23 Mayıs 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

23 Mayıs 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YAZAN: “ Şamili Mağlüp Etmek imkânsızdı R 8 Generali, şuna'iyice hük. et Sr ki; (Şamil) i, yalnız silâh ABLÜp etmek mümkün değildi. ny Yu aç bırakabilmek, si- İetireceki mübim bir tesir husule kartaz ti. Şuhalde, bu çetin ha,,, vYasINI her taraftan ihata bu. At€ş ve çelik çemberini biraz baki, “reltmak, Şamilin, vakit e Bizliden gizliye istifade et- h aka genel bulunan en küçük b bile sımsıkı kapatmak el Üneral Grabbe; en evvel gözü- ka ir kulesini okestirmişti. biter, burada bulunan fedai mü- Ne Rus Avcılarının yaylım ateş- yu hiçe sayarak geceleri dere- 4dar inip su almakta devam *kte idiler, Koca Çar ordusu *ölenir gibi yapılan bu cüret- a harekete, artık nihayet ver id, | hara bu kule; kartal yuvası ha” demir anahtarı mâhiyetinde kak 9 yüz fedai müridi içinde pi ile ha eli yan bu taş bina yıkılmaz ve Mitkiler de dağılmazlarsa, ora- kal Dir adım bile ilerlemek müm- *R değildi, Şi ya hir bir hücüm neticesinde, A- Y zaptedildiğini haa, VEL arzetmiştik. İşte bu te- e, dan, ancak tek bir adamin içi genişlikte, kaya sırtına a- $ bir yol Surhay kulesine doğ ku, ıp gidiyordu. Buna binaen Ye hücum edecek kuvvetlerin, Vee bu yoldan istifade geliyordu. ral Grabbe, bir tecrübeye Şek istemişti. Evvelâ bir fedi* “ğü hazırladıktan sonra, bir ge- 4, li karanlıkta bu bölüğü ses- ig sadasız, bu yoldan ilerletmiş, igin bulunduğu kayayı, her ta- 1.“ çevirtmişti. Müritlerin ateş- ilden masun yerlere yerleşen | e lük cİradının vazifesi, bir gün İt yapılacak bombardımanda, > len çıkacak olan müritleri, bi- birer avlamaktan ibaretti. i,— terasalarının etmesi ha ziranın 29 uncu günü, üç Rus ve yası birleşmişti. Bütün şiddet, ç Süratle açtıkları ateşi, yalnız m bay kulesi üzerinde teksif et - yerdi Nihayet insan elile ya- > Miş olan bir binanın, üç batar- İDİN ateşine yarım saat, bir saat.. ».YAİ, pek pek iki saatten fazla- dayanabilmesi her türlü im- KİN haricinde idi Halbuki. Şafukla başlıyan bu 8- 1 zeval vaktinden iki saat evve- '* kadar devam ettiği halde, hi ” tesir husule getirmemişti. En keş Katli tarassutlar neticesinde, ne ede bir inhidam eseri ve ne de tek müridin kuleyi terketmesi Sörülememişti. General Grabbe, hiddetinden çıl- “ücâk gibi bir hal almıştı. — Çare yok.. Bu arı yuvası, an- cebri hücum ile alınacak, Diye, bağırmıya başlamıştı. B itaraflığımızı muhafaza et- n mek için biz burada tekra” İ | Suyoruz. Sözü, bu korkunç hâdi â tin kahramanlarından ve Rus or- SU kumandanlarından Miltoutine tkediyoruz. Hücum kıtalarından tine kumanda eden bu zat, vaka- YI tasvir ederken, diyor ki: a, Öğleden evvel saat 9 da Kurin “yından iki tabur, kulenin bu - ihduğu kayanın dibine vardı. Gö- illü, efrat, 40 derece meyilli ka- a, cüretle tırmanmıya başla- Yukarda. Dağlılar tarafin- YAN üstlerine atılan taşlara ve bü- ağaç parçalarına rağmen, ka- Yalârı hızla tırmandılar. Lâkin, bu “yanın öst parçası, ileri doğru ç- Me Yapmış ve kenarı bir kaç a» dümdüz bir kısım halinde i- dilay, Nisancılarımız burada da dürma- lar. Biribirlerinin omuzlarına çı- Tak, tepeye atlamıya çalıştılar. dı AE ie - No: 67 — Yalnız Silâhla Surhay kulesi civarında Şami Ancak kayanın üstüne ve böylece kule duyarının dibinde, Dağlılarla karşılaştılar. Dağlı Türkler, büyük bir sükü- belle nişancılarımızın üzerine &- tıldılar ve bunları, ellerindeki kes- kin kılıçlar ve büyük Dağıstan ka- malarile doğramiya başladılar. Sol yanda, küçük bir siper vardı. Mürit ler, bu siperden de büyük bir so- ğukkanlılıkla ateş ediyorlardı. Top çularımız, o kadar uğraştıkları hal- de, bu siperi bir türlü bulamamış- lar, tahribe muvaffak olamamış lardı, Hücum kıtasının vaziyeti, son derece ehemmiyet ve nezaket kes- betmişti. Kıtanın bütün efradı, bu rada mahvolup gidecekti, Bu felâ- ketiri önüne geçmek için topçular, büyük bir faaliyete girişmişlerdi. Bataryalarımiız, ayni noktaya mü- temadiyen yaylım ateşine devam etmektelerdi. Halbuki, bu müthiş bombardı- man da ayrıca bir tehlike teşkil e- diyordu. Her yaylım ateşten sonra, birçok taş ve ağaç parçaları, asker- lerimizin üzerine dökülerek isabet edenleri eziyordü. Kulenin üzerini, tutmuş olan toz bulutu, bir müddet için oraya s- ğınmış olan kahraman müritlerin varlığı üzerine kalın bir bulut ge- riyordu. Fakat bu, uzun sürüyor - du. Hücum eofradımız, tekrar iler- lemiye başlayınca, bulutun içinde, korkunç birer hâyal gibi beliren müritler çelik yaylar gibi sıçrıyor- lar, tüyler ürperten nâralar ata- rak, bizimkilere saldırıyorlar. Ye- tişebildiklerini, parçalıyorlar, ye- tişemediklerinin üzerine de, kaya: lar ve ağaç gövdeleri yuvarlıya- rak etraflarına ölüm saçıyorlardı. Saatler geçtiği halde, bu ecel mahşerindeki kaynaşma devam e diyordu, Fena halde hırpalanan, boğuşmadan yorulan, kadroları bo- şalan bölüklerin yerlerine, sık sık başka bölükler gönderiliyordu. Fa- kat bu boğazlaşmanın sonu, bir tür Jü gelmiyordu. Öğleden sonra, saat 4 te Kabarta alayından iki tabur birden, hücu- ma geçirildi, Artık bu dar sahaya, yüklenecek olan bu büyük kuvvet karşısında, yüz mürit nasıl muka- vemet edebilecekti. Hiç şüphesiz ki, bu taburlar, müritleri bir ham- lede devirecekler, derhal ezip öbür tarafa geçivereceklerdi. Fakat ne mümkün? Bu iki ts- bur, ciddi bir hücuma kalkabil - mek şu tarafa dursun, karşılarına dikilen mâniaları bile yenememiş. lerdi. Bütün mücadeleleri, boşa git mişti; Rus kanı ile boyanmış ve sulanmış olan o kaya parçasının di binde, bir deniz dalgası gibi kır. liveren bu tabürlara da, nihayet ricat emri verilmişti, Bu bir tek günlük mücadelede- ki zayiatımız, 2 zabit ve 34 askerin ölümüne, 300 askerin de yaralanma | sile neticelenmişti. Elde edilen men faat ise, tam mânasile, bir “hiç, ten ibaretti. in bir ileri karakolu Bu sözleri söyliyen Rus kuman- danı, hâdisatı çok iyi tasvir edi. yordu. Yalnız, verdikleri telefatın miktarını saklıyordu. Rusların © günkü verdikleri zayiat, her halde zeneral Grabbeyi büyük bir telâş ve heyecana düşürmüş olacak ki, bu neticesiz mücsdelenin raporunu başkumandana gönderirken, yine Ayni raporda: Ge “Miktarını henüz tesbit edeme diğimiz zayiatı telâfi etmek üze re, mümkün olan süratle imdat gön deri Cümlesini il nesini rica ederim ve etmek m yetini hissetmişti. B mişti. Fakat bu zaferin neşe ve JeZ- zetini hissedememişti. Çünkü kah- raman müritlerinden 30 kişi ile bu küçük mürit müfrezesine kumanda eden Ali Beyin şehit olması, Şami lin kalbine çok derin bir teessür ügün, Şamilin zafer tarihine bir yaprak daha ilâve edil. vermişti, (Devamı var) Havuzlar için en makbul nebatlar: Suzambağı ve nilüfer En Güzel Bahçe En iyi Bakılandır I nee bir zevk sahibi olan bah- çe meraklısı, bahçesini yal- nız bahçıvanın bilgisine bırakma- malıdır. Bahçıvan, usta olabilir; fakat zevk sahibi olmıyabilir. He- le görgüsüz, tahsilsiz bahçıvanlar- dan yalnız bir işçi randımanı bek- lemek lâzımdır. Bu gibilerin pratik olarak öğrendiklerini aynen tat - bik etmekten başka ellerinden bir şey gelmez. Çiçeklerin boylarını, renklerini, çimenle, ağaç gölgesi- le, fon dediğimiz koyu renkli a- ğaç kümelerile görünüş ve müna- ebeflerini tahmin edemetler Renkler arasın mezler. Balkon veya pencereler - i uyuşma; den bahçenin görünüşünü, sokak kapısı veya parmaklıklardan dışar- dan görünüşün İntizamıni temin e- debilmek iç kuvvetli ve İsabetli olması rce ağaç ve İe çiçekle yapılan bir bahçenin yanında beş, on ağaç ve fidan ve birkaç yüz çiçekle daha > HEK © G3UJ TL. Ez R i? PEYNİRLERİMİZİN VASIFLARI İstanbul Üniversitesinin Hıfı sıhha Enstitüsü (direktörü Ord. Prof. 7. Hirş) memleketimizde çı- kan gıda maddeleri hakkında © - hemmiyetli bir.bosluğu doldurmı. ya, bu maddeleri birer bi: analiz etmiye başlamış." Enstitünün bu himmeti yürekten teşekkürlerimi ze değer. Şimdiyekadar elimizde bulunan analiz cetvelleri, hep ya- bancı memleketlerde yetişen mad deler üzerinde yapılan tetkikler neticesiydi. O cetvellerde gösteri- len sayıları biz okuduke: yahut lüzumunda yazdıkça, bunlar aca ba bizim yerli mallarımıza uygun gelir mi e teerddüt ederdik. Bu enstitünün Tıp Fakültesi mecmu - ssının ikinci sayısında | çıkarmıya cetvelleri artik kaldıracağından bizi pek sevindiriyor, İlk çıkan analiz neticeleri yerli peynirimiz Üzerine doçent doktor M, Erel ile asistan N. Yurd elde etmiş- lerdir. Bu iki sayın ilim adamı on türlü beyaz peynirle dokuz türlü kaşer peynirini analiz etmişler, Edir - i türlü pey z ve yağsız il , İzmirin, Kara. niri, Kırklerelini Kaşar peynirlerine gelince, adın dan dolayı en basta Balkan kaşar peyniri, fakat yine Kırklarelinden, Bursadan, İzmirden, Karadenizden ve Karstan gelen kasar peynirleri de vardır. Kars bize graviyer peyniri de gönderiyor, bir de krem graviyer var. En sonunda da Çer- kes peyniri geliyor, Bunlardaki maddelerin hepsini gösteren cetveli, tahmin edersiniz ki, burada tekmil tekrar edemem. Yalnız peynirlerden en ziyade iste diğimiz albümin ve yağ bakımla - rından hepsini sıraya koyacağım. Albümin, vücudümüzün teşekkü için en mühim gida ından, tabii en ziyade kaşar peynirleri gibi katıen olanlar daçonların arasında da bu bakım- Çerkes perniri, e 34.98. Bursa kaşa- €r peyniri 31, 52 lareli 28, 40; Kars kasari 27, 22; Balkan kaşeri 25, 42; İzmir kaşeri er 24,20. Beyaz peynirler bu bakımdan ta- bii daha yavan, fakat tulum peyni- ri 26,04 le İzmir kaşerinin ayni de recede albümünli. Ondan sonra $1- rayla: Karacabey beyaz 22.60, dil peyniri 22,32; Edirnenin yağsın 18,77; çayır peyniri 17,58; İzmi- rin beyazı 16.93, Kırklareli beyaz 15.14; temiz bayan peyniri 13,87, Edirnenin beyaz peyniri 13.83, en sonda da lor peyniri 9,45 Encok kalori veren yağ bakımın dan: yine en basta Cerkes peyniri yüzde 53.51; ondan havlca sonra İzmir kaşeri yüzde 33.14; Kars graviyer 3 89 krem graviver 25,93. Beyaz peynirlerin yüzde hesabi le vağ nixheti: Karacabey Kırklareli 20 i ,33. dil 21.34, temiz lor 16,08, tulum 14,77, İzmir beyaz 20,37. envır peyniri 18.63, en son olarak, adı üstünde, Edirnenin yağ sız peyniri 0.71 Peyniri hanginiyetle, yani albü- min için mi, yağı için mi, yerse - niz ona göre seçersiniz, Fakat pey nirin tuzlu olmasını severseniz, Ka racabeyin yüzde 6,62 tuzlu beyaz peynirini yiyiniz. En az, ölçülemi yecek derecede az tuzlusu da çayır peyniri, TE EN YAZAN: ç Lütfi Arif Kenber 4 , mr mr ar rr Sarkık çiçek elması gösterişli, daha zarif hem de çok k bahçeler yapılabilir ilince her şeyden evvel iyi bir styl ile yapılmış olması lâ- zımdır. Yoksa içine fazla fidan, ağaç ve çiçek doldurmak ve böyle bir bah- çeyi kalabalık bir nebatat bahçesi. ne çevirmek, bahçe yapmak demek değildir. Şuna buna yaptırılan bah. çe plânlarının ekserisinde bu kusur görülüyor. Böyle bahçeler on sene sonra orman haline girer, Bahçe sulamak sporu ahçelerde sulama zamanı da B ima akşam vaktidir. Bunun #ebebi ikidir. Akşam serinliği baş- layınca verilen suyun büyük bir kısmı buhar haline geçmiye vakit bulamadan fidanlar tarafından e milir. Hem su ziyaa uğramaz, hem de toprak ve nebat serinlemiş. bes- lenmiş olur. Diğer sebep te yaprak- ların, dalların güneş tesirile 1sın- ması ve üzerine dökülecek suyun tesirile bir reaksiyon meydana gel mesidir. Böyle bir reksiyon de - vamlı olursa nebatın fizyolojik ça- lışması intizamını kaybeder. Bun- dan dolayı sulamayı daima güneş batmak üzere iken yapmalıdır. Su- lamak, işi ayni zamanda mükem- mel bir spordur. Yalnız sulamayı hem hortumla, hem de su kovala- rında su taşıyarak yapmalıdır ki, kolların, vücudün hareketlerile tam bir spor yapılmış olsun. Üstünüzü ıslatmamak için de bir bahçe göm- leği kullanırsanız bu işten hiç şi- kâyet etmezsiniz. Bahçeyi sular - ken ağaçların yapraklarını, fidan- ların çiçeklerinden başka her tara- fını ıslatınız. Bu suretle yaprakla rın, dalların üzerinde topl mış 0- lan tozların yapraklara zarar ver. mesine mâni olursunuz. Şu kadar ki, suyun yüksekten, âdeta yağmur yağıyormuş gibi ince damlacıklar şeklinde dağılmasına itina etmeli. dir, Sert saçılan suyu toprak eme- mez, bu sü zarar olur gider. Bahçelerde küçük havuzlar : B ahçe ve parkın büyüklüğü- ne, şekline göre muhtelif şekil ve boyda havuz yapılmalıdır. Havuzdan maksat, suyu bir yere toplayıp kullanmak değildir. Ha - içinde bir süs olarak in için yapılır. Böyle ha- içine de de yaşıyan çiçekli ve çiçeksiz bir çok Darin ve güzel çiçek açan fidanlar diki- lir. Fidanları saksı veya fiçi içinde olarak havuzun içine koymalıdır. Küçük hav nebatlar'dikmemielidir. Havuz içir en makbul neballar sarı renkli su zanbağı, nilüferin beyaz, pembe, mavi renklileri, su süseni, kala cin e krem çiçeklileri, kal- a'lar, Bütomüs'ler, Kip- püris'ler, Alisma'lardır. Bunların her biri yaz devamin- ca çiçeklenirler. H. kadar kırmızı ve m tatlı su balıkları ko lıkların vi li olmasına dikka retle de h lara, çok büyüyen içe zlara beş, on ez cinslerden malı ve bu ba- ürer uzlarda sivrisineklerin birakacağı yumurtaların ça rak, böcek haline geçmesinin önü alınmış olur. Havuzların suyu an- ok pislendiği zaman tazelen- r. Bunun için evvelâ balık- ları çıkarmalıdır. Havuzlarda A- rap saçı denilen yeşil Alg'ların ya- şamasına meydan. vermemeli ve daima bunları temizlemelidir. Sarkık dallı ağaçlar : ahçe ve parklarda dikilen B dalları ve yaprakları sar- kık fidan ve ağaçların husule ge- tireceği güzel manzarayı bilmiyen bahçıvanlar, bu ağaçlara rağbet et mezler. Halbuki su kenarında bir salkım söğüdün güzelliği hiç'unu- tulmaz. Böyle sarkık dallı, yaprak. lı ve çiçekli nebatlara ağlayıcı “PW derler; Koyu renkli ağaçlar a- rasında veya ön ta ağaçlar dikilirse bahçenin güzelli- ğini artırır. Havuzların “kenarına kadar sarkan bu gibi ağaçların ta bii güzelliklerine doyum olm Sarkık dallı ağ cinslerinden olar. rör fında plörör wr arasında çar da vardır. Bu sınıf ağaçlardan bazıları tek veya küme halinde d mı kameriye, h; çelerin kenarlarına & raklarının inceliği, rengi yerlere, bir kıs- gösteri- $i itibarile en makbul cinslerin çe- şitleri arasında Jağon kirazı, sarı salkım, isfendan, sarkık meşe, diş budak, sofura, sarkık dat, ceviz, fındık, kayın, akasya, Rozenskisna, ıhlamur, salkım söğüt çiçek elması gibi cinslerin çeşitle- ri seçilebilir. Çam sınıfından da sarkık Sodrus'lar, çamlar, köknar inler yalnız geniş ve büvük parklarda münferit olarak diki) - mek için çok aranılır.. Sarkık a. Zaçların bakımı diğer ağaçların ba kımı gibidir. Yalnız salkım söğüt su kenarından hoşlanır, karaağaç

Bu sayıdan diğer sayfalar: