Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
6-2-939 TAR Gündelik Gazete ——— TAN'ın hedefli: Haber- de, fikirde, — herşeyde temiz, —dürüst, samimi olmak, karlin gazetesi olmıiya çalışmaktır. ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kr. 1 Sene 2800 Kr. 7150 , 6 Ay 1500 » 400 , 3 Ay 800 » 150 , 1 .Ay 300 » Milletlerarası posta ittihadına dahi! olmiyan memleketler için abone bedeli müddet sırasiyle 30, 16 9. 3,5 liradır. Abone bedeli peşindir: Adres değiştirmek 25 — kuruştur. Cevap için mektuplar 10 — kuruş- lük pul ilâvesi lâzımdır. ! GÜNÜN MESELELERİ î Trqmvuy _ _Yerine Otobüs İşletelim 'l" ramvay şirketi de Nafia Vekâ- leti tarafından satın alınmış bulunuyor, Şimdiden tramvay mü - nakalâtının ıslahı için tetkiklere baş landığı haber yeriliyor. Pek yakında bu müessesenin de belediyeye dev- redileceği söyleniyor. Tramvay, büyük medeni şehirler- de artık modası geçmiş bir nakil vasıtası olarak telâkki edilmektedir. Her yerde otobüs tramvayın yerini alıyor. Bir çok büyük — şehirlerde tramvay yollarının sökülüp cadde - lerin asfalta çevrildiğini ve tramvay yerine otobüs işletildiğini biliyoruz. Tramvay münakalâtını ıslah için bir buçuk milyon lira kadar bir mas- rafa ihtiyaç olduğu söyleniyor. Bir taraftan da belediye şehir için de otobüs işletmek için hazırlanı - yor. Zaten İstanbul sokakları dar ve inişli yokuşlu olduğu için tramvay - lar, diğer münakalâtı da müşkülâta uğratıyor. Bir yerde tramvay bozul - du mu, bütün nakil vasıtaları birden durmağa”mecbur oluyor: ZÜY kaldırarak, onu islah için sarfedece- ğimiz bir buçuk milyon lira ile yol- ları asfalta çevirsek ve şehir- içinde yalnız otobüs işletsek daha doğru ol- maz mı? Eğ_" bu mümkün değilse tramvayı şehrin kalabalık olmuyan kısımların- da ipka edebiliriz. Fakat Beyoğlu, Karaköy, Eminönü, Sirkeci gibi ka - labalık semtler arasındaki tramvay seferlerini kaldırmak mümkün ve hattâ şehrin seyrüseferi namına lâ- Zim ve temenniye şayandır da. Belediyemîzin, tramvay şirketini d_evralmadan evvel, bu mesele üze - rinde tetkikat yapmasını ve ona gö- re bir karar vermesini temenni ede- riz, Kimler n G - Mebus Olatak? Istanbul Halkı Halis Yoğurt Yemişti? — Y azah desesli M. Turhan Tan Ne Zaman "bir Cem gailesi yaratmak ister gibi davranarak uzun bir dedikodu te- kevvün etmesine sebep oldu. İ kinci Beyazıt, saçını sakalını ağarttıktan, beli çökük bir kağşak adam haline geldikten son ra “sana ısmarladılar mı bu yalan dünyayı,, deyip işi kayıtsızlığa vur mak, ömrünün son günlerinde ol- sun hayattan fazla mıkyasta kâm almak emeline kapılmıştı, devlet idaresini vezirlerin omuzuna yük - letip sarayında dağdağasız bir ö « mür sürmek çarelerini aramıya ko yulmuştu. O, bir çok sebeblerle böyle bir hayata kendini lâyık - buluyordu. Bir kere tahta çıktığı gündenberi tek bir gün - kalbi açıla açila, göz lerinden neşe saçıla saçıla - gül - müş değildi. Tahta, kanlı bir isya- nın helecanını' yutkunarak çıkmış ve ilk iş olmak üzere katilleri affet mek, hattâ onlara bahşiş vermek zorunda kalmıştı. Bu acıklı vazi - yetin kâbuslarından kurtulmadan kardeşi Cem ayaklandığı için taht, aşağı yukarı bir baht mevzuu olu- kinci Beyazıt, işte bu acıların hıncını çıkarmak, yirmi beş sene süren dağdağalı bir ömrü şen bir hayata kalbetmek için - zemi - ni ve zamanı münasip görerek - plânlar hazırlıyordu, tedbirler alı- yordü, fakat © çok mutekit bir in- san olmasına rağmen Adem evlâdı- nın - Padişah ta olsalar - her dile- diklerini yapamayacaklarını unu - tuyordu ve bir takım hâdiselerin beşeri plânları altüst edegeldiğini düşünmüyordu. Tesadüf onun bu gafletini yüzüne vurmakta gecik- medi ve meşhur “küçük kıyamet,, koptu. Küçük kıyamet, tarihle uğra - şanlarca malüm olduğu üzere, 1509 yılında vukua gelen büyük zelze- leye İstanbul hakının verdiği isim dir. O yıl eylilün on dördünde vu- kua gelen bu haileyi kısaca kayde vermişti. Cemin talii yâr ve kendi — den Razi tarihi şu satırlarla felâ - sâltantaının tarumar olması ihti - — Fetim azametini ifade etmi < malleri daima mevcuttu..Bu,ker.- — KÖti (avaKmdak' surların hepsi müştü ve Sultan Beyazıt, Avrupa- ve deniz tarafındakilerin çoğu, da yardımcı aramak ıztırarında ka Yedikule, denizden bahçe kapısı lan inadcı kardeşi Cem ölünceye na kadar saray duvarları . temel kadar kendini taht üzerinde eğreti lerinden zirvelerine kadar - yı- görmekten geri kalamamıştı, « kıldı. Fatih camiinin en büyük Sıkıntı bu kadarla bitse yine iyi i- dört sütununun başlıkları düşe- di. Halbuki hergün bir dert, bir rek kubbenin bir tarafı eğildi. musibet ve bir felâket yüz gösteri- Binlerce erkek, kadı.n ve çocuk yordu. Meselâ Mısırlılar üzerine a- :Lk“ _""““h. :'l’""fh: kaldı. Yal çılan harp bozgunluklarla ve ağır $ ziyanlarla neticelenmişti. Arkadan konağında atları ile herıl:er üç . Ş Kine e yüz süvari telef oldu. Köpür - bir taun yüz gostere!.ek on binler- mülş'deniz, dalgalarını İstanbul ce kurban almış ve bizzat Beyazıdı velisiştn burlurculan " eşirarak İstanbulda oturamaz 'hıle koymuş bİİk gubtin hokaklardmı tırfana tu. Daha sonra bir suikast vukua bakiyordü. geldi, mümkün olduğu kadar iyi bir y hükümdar olmak isteyen Beyazı - kinci Sultan Beyazıt, bu afe- dın hayatı Manastır Seperlepe yo - tin devamı sırasında saray lunda — bir hançer darbesiyle — duvarlarına itimat edemediğinden söneyazdı. Bü vakanın uyan - — gayet hafif bir çadır yaptırarak bah dırdığı heyecan onun kalbinde he- — çede oturdu, sonra Edirneye kaçtı. nüz taze taze dururken büyük oğ- — Lâkin oraya adım atması ile bera- lu Korkut Mısıra kaçtı ve ikinci — ber zelzele de merkezini değiştir- di, Edirnenin altını üstüne getir - meğe başladı. Şimdi bu şehir de İs- tanbul kadar haraptı. Hattâ İstan- buldan daha ziyade ıztırap içindey di, Çünkü zelzelenin yakıp yıkma ameliyesine Tunca nehri de iştirak etmiş ve yatağından coşup taşarak günlerce harap Edirneyi dalgalar altında bırakmış bulunuyordu. Sultan Beyazıt bu vaziyette ve zirlerini haşlamaktan başka çare bulamadı — divanı topladı, “O kadar haksızlık, o kadar zulüm et- tiniz ki mazlumların ahları gökle- re çıktı, sonunda başımıza bu felâ ketler geldi,, cümleleriyle söze ba$ layarak bir çok ağır sözler söyledi ve sonun ) İtalyan tarihçisi bu emir üzerine altmış üç bin amelenin Dimitoka, Edirne İstanbula sevk oluna - rak zelzelenin bıraktığı korkunç izlerin giderilmesine başlandığını ve bütün tarihler de iki ay içinde İstanbulun eski haline konulduğu nu yazar. * haziran; 1510 da tamir işi bit miş ve bu parlak muvaffa- kiyetin şerefine Sultan Beyazıt ta rafından z'oksul halk tabakasına üç gün - gümüş tabaklarla - yemek ver dirilmişti. Hünkâr, sık sık biniş ya parak tamir edilmiş olan surları, kuleleri, sarayları köprüleri sey - re çıkıyordu, ve göze alınan mas- rafla elde edilen neticeleri uzun u- zun karşılaştırıyordu. İşte bu gezme günlerinin birin- de hava son derece sıcak oldnğîm- dan ikinci Beyazıt at üzerinde şı - rıl şırıl ter dökmeğe başladı. Za - vallının vücudü terden sırsıklam olurken büyük ve küçük — dilleri hançeresi hararetten kuruyor, içi- ne bir bunalti yayılıyordu. Fakat ne yapabilirdi? Padişahlık vekarı, sıcaktan bayılıp sokaklara düşecek hale de gelse, o muhteşem alay ö- nünde ve at üzerinde bir yudum su istemesine maniydi. Terleye terle- ye, bayıla bayıla yürümek, her 1z- tıraba tahammül etmek gerekti. İkinci Beyazıt da, padişahlık sı fatının icap ettirdiği bu eziyete bir müddet dayandı, diklleri ve boğazı cayır cayır yandığı ve yana yana kuruduğu halde rikâbında yürü - , SA GA A — e a süzülüp gelen ter 'katrelerini yalaya yalaya atını yü rüttü, Lâkin kendi eseri olup zel- zelede yıkılmış ve şimdi yeniden yapılmış olan medrese yakınları - na geldiği sırada gözüne bir yoğurt çu dükkânı çarpması üzerine padi- şahlığını, padişahzadeliğini ve her şeyi unuttu, atın başını çekip dur- du, alay da duruverdi ve ilk gözü ne çarpan adama baygın baygın emir verdi: — Aman koş, bana şuradan bir çanak ayran getir! laya iştirak eden sadrazam Hadım Alipaşa bu emri işi- tir işitmez hemen sağa sola fısıl - dayarak propagandaya girişti: — Allah bir gününü bin etsin. v Şevketlü efendimiz, halka nasıl yoğurt satıldığını mübarek ağızla- | riyle tecrübe buyurmak istiyor - lar. Ve hünkârın sunulan ayranı i- çerken yüz ekşittiğini görünce de İNGİLİZ. KARİKATÜRÜ : Gazeteler $ in- lere bışlıdn:.h.,_ ueefiden, Tabark Yeni Mecliste genç unsurlara faz- zasî:' verilecekmiş, Eski meclis â- lân fil ellisi değişecekmiş. Fa- " Bizce bütün bu tahminler şimdilik bir temenniden ileri geçemez. Namzet listesi fırka divanı tara - fından hazırlanıp, Parti başkanı ta - rafından tasdik edilmedikçe yapıla - cak tahminlere do - Ka ğru nazariyle ba -Bugünden kimlerin hnamzet göste- rileceğini tahmin etmek, fala bak - Maktan farklı değildir. hun için gazetelerimizin bu hu- susta rivayetler kaydetmekte ve oku- ::::ı:ıtlaı:ın _dı bu rivayetlere inan- deriz.n ihtiyatlı olmalarını tavsiye e- ——— Balıkesirde Yeni Baro x ığgl'f“i,r — Çanakkaleden gelen den ge;’oluı Biga, Ayvacık ve Ezine- Mö ü birer ve buradaki 28 avu- i Ba&'"k'yle Yyapılan içtimada, ye ba şekud“k' bâm_:umm idare heyeti Tevnke teşekkül etmiştir: Yürek Başaran reis. Niyazi Ak - » Emin Vedat Çatal oğlu, Ka- Paylı, Tevfik Zerdeci aza. hemen bir adam çağırdı, şu tebliğ de bulundu: — Yoğurt bayat ve ekşiymiş. Tez, dükkân sahibini kulağından dükkân kapısına mıhla!.. İstanbul halkı o günden sonra u- zun yıllar-halis yoğurt yemişler- di. Çünkü bütün yoğurtçular, ikin- ci Beyazıt gibi bir delinin daha so kak ortasında ayran içmesi ihti - malini düşünerek dükkânlarında taze ve temiz mal bulunduruyor - lardı. " Mussolini, Hitler, Roosevelt, Cham berlain ve Bonnet, hepsi ayrı ayrl demokrasilerin ve totaliter lerin vaziyetlerini yeniden tasrih et- : mek İçin fırsat buldular. Duce, Bar- j selonun zaptı üzerine, î Nutuklar ve — Hâdiseler İ F.'R. ATAY Son hafta sönük hâdiseler, fa ıl kat parlak nutuklarla geçti | j devlitğ İtalyanın Franko zaferindeki yüksek şeref : hissesi üzerinde Israr etmiştir: “Nas- yonalistlerin zaferi, bizim yapmakta — olduğumuz Avrupa tarihinde yeni bir fasıldır. Kızılların parolası şu İi- di: “Geçemiyecek!er!” Fakat bizi hiç bir şey durdurmadı - ve istikbalde — de böyle geçeceğiz!” Hitlerin lisani daha yumuşak ve uysaldır. “Uzun Ş bir sulh deyri” nden bahsettiği için | İngiliz Başvekili ve gazeteleri tara- fından iyi kabul gören bu nutukta — Führer, eski Alman sömürgelerinin — geri vetilmesi lâzım geldiğini bir da- ha ileri sürmüş ve gelecek bir harp- te Almanyanın İtalyan ordusu ile birlik olacağını da bildirmiştir. Ga- — zeteler, Roosevelt'in âyan meclisinin : ordu encümeninde, metni henüz neş — rolunmiyan nutku ile, demokrasile- — rin vazife ve mesuliyetleri üzerinde — durmuş olduğunu yazıyorlarsa da bu hususta gazetelerde gördüğümüz ifşalar kendisi tarafından tekzip edil miştir. Bununla beraber Rooseveltin — bu vazife ve mesuliyetler hakkında- ki fikirlerinin ne olduğunu geçen « lerdeki meşhur mesajında okumuş- tuk. Châmberlain, İtalyanın, harp biter bitmze İspanyadaki kuvvetle- rini geri çekeceğini yeniden teyit et- miştir. Bundan başka şarki İtalyan Afrikası ile, Sudan ve komşu İngi- liz toprakları arasındaki hudutlarda bazı düzeltişler yapılmağa karar ve- rildiğini de söylemiştir. İngiltere SA Fransa dayanış imiyet ve sarsılmazlığtna işaret eden Cham- | berlain, Fransa İle İtalya nrasm(lııklş gerginliğin, İspanya harbi nihayet bulmadıkça zall olamıyacağı kana- atindedir. Bonnet'nin nutkundlklı'j yenilik beynelmilel bir yeni 'barış ve silâhsızlanma konferansının. top- İanmasmma Fransanın her türlü yar- dımda 1 yfiyetidir, Ben- net, mebuslar meclisinde Roosevel- tin bir sözünü tekrar etti: “Silâh P lanma yarışı Avrupayı ya harhe, ve- ya iflâsa sürüklemektedir. Belki de ikisi birden olacaktır.” İ Bu nutuklar 1939 harp ve sulh dâ- vasının düğüm noktalarından hiçbi- rini çözmüş değildir. Başvekil Cham- berlain, Franko zafer kazanır knıın-rq maz, hiçbir İtalyan kıtasının İspan- yada kalmıyacağını ve İtalyanın İs- panyol toprak bütünlüğüne dokunl_n mıyacağını söylerken, Times gazete. | sinin -Roma muhabiri bu —hususta Mussolininin bir şartı olduğunu ilâ. | ve ediyor: Franko ile askeri bir itti- ğ fak! İtalya İspanyadan cekilecektir: Fakat İspanyada Frankist | nizamın bozulmryacağına inandıktan; ve ye-'—âi' ni İspanyanın Akdeniz muvazene- sinde İtalya İle elbirliğini temin et-f tikten sonra! Alman gazeteleri, ge- ne bu zaferin, XTV üncü Lui devrin- denberi, ilk defa, yeni bir vaziyet | ihdas edeceğini söylemektedirler: | Fransa İcin ücüncü bir hudut! Bü- tün tehlikeleri, meşguliyetleri, mas- rafları ile üçüncü bir askeri müdafaa. sınırı! Fransaya karşı olan — tazyik — politikası, yeni İspanyada, faşizm İ- çin ne kadar müsait İse Fransa için — o kadar elverişsiz olan, yeni bir mes- — net bulacaktır. İspanyada harp bitince bugünkü müphem hâl ortadan kalkacaksa da, | onun yerine gelecek olan vuzuhun belki bugünkünden daha mühim si- & Karahisar Halkevinde Kurslar 7 Şarkikarahisar, 5 (A.A.) — Halke- vinde üç kısım olmak üzere 1 şubat- tan itibaren Fransızca kursu, hafta- da bir de usulü tüccariyi gösterir bir hesap kursu açılmıştır. ——KLKLL— Denizlide Sokaklar Karanlık Denizli (TAN) — Geçenlerde bir kaza neticesinde işe yaramıyacak ha- le gelen elektrik motörü yenilene - vcektir. Buna intizaren bir çok sokak- larımız zifiri karanlık içinde kalmış- yasi k lıklara meydan ve vermiyeceği şimdiden ve kimse ta- rafından tahmin olunamaz. Beynelmilel sulh balonu havada müşkülâtla tutunuyor. Bugüne ka- dar birçok safra atılmıştır. O kadar — ki artık sepette balonun bizzat sa- hiplerinden gayri kimse qörüıfm e yor. Acaha bu sahipler balonn mut- — laka havada tutmak için. kendi - lıklarmdan da fedakârlık yapacak- lar mı? Bahis mevzuu, gün geciştir- mek değil, hakikatle karşı karşıya, et ete ve kemik kemiğe gelmek, be- lâgatlerin gürültüsü arkasından, va- kaların çetin mantığımı dinle tahammül etmektir. 1939, Avrupa- Chamberlain : “Yahu, şu kayığa binsek daha rahat olmaz mı?,, tır. nın pek esaslı bir mukadderat si olmakta devam ediyor.