İ kitap yazmak merakında olan ? Türkçe imlâ eder, İrfan bey de | iki sayfasına göz gezdirince, is- İ leri için depo haline koymuştu. # leri, Şamlı Hikmetin ortaya at- Hi lesten Bağdadı tamirleriz! Mahir; & hane lâzım. Sorulacak mühim bir X mesele bulmalı. İ bir sey bulunur. X denbire bir sey bulamıyorum. © bir cevher yumurtlıyacak. Yazan: ULUNAY “ Elmasyanın bu Âllmlik zaafıni $ bildikleri: için diğer enkaz, sikiş- $ tıkları zaman, öğle, bazan da ak- şam yemeklerini bedava savuş- turmak niyetiyle aralarında Yal- nız Elmasyanı değil, en kuvvetli akıl mütehassıslarını çileden çi- Kkaracak bir mesele düşünürler ve sanki o meselenin hallini arzu etmişler gibi üstada müracaat €- İ derlerdi. Bu çareye en ziyade baş # vuran İrfan beydi. Her şeyi hoş İ ( görmek felsefesi ona Elmasyanın X zaafını da bir iptilâ, bir zevk gi- İbi anlatmıştı. Yalnız İrfan bey her zaman halledilmesi güç mese- je bulmakta müşkülât çektiği için dime -Prense olduğu gibi. arada kütiplir ederdi, Elmasyan eserlerini evvelâ Onları Fransızcaya çevirirdi. Bu #serlerin “İnsaniyetin istikbali", “Beşerde tekâmül merhaleleri”, “İnsan hayvan değildir., gibi par- lak başlıkları vardı. Bu başlıkla- Ta aldanıp kitabı satın alan, bir min müsemma ile hiç bir müna- sebeti olmadığını derhal anlardı. Elmasyan oturduğu spartıma- mırın bir odasını satılmayan eser» K-* ulony ormanında kara fikir Jere dalan hayat kazazede. tığı ölüm fikriyle büsbütün yeise kapıldılar. Nihat: — Haydi gidelim! Dedi. Hem hem de be- — Elmasyana gitmek için ba- —Düşündüğün şeye bak. Elbet — Kolay değil azizim. Şimdiye kadar akla gelmedik meseleler bulduk. Ne kadar düşünsem bir- Şamlı Hikmet bağırdı: — Buldum. Buldum... Nihat: — Hazır olun, arap oğlu yine ana soralım: Tavuk mu yumurtadan, yumurta mi ta-! 'wuktan çıkar? Hepsi giyüştüler. Nihat: — Hepimizi birden kovdura- Ali bey — Yahu! Dedi, şu İ Elmasyan cidden büyük adam... Biz beş ki- siyiz. Ona yutturacak bir yalan bulamıyoruz. O bir başına dünyx- ae buluyor. il Hepsi sordular; — Bir şey buldun mu? — Buldum. Fakat şimdi söyli- yemem, Orada açacağım. Evvel- 'den söylersem işin tadı kaçar. Ormanı kestirme geçerek Pa- siye kadar yürüdüler. Küf ko- kulu apartımanın karanlık mer- divenlerinden çıktılar. Nihat ka- pıyı çaldı. Ses, seda yoktu, | — Evde kimse yok galiba. Aksam yemeğinin atlanması! tehlikesi hepsini birden endişeye | düşürdü. Nihat, ikinci defa ça-| larken: — Belki Elmasyan yoktur. Fa- kat mutlaka Ağop evdedir. mm zilden sonra bir ses işi- tildi: — Geliyor, geliyor! Dedik... * * Ke açan ceketsiz, yelek- siz, gömleğinin kolları dir. seklerine kadar sıvalı, çıplak a- Yaklarımda şıpdık terliklerle, Elmasvanın kızkardeşinin oğlu A. #optu. Gayet müteassıp Ermeni olduğu icin Türlerle bile konu- $urken sözlerine ermenice keli- meler karıstırırdı. Cocukken ana. dan, babadan öksüz kalmıs, El- masyan. dayım olduğu için vasi tayin edilmis ve zavallının baba- dan kalan bütün