e Aİ EŞ ek dl kk m a ag YAZAN: GENERAL ARCH UNGİLIZ ORTA BANK Sb ARP EDİLE WAVELL, Ordu İçinde Rolü ve Durumu Ne Olmalı? Eğ Kumandan - Kurmay münasebetleri MK vmundanın Kıtalarla münasebe- tini temin eden vasıta, Kur- may heyetidir; kumandan bunun arâsiyle orduyu kontol ve İdare der, Bu meselede her kumandanın visyet edeceği iki basit kalde vardir: Kurmaya alt vazifeleri kurmaya bı- Kurmaya vâzih ve sarih ta» dir. Emir wlimdeki kıtalar, temasta bulun- ve onun her şeyi kurmayın gözü ile görmesini iste- erler. Bunun için de kumandan, zamanının azmı yazıbanesinde, ço. Bunu krlalar srasında geçirmelidir, Kumandarın kendi emrine bağl tüzütam kumandanlariyle tnünasebe. ti metelesinde, Üzerinde ehemmiyet, İe durulacak nokta, bı vi hususiyetlerini toplanır. Kumandan, bunlar. vangilerinin teskine, han, tahrike muhtaç olduğunu, bir nin ifası hususunda kirin iç #ina harekette serbest bırakılacağını, kimin kontrole tâbi tutulacağını bile» cektir, Kıtsat kumandanları arasın- da öylesi var ki, uzun ve tafsilâtir İalimala muhtaçtır; öylesi de var kl, bir iki umumi çizgi ile verilen emrin mahiyetini derhal kavrar. Yine öyle generaller var ki, yüksek kumandan- İsim emir ve nezareti altnda çalış- tukları middetçe, pek parlak işler gö- rürler; öyleleri de var ki, kumandan. hizta tek başine kalır kalmaz şaşırıp Kalırlar, Bu iki tipi bir arsya getir- mek, işbirliğine sevketmek — # rimce, kumandanı düşen ebemmi- yetli vazifelerden biridir. e A "Asker niçin harp eder? menden kıtalara o münase- betleri meselesini kati kaide- lere bağltmak, oldukça giçtür, Kı- Sant #ibaylarının bu meselede takip Gdedekleri yol, eldeki malzemenin nevi ve cinsine güre hareket etmek» ten, yani askerlerin tablatine uy » maklan ibarestir. Bu münasebetlerin şartları, ordudan orduya değişir. Pu- kut esasi: bir mesele vardır ici, her ordu için birdir: Bir askeri, hayatını iehlikeye sokan âmil nedir? Ve bir kumandan, ordusunun o muksvemet iabiliyetini ne suretle arttırabilir? - Hiçbir asker ölmek istemez, O halde ona ölümü aratan sebep nedir? Ga- nülme kavuşmak mı? Şöhret kazan mak 'mı? Disiplin mi? Anane mi? Memleket sevgisi mi? Bir fikre veya bir şahsiyete bağlılık duygusu mu? - Ganalm ve şöhret ihtiraslarının kuv- veti, bugün bir kayll azalmıştır. Za- ten bunlara erişmek imkânları da, pek o kadar bol değildir, Nişanlar ve terfiler, mizbi ezilen edilmezse, kıskatçlıklarn uyanması. na sebebiyet verilebilir. Bana kalırsa, #skerdeki feragat duygusunun ve ö- Jürm hazırlığının Başlıca Arili, mem- İcket sevgisidir. Geçen dünya harbi- ne ait bir eserde şöyle bir fikra 0- Kudağumu hatmlarım: “Bir asker, hakarz bir davaya hiz- met ettiği Için, firar etmez veya- hut, aksine olarak hakir bir dava lehine mücadele ettiği için de, harp simez, Asker, yalnız daha zayıf ol» duğunu hissettiği vakit firar eder ve kendisini daha kuvvetli hisset. tiği veyahut subayı kendisine bu duyguyu telkin ettiği için bı ö sahsiyele | beğlihik barbe atılmak, eski zamanlara 848 bir tershürdür. Yesilder eüyoruz. plin, âskeri Zeragat duy- m ilk şartları gibi telâkki Fekat zamsnunızda disi diğimiz. mâna, o eskidemberi disiplin, adiyle © andığımız ikten çok farklıdır. Fakat ce ralin ehemmiyet vereceği asl mesele, ordu İşlerinde lam bir adaletin hükim olmasi nek tasmda toplanmalıdır, Asker, alman tedbirlerin ve verilen emirlerin sert ve şkldetli olup olmadığına bakı hazlı ve adelelli olduğuna kani duklan sonra en ağır emirlere bile i- İaat eder, Asker, ordu hayatında şah» sf refaha, muntuzam surette bes » lenmesine, iyi elbise verilmesine, te- miz bir yerde yerleşmesine, sıbhi ba- kımdan mahrum olmamasna bir ifade ile iyi g meleye ehemmiyet v niyet duygusu, yani harbin iyi yekilde netleeleheceği ve onun tek - Tor serbest hayata avdet edeceği U- midi de, bundan ehemmiyetsiz bir â— mil değildir. Derek, top ve yağ! Yağ yerine top değil!, #* Ordunun sevdiği generaller An İaşesine dikkat edep, 0- na başarılması kabil vazifeler verer Ve muharebeler kazanan bir ge. neralı pek tabildir ki, kwa bir zaman/ zartmda ordunun itimadını kazana. caktır. Fakat ayni zamanda orun bağ- hlığnı da kazanıp o kazanmıyacağı, başka bir meseledir, Wellington, orduya git ape mese- lelerinde pek seri davrardığı ve b: bir muharebeyi kaybetmediği halde, ordu tarafından hiçbir zaman sevil tnemiştir. Buna mukabil, halkin te. vercüh ve duygularına asla aldırış etmiyen Kitrhener, Atbara tübhâre- besi meydan:rs ordunun içten gelen bir alkış tufanını mazhar olmuştu. Çünkü asker, onu görür görmez, düş- tüğü müşkül (vaziyetten kendisini kurtaracak ve zafere isal edecek tam bir şefe kavuştuğunu duymuş ve he- yecana kapılmışu, Bir kumardann orducü gevilip / sevilmediği moktas, mühim bir mesele teşkil etmez; yeter ki, onun tam itimadari hale olsun! Bir kumandan hiçbi; zaman ordunun muhabbet ve teveccükünü Kazanmak emelini beslememelidir. Onun için askerin takdir ve saygısı kâfidir. Yazla labâlilik, ıszlığa yol açar. Maliye Vekili Bugün Şehrimize Geliyor Ankara, 27 (TAN) — Maliye Vekili Fuat Ağralı bu akşamki ekspresle İstanbula hareket et- miştir, Münakalât Vekili Cevdet Ke- rim İncedayı vekâlete bağlı mü- esseselerde yapmakta olduğu tet kiklerine dün de devam etmiş - tir. Vekil birkaç gün daha bu - yada kaldıktan sonra Ankaraya dönecektir Zamanımızın totaliter) © | derecede artmıştır. İstanbul Kros Takımı Bugün Gidi İnönü koşusuna İştirak etmek üzere İstanbul kros kantri ekip- leri bu sabah Bandırma tarikiy- le İzmire hareket edeceklerdir. Biri mekteplilerden müteşekkil olmak üzere üç takım halirde bu kosuya iştirak eden nbulun j birinci takımı, Riza Maksut, Eş ref, Hüseyin ve Ertandan mürek- eptir. Koşunun favorilerinden biri de Ankara ekibidir. 12,200 metre ü- zerinde Ankarada yapilmiş olan Atatürk koşusunun galibi ile Ri- za Maksut bu koşuda rövans için evep çekiseceklerdir. Riza sut bir seneden fazla tenberi varım mukavemet koşula. rı üzerinde ihtisas yapmış ise de İnönü koşusu 7500 metre üzerin- de yapılacağı cihetle, kendisi için daha avantajlı olacağı muhakkak- tır. Gerek fert ve gerek takım ha- linde İstanbul ile Ankaranın çe- kişmesi havli zevkli ve çetin ola- caktır. Türkiye kır koşusu birinciliği bu yil beşinci senesini idrak et- mektedir. Her sene muntazaman Yapılmakta olan bu koşuva işti. rak edenlerin adedi savanı hayret Gecen sene 1941 birinciliğine 20 den fazla takımın istirak edeceği ümit e- dilmekte iken, bu ümidin 40 böl- We ve 46 takım halinde fazlasiyle tahakkuk etmis bulunması çok sevindirici bir hadisedir. 4 Buğün, İstanbul takımı ile bir. likte federasyon azası olan Bur han Felek, Adil Giray. Tevfik Böke ve Füruzan Tekil de İzmire hareket edeceklerdir. Milli küme maçları Mili Küme maçlarını Pazar günü Fenerbahçe stadyomunda başlanacaktır. Daha ilk hafta Fe- nerbahçe ile Galatasarayın karşı karşıya gelmesi, turnuvanın bü- yük bir hızla başlıyarağına alâ- mettir. Bundan evvel Beşiktaş i- le İstanbulsğor karşılaşacaklar- ir. Fenerbahçenin Beşiktaş önün. de duçar olduğu son mağlübiye- tin Galatasaray önünde de teker- rür etmemesi için klüp dahilinde büyük bir faaliyet ve endişe gö- rülmektedir. Dün aksam Fener- bahçe töknik komitesi fotbulcü- ierle bir hasbihalde bulunmuş ve akımın teşekkülü hukkında fi kirler teati edilmiştir. Bu hafta Pöner takımının tatmin &dici bir sekilde tertip edileceği ve muvaf- fak olacağı Fenerliler tarafından söylenmektedir. Atış müsabakası Halkevleri arasında tertip edi. len atış müsabakası bu pazar sa- bahı Şeref sahasındaki Poligön- da yapılacaktır. Müsabakaya her Halkevinden beş alıcı iştirak ede. çektir. Halkevleri bu hususta hümmalı hir faaliyetle hazırlık yapmaktadırlar. TEPEBAŞI DRAM KısMıNDA Bu akalın saat 2030 da HÜRRİYET APARTMANI Yazan ; Sedat Sima * İŞ İSTİKLÂL CAD. KOMEDİ KISMI Bu akşam saat 2030 da DADI jret âleminde tecelli eden bir şe- | mak kolay. fazla mal almak ko- Türkiyenin Harpten Evvel Bi böfis içinde, ihracat hare-|lı ketleri, ithalât hareketle-! Sa rinden daha fazlaydı. Maamafih, bu hal valnız bu haftaya mah- sus değildir. Harpten sonra tica- radır. Bu hafta kildir. Bu şekle göre, mal sat- Jay değildir. Halbuki harpten ev- vel, bu şekil tamamiyle aksine 0 larak tezahür etmekteydi. İstedi- ülmiz kadar ithalât yaprak im-| künları vardı. Fakat, dışarıya mal satmak, bu derecede göniş imkânlardan mahrumdu. Devlet ihracatı arttırmayı üzerine bir vazife olarak almış, “İhracat ofi- si,, diye bir teşekkül kurmuş, Av- rupa ve Amerikaya yeni yeni ti- caret mümessilleri göndermişti Halbuki bugünkü şartlar altında, dışırıya mal satmak için, teşki- lât yapmaya, bin bir türlü mas- raflara girerek, Türk mallarını Avrupa sergilerinde tanıtmaya, dilecek ti cirleri İngi sında tâcirler, yeni göçen seneden Haftanın keçi o derileri Harpten sonra Çünkü büyük bir abloka içinde 0- lan Avrupa, ham madde, yiyecek buhranı geçirdiği için, Türkiye- den mal almıya muhtaç bir vazi- vettedir. Nitekim Finlânda, İsveç Holanda gibi memleketler hay- tar, bin İiralık deri küspe bile satın almaktadırlar, o |&i gü Buşünkü abloka şartları attın. da, İsveçin cenubi Amerikadan keten tohumu, Finlândanın Ame- rikadan buğday, pamuk, Holan- danın, kolonilerinden küspe ve yiyecek almasına imkân yoktur. rilmiştir. Vaziyet bu suretle tecelli ettiği cin, Avrupa memleketleri müte- madiyen ihracat mallarımıza ta- lip olmaktadırlar. Bu vüzden ke- ten tohumu, küspe, kepek gibi mallarımızı ilk defa olarak Av-| İl Tupaya satmak imkânlarını elde ediyoruz. Demek oluyor ki, harp, ihracat maddelerimizin talepleri- ni arttırmıştır. İktisadi Hafta | İçindeki Alım ve Satım İşleri - Son Bir Haftalık İdhalât ve İhracatımız k daha pamuk gönderilecekt Tiftik ihracatı da Almanyaya Yapılmaktadır. İhraç edilecek tif- tik mikdarı bir milyon 200 bin Ji-|r inde, tiftik ihracat- çılar birliği, Almanvaya ihraç &- & mikdarını, tiftik ta ticaret birliği de 40 bin fr balva tiftik almak icin, tiftik ih- racat birliği ile müzakerelerine devam etmektedir. Macaristandan #iftiklerim!ze kâ: $i talepler artmaktadır. Alâkadar mevsiminde tiftik söylemektedirler, cat maddeleri arasında kuzu ve propagandalara ihtiyaç yoktur.! karsı her tnrftan talepler artmış. İsveç, Finlândadan bile kı ve keçi derileri istenmektedir. B: kaç güne kadar Almanyaya 750 İhraç edilecek deri mikdarı, ihra- cat tâcirleri arasında taksi, van yemi olarak bizden kepek, | mistir. Buna ait liste de, evvel- Ticaret Vekâletinden sın taka ticaret müdürlüğüne bildi- Balık ihracatı da, Bulgaristan, Yunan Cekya, Almanyaya bile tadır. Alman firmaları, taze ba- lıktan büska tuzlu ve konserve balıkları istemektedirler. Alman- vaya ihraç edilerek iki milyon Ji- ralık ihracat listesinde, konserve. ve de bir hisse ayrılmıstır. 'unanistandan kimyevi mad. deler, Macaristandan Tuna yolu ile sınai mamulât gelmiştir. Askeri Vaziyet Harrar'ın Sukutu ve Harp İngilizlere Açacak (Askeri muharridmiz yazıyor) Şarki Afrika dövizle yapılmı ve nisbetle içüsüz farklarla aşaruk, harp i rekorlar kazanmışlar. dır. Şarki Adrika harekât sahalarının en mülim bölgesi, geçerlerde de ka dettiğimiz gibi, cenubu şarki böl, sidir. Oİngilikler gecenlerde © #üptetikten ve bilhans wki ile Perberm limanı arasmdaki yolu da kontrol altına sidiktan son. ra, külli kuvvetlerini Harrer İstiza- doğru koluylıkla sevketmişler | ve buradaki ürrzalı urszide en söühim geçit yerlerinden geçerek nelsi Har- rar'a Yi ire kadar yaklaş mışlardır. Bu şehir, bugün Yarın su- kut etmek üzeredir, İtulyanlar, şehri kurtarmak için el taksim edecektir. İsveç, İsv senenin o kırkım rekoltesinin farksız olduğunu kasma bu ta- raflara sevkedilmiştir. Hattâ Habe- şistan umumi valisi ve kumandanı Aosta dükası,: Addis - Abebu'dan Harrar'a gitmiş, müdafaa Rumandan- Uğmı bizzat kensi eline ölinağtır, Fa- kat bütün bu tedbirlere rağmen, İn- Eliz yürüyüşü hiç durmadan devam etmektedir. İtalyanlar, ellerinde bu- . Taksitle ci derecede ihra- bulunmaktadır. bu nevi derilere ihraç edilecektir. edil Esas No. Veri Romanya, an, hattâ pılmak Musta- mi. Mah. Es, Camli şerif, Ye Hi- sar altı sokağı No, Ee, 9, Ye, 14 “Güleami ci- vurında ve Fener cad- desinin ilk sokağında- dır, Adresi ve tafsilât yukarda ya; tâbi olmak şartiyle satılacaktır. Addis-Abeba Yokmu) Kuymati 8.00 Program e Fasil bez 8.03 Haberler o | 19,30 Haberler 5.18 Müzik (PI)İ 1845 Konuşma 845 Yes 1i$- | 19.50 Müzik 20,15 Madyo | zetesi 20.45 Temsil 2130 Konuşma 2145 Salon kestrası 2230 Hrberler 1245 Müzik 23,00 Cazband | (EL) İ23,25 Kapanış TENİ 05 Saz eserleri 13.20 Müzik (PL) * 18.00 Program 18,03 Müzik Marika Rökk Bansn bütün ih savvetlerini ab hatlına sakmuşlardır. Artık imdat p lamazlar. Burdan manda, bu muh telif oepbeler arasındaki © mesafeli o kadar uzundur ki, istenildiği and ve tam zamanında bir cepheden 550 rüne kuvvet selbine imkân yektir Bu şartlar içinde artık sukufa mah küm telâkki edilmesi lâzım gele Hürrer'dan sörra, İngilizler için ta kip edilecek tek ve son bir hedef ka liyor: Addis - Abeba, Satılık Ev Emlâk ve Eytam Bankasından: Nev'i Zemin kat üzerine 3 katlı hane 4 vün, 2 sola, 1 ta- rana, İmuzte balk, 1 held, 1 hümam zili gayri menkul açık arttırma Wsu- ile ve ilk taksiti peşin geri kalanı öç senelik taksitle ve $$ B İ/2 faize İhale TA,lMI pazartesi günü suat ondadır. Müzayede sırasında veri» dirde taliplerin o depozltalarını mühür kullananlurın mühürleri. Mal almiya gelince, bunun Ib. Demir madeni eşya birliği de, racat kadar kolay olmadığını yu. karıya yazdığımız için, bu mev- zuu bir daha tokrar etmiyoruz. Maamafih ithâlâtın güç olmasına rağmen, memleketimizde ithalât malları üzerinde bir yokluk his sedildiği de vâki değildir. Yedi- kule deri fabrikeları (o dişsrdin ham deri gelemiyeceğini düşüne- | rak endişe etmişlerdi. * Halbuk! bu sene fazla mikdarda kesilen sığır yüzünden, piyasada sıfır de- rilerinin mikdarı a .niştır. Bun şka hayvan sahipleri, deri sanayiinin aradığı vasıflara uy- gun deri yetiştirmek icin ona gö- re hayvan beslemektedirler. Vak- #iyle, cenubi Amerikanın kalın ham derileri piyasaya geldiği için, hayvan sahipleri bunu düşünme- mişlerdi, İhracat: vu haftanın ihracatı, en ziya-| de, tütün, pamuk, tiftik maddelerine inhisar etmekteydi. | Tütünün birinci derecede müşte. ; risl Mısır ve İngiltere, ikinci de-| recede müşterisi Almanyaydı. Yugoslavyaya”bir buçük milk yon Liralık pamuk satılmıştır. Ti. edilmiştir. Bu Kör Ahmet te sıçradı. — Ne var usta? 4 v — Hay, Allah belâsıni versin... Koş ulan... Ali omuzundak! kepeneği atıp, deyneği kaparak fırladı. Bir yandan da Ahmede bağırıyordu: — Kurt var... Sürüyü kolla? O kadar bızlı koşuyordu ki, Ahmet, ona yetişe- miyeceğini anlıyarak sağa doğru yayılan sürüyü toplamak için yolunu değiştirdi. AH ,canavarı karşılamak üzere, sürü ile çalıların arasına girmişti .Hem koyunları Ahmede doğru ko- vâlamak için haykırıyor, hem de köpek gibi ulu- rdu. “Bütün hayvanlar, çalılıktan süratle uzaklaştık!a- rı halde bir tanesi orta yerde kalmıştı. Bir kere meledi, sonra çalılık istikametinde kur dun arkasından koşmıya başladı. Alİ, canavar tarafından wsınlan koyunun korku- dan ne yapacağını şaşırarak ekseriya peşi wra koş- tuğunu bildiği için hayret etmeden arkasına düştü. Çalı kürpelerine beş, on adım kala, koyuna yetişip kuyruk yönüne yapıştı. Hayvan, keskin keskin meleyerek hâlâ ileri a- tılmak, kurda doğru gitmek istiyor, çırpınıyordu. Canavar da, altı, yedi adım ötede durmuştu. Ay ışığında gözleri kırmızı kırmızı parlıyordu. Ali, koyunu daha sıkı tutarak sopasını savurdu. Sopa havada vınlıyarak dönünce kurt, bir kaç adım geriledi. i Ali, silâhı olmadığ iiçin sopayı büsbütün fırlata. mıyor, hızlıyan dairelerle başının üstünde çeviri. yordu. Bir iki kere köpek gibi uludu: — Kurt haydi git! Kurt haydi git! dedi. ın, kolunu sarsacak derecede titriyor, elin. den kurtulmağa çalışıyordu. Ali davarın bu kadar ahmak oluşuma kızdı. Boy. nuzlarına vurdu ve gözlerini kurttan ayırmaksızın '« geri geri sürükledi. “Lâkin kaç adım atıyorsa kurt ta o kadar yak. laşıyordu. Yiyeceği elinden alındığı için hiddet. İenmiş, boynundaki boz tüyler dikilmişti. Savru. Jan ber sopaya karşı bütün sürüyü Korkudan bi. ribirine geçirecek derecede korkunç uluyordu. caret anlaşması mucibince bu memlekete bir buçuk milyon lira- GÜL iNŞANLARI Yazan: Cemalettin Mahır Ali, ürktü. “Ellerim serbestlesin., diye koyunu bacaklarının arasına sıkıştırıp dikildi, Bir müddet karşı karşiya”durdular, Kurt, bu sefer ard üyakları üstüne oturmuştu. Bu haliyle sıska bir köpeğe benziyordu. Çobanın silâhsız olduğunu anlamıştı. Hiç telâş etmiyor, a- Tada, sırada, dişlerin! göstererek hırlıyordu. Bu öfkeyle sürüye dalmağı akıl etse, vurduğu ko. yunu parlaçalardı. AJI, tehlikeyi sezdiği halde, bunca senelik çoban namusuna yediremediğinden beş, altı, hattâ or beş zarara karşı gözü görerek bir koyun veremi. yordu. Bir kaç kere havladı ve değneği savurdu. Yolda sancılanıp birdenbire ölen köpeği (Alas) sağ olsaydı, şunun boğazımı sıktı mı, öldürürdü, Cana. vara belli etmemeğe çalışarak koyunu bacakları “İ arasında tekrar arkaya arkaya yürüttü. Aralarındaki mesafe biraz açılınca kurt, dört a- yağı üstüne kalkarak uludu ve dişlerini gösterdi. Ali bir yandan sürüyü ne yapacağını düşünü. yor, bir yandan Rıza Beye de, sinsilesine de küf- rediyordu. Allahın bu köpeksiz. memleketinde bu kadur aç gözlü bir kurdu karşı, beş yüz hayvanı müdafaa etmenin çi , Kiğiğlikle ulamaz- sa, sabaha kadar a am A — Sürüyü yoluna indir. — Baş üstüne... Ulan, merkebe dikkat et... Paralatırsak, bir raralata benzemez a! topla, bü lânete sezdirmeden tren No: 17 Ali, sürüden pek uzaklaşmamağa çalışarak ko. yunu ağır ağır geri çekti. Kurt yaklaşınca sopa. Sını savuruyor, “haydi git, kurt haydi git!, diye yalvardıktan sonra hiç faydası olmadığını bile bi. le köpek gibi uluyordu. Bir aralık dizlerinde ıslak bir hararet hissetti, Eğilip yokladı. Avucuna sı. cak ve yapışkan bir şey sıvaştı. Kurt, bir vuruşta karamanın kuyruğunu paralamıştı, Kan akıyor. du. Hâlâ bacakları arasından kurtulup kurda koş. mak için debelenen koyunu tartakladı. — Alçağın rezili... Alçağın rezil. Namus et. mesem vallahi, billâhi seni veririm şuna... Valla. hi, billâhi veririm! Kurt, tren yoluna kadar peşlerini bırakmadı. Sonra kuyruğunu kısıp büyük penceli ayaklarını sürüye sürüye çalıların arkasına geçti, Lâkin Ali, bu oyuna aldanmıyacak kadar usta çobandı. Koyunları deniz kenarına indirdi. Sürünün bir yanını suya, bir yanını tten yolu yarmasına daya. dı. Baş tarafa Ahmedi yollayıp kendisi arkaya geçti. Buraya gelinciye kadar büsbütün takattan dü. şen yaralı koyunu ölmeden evvel kesti. Sabaha kadar, hem canavarı kolladı, hem de karışık bir mesele düşündü: “Koyun kısmı fırtına. nın patlıyacağını, zelzeleyi, su baskını olacağını, vaktinden önce seziyordu da, kuyruğunu paralı. yan kurdun, ardı sıra neden koşuyordu? Sonun. da yenileceğini neden kestiremiyordu? Velhasıl, Allahın akıl almaz işleri çoktu. n Riza Bey, parmaklarını tükürükliye tükürük. Slovakyadan 300 ton civi sipariş etmiştir. Yakında gelecektir. -İn- giltereden gelen 15 bin sandık te- eke, petrol kumpanyalarına ve- rilmiştir. Kahveye gelince, Port Saitte- bulunan 40 bin çuval kah- ve, vakında meml6ketimize gele. | cektir. Bundan baska Avustralya. ya.20.bin liralık ham,deri sinahiş yolundan beklenmektedir. Hüseyin Avni te şubemiz emlâk ser Hazine Peşinde PETER LORRE » İ MARY MAGUİRE | nazan Fransızca sözlü 2 mullar da Basra İsteklilerin pey akçesi, nüfus tezkeresi ve üç kıt'a fotoğrafla birlik- ta (868 — 2470) sm Bugün ASRİ Sinemada mamna, sue Dile ağ ği SABAHSIZ BİR AŞK GECESİ CHARLES BOYER - a IRENE DUNNE | süper Film Birden BD Feci bir âkıbete uğrayan MADLEN LAVKENS'in GAP ZLER yan Paris Heyecan içindedir. ini ara, ACABA KATL Mİ OLUNDU? YOKSA KAÇIRILDI MI? ARAŞTIRMALARA MÂNİ OLÂN KİMD'R? MÜCRİMİ Kİ M SAKLIYOR? (KRİSTİNA SÖ DERBAUM) un oynadı; BU AKŞAM B ŞARK Suarede yerler numaralıdır. liye paraları saymağa başlamıştı. Elleri tesbih çe. kiyor gibi alışık hareket ediyor, ezberlenmiş bir deayı yavaşça okuyor gibi ağzını kıpırdatıyordu. Dudakları kıpkırmızıydı. Çenber sakalı, rafta ya. nan yaz lâmbasının ışığında boyalı gibi simsiyah parlıyordu. Sedire bağdaş kurup oturmuştu. Sır. tında kahve rengi çuhadan bir elbise vardı. Pek bol kesilmiş ceketinin etekleri, diz kapaklarına kadar iniyordu. Halbuki pantalonunun paçaları, bilâkis kısa ve der olduğundan uzün konçlu mest- leri tamamiyle görünüyordu. Siyah fötr, şapkast. ni, ancak kasabaya, nahiyeye giderken, yahut ta büyücek memurlurdan bir misafiri olduğu zaman kullanırdı. Çoban Ali: “Para sayılırken bakmak ayıp olur... iye gözlerini yerden kaldırmıyordu. Kapının sağ tarafında, ocağa yakın, diz üstü oturmuştu. Rıza Bey: “Otur... Haydi otur!.. diye ısrar ettiği için memnundu. Fakat kımıldamağa sık, Buzlu kürt kiliminin üzerinde kalın baldırlatı sız- lamağa başlamıştı. Kapınm solunda, Riza Beyin dört oğlundan en küçüğü Hüseyin Bey ayakta, hizmet bekliyordu. Ellerini göbeğine kavuşturmuş, gözlerini ayakla. | rının burnuna dikmişti, Değnek gibi ince bacakla rına sımsıkı sarılan kilot puntalonunun altında kırmızılı, mavili yün çorapları, Aliyi şaşırtacak k, dar büyük görünüyorlardı. Nüfus kâğıdına bakılır. sa, Hüseyin Bey 12 yaşında idi. Halbuki Ali onun doğduğu zamanı biliyordu. İlk yazda, tamam on beş yaşını bitirecek on altısına basacaktı. Kâmilin Fatma ile, alacağı kızla, yaşıttılar, Hüseyin Bey, birbirine bitişik siyah kaşları ve kemerli burnuyle babasına çok benziyordu. Bu kemer burnun altında dudakları incecik ve mos- mordu, Dalma işliyormuş gibi kısılmış duruyor. lardı, Cepleri, yukarıdan aşağıya, çapraz kesilmiş hu heyecanlı filmi YÜK İLK GECE de Sinemasında Seyrederek bu Sırrı anlyacaksınız. s BULMACA 123 i567159 Soldan Sağa: 1 — Ayrılış 2 — Arapça 3 — Uzaklık bildirir - U- ye - Bir renk 4 — Olur mu? mâ- nasına gelir - Bayağı 5 — Zekâ se İ hibi - Bir erkek ismi 6 — Bir ha- life - le, beraber 7 — Yemexten emir » Şart edatı * Bayram 8-— Bir nakil vasıtası 9 — Müessir, Yukandan Aşağı: 1 — Çoğalan 2 — Işçi 3 — Bir nota - Bir sa- yı - iskambilde birli 4 — Fasla Cüsseli 5 — Rıza gösteren - Esir gememek 6 — Giyilir - Kabile 7 — Bağlama edatı - Isyan eden Isim 8 — Adaleli 9 — Müellif avcı biçimi ceketi de, kilet pantalonu gibi çizgili| gen siyah kadifedendi. Beline Tosya işi bir kuşak sar. miştı. Yaşına göre beygir terbiye etmesini, mav. zer atmasını iyi bilirdi. «Arkası Var, Sağa: sail - En 8 — Italya 4 — Nihal» Iki 5 — Oken - Leh 6 — Şe - Fa 7 — Miskinlar 8 — Asüriler 9 —