mmm 12.7-99 12 Temmuz 1939 O. | TAN ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kr, | 1 ene. 2800 Ke 70 * OBAy 1 w * zay so » m0 ” © VAY 2 " Btilletlerarası posta ituhadını dahil olmiyan — memleketler için abone bedeli müddet sırasiyle 30, 16, 8, | 15 liradır. Abone bedeli peşi Adres değiştirmek 28 & Cevap için mektuplara 10 Kuruşluk pul ilâvesi kizımdır. Şeker İşi Devletleştirilmeli | Türkiyesi şeker kurdu, Bu kü- için ümhuriyet fabrikalarını ruşun gayesi Rürkiyeyi şeker ağzı hudut harleine açan bir mem- leket olmaktan o kurtarmaktı. Ayni zamanda halkın şeker istihlâkini arttırmak ta maksatlarından biri İ- di. Bugün çalışmakta olan müessese- İerin daha verimli, daha faydalı ol ması, yani hariçten getirilmekte ©- TAN Almanyada Ersatzcılık Her Şeyi Kaplamış Gibidir geçirmek kâfidir. Almanyada Ersatıcılığın ne hale geldiğini anla- mak üzere yapılan madeni şeyleri, suni kauçukları, tetkik etmiye ihtiyaç yoktur. : Lâalettayin bir insanın sabah kahvaltısıni gözden Naallerin Ersa? xumândanı rile bakılamaz. Maamafih azotlu bir gıda maddesi olan mayanın ©- | dun, güherçile ve foşfatlar vasıta- sile elde edilmekte bulunması şa- yanı dikkatlir. Plâstik maddeler ve sentetik re- FIKRA Yeni Bir Temel Daha Yazan: Şükâfe Nihal D* Kadıköy yeni Halkevinin temeli atıldı. Bahariye cad- İdesindeki ursada, kiymetli bir halk toplanmıştı. Merasime Valinin bir nutku ile başlandı. Lütfi Kırdar, bu inutukta, Türklerin tâ ilk tarihi gün- lerdenberi bilinen yapıcılık kudret. lerinden, yaşadıkları, geçtikleri a- lanlarda bıraktıkları önemli eserler. den, büyük bir medeniyetin izini ta- şıyan şehir harabelerinden bahsetti; ara sıra, saltanat Türkiyesinin dur- durduğu bu kurma, yapma arzu ve kabiliyetinin bugünkü Cümhuriyet Türkiyesinde sonsuz bir hızla tekrar başladığını ve bu yapıcılığın en ba- şında, memleket gençliğinin maddi, manevi gelişmesine yardım eden; 0- na vatan, millet sevgisini; çalışma, hürriyet, istiklâl aşkını aşılayan Halkevleri binalarının bulunduğunu söyledi. Valimizin kıymetli hitabesini din- lerken, çocukluğumuzda biraz sonu. lan şekerleri memleket içinde İmal| etmek, pancar müstahsillerine yeni | pazarlar temin etmek bu dâvanın €-| na yetiştiğimiz, biraz tarih kitapla- rından okuyup öğrendiğimiz, biraz da o günleri yaşıyanlardan dinledi- çineler: B” on sene evveline kadar halkın tanıdığı yegâne plâs- saslarıdır denilebilir. | Bugünkü vaziyeti içinde şeker $ yiini idare eden mali sartlar bu iddiaları tahakkuk ( ettirmek imkü. nina malik değildir. Şeker işini #anzim ve İdare eden hakikatte devlet sermayesi olduğu halde işleme şartı tamamen bu bülu- yenin dışındadır. © 33 hissesi Ziraat Bankasına, 64 33 hissesi Sümerbanka, Se 33 his- sesi İş Bankasına, 94 1 hissesi hu- susi şahıslara ait olan şeker İşi, bir anonim şirket tarafından idare edilmektedir. Anonim şirket bir kere teşekkül ettikten sonra kendini daha kârlı is; lere sevkedecek çareleri gayet tah ; olarak gözönünde tutmuş ve kendi. keti anonim şirket olduğundan dola- yi hatalı saymak doğru değildir. Anonim şirketin tuttuğu yolu şir. ket kurulduğu zaman onun faaliye. tini bu yola sevkeden sebeplerde 2. ramalıdır. Bu sebepler iki noktada cemedilebili I — Fabrikalar 55 bin tondan faz“ In istihsal yaptıkları takdirde daha fazla bir vergiye tâbi olacaklardır. 1 — Şirket “e 9 dan farla kâr ettiği takdirde iş hükümete devro- lunacaktır. Bu iki şart anonim şirketin fauli. yetini sekteye ouğratabilecek birer kuvvettir. Çünkü fazla istihsal ve fazla kâr şirketin ortadan kalkması. na sebep olacaktır. Halbuki kurul. muş olan bir anonim şirket, serma- yesi kimin olursa olsun yaşamak, in. kişaf etmek gayesini takip eder, Sosyal realite bunu İcap ettirir, nenim şirket bünyesi icabı ol kendini yaşatacak çarelere başvur. muştur, Meselâ istihsali 44 bin ton. dan fazlasına çıkamamışlır. Buna mukabil memleketin muhtaç olduğu şekeri bir ithalâtçı gibi memlekete İthal etmiştir. Vâkıâ bu işten kâr et- miştir, Nitekim ithalât işi İçin husu- sl şirketler bile tesis edilmesi hir zaruret halini almıştır. Nakliye işi, fabrikalar mübay işi ehemmiyetli hiret faaliyet me zuu olmuştur. Halbuki milli şeker inin gayesi ithalâtın hacmi küçültmek ve nihayet bunu sıfu İsen etmekti, Bugün şeker sanay bu manzarayı atzetmektedir. Bu hal. den kurtarmak, yani milli iklsat gayesine uygun bir hale koymak ik cin anonim şirket bünyesinden doğru dan doğruya devletçi bünyeye £Cç- mek iktiza etmektedir. Bu halde va- xiyet derhal kendini halk hesabina bir muvaffakiyet o addettirecektir. Hayvancılık, ispirtoculuk ta hisso- Iunur derecede bir kalkınma ile kendini gösterecektir. Ayni zaman da şeker sanayiine ve şekerin mad- desine ait mübayaalar doğrudan doğruya devlet tarafından yapılaca» ğı, aradaki hususi mutavassıt züm- relerin kârları kalkacağı için şeker fiatında da bir fark meydana gele bilecektir. Şekerin hem müstehlik, hem müstahsil hesubına devlet eli- me geçmesi zaruridir. i Ersatz nedir? B u sünle efradını câmi ve ağ- yarını mâni bir cevap bul- mak hayli zordur; örsatz Büyük Herptenberi bütün Avrupa dille- rine girmiş olan almanca bir keli- medir, lügatte “bir şeyin yerini tutan veya o şey yerine kullanı. İlân nesne,, mânâsına gelir. Cihan Harbi esnasında merkezi impara. torluklar memleketlerinde yetiş- miyen ve hariçten getirilmesine imkân bulunmıyan maddeler ye- rine başka şeyler ikamesine çalış- tılar; bunun üzerine itilâf matbua- tı işi şakaya dökerek Almanların Suni ekmek, suni tereyağı, suni reçel ile beslendiklerine dair bir takım neşriyatta bulundukların. dan efkâri umumiye mugalâtayı düştü ve ersatz kelimesi tabii mad. deleri istihlâ? edebileceği iddia e dilen kötü şeylere âlem oldu. Böyle bir düşünce yanlıştır. Bu Yazıda sun! maddelerin cinsleri, nevileri, evsafı hakkında etraflıca malümat vermeğe çalışacağım. “Ersalz” var, “ersatz” cık var. U suzluklarından başka bir meziyetleri olmıyan âdi taklitlerle meşgul olacak değiliz; bunlar hiçbir vakit asıllarının ye rinİ tutamamışlardır. Hakiki bir değeri olan ersatz'ları İse üç sınıfa ayırabiliriz; Birinei ve ikinci sı- nifisr muayyen bir ihtiyacı daha az bir emekle temin edebilen mad- delerle bir milletin ekonomik ola. rak tedarikine imkân bulamad yahut hiç tedarik edemediği mad. deler yerine kaim olanlarıdır ki ikinci sınıftakilerin temin ettikle- ri menfaat daha ziyade sübjektif. tir. Deniz suyundan benzin, keçi- boynuzundan peynir, süpürge te- humundan tereyağı (o yapıldığına dair gazetelerde görülen ve ge. rek ilim, gerek teknik bakımın. dan doğru olmıyan neşriyattan bir mâna çikarılmak istenildiği tak- dirde meselenin bu sübjektif man- zarasını gözönünde tutmak icap eder; bundan başka bazı memle- ketlerde, meselâ Fransada, otomo- billerin esans yerine kömürle İş. Üstte soldaki; balığın atılacak kısımlariytebisküvi astmdim yeniyor yeğılıyor ve o biakdei — sabah çıkıyor, Mos kozalakları da kavrularak suni kahve yeniliyor letilmesine çalışıldığı “halde, de. miryollarında petrolün kömüre tercih edilmesi esbabını izah müş- küldür, Ersatz'ların en enleresanları er- satz olmıyanlar, yani şimdiye ka- dar meçhül bir takım karakteris- tikleri bir araya topliyarak yeni tatbikata imkân verenlerdir. Ü. çüncü Sınıfı teşkil eden bu çisim- ler, möselâ sentetik reçineler ve plâstik maddeler, tabiatte benzer- leri olmadığı halde, ersatz sayıl- maktadırlar İkame maddelerinin istimalleri taammüm ettikçe ersatzlıkları v- nutulmaktadır; cam, kiremit, tuğ- la, çimento v. 4. vaktile tabii ta$- ların yerini tutmak için kullami» dıkları halde bugün kimse bunla: ra ersatz gözile bakmıyor. Pamuk, Avrupa milletleri için, keten yeri- ne kullanılan bir ersatz idi; şimdi Almanlar bu ersatz'ın ersatz'ını yapmaktadırlar. O halde ersat?' yeni bir madde, yahut yeni islerde kullanılacak sürette tâdil edilmiş eski bir madde diye târif etmek daha doğru olur: Ersatz'ların bünye ve terkiple- ri B" nokta halktan ziyade fab- rikatörleri alâkadar eder ise de modern kimyanın muazzam çabalamalarına yabancı kölmak İstemiyen münevver kütlenin gö- zünden kaçmaması da muvafık 0- lur: Pek nadir haller istisna edil mek şartile, ersatz'lar kimyevi ter- kip itibarile tabii maddelere hiç benzemezler; hattâ tabil madde yerine ikame edilecek şeyin haki- ki sentezile uğraşmak, yani tabii maddenin aynini yapmağa çalış mak hatalıdır; ehemmiyet verile. cek yeğüne nokta mahsulün kul. Janılmasını temin edecek olan ka- Takteristiklerden ibarettir. Bu ha- ta sentetik kauçuk imalâtının te- rakkisine uzun müddet engel ol- muş ve belki de hâlâ engel olmak- ta bulunmuştur. Halbuki suni ipek sanayiinde terkip (itibarile koza ipeğine benzer bir madde vücude getirmek düşünülmediği için meze kür endüstri, malüm olduğu vee- hile, büyük bir inkişafa mazhar ol muştur, Bünye ve terkibin pratik ehem- miyetinin azlığına misal olmak Ü- zere bazı hususlarda cam ile sel. İüloz'un rekabet ettiklerini, diğer taraftan ise kazeinden sun! yün yapıldığı kadar düğme ve bıçak sapı yapılmakta — olduğunu söyli. yebiliriz. Bugünkü çalışmalar mülâhazalara yukariki dayanmaktadır. Gayri uzvi sahada vücüde getiri- len pek enteresan yeni İnşaat malzemeleri (hafif malzeme, ter- mik ve akustik izolânlar v.s.) ni bir tarafa birakarak uzvi ersata- lardan mühimlerine bir göz ata- cağız, Sentetik boyalar, ilâçlar, esans. Jar: Geniciz voymar vaziyete o kadar hâkim olmuştur ki bunlârın ersatz oldukları unutul. muştur; koşnil ve cehrinin orta- dan kalktığına artık kimse teessüf etmiyor, İlâçlar üzerinde yapılan mesai pek büyük neticeler vermiş, bu sa- hada fen tabiati fersah fersah geç- miştir. Yalnız sentetik ilâçları farmakodinamik hassalarına göre tasnif edebilmek maksadiledir ki kokain, kinin, v.s.. nin bedellerin- den bahsediliyor. Chimiothörapie hergün yeni bir hız almaktadır. İtriyatçılıkta ise suni esanslar bir taraftan çok pahalı esansları taklit etmek, diğer taraftan da ıt. ri yağlar gammda mevcut boşlukla ri doldurmak gibi iki mühim vazi- İe ifa etmektedir; suni ipek endüs- trisi kozacılığı öldürmediği gi. bi sentetik kokular da ıtriyatçılı- ğa zarardan ziyade fayda getir. miştir Gıda maddeleri B u husustaki tecrübeler pek parlak neticeler vermemiş. tir. Alınan mahsul başlıca glikoz ile maya tâbir edilen pastacı ha- murundan ibaret olup sakkarin, vanilin v.s, ye gıda maddesi naza» tik madde sellüloid'den ibaretti Bugün gerek ev eşyası, gerek tek- rik malzeme imalinde kullanılan plâstik maddeler ve sentetik reçi- neler mütencvvidir. Bunların bil- hassa elektroteknik ve radyotek- nikte izolan; kimya sanayiinde bo- ru, tulumba ve depo olarak kul ları ehemmiyetlerini çek arttırmıştır. Son günlerde “Mipo lann,, ismi altında piyasaya çıkan © “Urdo - acryligue" cisimlerin polimerizasyonu vasıtesile elde €- dilen plâstik madde asidlere kar. f mutlak bir mukavemeti haiz 0 up bükülmesi ve eklenmesi ko- lay olduğundan büyük kimya en- düstrisinde borü imalinde kulla. nılmaktadır. tik madde a hedefi sadece'gorülâk ve fildişi i- çin ersatzlar bulmaktan ibaretti. Netice pek parlak olduğu halde ilk hedefe tamamile ulaşılamamış ol. masi gariptir. Almanya halen se. nede 1500 ton gomlük ithal etmek mecburiyetinde bulunuyor; fakat bunu mukabil plâstik maddeler ve sentetik reçineler endüstrisi tah- minlerin çok fevkinde ihracat yapmaktadır. Suni camlar yapmak ve maden- ler yerine plâstik maddeler ik me etmek günün meselesini teşkil ediyor. Dokuma maddeleri: B unlardan en eskisi ipektir. o Kalite itibari hâlis ipeğe muadil, yahut ondan yüksek olduğu halde ucuz bir fi. | atla piyasaya arzedilen bu madde ersatzların birinci sırıfındandır. Suni ipek İsminden bir âdilik mâ- vası çıktığını idrâk eden fabrika- törler artık mallarına “Rayonne” “Alböne” v gibi hususi isimler veriyorlar; günden güne artan İs- tihsal, Amerika Birleşik devletle. rinde 1934 te 80.000 tondan iba- ret olduğu halde 1937 de 150.000 tonu bulmuştur. İkinci sınıf o ersatzlardan olan suni yün, tabii yünü olmıyan milletleri alâkadar ettiğinden bu endüstri bilhassa kapalı ekonomi ile yaşıyan memleketler (Almar- ya, İtalya, Japonya) da inkişaf et- miştir. Manmafih bunların gerek odun hamuru (Flox tipi), gerek kazein (Lanital tipi) ile yapılan cinsleri o kadar enteresandır ki tabit yün Hibarlle en zengin olan İngilterede bile suni yün endüstri- si ihdası faydalı görülmüş ve bu. gün İngiliz istihselâtı Almanya. dakinin beşte birini bulmuştur. Bu işlerde hâkim olan maliyet fiatıdır. Bugünkü ekonomik şart- lar altında bir malın muhtelif memleketlerdeki fiatlarını muka- yese büyük bir mâna ifade etmez- se de İtalyada “Lanltal,, in kilosu 20 lirete satıldığını söylemek ka. lite itibarile pek şayanı memnu. niyet olan bu malın bu fiata yün müstahsili olan memleketlerde de alıcı bulabileceğini anlatmağa kâ- ğimiz eski saltanat günlerini hatırlı- yarak bir daha ürperdim, Üç kişinin bir araya gelip konuşa. madığı, hiçbir ilim, fikir, sanat ada- r kalabalık karşısında ağız insanlığa, memlekete saklanarak elden ele e dolaştığı, yakılıp yırtıldığı, kendini ele verenlerin sürüldüğü © İ günler, ne korkunç, ne karanlıktı! Cümhuriyet, bize ağız açmayı, konuşmayı, İnsanca, bir araya topla- nabilmeyi, bir kelime ile, medeni hakları bağışladı. Halkevleri, genç- lerin yetişme evidir. Halkevlerinde gençlik söyler, dinler, okur, duru- sur; milli varlığını, ferdi hürriyeti. ni korumayı öğrenir. Bir Halkevi kurmak kadar vurda favdalı hiçbir arı altında yapı yoktur, Lütfi Kırdarın nutku bitince, kısa bir toprak meyilden, asıl Binanın kurulacağı alana indik. Kazılmiş, a- İçılmış küçük bir çukur önünde hür- İ metle durduk. Buraya; memlekete, İ gençliğe hayırlı olacak bir temel a- tilacaktı, O temelin üstünde kurula- cak binada, Cümhuriyet Türkiyesi- ne hayırlı bir gençlik yetişecekti. O gençlik, Büyük Atanın kendisine bıraktığı emaneti elinde taşıyacak, onu hergün biraz daha ışıklı bir gö. ğe yükseltmiye çalışacaktı. Bu toprağa, bir mâbedin; iyilik, doğruluk, insanlık mâbedinin teme li atılıyordu, Bunun için çevresinde el bağlıyarak sonsuz bir saygı ile su. | suyor; içimizde en temiz duygularla | ürneriyorduk. İçinde imzalanmış bir 8 bulur İnan küçük bir şişe, Valinin elile a- çılan çukura kondu; hepimiz, birer birer, üzerine birer kürek halçık tarak şişeyi örttük; “Hayırlı olsun! diye birbirimize bakıştık. İşte, böy. lece, Türkiye topraklarında yeni bir temel daha atıldı. Küçük toprak çukura, bir gün dalları göklere uzanacak bir ağucın tohumu ekildi, sandım ve bir daha, bir daha düşündüm ve bir daha, bir daha inandım ki, ruhumuzda vatan, mi sevgisinden, heyecanmdan daha yüksek, daha kutlu hiçbir sev» gi, hiçbir heyecan yaşıyamaz!.. ———— idir. Sunl pamux ersatzıarın uçuncu sınıfındandır; yalnız kapalı eko- nomi devletlerini alâkadar eder; tabii pamuğa her bakımdan mua- dil, hattâ faik ise de şiddetli yıka- malara dayanamaz, Alman ersatz endüstrisinin son mahsulleri arasında İ. G. Farbe. nindustrle mamülâtımdan Vistra- lan ile Vistra XT ve XT-h muka vemetlerini yaş iken de muhafaza edebildiklerinden transmisyon ka- yışları, vagon muşambaları ve it. faiye boruları imalinde kullanıl maktadır Cam mensucat: ( ) ünün'en sansasyonel hâdise- si cam telinden dokunmuş mensucatın piyasaya çıkmasıdır; (Devamı $ incide)