malını, âlimlik illeti ile yemis bitirmişti. Agop. cökük avurtlu, zayıf si. masına bir tebessüm vermiye ça- Mışarak: — Hoş gelmişsiniz! Dedi. Bu- yur ediniz.. Nihat sordu: — Elmasyan efendi vok mu? | — He! Bura idi. Biraz daşra çıktı. Umarım ki gec kalmasın. O ki randevulu oldunuzsa nerde ise hip devi gelir. Alimin vazı odasına girdiler: Bir kenarda, geniş, cilâsı kal- mumış bir yazıhane vardı. Pence- lerden sarkan tül perdeler Y İivme macavralara dönmi “haram hav citmi rinin tüyleri dökülmü siyah kirli bir derive benzemiş. kocaman bir koltuk vardı. Oda “Kapısının tam karşısındaki şömi- menin raf gibi çıkıntısında bir sü- aydi kalkın! Dedi. Gide- Tefrika No. 24 çatlak vazoya da kâğıt çiçekler sokulmuştu. İskemlelerden biri- nin üzerinde sayfaları dağınık bir lügat kitabı duruyordu. — Ortalık biraz dağınıktır. Ku. sura kalmayın! İrfan bey gelme- yeli beri bizim dayı yeni kitabı kendi kaleme slmaktadır. Bu yüz den biraz sınırlanmyır! Evvelden İrfan beye Osmanlıca dikte eder. O da Fransızcaya döngel ederek yazardı. Şimdi hepsi onun üstü- ne kalmıştır... Dayımdır. Fazla lâf edemem ya... Nihat: — Ağop efendi. Öyle söyleme. Dayınız âlim, fâzıl bir adamdır. Elbette kitap yazacak ki bütün dünya istifade etsin... Agop manalı bir eda ile baktı — He! Dedi. Öyledir amma, bastırdığı kitapları alan yok. İlk Yazdığı kitaba dünya kadar mas- vaf etmiştir. Kitapçılar boyuna haber ederler: “Kitanları aldırın, yoksa kâğıt parasına okka ile ve- receğiz!,, derler. Ben de gider, yüklenir getiririm Mahir: — Bunları dayınıza söyleyin. Bakalım ne diyecek” Agobun, hakikaten bu büyük günahı işlemiş gibi yüzünde bir korku belirdi. — Aman beyim! Dedi. Tabiat. tını bilmez gibi lâf etmevin. Be- nim dayı terelellidir. Ne derse he demeli. Yoksa ibibik kuşu gibi kızarır, Korkarım ki bir yerine inmesin... Bir gün Veli bey gelmiş idi. Yoğurt üstüne bir lâf etti. Dayım da bir sürü anlamadığım lâflar sıraladı. Yoğurt esasında midede durmaz imiş. Dosdoğru şillere geçer imiş. O yizden ağız dan yemek doğru değilmi. Mide Bazmolmuş yoğurdu tekrar haz- medeceğim deyi bos boşuna çe- laşırmış, Öyle ise voğurdu asağı- dan ihtikan etmeli, doğru barsa- #a vermeli imis, Provayı yapmak için bir ihtiyar dilenei “arı bul- duk. Yüz franga razı ettik İhtikana yoğurdu doldurduk, verdik barsağa... Bir litra yoğur- du barsak alır? Karıdır kendini sıkamadı. Birden laşka etti ise, dayım da ben de sarılı beyazlı su- lara böyandık.. O gündenberidir yoğurdun adını “ansam, öğürtü geloor. Bir de bende sınamak is- tedi ise-"Dayı! Bende fistü'vâr2 dır!,, deyi bir yalan attım. Yakâ- mu kurtardım. (Arkası var) —m— m. İzmirde Paraşütçülere Karşı Tecrübe Izmir, 27 (TAN) — Bugün bu Tada paraşütçülere karşı müda - faa tecrübeleri yapıldı. Mefruz a- kınlarda paraşütçülerin bir kısnu havada diğerleri yerde imha edil. di. Mücadele ekipleri modern si- lâhlarla teçhiz olundu . Dazardı. imdi hepsi onun üstü- İaşe Teşkilâtı Ankara, 27 (TAN) — laşe w- mum müdürlüğü teşkilât kadro- sunu ikmal etmek için lise me- zunları arasında bir imtihan aç- muştır. Imtihana 46 kişi İştirak etmiştir. Bunların içinden mü - sabakayı kazananlar teşkilât kad rosunda münhal bulünan memu- riyetlere tayin olunacaklardır. İaşe müsteşarlığı (o önümüzdeki ayın birinden itbiaren yeni bina- sında çalışmalara devam ede - cektir , Çorap İşi. TAN . ge $. Günaltayın — ikinci Konferansı “Biz Memleketimizi Harbe Sokmak İstemiyoruz, Sulhü Seviyoruz. Fakat, Yakın Şark Harp Sahası Olursa Bunun Mes'uliyeti Bizim Olmıyacaktır,.. Büyük Millet Meclisi Reis Ve- kili Sivas Mebusu Şemsettin Gü- naltay, bugünkü dünya vaziyeti karsısında milli birlik mevzulu konferansının ikincisini dün E- minönü Halkevinde vermiştir. Konferansta Vali ve Belediye Reisi Dr. Lütfi Kırdar, Orfi Idare komutanı Ali Rıza Artunkal, C. H. P. vilâyet idare heyeti relsi Reşat Mimaroğlu ve binlerce halk bulunmuştur. Halkevi salonu hıncahıne dol- duğundan kalabalık o bir kütle nutku dışarıdan hoparlölerden dinlemişlerdir. Şemsettin Günaltay, Türkiye mhuriyetinin daha ilk kurul lerde yakın komsumuz wyet Cümhuriyetleri it- le bir anlaşma yapmış ol duğunu, bundan sonra bütün dev etlerle anlaşıp bir çoklariyle de ademi tecavüz misakları akdetmiş bulunduğunu ve bu suretle hiç bir milletin toprağında gözü ol.İ madığını ve hiç bir millete karşı kin ve husumet. beslemçdiğini lemiş ve nutkuna söyle devam nİştİr; ir; Bozulan dünya siyaseti karşısında hasıl olan huzursuzluk hükümetimizi tedalüi tedbirler âlmıya o sevketmiştir. Bilhassa Mussolini açıktan açığa eski Ro- ma imparatorluğunu ihya edece- dini söylemiştir. Eski Roma impa- ratorluğu demek, Balkanlar, Ana. BELEDİYEDE Lokantalar o Yemek Teşhir Etmiyecekler Belediye, lokanta, kebapçı ve sair yiyecek dükkânlarının came- Kânalrındâ'Yömek teşhirinik ineri ine karar vermiştir. Vitrinlerde ayn ayn klarda - muhtelif yemeklerin teşhiri sıhhi'bakım dan da müzir görülmektedir. So- kağa bakan eamekânlarda yemek tabakları bulunduranlar camları nı perde ile kapıyacaklardır. Eğlence kab i Kiyat ları — Belediye iktisat müdü ğü eğlence yerlerinde kullanıla - cak meşrubat fiyatlarının bir miktar arttırılmasını muvafık gör müş ve hazırladığı fiyat listesini belediye daimi encümenire se ketmiştir Küçük M. Paşcda Bir Yangın iraz dikkat ederseniz, görürsünüz Dün, Küçükmustafapaşa ead- desindeki hamamın o külhanının bacası tutuşmuş ve etrsfa yay Jan kıvılcımlar avludaki talaşla- rm üzerine dökülüp ates geniş lemistir. Fatih itfaiye grupu ye tişerek ateşi söndürmüştür. 'TRENDEN ATLAMIS—Hidayet adında biri dün Kumkapıda tren durmadan atlamış ve muvazene- sini kaybederek perona yuvarlan- mıştır, Hidayet başından ve aya- ından yaralanmış, tedavi altına alnmıştır. “|rındaki kâr hadlerini tayin etmiş- Filistin ve Mısıra da iş bir imparatorluk de- mekti. Bu tahayyülü daima ca landırmak ve İtalyanları heye-| canla bu gaye etrafında toplamak isteven Müssolininin Arnavutlu- Bu isgal edişi, gizlemediği bu s'- yaseti, Tiiliyat sahasına koymak »zminde bulunduğunu göstermiş- tir. Fakat şunu söyleyeyim ki,| eski Romalılara zaferi kazandıran önların kahramanlıkları değil, o zamanki Makedonya Kralı Filipin vanlış siyaseti, yanlış görüşü İ- di. Mussolini “Onlar muvaffak oldu, ben de muvaffak olurum! ümidiyle hareket etti. Fakat bu topraklarda yasıvan Türkler ve Bildir ve başlarında yanlış siyaset iskip eden hükümetler yoktur. ( Türkler ve Yunanlılar, lâzım ge- len tedafüt tedbirleri vaktinde al. mış ve tecavüze uğrayan Eleni, ise kahramanca ve muvaffakı- vetle yurtlarım müdafaa etmek- te bulunmustur. Türkiye Cüm huriveti hükümetinin denizlere hökim ve yakın sarkta sulhün devamı ile menfaattar İngiltere hükümeti ile yaptığı malüm itti. fak bu cümledendir. Bugüne ka- dar yakın şarkta sulh ve sükün devam ediyorsa bu, Türk - İngi- biz ittifakına dayanıyor. Mihver- cilerin evvelâ Avrupa ve Akdenir havzası ve Afrikaya inhisar eden Sebze Fiyatları Kontrol Edilecek UnvwSatışı “İçin Yüzde 6 Kâr Haddi Tesbit Edildi Fiyatları Mürakabe komisyon! dünkü toplantısında, böreklik, baklavalık unların kür haddini yüzde 6 olarak tesbit etmiştir. Dünkü toplantıda sebze fiyat- | larının da kontrol edilmesine kâ- İ rar verilmiştir. Evvelee belediye iktisat müdürlüğü sebze fiyatla- ti. Fiyatları kontrol memurları sebze fiyatlarındaki kâr hadleri ni kontrole başlıvacaklardır. Lüks mağaza işi Fiyatları mürakabe komisyo- | nu, lüks mağazaların adedin! tah- | dide karar vermiş, mağazaları sı- nıflara göre ayırmıstı. Dünden İ- tibaren mağaza sahipleri, fiyatla İ ra mürakabe bürosuna müracaat ederek hangi sınıfa dahil olacak- larını öğrenmekt”'irler. Bu suret- le bir çok mağezslar lüks olmak- tan çıkarılarak birinci sınıfa tah- vil edilmektedir. | Elenler o zamanki milletler de-| mak istemiyoruz, Birinci sınıf mağazalarde. xâr nisbeti yüzde 50 ile yüzde 25 a- rasında olacaktır, komisyon he- müz bu nisbeti tayin etmemiştir. emelleri Japonyanın da mihvere iltihakiyle Asvaya da teşmil © dilmiştir. Su saatte Berlinde Ji- yon ve Alman ricali arasında bu meselelerin müzakere edildiği süphesizdir, Fakat beşeriyeti bir koyun sü- rüsü gibi çember içine almak. ta“ hakkuku imkânsız olan bir hül yadan başka bir sey değ nu. simdiye kadâr di ren hâkim olmak İste iğ girler beşeriyetin daha geri oldu- Bu zamanlarda bile tatbik etme- ye imkân bulamamışlardır. Bu İ- tibarla bugün de bu emeller bir bülya olmaktan ileri gidemez. Biz memleketimizi harbe sok- sulhü seviyo- ruz, fakat bir şartla; başka mem- leketler de bizim istiklâlimize, milli bütünlüğümüze riayet et- melidirler. Aksi taktirde, Türk milleti için takip edilecek vol mu» ayyendir. Ve yakın sark bir harp sahnesi olursa bunun mesuliyeti hic bir zaman bizim olmuyacak- tır. Üsküdar Tramvayları İçin Karar Şirketin “Devamı Muvafık Görüldü Üsküdar - Kadıköy ve havalisi halk tramvayları hissedarları dün | bir toplantı yapmışlar, idare mec- lisi ve mürakip raporlariyle 940 yılı bilânço ve kâr ve zarar hesap- larını tetkik etmişlerdir. Okunan raporlara göre, şehir meclisinin şirketin tasfiyesi ve belediyeye devri hakkındaki mütaleası ala caklıarla yapılan anlaşmın netice sinde var't görülmemektedir. Şir ket, İs bankasına, eski elektrik sirketine, Otovorf kumpanyası- na, Evkafa ve Belediyeye olan dirmek ve uzun vadeli taksitlere bağlamak suretiyle azaltmış ve mali vaziyetini düzeltmiştir, © Şirket varidatı geçen seneye nisbetle yüzde 6,37 mikdarında bir fazlalık göstermiş ve 474.121 lira 67 kuruş olmuştur. Halen mevcut 40 motör ve 16 romorku da tamamen tamir ettirilmiş ve selere arzedilmiştir. Şirket yaz mevsiminde araba seferlerini şim diki seferlere nisbetle arttıracak ve direk postalar tesis edecektir Şirketin ihdas ettiği tenzilâtlı pa- adedi vüzde 40 nisbetinde artmış» tır. kabul ve şirketin devamına karar vermişlerdir. Alacaklılarla yapı- Asırlarca istiklöli için carpış mış olan Türk milleti, asla esa- rete razı olamaz, mütearrızlar i- cin mukadder olan âkıbet zillet ve mağlübiyettir. Biz ne teslim 0- luruz, ne de uşak, Asırların ka- ranlıklara gömüldüğü devirler- denberi bütün milletlere efendi. lik etmiş olan 'Türk, daima efen- di kalacaktır... PİYASADA: 650 Bin Liralık İhracat Yapıldı Dün muhtelif memleketlere 650 bin Uralık ihracat olmustur. En ziyade anyaya tütün, halı, Romanyaya deri ve tütün gönde- rilmiştir. «Bugünlerde, Almanvaya “750 bin liralık deri, barsak ihrac edi- lecektir. Alman firmaları yağlı yu, | tohumlar almak icin, alâkadar ta- cirlerle görüşmektedirler, MACARİSTANDAN HEYET GELECEK — Türkiye - Macaris. tan arasındaki, ticaret anlaşması müzakerelerine Ankarada davam edilecektir. Macaristandan bir ti caret heyetinin Ankaraya gele ceğinden bahsedilmektedir. Şehir Sergisi Açılıyor Şehir ve inkılâp vesikalar, mü ze ve kütüphanesi bir şehir ser- gisi tertip etmiştir. Sergi bugün açılacak ve 12 nisana kadar de. vam edecektir. Bu sergide şeh - rin dünkü ve bügünkü vaziyetini gösteren birçok tarihi tablolar, tuaketler, neşriyat ve grafikler bir araya getirilmiş ve İstanbu - lun üç devri canlandırılmıya lışılmıştır. Bu sergide dünkü, bu- günkü ve yarınki İstanbul hak- kında kâfi derecede malümat ve- rilecektir, Sergi belediye neşriyatını da yandı lan anlaşmalar Şehir meclisince tasdik edilecek olursa, şirket fa- aliyetine devam edecektir, mw MÜTEFERRİK: Talebe Arasında Hava Kurumuna Karşı Alâka Artıyor Türk Hava Kurumu Genel Merkezi tarafından o hazırlanan havacılık kamplarındaki çatızma- lara ait film, Eminönü Halkevi tarafından bütün lise ve orta mek tep ve muallim mektepleri tale- belerine gösterilmiştir. Film şim- di de ilk okulların son sınıf tale- belerine gösterilecektir. Bu filmin talebeye gösterilelesi çok iyi netieg'er vermistir. Her yün yüzlerce genç talebe Hava Kurumuna müracaat ederek ha- vacılık teşkilâtına yazılmaktadır. lar, Filmler şehrin bütün sinema- larında halkımıza da gösterile- cektir. PCZANELER KONTROL E- DİLFCEK — Ankaradan verilen bir habere göre Sıhhat Vekâleti, halkın ilâç sıkıntışı çekmemesi i- İcin yeniden bir cok tedbirler al maktadır. Bu arada bütün sehir- lerdeki eczanelerin müşterilerine pahalı ilâç Osutmalarının önüne lenditmeye Karar vermistir. Bil- hassa fazla ilâç kullanan büyük şehirlerdeki eczaneler daimi bir kontorle tâbi tutulacaktır. 'TIP TALEBESİNİN MCBURİ HİZMETİ — Tıp fakültesini bi- firen doktorların mecburi hizmet lerinin kaldırılması icin meclise yeni bir lâviha yerilmiştir Bundan başka (askerliklerini vepmıyanların memuriyete alın- maları hakkında da bir kanun (Sİ örolesi meclise sevkedilmistir. ihtiva ettiği için bütün memle - ketin belediyeleri hakkında da umumi bir fikir elde edilebile - cektir ye mm m mm ml mma larmaş Şiddetle dürtülerek derin bir uyku - dan uyandırıldığı için şaşıran © biçare, borelermi mühim mikdarda in-| solar ve talehe pasoları ile volcu|* geçmek için kontrol işini kuvvet. | b ki, bizi €n cok uğraştıran bıese- İelerden birisi de, çorap derdidir, Der- hal şunu söyliyelim ki, bu dert, çorap yoksuzluğundan değil, bilâkis Cümhu- riyet rejiminde çorap sanayilmiz çok ileri gitmiştir, Asıl dert, çorapçıların fi iddiasiyle dayanıksız mal yaj ileri geliyor, Dünya yüzünde, koskoca milletler birbirleri - nin başlarına ne çoraplar örüyorlar da, biz hâlâ, ayaklarımıza bir çift sağlam çorap giymenin çaresini bulamıyoruz. Otedenberi duyup duruyoruz; Ya Amerikadan çorap mütehassıs geliyor, ya çörap ihtikâr alıp yürüyor, ya çoraplar çürük çıkıyor, ya çorapçı - lar kongre yapıyor, yahutta bilmem kaç çeşit çorap tipi tesbit olunuyor, Hülâsa, son aylarda, hemen hiçbir gazete gösteremezsiniz ki, içerisinde ço- rapların yeni bir maceralarından bah - tameli nesneden bahhsediyorlardı:. Gü- ya şimdi de, çorapçılar Ankaraya bir beyet gönderiyor! Ve piyasada da eskiden 60 kuruşa satılan çoraplar, birdenbire 70, 40, hat- tâ bazı yerlerde 120 - 150 kuruşa cık - > Çünkü ortalıkta yaman bir çorap ihükâri ze Bu uzayıp giden çorap meselesi, bana rü boş, dolu şişeler dizilmiş, iki bir sürü çorap hikâyesi hatırlatıyor, Bun solmasın... > i Meselâ, dünkü gazeteler, yine bu ne - lardan bir tanesi, istiklâl harbinde Meh metçiğin başından geçmiş olandır, Fa - kat bu çok meşhur vakayı okuyucuları» mun çoğu bilir sanırım. Bu itihanla mü. saadenizle, onu anlatmıyacağım: Nas- reddin Hocanın dediği gibi: Bilenler, bilmiyenlere anlatsın! Bir de Omer Seyfeddinin çorap hi - kâyesi vardır ki, ekseriyet tarafından bilinmediğini sanıyorum; Çürkü yanıl- mıyorsam, ne bir yerde neşredilmiş, ne de fazla şayi olmuştur; , Ümumü harpte, Çanakkalede “ihtiyat #bil olan Omer Seyfeddin, harikulâ - ie EN Fakat aksi bir te İl. 4huna ancak seneden sürR bir arkadaşiyde ayni ça- Ömer Seyfeddin her gece çadıra, mutlaka bu