6 Şubat 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

© OKUYUCU MEKTUPLARI Tiftik İhracatı İşi : Türkiye Tiftik Cemiyeti umumt! merke- ginden bir mektup aldık. Cemiyetin Reisi Yozgat Mebusu Sırrı İçöz imzasile gönde- alarak bir elden idare ve sevki hakkında- ki şayia şu mülâhazadan galat olsa ge- rektir.» * Et ve Ekmek Derdi rilen bu mektupta tiftikçileri dişe, düşüren şayialar münasebetile şu malü- F mat veriliyor: ! «Ankarada bulunmakta olan Tiftik Ce- — giyetinin bütün tiftik ihracatını bir elden g idare etmek istediği ve bu hususta tetki- n katlarda bulunduğu piyasamızda şayi ol- * muştur. Bu haber tiftik tüccarlarını endi- geye düşürmüş ve inhisar manzarası gös- teren böyle bir işin ihracata zarar vere- bileceği iİleri sürülmüştür, Ankarada bu- Junan Türkiye Tiftik Cemiyetinin esas gayesi nesli bozulmuş ırkı tereddiye yüz tutmuş olan tiftik keçilerimizi yeni baş- tan ıslah etmektir. Bu gaye ile çalışırken Size ete ve ekmeğe dair düşün- düklerimi yazıyorum. 1 — İki aydanberi etin, ekmeğin ucuzlatılması için belediyede hum- malı bir faaliyet göze çarpıyor. Ek- mek fiatını on para İndirmek için i- kinci nevi ekmek yapmağı ve İçine bilmem şu kadar misir karıştırmağı düşünüyorlar. Bu, birkaç defa tecrü- be edilmiş ve her birinde de menfi netice vermiştir. Diğer taraftan fen- ni fırml k ftasavvuru da ha- bir taraftan da yetiştiricileri bu teşvik, onların haklarını korumak ta cemi- yetin ifeleri dendir. Meml ketimizin tiftik yetişen sahalarında halkın — dstihsalâtı ekseriyetle arpa ve buğdaya — münhasırdır. Bu mahsul çok bittiği tak- dirde para etmemekte ve az olduğu vakit te kendisine yetmeme! . O halde bu — Mmuhit halkının gerek devlet tekâlifine ve gerek sair ihtiyacatına karşılık, ancak ye- tiştirdiği tiftik ve yapağısı ve bunları sa- tarak elde edebileceği beş ön kuruş pa- radır. Bazı mıntakalarda tiftik ticaretile iştigal edenler daha tiftik kırkım zamanı- na birkaç ay varken tahsilât zamanını gözönünde tutarak köylere husust adam- Jar çıkarırlar, bunlar da heybelerinde pa- ra köy köy dolaşırlar. Zaten ihtiyaç için- de bulunan ve vergi borcunu ödemek için bin bir çareye başvuran yetiştiricinin e- linden kırkım zamanı tesellüm etmek ü- zere para vererek keçinin arkasındaki tif- -— tiği daha evvel sdtın alırlar, Vakta ki kır- kım zamanı gelir tiftikler kırkılır, yetiş- tirici elde ettiği tiftiğini üç ay evvel al- mış olduğu beş on kuruş mukabili yok pa- hasına o sermayedara teslim eder. Piyasa artmış, yükselmiş, onun kesesine asla bir #ey girmez, bundan istifade eden zavallı köylü değil yegâne o sermayedardır. İş- te: Tiftik Cemiyetinin düşüncesi yetişti- riciler arasında teşkil olunacak bir koo- — peratif veyahut Ziraat Bankası vasıtasile kredi teminine çalışarak yetiştiriciteri şu iztıraptan kurtarmak ve dolayisile de tif- — tik keçi neslinin teksir ve ıslahina şu su- " retle de hizmet etmiş olmaktır. Nitekim — Bgeçenki ziraat köngresinde de izhar edi- len bu arzu kongrece kabul edilmiş ve _muk:ırreratı meyanına girmiştir. Cemiye- tin mali küdreinin fevkinde bulunan bu teşekkülü' vücude getirmek ziral satiş ko- operatifil teşkili hakkındaki kanuna göre