Si 3.00 ABONE BEDELİ Türkiye : 1400 Kr, Ssene o 2309 Kr. 760 8 Ay 1600 “© . 3Ay 0 . 100 vay 4 . See arısısısırırssımarıssr sezzsrizsz ör ESA İLA Siyasi Manzarası ' 1 — Yuşonlavyanm öşlü paktta kurum, henüz mafih henüz bir karer almamıştır. 3 — Japon Hn lindeki beyana! İngiltereyi mağlâp Japonyanım da vazifeyi Yi Iman gazeteleririn üçler paktını imsalıyan Yu- goslavyaya hitaben: “Yeni Av- Tupanım arkadaşlık ailesi içine hoş geldiniz!,, sözlerini yazdık - ları zamandan yirmi dört saat geçmeden ve pakim imzası ku- Tumadan Yugoslavyada vukua gelen hükümet darbesi, bütün dünyada bir bomba gibi patla” muştur, Svetkoviteh hükümeti , Yu goslav milletinin iradesini tem- sil etmekten çok uzak olduğunu paktın imzasından evvel ve son- ra memleketin her e ya pılan nümayişler ve er pek bâriz bir surette Slime İe beraber, Almanların Yı lavyadan asker ve harp malze - mesi geçirmek müsaadesini iste- miyecekleri hakkındaki teminat larının efkârı umumiyeyi biraz teskin edeceği düşünülebilirdi, Fakat Viyana anlaşmasının harp malzemesi geçirilmesi hak kındaki maddelerinin neşredil- mediği hakkında haberler gel - mişli, Diğer cihetten, Berlin mahafilinde; o Yugoslavyanın, paktın askeri maddelerinin hiç birinden muaf tutulmadığı, Yu- goslavya ile, pakta giren Bul - tan ve Romanya gibi küçük devletler arasında hiçbir fark olmadığı, Almanyanın Yuyas - Tavyadan asker geçirmek müsa- adesi istemiyeceği hakkındaki protokolün srf o Almanyanın sulhperver niyetlerini tekit et - mek maksadiyle tanzim edildiği kanaatinin hâkim olduğu bildi - riliyordu. Almanların iktsadi birliği ile iktifa etmiyerek memleketin dahili işlerine muhakkak suret. te müdahale edecekleri kanaati- ne ilâveten, oHindistan nsurn Lord Emery'nin radyo vesita - siyel Sırp milletini ikazı, Ame - rikanın Yugoslav paraların ble- ke etmek suretiyle aldığı sarih vaziyet, Yugoslavyanm Moski in mânidar istilası | | | çok mühim hâdiseler, Yugoslav milletini, ve ordusunu memle - MAN HEKİMİN ö şündürmüş ve derhal harekete geçmiye mecbur etmiştir, Üçler paktını imzalıyan Baş. vekil ve Hariciye Nazırının mem leketlerine avdetlerinden bir - saat sonra vukua gelen bu kili ka, hükü, t darbesinin, kan dö #fakı lenmesini, çok iyi hazırlanmış ol ması İle beraber, bütün Yuzos - lav milletinin bilhassa ordusu. Bun en samimi isteklerine ce - vap vermiş olması ile de izah e-| x. ni eline almasının birlik kabinesinin kurulmasının memleketin her tarafında misli görülmemiş harikulâde heyecan li vatanperverane © tezahürlere sebep olması, Yugoslav milleti - nin istiklâlini korumak husu - sundaki azim ve iradesinin en sarih bir delilidir. Bu hükümet darbesinde mil- him bir rol oynadığı tahmin edi. len Sırp palriğinin, tertip etti- ği mitingle, mill e yet ve istiklâli sonuna kadar mildafaaya davet eden hitabesi, mitinge iştirak eden on binler. ce halk tarafından hararetle al- kışlanmıştar. Çeteciler cemiyetinin neşret- tiği beyannamedeki, müteveffa kral Aleksandr'ın ölmeden ev- vel söylediği /Yugoslavyayı kur inralım) sözü halkın üzerinde derin bir tesir yapmıştır. Yedek subaylar o cemiyeti, krala bir sadakat telgrafı ceke- rek büvlik bir heyecanla emir- lerini beklediklerini bildirmiş- lerdir. Pakt Ne Olacak? alda B iyetten sonra bü- in dünya efkârı umumiye- sini en çok meşgul eden mese le, hu hükümet darbesinin, iki in evvel imzalanan mn mukadderatı üzerinde tesir icra edeceği key Xeni Yugoslav kabinesinin hüviyeti bizi bu hususta, hiç ol- mazsa kismen, aydınlatabilir. Bu kabine, Sırp, Hırvat, Slo- ven part temsil eden bir milli temerküz kabinesidir. Hü. kümet darbesini bizzat hazırla- dığı tahmin edilen General Si- meviteh'in riyasetinde teşekkül eden bu kabineye, İngiliz dosi- luğu ve Nazi aleyhtarlığı ile ta- nış şahsiyetlerin, bilhassa pakta muhalefetinden dolayı is- tifa eden eski Moskova eleisinin ve liç nazırın girmeleri çok şa- yanı dikkattir. Bu mahiyetteki bir kabinenin mantıkan, İmzalanan paktı tanı. maması icap etmektedir. Fakat yeni hükümetin, Ak manyanın askeri müdahalesine mani olmak maksadiyle, bu hu- susta simdilik müsbet bir karar almaksızın vaziyete intizar et- mesi ve milli müdafaa tedbir- lerini kündi Mister Churchill'in bu hükü- met darbesi dolayısiyle dün A- vam Kamarasında, iki saat fa. sıla ile iki defa beyanatta bulu- narak: Yuğoslavyada tecavüze (Devamı 5 incide) İN 2 Baş Ağrısı Nereden Gelir ? Baş sğrsıma İ Sen herkes, bir ilâçla onun geçivermesini pek de hekimlikte tedi ağrısıdır. Çünkü hangi rasat ik olursa olsun onu fence geç mek için ilkin sebebini bulmak lâzımdır... Bu sebebi arayıp bul mak, tabii, hekim işidir, Baş ağ rısını çeken, onun verdiği iztirabı süphesiz, pek iyi anlar, fakat o- nun nereden geldiğini anlamak pk çok bilgiye -bütün hekimlik bilgisine- bağlıdır. Bir baş ağrısının ne kadar çok sebepten gelebileceği o hakkında basit bir fikir verebilmek üzere burada, baş ağrısı getiren has! ıkların hepsini değil, çeşitleri numara sirasiyle anlatmaya € aşacağım. Arada eksikler kalırsa, kusura bakmamanızı da rica € deceğim; 1 — En basta ateşli hastalık- lar. Bunların hemen hiç birinde baş ağrısı eksik olmaz, fakat gr hastalığının verdiği (baş ağrısı sherkes bilir. en meşhurudur. ten grip, baş ağrısının şiddetin- İ den suratı asık adam demektir. ? — Menenjit hastalığı hani mikroptan gelirse gelsin, baş ağ- ğe en acıklı eli dokunan cıkhı baş ağrısı verirler. 4 — Zehirlenmeler baş ağrısı) — verirler. Meselâ mangalda iyi ınmamış kömür bulunur, yahut kömür sobasının bir yeri delik 6- Vur, derhal baş ağrısı “gelir... Bun- lar geçici zehirlenmeler, fakat, kadeh alkol de devam edince de- bir akşamdan bir akşama bir kaç vamlı baş ağrısı verir, Kimisine sigara bile baş ağrısı ağrısına ilâç diye lardan da baş ağrısı geldiği çok- tur, Çürkü onlar da devamlı ©- lunea İnsanı zehirlerler. 5 — İnsan başının üzerine dü- sünce, başını bir tarafa vurunca baş ağrısının gelmesi knideden- Bunu herkes bilir, diyesek- siniz. Fakat insan başım bir ye“ re çarptıktan sonra hayli zaman geçer de baş ağrısı o vakit gelir. Basın bir yere çarpmış olduğu da hatırdan çıkmış bulunur, Aksine gibi, geçirilmesi en güç olan baş ağrısı da bu türlü sebepten gele | nidir. Çünkü başın bir yere çarp- | ması, başın içinde bir sakatlık yapmış gibidir, İnsanın başının içinde beyni ni, tahta sandık içinde yumurta- çarpınca tahtaya bir şey olmaz, | fakat 'umurtalardan kaçının kırılmış olması mümkün- İliria Olar da'pek dür... tamamlaması da müm-| YAN ' Askeri Tetkikler İ İngiltereyi Istilâ Plânı Tatbik Edilebilir mi? u önümüzdeki ilkbahar ve ya yaz aylarında Alman- ların Ingiliz adasını istilâya Ge şebbüs edecekleri, bilmem kaçın cı defa olarak, söylenmekte ve tekrar edilmektedir.Ingil »de, böyle