22-3-939 « 300 Çeker memleketine Avrupa « min kalbi diyenler hata et- hi ir. Tarih gösteriyor ki bu aa ganadığı yahut (muntazam Ma, 2: zamanlar bütün Avru - Melet bir rahatsızlık hisse- Ür Bu itibarla, Avrupanın Se. Ağzını teşkil eden bu ülke- hafta içinde olup biten hâ - La : V tsrihte yeni bir bap'aç - 3, phe edilemez. yük diplomat Bismark: “Bo “Mt kim elinde tutarsa Av - İl, * © hâkim olur, derdi Bugün kağ, takibettiği siyasette bu söz Biye İh bir aksini buluyor ve Ka, vakadan sonra “Alman "a tarafa doğrü yol alacak a- Sea hâdiselerin inkişafını © endişeyle bekliyoruz. “ay innzların bir ata sözü var: “Yar milletlerin tarihi ol - İş yi erler, Bu söz doğru ise Çek Beğ bir zaman saadet yüzü gör- k demektir, çünkü “onların “al, ışık ve çok feci vakalarla »* tarihleri vardır. Hem Çek- Yük ş ahtsızlıkları © kadar" bü - Üy, onlara tarihlerini bile çok Tanya bulunuyor. Meselâ Al - k hava nazırı mareşal Göring kı, o tkunda Çeklerden bahseder Ky “Nereden geldiklerini k İN bilmediği küçücük bir “» diye tavsif etmiş, bu kü Ri vmin büyük kahraman - eye dolu bir mazisi olduğunu hatırlamak istememiş. LE i al meyi VE k. , (kler memleketine Bohem - “iy, YA denir. Bu isim, milâdın “iş, “İ senesinde garptan, Fran- 8öç etmiş bir Gollü kabile- Üy illerden geliyor. VEL inci in yeriktan gelen Çekler bun - yy, rini tutmuşlardı. Çekler İs Mia N Zürbe doğru en ziyade s0 Parçaları idi. Çekler çiftçi- hk buy Panlıktan başka buralar Mile, “akları madenleri de işlet Mig, VE az zamanda zengin ol - İş, Xolışularının kıskançlıkları Yi, Blaşmışlardı. Memleketi çe- "iy, İağlardan ötede Germenler hay Ol. DK uncu azirda Ger — İtiyy pasları, dağları aşarak Bo- Hayy ya geldiler ve Çekleri hı - tay — Yaptılar, Sonra XII. inci Yi, ayetlerine doğru Alman - Süz e eden bir kıtlıktan ka- iye binlerce Alman Bohem - ey, Yğındılar, Böylece Çekler üç iye kendilerini kavrıyan bir kaş, uğramış oldular. Çekler, hb, #r etleri arasına sokulmuş Üy 1 Ve iehlikeli bir diken sa- iy VE onlarla geçinemiyor -, Map, Oaha sonraları, Almanların 2 yi Müttefikleri olan Macar- m “akyayı hükümleri altına 'emyayı şarktan çevi - Ri, Çekler büsbütün nefes ala - oldular, Prag'dan güzel bir manzara — Yazan: Faik Sabri DURAN öhemya on üç © asirdanberi mühim vakalara sahne ol - muş, Avrupanın bir çok (içtimai ve siyasi hâdiseleri hep orada doğ- muştu: Orta zamanlarda Prens - ler, ve krallar hep orada birbirle- riyle boy ölçüştüler. Bir (e aralık Bohemya kralları pek parladı ve hükümlerini Baltık Denizi &ı - yılarına kadar ilerleterek Mukad- des Roma - German İmparatorlu ğunun başında, bu manasız»varlı - ğı ayakta tutmıya çalıştılar. Pro testanlığı doğuran büyük din inkı- lâbı da orada başladı. Bu hareke- ti Prag üniversitesi hocalarından Huss hazırlamıştı Huss o Bohemya kral Si - gismundun ihaneti ilediri diri yıkıldıktan sonra alevlenen Hussit hareketi islâv köylüsünün Ger - men istibdadına karşı ilk büyük a- yaklanması idi. Bohemya Napol - yon ordularının hareketlerine ve çarpışmalarına da şahit olmuştu. Habsburglular kudretli imparator- luklarının temelini orada attılar ve Orta Avrupaya kim hâkim ola- cak kavgasını hal için Hohenzol - lern'lerle orada boğazlaştılar. Son Alman imparatoru İkinci Gilliay- me'un Berlin - Bağdat hülyasının ilk merhalesi de Bohemya idi. Yir- mi bir sene evvel Habsburg ha danı orada rahmeti rahmana ka- vwuşmuştu. eklerle Germenler arasin - daki mücadeleler bazan çok şiddetli olmuştu, Zaman o zaman Çekler üste çıkmışlar, sonra Ger- menlere yenilmişlerdi, Habsburg- lar en müthiş darbeyi 1620 de Prag civarında Akdağ muharebesinde indirmişlerdi. Bütün Çek reisleri kılıçtan geçirilmiş, birer sopaya ta kilan kafaları Prag köprüsünün kulesine asılmıştı, bazılarını da dillerinden direklere çarmıhlamış- lardı. Bundan sonra Çekler asr - larca (okendilerini | toplayama - dılar, Memlekete tamamiyle hâ - kim olan Avusturya imparatorla - rı aristokratları ve onların peşi si- ra burjuva sınıfını Germenleştir - meğe muvaffak oldular. Milliyet hisleri ancak 1ssız yerlerde, en ufak köylerde, halkın en basit ta- bakası arasında sığmacak bir kö - şe bulabilmişti. İmparator bir €- mirle Çek dilini mekteplerden ve resmi müesseselerden kapı dışarı etmişti. Milletin yegâne muhafa - zakâr unsuru köylülerdi, onlar da asilzadelerin elinde bir köle mev- kine düşmüşlerdi. Ferdinad 11 ve halefleri zamanımda Çek ateşi ka- an Sonrâ... 7İCek Milleti istiklâlini Kazanmıştı, Fakat Bu Mesut Devre Ancak 20 Yıl Sürdü ve bir Çek kızı Im bir kül tabakası altında kal - mış, fakat için için yanmakta de- vam etmişti. ek milleti bü kış uykusun - dan ancak iki asır sonra u- yanabildi: Garpten esen bir rüz - gör bu kül tabakasını savurarak ateşi canlandırmıştı. Büyük ihti - lâl kasırgası Avrupanın her tara- fında esiyordu. Çeklerin kavuş - tukları bahar ile en evvel dilde ve edebiyatta çiçekler © açılmıştı. Yeni yetişen Çek şairleri ve de - | gerli tarihcileri hep milli emelle - | rinin tılar. Her e - dip bir komitacı, her şiir bir isyan yaftası gibiydi. Çekler 1848 de tarihi ve milli haklarına dayanarak © hükümeti Avusturyalıların elinden almak ü- zere aysklandılar. Viyana bu ha - reketin önüne geçmek için bir çok vaatlerde bulundu, fakat isyan va- tıştırıldıktan sonra bunların hiç birini yerine getirmedi. Bu bal A- vusturyalıların Solferinodâ ezli - melerine kadar uzadı. İtalyanlara hürriyetlerini kazandırmak © için Lombardinda döğüşen Fransızlar dolayısiyle Çeklere yardım etmiş » oluyorlardı, İstibdat ve zulüm si - yasetine artık devam edilemiyece- Bini anlıyan Viyana Bohemyada az çok ferah bir rejim kuruyor, Çekler o sıkıntılı kâbüslardan bi- raz kurtuluyor, Çek dili Alman - nkisafır kişafına ç TAN ÇEKLER — Avrupanın Bahtsız Milleti- Sene Hüsrand. Tarihten Sayfalar Siyaseti Ebedi Temeli: Yalan 9 YAZAN: M. Turhan Tan Eski devirlerde hükümdarlar sö- ze ve hele yemine çok kiymet verir gibi görünürlerdi. Verdiği sözü, iç- tiği andı bozmiyan hükümdar he. men hemen yoktu. Lâkin onlar bu işi kitaba uydurarak yaparlardı ve sonunda sözlerini tutmuş gibi dav. ranırlardı. Yalnız Prusya kralı Bü- yük Fredrik verdiği sözü icabında ayak altına almakta hiç tereddir etmezdi ve bunu âdeta zekâ eseri sayardı. Onun: "En küçük siyasi bir kazanç için en büyük sözünü çiğnemiyen hükümdar eşektir. de- diğini tarihlerde okuyoruz. Fakat dediğimiz gibi eski hi. kümdarların hepsi bu kadar sesur değildi. Onlar sözden ve yeninden dönmek için çok gülünç. yahut çok i İğrenç seyler yaparlardı. Xendileri sözde durmamayı - B Fredrik gibi - ekseriya zaruri gördüklerin- den birine söz verirren veya and içerken ihtiyatlı davranırlardı. Za. manı ve yeri gelince o sözden ve yeminden dönmek için bir açık ka- pi bırakmağa çalısırlardı. Bu çeşit yeminler ve sözler içi de piyes mevzuu olacak derecede İnce düşünülmüşleri vardır ve Ak. koyunlular hükümdarı Uğurlu M za oğlu Mehmet Mirza ile Gey'# şahı Şerif Hasan arasında «tçen bir yemin hâdisesi onlardan biridir. Tarihlerde yer tutan ve tarihi bir şahsiyetin vücut bulnasını temin eden o yemin sahnesini tasvirden önce bir tarih parçasından oahset- mek icap ediyor: “On dördüncü asrın başında Er. debil şehri büyük bir matem yaşa dı. Bu matem Ebu Ishak oğlu Sa. fiyeddin adlı ve çok geniş şöhretli bir şahsın ölümünden doğuyordu. Erdebil ve civarı halkı onu her der- de deva veren bir mürşit taniyor- lardı. Safiyeddinin oOoğlu (Sadret - tin Musa, babasının şöhretini istismar (oOetmekten geri kal - madı, boş kalan posta otur- du, keramet taslamakta devam etti. Halk ayni hürmeti ve ayni bağ Hlığı > gösterdiğinden Sadrettinin oğlu Hoca Ali ve onun oğlu Ibra. him de ayni yolda yürüdü. Tbrah'm- den sonra Erdebil tekkeswmde liği deruhte eden Ci bir hükümdar kuyvesi bulunuyordu. Erdebil, Karakoyunlu ailesinin idaresi altındaydı. Bu sülâleye mensup hükümdarlardan Cihan. şah, Seyh Cüneytin bir tehlike ol. duğunu sezdi ve şevhin “sah.. ol- kazanmış canın yanı sıra mekteplere giri - yordu. İmparator Fransuva Josef asırlardanberi boş olan Bohemya tahtına ofuracağını ve o kralların ! giyeceğini de vaad etmişti. Bu suretle Bohemya 'daha geniş bir muhtariyete kavuşacaktı, Fa - kat bu ümitler tahakkuk edemedi: Habsburgların büyük bir Al - manya kurmak siyasetleri nihayet Avustuzyalıları Prusyahlarla bo » Haz boğaza getirmiş ve bu harp 1866 da Sadova hezimeti ile neti- celenmişti. Bohemyaya giren Prus yalılar önce Çekleri Habsburgla - ra karşı ayaklandırmak istediler. General Von Falkenstein, Prag s0- kaklarına yapıştırttığı bir beyan - namede: “Buraya düşman sıfatı $- le gelmiyoruz, tarihi ve milk buklarınızı