Çoban Mehmet evvelki sene memleketimize gelen Finlândiyalı rakibiyle güreşirken., Güreş Müsabakaları Finlândiya Güreş Takımı İle Gelecek Ay Karş ılaşıyoruz. | bul ve sları yapıl, şılaşmından b. reş müsb; kuvvetlidir. Serbest Güreş Müsabakaları Nihayetlendi Haziranın ilk haftasında Ankarada bütün mıntakaların iştirakile Ki sın Hariçte 1948 Yılı Olimpiyadı Belgradda Olacak Belgrat, (TAN) — Yugoslavya o - iimpiyat kı olimpiyat o nin son toplantısı anlzasyonu *yü büylik münakaşalarla geçmiş ve ni- hayet şu Karara varılmıştır: Önümüzdeki ıyunlarının Bel - gratta yapılması istenecek ve olim - piyat organi onunu Yugoslav üzerine al. endisi da - yaya gelecek ve Belgrat civarında 150 bin kişi 2- Şök viadı' yapan: Almkn Verkner Yugoslav hükümütin veli üzerine Yugosi GİRESUNDA Yeni Kültür Parkın Plânları Geldi videfa olai insa, TAN) Dibi kö; yusu inde bir artez tır. 99 met bulunmuştur, te, çok mebzul su TAN NOTLAR: Fena Tedbir, İyi Netice ilVermez! Mukannen spor faaliyetimiz, futbol milli küme maçlarına mün hasırdır dersek yanlış olmaz, Ge | çen sene saat gibi işlemiş olan | bu maçlar, bu sene daha başlan gıçtan itibaren hep hâdiselerle dolu geçiyor. Bu hâdiseler Fener bahçenin vaziyeti gibi » kâh mi- zami, kör hakem dövmek gibi zabıtavidir. Fakat hepsi sporu - muzun zararına şeyle, Bir hastayı tedavi edeceğim diye eline alan do , mutlami onun hastalığını tırırsa, tamir edece» ğim diye bir binanın başına ge- çen mimar bir teviye onu yıkar. sa ve bir işi tanzim edeceğim diye yüklenenler onu bozarsa en hafif tabirle muvaffak oltnamış sayılır. Ve hastanın ölmesi, binanın tama. mon yılkılmı ya İşin büsbütün berbat ol i istenmiyorsa bu mu vaffake ola Sporum, dir. Eski halini bir facia diye tas vir edip onu düzeltmiye gelen- lerin elinde sporumuzun aldığı manzara meydandadır. Rekör rakamı, sporcu adedi, müsabaka hacmi, teknik kalite, ve zihniyet bakımından Türk Spor Kurumumun idaresini üs - tüne aldığı spor, düşmektedir. | Bunun aksini isbat edecek maale | sef elimizde ve dilimizde esaslı || | bir delil yoktur. Eğer bu grup dışında kalmış ve muntazam çalışmasının se - arda alınan de- asile yazıyoruz; et (Güneşi, 61 KİLO: 1 Hali meş) 3 Kasımpaşa) 68 KİLO: 1 Hüseyin (Doğ mpaşa), şiktaş). nspor) meresini almış olan süvarileri - mizin parlak o muvaffakıyetleri de olmasa sporumuzun bugünkü halinden nevmit olmamak için «idden pek büyük bir nikbinlik | lirumdar. - e Adanadaki Bisiklet Müsabakaları Bitti rına hazirlanmak Üzere haftada dört renâman yapacaklardır. Boksör Maks Baer, Çocuğuna Kan Verdi Maruf ağır cüsse boksör Maks Ba- «r; bugünlerde endişeli günler geçir- İmektedir. Boksörün beş aylik ziyete gelince doktorlar bebeği kur- tarmak için, kendisine kan şırıngası iya ini ileri sürmüşlerdir. Maks, çocuğunu kurtarmak için ağ | kolundan iki*defa yarım litre mikta. vermiştir. ngadan sonra çocuğun ah raz salâh hâsl olmuştur, İslaks, yavrusunun yy heyecanla Birinciliği kazanan Salâhattin Adana, (TAN) — Çukurova bi- siklet birincilikleri bu hafta yapılan yarışlarla neticelenmiştir. Son mü - sabaka Mersin — Silifke arasında yapılan 125 kilometrelik yarıştı. Bu yarışta, Adana İdman yurdundan B. — (Salâhattin Tüzmen birinciliği ka- zanmıştır. Selâhattin Tüzmen 936 se İ nesindenberi Çukurova bisiklet şam piyonluğunu muhafaza eden bir genç tir. Adananın bu kıymetli bisiklet - çisi, bütün bölgeler birinelleri belli olduktan sonra Ankarada yapılacak i Türkiye bisiklet birinelliklerine iş- tirak edecektir. BU JLANCIKTA Giresunlular Temsil Verdiler Giresun, (TAN) — Hilâl spor klü- val ile çarpışacağım : ve hiç şüphesiz p edeceğim. İlk Defa Yonca Dikilen Mıntakalar Giresun, (TAN) — Kâyseriden ge- m yonca tohumları bu sene ilk k Şebin Karahisar ve Alu- ları arazisine dikilmiştir. 1 bu hususta çiftçileri tenvir et- n de Giresunun hububat mın tir ra k Li IŞu Garip Dünya: İhtiyar Bir Aslan Öldü filmde rol alan Numa adında e»ir aslan, geçen lerde Holivutta ölmü; Nu ma, çok sakin ve mülâyim, anlayışlı bir hayvanmış Her türlü rolleri, meslekdaşı olan ar- || tistlere hiç bir fenalık yapmadan İl muvaftakıyetle başarıyormuş. Sahi- bi Çarls Gey'in söylediğine göre, Nu- ma bir sözden ve hattâ bir işaretten bile ne demek istendiğini anlıyormuş Numa, 19 yaşında ölmüştür. Fakat, geride 28 yavru bırakmıştır. Bu kü- çük aslanlardan bazıları da artık film lerde rol almıya başlamışlardır. Milletler Cemiyeti tavuskuşu alıyor Milletler cemi yeti, (Cenevre | nün bahçesi 10 kedar dişi göğü tavus kuşu sa- gli tın alınmak ü- zere tahsisat ayırmıştır. Bu kuşlar. | Milletler cemiyeti yanındaki parkta dolaşacaklardır. Kuşları, cemiyetin baş sekreteri olan B. Avenol alacak-| tır. Şimdi Cenevre enstitüsü parkın- da, dişi ve erkek olmak Üzere on kâ- dar tavus kuşu vardır. Bunlardan bir kaç dişi ölmüş, yalnız kalan erkek kuşlar bu ölüm acisile son günlerde yemekten, içmekten kesilmişlerdir. Satın alınacak dişi tavus kuşları, ölen dişilerin yerini dolduracaklar- dır, * Yeraltı tayyare iyonle > i & 'ayyareciliğin. oki inkişaf et- , mesi dolayısile tay | n yare meydanlârı- nm çok geniş ol- ması icap etmek- tedir. Ekseriya, ha va meydanları büyük şehirlerin yanı- başında büyük yer zaptetmektedir. Vasati bir hava meydanı İçin en aşa- ğı 50 hektarlık bir arazi izımdır. Büyük hava meydanları için ise 800 hektar. Büyük şehirlerde arazi »z ve pa- halıdır. Bundan dolayı hava meydan- larının artık yer altında yapılması düşünülmektedir. Böyle bir yeraltı tayyare istasyonu, Amerikada Sekt Lui şehrinde vardır. Yolcular, bu is- #asyona yeraltı galerilerinden gidi- yorlarmış. * İsim Benzerliği Yüzünden Almanyadaki tecrit kamplarından yasılsa kaçarak kendini İsviçreye at mış bir antinazist genç İsminin Al - manya hükümet rçisine benzemesin den dolayı başından © geçenleri bir Fransız gazetecisine anlatmış ve de-| miştir ki: — Ben bir katolik teşkilâtının kâ tib umumisiyim. Bir kağ gün evvel tecrit kamplarından birinin mahpu- su idim. İsmim Adolf Führer'dir Ma atteessüf bu isim yüzünden can siki ci bir hayli hâdiselerin kahramanı oldum. Tecrit kampına ilk düştüğüm gün ismimi kaydetmek için yanıma ge - Jen memur: — Söyle bakalım, soyadın ne?. dedi. — Führer. diye cevap verdim. — Führer mi? Alay mı ediyor - sun? Hürmetsizliğinin cezasını kam çılanmak suretile vereceğim budala... — Emin olnuz efendim benim a- dım hakikaten Führer'dir. — Küçük ismin? -— Bunun için de beni szarlıya - cağınızı zannediyorum. lâkabım A - dol'tür. Memur hayretle hiddet arasında bir hayli bocaladı ve bu komedi bir kaç defa bir kaç yerde tekerrür et - ti. Her kamp değiştirişte, her memur değişmesinde ismim bir bomba tesiri bü temsilkolu gençleri Bulancığı git mişler,“Gördüğüm o cihan,, piyesini ve “Arapça değil mi, uydur uydur söyle,, komedisini temsli ettikten son ra dönmüşlerdir. olân o kazalardaki diğer zeri- k ölmek üzere zirast müdü- ray Alucara ve Şebin Ka- hisâra gitmiştir. yaptı, Ve ben kaç kereler kamçılan- mak tehlikesi atlattım. Adolf Führer iki sene zarfında tam bir düzüne tecrit kampı değiştir diğini de ilâve etmiştir. pe HIK İLERLER TTTEEEEİTETERETİ DERMA AEAMI rma» Genç kadının köpekleri gürültü lü havlamaları ve ulumalarile köy lülerden birkaçını ormana celbet- mişlerdi. Fırtına iki gündür bütün şidde- tile devam ettikten sonra biraz ev» vel biraz sakinleşmişti. Genç kadıhla yabancı erkeğin ce setlerini uzak, çok uzak bir yerde ağaçların altında ezilmiş olarak bulmuşlardı. Bu feci hâdise köyü heyecan için de bırakmıştı. Genç kadın fıkara- lara ettiği iyiliklerle köyde çok &e vilmişti. Ve buna rağmen hayatı- ni ve yaşayış tarzını saran esrar yüzünden yine bu köy civarında bir korku yaratmıştı. Güzel ve genç bir kadındı ğursuz çiftlik) Mikabı verilen çift. Biğe yakın evi yazları bomboş ka- lır ve buraya yalnız kışları gelirdi. Yanında daima sağır ve az lâkırdı konuşan hizmetçisi bulunurdu. Üç tane de,iri iri köpeği vardı. En fırtınalı, en rüzgürli hav: larda yağmura, sise ve kar tipisi- l ne rağmen en tefiha ve en uzak mahallerde görünürdü. Onun bu inanilmnz lari herkesin hayret ve dikkatini cel- bederdi. Böyle fırtınalı günlerde ona teh Tikeli tepe ve geçitlerde rastgelen köylülerin genç ve cüretkârları ar kasından : “Genç bayan seni rüz- gâr uçuracak” diye bağırırlardı. Bu son birkaç gün içinde genç ve yabancı bir adam onun münze- vi hayatına girmişti. Ona gezintile rinde refskat ediyordu. Ve işte bu adam #enç kadınla beraber kaza- ya kurban gitmişti oi Köyün küçük hanında bir masa- nın etrafında hep toplanmış konu- şuyorlardı. Tabli mevzu kaza i Cesetleri kütüğün altından çekip almış olan orman bekçisi: — Bu kaza bana annemden din İediğim bir masalı hatırlatıyor di- yordu. Annem de bunu şimal köy- lerinden olan annesinden işitmiş. Bir değirmeneinin kızının hikâyesi dir bu... Fevkalâde güzel olan Grela'in babası güzel değirmenci kızların şehzadelerle ancak masallarda ev lendiklerini bildiği için hayale ka- pılıp onu bir şehzadeye vereceği günü beklememis ve kısmeti çi- kar çıkmaz kızını Rotterdam'lı şiş- man bir un tücesrına nisanlamış. Greth bu izdivaca razı değilmiş. Nişan merasiminin tesit edileceği akşam büyük ümitsizliği içinde genç kız kendisini hu belâdan kur tarması için rüzgâra yalvarmış. — Rüzgâra mı? — Kesme sözümü. masal unlatı- yorum. Hakikat değil, bir efsane. Evet rüzgâra. Esasen rüzgâr da o- na uzun zamanlardanberi hayran- mıs. Onun gectiği yerlerde eser. Ö- nünde ciceklerin basını eğdirir. a- vaklarının dibine'en #iizel mevve- leri serermis. O sece dâ zavnllı kı zın gözyaslarile kendisine yalvardı ğını duvunca. bir müddet odada da perdeleri sişirerek, örtüleri u- custurarnk dolestıktan sonra, deh- setli ıslıklar calarak, pencereler. den, kamılardan fırlavıp gitmis ve bir daha Rotterdamlı un tüccarı- ni kimse görmemis. Yalnız bu bü- yük heyecan ve ümitsizlik icinde Greth rüzgârın şartını işitmemiş, halbuki rüzgâr onun imdadına ye Fransızcadan Tercüme Ede €-., 25.5.9038 AAA EEMA BAE DANA KEMAL EUR ERSAN, AYE m a, O © w > 3 o 3 — K N < © Ça — N w 9 — tişmek için şu şartı koşmuş. Nişan lanmak şartını!.. Ve bu andan iti” baren Greth rüzgürin nişanlısı ol muş... O günden itibaren güzel Greth'i8 değirmeni gece gündüz döner miş. Rüzgür ona en zengin çiçek bahçelerinden en bayıltıcı koku" Aasalal ama alölkimem ie a en enfes çiçekleri dallarındaB koparıp atar, kendisine selâm ver mek için şapkasını çıkarmakta ge cikenlerin şapkalarını çamurlara | | düşürür, sıcak yaz geceleri pencö- | relerinde tatlı, tatlı süzülür, ba şının üstünde Saçlarının arasindâ gezinirmiş. Fakat maalesef bu saadet uzun devam etmemiş. Bir akşam rüzgâr nişanlısım genç bir şehzade ile ya kalamış. Bunu görünce müthiş bir hiddet içinde kudurmuş, etrafı dar madağın etmiş. Bu hali gören Şehzade işi anla- mış ve: “Eyvah, demek sen rüzgü rın nişanlısısın?” demiş. Fakat ka- çacuk vakit bulamamış, dehşetli bir gürültü ile değirmen devrilmiş, ortalık karmakarışık olmuş ve rüf gâr kudurmuş bir hiddetle genç kızı, sevgilisini ve değirmenin ani kazını önüne katarak uçurmuş, on ları da un tücearını yolladığı yer- lere sürmüş.” Köylülerden biri orman bekçisi- ne sordu: — Demek, dedi kazaya uğrayan yabancı kadını sen de rüzgârın baş ka bir nişanlısı kıyas ediyorsun? Orman bekçisi — Yoo. dedi, böyle birsey de- ize, Sadece eski bir si Bu efsaneyi dinleyen köylüler, Parisli bir tiyatro “artisti olduğu öğrenilen kadinın cenazesi gömül- dükten sonra buz gibi esen rüzgârın yumusadığını ve bir Mayıs rüzdü rı gibi genç kadının mezarının Üs- tünde tatlı, tatlı estiğini farketti- ler. Daha sonraları köylü gör ormanın ve bi yarında âdets ağlar gibi acı, acı inlivarak pemekta devem eğiser, sevdiğinin matemile ağlıvor geldi. İBERGAMADA : Ana Okulu İyi Çalışıyor Bergama, (TAN) — Dört yılda! beri Bayan Safiyenin idaresinde çi lışan ana okulundaki yavrular kır! bulmuştur. Buradaki çocuklar, kend evlerindekinden daha itinalı bir şe kilde ilk okula hazırlanmaktadırlar. J