Ziraat Vekâletile Ziraat Bankasına veril- “ymiş bir salâhiyet ve — Cümhuriyet" Hat — Partisi programına uygun bir harekettir. — Memleketimizin üzüm; Mmcir, findik / ve — emsali mahsulâtı bir kontrol ve stantarda — tâbi tutulduğu halde tiftiklerimiz başıboş — ve kontrolsüz ihraç edilmektedir, Bu va- — ziyetten bilistifade bazı gayri Türk mu- $ rın bir kabi yalde kalmış, tatbik sahasına konu- Tamamıştır. : Bu işte benim aklımın ermediği bir şey var: ) YS A | hangi köşesine İsterse- niz gidiniz, meselâ, Yedikulede, Ak- saray pazar yerinde, Kadıköyünde Çarkçı mahallesinde ve Bitpazarın- da, Üsküdarda Bayatpazarında, Ge- dikpaşada Tavukpazarında akşamla- rı taze,, lezzetli, çeşnisi yerinde tam kilo ekmeğin 7,5 - 8 kuruşa satıldı- ğını görürsünüz. Bu ekmekler dir- hemi tamam, çeşnisi ve lezzeti ye- rinde olduğu halde bu fiata nasıl ve- rilebiliyor? Bunu bir defa belediye iktısat müdürüne, bir defa da fırın- erlara sormalı. Ne cevap gelir aca- ba? 2 — Geçen gün Galatada Ferme- necilerde bir kasaptan et alıyordum, Elinde çuval, bir adam geldi. Dük- kânda birikmiş ne kadar iç yağı, bar- sak yağı, bumbar yağı, böbrek yağı, kavram yağı varsa hepsini tarttırıp, şu tenbihi geçti: “Başkasma verir- sen, bir daha senden almam ha..” Kasaba bu adamın yağları ne yap- tığını sordum. Cevabı şu oldu: “— Birçok kasaplardan daha top- lar, eritir, yağcılana, lokantacılara. aşçılara, boğoçacı fırınlarına satar. Onlar dâ bazı yağlarla karıştırırlar. Siz de mis gibi Urfa yağı, Trabzon yağı diye seve seve yersiniz..” Nİ MN TErERE $ tedbirler srrasında bir nebze olsun tesiri görülür, umuyoruz. Aksarayda Yoğurtçu sokağında Niyazi AKGUÜL * İpekli Satışı Meselesi Geçenlerde seksen gramlık yün iplik- lerinin yüz gram diye satıldığı, bu suretle ihtikâr ve sahtekârlık — yapıldığı yazıldı. Bu açıkgözlülük daha doğrusu hırsızlık yalnız iplikler üzerinde değil muühtelif l üzerinde yapılmaktadır. Bu kö- tülükte küçük esnafın kabahati yoktur. Düşününüz bir kere; 200 yaprak diye sipariş edilen bir beyaz veya sarı defter son larda hayli budandığı gibi kas- den yaprak adetleri de çok azaltılmıştır. Meselâ: 200 yaprak defter ısmarlıyoruz; tek defterden tam 20 yaprak hattâ bazan daha fazla çalarak 168 - 196 yapraklı def- terlerden düzüneyi ikmal ile bir kâğıt kuşakla bağlıyor ve üzerine 200 damgası- ni vurup yolluyor. Böylece 12 defterden 240 yaprak aşırıyor. Bunun Bgibi 40 yap- rak 36; 60 yaprak 52-56; 80 yaprak 72-76: 100 yaprak 92-96; 120 yaprak — 112-116; 150 yaprak 136-146: 250 yaprak 230-246: 300 yaprak 280-296 yaprak olarak gön- derilmektedir. Giresunun belli başlı tacirlerine kırta- siye sevkeden müesseselerin ayni rolü oy- namakta devam ettikleri aşikâr ve sabit bir hakikattir. Diğer taraftan yeni sİpariş edilen çiko- lâtalar bu esas dahilinde ambalâj edil- mekte ve meselâ çikolâtanın 50 batonluk kutusu 48 parça ile kapanmaktadır. Hal- buki bir kutu üzerinde 50 rakamı var, A- çınca ancak 48 çıkıyor. İlgili makamların gözü önünde dönen bu oyunlar daha ne kadar devam edecek? Halki soymak istiyen bu çeşit sülüklerin entrikalarına daha ne kadar kur- kâyet üzerinde birleşeceğine emin olabilirsiniz. Bir de fakir tiryakile- rin pek mühim bir derdi var: O da son zamanlarda açık sigara tiş menedilmesidir. İnh L daresinin açık satılmak üzere çıkar- dığı (İkiz) sigaralar da pek nazlı o- larak satıldığından tam paket ala- mıyanlar bu yüzden pek çok sıkıntı çekiyorlar. İdarenin ya bu İkiz siga- raları bolca piyasaya çıkarması veya eskisi gibi açık sigara satılmasına göz yumması lâzımdir. Bu hususta alâkadarların nazarı dikkatini çek- menizi rica ederim, x4 Köylünün Dertleri Bence köylünün dertleri gunlardır: 1 — Mutavassıtları kaldırmah. 2 — Kooperatiflere ayrılan faiz hiç ol- mazsa yüzde dört olmalıdır. 3 — 2836 numaralı kanuna bir madde ilâve edilmelidir, o da şudur? Kooperatif- ler ortakları için fenni âlâtı zaruriye te- min etmeleri ile bizzat ayni heyeti idare- lerin mnezareti altında işletebilmeli, bü yüzden hem köylü yazını harman ve na- dasla geçirmez, hem de istihsalini ucuza temin eder. 4 — Köylünün istihsalâtına “satış ve birlik lâzımdır. Yalnız bu birlikler teşek- kül ettirilirken daima Masrafsız olmalıdır, çünkü mevcutlar meydaridadır ve mas- 6-2-939 Maarif Vekilliğinden : 2259 sayılı kanunun tatbikine dair olan talimatnameye göre ilkokul- ların her beş sınıfı için beş ciltten müteşekkil bir okuma kitabı yazıl- ması müsabakaya k lmuş 2—Müsabaka müddeti 1.3.939 dan başlamak ve — 30.12.393 cumar- —— tesi günü öğleyin bitmek üzere on aydır. 3 — Müsabakaya iştirake karar verenler 30.9.1939 cumartesi gü- nü öğleye kadar bir dilekçe ile Maarif vekilliğine müracaat ederek bu müsabakaya girecekler defterine adlarını yazdırarak bir numara ala- caklardır. 4 — Müsabakada birinciliği kazanan kitap serisi üç yıl süre ile okul- larda okutulacak ve müellifine her yıl için 2500 lira telif hakkı verile- cektir. İkinci çıkan kitap serisini yazana bir defaya mahsus olmak üze- re birincinin müellifine verilenin bir yıllığı üçüncü dördüncü ve be- şinci çıkanlara da birer defaya mahsus olmak üzere biner lira mükâ- fat verilecektir. 5 — Müsabakaya gireceklerin eserlerini üçer nüsha olmak üzere Ma- kine ile ve kâğıtların yalnız birer yüzüne yazılmış olarak Maarif Ve- killiği yayım direktörlüğüne makbuz mukabilinde vermeleri veya gön- , dermeleri lâzımdır. Kitaba konulacak resim, ve sairenin asıllarının yalnız bu nüshalardan birinde ve yerlerine konulmuş olarak bulunma- sı kâfidir. Müsabakaya basılmış bir kitapla girenlerde kitabın üç nüs- hasını vi ik veya gönd klerdir. 6 — Müsabakaya gi in eser mü ile birlikte, eserleri ka- bul edildiği takdirde eserlerini ilân edilen telif hakkı mukabilinde ve her'türlü tasarruf hakkından vazgeçerek Maarif Vekilliğine üç yıllık bir devre için terkettiklerini ve kitabın o devre içindeki her basılışının son tashihlerinin kendileri veya kendi mesuliyetleri altında tayin ede- cekleri diğer bir zat tarafından yapılacağını gösterir noterlikten tasdik li bir taahhüt senedi vermeleri de lâzımdır. T — Kitaplarda bulunması lâzım gelen pedagojik ve teknik vasıfları gösteren şartname ile noterliğe tasdik ettirilecek taahhüt senedinin formülü Maarif Vekilliği yayın direktörlüğünden alınabilir. Mektup- la istiyenlerin bir kuruşluk bir posta pulunu da birlikte göndermeleri