24 Mart 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

24 Mart 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a z (Başı 1 incide) , ÜE dönüş, arabayı müthiş süratile | Yolun sağındaki ağaçlardan birine iriyor. Bu müthiş çarpışmada, *tomobilin motör kısmı, camlar, ş0- för verinin sağ kapısı parça parça 0-| For, Bu ani facla, Osman Kemalin ara- basından 56 metre ileride, birkaç sa- iye içinde vuku bulmuştur. Hâdise- Din yegâne şahidi Osman Kemal, a- Tabasım durdurarak derhal yere at- iyor vo koşarak hâdise yerine ge- Yiyor. Müthiş Bir Manzara a. | Manzara şudur: Arabanın ön tarafı parça parça ol- muştur. Kapısını, açıyor. İçeride dör dü Bayan ve ağır varah, ikisi de ha- | isindedir. Bu feci manzara kar fisında, Osman Kemal, derhal yara- rın yardımına koşuyor. Etrafta yoktur. Yaralıları nakledecek Vasıta yoktur. Yolun solunda tuğla| manlarında çalışan ameleler var. an Kemal, onlara sesleniyor. Bir | kişi koşarak geliyor. Civardan! $u tedarik ediliyor, Yaralıların kân- İM Sı le yıkuniyor. Hn dnede, seg banın, içinde en hafif yaralı olan ş0- Kemel kalkıyor. En yakın polis ktasına haber verilmek ve imdadı i İstenilmek üzere, Şişli istika- iu bir tuğla amelesi koşturu- 'afa Akova'ya aittir, Mustafa Ak-| hâdise ile alâkadar oluyor, der-| Zincirlikuyu karakoluna giderek ki veriyor, telefonla imdadı sıh- İı, tomobili. isteniyor. Karakoldan Polis memuru Mustafa Akova'nın P bilile tekrar hâdise mahalline önlyor, Üç ağır yaralı bu otomobil- Şişli Çocuk hastanesine gönderi- ğ r. Bu sırada, tesadüfen Büyük- Mereden gelmekte olan belediye ma- Kine mühendislerinden Fethi de hâ- “eye eikoyuyor. Biraz sonra da Maadin Tetkik ens- ene, &it bir kamyonet geçiyor. Diğer üç yaralı da, tuğla harmani içerinin ve Osman Kemalin elbir- Kil kamyonete yerleştiriliyor. Ya- sağ hastaneye nakli, faciadan çi 15—20 dakika sonra kabil o- Hastaneye yatırılan oy: derhal tedavi altına alımyor. Fa İ, maalesef arkadaşların yara- gok ağırdır. Baygın bir hal de ka, dü, Yatıyorlar ve mütemadiyen m kusuyorlar. Yazı işleri mü Tümüz Tahir Şükrünün kafa Şatlamış, başından ağır bir ya- k Almış, kolu, kaburga kemik. *İ, ayakları kırılmıştır. Hayda- Sağ bacağı ve sağ elinin par. ları kırık, başından yarası dayı” Şeliğin yarası du başın. ır. Nihat te başından ağır ya- a, dır. Hepsi de, ifade veremiye- bir halde yatıyorlar, Ekre- © Çenesi yarılmıştır. Hastanede Bu Krokiyi, facianın yegâne şahidi Osman Kemal çizmiştir: Sağ taraf Büyükdere istikameti, sol taraf Şişli istikartetidir. Geçidin Üünde siyah şekil Osman Kemalin arabasıdır. Müsademeden sonra, Osman Kemalin arabası noktalarla gösterilen şekli ulmuştır. Taksi arabası hızla yoluna devam etmiş, nihayet sağ tarafta ağaca toslamıştır. Tosladıktan sonra, taksi arabasının aldığı çift moktalarla gösterilen şekildir. Bir Otomobil Kazasında Yazı İşleri Müdürümüz Tahir Şükrüyü Kaybettik - & ) Haydar ve Ekrem / Vakitsiz Bir Ölüm Karşısında feiâkete uğradı. Bir akşam evvel her. vakitki peşesile, vazife sevgisile işba» sında bıraktığımız yazı işleri müdürü Tahir Şükrünün dün sabah bel mez bir kaza neticesi öldüğünü haber aldık, içinde canlı bir faaliyet mih vari olan genç, kiymetli arkadaşın ebedi bir surette aramızdan ekeildiği ne İnanmıya razı olamıyoruz. Matba afin boş bir yer bırakmıştır. Türk ga- zeteciliği içinde de boşluğu duyula » cak: ln, uzun bir tahall ve tesrübeden #onra olgun bir gazeteci haline gelmiş, ti. Bu vakitsiz ölüm, yetişmesi uzun senelere İhtiyaç gösteren bir kıymeti yek etmişti. Tahirin çalışma zamanı gece İdi. önzete çıkinciya kadar işbayın- e, gece İşinin ağır külfet ve #meruliyetini sönmez bir meslek sevgi #1 ile taşırdı. Evvelki akşam, kendisin! gece çafış- Hası için masasi Başında yalniz bira- K'p ayrılırken, son söz olarak bir ö- tüm bahsi açıldı, Sevdiği kadına ev- lendikten ve beklemediği bir serveti ele geçirdikten sonri kalemile şu serlavhayı koydu: tal ölivesi - Ankarada Silen mütehas. sesin acı" Akıbeti, Meğer, tallin ayni elivesi, ayni ge kilde bir acı #kıbet, birkaç saat sonra Çok hasret ve he - Iği babalık sevincine kavuşmadan az evvel elemli bir kaza» nin kurbanı olmuştur. Eşine, hemşiresina, diğer ailesi ef - radına sabır ve tahammül. dileriz. Duydukları a: in (TAN) ailesi kendilerite be: ir, 'ahirin çok ateşli bir uzvu bulundu Yu Türk gazetecilik ailesinin de bu kedere iştirâk ettiğine şüphemiz yok» tur, Kümenin! derhal bir ameliyat yapılıyor, sa- rılıyör ve evine gönderiliyor. $o- för Kemalin yarası, yüzünün bir. kaç yerindeki kesiklerden ibaret- tir. ayakta tedavisi yapılmış ve hastaneden çıkmıştır, Fakat, yarası en ağır olan bed- baht arkadaşımız Tahir Şükrü, nihayet dün öğleyin saat 13 su- larında hayata gözlerini yumu- yor, Şoför Sarhoş mu? Dün sabah saat 9,30 da hâdiseye TAN el koyan müddelumumi muavini A- bit, tabibiadil Salih Haşimle birlik- ite veka mahalline gitmiş ve keşif yaptırmıştır. Müddeiumumilik tah- kikata devam etmektedir. Şoför Ke- mal nezaret altına alınmıştır. Tabi- bladil yaralıları görmüş, muayene et miştir. Yapılan tahakikata göre oto- İtmobilin freni bozuk değildi ve dura- bilirdi. Fazla süratle gitmesi buna mâni olmuştur. Şoför Kemalin di- İreksiyonu kullandığı esnada sarhoş bulunduğu iddiası da vardır. Yapılan keşifte, otomobilin sağ tarafında oturanlar en fazla zarar görmüşlerdir. Arkada, sağda Tahir Şükrü, ortada Nihat ve solda Şefik oturuyordu. Önde, şoförün yanında, sağda Haydar, ortada Ekrem ve ©- nun solunda da direksiyon başında şoför Kemasi vardi (e Acai My Dünkü faclada ilk müssdemede, Osman Kemal de tehlike atlatmış- tır. Osman Kemalin 801 dizkapağı ha- fifçe zedelenmiş, pantalonu yırtık mıştır. Facianın yegâne #ahidi Osman Ke mal, dün bize, hâdiseyi şöyle anlat- tı: — Her sabah arabamla Maslak İ yoluna giderim, bir gezinti yaparım. Bu sabah ta gittim. Golf yerinin kar- şısında, asfalt yoldan toprak yola ge- çecek ve burada manevra yaparak geri dönecek ve şirkete, vazifemin başına geletektim. Geçitten toprak yola saparken, sol kolumu çıkararak döneceğimi işaret ettim. Fakat, ayni zamanda kendi kendime de gülüyor- dum. Çünkü “ne önümde, ne de ar- kamda araba vardı. Yol bomboştu. Aynadan