24 Şubat 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

24 Şubat 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

24 ŞUBAT 940 ABONE seDpeLi Türki, —— M0 Ke, “o » “o » 8 » 1 Sena tay say 1Ay öv .. San 'eraran porta ittihadıns dahi) olmıyan memleketler için sbone bedeli müddet süresiyle 30. Vâ, 9 38 Uradır. Abone bedeli vesindir Adroş değiştirmek 28 kuruştur. — Için mektuplara 10 kuruşluk i RE amaa MEMEDE Yine Afrodit Meselesi Etrafında Msökemelerde düzünelerle mat. buat davası var. Fakat bu da. Yalar, son zamanlarda, birdenbire enin peyda etti. Sebep, Afrodit inin, o efkârı umumiyenin tek meselesi halini almasıdır. Efkâr umumiyede, birinei plânı İçal eden Afrodit bahsi, gezeteleri de oyalamaktan hali kalmadı. Eseri, mtstehcen saymıyarak, mi- dnfna edenler de mahkeme üzerin. de milessir olmamaları içini, adalet divanına verildiler, Müddelumumiliğin gördüğü 1. w pakkında bir şey diyecek deği. , kanunun verdiği salâhiyeti kullanmıştır. — > Türk adliyesinin şaşmıyam terazi. sile haklar tartılacaktır. Bunun için, bütün matbuat mensupları adaletin tecelli edeceğinden emindirler. An- cak, bu srada, Afrodit meselesine da. İF yapılan bazı neşriyatın gözden kaçtığını söylemek te lâzımdır. Çün. kü, Afrodit adlı eserin müstehcen olmadığını iddin eden gazeteler, mu, harrirler, mahkemeye sevkolunduk. ları halde, ayni eserin müstehcenli- Zini iddis eden ve bazı gazetelerde çıkan bir takım yazılar, ve bu yazı, ları içine alan bâzı broşürler takiba. ta maruz kalmamıştır. Halbuki, mahkemeler © üzerinde yapılacak tesir hakkında bir taraflı düşünülemiyeceği için, o eserleri u. nutan alâkadarlara, bu tezadı hatır. latmayı bir vazife biliriz. pa Hitabet Dersi Maarif Vekâletinin mekteplere hitabet dersi koymıya karar verdiği. ni memnuniyetle haber aldık. Türkiye için hitabet, güzel konuş. mak, maksadını birkaç kişiye, bir kütleye anlatmak işi, cidden mü. himdir, çünkü Türkiyenin tarihi şartları, milleti asırlarca susmıya mahküm ettiği gibi, hitabeti de yal. — mâbetlere hasretmiş, ve bu mâ. tlerde de ancak, yabancı bir dilin <ümleleri kubbelerde çınlamıştır. Ne şehirlerimizde, ne de kasabalarımı - kan topliyacak bir meydan, ne 'abete müsait şartı inkişaf etmiştir. Mm Camide vaâz, d » cuma mamarnd e izlemekten başka — Saime için — bir hit, vü rim, abet ananesi mev. paratorluk in ahlâkı, süküte . an a. Terbiyeli adam, ağzını aç. Pim an kelâri ei tabna, DA — nevi kabahat sayılırdı. kalan pi aminn bu kadar lâkayt devir içinde, hitabeti halk meddahlar ve orta kismen devam ettirebil. Tanzimat, beti, keman, sonra da, Türk Bit. İ bulamam fi, kend ştur, ue redir 7 tin memurların zaman an söyledikleri nutuklar, ne de ermeni şiveli tiyatro, Türk hıtabeti.. me millt bir p, © verebilmyiyg > © milli bir çeçai Türkiyenin demokrasi vizeli irmesi gayemizdir. si, susan değil, vatandaşlarını kaleler, Me Mi Mi #sası, güzel konuş- » maksadını i; deye dayanır. Bunun içlik Ge bie Vekâletinin bu tarihi öksiği ter. biye ve talim yolile gidermeğe karar Srmiş olması, takdire lâyıktır. am. v tem sirasındı mahsulleri ofisinin İstanbıla bie günlük buğday miktarını iğday 200 to çıkarması için de ic, e lerde bulunacaktır, viyemi e Türk gazetecileri, Majinoda elektrikli trende Majinoyu Gezerken YAZAN: M. Zekeriya Sertel