5 Aralık 1934 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 1

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5, İlkkânun 1934 çarşamba Moskova, 4 (A.A.) — Sovyet Rusya mer- kezi icra komitesi bürosunun aldığı karara göre suikasdlardan ötürü verilecek ölüm cezası hemen yerine getirilecek, suçlunun ; Al*aştn'malar sonunda |e Ncümen Başkanlığı üyelerin 'oplan TMekt ON BEŞİNCİ YIL, No: 4801 - T L Adımız, andımızdır. istinaf öe temyiz hakkı olmıyacaktır. Her yerde 5 kuruş Gündelik TÜRK KADINI Türk kadını, pek yakında, en üyük amaclarından birine daha !İaVuşuyor: On bir yılda kara bez içinden kurultay kapısına kadar, o, her türlü ulus işlerinde, ayrı ay- _"dl_ı olgunluğu denenmiş olarak gel- i Türk türesi kadınla erkeği biri- irinden ayırd etmez. İslamlığa kadar türk kadını erkekle kafa ka- faya düşünür; yanyana işler; o- Muz omuza döğüşür. Eli kılıca, başı tuğa alışıktır. Türk türesin- de kadın ne süs, ne de yüktür. Uğursuz sofuluğun soyumuza ettiği bin kötülükten biri de kadı- Ni erkekten ayırıp türk sayısını Yarıya indirmek olmuştur. Biz kadınla erkek arasında ye- hniden denklik kurmağa savaşıyo- | Tuz; eski yasamızın özel buyuru- ğunu yerine getiriyoruz. / Yaşayış zoru ile, bu yasa yalnız köyde korunabilmiştir. Yurdun te- Meli köyse, Anadolu köyü kadın- sız düşünülemez. Köy anası orak başında doğurur; yavrusuna dü- Ven üstünde süt verir. İlk gün ışı- ğında yuvasından çıkar. Karanlı- ğa kadar beli doğrulmaz; Ahntcî- ri dinmez. Eker biçer, öğütür, pi- $irir. Kerpiç yuğurur, taş yontar. dolu, yarıyarıya kadın emeği üstüne dayanmaktadır. Kurtuluş savaşında köy kadı- hr askerlik etti. Ateş boyuna gi- den yollar, kağnır süren analarla doluydu. On yıldır, sıra ile, bütün işle- timize katılan genc kadınlarımız, endilerinin de bu öz mayadan Yuğrulma olduklarını gösterdiler. Biz bugünkü sonucu elde - etmek için daha çok bekliyeceğimizi sa- hıyorduk. Bin yıllık uyuşukluğun irkaç yılda geçeceğine pek de ığımız yoktu. Kurtuluş hızı, ka ölçüye benzemez: Türk ka- dinimım tezgâh başından laboratu- Vara kadar, kolay, çetin, kaba, ince bütün işleri nasıl çabuk ba- $ardığını görüyoruz. O, bugünkü Yerini, önce Atatürk'e, sonra ken- ine borcludur. Şimdi onlara büyük kurultay kapılarını açacaktır. Kadınla- tımız, böylece, en ileri batı ülke- lerinin çoğunda soydaşlarının er:- Mediği mutluluğa erişmiş ola- taklardır. Biz onları kutlayalım; onlar türk'ü unutmasınlar! F. R. ATAY B Sınır hâdisesi nasıl olmuş? l)lllgarlarm sınırı pomak- dan önce geçtiği ahlaşılmış. hef Ulus'un İstanbul mümessili te- Onla bildiriyor: ma'dan haber verildiğine âöğî dün öğleyin yunan - bulgar Lhmşlerinden mürekkeb araştırma Yara “Yonu Drama'ya yakın Serni- - birleşerek bulgar - yunan ı%:nl!ini didiklemişler ve tetkik da bulgar askerlerinin yu- (Sonu 2 inci sayıfada) Çağrılış üyük Millet Meclisi Teşki- sasiye Encümeni bugün dokuzda toplanacaktı . tıya gelmelerini dile- edir. C. H.F. / grupunun dünkü toplantısı Büyük Millet Meclisinin yenilenmesi teklifi bugün yüce meclise arzolunacak; kadınların saylav seçilmeleri ve seçmeleri, seçenlerin yoşlarının yükselt ilmesi için Teşki- lâtı Esasiye ve İntihabı Mebusan kanunlarında Cümhuriyet Halk Fırkası gru: pu idare heyeti reisliğinden: Cümhuriyet Halk Fırkası gru: pu Bay Cemil Uybadın'ın baş- kanlığında top- landı. 1 — Kadınla: rın mebus seç- meleri ve mebus seçilmeleri, se- çenlerin yaşları- nın on sekiz- den yukarı bir hadde çıkarıl- . ması için teşki- latı esasiye ka- nununda — deği- şiklik yapılması hakkında Fırka Divanının teklifi ni İsmet İnönü iyzah etti. Fırka Grupu esas ve usul yön- lerinden meseleyi uzun uzun tet- kik ettikten sonra teşkilatıi esasi- ye ve intihabı mebusan kanunalrın- da gerekli olan değişikliklerin ya- pılmasına müttefikan karar veril- miştir. : 2 — Unlardan alınmakta olan verginin nüfusu az olan kasaba- lardan kaldırılmasi hakkındaki hükümet teklifi memnuniyetle tasvib olundu. Malüm olduğu üze- re buğdayı koruma kanunu gere- ği olarak alınan un vergisi müs- Mülkiyelilerin mutlu Gecesi Aşağıdaki telyazıları Atatürk'- le sıyasal bilgiler okulası çıkışlı- ları arasında alınıp verilmiştir. BÜYÜK CÜMHUR REİSİ ATATÜRK”'E Bilgi yuvalarının elli sekizinci yıl dönümü için Ankara Palas'ta toplanan mülkiyelilerin 1sr saygılarının — sarsıl- maz, çözülmez bağlılıklarını yüce katı- Nnıza sunarım, Büyük Millet Meclisi Başkanı K. Özalp Sıyasal bilgiler okulası çıkışlıdlarına Sıyasal bilgiler okulasının 58 in- ci yıl toplantısımda benim için gösterilen duyguları Başkan * Öz- alp'ın yazısından öğrendim, Gö- nenc duydum. Sizler için ulusa, uluşa büyük yararlıklar dilerim. ATATÜRK ATATÜRK'E Atatürk'ün Özalp ve İnönü'n. den sonra bize ad vermesinden duyduğumuz sonsuz kıvancın bor- eunu ona ve onun ulusuna bizden beklediği yararlıkları yapmakla ödiyeceğiz. ? Ağ!atürh'e yürekle ve inanla bağlı sıyasal bı'lgiler_o_kulaıı çıkışlıları için Saracoğlu Sıyasal bilgiler okulası 1 çıkışlılarına Adınız mutlu olsun, sizlere gü- (Sonu 3. üncü sayıfada) # safca bir şey değildi. Fakat h “değil, bunl N gân, eşraf, din müesseseleri ve bilhassa | değişiklikler yapı lacak Dün, Fırka Grupuna reislik eden Tekir dağı saylavı Bay Cemil Uybadın tahsil köylünün kendi yiyeceği için kara değirmeninde öğüttüğü undan alınmamak — maksadını güder. Ufak kasabalarda bulu- nanların bir kısmı müstahsil ol- duğu halde kasabalı sayılarak bu vergiye tâbi kaldığından bu tadil teklifi ile tatbikatta büyük eyilik olacağı görülmüştür. 3 — İnhisarlar idaresinin - sat- tığı tuzların, tütün ve ispirtolu maddeler gibi, her yerde aynı fi- Bir yanıt Bunlar, Jorge Poissonun “Jes Ar- yens,, adile çıkardığı bitiğin dilimize çevrilmiş parçası üzerine Bay Ziya Özerin düşünceleridir: “Bay Jorj Poisson bu değerli biti. ğinde Hid-Avrupal denilen budunların irk bakımından kadaşlığını yalalı gös- termekle beraber yalnız dil bilimi bakı- dan bunlar da bir kadaşlık gö. rülebildiğini ileri sürüyor. Bütün belge- leri yalasız dil bilginlerinin ortaya koy- dukları irdemlerdir. Şu kadar ki Avrupa dil bilginleri dil lerini (mukayese. lerini)'yalnız âri dilleri birbirine eşleştir mek yolunda yapageldiklerinden bu a- landa bilgilerinin çevresi çok dar bu- lunmaktadır> -Bundan dolayı gerek bun- ların gerek belgeleri bunlara dayanan Jorge Poisson'un yürüyüş başlangıcın - da yanlışlık vardır. atla satılması ve Ziraat Bank nın esas bünyesinin ıslahı, silol, rın çoğaltılması, Ziraat Bankası- na borclu olan çiftçilerin tediye vadelerinin uzatılması için hükü- metin düşündüğü tedbirlerin yeni intihab beyannamesinde millete iylan edileceği hakkında İsmet İnönü'nün verdiği malümat Fır- ka grupu tarafından alkışlarla karşılanmıştır. 4 — Büyük Millet Meclisinin yenilenmesi teklifi 5 ilkkânun çar- şamba günü yüce meclise arzolu- nacağından İnönü Fırka Grupunu haberdar etmiştir. Büyük Millet Meclisi yenileme arından sonra faaliyetine de- vam edecektir. ee >şBay Receb'in ikinci inkılâb dersi Diinyanın her köşesinde er geç ve mu- hakkak istikbal cümhuriyetindir C: H. F. Genel Kâtibi Bay Re- ceb, dün saat on yedi buçukta An- kara Hukuk Mektebinde ikinci in- kılab dersini verdi. Ana inkılab tiplerini ilmi bir bakımdan can- landıran bu değerli derste tuttu- ğumuz notları basıyoruz: çai ..... Bazı adamlar, Atatürk'e halife olmasını teklif - ettiler. Bu teklifte samimi bir taraf yoktu. Onun başına Vahidet- tin'in kafasından artan kok- muş hilafet tacını giydirmek Atatürk, kuvayı milliyenin to- zu, toprağı içinde terleyip mis gibi Mustafa Kemal kokan kalpağını hilafet tacına tercih etti.... Ş 4 y Tül'k p B DK NŞ iyi V| şi Hakll için genel inkılablar üzerindeki görüşle. M z |. P | İ KK rimizi derinleş Bunun için yeryüzündeki ana inkı . lab çeşidlerini, birbiri ardından, gözden geçireceğiz. Başlıca iki inkılab tipi var- dır: Yeryüzünde insan duyuşlarının a. kislerini kendi mevcudiyetinde hazme . der olduğ ayakl olmuş. tur. Bütün dünyadaki ayaklanış hadi- selerini, toptan bir bakışla, göz önüne koyduğumuz iki tipte görebiliriz. Bun . lardan başlıcasına tarih sırası bakımile de birincisinin adına halk inkılabı ve hür. riyet inkılabı denir. Halk inkılabı, hür. riyet inkılabı, dünyanın karanlık devir. lerinde, geçen derste hulasa olarak göz. den geçirdiğimiz karanlıktan aydınlığa kışta idare suiistimallerinin halk yığın- larma, bilhassa feodaliteye, kırallara ve saraylara karşı yaptığı ayaklanmalardır. Saraylar kendi idareleri altında bulu. YŞ manların, üzerinde hakkı tasarrufunu kendilerine iş edindiler. Yalnız saraylar H hanedan, zade: bunların başındakiler de kendi faydaları ' için bu istismarcı zümreye katıldı. Bu bir nevi aristokrasi kartelini ifade etmiş ve İ lığın halk bak dan hiç bir ğine cevab ver iştir. Böylelikle insanlar bir kaç vasfa susadılar. Bili. yorsunuz ki bizim teşkilatı esasiyede ol. duğu gibi bir çok kanunu esasilerde can, mal, ırz, şeref masuniyetini ihtiva edi . yorlardı. (Sonu 6. ıncı sayıfada) Kıyafet kanunu ve İstanbul ruhanlleri Erüisül patriki; katolik başpü: pazı ve musevi cemaati reisi kanunu çok uygun buluyorlar Türkiye Büyük Millet Meclisi evelki günkü toplantısında bazı kisvelerin giyilmiyeceğine dair bir kanun kabul etmiş ve bu mü- zakerenin tafsilatı ile yeni kanu - nun metni dünkü Ulus'ta çıkmıştı. Gazetemizin İstanbul'daki mü- messili bu kanun hakkında alâka- dar olanlarla görüşmeler yapmış ve dün gece bize telefonla bildir- miştir: Ermeni Patriki ne söyliyor? İstanbuldaki Ermeni patriki, mü messilimize şunları söylemiştir: — Ruhani şahısların, kıyafet kanunu hükümlerine göre, kilise- lerde âyinler dışında ruhani elbi- se giymemelerini çok uygun ve çok yerinde bulurum. Makamımız bu hususta hemen işe başlamış ve lâzımgelen emirleri yaymak üzere hazırlanmıştır. Şunu da söyliyeyim ki esasen Avrupa'nın bazı ileri memleketle- rinde de bu, böyledir. Buralarda ruhani şahıslar kisvelerini yalnız vazifeleri başında giyerler. Dışar- da herkesin giydiği elbiseleri ta: (Sonu 2 inci sayıfada) Nitekim bu bilginler lâtince kentum sanskritçe satem kepinde olduğu gibi ündeşlerden K sesinin ıslık S sesine de. ğiştiği dilleri ayrı ayrı köme saymakta - dırlar. Bunu ortaya korken satem sözünün öz iyesi olan bir ulusun dilini hiç söz nere. si yapmazlar. Doğrusu şu ki Sanskritçe satem farsça Sad sözleri finlerin sat sö- züdür. Finlerin dilinde sat yüz demek - tir. Bu söz farsça sad sanskritçe satem olmuştur. Sanskritçede sonuna bir (M) eklenmiştir. Eğer bu bilginler dil irdem alanını daha genişleterek Türk, Ural- tay dillerini de âri dillerle karşılaştır - mış olsalardı âri dillerin üreme temelle- rini çoktan bulmuş olurlar; bunca yan - lışlığa yer vermezlerdi. Bunun gibi damak sesinin düdak s6- sine değişmesi kılımı da türk dillerinin ünel belirimleridir. Ancak karşılaştırma: ların büyük bir parçasında yanlışlıklar vardır. Nitekim lâtince ekuus yunanca Hipos sözleri birleştirilmektedir. Bu iki söz ise bir değildir. Lâtince ekkus Orhon çe ak sözüdür ki at demektir. Orhon menkü yazısında kimi yerde ak sözü at demek olarak kullanılmıştır. Yunanca Hipos ise türkçe yabu sözüdür ki bu da at demektir. Yabu fin dilinde hipo gol- ca epos yunan dilinde hipos kılığına gir- miş olduğu gibi ak sözü de lâtince eku- us eski tarant dilinde ikkos ve damak sesinin ıslıklanması ile sanskritçe asva farsça esp kılığını almıştır. Nitekim türkçe atın başka bir adı olan kaval sö- ünden de f heval sözü türe - miştir. Kurt demek olan lâtince lupus yu- nanca likos sözlerine eglince bu da türk çe bir sözün üneik değişmesidir. Türk- çe buri kurt demektir. Bu söz sanskritçe verka olmuştur ki buri-burika sözünü tüm eşidir. Bu sözdeki b—v kırpı (harf) baştan düşmüş ve yumuşak R kırpı yine yumuşak L kırpına değişmiş olduğun -« dan yunancada (V) liko-s, latince (v) Tapu-s kılıklarını almışlardır. ki başla - rındaki dudak sesi olan v düşmüştür. Bu değişimlerin en açık bir örneği de Ata sözüdür. Bu söz sanskritçede ita eski farsçada baş tarafına bir dudak se- si alarak pita (dara bengüleri) lâtinceda sonuna bir r gelerek pater almanca fa- ter yeni farsçada peder kılıklarına gir - miştir. Bütün bu ünel değişmeler türk dil- lerinin ünel değişmeleri kurallarına eni konu uygun değişmelerdir. Sözlerin öz- leri kökleri ise türk lafları Ural-Altay laflarıdır. Demek oluyor ki Avrupa dil bilginleri dar bir alan üzerinde kalarak âri yanik dillerin kökenlerini boş yere arayıp d kta ve'bir ça ulaşı tan uzak bulunmaktadırlar. Bu dilleri L $ İ . ğ B . L mîîn Hn* mez bir çağında Asya yaylasından ana yurttan, ana budundan gelişi güzel ay- rılarak türlü ünel değişmeleriyle dilleri başka kılığa girmiş gibi görünen; şu ka- dar ki sözlerin köklerini, tözlerini bu de- ğgişmeler altında saklayan, budunlardır. Bu onkay kilini artık danmamak ona- mak gerektir. En son bütün genel oyca buna kanılmış olduğu görülecektir. “Hind-Avrupa budunlarının ana yur- dunü, onların 'göçüm yerini ararlarken Baltık kıyılarında Karadeniz tün yön - (Sayıfayı çeviriniz)

Bu sayıdan diğer sayfalar: