“ A İ DÜNYANIN DEĞİŞEN HARİTASI alkanlaştırılan Koridor Meselesi jeemaeamenaaeessssasasaz 5-4-939 Almanlarla Polonyalılar ara- smdaki bu Baltık davası yeni bir şey değildir. Bu, bin sene- lik eski derdin iki tarafı da memnun edecek tarzda halle- dilebilmesi için en evvel fikir. lerin yatışmış olması icap eder. Polonya koridorundan geçen kapıları kursun mühürlü bir Alman tramvayı aktiyle, şimdi bize çok uzak görünen bir devirde, Avru- panın endişeli gözleri hep Bal - kanlara doğru dönerdi. En sakin Zamanlarda bile oradan keskin bir Yanık kokusu gelir, için için kay- Başan bu ateşi hissedenler, bütün Avrupayı ve onun peşi sıra bütün dünyayı kana boğacak olan infi- lâkın Balkanlarda patlak verece - Ğine hükmederlerdi. Bugün Bal - kanlar rahat ve sükâna kavuşmuş Ve Avrupanın başka bir köşesi Balkanlaştırılmış gibi görünüyor: Orta Avrupadan, hüsüsile bunun Himali şarki parçasından gelen fe- Na haberler, gittikçe yaklaşan müt- Miş bir harbin karışık, ve müphem Uğultularını kulaklarımıza fısıldı. Yor gibidirler. Çekoslovakya ve Memel bhâdiselerinden sonra bu tehlikeli mıntakanın sınırları Dan- 28'e ve “Polonya koridor, una Varmış bulunuyor. Bu saha için “ihan Harbinden sonra ekilen #alh tohumlarının en fena mah- Sulü..,, diyenler de vardır. Acaba Vu kanaat neden ileri geliyor? Çim Harbinden sonra Avru- paya yeni bir şekil vermi- Ye çalışan diplomatlar, birçok güç Meselelerle karşılaşmışlardı. Bun- lardan biri de Polonya işiydi. 1712, 1791 ve 1793 taksimlerile “riadan kaldırılmış olan Polonya, Yeniden yaratılacaktı. Wilson pren- Splerinin 13 üncü maddesinde bu Memlekete © serbest ve emin bir Mahreç verileceği o vaadedilmişti. Wi iki noktada © İtilâf Devletleri Müttefiktiler, İyi ama bu işi nasıl ecermeli? Polonyaklar ve onların dostu olan Fransızlar Şarki Prus- Yayı ve Danzig'i alarak Baltık De nizine kadar iniverecek büyük bir “lonya düşünüyorlardı. Alman - &” demir ve nehir yollarını bey- Delmilel bir hale koymak ve Koe- Nisberg'de, Danzig'de ve Stettin'- «e Polonyalılara serbest Ilmanlar Yürmak suretile işin içinden çi- kivermek İstiyorlardı. Bu fikrin de taraftarları vardı. Böylece sulh konferansı şark hudutları üzerin- de Almanyayı parçalamak yahut Polonyayı deniz kıyısına indir - mekten vazgeçmek gibi iki sık karşısında kalmıştı. Müzakereler çok gürültülü olu- yor, bir neticeye varılamıyor, hat- tâ konferansın dağılacağı bile söy. leniyordu, Lloyd George; “Bıkt; artık, bu müzakereleri burada bi- tiremiyeceğiz. Paristen uzak bir yere gidelim... diyor, Wilson ise: “Boş yere uğraşıyoruz, galiba her şeyi yüzüstü bırakıp Amerikaya dönmenin sırası geldi, diye dü - şünüyordu. Nihayet bu iki zıt #ik- rin bir ortasını bulur gibi olmuş- lardı, Ahalisi ekseriyetle Polonya- h olan Pomerelli Polonyaya ge çecekti. o Böylece bu memeleket Baltık Denizi kıyısında bir kaç kilometre uzunluğunda bir sahil de İsterse nefes alabilecekti. Şar- ki Prusya Almanyada bırakılacak, Danzig ise ne ona, ne ötekine ve- rilecek,, (Milletler Cemiyetinin köntrolu altında serbest bir şehir haline getirilecekti. Bu hal şekli kimseyi memnun etmiyordu, fakat