EY di dim ailaiaii TAN Hint Dünyasının Meşhur Simaları orana si) ez, fakat itirazlarını terbiye da- : Yazan: ; j ii e. ei Halide Edip: MA amia'daki konferanslarıma riyaset edenlerin dördü müslüman, dördü Hindu idi. Bun ların bazısını yakından tanımak fırsatını bulduğum için kısaca por trelerini çizeceğim. Bunlar arasın- da Mahatma Gandi ile Dr. Ensa- riden, Hinduizm ve İslâm mevzu unda uzunca bahsedeceğim için onları hariçte bırakıyorum, Sera- cino Naydonün portresini de ka- dınlardan bahseden sütunlarda çiz dim. Hindu dünyası büyük simalarla doludur. Sırf siyasiyat bakımın- dan değil, fikir, ilim, sanat ve iç- timai kalkınmalarda bunlar bir as Ta yakındır fedakârlıkla, kabili- yetle ve “metot” dahilinde çalışı- yor. Burada takdim edilecek si- maların biri siyasi, biri fikir a- damıdır. İkisi de muayyen cere- Yanların bariz birer nümünesidir, Dr. Bagvan Dos'ın evvelâ kelime ile resmini yapmıya çalışacağım. Uzun boylu, çok zayif, saçları ve Sakalı uzun, tepeden tırnağa ka- dar beyaz giyer, Esvabının her Parçası Hindistanın yaptığı malla- Tin en güzelinden, hattâ en kıymet lisinden seçilmiştir. Gözleri bütün Hindu (mystic) leri gibi sizin gör mediğiniz bir yere bakar. Dalgın gö Tünür, iyi konuşur, onu Hindista nın başka (mistye) lerinden ayı- Tan şey zarafeti. temizliğidir. Çön kü Hintli mistik; ister müslüman, isler Hindu olsun, ekseri çıplaktır, O Nirlerem hattâ vücutlarına kül ve Şamur sivarlar D öktor Barvan Das Amerika da ve İngilterede eserle- File tanınmış bir filozoftur. Sans. grit lisanında eski Hindu eserle Tini nasıl baştan başa bilirse Mes- Beviyi ve Kuranıda öyle bilir. Bundan başka Uzak Şark ve Av- Tupa felsefesini, edebiyatını için- den bilen bir adamdır. (Syneretism) yani terkip, Hindu zihniyetinin en bariz hususiyeti- dir. Bunu Bagvan Das ta kuvvetle İssedersiniz. Ve bu adamın eser- lerini, şahsiyetini tetkik ve tahlil e- İz muayyen bir Hindu gru- Punun başlıca iki emeli ile yüz- Yüze gelirsiniz: 1 — Hindistanın vahdeti. Bunu £,Sihlerin birliğinde arar. Ve bu Tini (Essential Unity y Religu- <8” İsmindeki kitabında teşrih e- YE İslâmiyet ile Hinduizm biri- e çok başka hattâ şekil iti- kat le biribirine zıt şeylerdir. Fa a Bağvan Das burada şekilden pe fikir arkasından gitmiştir. ki İbizm'in başlıca eserleri içinde Meş > fikirlerin eşini Kuranda, mış Ev'de bulmuş, bunları topla m Bu kitapta Farisi, Arapça antsrit lisanında böyle biribi- hür, #Yni birçok parçalar görü- Rea İkinci mühim eserinde yeni Mi Ne esas üzerine bina et- ni a ediğini izah eder. Yani o- taa polisini temsil eder. Bu ki 1 “Ancient Versus Modern Yü (2) dir. Bagvan Das Sos- İP. Fakat nev'i kendine ve dir, “İRİ Hintlilere münhasır- Tesiya, Ser Hindu cemiyet ve felse Amı i Sosyalist €sas ve şekilleri Bünkü muasır esaslar ve etle mükayese etmiştir. Bildir. çe Das hareket adamı de- der” tai a Dumİ münasile “LU. kü), Bugünkü Hindistanın temelini Garpten gelen ideolojilere göre kurmak istiyen Bullabhai Desay lâkadar eden noktasi*“Sinekli Bak kal, daki “Vehbi Efendi, örneğine gok benzemesidir. Miyhit şartlar. nın verdiği Fenk ve hususiyete rağmen galiba insanların arasında tedavül eden bazı fikir ve imanla rın mahiyeti hiç coğrafi değil, Bag van Dasın bizim “mistik, lerden bir tek başkalığı var: O daha ter- kibi, daha tahlili, daha iman ve dü şüncesine bugünkü ihtiyaçlara gö- Te pekil vermeyi bilmiştir. Dr. Bagvan Das Behares mebu- sudur, Biretni Desay Bagvan Das tan daha muasır bir sima- dır. Çünkü o bugünkü Hindista- nin temelini daha Garpten gelen ideolojilere göre kurmak ister. Bullabhai Desay 1935 te kongre Partisinin reisi idi. Siyasete yeni atılmıştı. Daha evvel Bombay şeh rinin en parlak ve en çok para kazanan davavekili idi. Bu yenili- ğe ve Hindular arasında riyasete gelebilecek kabiliyette adamların Sayısına nazaran bu intihap onun ne kadar emniyet ve şöhret kazan mış olduğunu isbat ediyordu. Fa- kat biraz da Bullabhai Desâyın temsil ettiği akidenin 1935 te hö- kim olmasının tesiri olmuştu. O sene Hindistanda Liberal ve Ka- nuni bir hava esiyordu. Beni alâ- kadar eden ilk şey onun isminin arkasındaki (Bay) sadasi oldu. Bir gün sofrada sordum: - İsminizin mânası nedir?” €vvelki evlâtlarını hep kaybetmişler, onun için uzun ö- mürlü olsun diye bana bu ismi ver mişler.” “— O halde”, dedim, “sizin adı- nız Durmuş: Biz de Anadoluda ço- cuğu yaşamıyan ana baba oğulla- rına “Durmuş” ismini koyarız” Aramızda onun âdı “Durmuş” kaldı, Fakat bâna Anadoluyu hatır latan ve özleten onun sade sesi de gildi. Tavrı, düşüncesi, sesi ve bü tün bunların fevkinde herşeyde göslerdiği ölçü. Konuşurken her zaman mühim olan şeyi mühim ol mıyandan derhsl ayırır, fikirlerini vakaya, müsbet hidiselere İstinat ettirir, cesaretle ve açık bir ifade ile meramını anlatır, gayet az ko nuşur. Kimseye dalkavukluk et- hilinde yapar. Bu itidal ve sadelik kıyafetinde de görünür. Beyaz örtülere sarıl- mış, ayağı çıplak, sandal giyen Hin du ekseriyettedir, ve onu derhal kuvvetli, hattâ müfrit Natouralist olarak tasnif edersiniz. Arada arka sında Avrupa usulü esvabı olan gördüğünüz Hinduyu size Avrupa nın müfrit mukallidi diye göste- rirler. Bullabhai Desay başına Gan di beresi giyer, afkasında önü sıkı ilikli bir setre, ayağında sıkı po- turlar vardır. Bu orta sınıf Hindu nun kıyafetidir. Bulabhai Desay'ne modaya, De de cereyana kendin! kaptırır. O memleketinin medeni fakat daimi olan gösterişsiz ev- Jâdıdır. B u gösterişi sevemiyen İnsa- nın yüzü de pek hatırınız- da kalacak bir şekilde değildir. Bariz olan bir tek azan yoktur. Beyaz kirpikleri arasındaki göz- lerin mülây ve dost nazarları Vardır. Tavrı ne fazla mahcup, ne de çalımlıdır. Ve en ziyade sesi A- nadoluluyu hatırlatır. Anadolulu nun sesi nasıldır? Kalın ve kulağa hoş gelen değişmiyen bir âhengi Vardır, perdesi değişmez, yükselip alçalmaz. Daim yavaş konuşur, Sözlerinde ve fikirlerindeki ölçü sesinde en çok hâkimdir. Bu, için- de hiçbir kuvvetin yenemiyeceği Burun İçin Bir Milyon Tazminat Geçenlerde Poşte mahkemesi, ak- tris Elza Maroş'un burnile meşgul olmuştur. Çünkü aktris, bir gün ©- tomobille gezmeye çıkmış olduğu fabrikatör Geza Astaloş'u mahke « meye vermiştir. Gezmetke iken fab- rikatör, otomobilini çok süratle sür- düğü için vukua gelen bir kazada aktrisin burnu körlenmiştir. Bu sebeple (OElza, o fabrikatörden bir milyon frank tazminat istemiştir. Şurası gariptir ki, hasarata uğra- yan burun, aktrisin asıl kendi tabil bürnu değilmiş. Doğuşunda çok çir- kin olan aktrisin burnuna ameliyat İ yapılmış, böylelikle sunileşen burun İsonradan güzelleşmiştir. * Drahoma yerine piyango bileti Pariste bir amele, evlenirken ka- rısından drahoma olarak bir piyan- go bileti almıştır. Evlendikten bir hafta sonra piyango çekilmiş ve iki evli ameleye en büyük ikramiye