Yazan: ULUNAY Cehennemden bahsedildiği 7a- man sanki Gevvn kuyusu men odanın ortasında açilacak ve eli zıpkınlı bir zebâni şişe bl- dırcın dizer gibi bunları birer birer zıpkına saplıyarak | fokur fokur kaynıyan katrun kuyusu- na daldıracak zannolunuyordu. Hoca hanım vaazinde Ahret Betliği zaman odada bulunanlar. gözlerini duvarda asılı levhalara — Jr e yüzü böyle idi İç yü züne gelince büsbütün başks türlü idi: Sultanın kocası Murat Paşa İs- tanbuhun karda gezip izini bel- li etmiyen sinsi zamparalarından- dı. Hoca Huriye hanım, pek ya- in kasın çı kesik Huriye, idi Fuzuli i- mamlık eden kocası Cemal Efen- di de Aksaraylı Karakas Cema! adiyle anılırdı. Saçı kesik Huri ye tövbekâr olun Cemale vardık- #an sonra günahkârlığının valnız. Paşaya ait olan faslını tövbeye karıştırmamıştı. Bunu Cemal de biliyordu. Doğru dürüst bir iş sahibi olmadığı için evlerinin kirasını, masrafını Murat Paşa veriyordu. Cemal sözde Paşanm adamı idi. Murat Paşa metresini saraya getirisi. Sultan 'bu cer- bezeli, malümatlı, dindar kadına tamamen bağlandı. Huriye sarayda bulunduğu zaman hoca hanım rolünü o ka- dat güzel oynuyordu ki bazan bu zühd ve salâh onu mazideki lekelerinden sanki tamamen tas- İlye ediyordu. Paşa Istanbulda daha serbestti, Saraya yakın oi- sun diye Huriyeye Boğaziçinde ufak bir yalı tutmuştu. Haftada bir kaç geceyi metresi ile beraber geçirirdi. Cemal bu ziyaretlerde Bişkinliğin son derecesini gösterir eliyle mezelerini hazırlar, karısı ile dudak dudağa rakı içen zam- parasmı eğlendirmek için ut ça- İar, ortadan kaybolmak zamanı- nın geldiğini hissedince de — Allah rahatlık versin! Veli- pimet.... Diyerek odasma çekilirdi. O zaman sarayda horostan ka- çan; salavatsız, abdestsiz ayağını yere basmıyan Huriye bu mec- buri evliyalığın acısını çıkarmak için bütün kadırlığın işveleriyle âşıkının gönlünü hop hop yerin- den oynatırdı Nis ufak yer olduğu için Ps- şanın metresiyle ayrı bir evde buluşmasına imkân yoktu. Apar- timanda işi daha güzel tanzim ettiler. Paşanın odası Cemal ile Huriyenin odalarına bitişikti. El ayak çekildikten sonra Hoca ha- nim arka kapıyı açıyor, Paşanın odasma geçiyordu. Çok defa kendilerini unuttuk- lari zaman Cemal, vazifesini bi- | İen bir imam ciddiyetiyle ayakla. rının ucuna basarak odalarına g€- çiyor, ikisini de: — Haydi kalkın. Sabah zama- zina bazır olun! Diye uyandırıyordu. Yatsı namazından sonra Sul- tan odasina çekilir, yere yayılı söccadesinde bir hayli zaman tes- bih çeker, ondan sonra yatağına uzanır, bacaklarında romatizma olduğu için uyuyuncıya kadar €ski kalfalardan birine dizlerini uğdururdu. Sultan Efendinin: — Yattım si , döndüm 80- Tuma. Melekler şahit olsun dini- me, İmanıma... Cümlesini söylemesi uUğma a“ meliyesinin hitam (bulduğunu gösterir;'o zaman kalfa da ayni odada serili yatağına girmek hak» kına malik olurdu. Sultan Efendi rüyasında kev- ser havuzu kenarında meleklerle üçuşurken Paşa ile Cemal biraz| hava almak bahanesiyle Hoca hanımı beraber alarak gezmeğe cıkarlardı. Huriye başıma siyah bir fişu örter, dekolte süvare el- bisesini de her tarafı sımsıkı ka- palı siyah bir manto altında giz- İerdi. Niste görülmek işlerine gel- #eediği için