Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
—— 27-5-939 27 Mayıs 1939 TAN ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi — 1400 Kr, ” 1 Sene 2800 Kr. 2760 * $ GAY 1500 * 400 * İ? 3 Ay soo " 150 * 1 AY s00 * Milletlerarası posta ittihadına dahil olmıyan memleketler için abone bedeli müddet sırasiyle 30, 16, 9, 3,5 liradır. Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 — kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk Pul ilâvesi lâzımdır. —— İGÜNÜN MESELELERİ | Anlaşmıya Esas Olan Fransız Plânı l gil , uzun tereddütten son- ra nihayet Sovyetlerle anlaş- Mağa yanaştılar. Bu anlaşmayı vücude — getir - Mekte Fransanın büyük bir rolü ol - Muştur. Çünkü Fransa 1935 ittifakı îl! Sovyet Rusyaya bağlıdır ve bu İttifak bugün de caridir. Bir harp Vukuunda bu iki memleket birbirle- Tine yardım etmeğe mecburdurlar. Fakat Fransa bir taraftan da İn- giltere ile bağlıdır. Dünya — sulhünü Müdafaa edebilmek için bu Fransız- Sovyet anlaşmasına İngilterenin ilti- akı lâzımdır. Bu bakımdan Fransa daima İngiltereyi Sovyetlerle anlaş- Mağa teşvik etmiş, fakat İngiliz baş- _Vekîllnl bir türlü karar — vermeğe ikna edememiştir. Nihayet son günlerde müzakere- çıkmaza girince Fransa araya gİ- Terek iki devletin karşılıklı teklifleri #rasında mutavassıt bir şekil bulma- Ba Mmecbur oldu. İngilterenin teklifi şuydu: Sov - Yet Rusya Polonya ve Romanyaya, Ngilterenin verdiği teminata;benzer ir garanti versin, Bu garanti icabı hgiltere ve Fransa harbe girerse Usya da teminatını yerine getirsin, Soövyet Rusyanın teklifi — şuydu: dem ki maksat tecavüzün önüne - Beçmektir. Şu halde böyle afaki ga- Tplal üç deylet (Fransa, İngiltere, Rus- * Ve p Yeti, Bid, tef, & Ya) arasında karşılıklı bir askeri it - fifak yapalım. Ne İngiltere Rusyanın — teklifini abul ediyor, ne de Sovyet Rusya hgilterenin teklifine razı oluyordu. te Son günlerde Sovyet Rusya itti - !::thn başka bir mevzu üzerinde ar- vi konuşamıyacağını — bildirince, Tansa araya girdi, Ve iki tarafı ba- Tıştıracak üçüncü bir teklif yaptı. Üönetteda konüşular d Giyüp kalınan bu teklifin esası şudur: 1 — Sovyet Rusya, Fransa ve İn- Biltere ile birlikte Polonya ve Ro- Manya hudutlarını garanti ede - tektir. Buna mukabil İngiltere V_e Fransa Sovyet Rusyanın ara - Zi bütünlüğünü doğrudan doğruya Baranti edeceklerdir. 2 — İngiltere, Fransa ve Sovyet R_llsyamn taahhütleri — müşterek 'ir beyanname ile tasrih edilecek- "fl'. Bu devletlerden her hangi hi- Ti doğrudan doğruya teravüze uğ- Tar, veya Almanyaya — mücavir devletlerden birini müdafaa için ir harbe girmeğe mecbur olursa, diğer iki müttefik onun yardımı- ha koşacaklardır. 3— Almanyanın komşusu olup da hudutları garanti edilecek o - lan devletler şunlardır: — Belçika; Olanda, İsviçre, Litvanya, Po - ya ve Romanya, $4 — Bu devletlerden herhangi bi- Tine bir tecavüz vukuunda mü - dahale edip etmemek lâzım geldi- &i hakkında üç müttefik — devlet 'tişarede bulunacak, yardım şekli- hi beraber kararlaştıracaklardır. ü Iterenin kabul ettiği bu teklif v:'“l?teıi günü Cenevreden Mosko - Ya bildirilmiş ve Sovyet hüküme- : bu teklife muvafakat edip et- nuy::eğ' sorulmuştur. Çarşamba gü- diğı giliz kabinesi, Moskovadan al - far, Cevap üzerine, bu teklife muva- *_İlıl resmen ilân etmiştir. üsleşlmdı' İngiliz Başvekiline göre, * *T ittifakımnın imzalanması artık 8ün meselesidir. Ve zaten İngiliz Tansız Harbiye Nazırları, mai - ©rinde erkânı harbiyeleri olduğu llni ©, yapılacak askeri yardım şek- tesbit etmek üzere Moskovaya *ceklerdir. Bu suretle işin bütün *Truatı tesbit ve halledilmiş ola - bir TAN bi rlanm l l do A FĞ KSd BAA DAi ÖÜ Muharrir, bu yazısında mekteplerimizde arasıra vukua gelen inzibatsızlık hâdise- | lerini izam etmemek icap ettiğini, bunların münferit mahiyette birtakım hâdiseler olduğunu söylüyor, sebepleri ve izalesi çareleri etrafında fikirlerini anlatıyor : Mekteple Disiplin Meselesi Bir kaç senedenberi, mek- teplerimizde bazı tale - benin muallimlerine karşı yapmağa cesaret ettikleri cir- kin ve uygunsuz hareketler: efkârı umumiyeyi - haklı ola- rak- alâkadar ve meşgul et- mektedir. Bazı kimseler de, bu çirkiın nâ- diseleri, mekteplerimizde inziba - tın gevşemesi, cezaların kaldırıl - masiyle izah etmekte ve çare ol- mak üzere de, mekteplerde daha sıkı ve sert bir disiplinin ve şiddet- li cezalarin tatbikini tavsiye et- mektedirler. Bu hâdiselerin — mahiyetlerini ve hakiki sebeplerini araştırmadan evvel bir yanlışlığı tashih etmek, yâni mekteplerimizden — cezanın kalkmadığmı bildirmek isterim. Filhakika, ilk mektep talimat. namesinde, talebeye, — suçlarının mahiyet ve derecesine göre, şu ce- zaların verileceği tasrih edilmekte 1 —Şifahi ve tahriri ihtar; 2 — Ders mahiyetinde olma - yan gezintilerden alıkoymak; 3 — Büyük paydosta, iki gün- den altı güne kadar, oyundan me- netmek; 4 — Talebenin, başmuallim ta- rafından bütün mualimler önünde rilmesi; Orta mektep' ve lise talimatna- mesinde de talebeye verilecek ce- zalar şu suretle tesbit edilmiştir; 1 — İhtar; 2 — Tescil; 3 — Tekdir, 4 — Muvakkat ihraç; 5 — Kati ihraç. Görülüyor ki, bilhassa müessif hâdiselerin çıktığı orta mektepler de ve liselerde en ağır olanı mek- tepten kovulma cezası bugün dahi tabik edilmektedir. Hâdiselerin sebeplerini tetkik etmeden evvel meseleyi izam et - memek lâzım olduğunu söylemek isterim. Çünkü, beş altı sene için- de vukua gelen beş altı uygunsuz hareket, bozuk ve gevşek bir disip linin neticesi olmaktan ziyade, a - normal, piskopat bazi gençlerin yaptıkları münferit hareketler o- larak telâkki edilebilir. Bunun tahkiki için, — vakaları çıkaranların hüviyetlerini — tetkik ve tesbit etmek icabeder. Esasen, böyle çirkin — hareketlerin talebe tarafından - münferit veya müç - temi bir surette - başka memle <« ketlerde de vukua geldiğini bili - yoruz. Gençlerin ahlâki teşekkülleri ve binnetice hareketleri ü- zerinde, mektepten — başka, hattâ .bazan ondan ziyade, ailenin ve ce- miyetin umumi vaziyetinin mües- sir olduğunu hatırlatarak vaziyeti tetkike başlayalım. On beş senedir memleketin sah ne olduğu inkılâplar, maddi ve ma nevi hayatımızda birçok değişiklik ler yapmıştır. Bunlardan en mü - himmi, evvelki devirde zihinlere ve vicdanlara hâkim olan din gibi manevi kıymetlerin iflâs ve eski aile otoritesini uyıf' dır. Eski devirde babanın ve hoca- nın çocuklar ve gençler üzerinde mutlak ve itiraz kabul etmez bir otoritesi olduğu gibi çocukların ve gençlerin de yaşlı insanlara karşı büyük bir saygıları vardı. Cemiyet içinde kuvvetli bir silsilei meratip teessüs etmişti. Bundan başka, Türk camiası, haricin tesirlerinden az çok uzak, vustaf ananelere müstenit müte - Yazan: Sadrettin Celâl Antel © cerrit bir hayat yaşıyordu. İnkılâp bu ananeleri yıkmıştır; onlardan kuvvet alan otoriteler de zayıflamışlardır. Türk camiası, eski tecerrüt va- ziyetinden çıkmış, yirminci asrın, bilhassa Umumi Harpten — sonra, manevi kıymetleri daha çok ihmal eden, maddi kazanç hırsına hâkim bir yer veren kemmi medeniyeti i- le sıkı temaşsa geçmiştir. Asırlarca baskı altında, yarı vustai hayat yaşayan millet, bir- den; alışmadığı bir hürriyete ka - vuşmuştur. Gençlerde, her şeyi tenkit ar zusu uyanmıştır. Onlar artık, ba- balarını ve hocalarını, tenkit ve i- tiraz edilmez, sözleri muhakkak su rette dinlenmesi lâzım birer oto tite olarak görmemektedirler. Hiç şüphesiz inkılâp, iflâs . et- tirdiği eski manevi kıymetlerin ye- rine, demokrasi ve milliyet gibix iki büyük mefhum, iki büyük kıy- met getirmiştir. Ancak bunların kökleşmeleri, zihinlere ve kalple- re tamamiyle hâkim birer (fikir - senelik bir zaman kâfi değildir. Bunun içindir ki, eski hayat - tan yeni hayatâ geçmek üzere bu- lunduğumuz bu intikal devresinde gençlerin bir nevi ruh buhranı ge- çirmelerini tabii görmeliyiz. Ve bu buhran, inkılâbın getirdiği yeni kıymetleri ne kadar çabuk kökleş- tirirsek o kadar süratle zail ola - caktır. iğer mühim bir nokta da bu inzibatsızlık — vakalarının, umümiyetle orta mekteplerde ve liselerde vukua gelmeleri keyfi - yetidir.. Bunun sebebi ise aşikâr - dır. İlk mekteplere, hayatın en mü- tevazin bir devresinde — bulunan, kaide ve nizamlara çok kolaylıkla tâbi olan (7-12) yaşlarındaki ço - cuklar devam etmektedirler. Bun- lar, muallim mekteplerinde terbi- yevi vazifelerine hazırlanmış olan ve hergün sabahtan akşama kadar kendileriyle meşgul olmak netice- si onları çok iyi tanıyan muallim- ler tarafından sevk ve idare edil- mektedir. Bundan' dolayıdır. ki, ilk mektep muallimleri için inzi - bat güçlükleri yok gibidir. Halbuki orta mektep ve liseler de tahsilde bulunan talebe, haya- tın bir çok fevkalâdeliklerle dolu ve en buhranlı çağı olan gençlik devresindeki insanlardır. Genglik- lerinin icabı olan Hhususiyetlerini, alâkalarını, ihtiyaçlarını, zaafları- nı ve kuvvetlerini, imkânlarını bil * meksizin onları sevk ve idare et- mek, onlara ahlâki teşekkül ver - mek mümkün değildir . Bunun içindir ki, inzibatsızlık v_ak_alnnnda. orta tahsil muallimle- rinin gençlik psikolojisine vukuf - suzlukları mühim bir rol oyna - maktadır. Bağırarak, paylayarak, tahkir ederek, sertlikle ve ceza tehdidi i- le gençlerin üzerinde müessir olu- nabileceğini, onların ruhlarına nü- fuz edilebileceğini zannetmek bü- yük bir hata ve gaflet olur. Genç- ler, ancak kendilerini anlayan ve seven, kendi lisanlarını konuşan insanlara kalplerini açarlar. Onlar, şimdi nakledeceğim ef- sanedeki kayaya benzerler: Bir ef- saneye göre, Britanyada öyle bir kaya varmış ki üzerine bir