bir tehlikenin henüz geç mediğini her fırsat buldukça a- çıkça söylüyorlar. Ingilter hükümet, milletin bütün müsel- lâh kuvvetleri, böyle bir Alman teşebbüsünü karşılamak için, ge celi gündüzlü hazırlanmakla orada hiç kimse müdafaa hat - tında kendisine gösterilen vazi- fenin başından bir an bile aynıl- mamaktadır. Artık bir efsane mahiyetini alan bu Alman istilâ teşebbüsü, hakikaten olacak mudır? Ola - caksa, acaba ne zaman ve Ne gibi şartlarla olacaktır? Dünya tarihinde en az istilâya Maruz kalsn yerlerden biri de, Ingilte- re adasıdır. Bu ada, yirmi aar- hık insanlık tarihinde, ancak üç defa edilebilmiştir. Birin- ci istilâ İsanın doğumundan 55 sene evvel olmuş, ikincisi dört asırlık bir fasılayı müteakip isa» nın Goğumundan sonra 449 sene sinde tekrarlanmış, son istilâda birçok asırlar sonra 1066 yılın- da yapılmıştır. Fransız fatihi Napoleon. Bonapart, yıldızının en ziyade parladığı ve dünyayı istilâ hülyalariyle kendisini he- nüz tatlı tatlı avuttuğu devir - lerde, İngiltere adasını istilâ et- mek hevesine kapılmış, hattâ büna fiilen teşebbüs bile etmiş- #i. Napoleonun bu plânı, tatbik sahasına çıkarılamadan evvel suya düşmüştü. Ve Napoleon In reyi istilâ edeceğine, bilâkis €saretine uğtamış, bir İn giliz gemisine bindirilerek »z bir müddet (sonra kendisine medfen olan spn menfasına gö- türülmüştü. Napoleon. ta nasip olmıyan bu muvaffa - kıyet, acaba Adolf Hitlere mü- yesser olacak mıdır? Bugünkü harbin bütün mâ - nası, işte bu süalde mündemiç- tir. Bu harbin tarihi, bu suale hâdisclerin vereceği cevabın tâ kendisidir. Ingiltere adasını is - tilâ edemeyince, Almanyanın bu harbi kazanmasına imkön yoktur, Fakat, harp hâdiseleri- nin şimdiki cereyan şekline, in- kişaf ihtimallerine güre, Ingilte- Te de, yalnız Anavatan adasını muvaffakıyetle müdafaa etmek suretiyle, bu harbi kazanamaz; olsa olsa, kaybetmiyeceklir, de: nilebilir, Fakat bir harbi kay - betmemek, onu yarı yarıya ka- zanmuya muadil değil midir? - Bugün barbi kazanamıyan bir Almanya ile harbi kaybetmi - yen bir İngiltere vardır. Bu iki menfi unsurun arasına bir ü - çüncü âmilin katılması lâzım - dır ki, muadelenin hâlline im - kün bulunsun: Amerika... * * itler, İngiltereyi istilâ su- retiyle harbi: kazanaca - H Askeri Muharririmiz Yazıyor İngilterede bir istilâ teşebbüsüne karşı müdafaa hazırlıkları Bıra milletine vâdetmiştir. Ietilâ hut yapılmak istenildi o amma, her nedense son dakikada vaz - geçildi. Maamafih sahne yerinde durmaktadır. 200 fırka- lık müazzam bir Alman ordusu Norveşten tâ şimali Fransanın Manş ve Atlantik sahalarına ka- dar üzanan geniş bir deniz kena rında çadir kurmuş, bekliyor, Bu istilâ ordusunun gerisinde #ra sıra parlak zaferler, önünde ise tek bir cephe var: Inglitere. Acaba bu koca kütleler, ne zaman kımıldanacak, son zafer darbesini nasıl ve ne zaman vu- racak? - İşte bu anda, Naziler için şan ve şeref, İngilizler için ise hayat ve memat meselesini teşkil eden sorgular, bunlardır. Bu meseleyi tetkike basretti- ği son bir makalesinde İngiliz »skeri münekkidi OW. Forrest, “Evvelâ, diyor, zaman önvlini eld alalım; sonra Birleşik Ame- Fikanın yardımı meselesini ,, Bu nun fikrince, Hitler barbi kaza- nacaksa, bunu Birleşik Ame - Tiksnın yardımı yetişmeden ev - yel yapmak mecburiyetindedir. Hitler, tasarladığı İşi, şu önü - müzdeki yaz sonuna eri evvel bitiremezse, mahvolmuş- tur. “Zaman âmili,, deyince, bu nun İki yüzlü bir mânssı vardır: Birisi Amerika yardımından ev vel, diğeri de geceler kısalma- dan evvel, Istilâ ordusu Manş kanalının karanlık bir gecesin- den istifade edecektir. Fakat, aksine, yaz yaklaştıkça gecsler kısalmaktadır. * * ine yukarıda İsmi geçen Ingiliz askeri münekkidi soruyor: — Düşman hazırlamakta ol « duğu darbeyi netede indire - cektir? Doğrudan doğruya nia- mıza mı taarruz edecek? Irlân- da sahillerinde bir çıkış veya i- niş hareketini mi tecrübe ede - cek? Yoksa, bunlardan vazge çerek Akdenizdeki can dama - Tumıza mı saldıracak? . Eğer Almsn plânı doğrudan doğruya Ingiliz adasına karşı bir taarruz maksadını istihdaf Üç Çocuk ve Bir Bomba omba Hikâyesi ngilterenin Edmenton © yaletinde geçen şu vaka anlatılan bomba hikâyelerinin oen enteresanla- rından biridir. Bir gün Jack, Stan ve Norman isminde üç afacan bombardı - man esnasında Yıkılmış bir evin ankazı arasından ateş o yakmak için tahta toplamıya giderler ve işlerine koyulurlar. Beraberlerinde getirdkileri te neke oldukça dolmuştur. Onlar faaliyetlerine devam ederlerken içlerinden bir tanesi birdenbire bağırır; — Ah bakın, ne buldum.. Hepsi dönüp ona bakarlar. Bu 50 kiloluk bir bombadır. Su ç0- cukların yerinde başkası ye hemen şeylan görmüş gibi ka- çardı. Fakat bu üç afacanı bir sevinçtir alır. Aman hiç böyle fırsat kaçırılır mı? Ne yapıp ya pp bu bombayı patlatmalı. Bundan eğlenceli oyun olur mu? Bu düşünce İle içine odun doldurdukları büyük tenekeyi başaltırlar ve bir hayli gayretle içine bu büyük demir topu ko- yarisr, Sonra üçü birlikte bu tenekeyi bildikleri bir şeseye Yazan: Sevim SERTEL taşırlar. Burası tenha bir yer olduğu için korkacak bir $ey yoktur. Şimdi çocuklar, bu böm bayı hafifçe yere sürterek pat- latmıya uğraşırlar, Amma nafi- le!.. Bütün gayretleri boşa gi - der. Bomba bir türlü patlaıaz. Artık bombanın patlamasın dan ümitlerini kesen çocuklar onu yerlere vura vura eve ka- dar getirirler, Fakat bunlar bu vaziyette görülür görülmez, ma- hallede bir kıyamettir kopar, Derhal çocukların elinden Dam bayı alırlar, Yardım ve yangı ekiplerine baber gönderilir. Du tün mahalle her ihtimale karşı tahliye'edilir . Bütün bu kargaşalıkta Jack, Stan ve Norman kıymetli uyun- caklarının ellerinden alındığı - ha fena halde hırslanmışlardır. Fakat hikâye burada da bitmi- yor. Bomba orada 24 saat durup ta hâlâ patlamayınca bu sefer mütehassıslar vaka (mahalline çağırılmışlardır. Gelen mütehas sslar bombada bir fevkalâde - lik olduğunu sezerek onu uzun uzadıya muayene etmişlerdir. Aldıkları netice şudur: “Bu bomba geçen harpte atıl- 4 * Yaşındaki Tamirci: Grint Garliter köprüsü Fran sarın diğer taş könrüle- lerine o benzerdi. Geniş bir nehir ü- zerine — kurulmuş olan bu köprünün de süt o yayan e ir rdi. Derken binin. Ki Kan Halk bu köpfü Di çindeki kizlari ayla ii du. Bombalar yağdı, ateşler çıktı; Güzelim Fransa bir cehenneme döndü, evler. binalar yıkıldı. Sonra mütareke oldu. Yıkılanların yerine yenisini koymaya karar verdiler, Bu a- rada cöken Saint Gauliter köp- ediyorsa, bunun için en kısa yol, Manş kanalındaki Ingiliz topraklarının en yakın karası o- lan Dover mıntakasına taarruz «| * dur. Bu taarruz teşebbiisünde muvaffakıyet ümidini sağlaş - tırmak için, taarruz edecek kuv vetlerin, müdafaa kuvvetlerine karşı, bire üç nisbetinde bir en- daht üstünlüğüne malik olma- ları lâzımdır. İngiliz müdafaa teşkilâtının şimdiki seviyesine göre ,Almanlar böyle bir teşeb- büse girişebilmek için, en ozi 250,000 kişilik bir kuvvet kul- Janmalıdırlar. Bundan manda, yine en azı 10 - 15 bin kadar ihtiyat kuvvet de bulundurma dırlar. 70,000 motörlü araba kullanacaklar ve bir haftalık as- keri harekât için de, aşağı yu- karv 4 milyon galon gaz sarfe- deceklerdir. Bütün bunların nak M için de, 15,000 mavna lâzam- dır. 4 * Iman ordusunda en bol o- lan malzeme, “asker, dir. Alman başkumandanlığı, bütün şu geçen kış aylarında elinde bulundurduğu asker kütleleri- ni. kullanamadan beslemek yü- zünden belki ıstırap bile çek - Kn ve Kavga geanlar yaptıklari hatalar. daima kabahati başkalı isterler, Kabahati yükliyecek kimse bulamayınca da bu “Vur abalıya,, faslında en fazla dayağı kör şeytan yer. Şey. tan, Ademle Havvaya cennetle oynadığı oyundan beri hiç kaba- hati olmadığı halde bile ikide birde hücuma uğramaktan ba - zan ölkelenir, iftiracılara tatlı cevaplar verir: Meselâ koyunn boğazlayıp, derisini tulum şeklin- de çıkardıktan sonra, üfliyerek, ağzını bağlıyarak üstüne binip suyu geçmek istiyen bir adanın, yolda bağın çözülmesiyle su- a batması üzerine: — Ah kör şeytan! Diye ferya- dına - haklı olarak - dayanamaz — Yok! Der, Sen boğazladın sen üfledin, sen bağladın. Bu işe beni ne karıştırıyorsun? Suçu şeytana yüklemek pek mlerde belki kaçamak olabilir. Fakat mazeret teş etmez. Her kababatte; — Şeytana uydum! Diyenle - re: — Birar da rahmana uy. Ce- vabı verenler olur, Fıkramda bahsedeceğim suç hamalı bu sefer şeytan olmu - yor. Bütün kabahat tarife göre aşağı kalmıyan zavallı bir kargaya yükleniyor, Dünkü gazetelerden birinde bir mahkeme rüportaj'ı okudum. Ayni sokakta oturan komşular karganın münasebetsizliği yüzün den takunyalarla müsellâh ol. ©-) duklan halde birbirlerine girmiş. ler. Bu işte dayak atanların, da- İ yak yiyenlerin hiç kabahati y muş, Bütün suç kargada imiş. Bakmız bu mendebur hayvan ne yapmış? miştir. Binaenaleyh Alman - lar, Ingiliz adana karşı giri- şecekleri bir taarruz hareketin- de, yukanda kaydettiğimiz 250,000 kişilik kuvvetten nâml- tenahi misli fazla kuvvet, kul - Janabilirler. Fakat, iş burada de- ğildir . Iş, bu kuvveti Manş kanalın- daki suların üzerinden katı ka yaya geçirmektedir. Bunun i- çin, Ingiliz kara ordusu ile te- masa “gelmezden evvel, Ingiliz e ve İngiliz hava fi- losunu bütün bütün bertaraf ©- decek derecede mağlüp etmek âzımdır. o Haydi, farzedelim ki, İngiliz donanmasını berta - Taf ettiler ve Manş kanalının dar bir sahasında kesif mayin tar - laları vücüde getirerek bunun| gi arasından kendilerine bir yol aç- tılar ve yüklü mavnalarını bu - Tadan geçirdiler; iyi amma, In - giliz hava kuvvetlerine karşı rain tarlalarını nasıl vücüde getireceklerdir? Yüklü mavna - Jar, İngiliz tayyarelerinin “si yıp bulamadıkları en güzel h defler teşkil edecektir, Ve alârm işareti verilir verilmez bütün Manş denizi ve havası, mü:hiş bir alev deryasına dünecektir. Maruf bir Ingiliz askeri münek- kidi, Manş kanalından murur meselesi hakkında şu bükme varmıştır: “Kudretli bir do - nanmanm've na mağlüp bir ha- va kuvvetinin İsabetli müdafa- âsınn istinat edebildiğimiz müd- e, düşman, kara ordumuzu mağlüp edecek üstün riktarda| bir kuvveti, adamıza çıkara - maz. rüsünü de tamir ettirmek İsti- yorlardı, Fakat bu kolay bir iş değildi. Görünüşte diğer kardeş- lerine benziyen bu köprünün te- meli çok değişik cıkmıstı. Hic bir mimar bu tarz bir temelin üzerine köprüyü çıkamıyordu. | Su içine gömülmüş temel ise o kadar sağlamdı ki. bunu yıkmak ta imkân haricindeydi. Bu İşin içinden hasıl cıkacak- larını düşünürlerken bir gün ak saclı, sakallı ari vücutlu tunc yüzlü bir adam meydana çıktı ve köprüvü tamir edeeğin! söyledi. Evyelâ inanmadılar. 80 yaşını gecmiş bir ihtiyarin elin- dan böyle bir is gelir miydi hiç? Fakat, bu adam herkesin hay- retine rağmen, Saint - Gaultier köprüsünü tamir etti; hattâ o- DU yeni baştan kurdu, Ve sonra bu sırrın kerametini şöyle anlat- te — Ben 60 sene evvel köprü mühendisliği yapmaya başlar, dim. Daha o zaman 24 vaşın. daydım ve Fransanın bir köse-| sinde herkesten baska bir tarzda bir köprü kurdum, İstedim ki. bu benim köpriüm olsun... Ona couğum gibi bakavım.. Her der- dine yalnız ben deva bwlavım O könrünün adı Saint - Gaultier köprüsüvdü. Benim de adım A- dolphe Verneret'dir. Hayatımda son arzuma da muvaffak oldum. Biz yerden gagasma bir ceviz med alıp müş, Peyniri tilkiye kaptırdığı gündenberi hâsıl olan bir itiyat- la olacak cevizi düşürmüş. V nede oynıyan çocuklar gökten düşen bu meyveyi kapmak İste- mişler, kavga başlamış, Işe ço - cukların anaları girişmişler. Ço » cuklardan hangisinin cevizi ye - dikleri malüm değil, Fakat ana- larının mükemmel dayak yedik - leri işin mahkemeye düşmesin - den anlaşılıyor. Karga da seni tutarım aman Kanadını yolarım aman Diye bir türkü vardı, Bunu ne zaman İşitsem kendi halinde ge- zen bir hayvana karşı gösterilen husumetin sebebini bir türlü an. lamazdım. Meğer bestesine - bu yi uyduran ne kadâr hak- İla imiş. Ağaçtan attığı bir cevizle bü - tün bir mahalleyi birbirine dü - şüren muzip hayvan bilhassa mahküm olacak kadının eline geçse yalnız kanadını yolmak de- İ gil, kafasını bile koparırdı Bir de kargayı düşünelim; a- ğacın üstünden aşağıdaki döğüşü seyredecek kadar cesareti varsa mutlaka şöyle söylemiştir; — Şu insanlar ne acayip mah- lüklardır! Bir ceviz için birbir. lerine girdiler, ya bir altın atsay- dım ne olacakmış? Takvimeci Yeniden 4 İhtikâr Suçlusu Yakalandı Kunduracı Ali Galatada kundu ra malzemesi sulan Dimitriden kundura çivisi almak istemiş, fakat Dimitri birkaç gün evvel 120 kuruşa verdiği kundura çi- visini 160 kuruşa satmıya kaikiş- mıştır. Yapılan cürmümeşhut $i- rasında da ayni şekilde çivi | 160 kuruş istediğinden Dir. | yakalanmış ve müddelumumili - ge verilmiştir Galatuda pulluk demirini pa halı satan Mehmet, Beyazıtta 190 kuruşa kahve satan Mehmet Tan, Sirkecide film ihtikârı yapar kola adliyeye tevdi edilmiş dir, Mahküm olan muhtekirler Dün ikinci asliye ecza mahke- mesinde milli korunma kanunu- na muhalif hareketten dolayı 3 kişi hakkında tevkif, para ve dükkânların set karan verilmiş- tir. Müteselsil surette ihtikâr ya- İpan ve fiyatlsnn yüksel İsebep olan Mısır çarşısı be çılardan Sıtkı ile kardeşi Cemal İ yapılan duruşmaları sonunda 25 er lira para cezasına mahküm ol- muşlardır. Dükkânlar: da bir haf ta müddetle kapatılacaktır. Yassı cep fenerlerini 5 kuruş fazlasiyle 80 kuruşa satan ve Beyoğlunda tütüncülük yapan Mehmet Hüseyinin çırağı İtıza - nın da suçu ssbit görülmüş ve 25 lira para cezasına mahküm ol- muştur.