konferans işini bitirmiş oluyordu. Polonyaya bırakılan arazi ince u- zun koridor gibi bir yerdi. Şarki Prusyayı, XVII inci asrın başla rında olduğu gibi (Almanyadan ayırıyordu. u kararı iki taraf ta beğen- memişti. Hele sıra iki mem- leket arasında yeni hududu çiz - miye gelinee iş büsbütün karış - mıştı. İnsanların kavga ve gürül- tülerile alâkalı olmıyan tablat bu- rada hudut çizme işini halletmi- ye gelenlere yardım edecek hiç bir sarih iz yaratmamıştı.. Her tarafta aym verimsiz topraklar, aynı cılız çavdar tarlaları veya bataklıklar ve gölcükler &rasını dolduran aynı sazlık ve kumsal- ler ufuklara kadar © uzanıyordu. Danzig limanı Bu düz ovalarda hududu şuradan | veya buradan çizmek arasında bir fark görmeğe ve buna akla yakın bir sebep bulup göstermiye imkân yoktu, Ahalinin irki durumları da ? bir yardım edemiyordu. Germen | ve İslav akınları buralarda birbi- | çok sokulmuş bir va- Dört sene süren bir harbin kafalarda ve. sinirler. | de işlemiş olduğu psikolojik tesir- ler de henüz pek tazeydi. Bütün bunların neticesi olsrak (çizilen hudut çok keyfi olmuştu. Şurada bir kasabanın mektebi, beride is- tasyonu, bostanları veya mezarlı- ğı hududun öte tarafında kalıyor, dört yol ağızları, demiryollarının düğüm yerleri ve nehir kenarla- rındaki köprü başları her iki ta - rafın da işine yarıyamiyacak bir hale getirilmiş bulunuyordu. Şe- hirlerin civar köylerle bağlılıkları kalmamış, çiftlikler en yakın pa- zar yerlerinden mahrum edilmiş, ekonomik muvazene altüst olmuş- tu. Hudut Vistül nehri boyunda bile nehri takip etmiyor, bir bu kıyıya bir öte kıyıya atlıyordu. RP asaport muayeneleri, güm - rük yoklamaları, vesikalar, harçlar, masraflar, geceleri lüzüm»- suz beklemeler, geç kalıp işinden olmalar gibi ber hudutta az çok görülen güçlükler buralarda beş on misli artmıştı. Öyle yerler var- dı ki, yarım saat içinde üç hudut- tan geçiliyor. her giriş çıkışta i | kişerden altı defa yapılan yokla- malar yolcuları bıktırıyordu. Hele Almanlar kendilerini ev- lerinde farzettikleri için bu sıkın- tılara güç katlanıyorlardı. Hayat | normal şekline döndükçe hükü »- metler bu ağır tedbirleri hafiflet- miye çalışmışlar, fakat ne de olsa bu sıkıntıları tamamiyle ortadan kaldıramamışlardı. Bâzı Alman trenleri ve tramvayları vardı ki, pencereleri sımsıkı kapatılmak ve kapılarına kurşun mühürler vurul- mak suretile Polonya koridorun- dan geçiyorlardı. İki saat kadar | süren bu yolculukta kimsenin ye- | re ayak basmasına ve hariçle te- | masta bulunmasına müsaade edil- miyordu. 1927 deydi. Fransa Başvekili Briand ile Alman Başvekili Stre- semann, Avrupa ufuklarına yığı- Jan kara bulutları nasıl dağıtalım diye başbaşa vermiş dostça bir ça- re arıyorlardı. Bir aralık Siress- mann lâkırdıyı koridor meselesi- ne getirmiş ve "Sağ böğrümüzde- ki bu yara bir türlü kapanmıyor. demişti. Briand bu şikâyete: a panmıyan yaralar ya hasta vücut- larda açılmış olanlar yahut bo - yuna tahriş edilenlerdir,, cevabını feci | TAN Meclis Toplantısır:X ” vererek muhatabını susmıya mec (Devamı 8 incide) Altıncı inlihap devresinin ük toplantısında Meclis azaları