SAYFA 6 Hatıralar: Hayatılsa Ve BirHatıra «...Bir ihtiyar: -« Kalkınız, diye haykırdı; Peygambe- dimiz, simdi, mevküne yükseliyor, onu.,.» «Hayatı İsap filimi, kafa- mda, hatıra - vitrinlerinden birinin rengârenk ampuller. ini yakan bir düğme tes - irini yaptı.. Gözlerim, artık sinemanın perdesinde değil, kafamın aydınlanan hatıra vitrinleri- nde idi.., Orada, pek çok ve pek ca» nlı manzaralar, — portreler, görüyordum.., Siyah mantolu, siyah baş örtülü, siyeh üstlüklü ve şa- Ih ihtiyar kadınların, bembe. yaz karın her — tarafı beyaz. laştırdığı, soğuk bir kış gü- nünde yürüyüşlerini gösteren tablo, ne kadar canlı idi.. İsanın doğum — gününün arfesindeydık.. Sinemada, «İsanın hayatı» gösteriliyordu.. O günkü matina ihtiyar- lar ve çocuklar içindi .. O zamanlar, Bulgaristanda çocuk denecek bir — yaşta idim ve bu — filimi görmeği çok arzu ediyordum.. Fakat, Hıristiyanlara ait bir filme, — Müslümanların gitmasi, her iki taraftan da tuhaf görüldüğü için, benim yalaız başıma, — kıpkızil fe- simle oturuşum, nazarı dik- kati celbedacekti., Bunu düşünerek, komşula- rımızdan ihtiyar bir Bulgar kadınına — gittim, — beni de yanına alması için rica ot- tim... Bu kadın, bana karşı fazla teveccühkârdı.. İsrarıma — dayanamıyarak naçar, razı oldu.. Fesimi çıkardım, kışlık ka- Ipağımı giydim., Dışarda, döndürücü — bir soğuk va haşlayıcı rüzgârın hızı ile döne döne yağan kar vardı.. Belediye memurlarının, bi- raz evel açtığı patikadan yü- rüyerek sinemaya geldik.. İçerisi bir kilise kadar ka- labalık ve bir kilise gibi gün koruyordu.. Kilisenin her pazarki ka- labalığını teşkil eden bu si. yahlı ihtiyar kadınlar, filim başladığı zaman, gürültüye nihayet verdiler ve huşü iç- inde seyre koyuldular,. Filimde,mucizeler yaratan, gökten düşerek Meryem ta-p rafından büyütülen, — kısaca, her Hiristiyanın gönlünde yaşattığı, kafasında canland- ırdıiğı bir İsa vardı.. Isa, gökten düşünce, salo- nu, bir konuşmadır, aldı.. Kitnisi, haç çıkarmış.. Bir kısmı da İsaya karşı besled- iği sonsuz sevgisini, porde. deki bu küçük çocuğa karşı gülmekle, tatlı bir göğüs ge- çirişle izhar etmek istiyo- rdu.. Bilhassa, İsa büyüdükten sonra ölüleri diriltirkon, kör- lere göz verirken, — herkes _:evinç yaşı dökmiye başla- ıştı... Nihayet, İsa ele — verildi, çarmıha gerilmek için hazır- lık yapılmıya başlandı... Salonda, birdenbire hava değişti... Yazan: Mehmel Tuğrul Dudaklardan, yavaşça dö- külen dualar, birleşiyor ve | büyük salonda bir kilise ha- vasını, tamamen hâkim kılı- yordu. İsa çarmıhı taşırken, hıç- |mların,bilha kırıklar boğazlarda boğula. madı,. İhliyur kadınların, o an Yahudilere karşı olan hınçla- ,tı, birdenbire kabarmış, son haddini bulmuştu.. Emin ol kari,o an dünya ile alâkası kalmamış olan bu cadalozların önüne bir adam getirip te: İşte bu adam, Yahudi- | dir, denseydi; kuru, kemikle- ri çıkmış ellerin, zavallının boğazında kenetlenmek için havaya fırlıyacağı muhakka- ktı... Sevginin bu kadar kuvve- tli, bu kadar hâkim olanına, şimdi, hiç rastgelinmiyor... Dinin kuvvetini, o zaman anlamıştım. İnsan oğlunun, yirmi asır kalplerde yaşaması, hakika- ten akıllara durğunluk ve- recek bir meseledir. Çarmıha gerilen İsanın per. dedeki modeli önünde ken- dilerine hâkim olamıyan, sa. lonu bir ölüler övine çevi- ren bu zavallı kütle, — hakikaten, — görü- lecek bir manzara teşkil ediyordu... Poygamberleri göğe yük. selirken, bir ihtiyarın, ağlı- yan sesi ile: — Kalkınız, Peygamberi- miz şimdiki mevkiine yük seliyor; onu selâmlıyalım ... Demesi üzerine ağlıyanlar seslerini, bir kat daha yük- selttiler ve — sandalyalarına tutunarak ayağa kalktılar... Ben artık perdeyi görmü- yordum.,. Salondakileri sey- retmekten, perdaye bakamı- yordum ki... Bir kısmı,başlarını önlerinel eğmiş, bayğın bir vaziyette kalmışlardı. Filim bitmişti... Fakat, hayret!.. Salonu terkeden pek azdı.. Sonradan — anlaşılıyor ki, kalkamıyanlardan — birçoğu bayılmış ve diğerleri de bitap, bayılmak üzeredirler .. ee Asrımızda, «ben peygam- berim!.» diye ortaya çıkan. lar, ancak tebossümle, karşı-| lanıyorlar... Fakat bugün, Peygaberler adedi o kadar fazladır ki... Bunların, aşk Peygamberi oduklarını söylemiye Jüzüm yoktur sanırım... —a Malüller ve şehit yetimle- rine verilen beyiye Maliye Vekâletinden vilâ- yete göelen bir emirde harp malüllerile şehit yetimlerine beyiye ikramiyesi — olarak 1930 yılından 1934 yılına kadar gönderilen paralardan verilen ve kalan miktarların en yakın bir zamanda bildi- rilmesi istonm ş' r TRÜKDİLİ Fransada Avrupa Nereye Gidiyof Davlet Reformu neler - yazıyor? «Le Temasp diyor ki: Hükümet projesinin devl- et reformu hakkındaki esa- slarını M.Doumergusin rad- yoda söylediği nutuktan öğ- reneceğiz. Maamafih bu refor- icra kuvvetinin, otoritesini iadeye matuf ola- cağını biliyoruz. M.Doumer- gue bu lüzumdan — defaatle bahsetmiştir ve bütün fırka- lar bu noktada müttehittir- ler, İcra kuvveti bir müddette- nberi iki ateş arasında kal- mış bulünüyor. Parlâmento hükümeti, bir yandan parl- emanter yollarla iera kuvve- tini ezmoktedir. ki, bu hal, tefriki kuvayı jeap ettirme. ktedir. Diğer taraftan mon. afi grupları tarafından sars- ilmaktadır ki, bu da devlet hâkimiyeti meselesini ortaya atmaktadır. Bunun için hal- ledilecek mesele, kabinelerin parlâmentoya ve kabineler ile parlâmentonun sendikali- st sui istimallere karşı isti- klâlini temin etmektir. Hükümet ijle açıkça müec- adelede bulunan ve ekseriya gayri kanuni mahiyotte te- celli eden grupmanlar kar- şısında icraf ve teşril kuve- tlerin mütosanit bulundukla- rını görmek lâzımdır. Hükü. met devlet demektir. Parlâ. mento da devlet demektir. Bunlar millet kuvvetinin iki istinatgâhıdır. Bu bapta ittihaz edllecek tedbirlerden maksat; hürriy- etlerin başlıcalarından — olan içtima hakkını nakisedar et. mek ve iktısadi hürriyetin eşkâlinden biri olan sondik. al hakkı nihayetlendirmek değildir. İstihdaf olunan ga- ye; husust menfaatler grup- larının intihabat istibdadına | nihayet — verilmek — suretile | hükümeti inkisamdan kurta- rmaktır. «Le Matin» yazıyor: Muhtelif zorluklar halk | arasında ihmali kabil olmıyan memnuniyetsizlikler doğur- maktadır. Halk tabakası, hiç bir vakit yerine getirilmiyen vaitlerden” bıkmıştır. Büyük tecrübelerden — ders almış bulunan halk, filiyata intizar etmektedir. M. Doumergue ve arkadaşları jidare başına geldikleri zamandanberi icap eden bütün meseleleri tetkik imkânını bulmuşlardır. Karar ittihazı saati gelmiştir. Memleket, uzun zamanda- nberi tekemmül — etmekte olan reform programını bek- liyor, Memleketin sukutu ha- yale maruz kalmaması için bu reformların — pürüzsüz şiddetli ve çok sert olmaları lâzımdır. Bazı hususi menfaatler şa- hlanmağa müheyya bulunm- aktadırlar, Bunları umumi menfaatin temini için ricate icbar etmek Jâzımdır. Bunun için iera kuvveti otorjitesinin takviyesi lâzımdır ve bu hal derpiç olunan bütün reform- ların esasını teşkil öyleme- ktedir. İktısadi buhran — günden güne fonalaşıyor ve içtimai ihtilâfları mucip olmak tehli- | olmaktadır. Öyle görülüyor ki Avrupanın bugünkü diplomatları geçen Le Tomps ve L Matingazeteleri, gölen dersi öğrenmiş değillerdir. Bunlar — hâlâ askeri ittifaklar Eski İngiliz nazırlarından M. Snovden ( Deyli Meyl ) gazete- sinde (Avrupa nereye gidiyor?) başlığı altında bir yazı neşret- miştir. Mühim olan bu yazının tercümesini koyuyoruz: Bütün harplero bir nihayet vermek maksadile yapılmış olan büyük harbin üzerinden on altı sene geçmiş olmasına rağmen hâlâ Avrupa yeni ve eskisinden çok müthiş bir ittifakın patlak vereceği ko- rkusu içindedir. Büyük Britonya son muh. arebeye iki muhasım kısma ayrılmış olan Avrupadaki n icabı olarak sürü- O zaman Fransa Rusya ile ittifak ediyordu. Avusturya- Macaristan imparatorluğu Al- manya ile beraberdi. İngiltere ile Fransa arasında bir ya- kınlık husule gelmişti ve bu badireyo karışmak lüzimğe lince İngilterede Almanya aleyhindeki zümreye girdi. Harp günlerinin hatırasını hâlâ zihninde tutan ve bu felâketin ne gibi sebeplerle doğduğunu eyi bilen Avrupa halkını kendi diplomatlarının gene böyle bir hengâmeye yol vermesi takdirinde bu hareket ve bunun içtinabı gayri kabil neticeleri husu- sunda hiç bir mazeret dinle- miyecekleri aşikârdır. Öyle görülüyor ki Avrup- anın bugünkü diplomatları geçen harpten öğrenmeleri lâzımgelen dersi — öğrenmiş değillerdir. Hâlâ bunlar as- keri ittifaklar temin etmek suretile emniyet vücude ge- tirmek, bir taraftan mütem adiyen silâhlanmak, bir ta- raftan da silâhlanma ne ka. dar ; artarsa sulhun o kadar kuvvetleneceği parolasını sa- vurmakla kendilerini bu ha. reketlerinde haklı çıkarma- ga şavaşmaktadırlar. Silâhlanmanın mevcudiyo. ti, ortada bir düşman mev. cut olduğu zehabını verdiği için Avrupa — daimi surette bir harp çıkmasından korku içindedir. Bir takım milletlerin taz- allüm getirişini ortadan ka- Idırmak için har teşebbbüs yapılmakta, buda Avrupa su- İhu içinbir tehdit kaynağı Devletler, bu yanlış vaziyetlere bir çare ar- ıyacaklarına bunlara karşı ax keri — jitlifaklar yapmak su. retila tedbir alıyorlar. Bu, dosdoğru bir başka harbe giden, bir yoldur, Avrupadaki bu rahatsız lığın sebebini Versay mu- ahede ve Avrupaya - Maca- ristan imparatorluğunu orta- dan kaldıran muahedelerde aramalıdır. . kesini arzediyor. Binaenaleyhi beklediğimiz reformlar ara- sında iktısadiyatının yeniden tensikine dair olanlara bü- yük bir ehemmiyet izafe ey- lemekteyiz. we Başvekil Doumergue. n jirat edeceği — nutuklarla memlekete reform yapmıya, hareketo — göçmiye velhasıl ierayi hükümet etmiye karar verdiği teminatından emin olmalıyız. Bunlar tadil edilmedik- çe Avrupada sülh - tess - | süs edemiyecek, harp,ol. | sa olmasa zayıf, mağlüp milletler tekrar kuvvetle- nip haklarını yiyenlere boy | ölçüşecek hale — gelinciye kadar — gecikecektir. Avrupadaki siyasi vaziye. tin hulâsası budur. Bundan | başka İngiltere, Fransa, İta- | İya, Rusya ile küçük itilâf zümresinin takip ettiği siya- set, mağlüp ve mazlüm bu. dunları (milletler) bu devle- tlerin kendilerini daima kuvv- ete karşı zebun bir vaziyette tutmak istedikleri hakkında kanaatlerinde daha kuvvetli bir hale getirmektedir. Almanya, diğer devletlerin | kendisine müsavi derecede silâhlanmak hakkını vermi- yeceklerine emin olduğu için budunlar (Milletler) Cemiye- tinden ayrıldı. Almanynya diğer budunlarla (milletlerle) birlikte mahdut bir miktarda silâhlanmak hakkı bile veril. | miyordu. Almanyanın bu hareketi diğer — devletlerin bu mesele üzerindeki sami- | miyet derecelerini ölçen ke- «kin bir tecrübe olmuştur. Almanyada yapılan ve Al- manlara görek bu memleke- tte, gerek başka ülkelerde- ki birçok dostlarını kaybe- ttirerek — düşmanlarına hak verdiren nümayişlerin biz de aleyhinde bulunmakla bera- ber bu hallerin uzun yıllar süren bir husumetin ve 1s- tırabın neticesi olduğunu sö- ylemeliyiz. Altmış milyon mağrur ve yatanperver nüfusu olan bü. yük millet dajmi surette ma- dun vaziyette tutulamaz. Eğer Avrupa diplomatları bu hakikati — takdir ederek Versay muahedesini yeniden tetkike ve Almanyanın vaz- iyetini tamire güyret edecek olurlarsa o zaman — Avrupa üzerindeki gerginliği ortad. an kaklırmak va harp teh. didini bertaraf etmek imkân altına girecektir. l Bu vazifenin — ne kadar harptan öğren güç olduğunu ve işi istisgar enim. Avrupada bir © letleri küçülten F hedeleri bir - takım leri de büyütmüştü! ' lar milyonlarca hat”! sürüleri gibi musl mesine taraftardi ndan vazceçmezlerf- Sulh muahedeli diği büyük cin birisi Avusturya- imparatorluğunu p olmuştur. Avusturyaya olan toprak, bu d iktisat hem de #i mından müstakil imkânsız bir hale tür. Bu devletin * yaya bağlanması bit mukadder — bud! muahede maddesi lunmuştur. Bu itibaf sturya kendisine kuvvetli devletlerd nin ya ötekinin ağa mahküm bi Bu da Almanya ile * Tâf çıkmasına me cektir. Macaristanın d kanaadı - kesilmiş letin -acınacak — vü! Takatsizliğin küvvet sayesinde !! göremiyen — bu kendisini bu — halö | devletlere uğradığ! sızlıkları da dinlı Eğer günün b manya haklarını vetile ele geçiri kışacak olursa, kabahati — yalnız ? nin olmıyacak, onu haklarından mahratf sonunda bütün — kıran ve kendi si venmekten başka şeye itimadını — birf? büyük devletlere rat” ktır. Eğer bir harp $" giltere, Versay mus? bozmamak için edecek midir? Bu giliz milleti cevap mecburiyetindedir. Tütün Piyasası. Marmara harzası tütünlerine Almanyada alâka faz Almanyada Dresden piya- | sasında Türk — tütünlerinin stokları gu vaziyette bulun- | maktadır: İzmir tütünleri 2,000,000 kilo, Samsun tütünleri 60,000 kilo, Teşova tütünleri 50,000 kilodur. İzmir — tütüalerinin birçoğu oski — mahsulden, bir kısmı jise 1932 rekolte- sinden bulunmaktadır. Samsun - tütünlerinin wü- him bir kısmı — 1931-1932 seneleri rekoltesindendir. Taşova — tütünlerine — gel- ince, Bunlardan bir. kısmı başı bağlı nevilerindendir. Dresden piyasasında - bi. Ihassa — Marmara — havzası- nın tütünlerine fazla al- fka — vardır, Ümümi görünüşe ran — Dresdende bu — mallarımızın — vaziyeli pek müsajt değildir. Bu- nun en mübim — sebebi naza- bülunan bu tütünlerin ler mahsulü bu yüzden az aranmasıdır. Eski — tütünlerimi$? le az heves vâr ni mahsul Türk rine ve bilhassa — mallarına — istek zladır. Mühim bir mâ ndan böyle her mal gönderilmesini etmektedir. Zira kiymeti — düşük tü? satılmıyarak bekli! naati kuvvetlidir. Son zamanlarda den mühim ınik“fdıv mübayaa eylediği bazı mühim Almal rının mübayaalarınt zdeki — haftalar devam — edeceği edilmektedir. oli fab