o- lan 4 milyon frank isabet etmiştir. Böylelikle zengin olan bu adam, bir amele olarak çalışmakta olduğu mat baayi patronundan satın almıştır. ——— hürriyeti taşıyan insanların se: Hülâsa Bullabhal dinlerken gö- zümü kapar ve muhayyelemi kul- lanırsam Kırşehir, Akşehir, Anka- ra vesair herhangi Anadolu şehrin de tahsil görmüş, görmüş geçir miş, bilgisi kitaptan ziyade tecrü be ve ölçüsüne dayanan bir Ana dolulu ile konuştuğuma inana- bilirdim. Diyebilirim ki bizim A- nadolu ortasınıf örneği bir genci Oksford'da okutur yerli harsına Anglo - Sakson harsini ilâve eder- seniz aşağı yukarı Bullabhai Desa ya benziyen bir örnek hâsıl olur. Bu adam ruh iklimime o kadar ya kın idi ki Hint Parlâmentosuna Sırf onu dinlemek için gittim. (8 Bugün de Türk ve İslâm Eserleri | ) Müzesinin üçüncü salonunda teşhir edilen bir gümüş şamdan resmini koyuyoruz. Bu eser eski Türk tipinde değildir. Avrupa sanatkârlariyle temaslar b dığı ve Garp üslübundan memleketmiz müleessir olduğu zamanda yine İstanbulda ve Türkler ta- rafından yapilmiş kıymetli bir parçadır. Yapılış tarzında Garp kokusu duyulmakla beraber, yine kendi sanatkârlarımizın bu yolda da meharet gösterdiklerine kalemle işlenmiş çok ince nakışlar eserlerde bunun tesiri görülmüştür. bir örnek olabilecek bir sanat bediasıdır. Üzerinde vardır. Lâleli, Ayazma ve Nuruosme camilerinin mimari tarzında nasıl ki bir yenilik başlamışsa bu gibi Belediyenin sıhhi imdat otomobili Maslakta sık sık görünür. Bizde Şoför Nasıl Yetişir ve Nasıl İmtihandan Geçer? g sama YAZAN: erer; , Şoför, Avukat Kenan Oner : Nr izde şoförlerin yetişme ve icazet alma merasimi de bir ölemdir. Vâkıâ bu sanati öğ- retmek için bir okul ve okulun çift direksiyonlu bir de otomobili vardır. Orada iyi kötü biraz ma- kine, biraz da tatbikat gösterilir. Lâkin şoförlük buradan ; şahadet. name almakla meşrut olmadığı i- çin burada senede on kişi okuma- sına mukabil yüz kişi imtihana girer. Bunların çoğu *da otomo- bil kullanmaktan ziyade adam ez- mekte kudret ve maharet sehibi şoför taslaklarından sanat öğre nen tehlike membalarıdır. Bu üs- tadlar şakirdi irfanını bir an ev- vel imtihandan muvaffak çıkara- rak mevcut ücreti derhal almak- tan başka birşey düşünmezler, Hocaların da çırakların da yegâne İHtihar ettikleri şey mümkün oldu Ku kadar işi çabuk: bitirmektir. Verilen derse gelince: Bir dağ başına - ekseriya Hürriyeti ebedi- ye tepesine - gidilir. Makine usta, volan çırak elinde birkaç saat do- laştıktan sonra yerler değiştirile- rek o muazzam kuvvet ve kudret li mekine de talebeye teslim olu- nur. Birkaç gün de ileri geri gi- dip gelme, hırıltısiz vites değiş- tirme melekelerinin husulüne ça- ışılir. Sonra buna motör, şuna şa- si, buna da karoseri dedikleri söy lenerek, motörün belli başlı aksa- İ mının isimleri bir kâğıda yazılıp kendine verilerek makine ilmi de kemale getirilir ve nihayet geçil mesi caiz olmıyan yollar, tevakku fu icap ettiren mecburiyetler, bey nelmilel işaretler talim olunur. Bu da bitti mi artık talebe hocasının seviyel ilmiyesine fırlamış. şoför- lük ehliyetnamesini almak salâhi yeti kazanılmış olur. Deva tanıdık bir otomobil sahibine müracaatla kendi otomobilinde çalışmak müsaadesi verildiğine dair pullu bir ruhsat- İ name alınarak şoförlük imtihanı Ba girmek talebini fahr ile taşıyan bir istida ile beraber Emniyet Al tıncı Şube Müdürlüğüne verilir. Namzed muayenei sıhhiyeden geç mek üzere heyeti tıbbiyeye sev- kedilir. Orada ametör de olsanız bazan soyularak sari bir hastalık 6 lap olmadığı, kulağının işitip işit- mediği, gözünün görüp görmediği muayeneden geçirilir. Ayak maf- sallarina bir iki çekiç indirildik- ten, kalp ve ciğeri de dinlendik- ten sonra asabiye mütehassısının nezdine sevkolunur, Orada da Âsa bınızın mukavemeti tecrübe edil- mek bahanesile yersiz ve lüzum- suz suallerle hırpalandıktan son- ra tekrar altıncı şubeye gelerek makine ve seyrüsefer talimatna- mesinden imtihan edilmek için bir gün alırsınız. O gün sizi heyeti ilmiye mü- Yacehesine sokarlar, yukarıda say dığım marifetlerden birkaçını 80- rarlar, taksi şoförü olacak iseniz biraz daha Sikıştırıldıktan sonra ameli imtihan için de bir gün alır N Bir çarşamba günü hocanız is- tiare ettiğiniz otomobil içinde sizi Hürriyetiedebiye tepesindeki ber- bad sahaya götürür. Asabınız na- zarı imtihandan muvaffakıyetle çıkmasına rağmen yine sizi ezen kalabalik bir şoför ve Seyirci ka- filesi arasında geçer, tecrübe ye- rine girersiniz. Otomobilin dört kö şesine biraz fasıla ile dört sırık di kerek çık emri verilir. Buradan kurtulayım derken sırıklardan bi ri yere düştü mü gayenize vusul mümeyyizlerin âtıfetine bağlıdır. Ya bu tecrübeyi tekrara müsaade edilir, yahut İmtihanınızın yeni. den icrası başka güne talik olunur. Siz muvaffakıyetsizlikten hasıl o- m hicabın, hocanız da ücrete İs- kı teehhüründen mütevellit tin'tekiri altında kıpkır ilip derhal sahadan çeki- dir, hüzün ve-stırap içinde avdet edersiniz. XY erinize başka biri alımr. O bu meşum sırıkları devir- meden çıkabilirse halk kendisini alkışlar, mümeyyizlerden biri nam zedin yanına atlıyarak çukur ve inişlerde - semahatine göre » bir kaç yüz adım dolaştırırken dikka' tini vites değiştirme kabiliyetini tetkike hasreder. Bunu yaparken gıcırtı ve hırıltı çıkarmıyanlar üs tad sayılır. Bu da bittikten sonra soldan veya sağdan geri kuman- dası verilir, yirmi otuz adım kadar da geri gitmek tecrübesi yapılır. Bunları da yapabilen çırak direk- siyon imtihanı denilen bu silsilei tecarübü bitirmiş, artık şoför ol mak hakkını kazanmış olur. Gariptir ki bu imtihandan mu- vaffakıyetle sıyrılabilen herkes kendinin herşeyi öğrenmiş olduğu na samimi ruhile kanidir. İmtihan- dan kurtulur kurtulmaz ilk İşi köp rüye kadar indikten sonra gayesi ne vösül için o güne kadar gıpta ettiği şoför arkadaşları gibi Bey- oğlu caddesinden gecmek ve hal. ka kendisini göstermektir. Derhal hocasını bir vere silker, tek başına Tarlabaşına dalarak Ga İsta yolunu tutar, Domuz sokağın- dan iner, orada bâkemali azamet işaret memurunun o müsaadesini bekler, atşi alâyişini dindirememiş se bir de köprüden geçerek Sirke &i tarikile döner. Bu sefor Kara köypalastan yukarı çıkmıya başlı. yarak Galatasaraya gelir, dönece Bine kendi de emin olamadığı çin Tünel tarafına geçemiyerek o radaki memurların da mMüsaadesini alıp Caddeikebire çıktığı zaman - maharetin ölcüsünü sürat sandı- ğ) için - derhal halkın ortasına tılarak doludizgin soluğu evde al dığı zaman gaye hasıl olmuş her. #ey bitmiştir. Fakat otomobilden iner inmez karoseri, çamurluk ve tekerlek başlıklarının. yamrıyum: Fu bir hale geldiğini farkeder, bu netice bütün vuzuhile başına lecek kaza ve belâları ken, anlatirken © çarptığı tramvay di. reklerinin oraya konmasından, kar (Devamı 10 uncuta) e ek kei J Bea