pa hükümeti, Türk gazetecilerine emsal- siz bir fırsat verdi. Bize 940 harbinin efsanesi olan Maji- no 'hattını ziyaret imkânını bağışladı. Daha Fransız gaze- tecilerinin bile görmediği bu muazzam istihkâm ve müda- faa şebekesinin Türk gazete- cilerine gösterilmesi, Fransız hükümetinin Türkiyeye ve Türk milletine bir cemilesi sayılabilir, Majino hattı hakkında size tam bir fikir verebilmek için bu ziya- reti beraber yapalım, Strasburg'da öğle yemeğini ye. dikten sonra otomobillerimize bi. nerek yola çıktık. Majinoyu ziya- rete gidiyorduk. Hayli yo! gittikten sonra bir küçük kasab; ortasında küçük ve güzel bir köş. kün önünde durduk. Biraz sonra, bize bütün yol müddetince refakat eden kıymetli, mütevazi, kibar Fransız Kumandanı geldi: — Majino ziyaretinde General (..) heyetle beraber bulunmak 1s- #iyor, diye müjdeledi. Fransız Generali aramızda mü. tekait General İzzettinin bulundu. Bunu öğrenince ona te bu vesile ile Türk ordusuna ve Türk mille- tine saygısını göstermek İstemiş, ve Majino ziyaretinde bize rehber. lik etmek şerefini vermeği kabul et- miş. js general en önde, beş oto. mobili bir kafile halinde Majinoya gidiyoruz. Fransız gene. rali, hereketimizden evvel, bizg gösterilecek Ouvrage'ın (Majino is. tihkâmlarının her birine bu ad ve. riliyor) Majlno hattının en büyük ve en mühimmi olduğunu baber verdi. Heyecan ve merak içindeyiz. Et- rafımıza dikkatle bakınıyor, Maji. no istihkâmlarının dış manzarasını görmiye çalışıyor, fakat bir şey göremiyorduk. Nihayet bir dağ e- teğine geldik. Yolda ban gizli top bataryalarına tesadüf ettik. Fakat bunların Majino istihkâm'arile alâ. kası yoktu. Hayli yol gittikten ve bir miktar da dağa tırmandıktan sonta saat beşe doğru dağın orta- sında büyük bir tünelin kapısında durduk. — İşte Majino istihkâmlarının methali, dediler, Fakat otomobillerimiz durma. dan yollarına devam ettiler ve da. ğı irmanmıya başladılar. On beş dakika sonra, dağın tepesinde or. manlar İçinde otomobillerimizden indik. Dağın ovaya hâkim bir te pesinde bir Turel'in üstüne geldik. Önümüzde derin ve geniş bir'va- h, Uzaktan Alman hatları ordu. Dağın etrafı derin beton anti.tank hendeklerle çevril. mişti. Fransiz generali izahat ver- di: “— Şu üzerinde bulunduğumuz tepe şimdi ziyaret (edeceğimiz Ouvrage'in kalelerinden biridir. Altında ancak zırhlıların en büyük toplariyle mukayese edilebilecek muazzam bir top vardır. Dağın sağ ve sol iki eteğinde de bu Tureller- den birer tane daha mevcuttur. Bu Tureller arasına da daha küçük enbta tonlar varlastirilmistir. b en. Bir istihkâm müfrezesi ve muzıka selâm resmini ifa ediyor MINİN YERALTINDA İÇİNİN Mayrap “YARMA, EV MAJİNO İSTİNKAMLARINDAN BİRİNİN Dış MANZARASI retle ki, bir ucundan öbür ucuna ki. lometrelerce bir sahayı kaplıyan bu gördüğünüz geniş vadi doğru- dan doğruya bu istihkâmın topla. rı altındadır. Muayyen yerlerde rasat kulelerimiz mevcuttur. Bu kulelerde bulunan rasıtlar cepheyi daimi surette kontrol altında bu- lundurur, ve müşahedelerini tele. fonla istihkâm içinde bulunan ku- mandana haber verirler. Bu suret- le istihkâm kumandanı Ouvrage' içindeki odasında disarda olup bi. ten bütün hareketlerden dak'kası dakikasma haberdar bulunur... Üzerinde bulunduğumuz Turel çelik ve betondan yapılmış bir dağ parçası idi ve dişardan bir şey gö- rünmüyordu. Ve otomebillerim!ze bin. dik. Evvelce durduğumuz büyük tünelin yani Ouvrage'in ka. pisina geldik. Burada bizleri istihkâm kuman- dan ve zabitleri karşıladılar. Hep beraber tünele daldık. Bir müddet gittikten sonra selâm resmine dur. muş istihkâm muzikası tarafından karşılandık. Ve orada bizi bekliyen trene bindik! Bu tren, dekovil hat. ları üzerinde işliyen küçük arabâ- lardan mürekkeptir, önünde elek- İrikle işliyen küçük bit lokomotifi vardır. Hepimiz yerlerimize Yer- leştikten sonra tren hareket etti. Tünel içinde yer altından on beş dakika kadar gittikten sonra tre- nimiz durdu. Bizi, istihkâm kuman- danımın odasına götürdüler, Burası iç içe üç odadan ibaretti En içeri. ki odadâ kumandan “oturuyordu. Bütün rasat kuleleri telefonla bu odaya bağlı idi. Bu odanın yanın- daki oda, asıl kumanda odası idi, Kumandan, bütün istihkâmı ve bü. tün harbi buradan idare ediyordu. Bu odanın ortasına uzunca bir ma. sa konmuştu. Duvarlarında kara tahtalar ve bir harita vardı. Du- varın bir tanesine telefon santra. lini andıran bir elektrik levhası yerleştirilmişti. İstihkâm kumandanı, Ouvrage hakkında bize umumi bir fikir ver. miş olmak için önümüze bir hari- ta açtı, Bu haritada istihkâmın da, bili plânı görünüyordu. İstihkâmın kapısından girdikten sonra, biri sağa, diğeri sola bir za- viyel kaime teşkil edecek surette iki hat çiziniz. Her biri 3 kilomet- re uzunluğunda olan bu hatları uç. larından düz bir hatla birleştire. rek bir müselles yap'nız. İstihkâ- mın dakili plânını çizmiş olursu. nuz. Biz trenle sağ hat üzerinde $ kilometre mesafe katederek şimdi, İçinde bulunduğumuz kumandan 0. daşına gelmiştik, Bütün hattı do- Jaşmak için dokuz kilometrelik bir devir yapmaklığımız lâzımdı. Kumandan haritadaki izahatı bi. tirdikten sonra: — Şimdi isterseniz, deği, bu is- Ghkâmın nasıl çalıştığımı göster. mek için bir manevra yapalım. Genefal İzzettin, memnun olaca. ğımuzi bildirdi, D erhal iş başına emri verildi. Masanın etrafında askerler mevkilerini aldılar. Önlerine birer dosya koydular. Elektrik levkasile kara tahtaların başına da birer as- ker geçti. Kumandan, rasat kulele. rinden aldığı malümat üzerine düşmanın filân noktada harekete geçtiğini bildirdi. Derhal odada otomatik bir faa. Hyet başladı. Masadaki askerler, önlerindeki cedvelleri karıştırarak bir takım rakamla? söylüyor, ayak- ta duran askerler kara tahtalarda tebeşirle bir takım hesanlar yapı. yor ve neticeyi birer birer ilin & diyorlardı: — Mesafe 112, istikamet 5..2 Bütün bu neticeler derhal elek- trikli levhada yazılıyor, düğmeler yanıp sönüyor, bir takım kırmızı, mavi yeşil noktalar beliriyordu. Bir dakika, 50 san'ye sonra: — Tamam, dediler. Bizler bir şey anlamamıştık. — Tamam olan nedir? Diye sor. luk, — Manevra bitti, ded'ler. — Peki ama biz topların bare- kete geçtiğini görmedik. Şimdi toplar endaht ediyor. tar, dediler, Ve bizim yine bir şey anlamadı. Zamızı görünce: — Buyurun, şimdi topların yanı- na çıkalım, buradan verilen emir. lerin nasıl tatbik edildiğini göre- lim, dediler. Kumanda» oğasından çiktik. Bi- biraz ilerde iki büyük asansöre bindirdiler. Dört tarafı kaya bir o. İuktan hayli yükseldikten sonra, nsö.lerin kapıları açıldı. Yine yer altında bir sahanlığa çıkık. Biraz lerde topların bulunduğu kalenin içine girdik. Burası, tamamen bir zırhlınm büyük top türellerinden birine benziyordu. Ortada bir bü. yük, iki yanında da birer küçük top vardı. Duvarda da, kumanda odasında gördüğümüz elektrik lev- hasını bir ayni bulunuyordu. 7- zerinde aşağıdan verilen emirlerin renkli işaretleri görünüyordu. Askerler derhal toplarınm başı. Ba geçtiler ve elektrik levhasında verilen emirlere göre tekrar ma- nevraya başladılar. Bir dakika son, ra toplar ondahta başlamış bulu. puyorlardı. Buradan çıkınca bizi diğer bir odaya götürd vi ve'ce dağ tepesir muazzam topun idare edildiği me- kanizmayı gösterdiler Topçulustan anlamadığımız için bu muuzzam ve komplike mekanizma karşısında parmaklarımızı ırmakla iktifa et tik ve çıktık. Unutmayınız ki, biitüin bu odalar bu ssunsörler, bu manevralar, bu faaliyetler hep yer altında, dağın içinde ve düşman gözünden ve ta- artuzundan masun yerlerdedir. Bu harikayı da gördükten sonra tekrar asansörlere aşağı indik. Trene bindik. Askerlerin bulun. duğu yer altı kışlalarını ziyaret et- tik, Burası, âdeta köstebek yolları gibi dar yollarla sağ sol şebekele. re uyrılmış. Her yolun sağ ve $0- lunda bir takım kışlalar vücude ge- tirilmiş. Bizi bir kışlanın barına götürdüler ve burada bize şampan. ya ikram ettiler. Bu bar, istihkâm askerlerinin yeni boyayıp süsle. dilleri küçük, fakat zarif bir yor- di. Elektrikle tenvir edilmişti. Bu. rada örtülü masalarında askerler di vara asılı tarife mucibince istedik- lerini içip yiyebilirlerdi. Artık görülecek bir şey kalma. , Bir saatten fazla süren bu yer altı ziyaretinden sonra kaman. dana ve zabitlere teşekkür ettik, ve ayrıldık. Fakat bu ziyaret: size, Majino hakkında bir fikir vermiye kâfi değildir. Bu ziyareti * tamamlıyan malümatı da yarınki yazıma bıra- kıyorum. İstimlâk İşleri Vali ve Belediye reisi Lütfi Kırdar istimlâk işlerinin iyi yürümediğini gö rerek bu işle meşgul olmak “zere bir komuüte teşkil ettirmiştir. Vali mua. vini Halük Nihat Pepyinia riyasetin- de teşekkü) eden bu komite Beyoğlu Eminönü kaymakamlarile belediye rels muavinleri, belediye fen heyet: müdüründen ibarettir. Kartal Belediyesinde Kartal belediyesi, muavenet» muh. taç o'anlara ve asker ailelerine sena lik kömür tevzlatım yapmış, bunla. rın iaşesini de temin etmiştir. Ganç- Ter Birliği salonunun tamirile de meş gul olmaktadır. Kartal istasyonundan Yakacık yo. luna kadar çarşı caddesi asfalt döşe. necektir Daba evvel yapacak olan caddenin kanalizasyonuna bugünler de başlanacaktır Kıymetli Bir Eser. Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel usuf Ziya Demircioğlu, on iki sene emek sarfettikten sonra, /“Anadelu köylülerinin türküleri,, is- mi altında bir eser neşretti. Köy köy gezerek toplanan bu 457 türkünün içinde, Anadolu köylüsünün masum, hicap perdesi üzerinden yırtılmamış İsaf aşkıyla beraber, bütün azap ve listiraplarını o bulabilirsiniz. İyi bir İmetodla tasnif edilen bu şarkılar, #i- İze köylünün tabiatla olan alâkasr nı, cemiyetle olan münasebetini, ken. di temiz duygu ve düşünüşlerini, köylü lisanımın süsten ve riyadan â- ri lisaniyle vermektedir. ” 1 — Mevsim şarkıları, 2 Kahramanlık şarkılar, 3 — Aşk şarkıları, 4 — Ölüm şarkıları, 5 — Doğum şarkıları, $ — Evlenme şarkıları 7 — Çocuk ninnileri, 8 — Gençlik şarkılar, İlim ve sanat hakkmda, içtima ilimler hakkında tetkikat yapan & Umler için bu şarkılar ne kuvvetli birer delildir. Bu, yer, yer tasnif edi. len şarkılar içinde aşiret hayatının, küy ve kasaba hayatın tedrici te kâmülünü de keşfetmek mümkün. dür. Anadolu kadını, çocuğuna nin- ni söylerken, ona ne bey ne de paşa olmasını sayıklamıyor. Güneşin kız- gin ateşi altında yanan toprağın, 6- nun emeğ'ne olan ihtiyaemdan bah- sediyor. Evlenmekten (bahsederken, yuvasını, obasını onartacak, toprağı. nı slirecek gel'nden, ve güveyden dem vuruyor. Bülün neşesi toprak- ta, abı Otopraktandır.. Oğlunu, omuzunda gördüğü gün haz duyuyor, şehadet haberini aldığı gön parmaklarına kına vuru. vor. Beyin, ebedi zulmü ve istihdadi karşısında ağlarken, feryat ederken de ne kadar yeisli ise, o kadar sabür, o kadar mültevekk'ldir... Sanki tabi- at onun evi, cemiyeti, hazinesi, ve eikanıdır... Bundan öleye bütün hu. dutlar ve cemiyetler ona kanalıdır... Cemiyetin içinde yaşarken bile o her İşeyden evvel tabiate, toprağına, top- rağının üstündeki buğday başağına bağlıdır. Anadolu türküleri, bir çok içi'mal âdetlerle beraber, Anadolu İköylüsünün hayat telâkkisini, ölüm felsefesini, zevk ve azap duygularım candan gelen, gülerken ağlıyan lisa- niyle veriyor. Folklor'un sanat ve edebiyat bakı. mından kıymeti me kadar büyükse, içtimai ilimler noktasından da kıy- imeti o kadar büyüktür. Kitaba geç- miyen, halkın lisanında kalan, dilden dile, köyden köye, kasabadan şehire yayılan bu şarkılar zaman İle unü- tulmıya mahkümdurlar. Yusuf Ziya Dem'rcioğlunun bu şarkıları topla- ması, halk edebiyatına, ve cemiyet ilmine yaptığı bu büyük hizmet, bir iki sa fade edilebilecek bir hizmet değildir. Bu eserin kıymeti, bugünden ziyade yarın anlaşılacak. tır, Maarif Vekâletinin, Halkevleri- nin de bu hususta faaliyete geçe rek bu şarkıları toplatması, memle- ketin kültürü bakımından çok büyük bir kazanç olacaktır. Halk edebiyatı, halkın şiirleri ve şarkılariyle başlamıştır. Bunları tes- it etmezsek, halk edebiyatına Av- rupadan aldığımız mazar'yeler ve taklit eserlerle yükselemeviz. Köy” linün, halkın ruhundan doğan bu « debi kendimize temel yaparak, orijinal ve kendi ruhumuzu, hissimi. zi, düsüncemizi veren ede seleceğiz... Yusuf Ziya Demirc'oğlu bu eserle, halk edebiyatına bir temel Bu itibarladır ki 6 ür. Ba meskür himmetinden dolayı Türk kültürü kendisine bir teşekkür borg- ludur. —— Fenni Gübre Getirilemiyor Avrupa harbi dolayısile, Almanya, Fransa ve İngiltereden kimyevi güb re itnalâtı tamamen durmuştur. G8» çen senelerden kalma stok dahi Oi lunmadığı için bu sene tülün zira” tnde kullanılacak fenni gübre bulun miyacaktır. Trabzon için sipariş edilmiş olsn 3 yüz ven gübre şimdiden o mıntakâ tutöncüleri için taksim edilmiştir. Tütün. sebze ve meyva müstahsi'les riader mühim bir kısım fenni gübre tederik edilmesi için alâkedar'ara mürarast. etmişlerse de müsbet Sö vap alamamışlardı ——— Bir Sarhoşun Ölümü Biga (TAN) — Buranın Bekri tatası telâkki edilen kasap Ka: met oğlu Hasan, bermutet geceleyin çok sarhoşken, bıçağını çekin köprü Başında herkese kafa tuttuğu esn9da düşmüş, bıçağı göğsünde derin bir ya ra açmıştır. Hasan Çanskkalş haslâs hanesinde ölmüştür. Mos Ah

Bu sayıdan diğer sayfalar: