4-2-939 - Bel Işıklı Bir Mahzendeydim Elektrikler Söndü, Tekrar Yandığı Zaman Kendimi Büyük Bir Mahkeme Salonunda Sandım — Acele etme kardeş, dedi. Baş- ka bir şey daha var. Havaya uçu- racağın fabrikada suna, arkadaş larına birer iş bulmayı, bu suretle teşebbüsünüzü kolaylaştırmayı da göreceğin yardımlar arasında sa - yabiliriz. Daha ister misin? Daha ne istiyebilirdim ki? Bu du- rumda benim için ancak, fabrika- yı uçuracak elektrik düğmesine şöyle parmağım ile basmak gibi, bir çocuğun bile yapabileceği bir iş kalıyordu, Daha ziyadesini istemek bir tarafta dursun, Vaat edilenle- rin çokluğu bile gururumu zedele- mişti. Görüşme bu mevzu tzerinde yarım saat devam etmişti. Muha- taplarım, cemiyetlerine yapılması icap eden teberru miktarının an - cak Odesa şubesi idare heyeti ta- rafından tayin edilebileceğini söy- lemişlerdi. rtesi akşam, Aleksandr ve Nikola ile birlikte, iki saat kadar süren bir araba yolculuğun- dan sonra, Odesanın hangi yanım da olduğunu farkedemediğim bir bahçeliğe vardık. Beş dakika ka- dar da yürüdükten sonra bir yo- Jun dönemecinde, uzun boylu, iri vücutlu, yüzü maskeli bir adam İ- Je karşılaştık. Aleksandrla bu 2- dam parulalarım söylediler; — Türk kardeş, Belemore. — Yeni dost, Mayula. Bir kısmı otluk, çalılık ve bir kıs- mı da sık ağaçlıklar arasında geçen bir yoldan bir kaç dakika daha yü Tüdükten sonra yine durduk. Görü nürde kimse yoktu, Fakat karşı - mızdan sert bir ses yükseldi, paro- la sordu: Yanımızdaki maskeli &- dam sesin geldiği tarafa ilerledi. Parolalar fısıltı ile alındı, verildi. yürüyüş yine başladı. Zifiri karan- lıkta.iki yanımda dostlarım olduğu halde taşlık bir yoldan ilerliyor - duk. Yine yükselen bir ses. Kar- şılıklı parola. Bu esnada sağımda bulunan Aleksandrm tatlı sesi ku- Yağıma fısıldadı: — Sadık kardeş. Kusura bak - Ma. Gözlerini kapayacağız. Yüzüme yalnız ağıza gelen ye Tİ açık bir maske konulduğunu bis- ettim. Biraz daha yürüdükten s0n- TA Yine sesile fr Aleksandr tatlı lar söndü, yen bütün iş kika geçmemişti ki, el da- muzda, ileri ve ge: doğu yak sesleri, fısıltılar ek .- Sonra da esrarlı bir Biraz dı salonu. Çalınan tat, ia Vektrik zilinin ardınca ayıkla Pir © di. Şaşırmıştım. Kendim; mahkeme salonunda lerdeki sıralarda da op yp tm 1 aza bulunuyurdu. ike, Tatlı sesli zil yine çaldı, mevkiinde oluran maskeli kalktı; Söze başladı. Beta, iza den İstanbula gelirken Alaka” ve Nikola ile nasıl tanıştığın” Rus hafiyelerinden, | İstanbuldan © Rus elçiliği memurlarından e bedi ri nasıl kurtardığımı olduğu gibi hi- (Li yollardan ayni merasimle döne kâye etti. Ve sonunda: rek sabaha yakın Aleksandrın evi- — Kardeşlerim. Dedi Türk sac (ne varmıştık. Hemen de yol he dık kardeğimiz olacaktır. zırlığına başlamıştık. Reisten sonra sağ ve solumda © Nisanın sekizinci günü öğleden oturan Aleksandr ile Nikolada biraz sonra, Ml pir birbiri ardına kalktılar, İzmir hi genin bir kompartımanına yerleş kâyesini anlattılar ve benim kar. Umiştik. Komitacılar, Petresburgu deşler arasına katilmaklığımı dil © kadar arkadaşlık etmek üzere ya diler. Bü esnada Zil yine. çalındı, — pımiıza “Angelika, adında soluk salon yine karardı. Sağ ve sol si renkli bir kız katmışlardı ve bu ralarda Kımıldanmalar, gezinme - kızcağızın hasta ve hattâ veremin ler oldu. Yine hüzünlü sessizlik geüncü devresinde olduğunu söy- çöktü. Nihayet reisin gür sesi işi” / yemişlerdi. Komita tarafından el tdi: ç altından tedarik ettirilip o sabah — Kardeşlerim. Türk Sadık elimize verilen hükümet vesikala- kardeşimiz olmuştur. ana göre, ben Angelikanın dayı ge yine ışıklarına kavuştu, £ 5 arkadaşlarım Mustafa ile Hü - duvarlar çırpılan kardeş el. (seyin Çavuş ta kardeşleri vaziye- lerin şakırtılarile çınladı. İlkönce ( tinde idik. Petresburga da bu kız reis ardı sira da yirmi âza birer £ <ağızı sanatoryorna yatırmak üze- birer önüne geldiler, maskelerini (o Te gidiyorduk. çıkarttılar, elimi sıktılar, alnım - Kompartımanda bizbize idik. dan öptüler ve gittiler. Aleksandr- (Mustafa ile Hüseyin Çavuş tren le Nikola da, iki tarafımdan ku - hareket eder etmez, fırtınanın te- caklıyarak öpe öpe beni tebrik ct ( girile yıpranan vücutlarını dinlen #ler, Artık Rus nihlistleri ile kar © dirmek için yataklarına uzanmış. | deş olmuştum. lardı. Ben de, soluk sarı ve süz- Bu salonda işimiz kalmamıştı. ogün çehresile karşımda oturan Reis (F, Dimof) ün küçük odasına © “Angelika, ile meşgul oluyordum. geçtik. Odanın ortasında üzeri si- (Bu hasta halinde Petresburga ka- yah örtülü bir masa bulunuyor, odar bize arkadaşlık yapmak Tra- reis İle iki âza da masanın bir ya- (o hatsızlığına katlandığı için eğlen nında ayakta duruyorlardı. Biz de © dirmeğe uğreşiyor, İstanbuldan, karşılarına geçtik. Reis masanın ü- (İstanbul kadınlarından bahisler zerindeki örtüyü kaldırdı Orta © açıyordum. (Devamı var) da billür bir şekerlik içinde on iki tane, bizim kurabiyelerin benzeri ği ısırdı, yarısını da bana yedirdi. annesinin gazeteye gön- çöreği onun yaptığı gibi yarısını derdi nil sayfalık İnecik ek dımız çocuğa siz de acırdınız. Heniiz dört yaşında bulunan bü çocuk Bakınız neler yiyor: Bon fi- lenin sıkılmış kanı, yumurtalı ve Yeni kardeşler bu odada şerefi- | sütlü fırmda makarna, barbunya me verecekleri çay için çiçeklerle | veya mercan balığı rsrarası, kuzu süslü nefis pastalarla yüklü bir 80! | pirzolası, enginar, pillçli patates, re hasıriamuşlerd. Oturduk, yedik, | beyin köftesi, kuzu ciğeri seğüre da, patates haşlaması, pilâv, por takal ve mandalina sularr şeker - le... Sabahları da hir bardak süt- her türlü tehlikeden korumağı, Petresb #ürmeği, Oknita fab | lü kahve ile bir saatte zorla yat- Perle birlikte | tuğu 5-10 yudum tereyağı, sade bana iş bulmağı ve hattâ fabrikayı kasar veya beyax peynirle ek - uçurmak için İstiyeceğim ber ür. Dört yaşındaki bu “Büyük © lü âlet ve maddeleri vermeyi ka- bul ve taahhüt etmişlerdi. Buna karşı ben de cemiyet kasasına s6 kiz bin altın bağışladığımı söyle- dim ve cüzdamımdan çıkardığım dörder bin liralık iki çeki reise w- zattım. Dinof hemen a; a kalk. &. Teşkilâtları namına hararetli lelerle teşekkür ettikten sön- fendi., o yemeklerden baska “a - bur eubur., denilen seylerden, me selâ çocukların o kadar sevdikleri mastalardan, şekerlemelerden, çi- kolatalardan hiç yemezmiş. Yani- başında birisi onlardan yese bile şöyle bir tadına bakmak aklından gecmezmis, İşte, hen de bundan dolayı ce cuğa aciyorum. Çocukluğun şanı, biraz da “abur cubur, denilen sey lere çoken rağbet göstermektir. ra: Türk Sadık kardeşi. Dedi. | Çocukların çoğu mandalinayi ken- Rİ eren umumi e ii mini ellerile soyup yeme- “Bu paraları # . elmayı kabuğiyle ısrrmayı sev- gr vereceksiniz. Vaz | dikleri halde bizim bu “Büyük e- fendi,, mandalina ile portakalın ile sadece suyunn şekerle İçme » ğe alıştırıldığından, zavallı, pastan larla cikolatala, ve şekerleme lerden tatmağı bile aklından geçir- miyor, Cocuk büyütürken ona dikkat- li bakmak, yiyeceğine ve İceceği- ne dikkat etmek süphesiz lüzum- lu ve iyi bir sevdir. Fakat » her - seyin fazlası zarar verdiği gibi - çocuğa lirumundan fazla ihtimam göstermek de zarar verir, Nitekim bu cocukta da öyle olmuş: Çocu » Hun Idararı bulanık geliyormus, #- maliz vaptırmışlar, cokca miktarda kum bulunmuş... Cocuk biraz da abur enbur viyerek kendi yaştnda- ! kilerle birlikte bahçelerde, hattâ keze Yalnız Odasa- ndörmektir n nm das de bize onu söyleyiniz şim- yorsanıZ arzum, üzerime “yel yapınak, 0 memlekete dönmek! sabah Yo” imkân varsa ben Yö” Dileğim kabul bilmiyen N deşlerle kucaklaşrk yal el anilari etlerin baz 3 DABKOVİÇ Vapur Acentalığı «SCHULDT - ORİENT - Eşyayi Gerriye nakli için seri posta: Beremen, Anvers, Yunanistan, Tür- kiye Bulgaristan Romanya ve av- Eşya tahliyesi için beklenen va- Gueksburg vapuru 25 Şubata doğ- Duburg vapuru 10 şubata doğru Tahmfl için beklenen vapurlardan: Maritza vapuru T Şubata doğru H. PAJKURİC Vapur Acentası ZETSKA PLOVİDBA A. D» artantının ekonomik tesis edilen enter” hafkanik hat, Büyük 'üks modern "LOVCEN, vapuru İle İstanbul, Köstence, Pi- ye çağırmışlardı, bazan da küfürle) o çakıl kalabalığından atılan taşı ta- nıyamazsa, boş dönmemek için başka bir taşı kapıp getirirdi. Tâ o kadar 'enedik ve Busak sırasında muntazam posta, Yolcu ve eşyayi ticariye alır. Tenerzüh ve zevk seyahati için Müstema fırsat, yordu. Fakat nenesinin nenesinin bir| KÖSTENCEYE av köpeği olduğunu tüylerinin duru-| İlk posta 27 Şubat esat 4 de PİRE, KORFU, Arnavutluk Dal- mecya sahilleri, Venedik ve Triyes- teye #lk porta 4 Şubat sant 13 de Her nevi tafsllât için Galatada (Yolcu salonu karşısında) umumi acenteliğe: Telefon: 44708 ve bütün seyahat idarghanelerine mürnenat, piç diye açığa çıkarmışlardı. Koca- !karının birisi ona acıdığı için opu Tüberküloz Cemiyeti Yazan: A. Burrage dının ne olduğunu pek bilemi-! yordu. Onu Tom diye, Bob di- ve tekmeyle koğmuşlardı. “Mesleği, atılan taşı, tahta veya bastonu bulmak, kapıp getirmekti. Kıyı çakıllığına taş atıldığı zaman, mesleğinin âşıkı idi. bir vakitler benim için yanıp (kül olduğunu ,tekrarlamakla biliremiyor duna.,, diye cevap verdi. Yine bir taş alıp attı. Herif köpeğin burnuna doğru ağır kundurasının ucu ile ni- şan aldı, Fakat köpek yana sekti. Bu sefer herif koca bir taş kaptı. Köpek tabana kuvvet verdi. Çok gitmeden durdu. Herif kadına “Bayağı bırlı - yor, “dur senin ağzını ilelebed kapa- yım da bir gör,, diyordu. Kadının se- Babasını anasını pek hatırlıyamı- İsi “İmdat imdat!,, diye uzun bir çığ- şundan olsun, renginden olsun anh- yordu. Dört kardeş olarak dünyaya gelmişlerdi. Kendisini ise, melez ve mutfak kenarına kabul etmişti. Fakat köpek büyüyüp de belediye ye tasma parasının verilmesi çağına erince, zavallıyı kapıdışarı dehle - Tar İşte o gün bugün onun belli başlı bir yatağı, konağı yoktu. Rastgele yer, yatardı. Çöp tenekelerine kıt- hık, kıranlık geldiği kesatlık zaman- larda, yine kosakarıya baş yururdu. * ZAVALLI ÇOCUK “yapmacık, yahut “gösteriş, der- Terdi. Şimdi bunu yapmamak ken di ellerinde olmadığını biliyorut. çocuğuna Hzumundan fazla sevgi gösteren anneleri ayıple yam'yoruz, Aymlıyanlar varsa haksızlık edi- yorlar demektir. Epeyce zaman oluyor, burada wrwn uzadıya vazdığım bahsinden belki hatırmızda kal - miştir. Kadmlığa mahsus ilc tür. lü hormon vardır; hirine falikü - lin derler, kadınım erkeğine karşı sevrisini temin eder. İkineisine pralatin denilir, kadın anne © - İunca çocuğunu hesliyecek, sütü- nü İraza yarar. Daha ehemmi - yetli olan üçüncüsü liteln kadı. na anne olmak arzusunu veri anne olduktan sonrada cocuğu- na karsı sevrisini temin eder, ka- dına çocuğuna bakmak İcin mee- burivet verir. Bu hormonların te- siri artik İnheratuvar tecrübeleri» Te sahit olmustur, Bu hormonlarm birincisi e Ikincisi ve ürüncüsü arasmda mh vazene hulununea kadınm erkeği- ne ve cocuklarina karsı sevisi #- rasmda da mivarene olur. Bir ta- raf ifrata gidince öteki taraf monları azalır. Bu hormonlarm a- rasında şırmpalarla müvazene te min için simdiki halde hormonlar valnız baslarma tesir etmezler. Hele eo cuğa karsı sevgi hususunda sinir. |söyledi be? Kes şu lâfı artık. Elbet- - ler cümlesinin de ehemmiyetli |te düşünüp taşmacağım da ondan son. | “4114! göstererek “Öyleyse bunu $€) tesiri olduğu meydana çıkmakta» dır. Demek oluyor ki iki taraftaki hormonlarm bir tarafımı mak. öteki tarafını coğaltmak müm kün olamasa da hütün sinirleri - mize hâkim olan aklımızla müva- tubunu buraya ayniyle koymak Onun icin cocuklarına karsı lü- zumundan fazla sevri göstererek onların kum cıkaracak kadar faz- la yemelerine sebep olan annele- re hormonların coğaltılıp azaltıl - ması caresi bulunmmecava kadar simdilik yapılacak tavsiye erkek- lerine karsı daha ziyade ihtimam göstermektir. Bir anne erkeğine ve coruğuna karsı sevsisinde mü varene gösterirse bundan iki ta - raf da İstifade eder: Çocuk biraz da abur cubur yer, İştahı artar; kendisile çokca Tunduğunu görünce “abur cubur, midesi bozulmaz... sokakta, kosup oynasaydı hem da- yardımınızla bir # gezer SİZC€ | ha kuvvetli olur, hem de nnalir yapıldığı vakit kum bulunmazdı... t b telelkimi höyle ire mn. - | faz am gösteren, onları Ja çakmak e edilmişti KATE | rar da tabii hallerine brakmağı cak ,ağır, ve aysız bir gecey - lik olarak o ıssız kıyıyı çin çin çınlat- tu Köpek yelere bir kövde düşüşü- nün gürültüsünü duydu. Köpek ba - yağı sarsıldı. Tüyleri diken diken ol- du. Titredi. Burnunu havaya kaldı - rarâk havladı. Fakat yerinde dur- du. Herif kıyı boyunca telâşlı te- lâşlı koşarak kaçtı. Köpek ancak he- rif enikonu ayrıldıktan sonra kadı - nın yanına oğru ilerledi. Kadın tıp- kı öğleyin güneş banyosu yapanlar gibi uzanmış yotıyordu. er o kılı kırka yarar, Kın kapak altına gizlenen hileyi ça kar burnunu, kadının yüzünün her tarafına gezdirip kokladı. Şaştı. Ka- dım uyumuyorlu. Bulamk beyninin kalın buğuları arasında sezişe yakın bir şeyler belirir gibi oldu. Kızın di. Köpek kendini deniz kıyı-| elbiselerini tırmaladı. Acı acı ulü- sında buldu, Ve sabahtanberi kemik fa paçavralaşmış torbalar ve çuval - lar, içi bomboş patlak kese kâğıtları saçmışlardı. Ne olurdu yahu, şu kâ- Batların birinin bir karışığında olsun bir kuru ekmek parça, dudağa bir ça lımlık yağ bulaşığı bulunsaydı da, şuncağızın boyunca iştahına