I AN Gündelik Gazete o— | TAN'ın hedefi: Haberde, fikirde, har #eyde temiz, dürüst, samimi olmak, karin olmıya çalışmaktır. > ABONE BEDELİ Türkiye Ecsedi İ400 Kiz, 1 Sene 2800 Kr, GA 1500 3Ay 800 1Ay 100 rası posta İttihadma dahil Bityan memleketler için 30, 16, 9, 8,5 İk dir, Abone'bedeli peşindir: Adres değiş Mirmek 25 kuruştur, Cevap için mektup Mera 10 kurusluk pal ilâvesi lürmmdir. Km gazetesi i GÜNUN MESELELER | a ei Rüyalar Hakikat Oluyor (Yazan: M. ZEKERİYA) Adolf Hitler iktidar mevkiine gel- meden evvel bütün gayesini, fırkası» | nan hedef ve programımı anlatan *Kavgam,, adlı bir eser neşretmişti. Ni eser bugünkü dünyasının mukaddes kitabıdır. Hitler, bu kitap- İA yazdıklarını birer birer hakikat Sahasına çıkarmakla meşguldür. Bu kitapta diyor ki “Tâ gençliğimdenberi Şuna kü- Ridim ki, büyük Alman ırkın Selâmeti Avusturyanın İster, Almanya, her Almanı ken- di hudutları içine almahdır.,, Bu rüyanın birinel kısmı bugün ta. hakkuk ediyor. Avusturya ortadan kalkıyor ve Alman birliği tam ve Keniş mânasile teşekkül etmiş bulu- mahvin Almanyanın o mesahası Il murabbax, Nüfusu 74 milyon Ordusu 550 bin Donanması 420 bin ton Hava kuvveti 2000 tayyaredir. Almanyaya iltihak eden Avus- turyanın: | Mesahal sathiyes? 682 bin kilomet- PE murabbar Nüfusu 6,600,000 kişi Ordusu 30 bin Donanması küçüktür. Hava kuvveti 1000 tayyare, | Bu iki memleket birleşince vaziyet | Pa oluyor: Harpten sonraki Almatyanın me Yakası 151,800 mil” mürabbar iken en sahasını ve Avusturyayı aldık - M8 sonra 247,500 mil murabbama Nüfusu 66 milyondan 80,600,000 işiye, Ordusu 550 binden 600 hine Hava kuvveti 2000 den 3000 e çık- Miş oluyor. Şimdi Çekoslovakya Avusturyayı ilhak etmekle Alman Yanın davası bitmiş değildir. Hitler | #on nutkunda Alman hududu hari- Ginde bulunan 10 milyon Almanın Mukadderatı ile alâkadar olduğunu VE bunları anavatana alacağını ilân Şüniştir. KAVGAM kitabında hudut haricindeki Almanları kurtarmak i- tavsiye ettiği yol şudur: Bunla - tazyike maruz kaldıklarını söyle- Mek, şikâyet veya protesto etmek mü ız şeydir. Başka milletlerin bo - duruğu altına giren Almanları Mücak anavatanın kuvveti kurtarabi- | » Bu topraklar lâfla değil, kılıçin zanılabilir.,, ka vusturyaya karşı bu metodü ta -| 'b etmiş, burada yaşıyan yedi mil - | ee yakm Almanı anavatana ilhak iştir, Simdi Çekoslovakyada 3 milyon! Ve İtalyada 400 bin Alman vardır. Sıra Çekoslovakyaya gelmiştir. Al- Yanın orta Avrupaya sarkmasi- Men çok muhalif olan İtalya ile Yu- Bslavya başka tavizler mukabilinde | turulmuştur. Bu iki devlet bir it harp sebebi telâkki edecekle - bildirdikleri hâdiseler karşısın - m buzün sadece seyirci kalmakla ik- '" ediyorlar, itlerin bu vaziyetten | istifadeye a arak Orta Avrupa davasını bir ka” mahsus. olmak üzere halle #hg yası hiç te uzak bir ihtimal de dir, emma mm 19 Vagon Buğday Geldi a, İN Zahire Borsasına on dokuz aş buğday getirilmiş ve on beş deği kadarı satılmıştır. Fiyatlarda — e lik olmamıştır. Ziraat Banka- sin mal satmamıştır. Dünkü satış- ler e JuMuşaklar 5,28 5,32 ve sert- 8,18 — 6,20 kuruştan verilmiştir. Tini Almanyanın, Avusturyanın dahili işlerine karşı gösterdiği yakın alâka, nihayet ilhak şeklile neticelendi. Aşağıdaki satırları, Nevyork Taymis'in bir makalesinden alıyoruz. Almanyanın Avrupa mukadderatına hâkim bir vaziyet aldığını tebarüz ettiren bu yazı, son hâdiseler içinde dikkatle okunmıya değer bir ehemmiyettedir. Alman Genişlemesinden Ne Gibi Neticeler Doğabilir ? ugünkü Avrupada sulhü tutan bir şey varsa, B i diktatörlere baş eğmek ve dik- tatörlerin temsil ettikleri müf- rit ve azgın milliyetçiliğin di- leklerini kabul etmektir, de- mek hiç te mübalâğa teşkil et- mez, Avusturyada vuku bulan son hâdiseler, bu halin ifadesinden başka bir şey değildir. Orta Avrupa ile Şarki Avrupada Yaşıyan büyük küçük milletlerin başlarına gelmesinden korkulan bir âkibet varsa, ayni emrivâkilerdir. Çünkü bugün Avrupadaki dik- tatörlerin gözü, Orta ve Şarki Av- Tupadadır ve hedefleri bu mubite baştanbaşa Nasyonal Sosyalizmi yaymaktır. Netice de, Avusturya - nın ilhakile büyüyen, genişliyen Almanya imparatorluğunun bü » tün Avrupa kıtasına hâkim olma - idir. Daha bugünden Almanya devletinin Şefi, Napolyonun en haşmetli zamanındaki balini almış ve Şarlman'danberi hiçbir Alman imparatoruna nasip olmıyan kud- reti ihraz etmiştir. Alman emperyalizmi de, Fransız emperyalizmi gibi şarka doğru yü- rüyecek, fakat bambaşka netice- lerle karşılaşacaktır. Çünkü Hit - lercilik her şeyden evvel bir ihtilâl hareketidir ve bu hareket Sosya- list olduğu kadar milliyetçidir. — kadar Alman dikta- törlüğünün karşısında du- ran bir âmil, diğer bir diktatörlük, yani Mussolininin diktatörlüğü idi. (Mussolini 1934 te ordusunu, Avus turya hududuna sevketmekle Al - manyanın Avusturyayı ilhak et - meslne o zaman mâni olmuştu). Fa kat, iki diktatörün anlaşmasile bu mânin da ortadan kalktı ve Hitler istediği şartları Avusturyaya dik - te etti, gerer e NR i Nevyork Taymis'ten ; | İMKAN Almanyanın ilhak hareketi karşısında mukavemet göstermemek için emir alan Avusturya ordusundan bir parça Fakat, Avusturyadan sonra, sıra İngiltereye geldi. Ve bu yüzden Mis ter Edenin istifası İngiltere efkâ- rrumumiyesini sarstı. Çünkü bu sa yede İngilizler, Hitler ile Mussoli- ninin, İngiltere hükümet erkânın- dan kimi istediklerini kimi isteme- diklerini dahi telkine başladıkları- nı hissetti ve bu yüzden büyük he- yecanlar geçirdi. Bununla bera - ber bütün hâdiselerin ispat etti ği bir nokta; İngilterenin yalnız harpten değil, her harp tehlike - sinden dahi çekinmek istediğidir: İngilterenin — Orta veya Do- ğu oAvrupasına ait o meseleler yüzünden harbe © girmiyeceği mu- hakkaktır. Bunun neticesi ola- rak Alman kudreti (yükseliyor ve İngiliz prestiji mütemadiyen düşüyor ve bu vaziyetten istifade eden Almanlık Şarka doğru iler - liyor, Almanyanın bu Şarka doğru ge nişlemesinde gerek İngiltereden, gerek Fransadon mukavemet gör- miyeceği gün gibi âşikâr olduğun- dan Avusturyaya doğru ilk adım atılmıştır. Hitlerin kendisi ise, son nutkunda on milyon Almandan bahsetmekle daha başka adımlar atacağını göstermiş ve Avusturya ile Çekoslovakyadan bahsetmişti. po rağmen İngiltere ile Fransanın aldığı vaziyet üzerine neticenin ne olacağına ce vap vermek kolaylaşıyor Yakın bir âtide büyük bir harbin vukuu muhtemel değildir. Çünkü bu genişleme hareketine karşı as- keri ve iktısadi mahiyette hiçbir mukavemete karar verilmemiştir. Avrupanın korktuğu harp, biri- birine denk olan kuvvetlerin harbi dir. Yoksa İtalya - Habeş harbine yahut İtalyanın İspanyadaki harbi ne, yahut Japonyanın Çindeki har- Beyoğlu PAZARDAN