Türk Safosunun Hayatı TEFRİKA No. 97 Kira Kadının Olümü Sipah Tâifesi Ârâm Etmediler, Hançer Üşürüp Kira Kadını Pâre Pâre Eylediler “Vaziyet son derece ağırlamak üzereyken, Çavuş .başmın Kifayı yakaladığı haberi geldi, “ortalık dalga dalga kabardı, kaynadı ve biraz sonra da Çavuş başı Ömer ağanın meşhür yahudi kadının semerli bir beygire bindirerek Pa. şakapısına getirdiği görüldü. “Halil paşa divan odasında Ki rayı bekliyordu. Lâkin sipah tay. fast #râmi etmediler, sabır ve ta. hammül göstermediler, hançer ü- şürüp, Kira kadını pare pare ey- lediler, cinsiyetini tevsik eden uz- vunu — benüz ceset sıcakken ve titrerken — kestiler, Babihüma- Yüra götürüp mıhladılar ve bu hakarete seza görülen lâşenin de ayağıma ip takarak Atmeydanına bıraktılar. Orada bir daha and iç. tiler, ahdü peyman eylediler, ku. rana el basmak suretiyle de aht- ların: perçinlediler ve ertesi gün Kiranm soyunu sopunu kılıçtan geçirmeyi kararlaştırdılar. “Şimdi bu kararı müftü efen. diye tebliğ etmeğe gidiyorlardı. Ellerinde bir de arzuhal vardı, bunda kapı ağası Gazanfer ve bos. tancı başı Ferhat ağaların — dev- Jet işlerine karışmak cürmünden dolayı — Kafalarınm kesilmesi is. teniyordu. Valde sulte . hakkında da ağır sözler kullanılıyordu. E- Jebaşılar, bu arzuhalin padişaha verilmesinde ısrar ediyorlardı. Bir kâdı ile bir viız'sraya (girdilör, arzuhalin edebe mügayir olan ta- rafların! çıkarttılar ve yaln: za“ailesine tasllük eden korkunç dileği bıraktılar ve şeyhülislâmin Ağalariyle varakayı saraya gön « derdiler., Ss“ Kiranın yerine oğulla- rın ve kızlarını koymak, onlar vasıtasiyle kendi dolabini yi. ne çevirmek istediğinden bu ar- zuhali hasıralu ettirmeğe yelten- di. Çünkü ayaklanan askerin 80. kaklarda dolaşmaktan, meydan. larda yatmaktan usanıp; kışlala- rına döneceklerini umüyordu. Fa. kat arzuhalin saraya gönderildiği geceyi takip eden gün, cemiyet yine yaygarayı ayyuka cıkardı ve şu ültimatomu verdi: — Yahudiyye Kiranın . evlâdı dahi gelmek gutektir ve illa sunu fore olür. N Bu tehdit Safoya da yelkenleri suya indirtti, Kiran evlâtları da feda olundü ve bunlar çarçabuk bulunarak Paşakapısına' getirildi! Asker, gayz içinde ve gerçekten feveran halindeydi. Anın için ön. lerine ilk lâhzada çıkarılan Kira zadeyl — ki Kardeşlerinin büyü- Züydü —. pare pare ettiler, her paresini bir yana attılar, son par- çasını da Kiranın Atmeydanında. ki cesedi yanma biraktılar, Ayni müsmele, Kiranin küçük Fa oğlu hakkında da yapılacskt kat oğlan, daha uzaktan nı kaldırarak, islâm di kabul ettiğini haykırmıya başladığında, ve kendisi yakışıklı bir genç ol. duğundan âsiler rikkate (kapıldı, ölüm mahkümu oracıkta sünnet &- dilerek sağ bırakıldı. Hünkâr, bu işler görüldükten sonra, Pâşskapmıra bir hat yolla dı, “Yahudilerin fâhir libaslar giy- memelerini, iyi çuhalar kullanma. malarını, kızıl şapka kullanmak Suretiyle kendilerini başka tayfa- dan ayirdettirmelerini, devlet il. tizam işlerine ise asla oyanaşma- malsrmı,, emretti, Bu hat, ask arzuhaline cevap teşkil ettiğinden kalabalık dağıldı. Şu kadar ki: “Gazanferle Ferhadı bügün ba. dişladik. Yine hadlerini bilmezler, * edeplerini "takınmazlarsa, basları elimizdedir., diye bağırmak ta ih- mal olunmadr, Sultan Mehmet, Kiranın kıy. metini düşürttüğü akçeyi düzelt- mek için yüz bin.altin dâ verdiği için halle büyümedi, -Kira ailesi. nin sahneden — ogün için — kalkmasiyle neticelendi. Selânikli tarihçi, bu korkunç ve , kanlı ayaklanmanın sönunu da şöyle anlatıyor: “Melöne mürd olduğunun erte- si gün Nişancı Yahya paşa azlo. lundu. O, Kiranın en ileri gelen adamlarındandı. Yahudinin rüşve- tini alır ve her işini yapardı: Sim. di sıra, ayaklanan sskerlerden, cesetleri gömmek için izin almiya gelmişti. Kiranın da, oğullarının da didiklenmiş lâşeleri Atmeyda- nında “kötü “kötü kokup duruyor du. Ocaklılar bu Jâşelerin gömül. mesine rıza göstermediler, meh. terhaneden odun getirtip yaktılar. “Kira — haremi hümayuna in- tisap ve ihtisası, gümrükler ema. netini de iltizam yüzünden — ol kadar cevahir ve giranmaye 2e- vahir cemeylemiş idi ki, vezne, hesaba imkân olmadı. Bu hazine ler dolusu servet — bulunduklü. rı yerlerden alınıp, kabzu zabt o- lundukta saraya gönderilmekteyi- di. Ticaret eşyası ve kumuş, mü- cevher gibi şeyler hariç olmak ü- zere yalnız nakit akçe olarak ek de edilen şey, beş yüz yük akçe. ye (Beş milyonl baliğ olmuştu. Bu psradan ve o sepet sepet ce. vahirden, sandık sandik kumaş. tan başka kırk (iki yerde mülkü bulunarak zaptedildil,, stanbulda vukua “gelen bu askeri tuğyan, Anadoluda Haçova firarilerinin isyanına te- sadüf etti, Kara yazıcı adiyle şöh- ret bulan sekban,bölük başısı Ab- dülhalim, harpten. kaçmış bir ta. kım Türkmenlerin başına geçerek çUrtuyı zaptetti. İsşyandan malü- mat almak len o saraydan gönde. rilen Hüseyin paşayı da kendi ta. rafina almıya muvaffak oldu. Ka- raman beylerbeyi vekili Hüseyi - nin üzerine yürüdü. Üâkin Aksa. rayda mağlüp ve Konyaya ricate mecbur oldu. Saray bu vaziyette ciddi dav. ranmak İstedi, Koca Sinan Paşa Zade Mehmet Paşayı âsiler üzeri- ne yolladı. Bu zat, Kara yazıcı ile Hüseyin Paşayı Urlada mubasa. ra etti. Kara yazıcı — cepbanesi ve erzakı tükenince — müzakere. ye girişti, kendisine Amasya eya- leti verilmek şartiyle Urfayı, Hü- seyin paşayı teslime rıza güster- di. (Devamı var) BULMACA Dünkü bulmacamızın > balledilmiş şekli 123 48 6 78910 BUGÜNKÜ BULMACA 123 45618609 0 a ale SOLDAN SAĞA: YUKARDAN AŞAĞI, 1 — Bir cihet - Bir cihet 2 — Bir böcek - Bir kuş 3 — Kabul - Öldürmek, 4 — Bir harf - Çok değil - sogmur. 8 — Bir harf - İle » Bir sesli - Bi sesli harf. 8 — Leke - Denitle gök'ün birleştiği yer, 8 — Kültür - Denisde bulunur. 9 — Üzüm verir - Ümli veren, Bir za. bh v Bir Para Kaçakçılığı Gümrük muhafaza teşkilâtı mühim bir kaçakçılık hâdisesinin tahkikatı- nı ikmal etmiştir. Ihracat tacirlerin- den birinin tavassutile Bulgaristan- dan alınıp İskenderiye limanına çıka. rılan yüzlerce ton mangal kömürü- nün bedeli bu tüccar tarafından Bul- gar kömür şirketinin İstanbul mü- messiilerine Türk parası olarak tedi. ye edilmiş, bu suretle Türk parasi. nin haris çıkma gekli hazırlanmış tır. Ayrica İskenderiyede tedi cap eden kömür bedeli döyizinin de kaçırılması şekli hasıl olmuştur. Bu iki taraflı kaçakçılık hâdisesi, ile alâkadar kimseler muhafaza teş. kilâtı tarafmdan sorguya çekilmiş - lerdir. Tahkikat ikmal edilerek ev- rak asliye beşinci ceza mahkemesine verilmiştir. Beş Amele Yaralandı Dün sabah Nişantaşında 5 amele. nin muhtelif yerlerinden yaralanması ile neticelenen bir koza olmuştur. Nişantaşında Güzelbahçe sokağın. da Mehmede ait apartman inşaatında çalışan Hasan, Sıtkı, Cafer, Dramanlı Hasan ve Mustafanın syaklarının al. tındaki iskele yıkılmış, hepsi birden yere düşerek muhtelif yerlerinden ağır surette yaralanmışlardır. 7 — Emzirmek - Bir çalgı - Bir pota.| Üç ay evvel bir tesndilt eseri olara bir radyo iedarik etlim ve Üç ay içinde Beş ira rubsative bedeli verdim. fali başı olan hazirön ayı içinde ruhâstiy, yenilemek mecburiyeti vardı, Fakat n şiznin azlığı dolayısile bedelini ulaşmakla beraber kanunun s5 kere de idürece İzni edilmekle k gisi bir ay kaçak olerak kullanmış oldu- Zum da ileri sürülerek tekdir de edildim. Bir memurun diğer bir memüru haklı ve- ya haksız yere tekdir etmesi salâhiyetleri dahilinde midir bitmem Bizim gibi az ma- h bir memur efradı ailesinin İs skindan bir maasşia 10 lira keserek. bu (gibi #htiyaçları karşı uyabilir mi? Bir taraftan halka uçuz rad- yo tetnrik edilerek halkın İçtimal, iktisa- lişilirken diğer taraftan Tuhafiye diye 10 lira slinak ve hem de takslisiz olarak tah sil esmek bilmem me dereceye kadar hal- <a yapılan bir yardım veya kolaylık te. ökk edilebilir? aziran ayı sonunda rubsatiye a- zle 20 ceza uhınıyor” İki bir mürsenatla radyoyu çalmiyacağımı posta idaresinin erükürlemesini rica çi. ise de buna imkân olmadığı ve ruh imadiğim takdirde bir umcanla cezaları m. Foket 12 Hira vermek eu! tile radyoyu kullanacak olursam ruhsa' ye bedeli radyo bedelini bir sene içinde aşağaktır. Postane radyoyu p Ne yapmak lâzımdır? Akh radyoyu parçalamak, postaneye pürçala- rini teslim elmek oldu. Fakat böyle ya- parsüm ceza görür müyüm biimem ki? Alâkâderların dikkat nuzan celbedilirse diğer eee de olduğu gibi bun: care bulunmuş olacağı xnaetinde oldu- Dene bu mektubu yazmayı lüzumlu Buldum, . Birecikte tehlikeli bir yol Birmeikten yazıyor: Burada gayet «eh- e Bağlar yolu, v K mizan şimalindeki yıpranmış dağlarla bu- na muvazi olarak akan Fırat mehri &ra- sındaki bu dar şeselen hemi bağlara, bem de köylere gidilir. Yol o kadar Tenadır ki bilhassn ihtiyar vel hastaların geçme: canlarını tehlikeye koymaları demek 0- Yayor, Şosenin üstündeki dağlardan zaman İ zaman parçalar kopmukla ve geçenleri al- İtina alıp ezmektedir. Evvelki gün böyle bir yıkıntı ölmüş, yolden geçmekte olan- lar canlurını zor kurtarmışlar, bir eşek, koca bir kayu parçasile beraber Firat nehrine yuvarlanmıştır. Bu yolu bir an evvel tamir etmek; tah- Wkesizre geçilebilecek hale getirmek Jâ- zamdır. . Bir muallimin ricası Bir ilkmeklep muallimi yaziyor: Bundan bir müddet evvel resmi vE alâ- kadar makamlar tarafından verilen ma- Radyo Abone Ucreti Için Kolaylık Lâzım Mümat özerine bütün gözeteler, munllim- lerin eskiden toplanmış bir yi ve bu den de iki aylık mesken bedellerinin mek Üzere olduğunu yazmışlardı. ilen" haberlerden bir şey çık” aşır. Bütçeleri pek dar olan birçok vi > ân , ından tea yasağını Ğ&) ler muallimlerin bu Kanun! haklarını te- alınca uz. “cumartesi günü sast minde büyük bir eliku göstermiş ve alâ- 13.20 de Heşiktaş postanesine mürecaatla |” a ebe v9 a ruhu; eyi yenilemek İstedim ise de hir) “SX luğu halde gün geç kaldıdımdan Yüzde 20 cera ver- drdenberi ih- mek mecburiyetinde olduğum cevabi ile değildir. Bina- ilen tllikldek Billie Yalutedes rica 0 deriz: Artık pek çok beklet lanmış olan müslimlerin bu kanuni b larının bir ari evvel verilmesi işi ile biz- zat alâkadar olsunlar, Bu alâka, tatil aylarında gezmek ve dinlenmek mecburiyetinde olan ve ken- dilerindean daima birçok hizmet ve fo- dakârlık beklenilen mualiimlere karşı bir di ve kültür bakımından ilerlemesine ça- | kadirşinaslık olacak ve Kendilerini min- netter birakacaktır. # . Mahkümlar af dileyorlar Beşeriyet lâyuhti- ve lâyüsel kudrete hayet sahnesinde bir kâp edilmesi Adeta bir kanunu tahiattir, İşte sirf kaza ve kader diye tavsif ettiğimiz bu hareketler netice» sinde haystı İçtimatyemizin hür ve ryerut Ksdrolarından tecrit edilerek kara kili Kapılar arkasında bütün bir ıztırap ve e- jem mevkibi balinde yaşamamız zarurt görülmüştür. Bu zarureti inkâr edecek kadar bodhah olmadığımızı işaret ettikten senre her Hirlü suçun irtikâbırı müteakip derin bir nedasbet hizsinin doğacağını beşeriyetin akı) ve İzan duygularından istididl elme- Tiyiz. Bir üne müshosır içlimal zararlar ne- demet ve intihah 'nusile tenevvür ederse, urlık onun failinden fayda beklemekte şüphe etmeraeliyiz. Bu vatanın öz » bir hm Met yapii; bu hatayı hayatları middle tekrar e- derlerse ooların * damtırlarında asli Türk karı mevcut değidir. meşalesile pziz valanımız nurları KülürKök devlet dfamlarımızın merhamet Ve insal hislerinin uyanmasına kati bir vesile teşkil e 20 senelik bir hicrandan sonra öz inp- raklarımıza iltihak etmek şeref ve bahli- yarlığını duyan ve sündeti ve aziz mületimizin siyast rüş- 40 şerefine bir affın lüzumunu ödeta iç- Hai ve medeni bir zaruret telâkki eder- sek Yasılış düşünmüş olmayız. Ksasen bir hata üftedilmek suretile tamir oğilirse daha mösmir netieş verir. Mubterem Çin mülefekkiri Konfüçyos büyüklerin #azile- Whi rüzgâra, küçüklerin faziletini otlara bnzetiyor. Üzerinden rüzgür geçen otler eğilmez mi? Hükümetimizin merhametli mezarlarına arzettiğimiz af dileğimizin &- Vicenabane bir şekilde kabul edileceğini ur muyoruz. İzmit Cezaevinde