SULTAN N: TURHAN TAN sx Türk Safosunun Hayatı ylları beşten a- Onla: şu dolap. Sen de ki, kızlarağası ün filân kız. buracıkta masin, man verilmeyip birer birer boğ ra bedbaht ağ ter birer bur hızla ken dersnler, y: nız dikka t kârı çağırma, çilte Hasanlar saraya gö- #rilmeden haremde sipahilerin ö. ağalarla verilmiş oluyor. ı yerden her kendi hizmetinde bulunmuş, kendi hırslarını tatmin iğin bütün kuvvetleriyle çalışmış olan iki hadım köleleriyle dört kadının boğuluşunu seyrediyordu. Onlar, talisiz bizmetkârlar, içine kapandıkları odalarda maz kılarak, kuran okuyarak baş. ları üstünde dolaşan tehlike bu- lutunun dağılması için yamık ya- nık dua ediyorlardı, — Allahtan merhamet dileniyorlardı. Kapıları önüne dikilen köle, de haz- tleri sizi bekler,, deyince, müj- klarını tevehhümle yer. lerinden sıçrayıp dışarı fırliyor » lar ve koşa ke ek liyen cellâtl kucağına atıh- yarardı. tama: lüme mahküm ettikleri kadınlar" e du, Safo mın iradesiy ya benim t ir imledir. üre bu ha. de alaci ları — şöyl bozuk düze odadan" çıkınca, kölelerden Abdürrüzuku ça- ed yağlı k > inin kârını bir ediyorlardı. Safo. düğü bu iş, o hız ünden, yarım saat ve ayni iaaiçi Hasan Paşa da, zindanındı rin-k Onu kâtip yordu. Si etli kâtibi sed, da ek üzere bu. ve şu emri ver- mu altınla doldur, amlanmıştı zaman ar gizlidir? fikirleri v: dahi ne edip odip bir eli sol böği ık — sabık sadrazam kayma. rrazak yer öperek kama so: hınca, başka bir köle ç akamıyalım? tarkı var? Onl a hiddetlenmi ini daha fazla Yine çocuktan bahsedere zel de, dedi, biraz büyük a, ve siki bir tedaviye muhte 1 bu halde bırakılırsa, muh sözü dinle , TEFRİKA No. 104 Sözlerimi Dikkatle Dinle Dilsizlerin En Güçlü, Kuvvetlilerini Seç, Buraya Getir. Sayıları Beşten Aşağı, Yediden Yukarı Olmasın! levi saçağa sardırdın Bir zim elimizin yakana gün bi- apışacağını d ni i 1? içi Hasan Paşa, yüzünü pa- e diyeyim?,, lı onun ertin şu gidiyi, okesin sipahi, öküzler devir- nçelerini, Saut- çi Hasan paşanın omuzuna koyup kendisini toprağa çöktürdükleri ve palalarını o çekmeğe hazırlandık. le yeniçerilerin kiimelen- dikleri taraftan âmir ve hâkim değil rmek doğ- A BULMACA Dünkü bulmacamızın balledilmiş şekli 34667189 10 bir sud Mani mç ilDla'r'r Mi xi viloİN AİZİA #UGÜNKÜ BULMACA 23486780 vegas y .. 1 ge diyerek bir ço SOLDAN SAĞ, 1 —Kiyi © Söyleme, — Halk © Paydos Çe 8 su yatağı © Titreme, halle çocuğu gibi Ka harri g Validem, > harf 4 Bir zamir Çölde yeşili yer © İstikbal, Katıksız © Sayı. İsimler g Demir ip 0 — Yarı © Bir kıymeti teden su getirerek b oldular ve çekildiler. YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Munddit g Eski deği. sn kardeşi g Halk. irmek © Olmamış g Bir hart. | spor klüp ve f; Çehre g Ansızın Bir sesli harf. | tetkik seyahati Bir 2 na derdin Dürru © ayağa kalksın, | Sipahiler — er veya geç — kı. Uç kılıca geleceklerine © kanaat besledikleri © yeniçerilerle İstan. bulda dövüşmek © istemiyorlardı kendileri 'duğ. ma, azdı... veniceriler ize. büvük Çünkü payitahtta rada bu nisbet tersineydi, ökseri- yet her yerde sipahilerdeydi. Bu- nunla beraber, zaturet yüz göste. rirse, yeniçerilerle İstanbulda da. ze almışlardı. An. y tehlikeli | vaziyeti bizzat vücude getirmekten daima ebeple — seyirci olarak s2. raya gelen — yeniçerilerin kendi işlerine karışmalarına sinirlendik- leri halde teenni gösterdiler, hat- tâ uysal davrandılar: — Peki, peki, dediler, öyle ol. sun. Saatç bildiğini söyle. Fakat suçu sabit olursa, şefa- ât kabul etmeyiz! (Devamı var) Ankaradan Mektuplar u leri verir. İstanbulun da | kısa zamanda böyle olacağına ben,| şahsan İnanıyorum. İstanbul ne de ol- İsa İstanbuldur vesselâm, Biz Ankar: W olmakla beraber ve kendimizi ne kadar översek Boğazi yok mü, pırıl pırıl Boğaziçi, işte onu da arada bir anmaktan kendimizi a-| Tamayız. Gerçi biz duvarları | İşlemeli, yalakları yosunlu; tek dal-| & İsiz köylerimizi de çok severiz ama, |se çare ki oralara Floryadan, Mar- maradan, “Altınkumdan birer parça | deniz götliremiyorrz. Sözün özü; Bu yaz; Ankaranın pi- yasası da, halkı da, mesire yerleri de | otoi İ birbirlerinden pek memnundurlar. | Bun! İ Vatanın diğer yerlerinin de böyle ol. | dır. Şi İmasını dileriz. kadar otobüsü övelim, o terek TEFRİKA No. 30 bulamaz hale gelmişti. yn z nım; daha şiddetlenmiş bir hiddetlet olm kü ©, anadan doğma topaldır. yordu ası karnıma bir tekme atmıştı. Bunu le, di dün; a gelmeden kirilmış ve her kelimede biraz da rağmen O anda, Aş bu söz- rifi kız olma pekâlâ iyi olabilir bu mânasiz inadına kurban Doktorun gülmesi, ve ısrarı. pın son damlasını da tüketmi “— elecek hayır, gözünü Bırak yavr “5 şimdi de hi Allahtan gelsin!,, Di. Bağıra çağıra, buna rağ. ihtiyacını boşaltmasına dar yerek, açtı » gibi oluyordu. aklına men, duyuyordu: geliyor gibiydi. akat dokt le mukabele e ağzına geleni söylüyor söyledikç fazla sö; Boğazı âdeta, içli uğradığı bu yor, hi » elindeki gaz şiş ğır hücuma sükünet. çıkarmıyor, ve Ayşe sine, ihtiyat ve dikkatle sesli hanım sinirlerin, çoc! rdu. Ne söylediğinin, ne orun süküneti, nihayet, Ayşe hanıma da si. Sustu, Zira, Zaten söylenilecrek söz de Ayşe mari sesi gibi yumuşak göründü hakaret etmekle, mel değil miydi çocuğuna karşı iy imkân yok mı Ayşe hanımın manevi ricati duh Şerif, bu fırsatı ladığı taarruzu biraz daha ilerletti ve “— Bilmem, dedi, çocuğunu düşündü; mı ettim? Ben, senin tabii bir halde olmad sünseydim, buraya gelr nıma, geçiştiril i süküneti hâkim olmustu yşe hanım sesini kesince, Memduh Şerif, içinde hiç bir hiddet bulunmıyan donuk, yumuşak bir ses. — Beğendin mi söylediklerini? şlı doktorun Acaba, ona, bu derece haksız davranmış olması muhte. Bu hiç d duy hanım; yüzü de, amin ilse gul ydu? şu topal Bu suallere, için için sızlamıya başlıyan vicdanı. ni yatıştıracak birer cevap lerine hâkim olamayışı sapsızca savurduğu hakaretlerin nedametini duyar ulamıy ye hanım, a kızıyor, he. zen doktor Mem. irmamak için, hafiften baş. ezdim. Meğer, bü; ntan Sıhhı len daha bozukmuş. aptığmın farkında değiisin!,, ş şiddetli bir buhranın Doktoru yarı baya gın bir halde dinliyor, hissi bir sıtmayla hafif hafif titriyerek susuyor, gözle! doktorun gözlerinin içine dikerek, hakkının, veya haksızlığının hududu. alıyordu; Bütün gayretine rağmen, kendisini doğru ve iyi hareket etmiş sayamıyordu. Hatâ, için için, Memduh Şerifi bir çok bakımlar. dan da haklı buluyordu: Her şeyden evvel, Mem. uh Şerifin sükünetini, sabrmı, tahammülünü t dir etmek mecburiyetini duyuyordu: Bu zengin, bu hatırlı, ve kendisine nisbeten güçlü kuvvetli hakareti veremez miydi? E. şuracıkta döve nu anlamıya ç » karşılık ne daba ağır mukabelelerde bulunmasına müsai değil miydi? Fakat, bütün bunlara rağmen, dok. torun sükünetle tahammül gösterişi, Ağşe hanımın üzerinde ağır bir darbeden daha kuvvetle tesir et. mişti. Şimdi doktordan, Adeta suçlu gibi utanıyor. du. Memduh Şerif ise, istediği hissi telkin ettiğin. den emindi. Taş basamağa doğru yürüyerek, Ayşe hanıma: “— Neyse, dedi, Allaha ısmarladık.. düzelince görüşürüz Fakat, tekrar söyliyeyim: Bu küçüğü, bu halde, buradu hırakmazsan iyi olur! Ayşe hanım, yumuşamak lüzumunu hi Sinirlerin tti. Dok. Sinoplu Bir Sporcunun Dileği söyler ehri olan Sin iyor; ısmarladım bu paste © heyeti isa ellerindeki sa- madığı ve daha madıkları için istifaya mecbu: doğruru e | Açık muhabere Beden Terbiyesi genel direk! 1 Cemil Tanerin ine yiderek & gazete sütunlarında göğsü okuydruz. Acaba bir gün say stenflen meki işa Ein ervis yapmaktadır. Oto alkı için temiz bir Jediyey au ol hem de E çalışma yesiyle, şu çocuğu bir hast makla ne kaybederdi sanki? Böyle düşün — Vallahi, dedi, söylediğiniz gibi, b z fazla sinirliyim... Eğer çocuğun m Kaldırılması lâzımsa, ne diyeyim? Kaldıra. i döndü. Göğsü, kazanılmış bir kabarmışt Dedi, makul ol biraz. rin gururiyl '— Hah şöyle Ve ilâve etti: “.- Bep yerini hazırlatayım da, aldırtırırn buradan... Ve, taş merdivenleri çıkmıya hazırlanırken, Ay. şe hanıma, lezzetli bir ümit daha bıraktı: “ Sana bugünlerde, biraz da odun, kömür gön. dereceğim.. Alirken tart ki, bizi aldatmasınlar.. Doktor bodrumdan çikar çıkmı şe hanımın sukat çocuğu, aksıyan ayağını, kedinin kuyruğuna bağlanmış bir teneke kutuyu sürükle. mesi gibi, sürüklüye sürüklüye karanlık kü: den birisine doğru topalladı. Ayşe hanım onun arkası kendine: “.- Işte, dedi, pekâlâ yüri sonra küçüğü dan bakarken kendi Bundan fazlasına ne lüzum var? Oğlan, cambaz olup, ipte yürüyecek değil ya?,, Böyle düşünerek, elindeki gaz şiş du. Fakat bu hareketi o kadar şiddetle yaptı ki, şi- şe ax kalsın kırı - Öteki elindeki ekmeği de, lüzumsuz bir eşya gibi teli yırtılmış dolabın üs. ine attı. di yine kendine kızıyor, Memduh Şı şısında o derece Ona, o derece hakaret ini yere koy. ib kar. şını mânasız buluyordu. bulunuşunu da, © kadar hakareti yaptıktan sonra, yardımını kabul edişini de doğru görmüyo: Fakat muhtaç bir insanın, kendisin: yardım edebilecek vaziyette bulunan bir hemcinsinii itebil ve ona: (Devamı var) yumuş; 030 ez