PAZARA v nda Bir Sinema Âlemi - Çiy eski âlemlerin tadı da kal- madı, Ne dlemi derseniz deyiniz! Eski kahvehane dlemlerinden sinema &- lemlerine kadı Hiç unutmam, Umum! Marp canasın- da şimdiki Melek sinemasının bulum - duğu yerde bir sinema vardı. Adi ga- Hba (8keting) idi. “(Bu söz, zannederim İngilizce “kay- mak, kökünden geliyormuş. Kaymak a- ma bildiğimiz Eyüp kaymağı dağil, “kay ma, bundan da kâğıt para mânasını çi- karmayınız. Şu kızak kayma gibi kay- mal Anlaşıldı ma?) Lâfın ucunu kaçırmıyalım. Harbi U- Muml esnasında bir gece o sinemada bir heyesanlı aşk filmi görmiye gittikti, Yan nımda laşlar vardı. Mele bir tanesi cepheden izinli gelmiş bir ça- cuktu. Galiba azıcık ta çakırdı. pe mevzuu, bir hoyrat herifin bir güzel kızı zorla kendisine ram etmesinden ibaretti. Hep heyecanlandık. Lâkin © dediğim çecuk hepimizden bas kin çıktı. Altı patlara asılıp: o “Grav, grav, gravi,, diye perdede herifin ras» ltmaz mit Ben hemen tüy » m müşteri da azdı. Ortalık ka» tiştı, Çocuk ta » tabil kendisini tutma» larını bekiemeden çıktı, gitti, Tiyatrolarda da başka zevk vardı, gece Kol Masan (Ginal dram komedi, tı perde) lik bir oyun oynuyordu, H san, bermutat sadik uşak rolünde, Ga- Nba Aleksan dn tiran, yani cani rolb yapıyor, İkisi sahnade karşılaştılar. A- leksan. Hasanaz — Eğer sözümü dinlemezsen, seni berbat ederim, seni maf ederim, miha- yete. Derken sözünü bitirmeden, ön sıradan biri kalkarak, olgun bir sarhoş ağrı İle: — Hasan Efendi birader! Rica alım, gu kerata nihayet halt edecek? demez mit Tabit bu beklenmedik müdahale Üze- rine tiyatro alkıştan çınladı, Hasan, sah nenin Bi geldi, Piyes bozulduğu i- e indi, O hâli: — Ulani Bunun burus dağ başı mıt Güz göre sana koskoca Hassnı yedirir miyiz? diye söyleniyordu. Koluna girip dışarı çıkardılar ve kahvelerden birinde hiddetini yatıştırdılar, eçen gece hep bu hatıralarla mep- gul olarak bir “papüler, yani “halk, sinemasına gittim. Kapıda biri- birini öldüren ravoiverli adam resimleri, katliler, pelleler, etemebiller, takipler falani Gişeye sokuldu. h değil, En kaba: idim. İşeri girdim. Sigara dumanlarından mürekkep bus lutlar arasında ara sıra bir sopa gibi görünen elektrik fenerile, kız yol gös- Fiyat ta hiç paha- nevinden bir bi. — terdi ve beni bir yere oturttu. Perdede oyun oynuyor. Flim İnaliiz. e, duha doğrusu amerikanca. Benim 0- turduğum kibar mevkide de bir hayll seyirci var. Salonda kalai Kokusu denilen fena taaffünden başka bir de kazan borularının Üstüne sürülen boya kokusu vi radyatörden ol cak) Film, en aptal adamların bile hi- lesiz keşfedeceği kadar safdilâne yapıl- mış bir şey. Aktörler de görüşmüyer, kedi gibi miyavlıyorlar, Halk marnun. Muttami aktörlerle değil. Eğlenceli, Bir kere perdedek! her öpücük türlü türlü «öz ve seslerle yirellerin takdirine mazhar oluyor, giz- M bir şey yapılırken kedi kovar gibi: — Pisti diye bağırıyorlar. B Ya başladı ki, bir fıskiye ile ha- vaya kokulu bir su sıktılar, Seyirciler. den bir Rum delikanlısı fiskiyesiye: — Biraz da bu tarafa sık yahal Bir. kaş bit vari dedi. Öteki cevap verdi: — Bit öldürmez. İt Bidörür! — Atmal Bir yerimize gelecek! Ve bir taraftan amerikanca film, B- bür taraftan çitir! çıtır! çıtır! kabak çe- kirdeğir Tam e sırada bir seyirsi geliyor. Böy- Iven bir adam. Bir törlü oturmaz Ar- kadan bağırıyorlar: — Bayım! Otursanal Va öteki cevap veriyor: — Bayım! Patlamasanal Etrafta kahkahalar. Ne güzel Alemi Me ağlama var, ne sızlama! Herkes si- garasını İçiyor, alayını ediyor, kı sekirdeğini yiyor. Hakki değil mi? eği »iğlence isterim. Lâkin bu huvardalığa her zaman can da- yanmaz, Salondan çıktığım zaman, göz“ lerim, burnum ve nefes borularım du» mandan ve pis havadan cayır cayır yas niyordu. Lâkin gönlüm ve dimağım ra- ra salon e kadar kötü kokmı- hattı, bine benziyen harp değildir. Ve Avrupadaki denk kuvvetlerin har bidir. Bu çeşit harpten, diktatör ler de korkmaktadırlar. Çünkü, harp eskisine nazaran çok ciddileş miş, harbin tahribat sahası genişle- miştir. Eskisi gibi küçük bir hâdi- se yüzünden harbe girişmek bahis mevzuu değildir.Tekniğin ilerlemesi nde müdafaa imkânları art- mıştır ve mütehussıslara göre,bir mü n muvaffak olması için has yuna nisbetle üç beş kere üstün bu lunması icap ediyor. Bu yüzden huzurusuz devletler, daha büyük devletlere meydan o- kumadan İşlerini başarmıya baki- yorlar, muel Hoar, İngiltere Hariciye Nazırı olduğu sıralarda tecavüzün dereceleri bulunduğunu söylemiş- ti. Faket tecavüzün dereceleri oldu ğu gibi çeşitleri de vardır. İspanya- da ve Avustury Ve anla- şılan tecavüz siyaseti büyük bir dev letin esaslı menfaatlerini ihlâl et- medikçe tahammül ile karşılana - caktır. Fakat her ne olursa olsun büyük Demokrasiler topraklarımı, ticaret yollarını ve daha başka hayati menfaatlerini, koru &derler. İngiltere ile Pr birini müdafan için harpten çekin- mezler, Fakat, başka bir memle - ketteki menfaatleri büyük te olsa, o memleket için harp etmezler, Or- ta Avrupa da bu fasileye dahildir. Bu bakımdan demokrasiler Al manya ile Japonyanın genişleme- sine göz yumacak ve bu yüzden harbe girmeyi göze almıyacaklar - , bu derece talihli değil Çünkü İtalyanın fazla ghişlemiye kalkması, İngiltere ile Fransanın stratejik menfaatlerini tehdit eder. Almanyanın aradığı şey, hâkimi» yettir ve bunu Şarki Avrupada a- rıyacaktır ve bu yüzden Almanya, hiç olmazsa şimdilik herhangi bir toprağı zaptedebilir. Belki de Alman ys, Milletler Cemiyeti tarafından tecavüz telâkki edilecek bir hare- kette de bulunmıyacak ve Avus- turya işinden sonra Çekoslovakyada Ki ekalliyetleri ve daha başka yerler deki Almanları kullanarak bütün Tuna Kavzasındaki siyasi ve ikti sadi Likimiyetini sağlamlıyacak- tar. Almanyanın bu genişleme hare- ketinin mukavemet ile karşılanmı yacağı apaçıktır, Çekoslovakya, Alman taarruzu- ma birkaç hafta, belki birkaç ay mukavemet edebilir. Fakat, büyük bir devlet yardımına koşmazsa bu mukavemetten bir şey çıkmaz. İn- gilizler, Çeklerin Almanlarla an - laşmalarını tavsiye etmişlerdir. Denek Almanya yavaş yavaş nü İuz mıntakasını genişletecek ve çok geçmeden Baltıktan Karadenize kadar hâkim kesilecektir, İtalyaya gelince, belki o da Ar- mavutluğu ilhaka kalkar, Belki de ona birkaç çöl daha verilir. Almanya istediği gibi Şarki Av- Tupada mevkiini temin ettikten sonra İtalya, bugünkü derecede korkunç olmaz. Çünkü Almanya, Roma - Berlin mihverile ayni de - recede alâkadar olmıyacak ve İn- giltere ile anlaşarak Fransa ve Bel çikanın tamamlığını tanımayı ter- cih edecektir. O takdirde İtalya yal niz kalır, ve Mussolininin Popolo dİtalyaya yazacağı makaleler da- ba fazla demokrasilere hitap etmi- ye başlar. şte Avrupanın bugünkü va- ziyeti bu merkezdedir. Fa- kat, Japonyanın Almanya ve İtal yaya bağlanışı Asyanın tarihini de Avrupa tarihine bağlamıştır. İngil- terenin ötedenberi siyaseti, Avrupa EZ di Kurtarsın Yazan: SABİHA ZEKERİYA Müstakil Ayp#turyanın belki de son Başvekili Şüğnig, Avusturya hu- dutlarına yaklaşan taburların mah- müz sesleri bir kulağında, halkın mil li istilgğâl feryatlari öteki kulağında, radyoda milletine veda ederken: (843.38 — Allah Avusturyayı kurtarsın, demiş. Mill istiklâli tehlikede olan ber milletin kurtuluşuna can ve yürek - ten duncıyız. Bu dun silsilesi tırsak Allah İspanyayı kurtarsın, Çi İni kurtarsın, Habeşlileri kurtarsı Çekoslovakları kurtarsın, sözün kısa- sı Allah hepimizi kurtarsın demek lâ m, uza - * Dünyanın bugünkü manzarasına bakarsak, yer, yer patlamış harpler, istilâlar, yerle yeksan olmuş belde - ler, şehirleri; tutuşturan o yangınlar, milyonlarla ölü, kanlar içnde yü- sen savaş meydanları, bombalarla vç- muş kadın, çocuk, insan kemikleri, yirminci asır medeniyetinin “yüz kı- zartacak terakki ve tekâmül sahneleri ni görürür. Öte yanda, kabine buhran ları, dahili çarpışmalar, gizli konuş- malar, fskoslar, küçük milletleri bü- yük milletlerin içinde eritmeyi hak isayan ideolojiler, milli istiklâlleri bol keseden peşkeş çeken sukat ka- falar, para, mevki, şan, şöhret hırs- ları, entrikalar, tek millet, tek impa ratorluk, tek lider zehrile küçük d let istiklâllerini deve yapanlar, insan- lara ve milletlere kurulmuş tuzaklar, bir mareke, bir mareke ki, insan gö- zünün bunu hicapla değil, korku; In, dehşetle bile seyre tahammülü yok. * Bu manzaranın karşısında geceden sabaha, sabahtan akşama kadar el kaldırıp dua etsek yeridir. Allah bu çıldırmış insanlara akıl bisan etsin, Şahsi menfaatlerin, büyük millet menfaatlerinin korunması, gürbüz - leşmesi yolunda açılan bu savaşlara nihayet versin. Milletlerden müşte- rek emniyet ve sulhü esirgemesin.Mil li istiklâllerini gönül arzularile düş- manlarına satanlara, memleket kapı- İlarını harpten muzaffer dönen kuman danlarına açar gibi düşmanlarına a- çanlara Allah insaf versin. Bunca ç0- cuk, kadın, insan oğlunu, bu müt- hiş hırsların kurbanı etmekten kur- tarsın. İnsanlara bu kı toprak üs- tünde insan gibi yaşamak hak ve fır. satlarımı versin. Âmin! Fakat madem ki, işimiz Allaha kal. dı, o da yer yüzünün bu kötü manza- tasına bakıp: — Ya beni sizden kim kurtarsın, derse, o zaman halimiz nice olur. “Sana senden gelir dâd lâzımsa.,, BOLUDA: Güzel Bir Sergi Bolu, (TAN) — Bayan Fethiye Gürerin Aile Biçki Yurdu ikinci dev resl bitmiş, imtihanda kazanan 17 genç kız mezun olmuştur. Bu kızla- rumizın el ve ev işlerinden mürek kep sergi halkevinde açılmış, dör gün halk tarafından gezilmiştir. Set gideki eserler çok beğenilmiştir. ——— zn kıtasında bir veya birkaç devletin hâkim olmasına imkân vermemek- ti. Çünkü bu hâkimiyetin, İngiliz- lerin denizlere hâkimiyetini ihlâl edeceği kanaati hüküm sürüyordu. Fakat, bugün Almanya, garp âle - minde İngilterenin en büyük raki- bidir, Her Hitler, belki de Orta ve Do- ğu Avrupasının anahtarların ele geçirmekle iktifa o etmiyecektir. Çünkü müstemlekeler de istiyor. Bu yüzden İngiltere ile Almânya- mın anlaşması bir hayli güç olacak tar, Vaziyet bundan ibarettir. İleri « sini kestirmek kimsenin elinde de- ğildir.