24 Mayıs 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

24 Mayıs 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

üyük Mustafa Çobana Meydan Çoban Bu Daveti Okuyor Kabul Edecek mi? Amatör güreşçilerimizi ve amatör güreşi sevenleri çok alâkadar xdecek bir meydan okuma meselesi ortaya çıktı. Yarı ağır siklet Mustafa, kendi sikletinde tehlikeli bir rakibi kalmadığına hükmederek ağır siklet Çoban Mehmetle tutuşmak arzusunu göstermiştir. Mustafa ile bu mühim mesele etrafında görüştük. Acı kuvve- tile şöhret bulan Musfta, Çobana meydan okumadan evvel bu işi uzunboylu hesapladığını, iyice tarttığını hissettiren cümlelerle maksadını izah etti. Sözlerinin sonundada şu muhakemeyi yürüttü : — Ben senelerdenberi ayni sıklet te göreşiyorum. Son zamanlarda &ik- letimin zararını görmekteyim. Yani yarı ağırda kalmakla rakipsiz bir va-| ziyete düştüm, Fazla olarak idman e-! decek benim ağırlığımda, yahut bi- raz daha hafif arkadaş bulamiyorum. Mütemadi Çobanla antrenman yap- maktayım. Benim gibi, Çobandan bir parça hafif olan güreşçinin mü- temadi ağır bir insanla idman etme- si tabiatile yalnız Çobana idman ver- mek vaziyetini ortaya koyuyor. Bu sıralar sikletim de, idman kıvamım | bozulmadan bir parça artabilir. Ni- hayet karar verdim, Çobanın idman- cısı olarak çalışacağıma onun rakibi olarak çalışmayı tercih ettim. Bu be- nim hakkımdır. Eğer ben, ağır siklet olsaydım, kendimden bir sınıf hafif müsabakaya davet ede- mezdim. Halbuki benden daha ağır arkadaşıma meydan okuduğuma Na- » İbepler ve ne ile reddedebileceğini zannetmiyo- rum. TAN: Mustafanın kendinden bir İyukda sınıftaki arkadaşile ciddi bir müsabakada karşılaşmak arzusunu tabii bulmalıyız. Bir güreşçi bazı s€- değiştirebilir. sözler telâkki edemiyoruz. edilmiş bulunan bu rekabet den Iki güreşçinin klüpler de istifade edebilirler. 'derasyonun bu vaziyeti mahzurlu bulmasına ihtimal vermiyoruz. Hangisinin yeneceği meselesine ge- lince, senelerdenberi Çobanla muhte- Mf idmanlar yapmış olan Mustafanın elbet te bir düşüncesi ve kanaati ol- duğunu kabul etmeliyiz. zaran onun bunu herhangi bir baha ban nasıl cevap verecek? Üç Şehir Atletizm Müsabakaları Ankara Şehir stadında Ankara, İz- mir ve İstanbul atletleri arasında ter- tip edilen müsabakalarda İstanbul at letleri mevcut 16 müsabakanın 12 sinde birinci gelmek suretile 205 pu- van İle birinci, 143 puvanla “Afıka- ra a) 83 puvsnla İzmir üçüncü rdır, Büyük bir alâka İle takip edilen bu müsabakalarda İstanbuldan Recep,| 800 metrede, Ankaradan Faik 110 mânislı da eski rekorları egale ede- rek iyi birer derece yapmışlardır. Teknik dereceleri Yazıyoruz: 100 METRE: Nazmi (İstanbul) 11.5, Necati (Is- tanbul), 200 METRE: Gören (İstanbul) 233. Muzaffer İstanbul), 400 METRE: Cemal (İstanbul) 53.2, Galip (An-|k Rumenlerle Oynuyor Geçen senenin milli küme şampi- yonu iken bu sene futbol federasyo- nunun kararile milli kümeden çıka- alkranlarile maç yapmaktan menedil mek süretile teknik kiymet düşarn. mek istenilen