arkadaşının uykuya doh - şından sonra girer, ve onun kundura - larmı, çoraplarını çadırın dışına çıkarma- dan yatağına yatamazmış , Bir akşam, Ömer Seyfeddinin arka- daşına bir gece vazifesi verilmiş. Ve bunu duyan Ömer Seyfeddin, o gece, rahat bir uyku çekeceğini tahayyül ede ede erkenden çadırına girip o yatağu serilmi ; " #5 Fakat - Ömer Seyfeddin hesabına - aksi tesadüf bu ya, beriki vatandaşın işi uzun sürmemiş, ve o gittiği elöm, Omer Seyfeddinin tahmin ettiği zaman- dan çok erken dönmüş. O çadırma girdiği zaman, Ömer Sey- feddin çoktan uykuya dalnuş bulunu - yormuş, Arkadaşı da fevkalâde yorgun oldu - Zu için, onu uyandırmamış, ve derhal soyunup yatağına dalmış. Gece yarısından bir müddet sonra Ö- mer Seyfeddin başında bir ağırlık, ve midesinde aman uyanmış, Ve hissetmiş ki, i her zaman. kinden başka, her zamankinden ağır ve gayri tabii bir hava var. Merakla lim- bayı yakınca ne görse beğenirsiniz? Dostunun birer katı çizmeye dönmüş 0 lan iki çorabı, kendi karyolasının başu- cuna asılmış değil mi? O zaman dayanamamış, çorapları konçlarından tutarak oradan amlış, ve kimbilir kaçıncı uykusuna dalmış bulu. nan arkadaşının yanına gidip, onu da u- o geceye kadar kendisini bu şekilde yandırmamış olan Ömer Seyfeddinin yü züne ve haline merakla bakarak sor - muş: “— Hayrola? Bir şey mi var?,, O zaman, Ömer Seyfeddin, - maale- sef ismini hatırhyamadığım » arkadaşına teessüfle bakarak: “— Yahu, demiş, sende zerre kadar hamiyyeti milliye, hamiyyeti vataniye, hamiyyeti diniye yok mu?,, Beriki daha derin bir hayretle; “— Ne oluyor? Demiş, ne yaptım ben?,, Ömer Seyfeddin, ayni sun'i ciddiyetle ilâve etmiş: “— Ordudaki cephane buhranı bi- liyorsun, Böyle buhranlı bir zamanda (6 ana kadar arkasında tuttuğu çotap- ları arkadaşının burnuna uzatarak) in- sanın elinde bunlar varken, insan biç durur mu? Ha? Soruyorum sana; Hiç durur mu? Savursana şunlar körolası düşmana be?,, Görüyersnuz ya? Çorap bahsinin bi- ek tarafları da yok de- Bana kalırsa, bu çorap işi, daha bir hayli uzıyacak: Çünkü mübareği tıpkı çorap söküğüne döndürdüler: Baksana: Arkası mütemadiyen geliyor! Naci Sadullah *İmmüm etmesi için çalışılmakta 28-3.941 ae Biçare Filorinalı Yazan: Naci Sadullah K #yinetli meslektaşım, ve aziz dostum A. Cemal Erksan tarafından iki yıla çok yaklaşan hir zamandanberi çıka- rılan “Yeni mecmun,, da “Edebi portreler,, serlevhah bir seri var. Hakkı Süha Gezgin tarafından yazılan, ve uzun Zamandanberi İdevam eden bu serinin yakında İbiteceği müjdeleniyor. — “Yeni mecmua,, ya bakılırsa, “Edebi İ portreler, serisi, “Sabri Esat,, la sona erecekmiş, Ben “Sabri E- m kim ve se olduğunu bil miyorum, Fakat biliyorum ki (Makkı Süha Gezginin “Sabri E- İsat,, In sonu erdireceği bu Seriyi iz “Sabrı Eyyüb,, la takip ede | bildik. Çünkü Hakkı Süha Gez ginin portre çizmek niyetiyle ka leme aldığı bu seri, ya mübalâ İ gal methiyelerden, yahut da ga İrazkârane hieviyelerden teşek - kül etti, gelince, bugün bu mev. zun temas etmek ihtiyacını yene meyişim, Hakkı Süha tarafında, karalanan o methiyelerde, vey. hicviyelerde bir “ehemmiyet, b luşumdan değildir, Beni | tahri eden teessür sadece, Ilakkı Sü hanın elindeki kalemin şerrin uğrıyanlar arasında, “ölü, İer, ve çıkabilecekleri zaman: ölmüş farzolunmaları lâ- sıdır, Yazdığı seride, hayatta, a- yakta, ve ikbalde bulunan he - men bütün muharrirlerden mü balâzalı bir hürmetle bahseden Hakkı Süha, kaleminin taarruz ihtiyacını duyurmak (isterken, dalma, cansız hedefler seçmiş. En taze misal olarak, yazdığı serinin sonuncu yazısını alıyo « Tüm , Bu yazı, merhum Filorinalı Nazımın insafsızca karikatürize edilmiş olan mazlüm, ve mahzun portresidir, Vâkıa ölmek, hçibir zaman, sanları, her tanrruzdan himaye eden bir âkihet değildir. Hattâ bilâkis, kendilerinden sonra ya- şıyanlara; insanlığa zarar vere » bilecek davalar emanet etmiş ba- a menhus ölüler vardır ki, onla- rı bir ikinci defa öldürmek, ralanmış bir yılanın heniiz ba yatta bulunan biz kadar - sev yanda hayatlarında hiç kimseye zarar vermeden toprağa girmiş kimseler de vardır, Ve al da merhametten başka hiçbir duygu bırakmaları mümkün ol - mıyan o kal üleri mezarların- da dürtüklememek, her insan için bir vicdan borcudur, Ve Filori - nalı Nazım, işte bu çeşit ölüle- rin en imudur, Cinnet hali. Ne gelmiş mâsum bir sar'at aşkı yüzünden, bütün ömrünü miza - hın insafsız iğneleriyle yaralan- mak ve örselenmekle geçiren Za- vallı Filorinalı Nazım, Türk ede- iyalının sakat, fakat şirin çocu- w. Bunun içindir ki, onun li muziplikleri reva görenler, ölüsü önünde, vicdan acısından doğan derin ve hazin bir şefkat duydular, Ve işte, ölümündenberi ilk - ve inşallah son - kalemdir ki, - hayattayken bile kendisini mij- dafaa edememiş olan - biçare Fi- lorinalıyı bir istihza mevzuu ola» vak kullanmaktadır. Evet Bay Hakkı Süha... Bu ka- lem, sizin kaleminizdi. Bilem okuyucularımız arasında, bedbaht bir ölünün öksüz mezarından sök tüğünlüz nüktelere gülümsiyebile cek kadar merhametsiz olanlar var mıydı? Üstelik, yazınıza koyduğunuz serlevhadan da anlaşılıyor ki, ka- leminizin © hareketini “edebi, bir marifet sanmaktasınız; Fakat niçin yalan söyliyeyim? Ben ta- mamen... Aksini sunmaklayım Bay Hakkı Süha! Yurdumuzda Spor ve Beden Terbiyesi İşleri Izmir; 27 (TAN Muhabirin den) — Şehrimizde bulunan be - den terbiyesi genel direktörü Ce mil Taner, spor ve beden terbi yesi işelrimiz hakkında “yaptığı beyanat arasında ezcümle demiş» tir kiz “— Hâlen 53 vilâyette beden terbiyesi mükellefiyeti tatbik © Gilmektedir. 88153 mükellefler 8002 genç, kendi arzulariyle klür lerde çalışmaktadır. Yurtta stış ve kayak sporlar na ehemmiyet verilmekte ve bu iki sporün ilerlemesi ve taam Memleket arazi itibariyle dört spor bölgesine ayrılmıştır. Milli küme müsabakalarının bir senede iki üç kime olarak, klüp. Yerin kabiliyetlerine göre, yapıl ması düşünülmektedir