yalan - cıktan olsa da bir teselli oluvereydi? Bayağı açlıktan buram buram burku- luyordu. Gözünün önüne tenekeler dolusu kemikler tütüyordu. Hele kıyı yı bir daha kolaçan edeyim belkidi- İediğimi bulurum diye yine koştu git ti, döndü geldi. Kemik olmasına ke- mik yok değil vardı. Amma günler. ce dalgalarla çakılların üzerin getiri le götürüle, ne üzerlerinde, ne içle - rinde et ilik namına bir takıntıları kalmamıştı. Birdenbire durakladı. Ku laklarını dikti, Sesler dalga kıranın ötesinden geliyordu. Kalını erkek, in İcesi dişi sesiydi. Kadının sesi, artık cana tak eden bir şey dolayısiyle ağlarcasına ötü - yordu, erkeğinki öfkeli öfkeli davu- 'diden homurdanıyordu. Kadın — Artık bana karşı doğru dürüst hareket et, Bunca zâmandır ettiğin yeter. Bir kerecik olsun sö - zünde dur yahu. Diyordu. Erkekse seni birakacağımı kim ra karar vereceğim. du. aramayıp da ne etmeye gölgede Kiv-| © Onun bildiği tuhaf bir değişiş var diye kendine. haylildı. işte o değişiş oluyordu. Bir fareyi bir yanından tâ ötekiİtutup da sırtının kemiğini kıtır kıtır kırdımıydı, fare de işte tıpkı böyle değişirdi. Kasap dükkânlarında asılı koca koca hayvan etlerinin tam bu *İkız gibi değişmiş olduklarını bilirdi. Tü zamanın başlangıcından ona fısıldanmış gibi hayal meyal kulağı- na çalınan bir duyguyla, kendisinin de bir gün böylece değişeceğini se- zer gibi olurdu. Fakat ilâhlara benzi- yen insanların da böyle değişeceğine tâ o günedek ihtimal vermemişti. Yi. be uludu, ve kızın kül kesilen o gü- zel yüzünü yaladı. Duygusunu kız ve çup gittikten sonra duyabileydi, kim bilir köpekten gelen bu merhamet (öpücüğüne müteşekkir kalırdı. Köpek mırıldanarak ayrıldı. Yine İdöndü, kokladı gideyim dedi, kala - yım dedi, ileri geri savsaladı. Yerde kizin el çantası duruyordu. Onğa ki- zın kokusu vardı, Fakat ondan baş ka bir koku daha vardı. Köpeğin sü yısız ecdadının burunları hemence - cik mucize kabilinden köpeğin im - dadına geldiler, Tecrübede insan ku lağının duyamıyacağı bir tarzda ona bir şeyler fısıldadı, Kızın çantasını dişleri arasına aldı, Sağı kokladı 80 lu kokladı. Koklıya koklıya, kıyıdan ayrıldı, sokaklar geçti, duvarlar aş * tı. Ve çantayı ufak bir evin kapısı nın önüne bıraktı. Esi günü onu tevkite gelen pe i lise, herif dün gece ben kızla beraber değildim diyordu. Polis de tan mı evinin kapısı önüne getirip Köpek insan sözünden pek anla. |bırakt?7,, dedi; ve herifi önüne katar İmiyordu, fakat sesten çakıyordu. Bu |7sK karakola doğru yürüttü. sesler hiç iyiye alâmet değildi. Fakat kimbilir belki ceplerinde bir çukula- zeneri temin etmeğe çalışmak ka |ta bir şeker bulunur diye yanlarına varmağa karar verdi. Kızın göz yaş- larile buğulanan gözleri hoş bir alâ- kayla parlayıverdi. Bayağı . güle güle “ He- ile bak!... A ne tuhaf bir köpek!, de- İrak ve kuyruğunu sallıyarak gelip kı İzın önünde durdu Herif “A budala İşu uyuz şeyle oynama şimdi çam sa- Balkan Bisiklet Müsabakası Sofya, 3 (Hususi) — Rumen bisik | let federasyonunun, mümessili VW i sil Kanarakinin Sofyada yaptığı te di. Ve yanıbaşından bir taş alarak) çebblis üzerine Belgrad - Sofya bi” 'apart,, diye birkaç adım önüne at-İsiklet müsabakası Bükreşe kadar W- (tı. Köpek çakılı çene arasında tuta-| zatılacaktır. Türkiye ve Yunanistanın da işti - rak edeceklerine ihtimal verilmekte