mahküm ve mevkuflar namına Feyzi Kap ez mi? Halbuki o, yukarıya çikmıyor, hasta oldu- ğunu düşünerek, okendisine bu vazifesini göre. memesini &e bağışlıyor ve sırf, hasta karısım rahat. sız etmemek için, o ihtiyacı bile başkalarına gider- tiyordu. Bu az fedakârlık mıydı? Zehra, hasta olduğu sıralarda, bir yatakta yat. takları geceleri hatırlayınca, kocasına büsbütün hak veriyordu. Kendisi, hastalığınm verdiği sıkmtiyle, geç va- kitlere kadar uyuyamıyor, yatağının içinde, bir sa- ğa, bir sola dönüyor, habre kruranıyordu. Halbuki, onun bu hareketleri Fitili rahatsız ediyor, onun da 'uyuyabilmesine imkân bırakmıyordu. Zavallı adam, kaç gece; sabaha kadar uyku uyuyamamış, her se. ferinde de, Zehrayı: “— Yeter artık... Ne oynayıp duruyorsun? Zıba- racaksan, zibar!,, Diye paylamak (o mecburiyetinde kalmıştı. Halbuki, Zehranın onu de kendisiyle be. raber uykusuz bırakmıya ne hakkı vardı? Şimdi, kocasının aşağıda yatması sayesinde, hem onu hâk. sz yere rahatsız etmenin azabından kurtulmuş, bem de yatağının içinde, İstediği kadar krvranmek imkânına kavuşmuştu. Kocası yanındayken, Onu ra- hatsız edeceğini düşünüyor, hareket etmemek için, kendisini âdeta zorluyordu. Şimdi ise, koca yatak, baştan başa kendisine kalmıştı. O köşe senin, bu köşe benim, sabaha kadar serbest serbest kıvranı. " yordu. Kocasınm yanında bulunmaması sayesinde, hastalığının acılarını rahat rahat çekiyordu. Hem, Fiilin Melâhatle beraber kalmasında pe mahzur vardı? Dünyada, hangi erkek, hangi koda, ömrünün baharını bir tek çiçekle geçirmiş, bir tek kadına bağlanıp kalmıştı ki? Ustelik, FItil, yanına uğradığı zaman, kendisine “hediyeler de getiriyordu, Adamcağız kendisinin ça. maşırı sevdiğini düşünmüş, ve bir kaç ay İçinde, şu koca dolabı ipekli esvaplar, kombinezonlar, men. diller, sütyenlerle tıkabasa doldurmuştu. Bir koca. dan daha ne beklenebilirdi? v Çok sıkıntı çekmişler, bazan aç, çıplak kalınış. : TEFRİKA No. 23 lardı. Fakat çok şükür, en sonunda, resmen karı kote olarak, bütün dedikodulardan, ve bir yuva ku. rarak, bütün eziyetlerden kurtulmuşlardı. * Şimdi, tavan arasına yavaş yavaş çöken akşam Karanlığı, Zehraya, güzel bir esmer yüzü kadar se. vimlt görünüyordu. Bu akşam, onun mesut yüreği. ne'hüzün vermiyordu. Behçede, Karabaş, kelin sesiyle havlıyordu. O. nun .havlâyışı, tavukları ürkütmüş, uçuşturmuştu. Bu havlayış, bu kanat sesleri, Zehraya, bahçesini, çiçeklerini, tavuklarını da hatırlattı: “— Mesudum!,, Dedi.. Fakat o anda, içinde, bir tek mabrumiyetin acısın: duydu: “5 Alalım. Diye yalvardı... bit, çöcük veri. Yalyanırken,. kendisine fazla acındırmak istiyen bir dilenci. yüzünü mümkün.mertebe zavallı. Tastırıyor, ve bü suretle, o, her yerdö hazır ve ni. zir bulunduğunu işittiği Allahı kandırmıya çalışı. yordu: Yakat Allahtan evvel, #avallılığına, kendisi. hi inapdırmış olacaktı. ki, gözleri yaşardı. O anda, karnımda, hafif, çok hafif bir kımıldanış duyar gi. bi oldu. Bu sezişle yüreği hopladı. İliklerine kadar dikkat kesildi: Uzaklardan, çok uzâklandan gelecek bir ses duymak istiyor gibiydi. Biraz sonra, kar. nendakl o mösut hareketi tekrar hissedince. deli e. bi haykırdı: Ne olursun, bize * Çocuk.. Çocuk var karnımda. rum.. Çakır Zehra ana olacak... Sonra avuciyle, karnını sıvazladı: O haliyle tıpkı uyuyan yavrusunu okşıyan bir anaya benziyordu: Sank! kendi karnını değil, doğmuş yavrusunun bü şut okşuyordu... O akşam, geceye kadar, o gece sabaha; kadar, hep doğacağını hissettiği yavrusunu düşündü: İçinde bir insan yaşadığını, kendisinden bir insan doğaca- dem düşünmek ona emsalsiz bir gurür, sarboş edi. ci bir zevk veriyordu. Şafak sökerken: “— Çocük., Yavrum. Yavrucuğum.. Diye sayık- hıya sâyıklıya ve karnında aşiyan yavruyu rahat. sız etmekten, kımıldanmaktan korka korka, ömrü. nün en mesut uykusuna daldı!,. —i— Mürüvvet, içinde yattığı eski şilenin bir yırlı. Zından küçük elini soktu, ve kirli pamukların ara- sma sakladığı bir elli liralığı buldu. Sonra bshce. nin örka kapısından sokağa çıkarak, hızlı adımlar. la âdeta koşar gibi yürümeğe başladı. Yürürken, avucundaki paranın bir kuş gibi can. lamp uçmesından korkuyor gibiydi. Bu korkuyla, sağ avucundaki kâğıt parçasını bütün kuvvetiyle sıkıyordu. Bir haftadanberi, izinli çıkacağı bugü- nü, geceleri uyku uyuyamadan beklemiş; Çünkü Ana oluyo- bu parayı anasına vermenin zevkini bir an evvel tatmak istiyordu. O ana kadar, eline geçen ilk kâ- ğıt para bu ellilik banknottu. Para hakkında, para sarfetmek hakkında hiç bir fikri yoktu. Şeker al mak, çukulata almak, kolaydı. Fakat bu elindeki paranm kıymeti neydi? Onunla neler almabilirdi? Bu hususta, küçücük bir fikre bile sahip değildi. One, bu parayı bozdurmak, bu parayla öteberi al mak, hulâsa, bu pârayı sarfetmek, bu parayı ka- zanmaktan çok zor, çok daha mühim bir iş gibi gö. rünüyordu: Bu mühim marifeti de ancak anası gös- terebilirdi. Bodrumda onu, ilk karşılıyan mahlüök, Ayşe ha. nmin kedisiydi. İçinde fare yaşıyamıyan bu mah- zenim kedisi de, insanları gibi sıskaydı. Ayse hanım, sokaklardan topladığı kâğıt parça. lâriyle, sobayı tutuşturmıya çalışmakla meşguldü. Gaz bitmiş olduğu için, lâmba yanmıyordu: Soba iki vazifeyi birden görecek, bodrumun zifiri soğu. Zunu, hem ısıtacak, hem de aydınlatacaktı, Mürüv et, biraz sonra yapacağı sürprizin masum guru- " riyle seslendi; “— Anne, ben geldim!.. Ayşe hanım, ona dönmeden, cevap verdi: .— Hoş geldin. “— Hoş geldin.. Karnın tok mu? *— Hayır!... Yemeğe geldim!.. O sırada, başını ayak sesine çeviren Mürüvvet, bodrumun merdivenlerinde, babasını gördü: Ber. mutat serhoştu. Ve sallana sallana, komurdena ho. muxrdana aşağıya iniyordu. “— Onun sana aylığını vereli üç hafta oluyor. “— Öyleyse, dedi boşunu zahmet ettin. Insan buraya karın doyurmiya gelir mi? Evin içinda, ne ekmek var, ne de kuru soğan... örmüyor musun herifi? Biz. viyecek kuru soğan bile bulamıyoruz; © hâlâ körkütük sarhoş!.... işini bırakmadan (Devamı van w