arkamı da görüyordum. Geçide sapacağım sırada, sol yanım- dan bir araba hizla geçti ve benim)| arabamın baş tarafını sıyırdı. Der- hal durdum. Fakat, çarpan ataba belki 100 kilometre süratle yoluna devam ediyor, durmuyordu. Bana çarptığı için numarasını gösterme mek için kaçıyor, zannettim. Birkaç saniye olmuştu ki, taksi arabası, hız- Ja 56 metre kadar ileride sağ taraf- taki ağaca çarptı. Bir facia olmuştu. Arabamdan atladım. Oraya koştum. Yaralıların yardımına koyuldum. Ar kamdan bir araba geldiğini katiyen duymanuştım. Ses te duymadım. Şo- för Kemal bana “korna çaldım, klâk- sonum yoktu.,, diyor. Kornayı duy- madım, Klâksonu olup olmadığım da bilmiyorum. “ Şoförün ağzı rakı kokuyordu. İçmişti. Belediye makine i mühendişi Fethi ve 1044 numaralı polis memuru Mitat şoförün içmiş ol duğunu tespit ettiler. Hâdise saat tam sekizi iki dakika geçe vuku bul- du. Kaza yerine gittiğim zaman gör- düğüm manzara çok feci id. Şoför Kemal benimle münakaşa etmek iş- tiyor, kendisini haklı göstermeye ça- lışıyordu. Ben: “Evvelâ şu yaralıla. rı kurtaralım... dedim, Otomobilin direksiyonu da parça parça olmuş - tu. Şoför Kemalin, kurtuluşu da bir Asiler İlerliyor (Başı 1 incide) Diğer tarafatn Cümhuriyetçiler, bütün kuvvetlerile mukavamet edi- yorlar, Son dakikada alınan bir he- ber, cümhüriyet kuvvetlerinin bu cephede bir İtalyan müfrezesini çe| virdiğini ve son neferine kadar imha ettiğini bildirmektedir. Cümhuriyetçilerin tebliğinde, Fran kistlerin sön taarruz ve kısmi iler- lemeleri teyit olunmakta, fakat Al-| korfa'da geri püskürtüldükleri ilâve edilmektedir. Yine Havas muhabirinin Alkaniz den bildirdiğine göre, Frankistler cümhuriyetçilerin mukavemet hat - larını yarmışlar, 2000 kişi öldürmüş ler ve 500 den fazla esir almışlar. dır. Madrit, 23 (A.A.) — Eski reisicüm hur Alkala Zamora'nın oğlu Joze Alkala cephede bir hastalığa tutula- rak ölmüştür. Temmuz 1936 isyanında Pariste bulunan Joze Alkala'nın kardeşile birlikte sonteşrinde gönüllü yazıla- rak cümhuriyet saflarında Madrit cephesinde çarpıştığı hatırlardadır. İspanyaya Silâh Nevyork, 23 (Hususi) — İspanya sefaretinin, silâh ihracatına, Ameri- ka tarafından konan ambargonun kal dırılması hakkındaki talebi üzerine beyanatla bulunan B. Hull bu husus- ta herhangi bir değişiklik yapılıp yapılamıyacağının ancak parlâmen- to kararile tayin edilebileceğini söy- lemiştir. Ayrıca, Hull parlâmentoya bu hu susta hiç bir tavsiyede bulunmamış olduğunu da ilâve etmiştir. Hatırlardadır ki 1937 mayisında Amerika parlâmentosu, umumi bi- taraflık kanununda değişiklik yap- mış, ambargoyu, “dahili harp, ha- kârının tatbikinden doğabilecek me tır. Roosevelt bu ahkâm dairesinde bitaraflık kar ununu İspanyaya da tatbik etmiştir. —rün mu KV dek; — li gel lik: teşekküllerine: mensup “bilnletee genç önlerinde boru ve trampetlerle Vestend'ten geçerek “hükümetin çe- kilmesini ve eümhuriyetçi İspanya- ya silâh gönderilmesini, istemişler - dir. Franco nezdine ajan gönderiyoruz Ankara, 23 (A.A) — Balkan ân- tantı konseyinin Ankara toplantısı esnasında tekarrür