Yazan: ULUNAY — Batist! Nerede bu adam? Kapının arkasından titrek bir ses cevap verdi: Buradayım, madam, Gelen zat kapının yanındaki is- kemleye oturduğu için kapı açı” lınca kanadın arkasında kalmıştı. —Söyle buyurunuz! İsminiz? İsmim İrfandır. Prens haz- retlerinin şark lisanlarına vâkıf bir kâtip aradığını haber aldım Kendilerine bir mektup yazdım. Lütfen mektubuma cevap verdi- er, Ne zaman müracaat edeceği- mi bilmediğim için dün telefonla Tahatsz etmeye mecbur oldum. Bugün gelmekliğimi emrettiniz. Geldim. biliyorsu- Arapça, Türkçe, Rumca, — Avrupa lisanlarından han- gilerine vâkıfsınız? — Fransızca ve İngilizce bili- Tim. İspanyolcayı da Cenubi A- merikada konsolosluk ettiğim za- man öğrenmiştim, Fakat yaza- mam. — Zannederim sizi angaje ede- ceklerdir. Bu akşam kendilerini göremezsiniz. Yarın öğleden son-| Ta saat üçte gelirseniz sizi kabul ederler, İrfan bey uşağı çağırmak ü- zöre zile dokunan madama teşek- kür etti; içeriye giren uşağin ar- kasına takılarak konağın ufak ka- pısından çıktı. Yıldızlarla süsle- nen gök yüzünü uzun uzun sey retti; birdenbire karnında, derin den gelen ve devamlı bir gök gü-| rültüsünü andıran bir gurultu aç- Tığını hatırlattı: — Yıldızlar, pırlanta gibi pat- liyorlar, etrafta mis gibi yaprak kokusu var. Fakat bunlar benim aurulduyan barsaklarımın derdi- ne deva olamazlar. Bugün tam 0- Tuç! Ekmek alacak para yok. Ya- rna kadar dayanmajı, Bu kâltiplik mesel lursa, ar- tık kör boğazımı düşünmiyeee zim, bol bol kitap okurum. Üç gündür garajda otomobil peyke- “erinde uyuyorum. Garajemın su. ta çekilmiyor! Sö on sene zarfında Parisi i- kre bölen Sen nehri kazazede-| * İde dolmuştu. Bunlardan en mü- 'himi İran beydir. Mütarekeden sonra danedan azasından birinin arkasna takılarak İstanbulu ter- ketmişti. İrfan bey bin bir türlü mahramiyetlere katlana katlana| heyâtın keremü serdine adama-| Killi idman kesbetti, Bu ihtiyari menfada büyük büyük maccı Yarı sessiz, sadasız, şıkâyetsiz ya: şiyarak feleğin çemberinden, da- ha doğrusu tornasından geçe ge- çe, yontula yontula nibayet Pa- rise düştü. Hakkında sütunlar de- ğül elitlerle kitap yazılacak bir sima oldu. Hayat, İrfan beyi o kadar yonttu ki nihayet kader denilen manevi üstat, bu ameliyeye bi- raz daha devam ederse, ortada yontulacak bir şey kalamıyacağı- nı düşünerek, bu sanat eserini Paris gibi zibüferle dolu bir şe- hirde bir mahrumiyet âbidesi şeklinde bırakıyordu... Mele ğe bey filozoftur. Mensup olduğu felsefi tarikat şah- $ı ile kaimdir. “Tibet, rinden tutunuz da eski rahiple- Mısırın bütün tarikatlarında, Yunanista- nın bütün filozoflarında hattâ Diogen'ninde bile İrfan beyin ha- yat ve mevcudat hakkındaki ka- naatine benzer bir eşini bulamaz. sınız. Şahsen maddiyatın en bariz bir örneği olması dolayısiyle (poziti- vizm) e temas eder. Geleceğe ait ümitlerle hiç bir alâkası ol- maması monoteistlerin doktrin- lerine yaklaşır. Olduğu gibi ya Şıyarak zevahire itibar etmemesi yüzünden de, Diozene, yanında divan efendisi gibi kalır. Bu uzun seneler zarfında ser- veti hiç bir zaman beş frangı te- esvüz etmemiştir. Arada birisi Tezveren dedeye mum adar gibi İrfan beye bir oda tutar, bir ay- lık kirasını verir. Orada kira müd deti bitinceye kadar olurur, müd det tamama erdikten sonra bir hafta kadar da krediye dayanır. Nihavet tutunamıyacak bir vazi- yet karşısında kalınca bütün ilim sermayesini teşkil eden gazete- İerden kesilmiş fıkralar, makale- lerden ibaret dosya paketlerini olele bırakır ve bir daha görün- mez. Tesadüf, bu deryadil. adamın en kuvvetli yardımcısıdır. Kendi. sine dalma bir dost tesadüf eder Onu yedirir, içirir, hattâ bazan de giydirir, bir iki akşam evinde mi- safir eder. Zaten kendisini misa- fir etmek en külfetsiz bir iştir. Yarım kilo ekmekle bir bardak Farisi, ma gg ge MN AŞA | hevret, hem de merhametle bak- İki alkolik olan o adamın bütün çay onun icin mükellef bir ziya- fek yan yana uzatılmış iki is- ay e | Tefrika No. kemle pufla gibi bir yataktır. Ekmeğini geveler, gözlüğünü ta- kar, gazetesini okur, sonra vücü- dünü bir iskemleye yerleştirir, ayaklarını da diğerine uzatarak mışıl mişıl uyur... Horlamaz, ök- sürmez, üşümez, rüya görmez! Tesadüf bir gün bir otobüs durak yerinde İrfan beyin önüne| bir cüzdan attı. İrfan bey cüzda-| mın içini muayene ederek elli| frank kadar bir servet sahibi ol- duğunu anlayınca son derece ra- batsız oldu. Parasızlığa o kadar alışmıştı ki bu elli frank onu sanki başka bir hüviyete bürün- dürmüş başka bir benliğe sahip etmişti, — Lânet olsun! Ne rahattım. Şimdi başıma bir de elli frank çıktı. Ben bu parayı ne yapayım? Hepsini nefsime sarfetsem alışa- cağım... İyisi mi? Hayatımın şek- Tini bozmamalı... Dediği gibi de yaptı Yalnız o gün bir kaç sütlü kahve fazla iç- ti; içinden bir sigara parasile bir! de -pek meraklı olduğu için-| (Komedi Fransezi de cennete çi-| kacak kadar bir para ayırdı Üst| tarafını Metro vonunda al- kolik bir dilenciye verdi. Bunu işiten arkadaşları İtiraz ettiler: — Canım İrfan bey! Bari bir gece olsun bir otelde yi Sonra sadaka veroceksen elin alkolik herifine neye verirsin? Hiç olmaz Sa ekmeği olmıyana veri. İrfan bey muhataplarına hem 5 tı; İnsanların bu derece anlayış- sızlıklarını anlıyamıyordu: — Yahu! Dedi. Ne acalp dü- şünceli adamlarsınız. Bulduğum bu para ehemmiyetsiz bir şeydir. Öyle olmasa götürür polis komi- serine verirdim. Fakat elli frank- ten ne olur? Ben bu para ile bir günlük zevk ve ihtivacıma ait 0- lan şeyleri temin ettim. İki sütlü kahve ile dört tane ay francâla- sı benim için kâfi... Sigara aldım.. Hattâ Komedi Fransez'de (Bri- tannieus) ü de seyrettim... Halbu- zevki içmek... İçebilmek. Gördüm ki içemediğinden dolayı herif çok betbaht. Ekmeği herkes dilene- bilir. Ama içkiyi dilenömez. Bü- tün inşanlar içerler, sonra içmek için dileneni tahkir ederler. Ben nasıl klasik bir piyes seyrinden hâz duyuyorsam, o da içmekten zevk ahoyr.. Bunu düşündüm ve parayı onun için bu adama ver dim... Sarhoşun o günlük rizkini temin ettiğim İcin beni niye ten- kit ediyorsunuz? O esnada o alko- lik dilenciye tesadüf edeceğime bir kaldırım karısına rastlasay- dım ona verecektim... Biliyorsu- nuz ki bir şey mukabilinde de de- il. Ve emindim ki nasıl o alko- lik parayı doğru meyhaneciye götürecekse, karı da, hömen köşe başındaki kahvede İskambil oynı- varak kendisini nezaret altında çalıştıran herifine götürecek. Bu fâhişe ona para yetiştirmekten zevk alıyor... O zevke hürmet| etineli. Ben hayatı böyle anla-! rım. i (Arkası var) Bir Kadın Yerine Avrupa Haritası Alsa D konuşma dinledim. yordu ki, genç kadın, yaşlı kadı sıydı. “Sözlerinden - al genç kadın evliydi, ve zevciyle bir lü geçinememekteydi. Ve yine sözlerin- den anlaşılıyordu ki, yaşlı kadın, bati damadında tecrübelerinden aldığı salâhiyetle iyi çabalıyordu. Bu maksatla ona: “e Kızım, diyordu, erkekler, lara ber gün ayni kıyafetle, da ile çıkan kadınlardan hoşlanmazlar, Bir kadın için her gün değişmenin, ve bambaşka kılıklara girmenin çaresi mi yok? Sen de ananı dinle de, bir değiş, Ve kocana her gün bir şekilde görün!,, Anasının mütemadiyen kocasını hak- kı bulmasına sinirlenen, ve m faydasız bulduğu bir yığın kuru nasihat dinlemekten Usanam genç kadın: “ — Aman anne sen de hep yana çıkarsın!,, dedi, ve hırçın ilâve etti: lerden » Kızarmadılar !.. ngilizler yalnız Libya cephesinde Italyanlardan tam 133295 esir al- muşlar, Esir miktarının gün geçtikçe 450 ve 451 ün tramvayda, yaşlı bir kadınla genç bir kadın arasında geçen bir Sözlerinden anlasılı ması kı- u değil, kızımda buluy. kimbilir kaç yıl sürmüş bir evliliğin geçinmenin çarelerini öğretiye “.- Eğer Allahın günü değişen sey- hoşlanıyordiyse, bir kadın #la- cağına,.. Bir Avrupa haritası alsaydı!,, Ekmek -Narhı On Para Daha İndirili Toprak Ofisi de Kendi Hesabına Un Yaptıracak Ekmek narhının on para daha irdirilmesi kararlaştırılmıştır. Bu gün toplanacak olan belediye da- imi encümeni yeni narhı tesbit «decek ve cumartesi sabahmdan itibaren ekmek 13 kuruş üzerin- den satılacaktır. Ekmeğin 10 pa- Ta daha ucuzlaması, bir çuval undan alınan 146 kuruş korun - mia vergisinin dünden itibaren bir Jiraya indirilmesinden ileri gelmektedir. Bu verginin azal- tılması ekmeğin 20 para kadar ucuzlamasını temin ödecekti. Fa- kat belediyenin tahmin ettiği yüz de 87 randımanın al ak bir çuval undan 85 ekmek çıkarıl- ması ve bugünkü ekmek narhının da fırıncılara pek az bir kâr bı- Takması tenzilâtın on paradan Ee kalmasına sebep olmakta - Evvelki gün belediye memur- larının nezareti altında yapılan cekmek tecrübesi iyi netice ver- MİŞ ve nümüneler vali tarafın - dan beğenilmiştir. Belediye rels- liği ekmeklerin parlaması için sü- rülen bulamanın yasak edilmesi- ne karar vermiştir. Un fiatları Toprak mahsulleri ofisi un fi- yatlarım biraz daha ucuzlatabil - mek için, değirmeneilerle yeni bir anlaşma yapmaktadırı Bü an- laşmaya göre ofis, değirmenler- de kendi hesabına buğday öğüte - rek elde ettiği unu bizzat fırınla- ra satacak, buna mukabil değir- menlere kırma ücreti verecektir. ADLİYEDE: Hapishane Müdürüne Hücum Edenler Bir müddet evvel Istanbul ha- pishanesi müdürü Hüsnünün ü- zerine hücum edip ölümle tehdit eden mahkümlardan 9. kişinin duruşmalarına dün asliye birinci ceza mahkemesinde başlanmi; iŞ tır. İsimleri, İbrahim, Recep, 'Tahsin, Mansur, Kadir, Selâmi, Himmet, Rifat, M. Kemal olan suçlular hâdiseden sonra gönde- rildikleri Üsküdar hapishanesin- den birbirine zincirlerle bağlı o larak adliyeye getirilmişlerdir. Bunlardan Mansurla M. Kemal katil suçundan otuzar, İbrahim de 10 seneye mahkümdur. Suçlular, suçlarını inkâr etmiş- ler, mahkeme şahit celbine karar vermiştir. GULIZARIN CEZASI INDİ RILDI — Gülizar adında bir ka- isminde bir genci öldürmüş ve uzun süren muhakemesi netice- sinde 15 sene hapse mahküm e- dilmişti, Bu kararı tetkik eden temyiz mahkemesi suçun işlendiği tarih- te mer'i olan ceza kanununun imei maddelerinin ikinci bentlerine göre, hâdisede Bir İdi.. kaba- kızma — veriyorlar! Bana hayret Ingilizlerin 133,295 ndet nı bildiren telgraf havadisi üzerine bir karşı. o refikimizin şu serlevhayı italyan esirleri niçin yor? Acaba Ingilizler, 1 İkiz rini yiyorlar mı dersiniz çoğalması, artık hiç kimsede hayret u- yandırmıyor. Çünkü, esir İtalyan asker- leriyle, henüz esir olmamış İtalyan as- kerleri arasındaki fark harikulâde kü- çük: Henüz esir olmamış İtalyanlar tek elle, esir Ttalyanlar ise, çif! elle selâm “Ingilizlerin Libya ganimeti! Benim anlamadığım nokta şudur: TAN Üç Milyon Liralık Hububat Satıyoruz Fiyatlar Yarın Tesbit Edilecek, Türk - Macar Müzakereleri de Devam Ediyor Almanyaya ihraç edilecek 2 wilyon 800 bin liralık yağlı to-| humlarda darı ve kuş yeminin fiyatları etrafında Alman firma- larının mümessilleri ile hububat ve yağlı tohumlar ihracat birliği arasında temaslar yapılmaktadır. Almanlar teklif edilen fiyatları yüksek bulmuşlar ve asgari raç #yatları üzerinden mal al - mek icin muksbil teklif yapmış- lardır. İhraç edilecek maddeler kismen İzmir ve Mersin birlik- leri tarafından — verileceğinden. İstanbul birliği, bu birliklerin de mütalâalarım öğrenmek iste- miştir bu akşam İzmir birliğinde bir heyet sehrimize gelecek ve burada bulunan Mersini birliği; heyeti ve İstanbul ihraçatcıla- riyle temas edeceklerdir. Ki fiyat yarın kararlaştırılacaktır. Fiyatlarda mutabakat hasıl ol- duğu takdirde, bu maddelerin birlik âzalarına pay tevziatı ya- pılacak ve derhal ihracına baş- Janacektir, İhraç edilecek yağlı tohumlar 1 milyon 850 bin-liralıktır. Bu- nun 950 bin liralığı İstanbul, 575 bin liralığı İzmir ve 325 bin Tiralığı Mersinden verilecektir. Darı 650 bin liralıktır; 125 bin liralığı İstanbul, 375 bin Wi- ralığı İzmir, 150 bin liralığı Mer- sinden ihrac ef'lecektir. Kuş ye- mi 300 bin liralıktır ve bunun 250 bin Jiralığı İstanbul, 50 bin liralığı Mersinden sevkolunacak- tır, Bunların haricinde Almanva- ya 350 bin liralık ta bakla ve nohut verilecek ve bu da yine 3 birlik arasında taksim edilerek- tir. Bu suretle Almanyaya ihraç edilecek hububat ve BELEDİYEDE: Poliste Havagazi Tesisatının| Bir Çöpçü Otomobil Kontrolü Belediye, havagazı kazalarının önüne göçmek için şirketlere, muhtelif ekipler teşkil ederek bütün tesisatı sık sık kontrol et- melerini ve alınan neticelerden de belediyeyi haberdar etmeleri-| ni bildirmiştir. BEBEK - İSTİNYE YOLU — Bebek - İstinye yolunda yapılan istimklâkler bitirilmiştir. Fekat istimlâk edilen binalarda oturan») lar, hâlâ bu binaları tahilye et- mediklerinden yıkma işine başla- nılamamaktadır. Belediye istim- lâk muamelesi ikmal edilmiş ev- leri boşaltmıyanlar hakkında c&- bir kullanacaktır. —— kuvvetli tahrik bulunması hase- biyle cezanın indirilmesi geldiğini ileri sürmüştür. Yeni - den yapılan muhakeme netice -| bahatliyim. ne de hasmım masum sirde suçlunun cezası 7 sene bir güne indirilmiştir. müdür!,, veren nokta, esir aldıklar- koymasıydız ganimet sayılı- talyan esirle - ? Bana sorar. bİr Zin sanız, bunu imkânsız görenlerden de Bilim: Çünkü, olup biten hâdisuta rağ- saz, öndan © haçan alevleri karşısında bile... *»» Ruhsatiyeli Hüriyet S radyosu 63 sene geçti: Ve buğün, Italyanların yalnız “Kızartması,, olmaz; Zira onlar, zelzeleden yaralı “Lârisa,, şehrinde çıkardıkları büyük yangının iyle buyuruyor: '-- Beş asır süren Türk esare- dinden kurtuluşumuz Üzerinden kızarmadılar! Bana kalırsa, esaret teşrifatma bulundukları için, bu vazifelerini unut- , Ben, bu “ruhsatiyeki hür. riyet,, bayramının fevkalâde neşeli geç- tiğinden de eminim. Fakat tahmini, de yanılmıyorsam, o gün Bulgarlar, Al manlar kadar,., eğlenememişlerdir! tam , © esaretten to -İlemektedirler, lâzım | meydana çıkaracaktır. Mahkeme- kurtuluşumuzun şerefli, şanlı yıldönü- Sofya radyosunun bu sözlerinden bahseden bir meslektaşımız diyor ki: ““— Ne hazindir ki, Bulgarların Türk esaretinden kurtulduklar, şerefli gün, Alman esareti alüna girdikleri serefli güne rastlıyor. Alman devlet vaktiyle söylediği ri tahakkuk ettiği takdirde, yeryüzünde Alman hâkimiyeti bin sene sürecektir. Maazallah, bu hesap doğru çıkarsa, beş asırlık Türk esaretinden kurtulduklar, için sevinen Bulgürlar, on asır sürecek bir Alman esareti altına giriyorlar de - Bu tarife göre, “Mihver, esaret de mektir, Eğer hakikaten böyleyse, Ital yan milleti, Italyan devletiyle beraber. dir; Çünkü İtalyan ordusu, gerek Arna vutlukta, gerek Libyada mütemadiyen. Mihvere giriyor. humların miktarı 3 milyon 150 bin lirayı bulmaktadır. Dünkü ihracat Dün muhtelif o memleketlere 163 bin liralık ihracat olmustur. En ziyade Amerikaya koyun ve kuzu derisi, Almanyaya tütün, ve fındık, Holendaya tütün gön derilmistir. Yunanistana satışlar Yunanistana satılan 1500 ton İssulye ve 1500 ton arpanın ih- racı için bütün hüzrliklar bi- mamlanmıştır. İlk parti olarak 200 ton arpanın sevkine başlan- ır mi Türk-Macar o müzakereleri Türk - Macar ticaret anlaş- ması müzakereleri henüz netice- lenmemiştir. Macarlar en ziyade yün ve pamuklarımızla o ölâka- dar olmakta ve bunlardan müm- kün olduğu kadar fazla mal al! mak istemektedirler, Buna mu- Kabil bunların tutarı kıymetin- de pamuklu ve yünlü mensucat vereceklerini / bildirmektedirler, Mukabil teklif olarak bu mad- delerin miktarı kadar mal isten- mekte, iptidai ve mamül madde arasındaki farkın nakden öden- mesi kabul edilmektedir. Müzakereler bu iki noktai na- zar farkının telifi etrafında ce- reyan etmektedir. Macarlar sınai iptidai madde- lerden madüt olmıyan diğer ih- ç mallarimızdan ve ho arada üzüm ve incir gibi kuru meyva- larımızdan da almak istemekte iseler de bunlara karşılık iptidai maddesi az ve işcilik kıymeti cok maddeler verebileceklerini söy- Poliste Altında Kaldı Şoför Hüseyin Oçalın idaresin- deki 1572 numaralı ölomobil Ga- lata köprüsünden geçerken bele- diye temizlik amelesinden Aliye çarparak yaralamıştır. Ali kaldı- rıldığı esnaf hastanesinde ölmüş tür,” SAHTEKARLIK YAPMA - MIŞ — Kadıköyünde Gürbüz s0- kağında oturan Enver Doğan İs- minde bir zatın kiracım Herant tarafından yapılan bir sahtekâr- lığa maruz kaldığı yazılmıştı. Herant, bu hususta gönderdiği mektupta diyor ki: “Ben Enver Doğandan hem ipotekli, hem kendi el yazısı ile senetli alacaklıyım. Usküdarın a- daletkâr mahkemesi bu hakikati nin kararından evvel ne ben dur. Bunu ancak kanun tayin e- İskenderiye ve Basradaki Mallarımız Hükümet Kontrolün Tevsii İçin Teşebbüste Bulunacak Muhtelif yerlerden memleke- #imize ithal edilmek üzere Basra ve İskenderiyeye gelen malların kontrol muamelesi uzun sürmek- te ve bu yüzden bir kısım mal- ların bursya gelmesi gecikmek - tedir. Bu malların kontrolüne ait muamelenin daha çabuk ikmal edilmesi için hükümet teşebbüs- te bulunacaktır. Ayni zamanda Ticaret Vekâ- leti tücesrlarımıza da itnal eği- lecek emtianın bütün ticari ev- rakın her türlü tereddüde ma-| hal bırakmıyacak bir şekilde tanziminin muamelâtı kolaylaş- tıracağını bildirmiştir. PİYASADA: İyi Kaşarlar 110 Kuruşa Satılacak Fiyatları Mürakabe Komisyonu dünkü toplantısında, lüks peynir fiyatlarını tesbit etmiştir. Lüks peynirden maksat, yüzde yüz yağ İli olan kaşar peynirleridir: Bun- ların toptan fiyatı 90 kuruş per: kende fiyatı da 110 kuruştur. Şehrimizdeki soğuk hava de- polarında 2941 teneke beyaz, 505 çuval iyi kaşer ve 790 çuval sıra malı denilen kaşar peyniri ile 326 sandık gravyer peyniri bulunmak tadır. almak istiyen pera- kendeciler, fiyatları mürakabe bürosu vasıtasiyle, soğuk hava depolarından peynir almaktadır. ADLİYEYE VERİLEN MUH-| TEKİIRLER — Dünkü toplantı! da, şehrimizin muhtelif yerlerin-| de ihtikâr yapanların da adliyeye verilmesine karar verilmiştir. Bu muhtekirler şunlardır: Sultan Ila mamında elti liraya satılması lâ- zım gelen kumaşı 9 liraya #alan| AArmenak, Aksarayda 60 kuruşa bez satan bakkal Dimo, Balıkpa- zarında pahalı nişadır satan Ya-| Bet. BIR IHTIKAR MAHKUMIYE. TT — Sarıyetde kömür deposu bibi Kâzım Kayıkçı kilosu 7 ku- ruştan mangal kömürü sattığın » dan adliyeye verilmiştir. Dün 89 liye ikinci cezada yapılan duruş- ma sonunda suçlunun 50 lira a- ğır para cozası ödemesine ve de- ponun da bir hafta kapatılmasına karar verilmiştir. BİR TAVZİH — Dünkü gaze temizde Valde hanının altı ka” tında, itbalât ve ihracat birlikle: rinin teşebbüsiyle bir mağaza a- cılacağından bahsetmistik. Bu sa- tış mağazasını açacak olan mües- sese, hususi bir teşekküldü: nifaturacılar birliği ile bir alâkası olmadığı gibi devlet teşkilâtı ile de rabıtası yoktur. Dahiliye Vekili Evvelki gün şehrimize gelen Dahiliye Vekili Faik Oztrak dün öğleden sonra emniyet müdürlü- ğüne gitmiş, akşam geç vakite decektir.., H şu da larımız, Bulgaristana nasıl yerleşti Bulgaristan onlara kiraya mı verildi, yoksa... Satıldı m? Allah vere de, yeni sakinleri, içine yeni yerleştikleri | Bul. garistanı harap etmeseler: Çünkü larına relsinin göre, Alman zafe- düşen mazur sm, Yalnız yeni istirhamımız var: Yerleştikleri konağın bizim bahçeye bakan pencerelerini dai- ma kapalı tutsunlar: Çünkü bu hem kendilerinin hem de bizim mütekabil menfaatlerimiz icabıdır, Onların menfaatinedir, çünkü, konak- larının daima vakıf Alman komşularımız : sediyor. Yalan değil: Nihayet Almanlarla kom siz baskınlar yapan Almanlar, pek uslu oturmak mutadında değildir! yeni komşumuzu ziyarete leri fevkalâde telâş içindedir. Sonra, bizim aklımız, onların diline pek ermi- yor, Bize yabancı ağızlara yanaşmak ta hiç mutadımız değildir; Bu itibarla, iyi geçinmemiz için, yeni komşularımızın bizim dilimizi kavram; Bizim menfastimizedir: Çün mizin bahçesinde rahal yaşamak ister, Ve biz, bu bususta harikulâde kıskancız. Vâkıa dilimizde: “Kurt komşusunu yemez!,, diye bir söz vardır: Fakat kurt, komşusun, niyetlerini de yemez! kadar tetkiklerde bulunmuştur, üseyin Cahit Yalçın, Bulgaristan yerleşen Nazilerden: Yolu Çetinleşen Dava! Yazan: Naci Sadullah “yeni nizam,, di . Avusturya istilâsındi! “zulüm gören muazzam bir Ah man ekseriyetinin himayesi”, Çi koslovakya işgalinde “mağdur veği Alman düşmanları! Fransa ( facinsındi “Versailles diktası,, nın tashihi) Danimarka ve Norveç vukuatın. da “hayat sahası, kisvesine bi rünen “yeni nizam,, nihayet Bal! kanlarda hakiki niyetini bütü dünyayı bildirmiş bulunuyor! Yeni nizam, bütün bir insanlık öğİ lemini, Altan müstemlekesi hs line sok; isteyen Alm. peryalizminin müstear ismidir, Fakat emeline odoğru “yıldı! rım harpleri,, nin yıldırım, hiziy! le yaklaşıyor gibi görünen bu bugün, mukadder çıkmazın bulunuyor, Çünkü artık, yumuşak, ve kü çük lokmalar kalmamıştır. Çünkü artık, Alman mill Versallles diktasının adaletsizlik lerini tashih uğrunda dövüştü rülmediğini çoktan anlamıştır. O artık ne için dövüştüğünü çok | ilmektedir, Ve bunun içindir ki © artık bir davaya inanmış kütli lerin yıkıcı azminden, yırtıcı şe' kından mahrumdur. Çünkü artık o, faraza mazlu bir Yunan milleti üzerine saldı ken, Fransaya çullandığı duyduğu müthiş kin yerine, kek milletlerin yüzünü ki bir hicap duyacaktır. Ve çünkü artık o, gittikçe mitsizlik veren uzun ve sarp bil yolun üstünde içlerinden boz muş ordular yerine, bütün katleri çoktan kavramış, lanmak için her çesit imkânı zanmış, ve kullanmış, tecrübeleri her gün biraz daha çoğalıp © gunlaşmış zinde, kudretli milletği ler görmektedir. Pakt dolması, teminat afyon! sulh arzusu, beşinci kol heyulü gizli silâh parolası artık almaz birer av çiflesidir. Kolay yollar tükenmiş, wzi yollar dikleşmiş, esneyen milli ler ayılmıs, bağlanmış gözler çılmış, paslanmış silâhlar bile miş, en dar geçitler tutulmuş, yıkılmaz cepheler kurulmuştur. Harp artik, biyleli bir baskı şarkılı bir yürüyüş değildir. Su tık, miskin milletleri o uyufa' bir afyon değil, sadece kudret vahdetine, kafasına, koluna, ğerine yüreğine, topuna tül güvenen milletlerin inanacaklı bir saadettir. Ve işte böyle oldi Ku içindir ki, ratık “yeni nizam davasının tuttuğu yol, alabildi ne sarplaşmış bulunuyor. Çü bugünkü kavga, inançları, leri, ümitleri ve imkânları bi daha azalmış bulunanlarla, inanı ları, mecalleri, ürsitleri ve imi kânları biraz daha çoğalmış bul! nanların çarpışmasıdır: Deni: de, havalarda ve karalarda, hakikati isbat eden vâkıalar. hi gün biraz daha tadır Bundan da bellidir ki, cepheleri de artık iztiklâllerini koruması bilen milletler kalmıştır. Ve b nun içindir ki, yolu hayli çeti leşmiş bulun: 'yeni nizam,, yası aftık, piyasada satılık mill bulamamanın üzüntülü sancısı çindedir. er wi — Alman komşularımız!,, diye bah- olduk, Fakat acaba yeni kom$u- tiler? akıl esince komşularma vakitli vakit. . Vüksa, gitmek, bize bir vazifedir. Fakat şimdilik bizi görsünler: Çünkü evveli kendi. Siz onun sesinin her yüksek çıkışını, bu buhran sancının verdiği can acısına b #ıslayın! © Dar caddelerimizde mev- cut vesait serbestçe gidip gel- mekte zorluk çekerken, he- men her semtte Yolların ke- narları, yük alıp yük boşaltan nakil vesaitiyle doludur. Bu- na niçin müsaade ediliyor? İğ ? ? 2. ları lâ- İn ya gere bizim bahçeye hakan penceresi, şiddetli poyraza 3 kü, evi- rbest se ve un sade kendisini değil, fena Naci Sadullah © Her şeyin ucuzu da, paha- bsa da varken, ve faraza bir. çok dükkânlarda 450 - 500 kuruşa ayakkabı satılırken, yeni bir İcatmış gihi halk tipi ayakkabı çıkarmıya lar: Niçin? ? ? ? © Tramvay arahalarınm ve diğer nakil vasıtalarının müe- bir sebepler yüzünden azaldı- ğı bir sırada, tabiatiyle tram- vaylar tıklım tıklım doludur. Fakat. bilfarz, arka sahan- lıktan binilmesini ve ön sa- (e hanlıktan inilmesini meeburi (4 kılmakla, bu izdiham hiç de- e gilse asgari bir intizama soku- İjva