Nasıl doğdu 7- Nasıl yaşadı? - Nasıl battı ? No, 6g — İKINCI KISIM — Yazan : Ziya Şakir MEMLEKETTE: Zeytincilik kursu iyi neticeler verdi Aydın, (TAN) — Halkevinde açı- lan zeytincilik kursu bitmiştir. Kur- iFırkanın Gayelerine Her: Tarafta Set Çekiliyor li ai bik km a nl wERm Mpsara Sabri Efendi, (Hürri- yet ve İtilâf fırkası) ndan, İlet çekilmiş gibi idi. Fakat bu da, yine bir fırkacılık sından başka bir şey de- Bildi. Çünkü fırka, artık mütefes- *ih bir hale gelmişti. Oldukça iyi “şünen insanlar, vaktile herhangi *ebeplerden dolayı girmiş oldukla- N bu fırkanın, artık barınılamı- bir hal aldığını görünce, terkederek birer tarafa çe- kilmek lüzumunu hissetmişlerdi. Halbuki gerek padişah Vahdet- NR, ve gerek Damat Ferit Paşa, el- erinin altında dalma bir kuvvet lanmasına Jüzum görmekteler - Damat Ferit Paşa, son sadrazam- Mnda da acı bir hezimetle çeki- etek mevkiini Tevfik Paşaya ter- İsttikten sonra bu firka işine © İemiyet vermiş, Mustafa Sabri e- İndi ile uzun uzadıya müzakere” Birişmişti. Bu müzakerenin ne- Ücesinde de, Saltanatı meşruta İs- bir fırka teşkil edilmişti. a üriyet ve İtilâf fırkasının en unsurlarından alınarak teşkil olan bu fırka, alenen siya- MR işlerine girişmiyecekti. Faali- Yeti, mümkün olduğu kadar gizli edecekti. Fırka, Mustafa Sabri ve Vasfi ho ann inuhtelif yerlerinde şu- bulunacaktı. kanın gaye ve maksadına ge- Miz Anadolu efkâri umumüyesini, anat lehine çevirmek. milli hü her türlü muvaffakıyet- set çekerek halkı isyan ve teşvik eylemekti. Fırka- ) gazetesi organlık e- Anadoludan, milli hükü- aleyhinde gelecek olan mek- neşrederek Büyük Millet ini, halkın nazarından düşü- pr ii, Mo yarı gizli mahiyette olan ike, ika, İstanbuldaki teşkilâtını İ öder etmez, Anadoluya &- yanlar göndermek için teşebbüs - ei Bu mülsitlerin Anadoluya gemeleri için derhal tedbirler edilmişti. Dahası var, he 37 senesi mayıs ayı içinde yiz bü fırkanın mensupları tarafın- ie fTürk zabıtai hususiyesi) na- de Altında bir müessese © vücu - Setirilmişti. Bunu yapanlar da Emniyeti umumiye müdür mu- K liğinden © azledilen İspartalı sabık İstanbul polis erkânından Osman Şe- idi. Halbuki hakikatte , İstanbuldaki ecnebi selerinin bir şubesin - başka bir şey değildi... Asıl Vit şayan olan cihet guresi - ki, bu garip müesseseye Mus- alir Zeynelâbidin, Vasfi ho- m. 0 cebak Dahiliye Nazırı Meh İengjâli Bey de sık sık devam eder- İyi. Görülüyor ki, Hürriyet ve eğin Kasa erkânı, memleket - kalay Yapılan casuslukta da alâ- 37 Böstermektelerdi. Yula Senesi mayıs ayının içinde 12" sarayında, Damat Ferit pa- iş Tiyaset ettiği hususi bir mec- *ktedilmiş, ve buna da, Hürri- daş © İtilâf fırkası erkânmdan boş ml iü, 2785 Fİ £ o Miçi& Sait Molla da iştirak et - İn, BU mecliste mevzuubahis o- Piç, “ele mefsuh Nigehban gru mensup zabitlerden kırk elli doly kaçakçı motörlerile Ana - na Anka- Bavalisinde tesi bir isyan şebekesi fırka tarafından ellerine mahrem e- mirler verilecekti. (2). Ypirler tutulmuş, gidecekler 'de hazırlanmış, ellerine bol bol paralar verilmişti. Fakat bunla- rın birleşip te motörlere binecekle- ri gün, içtima mahalline hiç kim- se gelmemişti. Çünkü bu efendi - ler, verilen paraları Beyoğlu U- mumhane ve kumarhanelerinde ye- yip öbür tarafa geçivermişlerdi. Yine Hürriyet ve İtilâf fırkası mensuplarından mürekkep olmak üzere (İhyai vatan) namile gizli bir cemiyet teşekkül etmişti. Bu cemi- yet te, yine Anadoluda milli hü- kümet aleyhine isyanlar ve ihti - lâller tertip edecekti. Bu cemi - yet azasından Tatar Sabri hoca, Cafer Hoca, Hafız Tevfik, ihtiyat mülâzimlerinden Hakkı isminde propağandacılar bir kolayını bu - larak Anadoluya geçmişlerdi. Bir kaç gün sonra da, ihtiyat mülâ- zimlerinden Sıtkı Muzaffer, Re- cep efendilerle, Edirnede (Temin) gazetesinde milli hükümet aleyhin- de ve Venizelosun lehinde maka- leler yazan Edremlitli Tevfik is - minde üç şahıs bunlara iltihak et- mişti. (3). Fakat, alâkadar makamlar, bun lardan vaktile haberdar olmuş, i- cap eden tedbirler ittihaz edilmişti. İşleri, güçleri mütemadiyen fe- eat, kâmilen resmi kayıtlardan alınmıştır. sat düşünüp tertip edenler, bu te- şekküllerle de iktifa etmiyerek, 337 senesi şubatında (Anadolu cemiyeti hafiyesi) isminde bir fe- sat komitesi daha tertip etmişler- di. Bu komitenin reisi, bizzat Mus- tafa Sabri Efendi idi. Merzifonlu Koma) isminde biri de, bü gizli ce- miyetin (Zahiri mümessil)liğini de- ruhte etmişti. Cemiyetin masrafı, İstanbulun maruf tüccarlarından ve cemiye- tin fsal azalarından biri tarafın - dan temin edilecekti. Komitenin' maksadına gelince, Anadoluya birtakım fedailer gön- derip milli hükümet erkânına su- ikastler tertip ettirmekti. Bunlar, Ankaraya geldikleri takdirde, An- karada ikamet eden - Yozgat Hür- riyet ve İtilâf klübüne mensup - bir adamın evinde misafir edile- ceklerdi. Suikastçiler, hazırlanmışlardı. İ- neboludan Anadoluya girmek is - temişlerse de muvaffak olamamış- lardı. Sonra bir ecnebi pasaportu ile İzmire geçerek oradan ileri git- mek için muhtelif çarelere başvur- muşlardı. Fakat, milli müdafaa hat larını yarıp geçmiye muvaffak o- Jamamışlardı. (Devamı var) (1, 2,3) numaralı hâşiyelerin münderö- Otomobilden Rahatsız Olanlar Ankarada sayın okuyucumuz B. Cemal Onat, otomobil yolculuğun- da pek rahatsız olduğunu anlatı - yor ve daha birçok kimselerin de böyle rahatsız olduklarmı söyliye- rek bu rahatsızlığın tedavisini 8ö- ruyor. Otomobil sarsıntısından rahatsız olanların çokluğunu İstanbullular Ankaralılardan daha ziyade bilir- ler sanırım. Ankaranın o güzel a8- falt yolları burada pek az olduğun- dan bizim İstanbul otomobilleri, Ankaradakilerle ayni markadan olsalar da, insana daha çok doku- nuyor. Fakat sayın okuyucumuz otemo- bilde fazla rahatsızlığının sebebinin. biraz da - belki daha ziyade - ken- disinde olduğunu kendisi izah edi- ge , — Otomobile biner bihmez, di- ye yazıyor, gözlerimi yumarım, ba şımı bir yere dayarım, rengim sa- rarmış, bitap bir halde sarhoş gibi giderim... Onun tarif ettiği hal bizim Ada- lar vapurlarında da çok görülür. Denizde biraz lodos dalgası bulu - Bunca yolculardan bazıları, vâpur daha iskeleden kalkar kalkmaz baş larını bir tarafa dayarlar, gözleri- ni yumarlar... İlâk. » Bu gösterir ki, onların rahatsız- lıkları kendilerinin - korkuların « dan demiyelim « kuruntularından artar. Otomobil yolculuğunda ta- hatsızlık ta deniz tutması, tayyare tutması gibidir. Dalgalı denizde vapur, boşluklu havada tayyare sallandığı vakit herkese az çok dokunur. Kuruntu etmiyenler bu- na aldırmazlar. Kuruntu edenler az rahatsızlığı kendileri büyüterek çok rahatsız oluyorlar. Otomobil de yollar bozuk oluşsa herkese az çok dokunur, Bir kere bozuk yolda göz leri korkmüş olanlar Ankaranın a5- falt yolları üzerinde bile otomobile biner binmez gözlerini yumarlar.. Rahatsız olmıya hazırlandıkları i- çin üst tarafı da kendi kendine ge- Wir. Hiç deniz görmemiş İsviçreli bir hekimin, deniz tutmasını zihnin - de büyüterek, Hamburgta vapura biner binmez, vapur daha liman- dayken deniz tutmasından hasta- Tandığımı, sonra engin denizde va- pur büyük dalgalarla sallandığı hal de hiçbir rahatsızlık duymadığını buradâ anlatmıştım. Otomobil yol- culuğunda rahatsız olanlara, tabit hiç otomobile binmeden rahatsız olurlar, diyemeyiz. Fakat onlar da herkes gibi duydukları hafif rahat sızlığı sonradan zihinlerinde büyü- türler, Böyle yapanlar her yerde çek bulunduğu için otomobil tutmasına ilâç arıyan hekimler de vardır. Bu ilâçların birincisi, otomobille - rin üzerinde gidecekleri yolun dai- ma düzgün olmasıdır. Bu ilâcı kul lanmak, tabii, otomobilden rahat- sız olanın kendi elinde değildir. Onuü için bozuk yollarda gide » cek otomobillere, gemicilerin için de yattıkları ipten salıncaklar gibi, otomobilin hareketlerinde sarsıl » maksizın oyniyan, yahut kafesler de kuşların üzerlerine kondukları halkalar gibi her tarafa hareket eden koltuklar bile tavsiye edenler olmuştur. Bünları yapmak müm- kün olsa da en küçük mahzurları gülünç olmalarıdır. Deniz ve tayyare tutmasına kar- lacak haplar da vardır. Ancak on- ları burada yazamıyacağım da şiip hesizdir. En iyisi, tabii olan az rahatsızlı ğı büyütmiyerek azına da irade Kuvvetile mukavemet etmektir. İnsana hiç dokunmuyan yolcu - Jak, elde asa, arkada heybe yayan gitmektir. Ona da bu zamanda hiç kimsenin vakti müsalt olmaz. lık vesikası almışlardır. Muğladaki zeytincilik mütehassısı Feruh Barlas tarafından idare edilen kursun gördüğü alâka, Aydında müs takil bir zeytincilik mütehassısı ve bakım memurları bulundurulması ih tiyacını bir kere daha göstermiştir. Üç vilâyette seyyar zeytin müte- hassısları ve bakım memurları kul- lanan Ziraat Vekâletinin, memleket. te zeytin yetöşen'yerleri on mıntaka- ya ayıracağı ve her mıntakaya birer İmütehassıs ve lüzumu kadar bakım memuru göndereceği haber alınmış- tar. Zeytincilik kursu, bu sahadaki bil- gisizliğin haylisini izaleye yardım ot- miştir. Vilâyetimiz içinde fenni zey- tinciliğin emrettiği tam timar ve ba- kım tatbik olunmadığı cihetle, her a- Baçtan £ki yılda bir mahsul alınıyor- du. Şimdi her yıl mahsul alınacağına muhakkak nazariyle bakılıyor, hem de bu mahsulün iki yılda alınan mik tara muadil olacağı umuluyor. Çün- kü, bu fennen mümkündür. Bir de, agaçlar her sene budanıp arâlanmadığı için uzayıp gitmişler- dir. Bu yüzden mahsulü sırıkla dü- şürmek lâzım geliyor, bu da hem ta- neleri zedeliyor, hem de filizleri kı- rıyor. Kursta, zeytinin yukardan a- şağıya çarpma ve silkme suretiyle toplanacağı öğrenilmiştir. Ağaçlar 1s lâh edilinciye kadar, sırıkla mahsu- lü düşürmiye de çaresiz devam olu- nacaktır. hn Aydın zeytinyağlarının kalitesini bozan ve asit miktarını yükselten 80- beplerden ikisi de şudur: Mahsul köylerde çukurlara doldu- rulmakta ve burada suyunu çekme- si beklenilmektedir. Yahut ta zey- tinler fabrikalarda küme edilmekte- dir, Halbuki zeytinlerin silkilmesin- ı nihayet on gün sonra fabrikada ezilmesi ve tanelerin çukur veya kü- melerde değil, hususi odalarda, kere- vetler üzerinde, 10 santim irtifaında serilerek muhafaza edilmesi lâzım- dır. Bu cihet te yavaş yavaş öğrenil- miye başlanılmıştır. Aydın zeytinci- liğini, iyi çalışıldığı takdirde, veri- mini ve nefasetini birkaç misli artı- racağına şüphe yoktur. « (Hiliyeden Mabaat | "Aşk, -Aşk, Sen Her Şeye Kadirsin! ,, (Başı 6 mewda) yük bir korku içinde mektebe yol- landı.. Muallimi derse girer gir- mez, daha defteri imzalamadan o- nu tahta başına kaldırdı. Zavallı delikanlı sapsarı bir halde ve tit- riyerek tahtanın başına geçti.. Mu- allim, ellerini uğuşturarak alayel bir tavırla: — Bana bir söyliyeceğiniz var mı? dedi. Galiba bana bir şey ha- tırlatacaktınız? — Görüyorum ki, hafızanız çok zayıl.. Hele düşünün biraz... yelikanlı titrek bir sesle: — Evet efendim, dedi, dün akşam, sizi yolda gördüğümü söy- liyecektim.. Bütün sınıf gülmiye başladı. — Hepsi bü kadar mı Knobloh? Bana biraz daha izahat veremez mi siniz? Meselâ bana rastladığınız za man yanımızda kim vardı? — Efendim, kuzinim vardı. — Ya öyle mi? Demek ki siz be- nim akrabam oluyorsunuz? Çünkü sizin yanınızdaki kız, benim kızım- dı.. Akrabam olduğun halde sana Htmas etmediğimi bütün sınıfa göstermek için seni beş hafta izin- Jüyordu.. Knobloh, o kadar sarı ve o ka- dar mahzundu ki, oradan geçen ser seri bir köpek bile haline acıdı ve onu evine kadar geçirdi. GUNLUK PİYASA Bandırmanın sarı mısırlarından bir parti kilosu beş kuruştan, beyaz mı- sırlardan bir parti de 420,3 kuruştan satılmıştır. Yeni gelen malın miktarı 8500 kilodur. Adapazar mısırları da eyni fiyattadır. . Piyasamızda stok halinde bulunan kabuklu cevizlerden öç bin kiloluk bir parti kilosu dokuz kuruştan verilmiş- tir. Son günlerde Anadoludan piyasa- mıza kabuklu ceviz gelmemiştir. . Şehrimize Adana mıntakasından ge tirilen pamuk yağları fiyatı da düş - müştür. Dün satılan sekiz bin kilo kadar pamuk yağı kilesu 32-33 kuruş #an müşteri bulmuştur. Keten yağları da 50-53 kuruştan verilmiştir. Li Dün piyasamıza yirmi beş bin kilo kuru fasulye, cn sekiz bin kilo yapak, 119 bin kilo yulaf, 17 bin kilo susam, 58 bin kile küşyemi gelmiş ise de he- müz satışa çıkarılmamıştır. ZİRAAT : İki Çiftlik, Ziraat İşletmesine Veriliyor Evvelce Emlâk ve Eytam Banka- sına devredilmiş olan Bakırköydeki | gevşetmiştir, Fas ve Cezsirde yeni haritaları Janacaktır. AMELE Ekmeklerin Islahı İçin Tedbir Lâzm sı, pahalı görülüyor. 25,575 0.1045 15,1110 4.7059 88,1480 3,4285 Aysmama ve Alenbürgos çittlikleri- nin Devlet Ziraat İşletmesine veril- mesi Ziraat Vekâletince kararlaştırıl İğu söyleniyor. Arpa fiyatları 4 kuru- mıştır. Bu iki çiftlik on bin dönüm | şa inmiştir. Mersinde büyük partiler genişliğindedir. Her iki çiftliğin dev- | için 3,35 kuruşa satıcılar vardır. let namına istimlâki icap ettiğinden istimlâk muamelesine (başlanması için alâkadarlara emir verilmiştir. İstimlâk için bu çiftliklerin Emlâk|Semistir. Çekoslovakya için yapılan Bankasından istenilmiştir. Kıymetlerinin takdirine yakında büş İzmit, (TAN) — Ekmeklerin yoğu ve pişirilmesinde sıhhi kaidelere pek to riayet edilmediği görülüyor. İçlerinden nahoş madde- lerin çıkması ender değildir. Bütün bunlara rağmen 10 kuruşa satılma Bir zamanlar belediyenin halka hem sıhhi, hem de ucuz ekmek ye- dirmek için teşebbüslere başlıyarak elektrikle çalışan fırın plânları ve hattâ bir de mütehassıs getirtmiş ol- duğunu hatırlıyanlar, ekmek mese- lesinin biran evvel hallini istiyor - İHRACAT: Bir Hafta İçinde 1022 Balya Tiftik Satıldı Düne kadar bir hafta içinde bin yirmi iki balya tiftik satılmıştır. Sa- taşların çoğu İtalyaya yapılmıştır. Satılan mallardan oğlük cinsi 131 — 150 kuruştan, Sungurlu oğlâk tiftik- leri 126,5 tan, Ankara tiftiği 127 den, Yozgat malları 124 ten, Kastamonu 140, Beypazarı 119 dan, sarı kaba mallar 74 — 75 ve deri malları 75 ku ruştan verilmiştir. Ayni günlerde ya pılan yapak satışlarının miktarı 441 bâlyadır. Trakya kıvırcık cinsleri 68 kuruştan, İzmir ve toklu cinsler 62 den, Çanakkale malları 66 — 67 ve Polatlı yapakları 55 kuruştan satıl mıştır. Arpa Satışı Durdu Fas ve Cezire arpa satışları dur- muştur, Dört aydanberi bu memle- ketlere on bin tondan fazla arpa ih- Taç edilmiştir. Haydarpaşa, Mersin, Samsun ve Bandırma iskelelerinden vapurlara yüklenmiş olan bu arpalar iyi fiyatlarla verilmişti. Fas ve Ceza- ire serbest dövizle satılan arpalara yeniden serbest dövizle ithalât müsa adesi verilmemiş olması satışları mahsulün iyi olması ve stok mal top- lanması itbalâtı tahdide sebep oldu- Çavdar Yine Gevşedi Son günlerde çavdar ihracatı geve mükavele üzerine bu memlekete ö— 6 bin ton çavdar ihraç edilmiş ve fi- yatlar da 5,05 kuruşa kadar yüksek İmişti. Birkaç gündür, çavdar fiyatlar rı 430 — 432,5 kuruşa düşmüştür. İthalât Kararnamesinde Yeni Değişiklik Genel ihracat rejimi kararnsmesi- nin dördüncü maddesinin birinci fık- rası, şu şekilde değiştirilmiştir: 1 inci, 2 inci 3 üncü maddeler hü- 'kümlerinden istifadı : leketlerden birine yapılacak ihracat mukabilinde bu ülkelerin herhangi birinden, C. İ. F. kıymeti ihracatın F. O. B. kıymetine müsavi ithalât ve- ya bu memleketlerden birinden icra edilecek ithalât mukabilinde yine ba ülkelerden herhangi birine F.0.B, kıymeti ithalâtın C, İ, F. kıymetine müsavi ihracat yapılabilir. Bu kararnamenin mer'iyet mevki ine girdiği tarihte eski hükümlere tevfikan başlamış olan takas muame leleri eski hükümler dahilinde intaç ve tasfiye olunur. BORSALARDA : Fransız Frangında Yükselme Oldu Fransız frangında biraz yükselme kaydedilmiştir. Londra Borsası bir Sterlin karşılığı olarak 157.87 frank ve 5,0075 dolardır. Borsumızda birin ci tertip Ünitürk 371 franktır. Gay- rimübadil bonolarının yüzü 23,10 U- radır. Mili tahviller üzerinde iş ok mamış, yalnız Ergani tahvilleri 99,3 liradan muamele görmüştür. Merkez Bankası bir Sterline 630 kuruş kıy- met koymuştur. Hayvan Borsası Satışları Evvelki gün Hayvan Borsasında satılan kasaplık hayvanlardan 318 beyaz karaman, 297 kızıl karaman, 370 dağlıç, 198 kıvırcık, 169 karaya- ka, 2262 süt kuzusu ile büyük baş hayvanlarından 36 öküz, 12 inek, 16 dana, altı manda, üç malak kesilmek üzere mezbahaya verilmiştir. İ YURTTAŞ: Radyonun parazitlerine kar< bir let kesfedilmedi. Fa | kat artık anlaşıldı ki: kan pars | zitlerine karsı en büyük deva por takal ve elmadır. Ulusal Ekonomi ve Arttırma Kurumu