bizden iyi kmise tak - dir edemez; bize dost muamelesi ederseniz, bizden de dostluk görür sünüz. Bu harbi Prusya zaferle bi- tirecek olursa Bohemya ve Mo - ravya halkının milli emellerine kavuşmaları saati gelmiş olacak - tır.,, diyordu. Fakat ne bu tath diller, ne sonradan Prusyalıların yaptıkları tazyikler ve — kitaller Çekleri Habsburglara karşı hiya - net yoluna saptıramamıştı. Sado - vadan sonra Germen ittihadından hariç bırakılan Avusturya, impa- ratorluğun vahdetini koruyabil - mek için Germen olmayan unsur- mak için harekete 'mesinden On- ce kendisi ezlei bir teşebböste bu lunmak istedi, askeri *odivrler al. miya giristi. Cüneyt Frdebilden kaçtı, Akkoyunlular hükümdarı U- zun nasana irtica etti. Uzun Hasan, yurdunda 'on bin- lerce müridi ve taraftarı oulunan bu adama güler yü; kız kardeşini ona verdi, üzerine de yürüyerek lebeler kazandı ve Şeyh Güenyti Erdebil tekkesine iade etti, Şimdi Cüneyt, siynsi entrikalara başlamıştı. Çünkü nanevi Luvveti. ne Uzun Hasan gibi kudretli bir hükümdarın yardımını da katmış tı. Fakat müritlerinin başma geye- rek Şirvan ülkesine yaptığı bir ta- arrazda öldürü Uzun Hasan bu sefer Cüney #lw” Hnydarı hi mayesine , aldı ve bu şeyhzadeye kızını verdi. Haydar, kaynatasının sağlığı müdedtince sessiz kaldı Lâkin o- nun ölmesi üzerine o Akkoyunlu devletinde anarşi başlayınca he - men ortaya atıldı. Şirvanı ele ge- girdi ve o ülkenin hükümdar aile- sini zindanlara attı. Halbuki! Şir- van, son zamanlarda Akkoyunlu- larm himayesini kabul etmişti. Bu sebeple Uzun anın yerine #eçen oğlu Sultan Yakup ile Hay- darın, yani enişte ile kainbirade- rin arası açıldı, Sultan Yakup kuv- vetli bir ordu göndererek enişte sini kanlı bir harpte İnhizama uğ- rattı v& öldürttü, Bu muharebede Haydarın oğulları Yâr Ali ile İs- mail de ele geçirilmişti ve Sultan Yakubun emriyle İsfahan zindan- larına atılmıştı. Az hir zaman sorira Akkoyunlu- lardan Rüstem Mirza, Sultan Ya- kubu giderdi ve tahta geçti Bu değişiklik siyasette yeni bir isti - lara biraz nefes aldırmak zarure - tini görmüş ve böylece © Çeklere bazı müsaadeler verilmişti. C' an Harbi kopunca Çekler bu fırsatı kaçırmadılar Yüz binlerce Çek İtilâf orduları ile bir- | likte Avusturyaya ve Almanya ya karşı harp ettiler, o niha - yet üç yüz senedenberi kay - bettikleri hürriyetlerine kavuştu ler. Yalnız bahtsızlik yeniden a - bus çehresini gösterdi. & Aradan 21 sene geçmeden işte yeniden Germen boyunduruğu altına gir - miş bulunuyorlar. 1935 te Hitlerin ilk tehditleri aksettiği vakit eski Çek Başvekili Hodza: “Bin senedir o korkmadık şimdi mi korkacağız., (diyordu. Bundan sonra Çekler iyetle - rini tekrar kazanmak lir ne gayretle çalışacaklar? Bü - Palâcky'nin 1861 de söylediği: “Avusturyadan ön - ce biz yine vardık, ondan sonra da var olacağız, sözlerini (hatırla - mak, bu gayretlerin ne kadar şi detli olacağını tasavvur için kâfi. dir. Gözünü Satılığa Çıkaran Adam Lavrense Uaunt dam, kalp hastalığından muztarip bulunduğu için uzun müddet ken. dini tedavi ettirmiştir. Fakat dok- toru geçenlerde ken:lisina ancak üç ay yaşıyabileceğini söylemiştir. Lavrence, yeryüzün” bir de çocuk bırakacağını, takat on- isnmde bir a. ir karı ve ları besliyecek kadar parası olma- dığını düşünmüş. Ertesi gün gaze. telere hemen şa ilâm sermiştir: “Sıhhatte, fakat xör olan her hangi bir. adams, sağ gözümü iki bin liraya satarım.,, Ezeli ve kamet yarattığından zındanda bu- lunan şeyzadeler serbest bırakıl- dı, yine şeyhlikle yaşamak üzere Erdebile gönderildi. İsmail henüz altı yaşındaydı. Bu sebeple Erdebil şeyhliği Yâr Alinin elinde bulunuyordu. O bir müddet Rüstem Mirzsya sadık kal dıktan sonra şeyhliği şahlığa çe - virmek azmiyle isyan etli, Fakat Rüstemin ordusuna karşı mağlüp ve maktul oldu. Rüstem Mirza, Yür Alinin kardeşi İsmaili de öldürt - mek istiyordu, Erdebil tekkesinin müritleri mukaddes tanıdıkları br ilenin sönmemesi için her feda. kârlığı yaptılar; Küçük İsmek Ma sırdılar, Geylân Şahı Şerif fiş. sanın sarayına götürüp bıraktılar, Şerif Hasan Akkoyunlulara kar. Şi icabında silâh gibi kullanmak üzere bu küçük mülteciyi yenmda alıkoydu. Fakat Rüstem Mirzayı ortadan kaldırarak Akkoyünlu tah tma çıkmış olan uğurlu oğlu Ah. met Mirza Erdebil şeyhlerinin kö künü kazımayı emel edindiğinden Geylân Şahına elçi gönderdi, Kü- çük şeyhzadenin hudut © haricine atılmasını istedi. Şerif Hasan Ak- koyunlular elçisine yalan söyledi, İsmailin kendi sarayında bulun - madığını iddia etti, Ahmet Mirza bu cevaba inanma dı, ikinci bir elçi yolladı, şeyhza- denin Geylân topraklarında bulun madiğma dair şahm yemin etme- sini teklif etti, Ahmet Mirza kuv- vetli idi, Geylân hükümetçiğini her vakit ezebilirdi. Bu sebeple Şe- rif Hasanın kafa tutmasına imkön yoktu. Ayni zamanda şeyhzade İş. maili yanında alıkoymaktan büyük kazançlar umuyordu. Onun için Ahmet. Mirza tarafından yapılan teklifi kabul etmekten çekinmedi, elçiye şu sözleri söyledi: — Yarın memleketin âlimlerini, tacirlerini, eşrafını Ulucemie top- lıyacağım, orada hükümdarmız hazretlerinin istedikleri andı resm surette içeceğim. Ve elçinin saraydan ayrılmasile beraber emir verdi, bahçedeki yi sek ve sık dallı ağaçların ü bir çadır kurdurdu, sarayında bu- İunan şehzade İsmaili o çadirm içine oturttu, ertesi gün de camle gitti, büyük bir kalabalığın ve Ak- koyunlu elçisinin önünde and İç — Erdebil şeyh Haydarın oğlu * Küçük İsmailin emrim altıda bu- hınan toprakların hiç bir yerinde ve hiç bir köşesinde bulunmadığı: na yemin ederim. Geylân şahı Şerif Hasan. isteni- len çocuğun toprak üzerinde değil hava” içinde. bulunduğuna inanı - yordu. Ağacın kökü topraktadır amma Geylân şahı o kadar sık de kuyup ince elemek İstemezdi. Çün - kü bir hükümdar idi.