SAYIFA 2 ketinde aramak böğ bir emektir. Bunla- rın Asya yaylalarından acunun dört ya- mına akmış oldukları besbellidir. Büyük dil bilginlerinden Bay Meillet kayın a- ğacı demek olan — boulcaü'nün İatince. den başka bütün ârisal dillerde bulun - masına göz atarak der ki: “Hind-Avru- palılar belli ki bouleau sözünü kullanı- yorlardı ki bu söz sanskritçede İyranca- da, İslavcada litvancada, germancada saklanmıştır. İmdi bouleau ancak ka- lığı az yüksek, yetrü çilik yerde yetişir,, diyerek Baltik kıydarını imler. Meillet boulcau sözünün yakut türkçesinde ka- iyan ağacı demek olan bilah sözünün tüm eşi olduğunu bilseydi bilmem nc derdi? Asyanın en doğuü yerleriyle Avrupanın en batı yerletinde oturan budunlar ara- snda bu dil birliği ve kadaşlığının ne - reden geldiği bu budunların üzel çağ - darda bir oruktan çıkmış bir yerde otur- muş sonra ayrılmış olmalarından başka türlü yorulabilir mi? Bu büyük onkayı sanskrit ditini Av- rupaya ilk bildiren misyöner Coudesu Gaha 1767 de akademiye yazdığı notta anlatmaktan geri kalmamıştı, Bu adam Giyordu ki “birahmenler Hindistana tün- yönden geldiler bugün bile daha yukar- da doğanlar gün yönde doğanlara göre yüce sayılırlar. Birahmenlerin engi ö- teki hindlilerden daha az koyudür. Bu Gda bunların aşnı yerlerini gösterir.” *Bence brehmenler sanakrit diliyle bir- Hkte Hindistana tataristandan — (türk Hinden) gelmişler sonra bütün hind dil. leriyle karışmışlardır.,, Bu misyoneri ya. hnca içduygusiyle bu gerçeği bulmuş . tu. Sonraki bilginler — ise bunu arayıp taramağa ve gerçeyi bulmağa yanaşma- Gilar. Ne yazık! 'Tarım irmağı yakınlarında koçada bulunup taharca denilen ve en az bin yıl önceye değin konuşulduğu — sanrlan Gile gelince kimi erselikleri Hind-Avru. pa dillerini andıran bu dil bir çok yan. dan türkçenin başka bir aytışı görülür. 'Taharların türk oldukları yalasızdır. Di. wanı Lügatittürk'te bile uğuz ulusları a- rasında sayılmaktadır. Bununla beraber bu dil dahi Hind.Avrupalı ömeklerin aş- nr yerlerini göstermekten uzak kalmaz, Hind.Avrupa uluslarınnım ana yur. dunun karanlık kaldığını söylüyen Bdvar Mayer bile bu dil ortaya çıkmca demiş- tir ki “Hind-germenleri Asyadan geti. ren eski düşünce yeniden güç bulmuş . tur, Gerek satem gerek kentum grubu olsun Hind.germenlerin yurdu için şim. diye değin düşünülememiş — bir yolda Goğuya doğru çok uzak bir alan unama- hyız. Erteğin yürüyüsü sıralarında hun. Jarın, türklerin, moğolların yaptığı gibi bunlar da arta Asyanın büyük yayla. amdan gelmiş olacaklardır. Eski âriya. Hların sinleri ile moğolların -sinlerinin birbirine benzeyişinin içini böylece açı- Pa çıkarmaktadır.., (1). Evet, işte bu Asya yaylasından oruk. ların, oymakların birbirine girişik bir. biri üzerine yığımık olarak göçmesidir ki türlü Ünel değişikliklerle türlü di kö. meleri doğurmuş türlü uluslar türetmiş. tir. Kti diline gelince bunun Hind.Avru. palı erseliği daha gereği gibi açığa vn- Tulamamıştır. Horozninin çalışmaları di- renmeleri şimdilik kimseyi kandırma . yor. Bu bilgin benimseyerek İzinde yü. rüdüğü yöndemleri bile açığa vurmak . tan çekiniyor. İmdi bu dilin Hind-Avru. pal erseliğini inanmak güçtür. İngiliz Bilgini says bu erseliği açıkca üsterir. Tersine olarak bu bilgin yunan dilinin Rti dilinden çıkmış olduğunu, Hind. Av. rupalıların eski yurdu küçük —Asya olacağını bronrun, demirin ilk önce orada elde edildiğini söyler ki bu son görüşmelerin gerekliğine inanıl - maz, Toprak altmdan çıkan en son bel. gekere, bu belgelerde kazılmış yazılara göce etiler doğrudan doğruya türk ırkı zan bir dalıdır. Onlar da ertekten öngü gağlarda Hind.Avrupalılar gibi orta As- ya yaylasından Anadoluya göçüp gel . miş bir türk ulusudur. İmdi oylarımızı somlamak gerekse diyebiliriz ki Hind.Avrupalıların ilk yur- du türklerin de üzel yurdu. olan Asya ozek yaylasıdır. Hind.Avrupa budunla- rmmm ana dilleri de türk aymaklarının Üneyik değişikliklerle konuştukları türk dilidir. Bu dillere UralAltay başka ay. tışlar da karıştığı acunun başka başka yyerlileri, inlende o güne değin kullan » dıkları ağızlar, diller karışmıştır. Türk. terle Hind.Avrupal denilen ömeklerin dil ayrılıkları iste bu Ünel değişmelerin tö. göckame D 0 < *slbere biltün Hind. () Histoire dVartiğlite Cit 1 5. 591 Kıyafet kanunu ve İstanbul ruhantleri (Başı 1 inci sayıfadı) şırlar. Bu itibarla yeni kanun çok medeni ve çok ileri bir kanundur. Katolik Başpapazımnın dedikleri Beyoğlu'ndaki Sent Antuvan ki- lisesi Katolik Başpapazı kanunt * hakkında “biz bu kanunun tatbi- kinde türk vatandaşı olanlara eyi bir örnek olmak istiyoruz.,, demiş- tir. Musevilerin düşünceleri Musevi Eskinazi cemaati ruha- ni reisi B. Marküs beyanatında: “Biz museviler yıllardanberi ruha- ni elbiseyi havralar dışında giy- miyoruz. Avukatların ve hâkimle- rin.cübbelerini yalnız mahkeme salonlarında giydikleri gibi, ha- hamların elbiselerini havralara girdikleri zaman giyerler. Görü- yorsunuz ki, biz, dini merasim dı- şında liıklığı tamamiyle kabul et- mi; bulunuyoruz. Zaten memleketimizde haham- başılar cümhuriyet iylanından ön- ce cü giymiyorlardı. Bu sözlerim #size musevilerin kanunu ne kadat severek benim- sediğini anlatır sanırım.,, - .— Sınır hâdisesi nasıl olmuş? (Başı 1 inci sayıfada) nan sınirını geçerek türkleri öl- dürdüklerini resmen tesbit etmiş- lerdir. Neticeyi bulgar zabitleri kabul d lir. Gene aynı hâdi- se hakkında gelen bir Atina ha- beri, yunan hükümetinin emri ile hâdiseyi yerinde tahkik eden bir jandarma zabitinin raporunu bil- dirmektedir. Bu raporda üç bul. gar askerinin pomaklardan önce sınırı geçtikleri, sınırdan iki saat ileride pusu kurarak kafileyi pu- suya düşürdükleri ve beş ölenden üçünün kurşun, birinin süngü, bi- rinin de el bombası ile öldürül. dükleri yazılmıştır. Bulgarların yunan sınırını geçtikleri anlaşıldı Atina, 4 (A.A.) — Yunan - bulgar zabitlerinden kurulan karışık komisyon tarafından yapılan tahkrikat asonucunda bulgar askerlerinin yunan toprağına 1500 metre derinliğinde girdikleri an- laşılmıştır. Ölenler dört kişidir. Adla- ti şanlardır: Hasan Kapo, İmam Hüseyin, Asso Osman, Hüseyin Sakolof, Ölülerde kurşun delikleri ve birin. de de süngü yarası vardır. —e aa n Avı'vpı dillerde türkçenin özleri açık . lnmuı bellibaşlı tanıklarından biri de Hind.Avrupa dillerindeki bir çok sözle.: rin kökenleri karanlık — kalmaktadır. Niçünü şudur ki bu dillerin iyeleri ken- di dillerinin öz kaynaklarını unutmuş . lardır, arşılaştırdıkları sözün Hind. Av. rüpalr dillerde eşini bulamayınca kayna- ğınr da bulamamak urununda - kalırlar, Ancak türkçenin irdemlenmesi küzeyin. dedir ki bunların kaynağı bulunabilir. İmdi yalın irdemlerle türklerden ay. rı bir Hind.Avrupal budunlar ömeği dü- şünmekten vazgeçilmelidir. Yanıt — cevap Kadaşlık — akrabalık Yala — Şübhe, yalalı, şübheli yala. sız sübhesiz. İrdem — Taharri, tedkik Osmak — usaamak, kıyas etmek Tüz — menşe, origine Oy — fikir, genel oy efkârı amıne Kalhik — hava gökkalığı esir Yormak — tabir etmek, tefsir etmek Kırpık — harf Eng — yüz, reng Aşni — ilk evci Yalınca — sadece Erselik — Keyfiyet, mahiyet Köken — ratinne Sin — mezar Yöndem — usul, metod Cuda — asla Ürstermek — inkâr etmek Samlamak — toplamak, cemetmek, hulasa etmek Ürel — kadim, exki, ezeli Özel — hususi Özek — merkez kalb . A DENİZ GÖRÜĞMELLRI Deniz görüşmeleri hakkinda amiral Yamamoto'nun bildirimi Londra, & (A.A.) — Amiral Yama- moto, Havas ajansına şu bildirimde bulunmuştur ! “Deniz konuşmaları durumunda bir değişiklik yok gibidir. Gütmekte ol- duğumuz yolda sözde değişiklik oldu- gu hakkında dönen şayia yalandır. Bu filo berabetliğinin on yıl, üç yıl gibi'bir uzda (saman) yavaş yavaş gerçekleşmesi hakkındadır, Japon mu- rahhaslarından hiç bir üye böyle bir anlayışa yarıyacak bir. bildirimde bu- lunmamıştır. Filo boraberliğini kayıt- sız ve şartsız istiyoruz, Herkes bili? ki, bir gemi bir ayda yapılmaz. ve bunu iş dışına çıkarmak için de 24 saat yet- mez, Yalnız teknik şartlardır ki, filo- ların yukardan aşağıya veya aşağıdan yukarıya doğru betaberliğe getirilmesi- ni mümkün kılar. Gemi yapma proğramlarının bildi- riltmesi mesclesi belki bazı mahfellerin nikbinliklerini haklı göşterecek du- rumdadır. Fakat pratik bir hal şekli bulunması zordur.., Amiral, Vaşington andlaşmasını bozmak görüşmelerin gidişini değişti- receok midir?,, sorgusuna şu — karşılığı şayislar “Bu, ben Tokyo'dan Çıkmadan ön . ce kararlaşmıştı. Bunun için bu mese- lenin müzakerelerimizle alâkasını gö- remiyorum.,, Amiral, deniz konuşmalarının sona yaklaşıp yaklaşmadığı hakkırda da: — Bu sonun yakınlığı bize ait bir iş değildir... demiştir. Peniz görüşmeleri Londra, 4 (A-A.) — Üç deniz heye- tini bir arada toplryan öğle yemeğin- den sonra Amerikan mahfellerinde ha- sıl olan intiba, japonların filo nisbeti- nin kaldırılması ve beraberlik hakkına dair olan isteklerinde direnmekle be- Taber beraberliğin deniz —programları- nrn onaylanması demektir. ki, mahdud olsa da bazı umutlara yol açabilir, Eğer böyle ise bu durum, ingiliz aracı tekliflerinden mühim bir krısım- nn tebliği için gereken bir şart olma. sından vaz geçtikleri yolundadır. Gerçek ingiliz şifahi teklifi, anlaş- mayı imzalıyarak devletlerin gemi yapma programlarını ve bu program. da yapılabilecek değişildikleri kargılık lt olarak birbirterine bildirmelerine dair bulunuyordu. BİRLEŞİK DEVLETLER'DE Şako mexelesi için birlik -. e çalışmalar Vaşington, 4 ÇALA.) — M. Velse, Arjantin, Bresilya, Şili, Peru ve Uru- güay murahhaslarını Şako'da birlik &. yasal çalışma için toplantıya çağırmış- tır. Bu işteki gerginliğe rağmen, Ame. rikanın uluslar derneğinin, komşu bi- taraf ülkeler konferansının ve Boenos- Ayres konferansının — plânına uygun düşmekle beraber Cenevre konuşmala- rına girmek istemiyenlerle çalışacağı sanılmaktadır. İngilizce konuşan uluslar birleşmesi Vaşington, 4 ÇALA.) — İngiltere bü- yük elçisi Bingharma'm, ingiliz dili ile konuşan ulusların birleşmesini tavsiye eden beyanatına karşılık, M. Hul, de- miştir ki: “— Tagiltere, Amerika'nın can ve yürekten birlikte yürümek dilediği u- duslardan biridir. Bu iş birliğinin ulus- Tararası ticaret ve ökonomiye karşı ko- yan engelleri ortadan kaldırmak — için gencl mahiyette olması isteniliyor.,, M. Hul'ün bu sözleri, M. Bingh'- anın deyimini ihtiyatlı bir biçimde doğrular sayılıyor. Bu sözlerde, İngi- Bz — Amerikan iş birliğinde Nı_m- suzca direnilmemiş olması, J: daha başka devletlerin ’ıdıı >rine ınlıı verilmemesi l;lnılr itanı p Jlaştırmak istedik Kdi bu da bir deflas- yer mu? Roma, 4 (ALA.) — Sar işi hakkın- daki Üçler komitesi işini bitirir bitir- mez, ortada yanlış şayialar — dönmeğe başladığından — bu işin aydınlatılması doğrüu görülmüştür. Plebisit sonucunda ortaya çıkacak #tyasal ve mali meselelerin hallini alacak bir plân harzırlanması isteni dü, Üçler komitesi, üç oran karşısında Statüko, Sar'ın Fransa'ya bağlan- ması, Almanya'ya bağlanması. Bilhassa üçüncü oran üzerinde du- Yuşun sebebi bu oranın birçok ince me- seleleri ortaya atmasıdır. Almanya'nın rey vermiyenler hakkındaki teminatı ırk ve din farkı gözetmemektedir. Öte yandan, Sar Almanya'ya döner- se bu dönüşün nasıl olacağını gösteren tedbirler almacaktır. Muayyen bir 22- man İçin muhaceretlere müsaade edile- cek ve muhacırlar mallarını satmak ve dövizlerini çıkarmak için serbest brra- kılacaktır. Mali anlaşmaya gelince, Sar'dan yal- mız Fransa'nın 900 ehilyon alacağıı gö- zükmektedir. 050 milyona yükselen ve anlaşmaya girmiyen husust alacaklılar bunun dışındadır. Bandan başka Pran- sa Warndt madeninden (1 milyon tona 2it paymnr alacaktır. idi: Sar meselesi anlaşması ve İngiltere Londra, 4 (A.A) — Sar Almanyaya fransız — alman anlaşması Londra'da FRANSA'DA Fransa'da sahte adlı bir hırvat yakalandı 'Tulon, 4 (ALA.) — 26 yaşında Vim- ko Pavleviç adlı bir harvat yakalanmış- tır. Elinde Biotan Molinar adma çık- mış kâğıdlar vardır. Bu belgeleri bir Hırsızlık suçu Üzerine GÜlkesinden u- zaklaştırılma kararı verildiğinde çıkar- dığını söylemiştir. Kendisinin zorba- larla yakınlığı olup olmadığı araştırı. maktadır. M. Yevtiç ile M. Laval görüsecek Cenevre, 4 (A.A.) — Yugoslav Kral Naibi Pol ile görüşmek üze- ve Paris'e gelmiş olan Yugoslav Dış İşler Bakanı M. Yevtiç ile M. Lâval birlikte Canavre'ye götmlş tir. ü_lki bakan yolda görüşecekler. - Fon Ribbentrop susuyor Paris, 4 (A.A.) — M. Hitler'in hu- susi memnuru M. Fon Ribbentrop dün Paris'ten ayrılımştır. Fon Ribbentrop, görüşmelerinin Av- rupa mukadderatı üzerine olan tesiri hakkında kendisine sorgu soran gaze- tecilere gülerek şunları söylemiştir: “— Size sonra cevap vereceğimi söylemekliğime müsaadenizi rica ede- Tim.,, Elen Buşe'nin cenaze merasimi Paris, 4 (ALA) — Ünlü kadın tay- yareci Elen Buşe'nin cenaze merasimi büu sabah yapılmıştır. Hava işleri bakanı general Dönen ile birçok eryasal kimseler ve tayyarı- Gilik acunu mensubları hazır bulunmuş lardır, Fransız maliye sıyasası Paris, 4 (A.A.) — Maliye bakanı M. Jermea Marten mecliste, eski ba. kanlardan mebus Rayno'nun enflasyon Hstiyen sözlerini ele alarak demiştir ki: “— İleri sürülen dellasyon sıyasa- ederim. Gideri gelire yak- yon sıyaşası değildir. M. Pol Rayno- nun teblikelidri.. 5 ILKKANUN 1934 ÇARŞAMBA DIŞARDAN GELEN DUYUMLAR Sar işinde uyuşulu- İJAPONYA'DA. $ yuşı 17 yıllık askert hizmet yıpıcık Berlin, 4 (A.LA.) — Japonya Sü Bâr kanı general Sendüro Hayaşi, Fölkiştf Beobahter — gazetesinin — bildiriciisni — şu bildirinde bulunmuştur: “— Japonya 17 yıla dağılan mecbut Tİ askerlik — hizmeti tesit — edecektilk Başka sistemlerle — karşılaştırılımca bil — sistem, en eyi olarak kalmaktadır. BUs — nünla beraber Sovyet sistemi hakkıtie © da yeter bilgim yoktur., General bundan sonra Sü Bakanlit ğt muhtırasının içte, dışta Anf bir İ6* raat göttüğü —yolundaki duyumlarili doğru olmadığını söyliyerek Japonyül — nın böyle bir şeyi aslâ düşünmediği: bildirmiş ve demiştir ki: ' " Fakat Japonya sü bakanlığı bütülü — ulusu acun durumundan çıkan yüküme lerc hazırlamak istemiştir. Japonya le bir oran için anık ve yetişmiş dir, Ve bunu göz önünde tutarak ulüt sal korunmada birliğe karşı duran BÜY — tün engelleri ortadan kaldırmak 88 rektir. » Japonya'nın korunma hattı Mançi* ko'dan sonra en az on defa büyümüt* — tür, Japonya Mançuko'yu; kurmak içif öyle büyük bir and altına girmiştir Kt uluş hentiz bunu yeter kertede anlıyö” — suyira < General Hayaşi Taponya'nın havii — yollarının genişletilmesi — gerekti söylemiştir. SOVYETLER BİRLİĞİNDE M. Litvinof Cenevre'ye gitti Moskova, 4 ÇALA.) — M. Litvinofu — uluslar derneği konseyinin fevkalâdt — toplanışı için Cenevreye gitmiştir. Kirof'un öldürülmesi hakkmdâ Maksim Gorki'nin sözleri — Moskova, 4 (ALA.) — Maksimi Gorki, Kirof'un öldürülmesi hakkındâ “— Düşmanın muvaffakiyeti, yalt nız onün alçaklığını — değil, aynı 7at manda fırkanın yeter kertede uyanık olmadığını gösteriyor,, demiştir. Sovyeilerde işten çıkarılan ve yakalananlar Moskova, 4 (ALA.) — İç komisef” — Hiği, Leningrad'ta devlet güveninin K0t runması yükümlerini ihmal eden mıntaka iç şefi Madved - ile Femin ve mesul memurlardan — Gorllk Dobof, Yaniçevski, Petrof, ve Moseviç'i işlerinden çıkararak kemeye vermiştir. Son zamanlarda sovyet ma karşı zarba hareketleri ri suçu ile Leningrad'da yakalanan | Moskövada yakalanan 32 beyaz ".&. iş dün Sövyet Rusya fevkalâde Mmalf” ıııııh!ıı askeri konseyine v TÜRLÜ HABERLER Atlantik Uludenizini aşat — yeni bir tayyare Dakar, 4 (AA.) — nize inen Santos « Dumoant Auınıık denirini 19 saat 7 kilometre orta süratle yol al Buğday ve şarab projes! Paris, 4 ÇA-A.) — Cümhur M. Löbrön'ün başkanlığında B bakanlar meclisinde başbakan M- ı den, buğday ve şarab hakkında, )€ n Tn toplanma ve satışımı *_—/ TCi verldiği badteateiitiE VON meclisine Bundan sonca M, Pictci de V0i görüşmeleri ve Vaşington nin bozulmasmdan çıkacak suçlAf kında anlatım vermiştir.