13-3-938 Bugün merhum profesör doktor Hamdi Suadin ölümünün yıldönü- müdür, Tıp tedrisatında çok değerli mesaisiyle, ilmi araştırmaları ile, kıymetli buluşları ile yüksek bir mevki yapmış olan merhum üstadın hâtırasını şu sütunlarda hürmetle anıyoruz. TA Hamdi Hoca O nu mektepten şöyle böy- le hatırlıyorum. Bizden beş sinif önde idi ve smıfın Böze çarpar bir talebesi de de- gildi. Kendisile ilk tanışmam Gülhanede başlar. O 1904 te Almanyadan dönmüş, VE © vakte kadar Profesör Deycke tarafından idare edilmekte olan Mârazi teşrih kısmını ele almış ti. Ben de o zaman Süleyman Nu- Manın yanında asistandım. Ham- “ii Hoca ile otopsi başında, küçük Miboratuvarında şişeler yığılı ma- önünde hemen her gün bu- rduk. Otopsi yapmasını par- $a kesmesini, ve boyamasını o za- Man ondan öğrenmiştim. , Hamdi Hoca Almanyaya tahsile bilhassa çalışkanlığı sebeble gön- derilmişti, Orada da büyük hoca- hususile Marchand'ın ya - yalnız marazi teşrihi değil, ASİ, nasıl çalışıldığını öğrenmiş ve bilhassa fıtratında meknuz “araş tirıcılık,, hassasım inkişaf ettir - Mişti, Hamdi Hoca Gülhanede her gün Sabahtan akşama kadar lâboratu- Varda çalışır, gece de hastanede Sık sık nöbetçi kaldığım #aman kendisile geceleri de bora- ber bulunmak zevkini sürerdim. amdi Hoca, çalışma haya- tında nekadar ciddi ise, hu- Bosi hayatında o kadar sarimi ve Meşeli idi. Gündüzün yorgunlukla- Tını gece tatlı sohbetlerle geçirir. dik. Çok defa Hüseyin Rahminin Yomanlarını okur ve nekadar gü- lik, 1908 da Hamdi Hoca, ani bir ka- Yar ile Yemende Salif tuzlaların- “a bir hekimlik vazifesi alarak Gül eden ayrıldı. Bunun sebebini *onradan anladık Almanyada ev- İmiş ve çocuğü ölmüş. Yüzbaşı #Yliğı ile onları geçindiremiyeceği bu fedakârlığa katlanmış. Meşrutiyetten sonra tıp fakül yin tesisinde Hamdi Hoca fa- teye marazi teşrih hocası ola- Tük girdi Hamdi Hocanın fakülte- Me iş gördüğünü, neler yarattı- MI anlıyabilmek için ondan evvel itede marazi teşrihin ne hal- olduğunu, nasıl okutulduğunu rek icap eder. Bende Hamdi Ocadan evvelki devride marazi ih okumak talihsizliğine uğra- iŞ insanlardanım. Tıbbiyede bü- marazi teşrihi, hattâ otopsi yap Mi” parça kesmeyi ve boyamayı Bp irt nazari olarak okumuştu. halin sene lâboratuvara bir defa ile gitmedik. Zaten, pis küçük bir odadan iba- bu yere lâboratuvar adını ver- ek bile günahtı. Senede gördüğü Müz, bir, nihayet iki otopsiden i- üreti, İşte, Hamdi Hoca, fakül be“ girdiği zaman marazi teşrihi halde buldu. üleyman Numanın lâboratu- 164, , var şefi olarak 1909 dan 3 senesine kadar fakültede ça- Kim zaman Hamdi Hoca ile pek Yakından temasta bulundum.Bu marazi teşrih İâboratuva- Sp nasıl doğduğunu ve nasıl bü- “düğünü gözlerimle gördüm. O Sehgin müze, o büyük koleksiyon Aradinin elile, onun sonsuz gay- bi ile vücude geldi. İşten anlıyan F insan bu İâboratuvarı gördüğü muz oraya bütün bir hayatın gö Tüy Düş olduğunu anlamakta güç- çekmez. * Bizde garip bir ruh hâleti var- » Bugün bile'iyi yapılmış ve İyi Şöstalle edilmiş bir enstitöyü. bir mu taneyi gurur ile gösterir ve 0- ala iftihar ederiz. Halbuki o mü in parasını veren devlet, bi- plânlarını hazırlıyan. ma- Si çok defa yabancı olan bir *nar, içindeki âletleri yapan Av- dik, erikalarıdır. Bu parayı ver sonra biraz akıl, küçük bir Mmet ile bunu vücude getirmek Büç bir iş değildir. © Oünunla ancak o parayı sarfet - Basin, Ateogi , Profesör Dr. amm YAZAN: rr ir irind Tevfik Sağlam | rma mma aaa rana Merhum üstat Hamdi Suat mek lüzumunu duyan ve kararın veren devlet makamı bir huz ve belki bir gurur duyabilir. Fakat o müesseseyi idare eden insanın a- sıl gurur ve iftihar ile gösterebi- leceği şey, onun içinde kendisinin ve kendi idaresindeki -arkadaşla- rının yaptığı, yarattığı iş, o mües- sesenin verdiği randımandır. Yok- sa iyi bir bina, güzel bir bahçe, cilâlı ve boyalı yerler. modern te- sisat bir ilim müessesinde ancak safdilleri aldatan bir yaldızdan baş ka bir şey değildir. Hamdi Hoca lâboratuvarında aklı ile, elile senelerce ve seneler- ce çalıştı, bir eser vücude getirdi. Kendisi o kadar kibar ruhlu bir a- damdı ki, günün birinde, hattâ bir infial veya hiddet esnasında bile, bu eserile övündüğünü duymadım. üyük harpte, Hamdi Hoca kendi isteğile Kızılay heye- tine girerek Erzuruma geldi Ü- çüncü ordu sıhhiye reisi idim. Ora- da onunla yakından temas fırsatını buldum. Hamdi Hoca orada hem bir asker hekimi gibi çalıştı, hem de tifüs hakkında kıymetli tetkik» lerde bulundu. Harp ortasında fa- külte açılınca yine işinin başına döndü. Mütarekeden sonra tıp fakülte sinde hoca olmuştum. Derslerim ekseriya öğleden sonra ve geç va- kitte idi. Fakültede kimsenin kal - mamış olduğu bu saatlerde daima Hamdi Hocayı lâboratuvarına ka- panmış, çalışır bulurdum. Hamdi Hoca birçok orijinal iş- ler yaptı. Birçok neşriyatta bulun- du. Avrupadaki arkadaşlarına ken- dini tanıttı, oranın büyük adamla- rı arasında yer tuttu. Kendisile i- ki defa kongrede bulunmuştum. Bi risi Varşovada Askeri Tababet kon- gresi idi. Hamdi Hoca, o sene Dan- zig'te toplanan Alman marazi teş- rih cemiyeti kongresine, o zaman- lar iş arkadaşı olan Dr, Semi- ramis ile birlikte gitmiş ve orada müşterek raporlarını Dr. Se miramite okutmuştu. Bir Türk kiz nan böyle yüksek bir kongrede pek çok alkışlanmasından Hamdi Hoca nekadar sevinmişti. Varşovadaki kongrede, Hamdi Hoca mütekait bir asker hekimi $i- fatile bulunuyordu. Ayni vaziyette kongreye iştirak etmiş olan Kra- kovi üniversitesi marazi teşrih ho- cası, eserlerinden pek iyi tanıdığı Hamdi Hoca ile derhal kaynaşıver- mişti, Bundan sonra Hamdi Hoca kongre muhitinde pek çok hürmet gördü. amdi Hoca, milletlerarası coğrafi patoloji cemiyeti- nin Türkiye şubesi reisi idi, 1931 de Cenevrede bu cemiyetin kon- gresine iştirak (ettiğimiz zaman Hamdi Hocanın. dünyanın en bü- yük patoloğları arasında nasıl bir yer sahibi olduğunu daha iyi anla- maştık. Hamdi Hoca bizde kanser mü - cadelesi teşkilâtını kuran adamdır ve bu hususta kıymetli mesaisi var dır. Hamdi Hoca üniversite refor » munda tutulacak ve yeni üniversi- tede yer verilecek adamların ba - şında gelirdi. Bunun için her tür- lü evsafı haizdi, Örneklik bir ma- zisi vardı. Hayatını kısır tanılan güç, tehlikeli bir şubeye vakfet - mişti. Yolunda şaşırmadan, sende- lemeden yürümüş ve muvaffak ol- muştu Türkiyede marazi teşrihi tesis etmişti. Kendi el emeğile iyi bir lâboratuvar, mükemmel bir mü ze vücude getirmişti. Kendisini ve memleketini dünya irfan âlemine tanıtmıştı. Fakültede idealistliğin inilir Ördüsü Avusturyanın Işgalini Dün Tamamladı Viyana, 12 (Hususi) — Avustur- ve yanın askeri işgali, şu şekilde vuku buldu: Dün öğleden sonra Almanya, A - vusturyaya bir ültimatom gönderdi. de tatbika yanaşmadıklarını esefle müşahede mecburiyetinde kaldık. Di ğer taraftan Avusturyada —ki Al € manların haklarının devamlı bir şe- kilde çiğnenmesine bir mazeret bul- mak maksadile,-'bu adamlar mem- | leketin ekseriyeti kati olarak ka- Hun harici edecek olan bir plebisit yapmayı tasavvur ettiler. Böyle bir plebisitin şartları, hiçbir İİ yerde görülmemiş cinstendi. Uzun se velerden beri seçim yüzü görmemiş olan, seğicileri tayin için hiçbir eld- di esasa malik bulunmıyan bu mem- leket, ancak üç buçuk gün gibi bir za man İçinde yapılacak olan bir plebi- yapmaktan vüzgeçmesini istedi. Ulti- il matomun müddeti de vardı. Şuşniğ, plebisitten vazgeçmeyi kabul etti, Şe fakat istifa etmek istemedi. Bunun fl Üzerine Almanya tarafından ikinci ültimatom geldi ve istifa üzerinde ısrar edildi. Ayrıca, daha başka ta- lepler ileri sürüldü, Ve bu talepler muayyen bir müddet zarfında kabul olunmadığı takdirde Alman ordula- rının Avusturyaya yürüyeceği bildi- rildi. Bunun üzerine Şuşnig istifa etti ve doktor Says Inguart, muvak- kat hükümet reisi" sıfatile iş başına geçti. Fakat mister Inguart iş başına geçer geçmez derhal Berline bir tel grat çekti ve askeri yardım istedi. Esüsen hudutta birikmiş ve harekete hâzır bir halde bulunan Alman as - kerleri derhal yürüdü, hudutları geç ti ve hiç bir mukavemetle karşılaş madan Avüsturyanın (her tarafına dağıldı. Alman motörlü ve motörsüz kıtaları hudut şehirlerini işgal et- tikten sonra İleri hareketine devam etmiş ve Brenner geçidini işgal et- miştir. Brenner'de birleşen Alman kıtaları kumandanı, derhal mukâ - sit hazırladı. Ortada ne seçici listesi, İ ne de seçim kartı vardı. Almanya, ayaklandı Ne umumi bir kontrol ne de inti- |! habın mahremiyetine hürmet mecbu riyeti var... İntihap evrakının açık masında da bitaraflığa riayet edile- ceğine dair ortada hiçbir garanti mev cut değil, reylerin ne suretle tanif e- dileceğine dair kimsede haber yok. Eğer Mösyö Şüşnig'in takip etmek istediği iyi usuller bunlardan ibaret- Vali se, vakit diyebiliriz ki, Almanya av- e : det etmek arzusunda bulunan bir mil G lete karşı Sar plebisitinde de sna va- tana avdeti müşkülleştirmek sureti- ie vaktile ayni oyunlar oynanmıştır, Biz ise bu meselede başka bir fikir- bil taraftaki Italyan kıtaları kumarı danını selâmlamıştır. Üç Almanya Daha sonra ilerleme hareketi de-|zin küçük bir ekalliyetin tazyiki al vam etmiş ve Alman “askerleri Yu-| unda yaşadığını yüreklerimiz sızlı - goslavya hududundaki mevkileri İş-| yarak müşahede ettik. Diğer taraf - gal ederek &yni şekilde mukabil t4-| tan bu kanunsuz mevcudiyete ve bu raftaki Yugoslav kıtalarını selâmla- | şazyike her an daha vahim bir eko- mıştır. Italyan hududuna varan Al-| pomik yıkılma da inzimam ediyor - man kıtasından bir heyet, Alman ku|du, Bu vaziyet Almanyanın parlak mandanının riyaseti altında hareket | kalkınma hareketile bir tezat teşkil etmiş, Italyan karakoluna doğru İler | ediyordu. Bu bedbaht ırk kardeşle - lemiş ve Italyan kumandanına hita- | rimizi gözlerini Almanyaya doğru ben şu nutku söylemiştir: çevirdiklerinden dolayı kim muaha - “Kumandanım tarafından, küçük | ze edebilirdi?. deyiz. Hepimiz, bilhassa Sar plebisiti esnasında Alman milletinin gösterdi- ği münakaşa kabul etmez itimsdı karşısında iftiharlar duyuyoruz. Fakat bugün tarihte ilk defa görü- len bu hileli reye müracaat teşebbü- sü karşısında Avusturyanın bütün Al man milleti, tek bir adam gibi ayak- lanmıştır, Eğer bu rejim. yeniden şiddetle mukabele edilerek bu protesto hare- ketine mukabele teşebbüsünde bu- lunsaydı, bunun neticesi ancak ve fcragatin bir timsali idi. Genel harpte kendi isteği ile şark cephesine gitmiş, candan çalışmış ve ölüm tehlikesi geçirmişti. Mes- leğinden ayrılsa malşetini temin et- mek imkânı yok gibiydi. Buna rağ men her vakit kanaatini, doğru - yu, kime karşı olursa olsun, per- vasızca söylemekten geri kalma - miştı. amdi Hoca reformda kürsü süne oturtulup gençlere! “Siz de bu adam gibi olmıya çalı şınız.,, denecek hemen tek hoca idi. Böyle olmadı. Hamdi Hoca, herke- sin hayreti ortasında, yeni kadro- ya konmadı. Bunu bazıları Hamdi Hocanın ihtiyarlığına atfettiler. Bu, doğru değildi. Çünkü Hamdi Hoca ruhen gençti ve genç öldü. Hattâ, bu son darbe bile ruhunu ihtiyar- latmamıştı. Hamdi Hoca ihtiyar bi- le olsaydı, yine kürsüsünde bira- kılip yanına, meselâ histolojide ol- duğu gibi, yabancı bir yardımcı ve- rilebilirdi. Zannımca Hamdi Hocanın fakül- teden çıkması fena bir tesadüfün e- seridir. Üniversite reformunda ec- nebi hocaların buraya yerleştiril - mesi işini üstüne almış olan pro- fesör Malşe, hoca tedarik eden zat marazi teşrih mütehassısı idi. Bu- nun üniversiteye hoca yapılması lâzımdı. Malşe bu günahı işleten, bu tesadüf olsa gerektir. Ü niversite inkılâbından son- ra Hamdi Hoca ile beraber bulunmak ve birlikte çalışmak 8a- adetini birkaç ay daha tatlım, Hamdi Hocayı yakından tanıyan, ilmine ve * karakterine hürmet eden ve kendi- sini her fırsatta tutan o zamanki Sıhhat Vekili Dr. Refik Say- bir kıta ile buraya Italyan hududu- na gitmeğe memur edildim. Italyan kumandanına söylemekle şerefyabım ki bütün bu hareketler, dürüst bir arkadaşlık zihniyeti ile yapılmıştır. Bu zihniyet, nasyonal sosyalist Al - manya ile faşist Italya ve iki mem - leket orduları arasındaki dostane mü nasebetlere de mutabıktır. Genera - lim namına, bu sözleri Italyan gene- raline bildirmenizi rica ederim.,, Italyan kumandanı bu hitabeye te- şekkür ederek cevap vermiştir. Hitlerin beyannamesi Her Hirlerin neşrettiği bir bayanna me, bugün her tarafta okunmuştur. | Bu beyanameyi doktor Göbbels bu- gün radyoda tebliğ etmiş bulunuyor. Beyananmede deniliyor ki: * — Almanyada, nasyonal sosya * list fikrinin galebesi neticesi olarak millet büyük bir millete lâyık vekar hislerini istirdat ettiği vakit Avus - turya yeni karışıklıkların çok acı bir devresini yaşamağa başlamış bulu - nuyordu. Milletten kanuni hiç bir vekâleti bulunmıyan bir rejim mev- muhafaza için Avusturya milletinin büyük bir ekseriyetini e2- mekten, en şiddetli bedeni ve eko nomik tazyik çarelerine başvurmak- tan çekinmiyordu. Bu suretle uzun seneler. 6 milyonluk kan kardesimi- dam. Hamdi Hocayı Guraba hasta- nesine yerleştirdi, ona. çalışacak bir yuva kurmak fırsatını verdi. Hamdi hoca orada da yine zevk ile otopsilerini yapıyordu. Kendi - sine küçük bir lâboratuvar hazır- lanmıştı. Orada enuntazaman çalış muya başladı. Ne yazık ki, bu. uzun sürmedi, Hamdi Hoca yatağa düş- tü ve biraz sonra ancak vazifesini yapmış insanların duyabileceği bir huzur ve sükün içinde öldü, gitti. Hamdi Hocanın çok samimi bir dostu idim. Bana her şeyini söy - dahili harp olabilirdi. Fakat Rayş hükümeti, bugünden itibaren, bu ara- zi dahilinde yaşıyan Almanlardan bir kısmının hususi bazı fikirler bes- lediklerinden veyahut yalnız bizim camiaya mensup olduklarından dola- yi takip edilmelerine müsaade etmi- yecektir. # Ben sükün ve intizam istiyorum. Bu sebepledir ki Rayş hükümetinin bütün müuavenetini Avusturyada ye- şıyan milyonlarca Almanın emirleri Müsamaha edilemezdi Her Hitler, Şuşnig'le mülâkatın işaret ederek Şuşmig'e neler anlattı” &ını şu şekilde bildirmiştir: “.— Ayni ka ve ayni millete men sup insanların tazyik altında kalma- larının ve ırklarına bağlılıklarını bil direnlerin hapse atılmalarının ve ta- kibata tâbi tutulmalarının imkân yoktur. Almanya, kırk binden fazla mülteci kabul etmiştir. Ayrıca, bu küçük memlekette on binden fazlâ | ytına koyuyorum. kimse de, bapisenclerde ve tecemrü |" “Bu sabaktan bezi, Âlmer ordüsü- kamplarında bulunuyordu. Yüz bin- | nun neferleri, Alman Avusturyanın lerce kişi dilenmeye mecbur edilmiş | bütün © hudutlarım geçirmişlerdir. Bunlar, ellerinde bulunan her $€Y) | Zırhlı kıtalar, süvari, piyade fırka- | kaybetmişler, derin bir sefalete düş-| ları, 85. teşekkülleri, karada müşlerdi. Dünyada hiç bir millet, hu- | hava ordusu ise mavi göklerde Viya- dudu başında böyle bir vaziyete mü- ey m kr samaha sdemezi. metinin davetine icabet etmektedir. 1936 da, bu kardeş memleketin | Bu suretle Avusturya milletinin çok trajik vaziyetine herhangi bir çare | kısa bir mühlet zarfında kendi istik- bulmak içir» çalıştım ve bu suretle | balini hakiki bir plebisitle tayin et- hakiki bir anlaşmaya varmak İsİS.| mesini ve bu süretle kendi müksdd» dim. 11 temmuz 1936 anlaşması, da- | atına hâ iye aiE ha imzasını müteakip, hemen der -İ,, w ve ani hal ihlâl edildi. Avusturya halkının e in il büyük ekseriyeti kanun haricinde e ii EN mi yer kaliyor ve parya vaziyetinde bulü-| kuz halindedir. Ben, pi muyordu. Alman milletine iman © *| pin hideri ve i ln, aki denler, istisnasız, takibata tâbi totU- | Alman ve a eyi luyordu. Basit bir nasyonal sosyalist doğmuş olduğum bu topraklara yeni ameleden umumi harpte büyük V#| gen avdet etmekle çok bahtiyar ola- muhterem bir askeri şefe kadar her | ağam. ; kes için vaziyet birdi. Bununla bera |“ ber, bu vaziyetin uzun müddet ida- Dier ese İsmayıl mesi kabil olmadığını, zira, Avustur | sevk ve hı Za ya milletinin gittikçe büyümekte © ii Kendi imdadı için pl lan hiddet ve infialinin, gittikçe şid- |. e enik 0 detlanen cebir vamtalarile zaptı İm- sakasi rimel 2 kânsız olduğunu, muayyen bir za- detmektedir. Yaşasın m. nal '905- mandan sonra, Almanya İİN| yali Rayhş hükümeti, eği iii hakkın bu bariz çiğnenişine seyirci İnal sosyalist Alman Avusturyası., kalmanın mümkün olmadığını, Ak| Halihazırda, Alman Başvekili mu- man milletinin Führeri olan benim) ayini Hess ile S.S. teşkilât şefi karşıma çıkan ve hiçbir meşru sali | Himmler Viyanadadır. Alman dahi- hiyete dayanmıyan bu rejim mümes- | liye müsteşarı General Milh'te Viya- siline anlatmak istedim. Müstemleke| naya gelmiştir. lerdi. Herhalde maddi bir refah İler meselelerinde bile, bu iptidai hak iz içinde geçmemiş olan hayatından, |arın kendi mukadderstı hakkında aa m an hattâ son uğradığı sarsıntıdan kö- | kendilerinin karar vermeleri meva. Alman ordusunun muvasaleti ise çük bir şikâyetini bile duymadım. İzuu bahsedilmekte olan bugün de.| Nazilerin her yerde fevkalâde teza- Onun hesabına şikâyet ve isyan & | medeni büyük bir millete mensup «|| hür yapmalarına sebep olmuştur. İns denlöre karşı, o kadar atılgan Ve | çı buçuk milyon halkın böyle bir re |brak Lalzburg, Luz çehirleri Alman çabuk parlayıcı bir tabiat sahibi İjim altında bulunmasına tahammül i ü olan Hamdi Hoca, kendi nefsi mev- | edilemez. Binaenaleyh, yeni bir an zuubahis olduğu için. büyük bir a İlâşma ile, bu memlekette bütün Al, Saletle susmaktan başka bir şey |manların ayni hakka sahip ve ayni yapmaz ve daima arkadaşlarına | vazife ile mükellef olmasını temin ve gençlere yeni vaziyetten ilim Ve İetmek istedim. Buda 1l Temmuz irfanca azami istifade etmelerini | 1036 muahedesinin tatbiki fle elde © tavsiye ederdi. lunacaktı. Fakat birkaç hafta sonra İşte Hamdi Hoca böyle mükem- |eski Avusturya hükümeti azalarının mel bir insandı bu anlaşmayı tanzim edildiği şekil- şılamıştır. B. Hitler Linz'de Her Hitlerin seyahati hakkında a- ler Münihten hareket ederek hududu larak Linz civarinda metfun ana ve (Devamı 10 uncuda) e e ordularını büyük tezahürlerle kar -. hınan en son malürata göre Her Hit- geçmiş ve Avusturya dahilinde ilk 0