Canes gibi, Menton gibi biraz uzakça şehirlere gider- İsr, gece hayatına karışırlardı Kazara bir tanıdıklarma rasge- İecek olurlarsa Huriye ihtiyaten hemen ertesi günü Sultana: — Efendim.Dün akşam zevcem kölenizle biraz hava almak için “olsaydı, kadıncağızır bu Tefrika No. İta çırçıplak geziyorlar. Durup ta he-,dururken onları görerek günaha | girdim. Allah affetsin. Bakalım| yarin ahrette o çıplak göğüsleri! İ kızgın demirler cazır cazir yaktı” | İğ: zaman ne yapacaklar? © bük- | İlüm bülelüm kivircik saçlı başla” İrmda yılanlar çörekenecek. O boyunlarındaki lânet halkaları - nın hesabını nasıl verecekler... Diye Sultanı biraz daha titret tikten sonra: — Imanımızı tazeliyelim! Ku” mandasını verir ve odada bulu- | nanlar hep bir ağızdan şahadet | getirirlerdi. Halbuki Huriyenin | dediği gibi hakikaten vücutleri- | nin mahrem olmıyan yerlerini erkeklere gösteren kadınların kız gn demirlerle cayır cayır yan- maları lâzım gelse bu zilli oros- punun seksen senelik nalband önlüğünden farkı kalmıyacaktı. Vaziyet havli müddet böylece devam edecekti. Fakat hazıra ne dayanır? ** 'ultan Efendi, bütün softa- lar gibi faizle tefecilik de- mek olan ribayı için servetinden bankanın vere- ceği faizi dahi haramdır diye ka- bul etmiyordu. Eğer kocası adam zaafini bildiği için bankaya koyduğu pa- rayı çekip çekip yiyeceğine bir apartıman satın alır; bir katında kendileri oturur ve diğer katla- rn kirasiyle de geçinirlerdi. Az zamanda bir kaç milyon frangı har vurup harman savurdular, Paralar suyunu çektikten son- Ta evde namaz, niyaz da Unutuk du. Cemal oğlunun hastalığını ba- hane ederek karısı le beraber daha kalantor bir velinimöte çat- mak ümidiyle Istanbula döndü. Beş vakit namaz mukabilinde lokmaya koşuşan açların her bi- tisi bir kapı buldular. AApartımanın bir katının bile kirasm veremedikleri için kenar bir mahallede rütubetli bir bi nanın tavan arasinda üç odalı bi daireye sokuldular, Paşa, Hindistan mihratelörilür Acem Şahina, Yemen Zengibar hâkimlerine, Arabistan Kralları” | Da yazdığı muavenet. mektupla” rina yüzlerce kartpostal büyük- Wüğünde çektirdiği yaver ünifor- malı resimlerden birini leffede- rek gönderiyordu. Sedirinden ktmildemıyan Sultan Efendi ro- matizmadan büzülen tek bacağı”, m iki koltuk değneğinin arasın- da sallıysrak hısım ve akrabası | nı - para istemek İçin - dolaşı-| yordu. Sığındıkları tavan arasında na- maz kılmak değil Kiblenin bile hangi” tarafta olduğunu artık kimse bilmiyor! (Arkası var) Çorum valiliğine tayin ödilen Istanbul emniyet müdürü Mu - zaffer Akahnın bu aym yirmisine kadar şehrimizde kalarak cmni - yet işlerini tedvir ve müteakiben mahalli memuriyetine hareket e- deceği anlaşılmaktadır. e İk Vekili Şehrimizd Iktısat Vekili Hüşnü Çakır dün sabahki tirenle Ankaradan şeh -| rimize gelmiş ve doğruca Bostan- tıdâki evine gitmiştir. İktisat Vekili şehrimizde birkaç gün ka-| larak tetkiklerde bulunacaktır. M İmtihanlar İçin Hazırlık Üniversitede Eleme İmtihanlarının Sualleri Belli Oldu Maarif Vekâleti ik ve orta tedrisat müesseselerinde dersle. rin 15 Nisanda kesilmesini ka. rarlastırmıştır. İmtihanlarda bir ay icinde sona ermiş olacaktır. Bu karar üzerine Üniversite Rektörü Vekâletle temas etmek için dün gece Ankaraya gitmiş- tir, Rektör Üniversile imtihan. ları ve programların ne sekilde ikmal edileceği hakkında Vekü - letle temas edecektir. Diğer ta- raftan Üniversite idaresi elem imtihanlarında sorulacak leri kura ile çekmiş ve talebeye ilân etmistir. Hukuk Fakültesi birinci sınıf talebesi eleme imti, hanında Roma Hukukundan, i- kinci sınıf, “İdare. den, ücüncü sınıf da Ceza Usulünden mesul tutulacaklardır. İktısat Fakülte. si birinel sinif talebeleri ise İk. tisat, Türk İktısadi bünyesi ve İfsendi Coörafvesı, ilinei sınif da Iktısat Siyaseti ve Mufassal İktisat Teorosi derslerinden ele- me imtihanını vereceklerdir. Rektör Arkaradan döndükten sonra eleme İmtihanlarının gin. leri ilân edilecek ve ders pro. #xamı vaziyeti talebeye hildirile cektir. Üniversite talimatnamesi. ne göre eleme İmtihanlarını6 dersleri o İmtihenlerden bir ay önce talebeve ilin edilmesi Tâ- xim, geldiğinden. elemelerin 2 Mavıs cwma günü başlaması muhtemel görülmektedir. PİYASADA: Almanyadan Mühim Miktarda Mal Geldi Son © günlerde Almanyadan mühim miktarda mal ithal edil. mistir. Ölen malların arasında Tnkomotif tekerlekleri! Tökomo- tif parçaları, fabrika aksamı, ye - dek âletler. demir borular, siga- ta kâğıdı. Kimyevi maddeler, de- mir inşsat malzemesi, > ambalâj kâğıtları bulunmaktadır. PEYNİR SATISLARI — Pi- yatları Mürakabe Bürosu peynir safıslarım kontrol etmektedir. 'Toplancıların eski peynirlerden ziyade, taze peynir sattıkları an- lasılmıştır. Bugünlerde İzmir, Balıkesir, Bandırmadan 700 te- neke taze peynir gelmiştir. DÜNKÜ İHRACAT — Dün muhtelif memleketlere 380 bin Tiralık iharcat olmuştur. En zi- yade Almanya, Danimarka ve Mısıra tütün, Romanya ve Bul. garistana balık, Yugoslavyaya ince kepek Dün Merasimle Diplomaları Verildi Adliyeye Vrildi Yedek subay okulunun 14 ür- cil devresini muvaffakıyetle biti- ren gepçlere dün okul binasında merasimle diplomaları verilmiş - tir, Sabahleyin saat onda da Tak- simde kısa, fakat canlı bir mera - dumuza iltihak subaylar hileye merasimle çe - lenk koymuşlardır. Merasimde vali ile Örtü Idare ve komutanlar; ve sair askeri erkân hazır bulunmuş, binlerce halk da| meydanı çevrelemişti. Merasime, bandonun çaldığı ve yedek su - "bayların hep bir ağızdan söyledi- Ri Teriklal raarşiyle başlanmış, bu nu müteakip üç genç fbideye çe- engi koymuştur. Daha sonra, mezun talebeden Sabahaddin Gü nay sık sık alkışlanan kısa bir hi- tabede bulunmuş ve ezcümle de- miştir ki: “Tarihin her satırına bir kahra- mevlsk, her sayfasına bir destan yam zan Türk ordusunn bugün, iltihak et miş bulunuyoruz. Yurdumuzun dört bucuğndan bizleri buzüne kavuştur- pak İçin bağrında toplryan okuldan, da kuvvet kıber ile eyrilıyoruz, Biz buradan ecdadımıza has olan kubyramanlıkr ilhamını aldık. Biz ba- radan onların Çanakkalede, Sakarya- da, İnönünde ve Dumlunmerda Ta“ rattıkları zafer âbidelerinin taşmı ve İharcını aldık, Yarın, vatanımızm uf- kumu sarmak gafletine düşecek kara bulular ve eziz yurdumuza uzanabi- lecek vahşi kolları, elimizde bulunan bu meşalerile yakacak; bu kılıçla ke- secek, bu taş ve bu harçla tarihe kah- rarmanlıke. Abideleri “ Bu nutku müteakip bir geçit Tesmi yapılmış Ve talebe mektebe biir elimizde bilgi meşabesi, bir elimiz- | rı söylemiştir: “Yüksek huzurunuzda — sirslanmiş olan tunç çehreli, sali ruhlu, söğüş leri ime dolu Türk çocukları, Türk ordusunun çelik sifları arasinda yer almış bulunuyar. er sene artarak bürüyen bu küslenin üzameti önünde göğüslerimiz fahrile, gururla kabarı- yor ve istikbale emin olarak 'bakıyo- ruz, Komutan, mezun yedek subay Jara hilap ederek ezcümle demiş- tir ki: ünin bugünkü ve yarınki nöbelçileri olan sizlere, orduya katılırken duy” Zularmıza ve kabarmış beyecanımıza hitap etmek isterim. Ne kadar büyük nizi hiç güphe yek İsi, idenk etmiş drulunuyormumuz, Mazisi kahramana lizla dolu olan bu orduya bir Türk genci, bir Türk Xen sizlere wazifenizi bir hatırlatmak benim için ehemmiyetli geretli şerbfsiz şekilleri vardır. Topraklar- Timi midafasda Türkün asil ve le- miz varlığımı koruma yolunda çab - yerken ölmek Türk milletinin yara dılışmda var olan bir höslettir, İşte sizler de Türk ordusunun ber ferdi giği serefli ölümlerin Türk tarihinde kahramanlık o menkıbeleri adım; siğlerdeb bekEyofüz., .Sırn Şenerin nutkundan sonta dönmüştür. Diploma merasimi Oğleden sonra diploma tevzii merasimine sasi 15 de başlanmış #ır. Bu merasime de vali ile Orfi İdare ve İstanbul komutanları vesair askeri ve mülki erkân İş- tirak etmişlerdir. Nerasime okul komutanı yarbay Sun Şener'in bir nutkuyla başlanmıştır. Komu tan bu nutkunda bilhassa şunla- POLİSTE: yeni mezunlardan. Sabahaddin Günday çok ateli bir nutuk söy- lemiştir, Bu nutku, ordumuza il- tibak eden yeni yedek subayların and içme merasimi takip etmiş ve müteakiben diplemeları veril miştir. Merasimden sonra ordu evin- büfeden davetli çal Dee lerdir. izaz ve Yeni yedek subaylarımıza mü vaffakıyetler dileriz. BELEDİYEDE Su Yerine Tuzruhu| Hastanelere Yeni Tahsiset Veriliyor Görülen lüzüm üzerine beledi- ve bastahanelerine yeniden 40 bin liralık bir tahsisat kabul ©- kaldırılan Saniye dün| dilmiştir. Bu para ile cerrahi kli- niklerinin noksanları tamamlana- biri 18) cak ve geniş mikyasta gıda mak “Türk vatanman, Türk Cümburiye- | ö i yedek subaylar and içiyor, solda yenimezunlardan biri diplomasını alıyor. “lYeni Yedek Subaylara şeker Saklıyan Bir Bakkal Şekerli Maddelere Hiç Bir Zam Yaptırılmıyacak Dünden itibaren şeker fiyat. larına kilo başina on kuruş zâm ve şerefli vazifeler derahle edeceği» |(d0fA Caktava bakkal sekeri kalmadı- ğını #öylemistir. Bunun üzerine Hikmet zabıtaya mürâcaat etmis ve bakkal dükkünmda bir arama vaplmıs ve 128 kilo saker bulun. duğu görülmüştür, Sekerler mü. sadere edilmis ve bakkal Gani adliyeye verilmiştir. ADLİYEDE: Avarya İşindan Doğan Bir Dava Mülga Denizbank umum mü » dürü Yusuf Ziya Oniş, umum ilet | müdür muavini Hamdi Emin Çap hukuk müşaviri İsmafi Isa Ca- niş, rauhasebe memurlarından Ne jat ve Atıf ile eski limanlar u « mum müdürü Müfit Necdet De- niz ve avukat Suat Şatır hakkın- da vazifeyi sulistimal ve ihmal iddiaşiyle bir müddettenberi de - vam eden tahkikat sona ermiş - tir, Müfiş Necdet ve Suat Şatır hakkında men'i muhakeme ve diğer Denizbank erkân hakkında Tüzumü roubekeme karariyle dos ya 8 inci esliye ceza mahkeme - sine verilmiştir. Dava mevzuu Aksu vapuruna sit bir avarya me selesidir. desi satın alınabilecektir. Sey İZ YAVRULAR MİL. . LETİN ŞEFKAT SİNESİNDE MADEN SULARINDA HİLE—İİ BarınınL Anı Bazı kimselerin maden sularının kapaklarını bile fle açıp sularını değiştirdikleri görülmüştür. Bu haftadan itibaren şişeler yeni u- sullerle mühürlenesek ve satışa çıkarılacaktır. Ulusun yardım ve şefkatine muhtaç çocukları 23 NİSAN Ço- cuk Bayramı ve Haftasında se- vizdirmek için Çocuk Beirseme Kurumunu yardanlarmızla Kuv- vetlendiriniz, i Parazit Yapıyor ka Gündüz'ün vaktiyle Balkan - lardan gönderdiği bir yarının “Tan,, gazetesinde gözüme çarpan ser- levhası şuydu: “— Nem Nem Soha?,, (Macarca: “Asla!,, mânasınadır!) Aka Gündüz'ün bundan bir müddet evvel “Tan,, da okuduğum bir fıkrası- nin başlığı da şuydu: “. İhtipa pedya ihtipa!,, (Rumca: “Vurun çocuklar, vurun!, rh) Yine Aku Gündüz'ün, yine "“Tan,, da evvelki gün çıkan yazısının üstünde de $u serlevha vardı: *.— Jivlyela Sarbiya, | (Bunlar'da Sırpça: “Yaşasın Sırbiya; yaşasın genç kral!, smknasına gelirmiş Fakat şimdi siz, ellerine verilen bir yazının üzerinde meselâ şü: “.— diviyeln Sırbiya, Jivio Madi i Jivio Mladi Kelimelerini (!) görecek, ve 'bittabi Hiçbir müna veremiyecek olan müret - tibin halini düşünün, Hiç silphe yok ki, çıkmıştık. Sokakta gördüğümüz kadınların hali bir ibret Sultanım Tesettür bir tarafa dursun âde- bunları görünce şu hükmü verecektir: “— Eyvah, bizim Aka Gündüz de radyoya döndü; Parazit yapıyor!,, ere Cezaların şiddetlisi : E vvelki gün, birçok dikkatsiz vatan- daşlara bel Gazetede bu hav: tum, merakla sordu: '— Sen gazeteci olduğun için, bilir- Su belediye cezalarının en şiddetli- Eyip meselesi: R > Halid, dünkü yazısında diyor “— Eyip Sultana, rahmetli babam “Eyyib,, , rahmetli yalidem “Eyip,, , Fah metli bacım “İyip,, derdi, Ben de Eyüp diyorum: Acaba bunların hir tanesin doğruluğunu müttefikan kabul etmemiz. lâzım değil mi? Ve, o takdirde hangisini seçmemiz iyi alur?., Bana sorulursa, bizler de, Refik Hali- din rahmetli validesi gibi “Eyip,, deme- tiyiz: Çünkü madam ki, en iyisini arıyo- ruz, “Eyi,, ye en yakm olan “Eyip,, tr! » kan fıkralatından birinin Se- lâmi İzzetin bir yazısından almış, Ve bu... Bir “İntihal, miş!.. mi İzzetten intihak Ben, fazla güldürehilecek bir nükte bulmak- tan âcizim. Hem ayol, 'Selâmi İzzetin “telif, eseri de var mı ki? Selâmi İzze- tin yazdığı bir yazıyı tekrarlıyan bir muharrir, olsa olsa, onunla ayni mev baa müracaat etmiş sayılabilir, Hem bir mubarririn, Selimi İzzetin hir yazısından müstefit olması, “intihal, sayılamaz, Böyle bir harekete takılabi- lecek de, olsa olsa şudur: “ seİintihar!,, Halbuki, Refik Halidin - çok şükür - böyle bir cinnet göstermesine | i z : fi vi i i Ami elisi veli ken he MİLİM ! Naci Sadullah Tercüme Eserler Meseleri Yazan; Naci Sadullah gran birkaç gün evvel, bı sütunda tereiime eserler dolduran Tisan hatalarından ya ka silkmiştim, O yazımın iddir mı isbat eden misalleri arasındı eski Moskova Sefiri Galin Ke mali Söylemezoğlunun — “Rusyr tarihi,, adiyle fransrreadan dili . mize çevirdiği malâm eserden & lunmıs bir cümle de vardı, Galip Kemali Söylemezoğlu dün “TAN,, nesrivat müdürlü. üne uzun bir mektup gönder. miş. Bana cevap olarak yazılmıs bulunan ve bu sütunda neşri ri. ca edilen hu mektubum, yazımla slâkadar bulunan kışımları şut akdar: al i Sadullah'ın, 243.941 'TAN,. gazetesinde inti- sar eden fikrasında, şu cümlele. Ti okudu: le “Şimdi önümde, “Rusya tari, hi., İsimli bir eser duruyor. Galip Kemali Söylemezoğlu tarafın. dan fransızcadan dilimize çevri- len bu 472 sayfalık eserde, en a7 bin tane “sarf ve nahiv,, hatas var. Bu eserden — tek virgülü. nün yerini dahi değiştirmeden — aynen İktibas ettiğim şu cümle- ye bakm: “Rusyanın büsbütün İstimal ahval ve şerait altında büyük bir devlet teşkil ederek, Avrupa si. vasetinde mühim roller ovnamı, ya başlaması, yine bir Alman dün | P7epsesi olup, ve Rus tarihinde büyük lâkabivle maruf Deli Pet- “Boileau'nun “Le siyle e'est b4- | Phomme, düsturunu tebii bilin. siniz. Benim de kırk yılık Tör üslâbum vardır ki artık değişe. mez. “Sarf ve nehiv,, kocalığı da vapmadığım için, o bapta da faz. la mümaresem (yoktur. Onun isin, yazmızdan hakiketen müte. essir değil, bu 472 sayfalık eseri bastan aşağıya okuyarak, binden fazla ve nahiv,, hatasını bi. le kaydedecek derecede mesleki ve 'ilmi bir fazilet göstermiş ol. manızdan cidden çok memnun oldum. ” Dört solukluk cümleye gelin. ge: O cümle, sizin tercümesini sakat bulduğunuz kitubin başın, da tarafımdan yazılmış olan ya. udadır. Ve dört solukta okunur ise: “Deli Petronun-kızı İmpa, tatoriçe OElisabetb'in anasının bir Alman Sadını olduğu ve o. nun da, 1 kânumusani 1744 te vâki daveti üzerine, prenses Jeanne Elisabeth tarafından Mos, kovaya getirilen, Andhalt . ser. bat prensesinden Sophie - Frğ. dörigue Katerine adı bir kızı dünyaya geldiği — yani birinci İmparaloricenin anası, fkinelsi, nin ise babası Alman olduğu — ve Rusya siyasetinin Avrupada mühim rol ovnamıya a da işte hu Katerin devrine tes- düf eylediği pek güzel anlaşılır!,, Üstat Galip Kemali af buyur. sun amma, ben o cümlenin — yi. len de bi ey aliya “e " : sey ya Üstadın — tamamını bu sütu- /ma sığdıramyacağım — wzun mektubunun o diğer kısımları, tar olmıyan tafsilâtla dolu, Me, selâ, Bay Galip Kemali, mektu- bunun © kısımlarında, eserinden bâhis yazımı nerede, nası, ne münasebetle okuduğunu anlat - mak için, eski ve mini mini hart, lerle tam yarım sayfa yazi yaz- muş; Üstadın hususi bir işi var. muş. Bu işi halletmek üzere danaya gitmis. Adanada pek eski bir dostu mevcutmuş. Gitmişken bu dostunun ziyaretinde de bu- İanmaış. O dostu kendisine: Aman birader, Odemis, “YAN,, da Naci Sadullah'ın ya- sışanı ol mu?, Üstat: İ “Hayrolat,, buyurmuş. Dostu izahat vermiş... Senra...., Bereket ki başka vatandaşlar, yazılarımızı ukumak teveeefihü. nü göslermek için, bu kadar me- rasime lüzum görmüyorlar, ve hu kadar sebep aramı; Mevzuma çok uzun bir griz. gâhtan sonra girebilen üstadın kalemini o teferrünt kabilinden tafsilâta gömülmekten kurtara tandasların tabiatlariyle sovad- ları arasında o teratlardan bâhis mayişı, bana Refik Falid'in, va- güzel fıkrasmı hatırlattı. Cünkü — Refik Halid'in kalakları cin. laşın — muhterem Bay “Galip Kemaâlt,, nin soyadı 'da..... “Söy- Temezoğlu!,.