ettiği veçhile, General Franko hükümetinin Anka- raya gelmiş olan delegesi B. Döprat linde bulunan bütün memleketlere| de teşmil etmişti. Ve bu kanun ah-| suliyetler Reisicümhura bırakilmış -| | dizi v Sağlık İşlerimiz: Sağlık davasında vazife alan ziyaretçi hemşireler, bir yavruyu muayene ediyorlar Devletin Hasta Ve Muhtaç Vatandaşlara Uzanan Yardım Eli MN ! Yazan: Reşat Feyzi * a Aİ ihhiye (o Vekâletinin vücude (birde sari hastalıklar hastanesi S getirdiği sari hastalıklarla mücadele teşekkülleri çok iyi ran- dıman veriyor. Bugün, yurdun muhtelif köşelerindeki sari hasta- tıklar salgını, on beş sene evvelki vaziyete nisbetle, çok dar bir çem- ber içinde sikiştırılmıştır. Görüştüğüm mütehassıs doktor, evvelâ, bellibaşlı sari hastalıkları sıraladı. Herkesin aşağı yukarı bil- diği bu hastalıklar şunlardır: — Tifo, lekeli humma, kızamık, kızıl, difteri, boğmaca öksürüğü, bulaşık menenjit, verem, şarbon, te tanoz, sıtma, trahom, frengi, çiçek, su çiçeği, kolera, veba yük UM Kİ, A $#on ikisi yoktur. Türkiyede, biraz fazlaca görülen ve hususi teşekküllerle mücadele edilen sari hastalıklar sıtma, fren- gi. trahom, veremdir. Sıhhiye Ve- kâletinin mücadele teşkilâtı | has- talık olan mıntakalarda faaliyette- dir. Diğer sari hastalıklar tek tük görülür ve hiç bir fevkalâdeliği yoktur. a ne kadar sari has- talığa tutulmuş vatandaş bu ile, iktisadi, ticari ve konsolosluk! Junduğu belli değil, Bu hususta bir işlerile meşgul olmak üzere Türkiye ile bu hükümet arasında ajanlar te- atisi kararlaştırıldığı öğrenilmiştir. ——— m tulan Ekrem de şunları anlatıyor: şunları ânlatıyor: — Mecidiyeköyünde Topal Basri- nin gazinosunda oturduk. Biraz İsti- rahat ettik. Hava alalım, diyerek, Büyükdereye doğru yola çıktık. Hız» la gidiyorduk. Viraj yerinde önümüz de bir otomobil peyda oldu. Yol is- tedik. Sağ tarafa çekildi. Fakat, biz © kadar hızla gidiyorduk ki, önü - müzdeki arabaya çarptık. Otomobi- limiz durmuyor, ayni süratle koşu- yordu. Nasıl oldu, bilmiyorum, bir- den sağ taraftaki ağaca tosladık.,, Cenaze Yarın Kaldırılacak Arkadaşımız Tahir Şükrünün ce- nazesi yarın Şişli Çocuk Hastane- sinden kaldırılacaktır. Hahir Şükrü henüz 34 yaşlarında idi. 15 seneden- beri gazetecilik yapıyordu. Gazete- miz yazı işleri müdürlüğünden baş- ka, Yedigün, Karagöz, Karikatür mecmualarınm imtiyaz sahibi bulu- rakam elde etmek mümkün olama- dı. Sari hastalıkların ihbarı meç- buri ise de, maalesef, bazı vatan- daşlar bunu yapmıyorlar, Mütehassıs doktor, şehrimizdeki sari hastalıkları şöyle anlatıyor: — İstanbulda tifo, kızamık, dif- ülür. Meselâ verem Belli değildir. Açık verem dediğimiz sari şeklini aldığı vakit ihbar edilmesi lâzımdır. Fa- kat, haber vermiyen, tedavi altına girmiyen hastalar çoktur. — Açık verem ne demektir?. — Bu, hastalığın sirayet istidadı- nı gösterdiği devredir. Bu gibi has- talar sanatoryomlarda tedavi edi- İir. Daha evvelki devrede bulunan hastaların sirayet istidadı yoktur, denebilir. Bu gibi hastalar da pre- vantöryornda tedavi edilir. Bu Iki müesseseyi biribirinden tefrik et- mek lâzımdır. Maarif Vekâletinin Çamlıcada bir prevantöryomu, Sıh hiye Vekâletinin de Heybelide bir sanatoryomu vardır. 1 Veremle mücadele cemiyetinin Erenköyünde bir sanatoryomu var dır. Bir de Yakacıkta hususi bir sa- natoryom vardır Ayrıca, Sultanah mette, Eyüpte verem dispanserleri, Topkapıda sağlık merkezi vardır. nuyordu. Hahir, çalışmış, yazı İşleri müdürlüğü ve diğer vazifeleri liyakatle görmüştü. İki yıldanberi gazetemiz. yan İşleri müdürü bulunuyordu. Tahir İstan - bul Lisesinden ve İstanbul Hukuk Fakültesinden mezundur, Üniversite mucizedir.,, Ekrem Anlatıyor Fakat, hepsi bu kadar değil, diğer bütün hastanelerde, sari hastalık- Jar için, ayrıca kovuşlar vardır. ütehassısa soruyorum: — Bunlar kâfi gelir mi?.. — Kâfi gelmediği zamanlar fev- kalâde tedbirler alınır, Meselâ ge- vardır. Bu hastanenin yatak adedi- nin mühim bir kısmını veremliler işgal eder. İstanbulda Ahırkapıda ve bir de İzmirde, frengililer için birer ayrı hastane vardır. Mütehassısların o anlattıklarına göre, Büyük Harpten sonra, bütün dünya memleketlerinin sıhhati bo- zulmuştur. Rakamlar feci yekün- lar gösteriyor. Fakat Türkiyede, feci kelimesiyle işaret edilebilecek bir hal yoktur. Nüfus sağlam ve zindedir. Milletler Cemiyetinin âs- kerlik istatistikleri de bunu göster- mektedir. İstanbulda son zamanlarda bir- kaç difteri vakası olduğu kaydedi- liyor. Difteri her mevsimde ve bil- hassa kışın görülen bir hastalık. tır. Kışın ilk aylarında kızıl, Mart- tan sonra kızarmğa tesadüf edili- yor. Lekeli hummada kışın, tifo sonbaharda görülüyor. Fakat, ge- çen sene, tifo yazın başlamıştı. spılan tahminlere göre, İs- X tanbulda sari hastalıklar içinde en fazlası veremdir. Fakat, bu hususta kati bir rakam elde et- mek mümkün değildir. Hastane, sa natoryom, prevantöryom, dispan- ser ve hususi hekim defterlerinde- ki kayıtlar, hakikati ifade etmek- ten çok uzaktır. Etin ucuzlamasına en çok sevi- nenlerin başında, veremle mücade- le cemiyeti geliyor. Doktorların söylediğine göre, İstanbulda sıhhi bol ve ucuz gıda temini, fena şart- lar altında bulunan çalışma yer- lerinin ıslahı ile verem hemen he- men yok denecek bir mesabeye in- dirilebilir, Çünkü, İstanbul iklimi, mevkii itibariyle eşsiz bir muhittir, Açık verem şeklini almamış has- taların muhtaç oldukları şey, iyi gıda ve temiz havadır. Dektorlarla görüştükten sonra, ş$ kanaati edindim: z Derdini saklıyan derman bula- maz. Sari hastalığa tutulanlar, he- men ihbar etmelidir. Bu bir mem leket borcudur.. Köy “Kesik,,leri Kaldırılmalı Nazilli, (TAN) — 939 senesinde Türkiyede umumi meclis üyeleri, köy heyetleri azasi yeni baştan se- çilecektir. On binlerce köyde mil - yonlarca köylü, köy kalkınması da- vasında köylülerin o mukadderatına dört sene müddetle hükmedecek o- lan muhtarlarını ayırdedecektir. Bu- nu düşünürken, başlıbaşına bir var- lık olan köylerin idaresi uhdelerine tevdi edilen köy muhtarlığı için hiç olmazsa üç senelik köy okulu şaha- detnâmesi aramanın faydalı olaca- ğı akla geliyor. Yüksek salâhiyetli mükemmel bir kanunun tatbiki hiç © .

Bu sayıdan diğer sayfalar: