«TAN Heyecan Uyandıran Bir Kitap manya Harbi AZANAMAZ Yazan: İvan Lajos Ofacar profesörü İvan Lajos'un büyük bir alâka uyandıran bu meşhur eserine ait ilk kısımları 21 22 ve 24 ağustos tarihli nüshala rımızda Zeşrettik, Eserin hülâsa- sına ait dördüncü makaleyi aşağı. da okuyacaksınız.) B ütün dür yapılan “yıldı. rum harbi, motörize kıta. larla yapılır. Yine ' Alman mütehassısları- zın eserlerinden iktibas edeceğim fikir ve adetlere istinaden seri harp lerde lâzım olacak smele miktarı- nın Almanyada mevcut olup olma. dığını araştıracağım. Deutsche Volkswirt'in 1936 senesi 3 nisan nüshasında mii. tehassıs Zimmermann Alman ordularının silâh ve mühim- mat ve vesait İhtiyacım karşı lıyabilmek üzere cephe gerisin- de çalışması elzem olan amele, işçi ve usta ade 26.000.000 olarak gösteriyor Militar Wochenblatt'ın 1937 senesi 9 temmuz nüshasında çı- kan teknik yazıda cephede dö- vüşen her askerin silâh ve mü- himmatı için cephe arkasında dokuz kişinin çalışması elzem bulunduğu kaydedilmişti. Askeri mütehassıslardan Pos- soney 1938 de neşrettiği “We- berwirtschaft des Totalen Kri- eges” isimli eserinde cephede: de dökü? işçisi olmasını kâfi görmüyor ve bilhassa motörize kıtalarla O yapılacak © taarruz harplerinde beher cephe nefe. rinin 12 işçiye ihtiyacı olduğu- Du isbat e arp halinde seferber edilen Sephe kuvvetlerinin gerisinde ça- lışacak zmele ve işçi miktarlarını bu suretle tesbit eden ayni mu. harrirler bir Avrupa devletinin barbi yalnız başına idare etmesi imkânsızlığını ve behemehal bir başka bitaraf devletin muaveneti- ne muhtaç olacağını şu tarzda |. zah ediyorlar; Askeri mütehassızların fikirleri. ne göre tayin edilen hesaba nazı ran cephede beher nefer için cep. he arkasında on iki kişinin çalış- ması şârt olduğundan her hangi bir Avrupa hükümetinin tek ba: Da uzun bir harbi idame edemiy: ceği bir mütearife haline gelmiş- tir. Düşünmeli-ki cephelerde üç milyonluk bir orduyu çarpıştır. mak mecburiyetinde kalacak bir hükümetin cephe gerisinde 54'mil- Yonluk işçi ve ameleye ihtiyacı o- lacâktır. Harbe giren bir milletin ya cephe efradından, yahut cephe gerisi işçilerinden fedakârlık yap- mıyarak dövüşte devam edebilme- 8İ ancak bitaraf kalacak bir hükü. metin amele kudretile kabil ola- bilecektir. Kendi amelesinin ta. mamlıyamadığı eksikleri dışardan tedarik etmek te, evvelâ muvasala Yollarına malikiyet, sonra da kre- di sağlamlığı ve para ile müm- kündür. YY ukardanberi Alman eserlerin den iktıbas ettiğim izahatla Al man erkânı harbiyesinin ciddi ve Yüksek elemanlarının bir yıldırım harbinin hayali plânlama neden Imadıklarını kâfi derece anlat. mış oldum. Yıldırım harbi hayalinin mahiye tini Miralay Thomas'ın Alman er- kânı harbiyesi ve Harbiye Nezare- tinin muzaharet ve musvenetile Sikan “Kriegswirtsehoftliche gah- Tesberichte” nin 1936 da çıkan nüs- hasindaki yazısı bilhassa dikkate Sayandır, Harp halinde Almanyanın sıkıntı çekeceği en mühim meselelerden biri de cephe gerisinde çalıstıracak amele bulmak olacaktır, Mütehassıs Miralay o yazısında diyor ki: “Bir yıldırım harbinin yanlış talâkkileri “Büyük harbi ima ede rek,, bizi bir kere felâkete sürü nu i emip gla kik nin seraplarına'kapılmaktan ken dimizi muhafaza etmeliy Eserin 16 ıncı sayfası, Askeri mütehassıslardan Poso- mey de meşhur eserinde ayni ka- har ediyor. Bu muharrir seri harplerin temin edeceği avan. naati tajları tasdik ediyor. Fakat kati neticenin zannedildiği gibi hava si- lâhları vasıtasile yıldırım âsâ bir şekilde kazanılamıyacağını etraflı. ca izah ederek, hava karşı müdafaa silât silâhlarına arının da çok terakki etmiş olduğunu ve düşma- nın da ayni derecede hava silâhlarma malik olacağını i- lâve ediyor: mükemmel “Eserin 41 inei sayfası, Possoney evvelki bahislerde is. mi geçen kitabının 72 inci sayfa- sında yıldırım harbi hakkındaki kânaatini şu kati satırlarla niha. yetlendirmektedir: “Hava silâhlarında olduğu gibi kara silâhlarının seri netice alabi lecek gibi görünen tankları da ve motorları da vaziyet aynıdır, İlk anların iki muharipten birine tev cih edecek faikiyetleri karşı tara- fın o silâha karşı çıkaracağı mü- dafan ve mukabil tertibatla & xün haline geldiği zaman mazide olduğu gibi abluka sistemi bir harbin kazanılmasında en rolü olan esaslı silâhlardan lacaktır, “Muhavsir ablokanın kat! gelibiyeti temin edecek sebeplerden biri ole mu kaydettiği satırların altını dikka ayrıca çekmek üzere kitapta çizmiştir. 914 harbini takip eden sulh senelerinde Alman müte - hassısları ve.teknik adamları, Al- manyaya harbi kaybettiren esas â. milin, cephe gerisinde ve cephede sol temayüllere sapmış anasırın doğurduğu ihtilâl hareketleri ol- duğunu etrafa yaydılar. Umumi. yetle kabul edilen bu tezi müdafas edenlere göre, Almanyanın dü manları harbi ne ekonomik faiki- yetleri, ne asker adedinin fazlalığı, ne de abloka ile kazanmamışlardı. Kahrâman Alman ordusuna $ır. tından saplanan ihtilâl Hançeri muhsrebenin kati neticesini Alman- ya aleyhine çevirmişti. Bu fikre karşı ilk isyan eden 45. ker fırka kümandı nerar gi General, Militar Wochenblott'un. 17 eylül 937 tarihli nüshasında neşrettiği “bütün sebeplerin. asıl sebebi, serlâvhalı yazısında mağ- lâbiyetin sebeplerini ve hakikati ilk defa ortaya atan yüzbaşı Lenz'i tebrik ettikten sonra hükmünü şu suretle veriyor: 1918 tasrruzunda aç kıtaların beslenmemeleri ve depoların bom boş bir hale gelmesi yüzünden ka- ti neticeyi alamadıkları hakkında yüzbaşı Lenz'in yazdığı fikirlere iştirakle bu husustaki kanaatimi telhis etmek üzere derim ki, mağ- lübiyetimizin ne gıda, ne de adet faikiyetinden doğmadığını ve asıl mağlübiyetimizin propaganda se- beplerile hazırlanmış olduğunu et. rafa yaymak ve kendimizi inandır mak ve hakiki sebepleri “adam ne çıkarla,, ehemmiyetsiz addetmekte devam etmek istikbal için de en tehlikeli bir harekettir. B u makalenin çıktığı terihteh 1 ay sonra, erkânıharp kuman danlarından Beutler 15 teşriniev- vel 937 de “Deutsche Volkwirt"te neşrettiği makalesile o kumandan Marx'ın kanaatlerine tamamen iş- firak ettiğin: çok sarih bir terzda anlatmıştır. Bu generalden sonra Alman Harbiye Nezâretinin teknik rapor. törü Miralay Thomas, harp yap- | ma tarzı ve harp ekonomisine dair | verdiği bir konferansta şunları söy» lemiştiz Kızıl teşkilâtı metodunda me vadı gıdaiye meselesi sulh ve bil- bassa harp zamanının. başlıca mevzuu olmalıdır. Umumi harbi müteakip sene. lerde giriftar olduğumuz sefalet- le ve ihtiyaçla geçen felâketli se- veleri karilerime hatırlatmağa lüzum görmüyorum. Açıkça söyliyebilirim ki, biz Umumi harbin 1916 senesindeki kışını berbat havuçlarla karşıla. mağa mecbur kaldığımız anda muharebeyi kaybetmiştik. (Eserin devamını müteakip maka lelerle meşredeceğiz) kn rtadan kalkan Ar- navttluk devletinin bugün hâlâ sulh avlısına bakan küçük bir pavyonu var. Bu pavyonun alt ka. tında bir Arnavut lokantası, salonunda da eski antikalar, kıya- fertlerden müteşekkil bir sergi var. sergide ol. görmesinin üst k binanın dirden dolayıdır. Kulağıma çalınıyor kiz Dahili idaresizlikten dolayı bu » Siyasi karga- şalıklar arasında nasılsa sergi ko. miserliğine bir Macar tu Bu rile te giriyor, fakat bütün işi kendi omuzlarında taşımıya uğra- şıyor. Eğer Arnavutlar d gibi Amerika araya toplayıp onların rini temin ederlerse v tulur, İtalyanın teklif et mı tereddütsüz olarak Arnavut ların reddettiğini duyuyorum, kol, tuklarım kabarıyor. miş, vatanda; a sergisinde de bütün diğer pavyonlar arasında bir mat buat binası yükseliyor. Hemen ser. gi heyeti İdare binasının yani ba- şında olan bu küçük konakta her gün dünyanın her bucağından gel. miş gezeteciler toplanırlar, bura- du duvarlardaki * siyah yapıştırılmış lsteler vasıtaş ni rginin ne le rOgrenis1sr olan yazı maki telefon ve telgraf kol istifade ederler. Sözün kısası bu- rada gazetecilerin işlerini görebil. meleri için hususi bir matb: rosu kurulmuştur. Yalniz gazele burada basılmaz. Her gazeteci ha. vadislerini buradan telğr; telefonla kendi gazetesi Kulağıma çalınıyor ki Diğer pavyonlar arasında gaze- tecilere mahsus bir binanın m cudiyetini gören halk bunu da ser- giye ait bir kısım sanarak içeri gir- miye kalkışıyorlar. K. Oülüra mahsus ilanırlar, rardan dillerinde tüy bitmiş olacak ki, nihayet binanın kapısına şöyle bir yazı kondu: PM Bu ibarenin kapıda belirmesile i- çeri girmiye uğraşan halkın adet hemen iki misli artıyor. Hayal rinde büyüttükleri gazeteci sası başında çalışırken görmek i. çin canla başla bocalıyan halk, mu- ratlarına eremeden .mahzun mah- zun geri dönüyorlar. * le gayet kültürel olan pavyonlarından birisi de fen ve tababet binasıdır. Burada dün- yanın her bir tarafından fennin te. rakkisinde büyük bir ro) oynıyan âletlerden birer nümune, bunların mucitlerinin resimleri ve kısa birer hayat hikâyeleri var. Bu malzeme meyanında en çok itibar gören- lerden biri de nüzul isabeti hâdi. selerinde kullanılan “suni ve ya- hut ta demir çiğer,, denilen âlettir. Son senelerde doktorların kötürüm olmuş hastayı bu âlet içinde ya. şatmıya muvaffak olduklarını he- pimiz düyduk. Kulağıma çalınıyor ki: Geçenlerde bir gün orta yaşlı, üstü başı darma dağınık, perişan halli. bir kadın — fen binası ko. miserinin odasına soluk soluğa gi- rTiyor ve ona: — Çok rica ederim, bay komi. ser, diyor, sizin binadaki bu “de- mir ciğeri,, bana kirala. Benim 12 yaşındaki küçük kızıma nüzul isa. bet etti, Ancak bu âletin içine ko- nursa yaşıyacak. Amerika hükü- meti dahilinde bunlardan 10 tane 0. | Sergide Kulağıma Çalınıyor ki: ge Yazan: ; Sevim Zekeriya SERTEL ; kaakaaenenseeeeeeeseeeseeei ; : : ; ; ; ; ; Serginin umumi vaziyetine bir bakış lup dokuzu da doludur. Onun n binada, Kadının bu teklifi komiseri fena halde şaşırtıyor. eşyaların hiçbirisini kir; mak ve yerinden oynatmıya salâ- hiyeti yok. Fakat beri tarafta bir yavrunun hayatı ona bağlı, Hemen halk ile dolu aşağı salona iniyor, oradaki büyük masalardan birinin izerine çıkıyor ve halka hitaba bi duğu gibi cusu Ktan Sunre soruyor: — Sizce bu makineyi nasıl kul- lansak beşeriyete'daha faydalıdır. 'eşhirine mi devam edelim, yoksa 'u kurtarmak üzere mi ku Tanal Lütfen çıkarken reyinl; kapıdaki memura bırakın. © gece reylerin tasnifinde şu ne- tice alınıyor: Yüzde 80 makinenin hastaneye nakli ve çocuğun kur- terilması taraftarı. Hem te geçiliyor ve halkın arzusu y n faa yapıyar, * EF vvelee de bahsettiğim gibi burada her milletin kendi. ne mahsus bir günü Var. Bizimki de talebeler sırmalı şalvarlar, gümüş işleme cepkenler giydiler ve emsal- z bir zeybek oynadılar. Bura Türklerini çok memnun ettiler. Kulağıma çalınıyor ki: Genç ve çevik talebelerimiz ta- rafından oynanan bu dans o k dar çok nazari dikkati celbetmiş, © kadar çok beğenilmiş ki şimdi hor gece talebe Türk pavyonunda yarım . saat kadar zeybek oy- mayıp Türk danslarının ince halka gösteriyor. Sergi m rinden Neşet Atay'ın sö; göre Radio City bu dansı kendi sahnelerinde oy- batmak bile akıllarından ge mu şöyle bir * Pp oionsa pa müsabaka yapmıya başladı: Her ziyaretçi pavyonu gezdikten sonra çıkarken kapıda kendisine uzatılan bir deftere pavyon hak- İ Nevyork Sergisine Ait Dedikodular kındaki intıbalarını, ismini ve ad- resini yazıyor. Her hafta sonunda bu intıbalar tasnif ediliyor ve en çok beğenilen “100,, dolar mükâ- fat kazanıyor. Kulağıma çalınıyor ki: Sergi dühuliye (o fiyatları &- dam başına 75 sent olduğundan dolayı sergiye umdukları kadar ziyaretçi gelmiyor. Bundan dola- yı ziyan eden pavyoncular halkı cezbetmek için kurnazca çareler arıyorlar. Fakat şimdiki halde P. ların bu müsabakası her i bastırdı. Ziyaretçilerin he- men yaris Polonya pavyonunu görmek için yollarını değiştirmi- ye, belki 25 dakika bambaşka Is- tkamette yürür razı oluyor- lar. G eçen gün buranın en büyük moda salonlarından biri o- lan Lotşan stüdyolarında bir çay verildi. Modellerin resmi geçit yapacağı bu partiye ayni zaman- da her ecnebi milletin pavyonun- dan onların eski v lerini teşhir k üzere iki ba- yan davetliydi.. Bu çaya biz de iğ- tirak ettik. Eski saray kıyafetini, ü zerine sırma işlenmiş yeşil ipekli #atenden üç elekli elbisesiyle ta- lebeden Hümeyra Yenice göster- di. Siret Necat! tarafından teşhir edilen yeni kıyafete gelince; bu gayet zarif ve modern bir dine kı- yafetiydi. İpekli bir Hilâliahmer blüzü ve siyah ipekli bir uzun &- teklikten müteşekkil olan bu el- bisenin belini altın bir kemer kaplıyordu. Bayan tin takın- evherler ve bu aj- L ciddi ve iye kibar hir hava » veriy: Kulağıma çalınıyor ki: O gün bu iki genç talebemiz Türkiyeye bü; bir şeref verdi- er. Herkes Türk kızlarının ince- İlğine ve zarifliğine hayran oldu. Hayallerinde büyük ve kaba ha- rem kadımnı yaşatan Amerlka- lılar açıkça: Artık rüyadan uya- nip hakikatle karşılaşmanın sıra- sı geldiğini itiraf ettiler. Davetli- lerden birisi şöyle bir söz söyledi: — Artık bugün kafamıza dan yeni Türkiyenin kızı &- yanıktır, zekidir, faaldir, ince, za- rif ve güzeldir. Esir ruhlu hantal sultan güz bugün yerin- de yeller temmuzdu. O gün bizim Türk Kırklareli Halkevi Yeni Kararlar Verdi Kırklareli (TAN) — Halkevi ida. re heyeti, İki saat süren bir içtima akdetmiş ve yeni kararlar vermiştir. Bu kararlara göre, okuma odasın- daki kitaplar fazlalaştırılacak, lüks ve işlek kırâathanelerde bir de kü. İtüphane bulunması temin edilecek- tir. Bayramlarda kitap hediye edil- mesi çığırı açılacak, okuma odasın. da fazla kitap okuyanlara hediye verilecektir. Diğer taraftan, yeni halkevinin inşaatı yakında tamamlanmak üze. redir. Yalnız çatı, harici ve dahili sıvalarla çerçeve aksamı Okalmış- tır. İnşaata nezaret cden belediye mimarı Talât Özışık, yeni halkevi- nin Cümhüriyet bayramına kadar hazır olacağını söylemiştir. ie ———.İ YENİ TEFRİKAMIZ |... y Aka Gündüzün TAN İçin Hazırladığı hi Romanına Çok Yakında Başlıyoruz