Fenerbahçenin bu pa- zar Rumanya şampiyonasında fina- list olan maruf Tamşıvar takımile çarpışacağım memnuniyetle öğren- İdik. Malüm olduğu üzere Tamşıvar, Ma car hududunda ve irken Macarlarla meskün bir şehir olduğundan oyun- cularının kısmı azamı Macardır. Kendilerile iki maç için mutabık kalınan Rumenler, birinci karşılaş malarım pazar günü Fenerbahçe sta- dında Yapacaklar ve alınan neticeye yöre ikinci karşılaşmanın hangi ta- kımla olacağı taayyün edecektir. ———— kımı, kara). 800 METRE: Recep (İstanbul) 1.5016, Galip (An- kara). 1500 METRE: Recep (İstanbul) 4.14, Galip (An- kara). 3000 METRE: Artan (İstanbul) 1634, (Ankara). 110 MANİALI: Faik (Ankara) 15.6, Yavru (İstan- bul). 4 X 100 BAYRAK: İstanbul takımı 45,3, Ankara takı- mı. 4 X 400 BAYRAK; İstanbul takımı 3304, Ankara ta- Mustafa GÜLLE: İrfan (Ankara), 13.43, Cihat (An- kara), DİSK: Yavru (Istanbul) 36,8, Sayvan (stanbul), CİRİT: Melih (İstanbul) 52.93, Şerif (İs- tanbul). YÜKSEK: Pulat (İstanbul), 1.80, Jerfi (An- kara). TEK ADIM: Süreyya (İzmir), 6.47,-Vedat (İz- mir), ÜÇ ADIM: Fethi (Ankara), Abdurrahman (An kara) ANKARA ar YARIŞLARI : Ankara at yarışları bu hafta da muvaffakıyetli geçmiştir. Resmimiz müsabakaları seyreden seyircilerden bir grupü göstermektedir. Coe Luviz Hasmını Nasıl Deviriyor? mecburiyetlerle sıkletini Mustafanın yukarda saydığı şeyleri pek boşa atılacak gibi Mücadele sporunun esasında kabul | hissin- mensup olduğu İkisi de amatör olduğuna göre, fe- Bakalım, bu meydan okumıya Ço- Fenerbahçe Bu Hafta rılan, üstelik milli kümeye mensup! İ Büyük dövüşe gün geçtikçe yakla- şiyoruz. Haziranın yirmi ikisinde A- merikada yapılacak ağır sıklet cihan şampiyonluğu hazırlıkları temam- lanmak üzeredir. Amerikalı zenci Coe Luviz'le Alman boksörü Şime- ling arasında olacak bu dövüş için şimdiden milyonları geçen bahsi! müşterekler tutulmuştur. Amerikalılar zencinin kazanaca - ğı kanaatindedirler. Bu vesile ile İ zencinin karşısına çıkan son rakip- lerinden Natam Men'i nasıl bir ium- rukla düşürdüğünün sinemasını ko- yuyoruz. Siyah boksörün sağ yum- ruğumu ne kadar bütyük bir sürat ve kuvpetle yapıştırdığı ve koca beyaz boksörün nasıl devrildiğini bu re- simlerden sıra ile takip etmek ka - bildir. AKSARAYDA: Bir Lâhid Bulundu Konya Aksarayı (TAN) — Dava- vekili Hasan Uğurun Ulüervah ei - Varındaki tarlası kazılırken bir lâ - hit bulunmuştur. Keyfiyet hemen hükümete haber verilmiş; belediye reisi, malmüdürü, ortaokul müdürü, maarif memuru ile emniyet komise- rinden mürekkep bir heyet huzurun- da kazıya devam olunmuştur. Lâhit meydana çıkarılmış, 230 santim v- zunluğunda ve kapağının havuz şek linde olduğu görülmüştür. Lâhidin içinden, topraklar arasından gayet zarif bir vazo, şişe benziyen 25 san- tim uzunluğunda paslı demir bir çu- buk çıkmıştır. Halkevi gençleri galip Konya Aksarayı (TAN) — 19 ma- yıs bayramı münasebetile Halkevi spor kolu gençleri ile ortaokullular bir voleybol maçı yapmışlardır. Hal- kevi gençleri galip gelmişler ve Ata- türk büstünü amışlardır. TAN Suya Karşı Amansız Bir Harp (Başı 5 incide) nı seyrüsefere müsait bir hale koy- mak projesi bitmek üzeredir. İş bu sene azaltmaya konacaktır, Şim dilik bir suyumuzu seyrüsefere uy gun bir hale getirmeğe ait proje- miz bundan ibarettir. İleride Kızılırmak üzerinde tet- kikler yapılacaktır. Bir Holandalı ın düşüncesine göre Kı nlirmak üzerinden Sivasa kadar senede iki, diğer bir noktaya ka- dar da senede dört ay gemi İşlet- mek mümkündür. 4 — Susığırlık deresinin ıslahı- na ve iki taraftaki arazinin sulan masına ait etütler bitmi: 5 — Manyas gölü bir su ithar hazinesi diye kullanılarak Karade renin iki tarsfındaki arazi sulana- caktır. Keşif kollarımız zemin üze- rinde projeler hazırlıyorlar. 6 — Bakırçay! mansaptan başlı- yarak Soma boğazına kadar feye- Zanın önüne geçmek ve etraftaki bataklıkları kurutmak işi azaltma ya konuldu. On gün sonra müddet bitiyor. 7 — Gediz: Kasaba, Salihli, Ma- | nisa ovalarının sulanması için Mar mara gölü bir hazine haline geti- rilecektir, Buna ait projeler azalt- maya konuldu. Postalarımız kanal- ların projelerile uğraşıyorlar. 8 — Menemen ovasının sulama kananallazı projesi Keşit ya- pılıyor. Netice azaltmaya konacak tır. Büyük Menderes: Havzayı sula- mak için biri Çalda, biri Çine çayı | üzerinde iki baraj yapılacak. Her | iki yerde jeolojik tetkikler ve son- devam ediyor. Dursunludan kadar evveles mevcut ka hal uzatılıyor. Ameliyat bitmek ü- zeredir. Sarayköy - Yenipazar - Ko çarlı ovalarının sulama projeleri de bitmek üzeredir. 9 — Malatya: Derme suyunun regülâtör ve anakanalın en mü - hilm kısmı ihale edildi, inşaat baş- ladı. Geri kalan kısmının etüdü devam ediyor. Sultan suyunun 1$- Ishi ve suyunun artması için Sür- | gü suyunun mecrasını degişurmek | ameliyatı azaltmaya konmustur. Sultansuyu istikametindeki ova ta mamile sulanmış olacaktır, 10 — Adana: Bütün ovanın Sey han sularından istifade ile sulan- ması için yapılacak regülâtör pro- Jesi bitmiştir. Keşif yapılıyor. Bu regülâtörlerden başlıyarak sağ ve solundaki anakanal ihale edilmiştir. Inşaat devsm ediyor, Şimdi feye- zanın önünü alacak üç kanalla su lama kanallarının etütleri yapıl- yor. Bunlar da üç ay içinde nakasaya konulacak ve, 1941 sene- sinde bitmek üzere tam faaliyete geçilecektir. Bu tertibat sayeinde pamuk hav- Zamizda 150,000 hektar sulanacak, 20,000 hektar kıymetli arazi kaz: nilacak ve 65,000 hektar hemen de vamlı bir feyezan tehlikesinden | kurtulâcaktır. Bütün bu projeye on altı milyon İira sarfedilecektir. Halbuki feyezanların önüne geç - mek ve muntazam sulamayı temin etmek suretile bu proje bir tek se nede on altı milyonluk bir kıymeti kismen koruyacak, kısmen yarata- cak bir mahiyettedir. 11 — 'Tarsustan Mersine kadar olan arazinin sulanması için Ber - dan üzerindeki regulâtörlerle ana- kanal ihale edildi. İnşaat devâm e- diyor. 12 — Aziziye: Çayır ve at yetiş - tirmek maksadile Zamanti suyu ü- zerinden ufak sulamalar temin edil miştir. 13 — Yeşilirmak: Tokat ovası - nın sulanmasına sit regulâör ve a- na kanal projeleri bitti, Azaltmıya konuldu. Erbaa ovasile Merzifon ovasının da zemin üzerinde pojele ri bitmiştir. Simdi keşfi yapılıyor. Bittikten sonra Niksar ovasının su- lama ve kurutma işlerile uğraşı. lacaktır. Sahil kısmında da Bafra ve Çarşamba bataklıklarının ku - rutulması ameliyatı devam ediyor. 14 — Sakarya: Kütahya, İnegöl, "Yenişehir, Eskişehir ovalarının ve Sevitgaziden başlıyan bazı ovacık- ların sulanması etüdüne bu ene başlanılacaktır. 15 — Aras: Ruslar tarafından ya- pdan Serdarabad barajında hisse mize ait suyu alıp İğdir ovasını su 24-5-0938 Balık İle Kabak Yazan: Halikarnas Balıkçısı EKERSEN» ehiroğlu adasına doğru gi- Ş diyorduk. Bir gomina önü- müzde bir uçar balık fırladı. Şim şek gibi parladı, battı. Ötede deni ze bir martı daldı. Akdenizin ak- lığı sanki derin maviye sevgisin- den, mavi içinde intiher etmişti. Sevilen bir şeye atılınıldığı gibi, bütün özleyişlerimizle; kıyıya git gide sokulüyorduk, Bu ada değil di zaten, gökten denize düşmüş bir cennet parçasıydı. Yara gönlü Ege ortasında, aşkla, çi le, yeşillerle, şarkı ile çıldirarı patlamış, ve en vurdum duymaz Wkaydi ve acz6 ateşli bir hamle tadıni tattıran bir manzara yarat muşta. Deniz; gök gürültüsü ve beyaz köpük hâlinde kıyıya döşeniyor» du. Hiç ses çıkarmadan bursya ge Ten soluğ candan dile tiyor, ruhuna tercüman olan şar- kısım bağrını papşslıyarak yük seltiyordu. Uzaktan ördük Kö kazik mia, elazi yaldlzı gevisi deril kebarında çırçıplaktı. Yanaşmak- ta olduğumuzu farkedince kaçtı, Beyazlığı yeşiller arasında kay boldu. Birdenbire Ada bize geçit verdi ve koynunu açtı. Orada koy kendini denize yuva yapıyor, kı- Yı, yeşili mavilere çelenk oluyor- du. Kayık içeri dalınca, solugan- ların gürleyişi, geçmişte, hâtıra di yarında kaldı. Cennetteydik. Yer yer masmavi ve pembe yeşil bir deniz 9 kadar berraktı ki otuz ku- laç derinde mucizevi deniz hebat- larını, yüzüşen balıkları ve onla- rın gölgelerini, dalgaların harele- buraya gelince hı geliyor ve- sesini salıve- | diği dip kumların açık avucumu zun içine bakarmış gibi seyredi- yorduk. Manzara o kadar güzel- di. Mavi çiçekler incecik kanatla rile adayı göklere uçuracağa ben- ziyorlardı. Sarmaşıkların yükse. len her sarılışı, bir kumrunun çark ederek ötüşü gibi, dolana dolana bu yeşil yer yüzünün ko- kusunüu mavilere vermeye vürağı. yor. gibiydi. irdenbire fısıldayan Bâhur ormaninin burcu burcu ko kan ruhu sankt renk olmuş tâ, bir Okyanes derinliğini andıran gö ğün mavisine dalmış gibi, y mavi, pembe kuşlar göklere sa ruldu. Kuş alayından ziyade 6 lamak için tünel ve diğer inşaat münakasaya konulmuştur. 16 — Erzincan; Fıratın sağ ve $ol sahilindeki bataklık kurutma projelerinden sağ taraftakiler in- şaat halindedir. Sola ait projeler bi tiyor. Yakında azaltmıya konula - caktır. 17 -- Göksudan Silifke ovasına sulamak projesi üzerinde postaları. mız çalışiyorlar. Görülüyor ki, 17, 18 cephede ya keşif kolu veya inşaat faaliyeti var dır. Demek ki, su siyasetimiz de i- lerliyor ve yer yer zafer, yaklaşı - yor. Su harbinin bu ilk ve mühim safhası üç sene içinde tamamile ka zanılacaktır. Memleketin jeoloji, iktısat ve sağlık bakımından sima» s1 bu sayede tamamile değişmiş o- Jacaktır. mandan fışkıran bir hava fişeği idi. Bir renk volkanı. Bir tütsü, bir düman, bir alâimi sema, Dü- man gibi çarkettiler, dolandılar. İşık! Işık vardı. İnsan havayı te- neffüs ederken, kuş cıvıltısı, Çi- çek kokusu, gök mavisi, ve ışık te neffüs ediyordu; süküt teneffüs e- diyordu. Çünkü burada bir kuş öt se, bir dalga fısıldasa sükütu boz muyor, tamamlıyordu. Denize baktık, skars alayı, gü- neş hüzmeleri, ve gümüş oklar gi- bi geçtiler. Onların ardı sıra uzun bir altın üstüvane kaydı, geldi. Küçükleri kovalıyan bir ejder; bir Vlahos azmanı. Kayığın suda- ki gölgesinde birdenbire taş kesil miş gibi hareketsiz durdu. Arkadaşım bir balıkçı idi. Yani kedi kadar sabırlı, ve bir midye kadar geçen vakitten bihaber, Fa kat aklı balıkta mı idi? Geçimini te min etmek için mihaniki surette mahkümu bulunduğu hareketleri bir otomat gibi tekrarlıyordu. Maya parçası taktık. Valtayı denize at tık. Balık yemi birden kaptı ki, ip çekildi. Kayık devrilecekmiş gibi bir yana dayandı. Sonra pru- yası denize gömülerek son süri le ilerlemiye başladı. Arkadaşım, “bu olmadı, ya İpi koparacak, ya bizi batıracak, kabağı bağlı İpin ucunu koskoca- man bir su kabağına bağladık. Balık kulomayı harıl harıl aldık- kabağı da “şrak” diye k. Kabak koyun ayna gibi sathında yarısı çıkmış gibi sızlandı. Sağa fırladı. Durdu. Hop ladı. Sola saldırdı. Denizleri kö- pürte köpürte koştu, Yine durdu. Düşünüyordu galibal Fakat çok sürmedi. Kabak bir- denbire derinliklere daldı. Gözden kayboldu. Tâ kırk elli metre öte- de havaya fırladı. Denize bir şa- mar atarmış gibi yine denize düş tü, Tosporlak, ve içi kof ka - bak, &i şuur ve zekâ sahibi ol- muştu; canlı idi. Balık çekince, gi diyordu, dalıyordu, balık durunca balığın başını yukarı çekiyordu. Saatte 60 - 70 mil süratle en şe- şırtıcı kavisleri, taklaları, ve baş- ka hareketleri yapmak kabiliye- tinde olan koca deniz ejderile, yer ünün en zeki adamı, bu su ka bağı kadar zekâ, maharet, ve an- layışla mücadele edemezdi. Koca canavar düşmanından kur tulmak iyle acık denizin hür rivetine, engin ufuklarına atıldı. Fakat çenesine sülük gibi yapı- şan ve lâstik gibi sürünen bu ağır- lığın tesiri altında durakladı, te- reddüt etti, Sağa dedi olmadı, s9 la dedi daha beter oldu, biraz ge riledi. ileri fırladı. Derinledi, ka ranlıkların bağırında kayboldu. Kabağı kulac kulac derine sürük- ledi, Fakat “ha öldü” diye yavaş layınca kabak haşını yukarı cek- ti. Vlahos kızdı. Olanca ap yüze, güneşe doğru saldırdı. nizden dışarı atıldı. Havada ei müşi bir takla kıldı. Bu iş bir iki saat devam etti, Artık sersemlemiş gibi, su ka- bağı denizin yüzünde fırıl fırıl dönmiye, küçük daireler çevirme ye koyuluyordu. Küreklere davra (Arkamı: Sayfa 8, siten $ te)

Bu sayıdan diğer sayfalar: