FELER DIYARIND Emir yok, davul zurna yok, zor — A i N | yok, fakat “ Vatan tehlikede ,, sözüne akın akın koşanlar vardı YÖRÜK ALİEFEMİLLİMÜCADELE! HATIRALARINI ANLATIYOR ! »: Hiç bir mektep görmemiş, ancak yirmi beş yaşına geldikten sonra «E- lifi mertek sanışın? acısını ve utancını duymuş olan Yörük Ali «Efe» gece- yi gündüze katarak kendi kendine öğ- rendiği harflerle şimdi boyuna - hem de hep ciddi eserler - okuyan bir 2- damdır. Dilinin dürgünlüğünü, temizliğini de bu okuma borçludur, sanırım. Dikkat bir sürü yabancı kelimeleri Şşını gözünü yarmadan, yeri dosdoğru kullanıyor ki, bu, çok oku- yan ve okuduğunu anlayıp iyice haz- medebilen zeki bir köylü kafasından başkasının haret olamaz. — Evet, diyordu, yirmi vel, yine böyle bir gül mevsimiydi. Sultanhisarda çoluğumun — çocuğu- mun yanında oturuyordum. Bu sâkin iköşede mütareke denen belânın ağır liğını pek o kadar düymiyor, sade U- mumi Harpten mağlüp çıkışımızın ko derile üzülüyorduk, Ne olacaktı? Bir köylü aklı bu kadar karışık işin anah- tarını bulmağa yeter mi? Olan ol şive morakına müştu, elbette hükümet bu badire- | den kurtuluşun yollarmı arayıp bu- lacaktır, diyorduk, Mayıs dı, bir gün haber verdiler kadaşlarımdan Kılboğtu Nazilliye düğüne giderken ç: ları tarafından baskına u Hüseyin, ma atladım. İşi tahkik edip herifleri yakılamak için Yenipazara - gittim. ğ Yörük Alı sinirli bir bareketle yumruğunu masaya indirerek. - Faka:, dedi, bütün bunları şimdi diye anlatıyorum ben? Buz gibi yumruğunu — avuçlıyarak yüzüne baktım: — Milli mücadelenin nasıl doğdu- (ğunu, düşman İzmire ayak basıner 'Türkün nasıl ayaklandığını anlatabil- mek için! E Orada arkadaşımın şerefini ve malımı | kurtarmak kaygısile bu işde parmağı olabilecekleri sigaya —çekerken — bir dastla karşılaştım: — Felâketten haberin var mı Efe? dedi. — Ya, ben buraya neye geldim... — Zeybekleri mi toplıyorsun? — Elin dört buçuk çalı hırsızının Yumu — Düşman kollarını sallıya salir 'ya içerilere doğru İlerliyordu. Ne ya- pacaktık? Efeliği, Zeybekliği bırak hele hani kısacası, erkeklik bu m Allmallah evdekilerin yüzlerine bak- İmağa utanıyordum. Bizimki yakama apışacak da:; «Yazıklar elsun, sen ne güne duruyorsu?> — diye suratıma| adı, devam etti: hakkından gelebilmek için zeybek- ler mi — toplanır? dedim, dostum acı acı gülümsedi: — Dişinden tırnağına kadar silâh- lanmış koskoca düşman ordusunu çalı hırsizi mi sayıyorsun sen? — Sapıttın mı kardeş, dedim, bi- zim Kılhı Hüseyini düşman ordusu mu soydu? Yoksa rüya mı görüyorsun, biz nerede, düğman ordusu nerede? -Bana, aklımdan şüphe eden bir ga- rip bakışla gözlerini diken dostum, nihayet ağlamamak için kendini yi- yen bir zavallı balile, dudaklarını kı- dtu: — İzmirde! Yörük Ali, lâf dağarcığı birdenbire tükenivermiş gibi sustu. Bıyıklarını parmaklarının Mmengenesinde kopar- mak istiyen bir hırsla burdu, burdu, sonra ağır ağır söyledi: — Ben taş değilim Bay!. Fakat de- mir gibi bir yüreğim var, diye öğü' |* nürdüm. Beni tramvay ultından kal- dırıp da hastaneye götürdükleri za- man iki ayağımı da gözlerimin önün- de kıtır kıtır kestiler, gik, bile deme- dim. Fakat o gün «Düşman İzmire çıktır dedikleri zaman ömrümde ilk defa boynumun bükülüşünü, gözleri- min yaşarışını duydum. Yaşlı gözle- rim karakol binasının üstünde dal. galanan bayrağıma ilişti. Son bir ü-| midle: *Yalan, değil mi?.. Böyle bir #ey yok?.» demek için dostuma dön.! "düm; o da ağlıyordu.. Ne o?.. Her şey bitmiş, gayri karı- “Har gibi ağlamak rm düşmüştü Aydı- man erlerine? Atımı çektim, dört nalla Sultanhi- Bara sürdüm. İzmir gazeteleri de gel- :ımıiımık kara haberin yalanı ma- lanı kalmamıştı. Çoluğu çocuğu top- doğru ranlar da Milâstan Çineye gelmiş- İbağıracak gibi geliyordu bana. Şaşır- miş kalmıştık. Arkadaşlar — başbaşa veriyor, derdleşiyor, fakat bir türlü klımızı fikrimizi derleyip toplıyarak lesaslı bir karar veremiyorduk. İşte, Çinede göründü. Eyvah!.. Bozgun, darmadağın elü- iyorduk. Biribirimize sorarak: « ne diye düşmanı önlemiyor da, bir kurşun bile sıkmadan geri geri bura- geliyor?» Nihayet bu müşkülü- müzü de hallettiler; meğer fırkaya da İstanbuldan, Harbiye nezaretinden & mir gelmiş; *Sakın ilerliyen düşman kuvvetlerile temas etmeyiniz, geri çekiliniz'. diye. Derinden bir soluk alarak, o gün- leri daha iyi hatırlamak ister gibi dü- şündü: — Başsız kalmıştık!. Silâhlarımız zdeydi. Onlara sarılıp dağlara » alayları ye düşmekle beraber yine fırka idi ya - «Ben karışmam!. de- diği işe bizim karışım a isten miyen fena bir âkıbet doğurursa?.. Ya daha beklemek lâzım idiyse? Kim İden akıl danışacaktık, dedim ya; baş- sız kalmıştık! İşte bu düşüncelerle, İyedi sekiz arkadaşla uykusuz geceler igeçirdiğimiz. sırada bulunduğumuz Yağcılar köyüne haber geldi: «Fırka kumandanı sizi görmek istiyor de (diler, Kalktık, Çineye gittik. Allah selâmet versin ve kulakları çınlasın fırka kumandanı Şefik bey Hızır gib: iyetişmişti imdadımıza! Bizi karşısına oturttu: «Düşmanlar nihayet Aydına ida girdiler.» diye söze başlıyarak, va. ziyeti uzun uzadıya izah etti. Uğradı- ğımız yaman haksızlığı, namerdee ta- arruzu önliyebilmek için millet kuv İvetinden başka hiç bir şeyden medec lumamıyacağımızı, hükümetin - ken — 'disinin de anlıyamadığı bir takım » kadar bayli ıslanmış : zaldi le - bü işe seyirci kalmak is- i binaena'eyh namusumuzu, şerefimizi ancak kendi kanım'zla te- nek mecburiyetinde bulun gumüzü, tarihten misaller ge hattâ Yunan aktile bu yol- dan giderek istiklâllerine kavuşmuş ! t milletin iş için bi Kizlice, gücünün yetliği kadar yar-| dım edec bildirdi. | kaaflarımızı allak bu'lak eden tereddütler, endişe'er - ortadan kalkmış, fikirler derlenmiş toplanmış | ve karar verilmişli. O gün yelsten, İmiskinlikten, şaşkınlıktan kurtı İkendimizi bulmuş, canlanmıştık! en ertesi gün kuma Şefk yin yanımıza verdiği fırka zabi lerinden mülâzimi evvel H Ze k&İ, Necmeddin ve yüzbaşı Ahmec erin yardımile noksanlarımızı ta-| mamlamağa başladık. Sevinç içinde idik. Birkaç gün sonra harekete geç-| tik. Buraları görmeli idin o günler Bayım.. Asıl o zaman buralara gelr rk milleti nedir, görmeli idin! lâ sekiz kişi idik zannederim. iy, köy geçiyorduk. Dalana, Ar- Balta, Mesudlu. İyok, davul zurna yol *Vatan tehlikede!» sesine akın ak ikoşanlar vardı. Yeni pazarı di tik, Donduraa köyü salla Mendire İşida idi. İlk geçtik. Düşn Sultanhisar - 'a noktayı kov ve dur: Milli mücadele, işte bu köprü-| imün uçuş!le baslar! sı, ikinci hamlı mendiler köprüsündeki d İrakolunu temizledi Bu karakolun Malkaç şi |zine inteb: 8 Mayıs 1940 — “EHİR HABERLERi: Harp içinde l a İngiltereyi —| ziyaret Matbuat müşaviri Londra seyahati hakkında izahat verdi İngil hey gece Londra ya hareket etmiş- ikmal edilen Galata yolcu salonunun tesellümü bugünlerde ketinden önco ken disile görüşen bir İti ercin kaçakçısı yakalandı Sabıkalı hırs - Matbuat müşa- viri Şekip *«— Malüm olduğu üzere B n davetlisi alarak gidiyoruz. On altı âzadan müteşekkil olan he mizin ezesını evvelce Frans derek Majinoyu ziyaret eyle bulunan matbuat heyeti teşkil eyl. mektedir. Harp içinde Fronsayı görmüş olan bu heyetin bu suzetle yine barp için- de İngiltereyi de görmesi mümkün olacaktir. İngilterenin barpte aklığı! tedbirleri ve muazzam teşkilâtı ya - kından göreceğimizi ümid ediyarum. İngiltereye Fransa üzerinden git - d İngilterede tesbit edeceğimizi zanne- diyorum, Avdtimizde Türk efkârınmumiye - ımezı bildi susta tenvire muvaflak olacağımızı 9* İzerine yakal | Vangelden bun eroini ve lerek me- murlar'a beraber Beyoğluna gönde rilmiştir. Vangel de iki paket eroin satarken yakalanmış ve — Üüzerinden işaretli paraar çıkm'ştır . Suç'ular adliyeye tes'im edilmişlerdir. K e | Alfın fiyatı “gitlikçe artıyor , P'yasadan sebepsiz ola- | rak a'tın toplandığı bildiriliyar Sir mülddettenberi 18 - 18,70 $ arasında oynıyan altın fi- Akdenizde — siyasi vaz yetlerin vahamet kesbetmesi sabıh Ankaradan şehrimize gelmi ve dün akşam Londraya harcket et- miştir. | Beyet & n bir kısmı da *İunı ardan Agobun Ha | Yenifiyatlardan yapak satışı Dün bu hbususta Ziraat Bankasına teb'irat yapı'dı 'Tiftik ve yapağı ihracat birliğini tesbit etmiş olduğu fiyat'ar dahilin de yapağı mübayaasına baş'anmas | için Ziraat bankasının İstanbul şu —. - ! f | ı Bazı Türk olmıyan unsur pi ebepsiz olarak altın toplamaktadırlar, Bu vaziyet al yasadan tımdan mamül ziynet eşyasına da tesir etmiş ve fiyatlar derhal yükselmiştir. Fiyat yüksekliği- ne rağmen çarçıda altın ziynet takımları da daha fazla satın " İbesine dün Ankaradanemir gelmiştir abınmaktadır. Alâkadar makamlar 'Türk pas rasının — kiymetini — düşürecek mahiyette olar bu vaziyet kar- | şısında şiddetli tedbirler alacak ha Standarize edimiş nümunelere u; gun olarak yap'acak mübyaata bu vünden itibaren haşlanacaktır. Vazi ziyet birlik kanalile bütün tüccarla va bildirilecektir. ümid ediyorum » h Akdeniz vaziyetinin piyasadaki tesirleri ' Bankalar tüccara kredi vermemek istiyorlar Beş gâîm'eııl;er_i İtalyadan vapur ,gelmiyor,diğer yabancı vapurlar iyade ve. otomatik silâhlarını aldı! İve Bey dağına çıktık. Nazilliye kadar İgitmiş olan düşman biz köprüyü at tıktan sonra Aydına dönmeğe mecbur oldu. Yollarda rastgeldiklerini yaka- lıyorlardı. Biz de armud devşirmiyor- dük yaâ, karşılıklı bir temizleme fas'ı başlamıştı. Fakat gözümüz Aydında, İgüzel Aydında idi. Halimize bakma İdan düşmanı oradan sürüp atmak hır- İsile içimizi yiyorduk. Nihayet attıl da.. — Neye sustun, yoruldun mu E- fe? — Aydın sokaklarındaki boğaz bo- ğaza Gdövüşmemizi düşünlüyordum. Ne çabuk unutuldu hepsi. Ve neder Aydına da «Gazi Aydın» demedik, şa- şılmaz mı? — Çetin mi idi savaş? — Çetin de lâf mı? — Anlat!. (mvwı 7 de) NÜ“Oü —i y ea : da pek seyrekleşti Htalyan klirinç hosaplarında İtal-;ilalyaya ihracatta bulnacak tüccar - yanın fazla miktarda borçlanması ve|'ara kredi vermemektedir'er. Akdenizde de siyas vaziyetlerin ka-| — Merkez bankası statüsü ahkâmına, rışması, yüzünden birçok bankalar göre tücara üç ay ile ve avans —— e — zz İsuretile para vermektedir, Bu Üç ay- Kad I k Üik müddet hitama erdiği takdirde n avgaSIwuç ay daha temdit edilmektedir. An- ÜŞ e (cak avans suretile para tüccarı tat- 70lik kocasım kıskanan |min etmemektedir. bir kadın Adliyede Halbuki Akdenizde siyasi vaziyet- Sabıkalı kadm'ardan Şaziye adın-|lerin karışması bankaları haklı ola- da birisi dün akşam Şehzadebaşında |rak ihtiyata sevketmektedir, evvelce alâkadar olduğu 70 yaşların-| — Diğer taraftan İtalya nezdinde ya- la Mehmet Şerif ile bu'uşmuştur.pılan teşebbüsler neticesinde İtalyan Buna Mehmet Şerifin karısı Müz€Y- ihracatı fazlalaştırıldığı takdirde klel n kızmış, bunun üzerine Şaziye Mi 'ying hesaplarında kısa bir zamanda zeyyene kargı bir hayli ağır küfür- müvazene hasıl olacaktır. g K Mluğflar. Halbuki son dört beş gün zarfın- Yakalanarak üçüncü su'h ceza mah / da İtalyadan Jimanımıza hiç bir va- kemesine verilen Şaziye muhakeme-|pur gelmemiştir. Bu vaziyet İtalya si sonunda 11 gün hapse, 3,5 ira pa-| (e olan ticaretimizin daha ziyade a- Ta cezasına mahküm edilmiştir, zalmasına sebep ——— ——— 'ecekter. Liman işletmesi Umum Müdürlüğü modern salonun çbi rişine başlamıştır. Resim yeni yolcu salonunun deniz cephesini gösteriyor Şehir Meclisi qün toplandı umi meclisi dünkü top ai belediyo talimat & yamesinin müzakerelerine baş'ama * dan evvel belediye meclisi âzaları tas rafından iki takrir müzakere edil « miştir. Bunlardan biri Ayvansarayda akta akan lâğımların süratle ka < panması, diğeri belediye kimyahar nesinin İstanbula bağlı kazalar için ptiğı tah'illerin fiyatlarında tenzi- 'ât yapması hakkında idi. Her iki d, İtakrir de riyaset makamına havale olunmuştur. Bunu müteakip zabıtal | belediye talimatnamesinin müzakere- 'lerine geçilmiş ve kasaplar hakkın * daki bazı hükümler münakaşalara sebep olmuştur. 'Talimatnamenin, pazar yerlerinde kasap dükkânı kurulmasını meneden maddesine Zahit Ural itiraz etmiş - tir. Zahit Ural bu İstanbulun ihtiya- cına cevap verdiğini kaydetmiş ve maddenin tayinini teklif etmiştir. Bu talep de uzun münakaşalardan sonra; kabul edilmemiş, encümenin teklifi aynen kabul edilmiştir. Şehir meeli- Hi cuma günü toplanmak üzere dağil miştir. Yemiş iskelesi tamir edilecek Dün bir heyet iskelenin vaziyetini tetkik etti Uzun müddettenberi harap ve kul- lanılmaz bir hale gelen Yemiş iske- Jesinin artık kullanı/maz bir hale gel diğini gören Liman idaresi burada herhangi bir kazaya meydan veril - memesi için iskelenin süratle tamir edilmesi için teşebbüslerde — bulun « muştur. Bunun için dün bir heyet Haliçte- ki Yemiş iskelesini gezerek tetkikat» ta bulunmuş ve belediyeye verilmek ü zere bir rapor hazırlamıştır. İskele- nin süratle tamir ettirileceği zanne- dilmektedir. Fındık fiyatlarında tenzilât bekleniyor Fimdık ihracatının serbest bırakıl- ması Üzerine fiyat'arda bir miktar tenzilât beklenmektedir. Bu vaziyet üzerinde Vekületle temaslarda bulun mak üzere fındık birliğinden Nihad ve Orhan Ankaraya gitmişlerdir. Ba- zı tüccarlar findik fiyatlarının düş- tüğü takdirde İngiltere ve Fransa piyasalarına daha ziyade ihracat ya- pilabileceğini ümit etmemektedirler. ae ee 3 Haziran 1909 Anadoluya dair Süleyman Nazif, bu başlık altında, ateşin kalemile yazdığı bir makale- de ezcümle şöyle diyordu: «Ne iklim, havası feyyazasını de- ğiştirdi, ne uhalinin istidadı fıtrisine halel geldi. Bugün o memleketin mu-- kadderatını ağlatan — yalnız merkezl saltanatın idarece olan mesleki müt- tehizidir. b Muharebe Osmanlı ordularını Yıl« dızdan idare etmiş olan kudreti mü- tegallibe vilâyetleri de o şaşkın tarzı temşiyet umurile hercümerç etti, 'Te- ceddüdü ahiri Osmani herşeyden ev« vel vilâyatın idaresinde — gi