lâzımdır. — (716) Â — rafların fazlalığınd köylü faydal madı, 5 — Limited şirketleri tütün satış birli- ğine tahvil etmeli ve bu şirketler yalraız kredi kooperatifleri ortakları kücük müs- tahsile inhisar ettiğinden tütüncülük: zan- nedersem halledilir. Hele İnhisarlar da biraz fazla mübayaa ederse mesele kal- teyim. ban gideceğiz? Bu işle uğraşan makamların harekete geçmesini istemek hakkırpız değil mi? Giresun: Sokakbaşı Mikdat ÖKTEM İ x İnhisarlardan Dilek Gazetenizin şikâyetler ve halk di- lekleri süutnu bircoklarımtza bir te- selli köşesi oluyor, Bu sütun ayni zamanda alâkadar dairelerin halkın dileklerimi "anlaması hususunda hiç şüphe yok ki çok faydalıdır. Ben de maruzatımın her halde yabana git- bilmem? Ağlamalı mı, gülmeli mi? İnsan hakikatle >yüzyüze . geldiği za- man cidden çok müşkül — vaziyette kalıyor. Bu dileklerimizi gazetenin bir k ine yazıp Lütfi Kırdarın naza- y t y ve Türk — tiftiklerinin Gdeğerini düşürmek Âçin balyaların ıslak olarak sevkedildiği — veyahut İçlerine bir takım yabancı mad- “de ve hal'lâ paçavra parçları katılarak ih- — Traç ettikleri hakkında bir takım AA l $ miktarda döviz temin eden bu kıy- ' metli ihracat metainiın da bir mürakabe keyfiyettir. rı dikkatini çekerseniz, belki leraat ve şehrin dertleri üzerinde alacağı miye »nazarı dikkate alarak İn. hisar İdaresinin gözüne ilişir ümidi- rum: Biz tiryakiler, son günlerde siya- raların tütün kalitesi bozulduğu İcin şikâyetçiyiz. Serkl Doryan İçenler- den tutun üçüncü nevi sigara İçenle- re varıncaya kadar herkesin bu Şİ- le şu dilek ve düşühcelerimi 'yaziyo:| maz & Kınık Zirat Kredi Kooneratifi ldare relsi Ali Rıza Yarım Bırakılan Sokak Ankara caddesile Salkmmsöğüt a- rasındaki Ebussuut caddesi yazın tozdan, kışın çamurdan geçilmez bir haydeydi. Güzel bir kararla bu cad- denin trotuvarlarınm asfalt olarak, kaldırımının da parke döşenerek ye- niden yapılmasıma başlanıldı. Yalnız bu cadde üzerinde oturanlar — değil, bu yoldan gelip geçmek mecburiye- tinde olanlar da sevindiler. Fakat c'ıdğenin ancak yarısı yapıldı. Diğer yarısı olduğu gibi birakildi. Büuşlanıdan hir eseri tamamlamak lâzım değil mi? Bu cadde bugünkü halile şehrin yüz karası vaziyetinde bulunuyor. Alâkadar dairenin naza- rt dikkatini celbederim. K Yılanlı Avazmada: Murat İŞGÜDEN Deniz Levazım Satınalma Komisyonu İlânları M. M V. Deniz levazım satınalma komisyonundan: 1 — Tahmin edilen bedeli 11355 lira olan ve şartnamede yazılı bu lunan altı cins borunun kapalı zarfla eksiltmesi 22.2.939 tarihine rasla yan çarşamba günü saat 14 de vekâlet binasında müteşekkil komisyo- numuzda İicra edilecektir. t 2 — Şartnamesini almak isteyenlerin hergün komisyona müracaat ları, 3 — Eksiltmeye girmek isteyenlerin belli günde eksiltme saatin- den bir saat evveline kadar 851 lira 62 kuruşluk ilk teminat ve kanuni belgelerini havi kapalı teklif zarflarını makbuz mukabilinde komisyon başkanlığına vermeleri. Postada olacak gecikmeler kabul edilmez. (19) (71) Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma Nevralji, kırıklık, ve bütün ağrılarınızi derhal keser. (estee) İcabında günde 3 kaşe alınabilir. — YEyy ve neş'e demektir. Mide ve hazmınızı — Binaenâleyh Türkiye Tiftik Cemiyeti- “nin tiftik ticaret ve ihracatını bizzat ele b almakla düzeltilir. İyi bir mide, iyi bir hazım, sıhhat MAZON MEYVA TUZU Mide ve barsakları Midenin boşaltır. HAZIMSIZLIK ve EKŞİLİĞİ giderir ve vücuda ferahlık verir, EKŞİLİK ve YANMALARINI ve BARSAKLARI yakan zehirleri giderir. âlınız, Sabahları aç karnına bir kahve kaşığı alınırsa KABIZLIĞI decel defeder. Bugünden bir şişe - MAZON MEYVA TUZU MAZON MEYVA TUZU Hiç bir mümasil müstahzarla kıyas kabul etmez mükemmeliyetini takdir ve arlı ınıza tavsiye edeceksiniz, MAZON ismin, — HOROZ markasına dikkat inel 3 — Bir çok senedenberi. “AKA GÜNDÜZ — Siz sayıları hep dört eksiği ile mi söylersi- niz — Ne bileyim? Şeye hayret ediyorum.. — Neye? Yaşlı göründüğüme mi? s — Espri savurma, Şeye.. Şimdiye kadar nışan- _* yanmadığına şaşıyorum. Senin gibi sıcak, yumuşak ve çok klâsik güzel bir kızı şimdiye kadar bin de- fa kapmalı idiler. Yuf olsun miyop delikanlılara ki — geni görmüyorlar. — Onlar beni görüyorlar amma ben onları gö- — gemiyorum. 3 — Amma yaptın kız! O kadar böbürlenme! Sen- — gen de güzelleri bulunur. Bi SA —a dörnek'ü SA Bün TEFRİKA No. 31 tâ elzemdir. Fakat Almanyadan iktısat doktoru ola- rak dönmek hiç de hoş bir şey olmuyor. Bu biçim doktorların çoğu her nedense bir acayip oluyorlar. Kılıflarını, çekirdeklerini değiştiriyorlar. — Soğuk, hodbin, bilgiç, bir vaziyet alıyorlar. Fransadan dö- nenlerin bazıları nasıl edebiyat veya hukuk bazir- gânı kesiliyorlarsa... Ingiltereden dönenlerin bazıla- rı nasıl köy pastörü zihniyetine bürünüyorlarsa, bu Her doktorlar da çekilmez bir ukalalığa bürünür- yorlar. Ş — Ben bu kadar politik ve akademik konuşma« sını sevmem, — Ben de sadece aklımdan her nasılsa geçirdi- — mağu yalnız başımıza sinemaya, Floryaya gitmek — yesilesi saymıyorum. Nişanlanma, evlenme muka- — yelesinin parafe edilmiş müsveddesidir. Bence böy- — |e. Başkalarına karışmam. — — Nasıl bir delikanlı İle evlenmek istersin? — Her genç kızın düşündüğü şey. Fakat inan- “nız ki-ben henüz bunu aklımdan geçirmedim. Yalan — göylemeyim. Çocukluğumdanberi döst olduğumuz bir — gile vardı. Onların uslu akıllı bir de oğulları vardı. Aşayukarı on sene onu aklımdan geçifmiştim. Fa- — gat bir gün Almanyaya gitti ve iktısat doktoru ola- — rak döndü. İşte o, döndüğü gün on yıl aklımdan ge- — çeni hemen aklımdan sildim.? Neye gülüyorsunuz? “ Almanyaya, Fransaya filân gitmek ayıp değil. Hat- ğim adamdan konuşuyorum. — Buü kadar uzun anlattığına göre, henüz ak- lından çıkmadığını seziyorum. Doğru mu? — Iİnanınız ki doğru değil. — Sana bir şey söyliyeyim mi Nazlı? Sen daf- ma böyle senpatik kalmasını istersen hiç ulemalı- ğa, ukalalığa sapma.. Bir genç kızın, bir genç kadı- nın ukalalığa sapması kadar soğuk bir şey yoktur. O gibiler kendilerini bir defa da erkeklerden sor- salar iyi ederler. Her doktorun ukalalığı çekilir amma, bayan doktor bilmem neninki çekilmiyor doğrusu. Kız, kız; kadın, kadın; erkek, erkek olma- h. Anladık acanım. Hukuk birliği, müsavilik. Yaşa- sın hürriyetı adalet, müsavat, yaşasın aman! Işte okndnr.OtesinLgeç!Senokumuşbirkıum.bun— ları anlamalısın. Herkes eksik tarafını bilip itıraf ettiği gün dünyada hırgür kalmaz. Nİ — Siz hiç nişanlandınız mı hocam? — Allah göstermesin! Allah göstermesin! Elin süpürge saçlı paytağını şikâr şeymiş gibi koluma ta- kıp Beyoğlu sokağında dolaşamam! — Nişanlanmak o mu? — Bazı o, bazı kırlara gitmek, bazi kenar sine- malara uğramak. — Çok kötü düşünüyorsunuz. — Belki evet, belki hayır, Sen söyle, landın mı? — Demin söyledim hocam, — Nasıl bir erkekle evlenmek istersin? — Hayatı kunduracı dükkânı değildir ki ölçüye göre pabuç versin. Şöylesini ve böylesini isterim de- , Sen nişan- mek epeyce budalaca bir dilektir Mukadder olan ney se deyip geçmeli. — Epeyce pratik bir kıza benziyorsun, ?— Siz eserlerinizi durup dururken mi Yyazarsı. nız' ' — Alay etme! Görüp yaşadıktan sonr: Fabrikatör değilim. B3 y İ—B!raz kırmızı şarap verir misiniz? Cızbız köfte îl:dı_vucude yararmış, prolesör Fahrettin Kerim söy- — O içki düşmanıdır. — İçki düşmanı.. Ne kolay bir düşmanlık, Insan, insanlık dü'_ l ya ç li Zo: dur. k . Şin'büe — Bilgiçlik mi taslıyacaksın, ağız tadile yemek mi yiyeceğiz Sen bana samimilik, ferah, neş& getir- din kız! Seni kırk yıldanberiğ pardon! Yirmi bir yıl. danberi tanımış gibiyim. Yemekten sonra gezmiye gidelim mi? Annen gelmiyecek mi? Baban nerede? — Gidelim. Annem akşam üstü Taksim meyda- daki Cumhuriyet pasta sal da bekliyecek. Ba« bamı Galatasaraydaki Degüstasyon lokantasından a- lacağız. z Baban oranın müşterisi mi?v — Ben şu son zamanlarda epeyce alıklaştım. Her kesle tanış oluyorum 'da kimin nesi, neyin nesi olduk- larını sormuyorum. Perihan bile burada yirmi dört saat pestil gibi serili kaldı da kimin nesi olduğunu sormadım. Sen de öyle, — Ben başkalarına karışmam. Kendime bakarım: Benim gizli kapaklım yok. Ben kendi kendine müte- kait drogist Bay Refiğin kızıyım. Annem doktor Hüs- nü Paşanın kızıdır. Babam bir çiftlik sahibinin oğlu imiş. Ben de Bay Vurgun Haydamakın küçük dostu Nazlıyım. ; — Kız! Sen ne içten kızsın. Sana bir iyi koca â- rıyacağım. — Boşuna aramayınız, bulamazsınız. — O kadar beceriksiz miyim? — Evet. Eğer becerikli olsaydınız şimdiye kadar kendinize bir eş bulurdunuz, Gözlerinizi yana dikip düşüncelenmeyiniz. Bayan Melike size eş olamaz. — Kendime bir eş aramağı ömrümde düşünme- dim. Hele şu Giderayak, hiç düşünmüyorum. — Yemekten sonra gezelim demiştiniz. — Evet. Gel, senile tâm alaturka bir gezinti ya- palım. Buradan tramvaya binelim. Beyazıtta inelim. Edirnekapıya kadar yürüyelim. — Mükemmel bir gezinti! Beyazıtta birer kah- ve, Saraçhanede birer şira, içeriz. Yetmiş iki mille- tin Babilonu olan Fatihi dolaşırız. Fenerin tepesine binmiş Sultan Selimin avlusundan Beyoğlunu seyre- deriz. Edirnekapıdan Terkos tarafına sürüklenen her yanı lâçka otobüslerle eğleniriz. Sonra Taksime dö- ner, annemin gelmesini bekleriz. —- Eyüp yolu ile.. İster misin? — Piyer Lotice olmamak şartile evet. — Eyüp ve hinterlandından geçerken rica ede- rim göz kulak ol. Ben şu hınzır Meliden kurtulmak istiyorum, oralarda bana göre bir şey görürsen haber ver, onunla evleneyim. Ne sandın kız? Benim yaşım- dakiler evlenemezler mi? Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: