15 Mart 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

15.3-939 TARN Gündelik Gazete — YAN'ın hedefi: Haber- de, fikirde, —herşeyde temiz, olmak, dürüst, samimi kariin gazetesi olmıya çalışmaktır. U ! ü 4| | ŞABONE BEDELİ ği ğ Xye Ecnebi ,,’ğ: Kr. 1 Sene 2800 Kr. ÜŞ » GAy Viseo , yad 159 ” 3 Ay 800 ,, İ | vnou,” 1 Ay 300 ,, Abe tlerarası posta ittihadına dahil W 1Yan memleketler için Abone e “'dl Müddet sırasiyle 30, 16, 9, 98 liradır. Abone bedeli peşindir: ( cw: değiştirmek 25 — kuruştur. luk P için mektuplar 10 kuruş- aa DU ilâvesi lâzımdır. :Yeni Bir Buhran (Arifesinde miyiz? ” Ç*koslovnkyıdıki hâdiseler, bi- SYelir Ze Münih konferansından ev - sıkıntılı günleri — hatırlatıyor. î. u"ıi"ıen ilk sual şudur: Yeni bir buhran arefesinde miyiz? g d.., Hz gazetelerinden biri Lon - Pa k“'.'la, Berl'n ve Pariste bu su- €0 Sevabını araştırmış ve şu neti- ' L:. v'nnış: | - 1 4 Pdrada : İll:::hl Hariciye Nezaretinin te - 'hm.u © göre Avrupada yeni — bir İ h:g. ve' Arası buhranı tehlikesi yok- A 'lk, ““iyet iyiye doğru gitmekte- i (ı__î:fkbinıiğın en mühim sebebi, ı.'ı a silerin son günlerde aldık - ' hkk'ddî tavır, ve söyledikleri nu - İ tez dl_'- İspanya harbi biter bit - / W.h;lık: bu neticeye varılması pek | Yan ” - İtalyanın Fransaya karşı Milli İlerini ortaya | k".._ynr. Diplomasi mahafilinin | M he göre Mussolini şimdi bir | eş *hlikesini göze alabilecek va- .?;: Eğildir. Çünkü Almanya - göreceğine yüzde yuz değildir. Böyle-olunca da blöf- | âffak olmanın zamanı geç - ).İıı. Onun için Mussolininin me- tinı diplomasi kanaliyle — ileri | Çi İ ihtimali çoktur. Bu takdir - Pu Euı. kolaylıkla ve gürültüsüz - ' ı_'dilebilir. Ve bugünkü vazi - | t *öre İtalya için en doğru yol bu- TF ”aj | g S h.âl;:'k meselesine gelince, bu | Ç,ı' bir meseledir. — Slovakların | h"l!u.'y' Alman himayesi altında î h_ı.:ı'k istemelerine kimse karı - | biş ,> ve bu hâdise beynelmilel | — Tesele doğuramaz, ğ mahafilinin kanaatine gö - Tada Avrupanın beynelmilel l*..,i" buhranla karşılaşıp karşı - Acağı Mussolininin hattı ha - "'d.,_ bağlıdır. Onun için iki yol ! * Ya diplomasi tarikiyle ve mü Yoliyle istediklerini — ortaya Veyahut Afrikada bir askeri işe başlamak. Bu ikincisine fimal verilmemektedir, Mada ' ŞELFEf Ra & :"""llln kanaatine göre, yakın - ıîhim bir buhrana şahit olma - Süm Himali pek varit değildir. Bu- Mühim sebebi, İtalyan kuv- y'."l" yorgun — olması, ve hava *rinin takviyeye muhtaç bu- ıı"l'dıı. liz — ve Fransızlar hava ha _ı:“erini arttırdıkları halde İtal - "ğu yerde kalmıştır ve ancak *Ene Sonra bir tehlikeyi göze a - ç, bir yaziyete gelebilecek - di vriid “ııo:ı:n İçin bugünlük Müssolini - harp tehlikesini göze alması ::“rüımemekıedıı. a ü : | "ıg:.ım.nhnııı kanaatine göre, Av- 3 beynelmilel yeni bir buhran 'M.].::V!uu değildir. Çünkü Al - üta İ istedikleri, kuvvete müra- qlıq h_“"ç kalmaksızın temin e - Y ktir, ,hl,:.h"' Almanyanın herhangi bir | | devletlerin Avrupn demokrasilerinin, dik- tatörler kârşısında ricat - leri, yeni bir merhaleye vardı. Bu merhale Frankonun, kayıtsız, şart sız tanınmasıdır. Frarnikodan İs - panya Cümhuriyeti uğrunda kah- ramanca dövüşenler için af ilân et- mesi, İspanyayı siyah - beyaz ya- bancı lejyonlardan — kurtarması, İspanyollara diledikleri idareyi seçmek imkânını vermesi için söz alınmamıştır ve bu suretle İngil - tere ile Fransa her hürriyetin düş manı olan diktatörlere boyun eğ- miştir. Chamberlain ile Daladier, İs - panya faciasını teyit etmekle ken dilerini her mesuliyetten kurta - ramazlar, Çünkü bunların ikisi a- dım başında boyun eğmemiş olsa- lardı, İspanyadaki hürriyet mü - dafileri mağlüp olmazlardı. İspanyada harp başladığı za - man, ordu onun tarafına iltihak etmiş ve bu yüzden Franko bir takım sürprizler yapmağa imkân bulmuştu. O zaman cümhuriyetin tecrübeli askerleri, kumandanla - rı, topları ve harp malzemesi yok- tu. Fakat cümhuriyetçiler zerre kadar askeri terbiye görmemiş a - damlarla döğüştüler. Bu adam - ların ellide biri daha önceden si - lâh kullanmamıştı. Sarih olan bir hakikat, harici müdahale vuku bulmadığı takdir- de İspanya Cümhuriyetçilerinin harbi kazanacaklarıydı. v Rranba iİla taraftarı nlan mür- teciler, tek başlarına kalmış olsa- lardı, bir sene içinde imha edile - bilirlerdi. Fakat o zaman dikta - törler ademi müdahale maskesini yüzlerinden attılar ve âsilerin ta- rafını açıktan açığa tutarak bun - lara asker ve silâh gönderdiler. Mussolini ile Hitler İspanyada de- mokrasiyi yıkmağa ve İspanyanın çok mühim vaziyetini totaliterlik lehine kazanmağa azmetmişlerdi. Mussolini, Faşist bir İspanya vücude getirmenin, ikinci bir bü- yük harp vukuunda Akdenizi bir Faşist gölü haline getireceğini bi- liyor. Çünkü Faşist topları Cebelüt - tarık boğazını tehdit edecek ve bu kapıyı İngilterenin yüzüne kapa- yacaktır. Diğer taraftan Balear adala - rında vücude getirilecek hava ve tahtelbahir üsleri Fransanın şimali Afrika ile muvasalasını kesecektir. Mussolini bütün bunları dü - şündüğü halde bu ihtimallere işa- ret edenler, İngiltere ve Fransız ricali tarafından alık gülümseme- lerle karşılanıyorlardı. , lnglltere ile Fransa İspanya Cümhuriyetçilerine silâh satmamışlardır. Halbuki bunla - rın ikisi de totaliter devletler ta - rafından takip olunan hatti hare - keti biliyorlardı. Bu yüzden İngiltere ile Fran - sa, bir şey yapmamak istedikce a- demi müdahaleden bahsediyor, bu na mukabil İtalya ile. Almanya, a- ih ve bazırl kta öldüğ SN kaktır. © Bu nikbin mütaleal ğmr Ö TAN Lloyd George bu yazısında diktatörlükler karşısında Avrupa demok: rasilerinin nasıl ezildiklerini anlatıyor, demokrasilere karşı diğer itimat ve emniyetlerinin ö İspanya Faciası Sona Erdi mi? e YAZAN: e— sarsıldığını ifade -ediyor Ğ& Lloyd GEORGE — Bir fatih fethettiği yerlere bir göz atıyor. demi müdahaleyi her istediklerini yapmak için ileri sürüyorlardı. İtalyan ve Alman askerleri a - çıktan açığa İspanyaya akmaktay- dı. İtalyanlar, Majorkaya tayya - re gönderiyor ve burada hava üs- leri vücude getiriyorlardı. Aarlnanı tayyüreleai Franaadanı İspanyaya uçuyor ve Fransa hü - kümeti de bunu biliyordu. Nihayet Frankistlerin cümhu - riyetçilere karşı silâh ve techizat bakımlarından faikiyetleri yirmi - de bir derecesine — vardı. Hiç bir kimse, ne kadar cesur olursa ol - sun, bu faikiyete karşı gelemez. (New-York Times) Mister Chamberlain bütün bun- ları biliyor ve kendisinin Musso - lini ile dostluk misakı yapmasın- dan ve Mister Eden'in 1938 çekil- mesinden sonra vaziyetin bütün hızıyla bu yola döküldüğüne va - 'kıftı. Mister Edenin Hariciyede bulunması sırasında İtalyan mü - dahalesi bir dereceye kadar dur- gundu. Fakat Mussolininin ma - nevraları yüzünden — çekilmeğe mecbur olunca, müdahale — btün açıklığı ile devam etmiş ve Mister Chamberlain de zerre kadar utan- mamıştır. ” Deniz yollarında Nyon paktı bir iş görmüyor ve Mister Cham - berlain İngiliz milletinden ve par- lâmentosundan hakikati saklıyor- du. Belki onun sözleri, bildikleri - nin tam zıddı idi, Onun bütün hedefi, İspanya harbine son vermekti. Çünkü ön - ca bu yol, tutulacak yegâne yol - du. Bu yol, belki şerefsizdi. Fa - kat biricik sulh yolu buydu. D 'aladier ile Bonnet, hakikat - lere göz yummaktaydılar ve huduttan geçirdikleri bir mık - tar mühimmatla — taraftarlarının gözlerini boyuyorlardı. Bütün bunlar iğrendirici bir sahtekârlıktı. Fakat onu yapanlar, yaptıkları işin muvaffak olduğu - na kanidiler. Chamberlain ile Da- ladier'nin Frankoyu tanımaları - nın hikmeti de budur. Nitekim da- ha evvel, Habeşistan satılmış, Çe- koslovakyaya ihanet edilmiş, ni - hayet İspanya cümhuriyeti de cel- lâtlarına teslim olunmuştur. Artık İspanya faciası son mu buldu? Diktatörlerin ve İngiltere ile Fransa hükümetlerinin bütün dileği facianın son bulmasıdır. Çünkü Madrit kahramanları - nın daha fazla dayanmalarına ih- timal verilmiyor. Sonra bunlara herhangi taraftan yardım gelme - sine imkân kalmamıştır. Fakat bunlar teslim — olurlarsa, İs - panya hürriyeti, bugünkü İtalyan ve Alman hürriyeti gibi, ezilecek- tir. İspanyanın milli istiklâline ge- lince, bu da kelimeye vereceğiniz mânaya bakar, Franko, — İngiliz, Fransız altını mukabilinde Alman ve İtalyan dostlarından — feragat etmiyeceğini iddia ediyor. Yâni Franko İngiliz ve Fransız maliye- cilerinden müstakil kalmak fikrin- dedir. Çünkü İtalyan yardımın - dan uzak kalarak İspanya içinde tutunmasına imkân yoktur. Frankonun Chamberlaine de bir dereceye kadar borçlu olduğu söy lenebilir. Fakat Franko, Cham - berlain'in, Mussolini ve Hitler ta- rafından yapılan azimkârane blöf- lerden korkarak hareketsiz kal - dığını da biliyor. Şükran ve sadakat hisleri ber- taraf; fakat sırf kendi menfaati İ- çin, kendini zafere kavuşturan devletlerle birlikte harekete mec- burdur. Çin, Habeşistan, — Avusturya, Çekoslovakya ve nihayet cümhu - riyetçi İspanya hâdiselerinde sim- siyah bir sicil sahibi olan devlet- lere kim güvenebilir. HÂDİSELERİN İÇYÜZÜ. Diktatörlüklerin Hazırladıkları Buhran Niçin Gecikti ? Martm başlangıcında Avrupa payitahtlarında bulunan ga zete muhabirleri diktatörlerin ye- ni bir buhran hazırladıklarını ha- ber veriyor ve hattâ daha ileri gi- derek bu buhran için 6 mart ta - rihinin seçildiğini bildiriyorlardı. Fransa hariciyesinden mülhem olmakla maruf olan meşhur Fran- sız muharriri Pertinaks şu habe- ri veriyordu: “İtalya Libyadaki hazırlıkları - nı tamamlamakla — meşguldür. Orada harp levazımı biriktir - mekte ve Kufrada bir tayyare karargâhı kurmaktadır. Fransız Somalisi hudutlarında asker tah şit etmektedir. Almanya ise al- tı marta kadar silâh altına 1 mil- yon beş yüz bin asker almış ola- caktır.,, Şanghaydan bir Amerikan ga- Avrupada hâdiseler, evvelce yapı - lan i boşa çık k bir sü- ratle inkişaf etmektedir. Slovak hâ- disesinin Orta Avrupada ne gibi ka- rışıklıklara sebebiyet vereceği şim - diden kestirilemez, Avrupayı tehdit eden tehlike yalnız İtalyanların talepleri — değil, totaliter devletlerin tehditkâr vazi - yetleridir. Onlar, — demokrasilerin kuvvetine inanacakları güne kadar dünya daima yeni bir buhran karşı- P. AM sında bul ğa namzettir. eEi, b L ia d | tesine şu haber veriliyordu: “Hitler 6 martta İngiltereye bir ultimatom vereceğini Japonya hükümetine bildirmiştir. Japon- 'ya da o gün için hazırlanmakta - *0> K London "Taymisin — Vaşing - ton muhabiri, Hitlerin altı mart için demokrasileri korkutacak bir darbe hazırladığını bildiriyordu. İngiliz gazeteleri de böyle bir buhran arifesinde bul 6 Mart niçin sessiz geçti? Göring İtalyaya Niçin gitti? Fakıt altı mart hiç bir hâdi - se olmadan geçti. Gazete muhabirleri aldanmışlar mıydı? Hayır. İngiliz mahafillerinin — aldığı malümat şudur: Yeni senenin ilk — günlerinde Hitler ve Mussolini yeni yapacak- ları hareketin mart içinde yapıl - masında mutabık kalmışlardı. Fa- kat haftalar geçtikçe Berlin . Ro- ma mihverinin siyaseti biraz ta » havvüle uğradı. Bu tahavvülün bir çok sebep - leri vardır: Evvelâ Almanya ma- li bir felâketin arifesinde bulun » maktadır. Alman iktısat makine « sinde çatlaklar başlamıştır. İkinci sebep: İngiliz Başveki - linin Avam Kamarasındaki şid « detli nutkudur. Üçüncü sebep: Almanyada or- duda bulunan mutedil zabitlerin yerine Nazi Partisine mensup za- bitlerin konması ameliyesi henüz bitmemiştir. İngiltere ve Fransa tahmin e - dildiğinden daha süratle hazırlan- mışlardır. Varşovanın müzahereti temin edilememiştir . Bu sebeple Hitler Mussoliniye $ ni © SA haber veriyorlardı. acele y mecbur olmuştur. Vaziyeti yakından tetkik et- mek ve Berlin - Roma mih- verinin takip edeceği istikameti tesbit etmek üzere Mussolini Hit- lerle mülâkat etmek arzusunu iz- har etmiştir. Fakat Hitler bu tale- be cevap vermemiştir. Onun yerine Almanya Harici - ye Nezareti, Göringin yakında is- tirahat etmek üzere İtalyaya gi - deceğini, ve her meselenin onunla konuşulabileceğini bildirmiştir. Göringin İtalya ziyaretinin i- ki sebebi vardı: Biri Kont Cianonun Varşova ziyaretinden Almanyanın mem - nun olmadığını bildirmekti. İtal - ya Hariciye Nazırı Varşovadan e- li boş dönmüştü. Halbuki vazifesi, Fransaya bir taarruz — vukuunda Polonyanın bitaraflığını temin et- mekti. Polonya Hariciye Nazırı bu teklife Londraya gideceğini bil - dirmekle mukabele etti. Kont Ciano muvaffak olama - yınca, dönüşte Alman toprakla - rından geçtiği halde, Alman rica- linden kimseyi görmedi. Göringin İtalya ziyaretinin i - kinci sebebi: İtalya ile Almanya- nın hava kuvvetlerini birlikte kul lanmak için bir plân tanzimiydi. Ergeç İtalyanın metalebatı orta - ya atılacağı için hazırlıklı olmak * İngilizler nikbin görünüyor Adalet Niçin Gecikiyor? Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel li on yaşındadır. Üç gün üç ge- ce, kış gecelerinin karanlı - ğında, kış gecelerinin soğuğunda, so- kaklarda yatmıştır. Tesadüf, polisin ayağına takılmış, bu ayakları idare eden bir şuur gibi onu Alinin baygın yattığı bir çöplüğün yanına getir - miştir. Ali açlıktan, soğuktan bayılmış - tır. Babası evden kovmuştur. Karnı şiştir. Bütün bunlar onu dinlene din- lene çıktığı adliye merdivenlerin - den müddelumuminin karşısına ge - tirmiş tabibiadil muayenesinden son ra, çocuk hastanesine göndermiştir. Hastane raporu geldikten sonra, ba- bası hakkındaki takibatın başlaya -| cağını, gazetenin mahkeme sütun -| larında okuyoruz. * Alinin yaşadığı Samatya sokak - larında acaba bekçi hiç mi dolaş - maz? Üç gün üç gece bir çocuk, so -: kaklarda, çöplüklerde açlıktan kıv -| ranır da, bu sokaklardan hiç mi in-; san oğlu geçmez?., Ali sokağa fırla- tılmış bir paçavra kadar cansız, renk| siz, hareketsiz bir cisim midir ki, ge- , çenlerden ki in gözüne iliş 2e! Ya tesadüf polisin ayağına takılma- saydı, Ali çöplüğü eşeleyip te yiye- cek bulamayan bir fare gibi mi öle- cekti?... Bunlar kafamıza takılan küçük istifhamlar.... Ali talili bir kul gibi, mahkemenin önüne geliyor, muaye-, ne ediliyor, hastaneye gönderiliyor.. Hoş... Amma, babası hakkında taki -! batın başlaması için, hastane raporu | niçin bekleniyor?... Bu da ikinci bir | istifham... Ortada bir cürüm, ve bu cürmü ! işleyen bir mücrim var. Muhaffef se- ' bepleri ne olursa olsun, çocuğunu üç! gün üç gece sokağa atan, aramayan, ' kimseye haber vermeyen baba bir mücrimdir. Çocukla baba arasında -! ki münasebet, insanla pabuç arasın « * daki münasebet müdir ki; “'ayağını Jsıktığı, veya eskidiği için sokağa a « tar gibi onu atabilsin? Çocuk belki kabahatlidir. Hiç bir kabahat, hattâ hiç bir günah, ma - sum bir çocuk şuuru ile işlendiği i- çin bir cinayet olamaz, ve bunun ce- zasını bu şekilde, ormandan boşanıp şehre inen bir pars gibi, yavrusu -. nun canını yemek suretiyle babası;, veremez. Hayvanlara karşı — zulüm ve işkence yapanlara ceza tayin e - den kanun, insanı ve kendi yavru - suna zulüm ve işkence yapan baba- yı, adalet sınırlarının haricinde bı « rakmamıştır. O halde, hastaneden gelecek ra- poru niçin bekliyoruz. Çocuğunun ölümüne meydan veren, tesadüfür yardımı ile kurtulan bu çocuğun ba basını neden adaletin karşısında gör müyoruz?, lâzımdı. Zaten Libyaya Almanlar asker ve mühimmat göndermişler- di. Geçen haftalar içinde İtalya tarikiyle Habeşistana bir Avus - turya kıtası gönderilmişti. Hava kuvvetlerini de birleştirerek Ak - denizde mühim bir darbe vurmak için hazırlıklarını tamamlamak is- tiyorlardı. .- —3 Fa.kat bütün bu hazırlıklara rağmen İngilizler nikbin gö rünüyorlar. İngilizlere nazaran ar- tık İspanya meselesi kalmamıştır. Franko İspanyanın istiklâlini te- min edeceğini vaad etmiştir. Fran ko zaferinden sonra İspanya artık beynelmilel bir mesele olmaktan çıkacaktır. Beynelmilel havayı bulandıran, Fransız - İtalyan, ihtilâfına gelin- ce: İtalya, metalebatını şu nokta- lara inhisar ettirecektir: 1 — Tunusta İtalyan tebaasına imtiyazlı bir vaziyet vermek. 2 — Cibutiden İtalyanların isti- fadesine müsaade etmek. 3 — Süveyş kanalında tarifeyi indirmek, Dava bu kadar basitleşince İn- giltere, Fransa ile İtalyanın ara - sını bulacağına ve bu suretle bu ihtilâfı da halledeceğine kanidir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: