Ben Adeta Tevkif Edilmiştim Nazır Beyin Odacısiyle Polisi, Beni Bir Odaya Koymuşlar, Wiyovesa Galata ine yanaşırken, bizim yen. Cost Jar karşılaştıkları iri önül sersemlemişler, kendi beis Midilliden hafiyelerin çeki iye rakip e tutulması İ- ürü bey de bulunduğu hal Me bir polis müfreze- si, vapurumuzun yanaşacağı Yer de bir zincir hattı çekmiş, Rus el- çiliğinin büyük, küşük memurları da vapura gözlerini dikmiş, bekle- RE kamarama çektim. Si- lâh ve kâğıtlarının bende olduğu- pa göre, ortada korkulacak bir se- bep olmadığını söyledim. Hükü - metimizin, kendilerini katiyyen Ruslara teslim etmiyeceğine inan- dırdım. Evimin adresini yazdır - dım. Emanetlerini ni man gelip evimden alabilecekle, anlattım. Sözlerimden sevindiler, ferahladılar .Onlar da bana Odesa daki adreslerini yazdırdılar. Eski bir arkadaş gibi birbirimizi ku - caklıyarak, öpüşerek ayrıldık. en onlara, kendime ait bavul B we eşyaları vapurdan çıkarıp bir arabaya yerleştirirken, bizim polisler de Rusları merdivenden indiriyorlardı. Ne de olsa, ikisi de korkmuş, sa rarmıştı, O sırada, vapurdaki Rus hafiyelerinin, elçinin kavaslarile gülüşerek görüştükleri gözüme iliş- ti. Birden hatırıma bir muziplik geldi. Rıhtımda bulunan tanıdık sivil hafiyeleri gösterdim. Bunların, vas pe alınan Rus nihlistlerinin ar kadaşı olduğunu söyledim. Tabii, onları da hemen vapurdan çikar- dılar, elçinin tercüman ve kavas- larının karışmalarına rağmen polıs müdürlüğüne gönderdiler. n dökuz gün süren bir tah - kikattan sonra Aleksandr ile Nikola geni En mak üzere gizlice bir VA) dirilmişlerdi. Polis müdürü Azmı bey, bu adamların kendilerine tes- Umi hakkında Rus elçiliği tarafı- dan, tahkikat esnasında yp ısrarlı talep ve iltimaslara, KU ların tıkamıştı. Benim dostlar kurtulmuş, emanetlerine * kavu$ - muşlardı. Bana Köstenceden e tikleri bir telgrafla, gördükleri iyi likten dolayı teşekkür ediyor, Yâ kında Odesaya gideceklerini bil - diriyorlardı. Tuhaf değil mi?. Ha fiyeler, polis nezaretkanesinde YA” tıyorlar, üzerlerinde çıkan nihilist liğe ait kâğıtlar hakkındaki soru” lara cevap vermeğe uğraşıyorlardı. Bu hafiyelere, tesadüf te PK benim gibi pek insafsız davranmış tı, Haftalarca süren sorgular, 90 ruşturmalardan sonra bunlarda Türkiye sınırları haricine çıkarık rak üzere, Triyesteye giden bir Fransız vapuruna atılmışlardı. Her nedense, elçilik bu hafiyeleri ka - yırmak teşebbüsünde bulunma - mis. e geldiğimin ikinei gü nü dahiliye nezaretine git tim. Talât beye, Ödemişten geldi: gimi, emirlerini beklediğimi bildir dim. Gelen cevap bana biraz mö- nalı ve mayhoş göründü. Nazır bev, kat'iyyen bir yere bırakılma" maklığımı irade buyurmuşlar. Bu emri bayağı bir tevkif müzekke- resi gibi karşılıyan odacı ile kapı da bekliyen polis, beni bir odaya kapamak, kapısını da kilitlemek marifetini yaptılar. Tam üç sant sonra kilidi acılan kapidan, mah - köre hüzuruna cikan bir suclu gi: bi. İki verme odaci ile pote Nk duğu halde dahiliye nazırının oda- sina girdim. Nazır Talât bev bu defa bana ber vakitkinden daha çok hoş dav randı. Daha çok içli dışlılık gös- terdi. Kolumdan tutarak dinlenme odasına götürdü, biraz evvel yapi- lan ters ve kötü muamelede bir yanlışlık olduğunu anlamış ve fe- rahlamıştım, Talât bey oda için- de biraz gezindikten sonra, karşı- ma geçti, Diz dize denilecek kadar sokuldu bana.. Trakya, Makedon - ya işlerinden, Makedonya komlta- siyle aralarında geçen eski, yeni bütün birleşme ve görüşmelerden uzun uzadıya bahsettikten sonra İ- çini çekti ve: — Sadık, dedi. Hükümetin Ru- melideki durumunu sağlamak, sağ lamlamak için kahpe yaradılışlı bir kaç Misterle Gospodinin kafalarını koparmak lâzım. Bu işi hükümet adına teklif etmek, yurda hizmet etirmek için çağırttım seni. Nasıl, Türkün şanlı tarihine adını altın harflerle yazdırmak, feragat ve fedakârlığınia Türk gençliğine ör- nek olmak İster misin? u sözler Talât beyin ağzın- dan tane tane dökülürken gözlerinden de damla damla yaşlar akıyordu. Tanrının atılgan bir ko- mitacı olarak yarattığı bu yurd ve ulus sever adamın, o güne kadar hiç görmediğim, işitmediğim eğla yışı, bana pek dokunmuştu. Sanki karşımdaki bu gözü yaşlı, tasah başlı Talât Bey, yüreğindeki kan- ları gözlerinden fışkıran yarali u- Tusun, yanık bağrından kara du - manlar saçılan kara bahtlı yurdun bir sembolü gibi görünmüştü o gün bana. Dilim durmuş, gözlerim coş muştu benim de. Karşılıklı bir hay li ağladık o da ben de. devamlı k yiyin etli eti kek aaa bilinir. zaman hekimleri bunu 46- a doğrudan doğruya böbrek- İer üzerine tesir ederek onları ü- şüitmesine hamlederlerdi. Halbuki Yücudumuz soğuğa karsı tabii sı- caklığı m reklerin dı e lek uzunlardan faz eceği şüphesizdir. ü- ba üşümek kara mukavencii yalnız böbrek has- an karıma e sütün hayatımız tahığile kalmaz, girer. sl da mea Mi e u kan böbrek İltihabının. mevsim de vücudun ii iddin ederler. dan eri leri türi cıkkdmayıl Yücude temizlemek İsi bülsbü. ea, TÜL lerin üstüne yüklenir de e yorulurlar, diye rivayet e- İnsan baz derler, Hala aizi vakit bile 'Bühreklerin hir günde Jarı vücüt xehirlerini ter. cıkardık! “ilmek için vüz litre ter ır. O kadarını da en lar bile çıkaramazlar. ki kısın terlemenin azal - dalayı böbrek hastalığı nilncak şey değil - Kapıyı da Üzerime Kilitlemişlerdi — Teşekkür ederim, Sadık, we- di. Duygularını yaşlı gözlerin, çar pan yüreğin daha öz dillilikle an- lattı, Dinle beni şimdi. Bugün Ma- kedonya ve Trakyadaki Osmanlı Bulgarını bize karşı ayaklandıran Bulgaristanla aramızı açan Pani - ça, Sandaneski, Hacıyef, Dimitri Atanaş denilen habislerdir. Pani- ça ile Sandaneski Makedonyada, Hacıyef ile Dimitri Atanaş Sofya- da çalışıyorlar, Bir de merkezi Ru manyada bulunan bir Balkan ko- mitası. Sözünü yerimden sıçrıyarak kes tim. Sevinçli bir eda ile: — Sandaneski ile Paniçanın vü- cutlarını ortadan kaldırmayı ben üzerime alıyorum Beyefendi. Dedim. Talât bey gülümsedi ve: — Hayır Sadık, dedi. Onlar ikin ci derecede adamlar bizim için. Hem onlara gönderilecek başka ar- kadaşlar var. Asıl ehemmiyetlileri “ofyada bulunanlar. Seni oraya göndermek istiyorum. — Oraya da giderim. Fakat ben ne Hacıyefi, ne de Dimitri Atana- A tanımıyorum. Yalnız Sofyada onları araştırırken beni Bulgar po- lisinin tanıması, yakalaması ve bu suretle yapılacak işin geri kalması ihtimalleri de var. — Doğru. Şayet Hacıyefle Di- mitri Atanaşı tanısaydın?. — O vakit, tanınmak, yakalan- mak imhtimalini pek düşünmez, giderdim. — Bravo. Bir, iki hafta kadar Sofyada Bulgar polisinden, komita adamlarından kendini koruyabilir- sin Sadık?.. İyi düşün. Gerçi ©- rada seni açıktan koruyacak ele- ya Soğuktan Böbrek Hastalığı iltihap peyda etmeğe İstidat verir ler. Çocuklukta öyle İn hastalık geçirmemiş olanlar da sonradan bir sıtma hastalığından, o bir zatürreeden, barsak hastalıkların- dan bu istidadı kazanırlar. Kw mevsiminin grip hastalığı da höh reklerde İltihap yapan sebepler - den biridir. Sonra da alkol, onu cok icen - lerden hepsinin böbreklerini ilti- haha hazırlar, Meslek icabı olan türlü türlü zehirlenmeler de hep böhrekler üzerine tesir ederek. kış mevsiminde onların zayıf bu- Tunmalarına sebep olurlaı Sayıları bü kadar cok den salim kalmış İnsan nur. Cocuklukta geçirmiş olduğu hastalıkları herkes hilmer, alkol. bökrek Hühebe hazırladığım hate iltihabı hazı hatı- ra retirmez. lerini hastalanmağa hazır bulur ve marifetini yapar. Böbrek iltihabı bazılarında dece, İdrarda az cok alhilmin kartmakla kalır. Albümin az olup da başka alâmetler bulunmazsa iltihap ehemmiyetli sayılmaz. Fakat kimisinde idrar azalır, albümin çoğnlır, vücutta şişler vevda olur, En önce meydana ci- kan söz kapaklarının o altındaki sislerdir. - bazılarında da siş ol maz. fakat has ağrısı, baş dönüşü, ağrılar, göz kararması, nefes dar- hığı, kav gelir, Kana fire karısma- sma yol acar. sa çı tulup da giden pek müstesnadır. Hastalık ne kadar ciddi olsa da ondan kurtulmak mümkündür. Hastalığı vaktinde tedavi etti- rebilmek İcin, kışın yalnız ağrılar duyun da bas ağrısı, bulantı olur- — hele yizünüz- Yazan : —. H“ nedense yüreğinde aci bir yoksulluk, soğuk bir boşluk duyuyordu. Başmı eğdi. “İşitiyor musun?,, Abdullah bey bu sese şaşırdı, başını kaldırdı. Ö - nünde tanımadığı bir adam duru - yordu. Kendisine konuşuyordu. “İ- şitiyor musun? Abdullah bey sen kâfnatta en sağlam hesabi yapan adam olmakla İftihar edersin, hal buki hesabın asıl en sağlamını ben yaparım. Ben, asırların, devirlerin, impa- ratorluklarm, sultanların devlet - lerin, küme küme insanların hesa- bini yapar, dürer büker, onları geç mişe yatırırırm. Sen sağlam hesap” lı kâlnat sandığın o rüyana dalgın uyuyup dururken, vakit denilen eks prese binip bu istasyona doğru uç tuğunun farkmda değildin. Haydi bakalım şimdi başka yere göçece - ğir. şte Abdullah bey bu gibi bir muamelenin hiç alışkını de- gildi. Kızdı “Sen benim kim oldu- ğumu bilmiyorsun galiba! Ben 2i- fozcu oğullar: ticarethanesinin mü dürüyüm! Değil sen, fakat şeyta - nın ta kendisi gelse beni işimden, gücümden, yerimden sökemez, hiç nafile yere uğraşma zahmetin hep boşuna gider. Çekil karşımdan., di- ye bağırdı. K Yabancı, “Yüzüme iyice bir bak,. dedi, şu dudaklarının arasındaki si gara gibi kendin de bir içim du - mandın. Büyük bir fırsattın, Bü - tün kâtnatta, bütün gelmiş ve ge - lecekte, yalnız sen, sendin! Am - ma artik sigera bitmek üzere, sen de bittin! Elini kaldır. Bak kaldı - ramıyorsun.,, Yabancı sen tuhaf bir adamsın! “Hayır tuhaf bir adam değilim! Pan bir kanunu tabiiyim! Beni ölüm iye anarlar. luk çocuğu, leri karşısındaki yüz liralık panga- nota takıla kalmıştı. bdullahin ölmesiyle koskoca- man bir mirasa konan bay Servetin sevinçten etekleri ziller çaldı. Merhum bubası zamanında, ye- mek için masaya oturulunca mut laka bakkalın defteri gözden ge - çirilir. Meselâ imam bayıldı ye - nilirken, deftere kaç kuruşluk sar mısak yazılı olduğuna dikkat edi- lirdi. Bay Servet bu gibi âdetlerin hepsini ortadan kaldırdı. Bay Ab - dullah yediği yemeklerin değerini gözden kaçırmazdı. Ve böylelikle yediklerini, kendi gayretiyle ken- dine zehir zakkum ederdi. Bay Ser vetse asil gösterişe dikkat ederdi. Meselâ göklerde © maviler çın - larken, dudağında mırıldanan bir şark:, gönlünde ferahlıkla sokak - tan geçmesi lâzım gelen bay Ser - vet; eman su adam bana yan mi baktı Berikı pantalonumun rengi- ni çirkin mi buldu. Murat bey be- ni gördüğü halde acaba neden se lâm vermedi diye, insan denilen o güzel mahlüklarla süslenmiş cen - net volu gibi mesut sokağı, baştan başa kendine upuzun bir işkence ederdi. sy Servet babası zamanında © evlenememişti. Çünkü bay Servete göre hiç olmazsa altı katlı bir apartımana ve ona göre hiz - metçi ve uşağa malik olmayan in - sen baysiyer (sahibi sayılamaz di. Mademki bay Servetin apartı. manı ve uşakları yoktu; demek ki evlenmesi sırası hâlâ gelmemişti. Bay Servet sevmeğe başlaması $- çin sırasının gelmesini bekliyerek kırkını buldu. İşte tam o zaman ba bası öldü. Kendi de mirasa kondu. Artık yüreğini salıvermek, kendini sevgiye vermek sirast gelmişti. Ne varki kendisinin artık verilecek bir yeri kalmamıştı, Karısı olacak kâa- dna, o kadınım hakkı olan tam ve mükemmel bir insan yüreği, bir in san gönlü va gövdesi değil, fakat Halikarnas Balıkçısı Li mevkili paralı pullu, haysiyetli, bir insan artığı, bir insan posası ve riyordu. Nişanlandı Bu nişanlanmaya alt yapılan hareketler, tıpkı bakkal - dan, bir kilo peynirin veresiye de gil İskat peşin parayla satın alımi kadar dürüst ve haysiyetli oldu. Nişan ziyafetinde bay Servet bir nutuk söyledi Nişanlısına, müda - faanız yolunda kuvvetimi, geçimi- niz yolunda tecrübe ve azmimi, hay siyetiniz yotunda, lekesiz. adımı, namusumu, otorite ve mevkiimi si ze hasrediyorum diye gümbürde- di. Orada hazır bulunan akraba ve davetliler bu sözleri pek yüksek, derin, ve şanlı bularak alkışladı - lar. B” Servet evlendi. Yeni aile ocağı :peklere, halılara, mo- bilyeye bulandı, Böylelikle aile ye ni yeni insanların doğuşuna, ve in- çel) n ni ola - a gös . için sarlettisleri moral enerji; bir iş, bir iyilik yaradaydı haydi ney- se ne denirdi Fakat bilâkis bu efor Is hayat menbal kurutuluyor - du. hayat ateşi © söndürülüyordü. Hayatları bir ilerleyiş değil bir du- Fuş oluyordu. Cennet ancak ona doğ ru uçuldukça cennetken, ona va - rip orada tüneyinee cehennem © luyordu. Bay Servetin karısı, bay Servetin mevkiini, otoritesini hay #iyetini, tecrübesini bay Servete bırakarak, #vden kaçtı Skandal pek büyük olacaktı. Bay Servetin etexleri tutuştu. Hele şü kadının yaptığına bir bakındı. E - dep ve haysiyetine göre bir kadın yahut bir erkek ömründe ancak bir kere sevebilirdi. O da, İhsan'n ne kadar sevgi ve duygu göstrmesi, haysiyeti bozmuyorsa ancak o ka- dar sevgi ve duygu izhar edecekti. Eğer kocasi ve karisı ölürse an - cak o zaman bir ikinci kere sevmek caiz olabilirdi. gün evde hizmetçi kızı Mari- ka yatak odasının tozunu a- lıyordu Birdenbire Bay Servet $ - çeri daldı. Kız paravanın arkasım- daydı. Bay Servet odadan çıkacak diye kendini göstermedi bekledi. Bay Servet koltukların o birine kendini birakarak başmı İki avuç- larına aldı. Karısı çok ayıp etmiş- ti. Bıttabi tanışların hiç birisi böy- le nazik bir noktaya sözle imayla temas etmezlerdi anımma olur şey miydi. Elâlem arkadan neler de - miyeceklerdi? Ona enayi diye kıs kıs güleceklerdi. * İşte bu enayilik bay Servetin çok gücüne gidivordu. Gidip o karısını vurmayı düşündü. Fakat (kanun vardı İnsanı hapishaneye tıkarlar- dı. Bu kanunlar ne anlaşılmaz şey lerdi Efendim?., Evini soymak üze Te gece eve giren hırsızı, canım is. tediği gibi gebertebilirdin de karı na gelince vuramazdın. Karısı eyi nİn eşyası kadar kendisinin idiya! Hattâ sandelyesini, dolabını sata - bilindi de Karısını satamazdı, karı- sı ta o kadar kendi sikıfikı malıydı. Ah keşke karısı otomobilin al - tında çiğnenerek kemikleri parça parça olaydı. Ne karısı ne kendisi haysiyetlerini kaybetmemiş olur - lardı. Hattâ böylece pestili çıkmak la karısı bay Servete karısı için ağ- lar görünmek fırsatını vermiş, ve merhamet ve insan severlik gibi duyguların ızharına vesile tedarik etmiş olurdu. Karısının sesini oturuş kalkışını hs*reladı. Sevdiği için değil fakat ka a... gösterişliydi. İşte bu şeylerin hepsi kendi malı iken, şimdi borsa da acemice bir hareketi dolayisile kaybedilen paralar gibi harrengura diye gürleyip gitmişti. Üstelik her kes ona ahmak, budala, kör, de di- yeceklerdi. Aklında zıyanınm bilânçosunu yaptı. Kendisine ahmak dedirtme- mek İçin, hıç olmazsa karısma da yak atmış olması lâzımdi. Herkes ona aval demelerinden- se, gaddar desinler bari, Çünkü Kaddarlıktan çokluk korkulmaz - yağ Elhamdülillah ki vicdan, din £ man, ahlâk efkârı umumiye hep kendi tarafında idi. Çünkü kendi- si lekesizdi; tertemizdi. Göğsünü rabarta kabarta karısı na karşı dilediğini söyliyebilirdi. Öyle bir gümbürdeyebilirdi ki ka rısının canmı cayir cayır yakar o Bu küleder, duman diye savurtur- du. Onun canini yakmak hakkıy - dı. Onu cezasına çarptırmalıydı. O iş bitince artık sıra kocaman lâf Isra gelirdi Yüksek fikirlere, ve daha sonra affetmelere büyüklük- ler göstermeğe! Ne yazık ki kadın affedilmek üzere döneceğe benze- miyordu. Söylenebilecek gümbürtülü söz ler söylenmemek dolayisiyle bey « hudeye gidecekti. Bu kadar asil ve yüksek şeyleri düşünüp söyli- yebileceğini görünce bay Servet çok memnun oldu. Aynanın karşı. sna Bidip durdu. Elini saçlarınm üzerinden geçirerek burnunu ha « vaya dikti, Arkasındaki ve yanı - başlarındaki aynalar, bay Servetin aksini yüzlerce bay Servete dar - bedip üretiyorlardı. Hepsi trpkı kendisi gibi ağiz açıp kapıyorlar kendisi gibi tavırlar takınıyorlardı. Bay Servet kendini büyük bir sa. londa davetliler arasmda sandı. O. yadakiler de tıpkı kendisi gibi söy lenmesi lâzmı gelen sözleri, durul- ması lâzım glen duruşları tekrar. layıp dururlardı. Bay Servst işte bu yüzlerce in- mim önünde karısını ithama toyuldu. Ağzı kızı; alar ğri kızıştıkça verdi ve » u kadın det mivdi ne, her hal B de Servet beyin bendlayiği &vlenmekle ona ümidinden aşkın bol para, ve mevki vermişti. Bay Servet artık aynada avazı çıktığı kadar atıp tutuyordu, Kendisine da ha fazla mehabet vermek için, ya- tak çarşafmı karyoladan çekip, koskocaman bir kukuleta pibi ba - yna sardı. Masanm üzerinden ma- sa örtüsünü de cübbe Bİbi sirtma taktı. Göğsünü kabarttı, Kollari ni testisapı yaptı. Ne varki söylü » yeceklerini tyketmişti. Her neden. (Lütfen sayfavı cevirinir) a