi haralar, aygır depoları bu teşek. küllerin başında gelir. Hara, at damız. lığı yetiştirmek için kurulmuş. değerli aygırları ve kısrak sürüleri olan mücsse. selerdir. Bu ana mücsseselerin yetiştir. diği erkek damızlıklar, memleketin muh. telif yerlerindeki depolara dağıtılırlar ve aşılama mevsiminde yetiştirme merkez. lerindeki istasyonlara giderler. Cumurluk iş başına geldiği gün yurd. da ne bir hara, ne de köklü bir teşkilat vardı. Atlarımız çok azalmış. bozulmuş ve küçülmüştü. At beslemek merakı sönmlüştü. Cumurluktan evelki rejim, bitip tükenmeyen savaşlarda ulusun e. linde olan biten atları almış, sınırlarda kırmıştı. Her yerde savaş csnasında değerli damızlıklar korunurken bizde tamamen aksi yapılmış, ulusun elinden en iyi hayvanlar zorla alınmıştı. Yurdun aldığı büyük yaralar ve buna bağlı öko. nomik çöküntü de, masraflı bir iş olan at yetiştiriciliğine son darbeyi vuruyordu. Halbuki bir yurdda atcılığın ilerleme. sİ büyük değerde bir iştir. Atm savaşta ne mühim bir güc olduğunu herkes bi. lir. Bilhassa Türkiye gibi arazisi engelli, motörlü vasıtaların bir çok yerlerinde if. las ettiği memleketlerde atlı kuvvetinin yapacağını hiç bir şey yapamaz, Soy- ları borulmuş, ağırlıkları azalmış olma. sına rağmen özlnde koca bir tarihin e. nerjisi sakir olan Anadolu atlarının kur. tuluş savaşında gördüğü büyük İşleri, at. cılık tarihimiz kıvançla yazacaktır. At, yurd korumasında olduğu gibi ta- rım da da çok değerli bir güçtür. Mo- törlü vasrtalar, ancak çok büyük çift. liklerde kârlıdır. Türkiye gibi küçük köylü işletmelerinin çokluk — teşkil etti. ği ye benzini dışardan alan yerlerde at, traktörden daha kârlıdır. Atçılığımızı yükselterek ve atlarımı zın sayısını çoğaltarak tarımda öküzün yerine at koymak, günümüzün ülküle - Yurd korumasında ve tarımda oldu- Ku gibi bir spor vasıtası olarak da at en başta gelir. Binicilik en iyi ve en zevkli bir spordur. Her alanda ileriye doğru atılan türk çocuğunun atlı sporda da değeri olduğu yeri alması gerektir. Bu spor ne kadar yayılır ve genişlerse, bir savaş gerektiği gün yetişmiş, ata ve bi- niciliğe alışmış gençlik kadromuz o ka. dar hazırlıklı ve güçlü olarak ortaya atılır. Bu işin hem spor hem de yurd koruması bakımından değerini anlıyan iller, son yıllarda atlı «por kurumlarını mmağa ve genelleştirmeğe hepimizin çalış- ması lâzımdır. Savaş, tarrm, ve spor hakımından ve SAYIFA 5 —'——— Türk atçılığı ve Türkiyede at yetiştirme $ yurd ökanomisindeki bu büyük rolü iti. bariyle bu kadar ehemmiyetli olan atcı. hğımıza türk Cumurluğu alâkasız kal- madı. Büyük Önderlerimizden değerli Başvekil İsmet İnönü'nün başkanlığı altında çalışan yarış ve islah derneğinin kurulması, tarım bakanlığının ve değer- li bilim ve idare adamlarımızın gayretle- Ti ile on bir yıl içinde atılan adımlar, ate cılığımıza görülmemiş bir hır vermiştir. Bugün garbın en büyük bilim adamları. nın hayretini çekecek dereceye çıkan ve her gün daha ileri giden büyük yetiş- tirm kurumlarımız ve haralarımız gece- Ni gündüzlü çalışmalariyle yurdda en değerli at damızlıklarınrı yetişdirmekte- dirler, Bunların başında gelen Karaca- bey harası yeni soy bir türk atı yarat « mıştır. Eski türk atlarının bütün mezi « yetlerini ve verimlerini en güzel bir ahenkle bu at üstünde toplamak, yetis- tirme bilim ve tekniğimizin kıvanç duy duğu kazançlardan birj oldu. Karacabey yarım kanı adı verilen bu at soyu, cu « murluğun değerli binbir işinden biridir. Konya'da, Çifteler'de, Sırltansuyu'nda, Çukurova'da ayrıca dört büyük hara kurulmuştur. Buralarda da tarımın ve ordunun İstediği atları yetiştirecek da- mızlıkların elde edilmesine hızla ve bil- gi ile devam ediliyor. Cumurluk iş ba - şına geldiği gün 31 at damızlığımız var. ken bugün hara ve depolarımızda 450 erkek ve 260 kısrak damızlığımız var- dır. Atçılıkta değerli damızlığın ne de- mek olduğunu bilenler, 11 yü içinde varılan bu amacın büyüklüğünü takdir ederler, Geçen yıl tarım bakanlığının Arabistan'a yolladığı mütchassıs bir he- yet aylarca bütün Irak ve Suriye laşarak birinci sınıf 22 at ve kısrak ge- tirmiş ve yurda yeni bir hazne kazandır mıştır. Osmanlı rejiminin Türkiye'de barabettiği arab atı yetiştiriciliği har: larımızda her gün daha emin bir yü selişe doğru yürüyor. Türkiye'de yeti - ge arık kan arab atları, yakın bir ya - rında bütün acunun en değerlileri ola- cak, en iyi arab atı gene Türkiye'de ye- tişecektir. Karacabey yarim kanı ve arık — kar Aarab atından başka ağır bir ordu ve ta. rım atı yetiştirmek için de Uzunyayla' « da çalışılmaktadır. Macaristan'dan mo- nlus adir bir soydan getirilmiş damızlık larla © mmtakanın atları iyileştirilmek- te, boyları ve ağırlıkları çoğaltılmak « tadır. Şimdiye kadar alıman vargılar çok iyidir. At yarışları her gün daha geniş bir çapta halkım ve köylünün alâkasını çek- meğe başladı. Diyarbekir'den Edirne'ye kadat hemen her il beğliğinde her sene muntazam at yarışları yapılıyor ve ye. tiştiricilere mükâfatlar dağıtılıyor. Hay van sergileri için de aynı şeyi söyliye « bilitiz. İyi at yetiştiren yetiştirici ve köyler, yarışta ve sergide mükâfat- landırılıyor. Büyük başların Önderlik ettiği at- cılığımızın büyük bir yurd işi olduğunu kavrıyarak ve bütün işi törüye bırak- mıyarak ulusun da atcılığımıza alâka göstermesi bu işle uğraşan kurumlara ve bu kurumları çeviren baytarlara her yerde yardım etmesi, atlı spora, yarış ve sergilere alâka göstermesi gerektir. Atcılığımıza savaşta, tarımda ve ökonomide büyük işler düşüyor, Ulu - sun da onun ilerlemesine, yürümesine severek ve anlıyarak yardım — etmesini beklemek hakkımızdır. Zooteknist Dr. SALAHATTIN EMİN ——— (*) Geçen bafta Ankara radyosunda verilmiş bir konferanstır. HALKEVLERİ MECMUASI Birinci kânun sayısı çıkmıştır, Denizli Mebusu Bay Necib Ali'nin “Türk dili ve türk müziği,, Kon- ya Mebusu Bay Muzaffer'in “Türk soyu ve türk tarihi,, Bay Hasan Ali'nin “Dil lıhl'ı:'_;_ HnĞ lariyle Bay Ahmed Ne- ::î'. î','.'ı..ı. Bay Sait, Bay Hü- seyin Namık, Profesör Dr. Bay Fahreddin Kerim, Bay Zeki Me- sud'un yazıları, Bay Ferid Celal'. in hikâyesi vardır. y Köycülük bölümünde soy düze- nine ve iskân işlerine geniş yer verilmiştir. 80 ıiı';ıfılık mecmua 25 kurus. kur.