9-5.939 9 Mayıs 1939 TAN ABONE BEDELİ Türkiye abone , 16, 9, mektuplara 10 kuruşluk esi lâzımdır. Radyosunun Neşriyatı Roivomuz, maalesef, bir tür- lü, tenkiilerden — kurtulamı - Yor. Fakat, yine itiraf edelim ki, ma- alesef yapılan tenkitlerden çök hak- İ olanlarının hile bazan nazarı iti - bara alındığını göremiyoruz, Çok büyük fedakârlıklara katla- hârak, Ankarada bir isasyon kur- duk. Kuruluşunu büyük bir memnu- »iyetle karşıladığımız bu muazzam İstasyonun faaliyete girişeceği gün - lerde, bu sütunlarda samimi temen- nilerimizi de izhar ettik. Fakat hemen bütün memleketin arzularını ihtiva eden o temennilere, bizimle beraber hemen bülün gaze- telerimizin tercüman olmalarına ri men, Ankara radyosu, kapanan İs - tanbul radyosunun ne kadrosunda, ne de programında bariz bir değişik- lik yapmak ülzumunu henüz duyma- Maştar. Bu arada makul bir çok temenni- lerin de mazarı itibara alınmadığı gö- rülüyor, Meselâ niçin fikir ve havadis neş- riyatı isabetli bir sistem dahilinde, ve mütehassıs dimağlar tarafından i-| dare olunmuyor? | Meselâ niçin, hâlâ çalınması üç dakika süren bir plâğın, veya bir par Şanı lüzumsuz yere, üç Tisanla ilâ- Ve meselâ niçin, hâlâ en mühim dünya meseleleri arasına, ticari ilân- lar sıkıştırmak vaz geçilemiyor? Biz bilhassa, bu sonuncu suali - miz üzerinde biraz daha ehemmiyet le durulmasını ve düşünülmesini tiyoruz, Bir havadisin, hir konserin, bir konferansın arkasından, bir diş to -| Zu, bir sinek ilâcı, veya hir baş ağrısı| ilâcı ilânı dinlemek, hiç kimsede hos bir tesir birakmaz kanaatindeyiz. Türk hudutları dahiline devletin, ve Türk hudutları haricine bütün bir milletin sesini duyuran bir ağızdan: *— Filânca markalı diş macun- rin kullanmız?” “ — Piyanko biletinizi filânca ki- Şeden alıniz! “ — Gömleklerinizi filânca dük - kânda diktiriniz!” “- Bayram şekerlerinizi alma dan önce bizim mallarımızı da tadi. niz!” Kabilinden cümleler işitmek, ku-| laklarda ve kafalarda sultesir yap - maz mı? Bizce bu ilânlar, radyomuza dü - şen vazifenin ciddiyetine halel ve - ren bir tezattır. Ve başka radyolar - dan, bu kabil reklâmlar işitmemek, bizim teessürümüzü büsbütün arttır. maktadır, Bu kilçük reklamların, radyo - muza, tama olunabilecek (derecede büyük bir varidat temin edebildikle- rini hiç sanmıyoruz. Fakat, farzıma- bal olarak, o reklâmlar fevkalâde bil Yük varidat temin etseler bile, rad- Yomuzun programı arasına sokul » Mmamalıdırlar, Zira resmi bir devlet radyosunun mikrofonu, her ne baht sına olursa olsun, herhangi bir tlca- rethanenin çığırtkanlığını deruhte €- demez. Kaldı ki, her şeye rağmen - abo- her gün biraz daha çoğal - 1 duyduğumuz Ankara radyosu kilçük reklâmların temin edeceği menfnatten müstağni davranabile - cek vaziyettedir: Gittikçe artan va- tidatı, buna müsaittir kanaatindeyiz. ibarladır ki, hiç değilse, bu rek- lâmların kulaklarımıza verdiği ra - batsızlıktan kurtulmak istemek hak- i kımızdır sanırız. TAN Muharrir bu yazısında Bulgaristanın, müşterek cephe içinde faal birrol almak arzusunda bulunduğunu, Bulgarların Balkan blokuna sarılmak yolunu makul saydıklarını tebarüz ettiriyor Bulgarlar Balkan Blokuna Iltihak Etmek İstiyorlar! B- milliyetçi Bulgarlar Münih anlegmasını, mil. li prensiplerin zaferi addet- mişler, ve sulh muahedelerin deki adaletsizliklerin tashihi- ne başlama yolunda hayırlı bir adım saymışlardı. Bu iti- barla, onlar. bu başlangıcın, nihayet kendilerini: Nevilly mughedesinin (haksızlıkla - rından da kurtarmakla neti- le anladılar ki tahrik eden kuvvet ve gi imi tahakkuku ve Alman çalışan ve ibarettir. leri kolaylaştırmağa leyen birer maskede: Çekoslor vakya har verilen iktisadi ültür teriyor ki, Hitler Alman balini, bütün küçük milletlerin en N hazı rine kurmağa İgaristanın en Garp demek: | yasetlerine büyük bir dikkatle takip etmektedir. B ulgaristan, mihverin tehli - keli harekâtı karşısında ku- rulmasına çalışılan müşterek cep- henin içinde fanl bir rol almak ar- zusunu, ayni kuvvette haklı bir hitiyatla yan yana olarak besle - mektedir. Zira, Çekoslovakyanm Münih siyaseti, bir çok milletler - le birlikte, Bulgarislanın emniye- tini de sarsmış bulunuyor. Bütün küçük milletlerin besledikleri bu tabii emniyetsizliği, ancak, İngil - lerenin ve Fransanın, açık, ve ka- ti bir siyaset takip etmeleri gide » rebilir. Unutmamak lâzımdır ki, Al- man hegemonyasına karşı dövüş - mek isteyen İngiltere ve Fransa, Avrupanın cenubundaki milletlere ne kadar muhtaçsa, o milletler de gereeeneasaneranasaraaseeesasaae i Yazan: D. BORİSİEF İseenanaasarirsieaniieereseseiek Büyük Garp demokrasilerinin himayesine katiyetle güvenmeyen Balkan milletleri, hele Çekoslo - vakyanın işgalinden sonra, birbir lerine bağlanmak lüzumunu daha şiddetle duymuş bulunuyorlar: Çekoslovakyanın inkırazı, Bal kan blokunun ihyasına ve takviye- sine hizmet etmiş sayılabilir. vo gazetesinde M, Sotir Ja- — Son zamanlarda, Balkan blokunu yaratma ihtiyacı, © sade Balkan diplomatlarının kanaatleri olarak kalmaktan çıkmış, Balkan- larda yaşayan bütün © insanların kafalarına İyice yerleşmiştir. Bal kan bloku fikrini hesleyen mües » sirler arasında su üç sebebi saya İSÖVYEY PeionrAj * RUSYA —— Ve nihayet 1939 da Balkanlar 1 — Milli kültürün himayesi, 2 — İktsadi inkişaf sarureli, 3 — Balkan topraklarını, Bal r gazetesinde de, Harbi U - mumin'n acı tecrübelerin - den ve hatıralarından o bahseden M. Michael Madjarof! diyor ki: '— Yakın tarihimizin bizi fe- lâkete sürükleyen en büyük hata- sı, komşularımızla anlaşmamamız. olmuştur. Balkan Antantı küçük devlet- lerden mürekkep olmasına rağ - men, Balkan yarımadasının istik - lâlini temin edebilecek bir kuvvet teşkil eder. Bulgaristan da ihtiva eden bir Balkan Antantı, büyük bir tarihi vakıa teşkil eyler!” Hattâ Balkan Antantına ten - Kitkâr olup da faşist © tandanslı Zora gazetes nanlar bile, Ç: n etrafına topla - koslovakyanın şans edeli stanım tamamiyeti mülk nası fikri: Bugün Zora gazetesi bile yor ki “— Ocağını söndürmek iste - yen her hangi bir kuvvete karşı ö- lünceye kadar döğüşmesini bilen bir milletin hiç bir tehlikeden per vası