Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
k Bir pistte kır koşusu bu şekilde olur - Böyle Koşu Olmaz! Pist Üzerinde Yapılan 1200 Metrelik Yarışa Kır Koşusundan Başka j Her İsim Konabilirdi Geçen hafta Ankarada birinci de- fa olarak bir mektepiiler arası koşu- su yapıldı. Ankaranın dört beş lise — ve kolejinden cteman 70 gencin işti- — rak ettiği ve ismine kır koşusu deni- / len o yarış Ankara stadında yapıldı. Hükümetçe spor işleri bir devlet mekanizmasına bağlandıktan sonra — kendi bünyesinde tekâmül etmesi ka- — nunün ve cümlenin en hâs emeli olan /— mektep sporunun bu ilk hareketinde /— göze çarpan teknik ve nizami kusur- ları işin selâmeti namına burada iza- —hi lüzumlu gördük. — 1 — Dünyanm hiçbi> yarinde 1200 — metrelik bir mesaferle hele 18 yaşın- -— dan yukarı delikanlılara kros yaptı- -— rılmaz. İçlerinde 21 adet polis nam- /-zedi bulunan Ankararlaki gençlere de böyle bir koşu yaptırmak teknik bir — hareket sayılmaz. Çünkü ciddi kros “—müsabakası 10—İ5, hattâ 20 kilognet — 2 — Kros, yani kır koşusu ismin- den de anlaşıldığı üzere pist hari- cinde ve mümkün olduğu kadar kır- larda koşulur. Müsabık gideceği ye- ri ve ayağını basacağı noktayı ara- -— mak suretile bir efor sazfettiği gibi iniş, çıkış, orman, ova, bayır gibi /|yerlerden geçer. — Ankarada ise bu koşu büyük sta- Am pisti üzerinde yapılmıştır. — Beynelmilel nizamnamenin 49 un- cu maddesi: — “Bu mü kır. koş mü- |sait ve kır koşusu saahsı evsafına ta- mamiyle mutabık olan ve hudutları dikkatle tahdit ve işaret edilmiş bu- lunan bir saha üzerinde cereyan e- M Hak — Kır koşusunun çıkış ve - bitiriş noktaları bir atletizm sahası dahi- linde olabilir.,, Diye sarahaten hu koşunun nere- (de yapılacağını yazmaktadır. — Bunu pekâlâ bilen Maarif Vekâleti elce kır koşuları hakkında mek* lere gönderdiği bır. tamimde bu ların kırda yapılmasını, bilhassa j iye etmekte idi. Bunlara rağmen stadyomda T0 gen ce üç tur koşu yaptırıp ismine kır diyenlerin mnmaksattan niçin diklarını ve kır koşüusu hakkın- da kâfi fikirleri olmadığını kabul et- sek bile bu işlere vâkıf olduğunda şüphe edilemiyen maarif beden terbi. yesi idaresinin bunu tertip edenleri ikaz ederek beynelmilel nizamname ve teamüllerle maarifin son tamimi hakkında kendilerini tenvir etmesi haklı olarak beklenirdi. Çünkü altı, yedi, hattâ bazı taraf- ları beş metre genişliğinde bir pis- tin üzerinde yetmiş kişiyi üç tur gibi kısa bir mesafede koşturup içlerin- den en liyakatlisinin birinci olabile- ceğini zannetmek için ancak pist ü- zerinde hiç koşmamış, koşulduğunu görmemiş ve bu husrısta hiçbir fikir beslememiş olmaktan başka ihtimal hatıra gelemez. Umuyoruz ki, işaret ettiğimiz bu haklı itiraz noktalarını Maarif Ve- kâleti de görmüş ve alâkadarlara bun dan sonraki faaliyette tekniğe âykırı ve mahiyeti itibarile gösterişe daha yakın koşular yapmadan ziyade tale- benin hakiki spor irtiyacını karşilı- yacak gerçekci ve nızami mesafeler üzerinde müsabakalar tertip etmele- rini tenbih eylemiştir. —N B Bisiklet Yarışları Beden Terbiyesi İstanbul Bölgesi Bisik- let Ajanlığından: 1 — Seri Bisiklet yarışlarının dördüncü sü 19-3-1939 tarihine müsadif Pazar gü- nü sabahı yapılacaktır. 2 — Yarışâ tam saat 9 da başlanacaktır. 3 — Yarış yolu: Mecidiyeköy - Hacıos- man tepesi - Kefeliköy - Tarabya - Meci- diyeköy arasında iki defa gidip gelme ol- mak üÜzere 60 kilometredir. 4 — Ayni gün ve saatte ikinci sınıf bi- sikletçiler arasında tertip edilip gecen haf- ta muhalefeti hava dolayısile yapılamıyan teşvik da y tır. $ — Evvelce de ilân olunduğu gibi bu yarışa 1937 ve 1938 senelerinde tertip e- dilen bisiklet koşularına iştirak etmemiş olan her bisikletçi girebilecektir. 6 — Yarış yolu: Mecidiyeköy - Hacıos- man tepesi - Kefeliköy - Tarabya - Meci- diyeköy olmak üzere 26 kilometredir. 7 — Bu yarışta derece alan birinci, i- kinci ve üçüncüye birer madalya verile- cektir, 8 — Her iki yarışa da girecek olan ko- şucuların yarış saatinden evvel hazırlan- miş olduklari halde Likör Fabrikası önün- de hazır bulunmaları ve isimlerini ha- kem heyetine kaydettirmeleri lâzımdır. evralji, kırıklık, ve bütün NEVROZİiİN İcabında günde 3 kaşe alınabilir. uğrılurınıii derhal keser. — Belediye Sula ':İdaı-emîzce satın alınacak . :'ı — Bu husus için hazırlan parasız olarak alınabilir. ; " 929 — Talipler, şartnameye göre h cek zarflar kabul olunmaz. e günü olan 5 Nisan 939 çarşamba are merkezinde müdürlüğe verme r İdaresinden: Kapalı zarfla münakasa ilânı muhtelif kuturda ceman (58250) kilo kur- ünakasaya konulmuştur. » PST D an şartmame idaremiz levazım servisinden azırlıyacakları kapalı zarflarını iha- günü saat (15) e kadar Taksimde lidirler. Bu saatten sonra getirile- İkinci Küme Maçları — Müsabakalara Gelecek Hafta Başlanacak Beden Terbiyesi İstanbul bölgesi milli küme haricinde kalan klüpler- le beraber ikinci küme klüplerinin, teşkilât haricinde kalan iki klüple, yeni tescil edilen Demirspor da alına rak muattal bir vaziyette kalmama- ları için onlara da bir lig maçı ter- tibine karar vermiş ve dün akşam bu klüp delegeleri davetle bu kararı ve müsabakalar fikstürünü kendilerine tebliğ etmiştir. Yalnız hasılat meselesinde, İstan- bul bölgesi direktör vekili, klüplere para vermeği şimdiden vaat edemi- yeceğini, fakat genel dire«törlüğe bu nun temini için müracaatta buluna- cağını söylemiştir. Bu maçlar iki devreli olscak ve gelecek hafta başlayacaktır. Müsaba- kalara, Bozkurt, Demirspor, Kadıköy spor, Ânadoluhisar, Galatagençler, Beylerbeyi klüpleri iştirak etmekte. dirler. Maçlar, milli küme maçlarının ya- pıldığı sahalarda oynanacak, yapılan fikstüre nazaran ilk karşılaşmalar Demirspor - Bozkurt, Anadoluhisar - Galatagençler arasında olacaktır. Hakemler Toplandılar Beden terbiyesi direktâr vekili dün akşam bölge merkezine bütün futbol hakemlerini davetle bir toplantı yap- mıştır. — Toplantının mevzuunu, yeniden faaliyet devresine girile- ceğinden toplantının mevzuunu bil- hassa milli küme maçlarının hiç bir sızıltıya meydan verilmeden ve maç- ların ehemmiyetile mütenasip bir şe- kilde idaresi meseleleri teşki! etmiş ve hakemlerin bu hvusustaki fikirleri Maçlar Hangi Stadlarda Oynanacak? Bu hafta yapılacak milli küme maç larında, Fenerbahçe — Vefa, Gala- tasaray — Beşiktaş takımları karşı- laşacaktır. Fenerbahçe — Vefa maçı Kadıköy Fenerbahçe stadında, Beşiktaş — Ga- latasaray maçı da Beşiktaş Şeref sta- dında oynanacaktır. Pera Hakkında Tahkikat Yapılıyor Genel direktörlük Şişli — Pera ma çındaki suihalinden dolayı Pera ta- kımından Hıristoya bir ay ceza ver- mişti. Peralılar son Ankara seyahatinde kadrolarına Hıristoyu da alarak, ta- kımlarında oynatmışlardır. Beden ter biyesi genel dircex'orlüğü cezalı bir oyuncuyu oynattığı için Pera hak - kında tahkikat yapliriasımı Istanbul bölgesine bildirniştir. Pera - Şişli Cumartesi Günü Oynıyor Milli küme haricinde kalan k'üp- lerin birleşik bir şekilde yapacakları müsabakalardan evvel Şisli — Pera klüpleri arasında cumartesi günü Taksim stadında Taksim liginin son karşılaşmasını yapacaklardır. Malüm olduğu üzere Şişli, Süley- maniye ile, Pera da Istanbulsporla birleşik olarak bu müsahakalara gi- receklerdir. Bu maç Taksim stadı- nın tertip ettiği müsabakaların son oyunu olacaktır. Maarif Vekâletinin Spor İşlerine Dair Talimatı Maarif Vekâleti mekteplerde spor faaliyeti için bir talimatname hazır- | lıyarak maarif müdürlükierine tebliğ etmiştir. Bu meyanda kızların voley- bol müsabakalarını tanzım ve idare etmek üzere Beden terbiyesi öğret- menleri veya voley''ol sporu ile alâ- kalı spor kaptanları arasından üç ki. şilik bir voleybol lig heyeti teşkilini de bildirmiştir. Yarın bütün Istanbul Beden Ter biyesi öğretmenleri maarif direktö- rünün riyaseti altında toplanarak spor işleri üzerinde konuşacaklar ve tesbit edecekleri program ve fikstür- (0681) leri hazırlıyacaklardır. l , LAf ah 16-3-939 ——— GAZETELERLE ŞAKALAR Ödemiş! Yazan: Naci SADULLAH azetelerde okudum: — Cömert kazalarımızdan birisi, Hava Kurumumuza iki tayyare daha he - diye etmiş. Bu hediyelerle, bu kaza- mızın, Hava Kurumumuza kazandır- dığı tayyarelerin sayısı tam — yarım düzineyi bulmuş. Vatan borcunu ödemekte bu de- rece eli açık davranan bu kazamı - zın adı nedir biliyor musunuz? «— Ödemiş!,, Buna yalan diyebilir Ödememiş mi? e Sahneye ilk çıkan kadın S du: “Sahneye ilk çıkan Türk kadı - nı, hatıralarını anlatıyor!,, Bu serlevhanın altında da şu ke- Himeleri okudum: “Anlatan: İsmet Hulüsi!,, Demek ki, İsmet Hulüsi, sahne - ye çıkan ilk Türk kadını imiş: Hal - buki ben onu düne kadar “erkek,, bi- lirdim. Anlaşılan bu emektar aktri - simiz, lerdenberi da er kek rolü yapmış: Gördünüz mü “kapris,, li sanat - kârı! misiniz? on Posta.. refikimizin dünkü serlevhalarından birisi şuy - © Kabahat kimdeymiş? ün bizim “Tan,, ceridesinde de, şöyle bir serlevha vardı: “Bir erkek, kızkardeşini öldür - dü!,, Bu serlevhanın altındaki hava - disi okuyunca öğrendim ki, delikan- h, kızkardeşini değil, kızkardeşinin yavklusunu öldürmüş. O sayfayı ya- pan arkadaştan bu hatanın sebebini öğrenmek istedim, Cevap verdi: “— Kabahat hemşiresindeydi de ondan!,, TUz e Bir duvar çatlamış şittiğime göre, bizim — Ankara Radyo binasının bir — duvarı çatlamış. Mübareğin neşriyatını gö rüyor musunuz? Duvarları bile çatlatıyor! e Türkçe bilen papağan : kşam gazetesinin küçük ilân - ları arasında okudum: Bir öğ- retmenimiz, türkçe bilen bir papa - ğan arıyormuş. Bu ilânı okuyunca, — öğretmenin türkçe bilen papağanı ne yapacağını düşündüm: Ve bir kaç gün — evvel, bir Fransız mecmuasında gözüme i - lişen bir karikatürü — hatırladım: *“Kurnaz spikerin bulduğu — çare!,, yazısı üstünde çıkan bu karikatürde, mikrofon önünde hava raporu oku - yan bir papağan görülüyordu: Bizim öğretmen de türkçe bilen papağan - dan istfade de ayni — kurnazlığı mı gösterecek dersiniz? e Manisa, Eski Devrek belediye kâtip ve muhasibi Kâmil Barlâsa: — Yard l Bay Esat Bozkurttan bir mektupla ben de ri- ca ettim. Hakkınıze kavuşmanızı temen- ni ederim. : © Sait Altınkaleme: — Yerinde ikazınızdan müstefit ola- cağım, Teşekkür ederim. o Hukuk Fakültesinden Muhsin Yücelle: — Tenkit ederken, (Tan) gazetesine tarafgirlik y: ispat İ Fakat bulduğunuz kusurun tarihi eski- dir: Müsaadenizle daha tazelerini arıya- yım. dığımı Eczacılar d;Depolarda Perakende Ilâç Satışına Karşı Tedbir Istiyorlar (Milli Şefimizin açtığı çığır üze- rinde yürüyerek halkın — dertlerini dinl lek i üze- rinde alâkadarlarla görüşerek dilek- lerini ortaya koymağa devam ediyo- ruz. Bugün de eczacıların, müstah- zeratçıların neler düşündüklerini okuyacaksınız.) lel Eczacıların dilekleri Dün de, eczacılar ve müstahzarat- çılarla görüştük, Muhataplarımızdan çoğu da, mesul tutulmak endişesile, isimlerinin gizli tuttumasını ısrarla istediler. Fakat suailerimize cevap vermekten çekinmediler, İçlerinden birisi: — Bugün, dedi, eczahanelerin en büyük şikâyetleri, depo'arın pera- kende ilâç satınalarıdır. Bizim bu yüzden uğradığımız zarear, katlanıla- mıyacak! derecede ağırdır. Bir de, müstahzar meselesi, baş dertlerimiz arasındadır. Bazı Avrupa lekete getirilmeleri zaruridir. Çünkü maalesef imkân yokuur. rülemez. Avrupa ilâçlarını ve:meyi paramız dışarıya gidiyor. Hem de, bağlanıp kalmış oluyor. cı ile, buradaki toptancıdır. ruştan satmıya meshurdurlar. “Bizi Vekâlet korumalıdır,, lardır, cı tetkik ediyor ve ona: satacaksın! Fakat toptancı, dokunur bir kâr ©ırakmıya b müstahzarları yar ki, onların mem- bazı nadir seromların, komprimele. rin, ampullerin burada yapılabilme- lerine şimdilik bir çok bakımlardan Fakat, bu arada, bir çok müstah- zarlar var ki, onların memlekete it- hal olunmalarına katiyen lüzum gö- Çünkü o ilâçların burada yapılan. ları da ayni müke:n:neliyettedir. Fa- kat doktorlarımız nedense, hastalara tercih e- diyorlar. Bu yüzden hem halk ayni ilâcı daha pahalıya almış oluyor, hem yerli ilâçlar satılmadığı için, onla- rın yapılmasına harcanmış sermaye Avrupa ilâçlarından —dediğimiz gibi'bir Kaçı müstesna — 'ne hasta, Ne|yede Avrupa markalı (!) müstahzar | de eczacı bir şey kazanmaz. Onların satılışından kazanan, Avrupalı satı- Meselâ, dışardan getirtilen ilâçlar içinde öyleleri var ki, onları eczari. lar, 140 kuruştan almıya ve 145 ku- Biz, kâr azlığına rağmen, bu ilâç- ları bulundurmak mecburiyetinde- yiz. Çünkü bugün, doktorlarımız sa- yesinde (!) en çok satılan ilâçlar on- Vekâlet, toptancının getirdiği ilâ- — Sen, diyor, bu ilâcı şu fiyata eczacıya da dişe "Sıhhiye Vekâleti Eskisi Gibi Bir Kırmızı Liste İlân Etmeli; Bugünkü Vaziyet Zararımızadır ,, tiliyor. Doktorlarımız, ekseriyetle hususi formül yazmıya üşeniyorlar. Isimlerini belledikleri ilâçları yazıp geçmek onlara daha kolay geliyor. — Bunun çaresi? — Doktorlar, reçete yazarken, yer- li müstahzaratı da korumağa davet olunmalıdır: Bundan hen: hastalar, hem lar, hem Je leket kâr- h çıkacaktır. Çünkü Türk eczacıları bir çok yerli ilâçların Avrupa ilâçla- rindan aşağı olmad.klarını isbata â- madedirler. Reçeteleri ucuza yapanlar Bir başka eczacı 1se: — Biz, diyor, en büyük himayeye cümhuriyet devrinde mazhar olduk: Bilhassa eczahane adedimin tahdidi sayesinde, eczacılık, geniş mikyasta inkişaf etmiştir. Bugün, bir çok kimseler, reçetele- rin Taksimde başka, Karaköyde baş- ka, Fatihte başka fiyata yaptırılma- sından müştekidirler. Halbuki emin olunsun ki, bu işte nalkın zararına davrananlar; o reçeleleri daha pahalı 'ya yapanlar değil, daha ucuza yapan- lardır. Çünkü onlar, o ilâçları hazır- larkenı istedikleri düişük fiyat nisbe- tinde fena malzeme kullanıyorlar! Bir müstahzarcı da: — Eskiden, diyor, vekâletin bir “kırmızı İiste,, si vardı. Bu liste, memleketimizde, Avrupadaki emsali mükemmeliyetinde yapılabilen müs- tahzarların isimleri ile doluydu ve toptancılar, o listeye girebilmiş olan müstahzarları Avrupadan getirtmek hakkına malik değildiler. Halbuki şimdi böyle bir liste yok. Her ilâç getirtiliyor. Hattâ İstanbul- da: “Paris,, damgasıle ilâç yapılmar sına bile izin var. Bu suretle, Türki- yapmak müsaadesini alanlar, güm- yorlar. Meselâ, biz, Avrupadan makineler getirttik: — Bu makineler sayesinde, Avrupadan top halinde satın aldığı- mız gaz bezlerini, sargı bezlerini, u- fak ufak paketler haline sokuyorduk: Bu sayede, ayni bezleri, daha ucuza satabiliyorduk. Üstetik de, bu yüz- den, bir çok işçiler geşiniyorlardı. Fakat bu bezlerin top halinde mem- lekete sokulmaları, —-nedense— da- ha ağır gümrük tarifesine tâbi tutul. du: Biz de, hayli panalıya satın aldı- ğımız makineleri işletememek mec- buriyetinde kaldık. Şimdi, bu işin iş- çiliğini de Avrupaya yediriyoruz: Muamele Vergisi meselesi cıya: miye mecbursun! dese, hu işin kârı. ler de ortak edilmiş olurduk: Eğer günlük satışların yüzde doksanını bu kate ahnırsa, gürdüğümüz zararın büyüklüğü daha kolay anlaşılır: Zira şimdi, dediğimiz gibi, tezgâhta havan işlemiyor, ekseriyetle hazır ilâç sa- tutulmuyor. Halbuki, vekâlet toptan. — Sen bu ilâcı şu fiyattan satacak- sın ama, eczacıya da şu fiyata ver- na, halka hiç zarar verilmeden, biz- kabil ilâların teşkil ettiği nazarı dik- Dün konuştuğumuz sonuncu müs- tahzarcı da, bilhassa muamele vergi- sinden müşteki: — Muamele vergisi, on kişiden faz- la adam çalıştıran müesseselerden -kâ rının değil - satışının yüzde onunu a- lıyor. Buna dayanmak imkânı olma- dığı için, ecza sanayıi büyüyemiyor. Eğer devlete hiçbir kâr temin etmi- yen muamele vergisi ortadan kaldırı- hrsa, emin olunsun ki, memlekette az zamanda büyük fubrikalar teessüs edecektir.,, Vd a “.. ŞAMBR DÖ KOMERS FRANSEZ d'İSTANBUL CEMİYETİNİN Senelik toplantısı 18 Mart 1939 tarihinde değil, 28 Mart 1939 tarihin- de saat on beşte akdedileceği alâkadarlara ilân olunur. t & rük vergilerinden de kurtulmuş olu- —