çeki, le şiddetle vurulacak — olursa hiç ses vermiyormuş, fakat kendisin - den kopmuş küçük bir parça ile ü- zerine yavaşça dokunulduğu za - man bir çan gibi ihtizaz ediyormuş Bu demektir ki; gencin ruhuna şiddetle çarpmız, size hiç ses ver- miyecektir; fakat onun kuvvetli insiyaklarından ve alâkalarından birine dokununuz, hislerine hitap ediniz, derhal istediğiniz cevabi a- lacaksınız. Bunuıı içindi ki, mekteplerde inzibatsızlık vakalarının a - zalması için bir sıkı disiplinin ve şiddetli cezaların tatbikini iste - yenler yanılıyorlar, Şüphesiz, disiplin bakımından, bütün mekteplerimizin en iyi şart- lar içinde işlediklerini iddia ede- meyiz... Fakat Cumhuriyet maari- finin ilk ve orta mektep talimatna- meleriyle tesbit ettiği disiplin sis- teminin, en terbiyevi prenfipler- den mülhem olduğunu, büyük bir iftiharla; söyliyebiliriz. k Wilhakikea arta mekten ve lise talimatnamesinin terbiyevi faali- yete ait olan kısmında; gençleri rimizde ve idare edilen bu gençler, hakiki hayatta daima harici bir desteğin yardımma muhtaç olacaklardır. Gençleri böyle bir disiplin re- jimi içinde yetiştirmek, in- sanların cemiyet içinde siyasi bir rol oynamadıkları ve sadece muti tebaa vaziyetinde bulundukları mo narşik cemiyetlere uygun, gelebi- lir. Fakat demokrasinin — istediği fertler, haklarını vazifelerini anla- mış, mesuliyet ve tesanüt hisleri kendilerinde inkişaf etmiş — olan, umumi kaide ve nizamlara bilerek ve isteyerek itaat eden şahsiyet sa- hibi insanlardır. Bu tipte ve evsafta insanlar ancak, mektebi küçük bir cümhu- riyet ve talebeyi bir takım hak ve vazifelere malik küçük vatandaş - lar olarak telâkki ederek onlara yaşlarına ve kabiliyetlerine uygun vazife ve mesuliyetler veren mek- teplerde yetişebilir. Yetişkin insanların vesayetin- den tedricen kurtulan, zekâlariyle aydınlanan ve yüksek manevi kıy- metlerle beslenen — vicdanlarının vesayeti altına giren, bir kelimeyle ahlâki muhtariyet kazanan genç - ler ancak böyle — demokratik bir mektep camliası içinde inkişaf e - debilirler. Şimdiye kadar verdiğimiz iza- hattan su neticeleri çıkarabiliriz: Mekteplerde arasıra vukua gelen ahlâki ve medeni — teşekküllerini temin, şahsiyetlerini inkişaf ettir- mek maksadiyle, talebenin müm - kün mertebe geniş bir - surette mektep hayatma iştirak ettirilme- leri, kendi kendilerini idare etme- ge alıştırılmaları, içtimai hayatın icabettirdiği tesanüt ve beraber ça lışma itiyatlarını kazandırılmala- rı tavsiye edilmektedir. Bu gayeleri temin için de, ta- lebe arasında, edebiyat, — musiki, temsil, temizlik, fakir arkadaşlara yardım heyetleri, kooperatifler... gibi teşekküllerin yapılması isten- mektedir, Diğer cihetten, cezaların tatbi- kinde, yalnız ceza ile suç arasında değil, ceza ile suçlu arasında adil bir münasebet aranması lâzım ol - duğu kaydedilmektedir. Bunlardan başka, suç işleyen ta lebeyi muhakeme eden bir mek - tep müdür ve mualimlerinden te- şekkül eden (inzibat meclisi) in - den başka ve ona yardımcı olmak üzere, muhtelif sınıfların mümes- sillerinden mürekkep bir (haysi - yet divanı) teşkilini emretmekte - dir. İlk mektep talimatnamesinde - de: “Cümhuriyet mekteplerinde inzibat, cebir ve zecre, mihaniki vasıtalara istinat edemez, Talebenin biribirleri- le ve müallimleriyle münnsf:belleri- nin asıl mihveri, sevgi ve saygı ol- malıdır.,, Filhakika, korku ve tehdit üze- rine müstenti harici ve müstebit bir inzibatın temin ettiği sükün ve intizam muvakkat ve sathidir ve ancak, bir gözcünün mevcudiyeti ile kaimdir. Böyle bir inzibatın verdiği mah suller: Yalancı, riyakâr, mutabas- bıs veya gaddar, nefsine itimadı olmayan, vazife ve mesuliyet his- leri kendilerinde teşekkül etmiyen, daima yukardan gelen emirlere - başka türlü yapamadıkları - b lık hâdistlerini, muallim lere karşı tevcih edilen serkeşlik vakalarını izam etmermwelidir. Bun- larım, hiç olmazsa bir kısmı, bir ta- kim anormal gençler tarafından yapılan, münferit mahiyette hâdi- selerdir, Memleket geçirmiş oldu - ğu inkılâp neticesi eski — manevi kıymetlerin iflâsını ve aile otorite- sinin zayıflamasını, bu hâdiselerin sebepleri arasında sayabiliriz. Orta mektep ve liselerde, ida- re adamlarının ve muallimlerin - evvelki makalelerimizde izah etti- ğimiz sebepler dolayisiyle - genç- lerin ahlâki ve içtimai teşekkülle- rile meşgul olmamaları dolayısı - le onları manevi irşat ve istinattan mahrum birakmalarının da, bu hâ diselerin meydana- gelmelerinde müessir olduğunu zannediyoruz. Muallimlerin gençlik pisikolo- jisine vukufsuzlukları, kanaati - mizce, burada en mühim rol ovna- yan bir âmildir. hlâki teşekkül ve onu temin edecek disiplin bakımından mekteplerimizin vaziyetlerini ıs - lah etmek için, aşağıya kaydettiği- miz tedbirlerin alınmasını lüzum - lu buluyoruz, © Mekteplerin ve sınıfların ta- lebe mevcutlarını azaltmak; © Bilhassa leyli mekteplere bi- rer (ekonom) tayin ederek, mek - tep müdürlerinin talebenin ahlâ - ki teşekkülleriyle meşgul olmala- rını mümkün kılmak; €© Hiç olmazsa orta mektep - lerde, her sınıfın mesuliyetini ü - zerine alan ve talebe ile yakından meşgul olan bir nevi sınıf mualli- mi - Fransa kollejlerindeki princi- pal muallimler gibi - tayini; © Bütün orta tahsil muallim - lerine gençlik psikolojisini öğret- mek maksadiyle, bu mevzular üze- rinde neşriyat yapılması ve konfe- ranslar tertibi; © Hakiki izci ve gençlik teşki- lâtları ik. bir esir inkıyadı ile itaat — eden, imkân ve fırsat buldukları takdir- de kanunları çiğnemekten ve umu mi nizamı bozmaktan çekinmeyen fertlerdir. Bütün mektep hayatları müd - detince ellerinden tutularak sevk a Bu tedbirler tatbik edildiği tak dirde, sadece inzibatsızlık vakaları azalmakla kalmıyacaktır; fakat bundan daha mühim olarak, haki- ki bir demokrasinin istediği kuv - vetli şahsiyetler, daha tam ve mü- kemmel olarak yetişebilecektir. GÖPÜŞLER | Maarifte j Sistem Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel illet Meclisinde Maarif bütçe- sinin müzakeresi münasebe - tiyle, millet vekilleri maarifimiz hak — kında bir çok mütalealar yürüttüler, — Bunların içerisinde çok mühim olan- ları vardır. Fakat bence esas mesele, — ifte sist l Bu hal — olunduktan sonra, teferruat kendili- — ğinden halledilir. a k Bizim maarifimizin sistemi nedir? — Terbiye hedeflerimize hangi siste- — me göre istikamet verilmiştir? Bu — suallerin cevabını veremeyiz. Bugün- — kü maarifin gerek programlarında, — gerek mektep teşkilâtında, gerek ter- — biye tarzl ğ htelif sistemler — göze çarpar. Medreseden gelen sistemi yıktık. — Modern terbiye nazariyelerine uy - gun modern mektebe doğru gidiyo - — ruz, Fakat bu gidişte bazan Fransız sistemiİnin, bazan Alman sisteminin, — bazan Anglosakson sisteminin izleri var, Bütün bunlara — cemiyetimizin — bünyesine uygun milli bir renk ver- meğe çalışıyoruz. Fakat bu memle- ketlerin maarif sistemlerinde göze çarpacak bariz farklar vardır. Alman — sistemi her zaman daha disipliner - — dir. Anglosakson sistemi geniş hürri- — yet esaslarına dayanır, Bizim siste - — mimiz disipliner midir, — terbiyede hürriyet esasına mı dayanır? Bileme yiz. Hangisine dayanmalıdır? Buna ancak pedagoji mütehassısları karar verebilir, l Fakat memleketlerin terbiye sis- temleri, mevcut İçtimai rejimleriyle sıkı sıkıya alâkadardır. Geniş demok- ç rasiye sahip olan Anglosakson mem- — leketlerinde terbiyenin esası hürri - yettir. Disiplin, ancak mektebin ni - zam ve İintizamını temin eden bir va- sitadır. Her mektebe kabul edilmi,'.î- müfredat programlariyle, çocuklar — muayyen kalıplara döküp, yek şekil — insan çıkarmayı istihdaf etmez. Her — ç ğ iatidar: göre"','ie-' mini hazırlamayı gaye edindiği içiıı' terbiyede metodu gevşek bırakır. — Her hastaya göre ilâç kullanan dok- Ğ tor gibi, zeki gabi, aptal nevileri- — ne göre ayrı ayrı metodlar takip e «W der. Terbiyede şiddet, terbiyede disip- — lin; şahsi teşebbüsü, iradesi, yaratıcı kabiliyeti, silindirden geçmiş, emir ve kumanda ile yürüyen sürü ı'-etlş—" di tirir. Bizim içtimat rejimimiz de - — mokrasidir. Maarifimize — verilecek terbiye istikametiyle bu rejimin sı - kı sıkıya alâkası vardır. Biz sürü de- — ğil, düşünen insan, yaradıcı insan is- tiyoruz. Sarıklı medreseden, şapkalı — medreseye geçecek değiliz, Ş Gençlerin ahlâk ve * faziletinden şüpheye düşenler oldu. Hata varsa - ki birkaç münferit hâdise bir dejene- — resans ifade etmez - bu çocukların değildir. Yine sistemin veya sistem - sizliğindir. Çocuk muhtelif aile mu- hitlerinden gelir. Çocuğun yaşadığı muhiti mektep bilmezse, çocuğu yal- &| nız okutmak vazifesiyle mükellef ka- ; N lırsa, çocuğun ahlâki inkişafına isti- — kamet veremez. Bunun içindir ki bu-'w gün medeni memleketlerde en kuv- — vetle yürüyen cereyan evle mektebi — birleştirmektir. Mektep, — muhitinin bir kültür merkezi olmalıdır. r Mektebin ziyaretçi muallim teş & kilâtı, bilhassa şüpheli çocukların a- ileleriyle sıkı temasta bulunup, bu fena tesirleri izaleye, çocuğu irşada çalışmalıdır. İlim ve terbiye yalmnız kitaptan almmaz. Muhit en — büyük mekteptir. Aile muhitin küçüğü, fa- kat en müessir olanıdır. Bu küçük muhitin kötü tesirleri izale edilme - dikçe, muallim pedagoji ilmine uy - gun şekilde okutmasını, çocuğun ru- hi, fikri, ahlâki inkişafına İstikamet — vermesini bilmedikçe, en koyü şiddet ve disiplin, birer asi yetiştirmekten — başka netice vermez. Hürriyet için- de inkişaf etmiş bir moral, hür ve yaratıcı dimağ ancak hür bir terbi- yenin, hür bir sistemin mahsulüdür. Evvelâ metod ve sistemimizi -tayin edelim. L