olamaz!” Gaye sadece kahramanca öl - mek olmadığına, ve Bulgaristanın tamamiyeti mülkiyesini, ve milli istiklâlini korumak olduğuna gö - re, Bulgarlar, bu emele yalnız baş larına kavuşamıyacaklarını hesap- layabilmek ferasetinden mahrum değildirler, Böyle olduğu içindir ki, Bulgarlar, tenkitkârların mu - halefetlerine rağmen, Balkan blo- kuna sarılmak yolunu makul say- yaaktadırlar. Son hareketler, bütün mili Bulgar kuvvetlerinin, tecavüze kar şı kurulan müşterek cephede top - lanmalarına müsait bulunuyor. Slova gazetesinde, yine Sotir Janetf diyor ki “Memleket dahilindeki bütün siyasi zaafları kökünden temizle - mek zamanı çoktan gelmiştir. Mil- letin bütün kuvveti ve (o dikkati, Bulgaristanın istiklâlini tehdit e - debilecek tehlikeler o karşısında müttefik ve uyanık bulunmalıdır.” Bulgaristanın haldeki rejimin! tenkiden, muhalefet partileri re - islerinin krala urzettikleri maubtı- rada bile, milli vahdet Gephesi teşekkülü iltimas ölünmaktadır. Memleketin siyasi teşekkülleri. ne ve halkın demokratik hukuku- nâ zarar vermiş olan şimdiki reji- n detin teessüsüne ma- ni olduğu da ilâve edilmekte ve “.- Halen mevcut görünen 24- hiri sükânet, halkın hükümete kar $ı duyduğu kini gizleyemez. Faşiz- | min ıtaları Dile, ve faşiz - min usulleriyle halkın tazyik edil- mesi, ve haklarından mahrum bı - rakılması, halk iradı mesi, ve vahdeti mi'liy bir p . mektedir. illi vehaeti bu esaslar üzerine kurmak, kum üzerine kur- maktan farksızdır. Halbuki, bu - günkü vaziyetin vehameti, ancak demokratik esaslar üzerine hare - ket edilmek, bütün milli kuv- vetleri yekvücut ve (şuurlu bir halde bir hedefe tevcih edebilmek suretiyle giderilebilir. Milli vahdet cephesi fikri, yal niz demokratik kuvvetlerde de - ğil, fakat faşist olmayan başka gu- ruplarda da müsait bir makes bul muştur, Yukarıya kaydettiğimiz fırkalar da, bu noktayı isbata kâfi dir. Fakat, tam bir milli o vahdet cephesi kurabilmek ç gerek memleket dahilindeki hainlere kar şi, gerek memleket haricindeki fa- şist tehlikesine karşı lâyıkıyle kar- şı koyabilecek kati bir cidal pro - gramı lâzımdır. Memleket hari - cindeki tehlikenin ne (olduğuna Çek meselesinde ajanlarının tarzı hareketleri güzel bir nümune teş- kil eder, Chamberlain ve Daladier, tecavüze karşı Keleş seddin arkasından, küçük milletlerle birlikte dövüşü seyrediyorlar (İngiliz Karikatürü) Kahire Me 'Değişen Mısır ayret! Demekki bir şehir genç- leşebiliyormuş, Yenileşmek, as- rileşmek değil; gençleşmek. Bugün Kahirenin bahusus merkezi mahal. lelerinde, binalarda, mağazalırım- da, sokaklarında akan kalabalıkta mevcudiyeti hissedi- Misırı terkettiğim zaman, Kahi- renin merkez mahallelerinde ge ve asfalt sokaklar, muntazam kâğir binalar, saray ve oteller zaten var- dı. Fakat Kahire ancak Avrupanın modernize olmuş herhangi bir şeh- rine teşbih olunabilirdi. Halbuki dört senelik bir gaybubetten sonra hu mahalleleri (o tamamen © değişmiş. gençleşmiş bir ruha sahip buldum, Birçok yerlerde yeni yapılmış ve yapılmakta olan, kudret, hayat ifa- de eden binalar ylikselmiş. Ameri- kansuri müteaddit katlı olmakla be. raber, yalnız boyca değil, hacim nok- tasından da cesim, müthiş binalar, Bunların her biri gündüzleri yüzler. ce kişinin faaliyetleri ile cevval, ge- celeri de rengârenk neon reklâmlar ile pırıl pırıl parlıyarak neşe, hayat ifade ediyorlar, Sanki eski Misir. Tarım ölüleri için inşa etmiş oldukla- rı cesim piramitlere cevap olarak, yeni Mısırlıların inşa ettikleri genç rahlu, canlı ehramlar! Kübik, fakat kendilerine mahsus bir kübism, Al man veya şimal memleketlerin usu- lünden ayrılarak, tamamen yerli, es- ki Firaunların mimarlarının eserle rindeki metanet ve sağlamlığını ifa. de eden bir karakteri haiz, asri kom forun her bir teferrüatma malik muhteşem binalar! Yanlarında, beş ezilip gözden kaybolmamak için, yeni ce, heler edinmişler, yeni boyalara b rünmüşler ve yeni hayata iştirak e- derek tanınmıyacak derecede taze- Tenmişler, on senelik evler, tamamen Mağazalar hemen hepsi büyü- müş, tekâmill etmiş, asrileşmiş. Av- Tupanm, Amerikanın en modern vit. rinlerine taş çıkarabilen camekânlar |içinde, yeni usulde, hüsnü tabiatla Paris, | Nevyork'un en zarif mamülâtına teş- bih olunabilen yerli ve ecnebi mallar kamastırr. tanzim edilmiş ve Lendm, gelen gecenin wözlerini yorlar / Ne yazık ki bu modern, zengin | mahallelerin yanıbaşında, dar sokak- larda, havasız odalarda, karmea gibi | salıştıkları halde ancak bir lokma | ekmek ile bir tabak bakla yiyebilen iz. binlerce insan - fabrikalar. Ja, Nil vadisinin. münbit tarlala- rında terleye terleye çalışan, faal, kansatkâr milyonlarca fellâh var ki medeniyetin en basil konforuna İbile kavuşamamışlar, Oralarda eski İşrk hâlâ hâkim, fakat Kahirenin merkez mahallelerinde gezen, çalı şan, eğlenen kalabalıkta kırmızı İfesler, heyaz cüppeler görünmese insan kendisini Florida veya Kali forniyanm en medern bir şehrinde | zanneder. Eğer binalarda, havada, ber yerde eski Mısırın mevcudiye- (, metaneti, ebediyen yaşadığı his- solunmasa. Sokaklarda gezen, bürolarda, ma- ğazalarda çalışanların arasında genç. lerin adedi eskisine nisbeten şaştla, | cak derecede artmış. Belli ki gençler artık memleketin hsyatma iştirak €- diyorlar. dar bulunan, bu yeniden gençleşmiş Başında gene bir hilküm- memleketin mühim mevkilerine de yarım, öbür gün yeni neslin yetiştir. İ geçince, siyaset ve iş adamları İ kardeş Mısırm nasıl terakki edeceği» ni tasavvur ederiz. Şüphesiz ki bu gençlik ruhu şim- diki beynelmilel vaziyetin sayesinde de canlanmıştır. Bu aralık Misir da diğer memleketler gibi milli müda - İaasına ehemmiyet vermeğe mecbur olduğu için, gençliğin de ehemmiyeti hir kat daha artmıştır. Asırlardanhe- ri milli askerlikle alâkası © olmayan Mısır bugün bir ordu tesis ediyor ve vatanın müdafaasında düşmana gö - gts gerecek olan gençlerin günden güne ehemmiyet kesbedecekleri be - dihidir, Gelecek mektuplarımda, Mısırda gençlik teşkilâtlarından, askeri ve sivil hazırlıklarından bahsederek Ak deniz huhranıma Mısırda uyandırdı ğı beyecan ve telâşı okuyucularımıza anlatacağım, 4