Milli Küme İzmirli müdafi, topu Fenerlilerden değil, çamurdan kurtarmıya çalışıyor Gol Rekoru - Fenerliler, İzmirin Alsancak Takımını Dün, 9-1 Yendiler Dün Taksim Stadında İzmir Alsan | Cemil hasımlarına kasti tekme vur- cak takımı ilk maçını Fenerbahçe ile | duklarından hakem tarafından oyun yaptı. Sabahtanberi yağan şiddetli yağmur sahayı bir çamur deryası ha- line sokmuştu. Diş Doktoru Halit Galibin hakem- İiği altında oynanan maçın ilk dev- resi Fenerlilerin rakiplerini deneme- si yüzünden müsavi bir şekilde gçe- ti. İkinci devrede, çamurdan bitkin bir hale gelen İzmirliler, Fenerbahçe nin uzun paslarla rakip müdafaayı a- şan sistemi karşısında bütün bütün bocaladılar ve sahadan 9 — 1 gibi a- ğir bir mağlâbiyetle ayrıldılar. Takımlar, sahaya şu şekilde çık- mışlardı: Fenerbahçe: Hüsamettin — Fa- ruk, Fadıl — Fikret, Angelidis, M. Roşat — Naci, Ali Rıza, Bülent, Şa- ban, Orhan. Alsancak: Hilmi — Cemil, Ali — Necmi, Enver, Rasim — Saim, İlyas, Sabri, Basri, Hakkı, Oyuna, 15,30 da Fenerlilerin hücu mu ile başlandı. İzmirlilerin soldan yaptıkları mukabelede Basrinin şütü Hüsamettine iyi bir korku geçirtti. 6 ıncı dakikada İzmir muhacimlerin- den topu kapan Fikret Şabana nefis bir ara pas verdi. Şaban, önündeki müdafii hafif bir bel hareketiyle st- Jatarak plâse bir şütle takımının bi- rinci golünü yaptı. Fenerliler gol yapmalarına rağ- men hâlâ mütereddit vaziyetten kur- tulmuş değiller. Fazla açılamıyorlar, Onların bu çekingenliğinden isti- fade eden İzmirliler, sağ taraftan Ve habın kardeşi Salim vasıtasiyle akın- lar yapmıya ve Fener kalesini sikış- tırmıya başladılar. Nitekim, 10 uncu dakikada bir kargaşalıktan istifade ederek beraberliği temine muvaffak oldular, Kolaylıkla kazanılan bu sayı İz- mirlileri büsbütün coşturmuş ve Fe- ner kalesinin abloka altına girmesi- ne sebebiyet vermişti. İzmirlilerin heran gol olmak tehli- kesi altında geçirdikleri ve muhacim lerinin fazla çalım yapmak hevesin- den netice alamadıkları bu vaziyet, tam 37 inci dakikaya kadar devam etti, Fenerliler, Alsancaklıların bu ne- ticesiz hücumlarından sonra, kendi. lerini toparlıyarak oyun üzerinde tam bir hâkimiyet tesisine muvaffak oldular, Ve İzmir kalesinin sıkışık bir anında müdafi Cemil, kalecisine geri pas vermek istedi, topa yavaş vurduğundan geriden gelen Bülent yetişti ve Fenerin ikinci sayısını yap tu Devre 2 — 1 Fenerbahçe lehine kapandı. İkinci devrede: İkinci devre bir gol panayırı halin de geçti ve 8 inci dakikadan itibaren hâkimiyeti alan Fenerliler Ali Rıza- nın yaptığı 2, Bülendin yaptığı 4 M. Reşadın yaptığı 1 sayı ile gol adetle- rini dokuza çıkardılar ve maç bu şe- kilde Fenerin 9 — 1 galebesile neti- gelendi. —— Fenerlilerin ezici hâkimiyeti altın- da devam eden ikinci devre esnasın- © da Alsancak müdafilerinden AM ve dan çıkarıldılar ve İzmir takımı dev- renin son dakikalarını dokuz kişi ile oynadı. B takımları maçı Dün Şeref Stadında B takımları maçlarına devam edilmiş ve Galata- saray İle İstanbulspor B takımları karşılaşmışlardır. Başta giden bu iki klübün B takım ları maçı büyük bir alâka ile takip edilmiş ve İstanbulspro B takımı 3-3 maçı kazanmıştır. Bugünkü Maç Taksim Stadı: Alsancak — Güneş saat 15,30 ha- kem Ahmet Âdem. * Barutgücü alanındaki maçlar 1 — Barutgücü, Akınspor A takım ları saat 15 te. 2 — Barutgücü, Akınspor B takım ları saat 13 te. 3 — Barutyücü, Bakırköy Rum genç takımları saat 11 de. ATLETİZM: Halkevinin Kır Koşuları Başlıyor Beyoğlu Halkevi tarafından tertip edilen senelik kır koşuları şampiyo- nasının final müsabakası bu sabah saat 10 da Şişli — Hürriyet tepesi arasında yapılacaktır. Dört müsabakada en İyi derece a- lan Atlete bir kupa, birinci, ikinci, ü- çüncü gelen ekipler koşucularına bi- Ter madalya verilecektir. Müsabakaya onar atlet sokan klüp lerin en iyi derece alan bir atletile 20 kişilik kadro ile yarışa giren klüp- lerin en iyi derece alan iki atletine madalyalar verilecektir. Hakemler: Yüzabşı Hüsamettin, Zeki, Nuri, İhsan Belor, Cehdi Şahin giray, Firuzan, İbrahim Hoyi, M. Nu ri, Çerasi'dir. BOKS: Amerikalı Boksör Galip Geldi Amerikada yapılan Tommi Far— Maks Bir maçı Amerikalı boksörün hâkimiyeti altında geçmiş ve 15 ra- vunt neticesinde Tommi Far sayı he- sabiyle mağlüp olmuştur. * Berlin, 7 (A.A) — Çoktanberi bek- lenmekte olan yarı ağır boks dünya şampiyonasının yapılması artık ta karrür etmiştir.. Alman şampiyonu Adolf Hoyzer ile dünya şampiyonu Belçikalı Güs- land Hale'do karşılaşacaktır. ANKARAD. Beşiktaş Harbiyeyi Yendi Ankara, 12 (Tan Muhabirinden) — Milli küme maçları dolayısiyle şeh- rimize gelmiş bulunan Beşiktaş takı- mi ilk karşılaşmasını bugün Şehir Stadında çok kalabalık bir meraklı önünde Ankara şampiyonu Harbiye takımı ile yaptı ve 2 — 0 kazandı. Oyunun ilk dakikasını mutlak bir hâkimiyetle geçiren Harbiyeliler hü- cum hattında fırsatçı bir şütör bulun mayışı yüzünden elde ettikleri bir- çok gol vaziyetlerinden istifade ede- mediler. Diğer taraftan, vaziyetin vahame- tini zamanında idrak eden Beşiktaş- lılar, canlanarak hasım kalesine cid- den tehlikeli olan hücumlar yapmı- ya başladılar. Ve yaptıkları bu hü- cumların birinde sağ açık Rıdvan ge- riden aldığı derin bir pası kovalıya- rak müdafii de atlattıktan sonra çok güzel bir vuruşla topu ortaladı. Şe- ref, esasen başının üstüne kadar gel- miş bulunan bu topu yerinde bir ka- fa vuruşu ile 27 inci dakikada Harbi- ye ağlarına taktı. Çok hâkim oynamalarına rağmen yedikleri bu ani golü telâfi edebil mek için harekete geçen Harbiyeli- ler gol çikarmıya muvaffak olama- dılar. Ve devre de bu suretle 1 — 0 Beşiktaş lehine bitti. İkinci devrede İkinci devre başlar başlamaz Har- biyelileri ilk devrede olduğu gibi yi- ne Beşiktaş kalesini zorlainıya başla bir değişiklik olmadı. Çünkü muha- cimler ayaklarına geçirmiş olduklari topu dışarı atmakta sanki ısrar edi- yorlardı. Beşiktaş muhacimleri ise bilhassa Hakkı, Şeref ve Eşref anlaşması “An- İ yordu. 31 inci dakika; bu devrede Hakki- nın merkez muavin yerine geçmesi Üzerine hücum hattına çıkan Fevzi Harbiye kalesi önlerinde Şerefin çok yerinde verdiği bir ara pası ile takı- mına ikinci golü sıkı bir vuruşla ka- zandırdı. Maçın bundan sonraki kismı her iki tarafın da gol yapmak için azami gayreti ve sıkı bir mücâdele İle geçti. Fakat vaziyet üzerinde bir de- Bişiklik hasıl olmadığından oyün 2 — O siyah beyazlıların galibiyetile sona erdi, Beşiktaş takımı ikinci karşılaşma. sını yarın muhafız gücüne karşı ya- tar. dilar, Fakat, yine vaziyet Üzerinde! kara kalesini tam manasiyle zorlu-| OKUYUCU Mektupları | Tütüncüler Sevindi Emet Tütün Ekiciler Birliği Haşkanı M. Biral yazıyor: “Burada arpa, buğday gibi hububat e- kimi, çoğaltıldıktan başks, memleketimiz iktısadiyatına tesir eden İhraç ekimi de #hmal olunmamıştır. Bu sene tecrübe ima- hiyetinde ektiğimiz Eşe tohumu tütünle- rimiz matlâp nefaseti temin etmiş oldu - bundan İnhisarlar idnrerince iyi fiyatlar. la tamamen satın alınmıştır. Gelecek seneler tütünlerimizi daha iyi ve Ihracat tüccarlarının da nâzarı dikkat- lerini İlçemiz tötünlerine çevirmek üzere #ütün ekim birliği, bütün kuvvefile çahş- maktadır. Memleketimizin memnu mınta- ka sahasından çıkarılmasına delâlet eden vali ve sayın saylavlarımıza teşekkür ©- deriz, çiftçi çok memnundur. . Eski Yazı Şekilleri Kadim Türk ve İslâm yazıları mütebas- msı Osman Fevzi gönderdiği mektubunda diyor ki: “Siyakat hattı sekizinci asrın sonlarını doğru ve dokuzuncu hieri asırda revaç bu- Mup mevkii tedavülde olan bir yardır. Bu yazı doğrudan doğruya Osmanlı devleti- nin tapu ve bilhassa maliye kuyudatında kullanılıp, âhar bir teşkilârta ketiyen kul- Janılmamıştır. Berat, ferman, buyrultu ve saire gibi yazılan tarihi vesikalardaki ya- mlar “battı divani,, ve yahut “Divan kır- mas, denilen yazılardır. 4760 Mirasçıya Kalan Bir Servet Belçikanın küçük bir şehrinde An- na Delfüs isminde ihtiyar bir kızın ölümü garip hâdiselere sebep olmuş tur. Çünkü, bıraktığı vasiyetname 4760 vârisin ortaya çıkmasına mey - dan vermiştir. Anna Delfüs geçen sene 83 yaşına basmış bulunuyordu. Bütün bayatı- ni hayır işlerine hasretmişti. Geçen sene bir notere yazdırdığı vasiyetnamesinde, ölümünden sonra, 500 yerde ayin yapılmasını, serveti. ni kardeşlerine ve yeğenine bıraktı - ğın bildiriyordu. Kardeşlerinin ölü- münden sonra İse servetin yalnız ye ğenine kalmasını istiyordu. Yeğeni - nin servetini de kanuni mirasçılar tak sim edebileceklerdi. Eğer yeğeninin kanuni varisleri bulunmazsa, servet 12 inci dereceye kadar bütün tabit varisler arasında taksim edilecekti. Bu vasiyetnamenin tanziminden sonra Delfüs ve kardeşleri ölmüştür. Fakat, servet sahibinin yeğenini bul- mak mümkün olmamıştır. Eduard is minde bir yeğeni varsa da onun İzini bulmak kabil olamamıştır. Bundan sonra, servetin, ölenin yakın akraba- sına taksim edilmesi muvafık görül müştür. Bu sefer yakın akrabaların tespit edilmesine başlanmış ve mah- keme tamam 4760 varisin ortaya çık- tığını görmüştür. Bu yakın akrabalar dünyanın dört bir köşesine yayılmış vaziyettedir. Fa kat, tam bu varislere miras taksim e- dileceği zaman, Delfüsün asıl yeğeni Eduardın meydana çıkmasından endi $e edilmektedir. oya SEN | Eyüp Halkevinde Komite Secimi Komite seçimine iştirak eden âzalardan bir kısmı Halkevinin önünde Yeni açılan Eyüp halkevinde, ko- mite seçimi tamamlarımıştır. Kayda başlandığı ilk gün, eve yüzlerce aza tav Rot, 25 Martta Berlinde Doyç:| yazılmıştır. Ankara saylavı' Yahya | derhal toplanarak çalışma programı zır bulunmuş ve spor şubesinin seçi- minl idare etmiştir. Yeni komiteler, Galip Kargı da, azalar arasında ha- çizmişler ve işe başlamışlardır. FHIIKA YE "Aşk, Aşk, Sen Her Şeye Kadirsin!. ,, Yazan: Yar. Hâşek — Çevir aa ERA BATERİ» İs zamanlar bu genç, bu saf kızı gördükçe utanıyor, bir türlü onunla konuşamıyordu. Fa- kat sonraları alıştı, daha cesur, da- ha cüretkâr davranmıya başladı. İdadide okuyan bu delikanlı he- nüz on yedi yaşında idi. Genç kızı her gördükçe, ruhunun bin bir se- vinçle dolup dolup taştığını anla- tir ve genç kızı şehrin kenarındaki bir yüksek tepeye götürürdü. Tepenin en yüksek yerine çık - tıkları zaman delikanli, ayakları di- binde pırıl pırıl yanmakta olan şeh ri genç kıza göstererek: — Bak sevgilim, diye söze baş- lardı, Işıklar ne güzel! Sokaktaki lâmbalar bize nasıl göz kırpıyor - lar.. fenerler yanıyor ve sokaklar aydınlanıyor.. Aydınlık, sokakla - ra ışık veriyor. Işık ta sokakları aydınlatıyor... Delikanlı bu “ışık, ve “aydınlık, konferansının arkasını bir türlü ge tiremediği için bir müddet susar - dı Ba defa da, delikanlının bu söz- lerini büyük bir dikkatle dinlemek- te olan genç kız söze başlardı: — Evet sevgilim, derdi, bu fe- ner aydınlık veriyor, Karanlığı ay dinlatıyor.. Aydınlanan karanlık- ta, karanlık insanların dolaştığı ka tanık sokaklar görülüyor. G* kızla geç delikanlı, da- ha bir müddet, güzellikten tenha yerlerden, gece karanlığın - dan, bahsederek, tepenin yamâ- cından şehre doğru inmiye başla - dılar.. Yolda giderken de başbaşa ko- nuşuyorlardı. Delikanlı bir aralık: — Aşka #usamış ruhlarımızı bi- ha bir köşeye sığınalım.. dedi. ve elile karşısına çıkan karanhk bir köşe başını gösterdi. Fakat tel ör- gü ile ayrılmış köğenin duvarında kömürle yazılmış “burasını kir. letmek yasaktır!,, ibaresini görün- ce bu yazıyı farketmemesi için genç kızı kolundan tutarak aksi istika- mete doğru çekti. Fakat genç kız, bu yazıyı çoktan görmüştü.. Saf bir eda ile delikan- ıya sordu: — Sevgilim, burada ne kirlene- bilir? Burasını ne diye kirletebi - lirler? Bunu buraya ne diye yaz « mışlar? Delikanlı içini' çekerek: — Güzelliği bir bakışla bile kir- İletmek kabildir, dedi.. Haydi bura- dan uzaklaşalım.. Genç kız bir tür- Jü buradan ayrılmak istemiyordu. Kendi kendine yüksek sesle: “Bu- rasını kirletmek yasaktır!,, diye söy “lendikten sonra, delikanlıya baka- rak: — Sevgilim, diye sordu, bu ya- zının köpeklere de şümulü var mi? Delikanlı hiçbir cevap vermedi.. Yalnız başile bir tasdik işareti yap- tı. Genç kızın bu suali delikanlıyı yüreğinin derinliklerinden yarala- maıştı. Daha doğrusu bu sual, bu genç, bü saf kizın ruhunu aydınlat muştı. bye genç kızın bu sün- linden onun dünyadaki bü- ün kirlilikleri, hem de mufassa - lan bildiğini öğrendi. Mahzun bir eda ile: — Yalnızlık, sessizlik nekadar i- yil. diye söylendi. İnsana, insah- ların en çirkin hallerini hatırla - tan yazıların bulunmadığı 1sız ve tenha ormanlar nekadar güzeli Sevgilim, hayat bir mücadeledir. Sevgilim, bayat, şu veya bu ha- reketlerin yapılmamasını emreden bitmez, tükenmez bir kanundur. MA A ŞA yy A Ben ikimizin uzaklara, çok uzak- lara, hiç kimsenin erişemiyeceği yerlere gitmemizi, uçmamızı neka” dar İsterdim. Delikanlı coştu. Genç kızı elin den yakalıyarak taş basamekh bif sokaktan aşağı doğru yıldırım gibi koşmıya başladı. Sokağın tam or- ta yerinde, ağır ağır yukarı çık” makta olan sınıf müallimlerinden birile burun buruna geldi. Derhal sevgilisinin elini bırak- tı. Hürmetkâr bir eda ile, mualli- mine yol vererek kenara çekilmek istedi. Muallimi sert bir sesle: — Eve gider gitmez sana cezâ verilmek üzere derhal defterime i- şaret edeceğim. Yarın da sınıfta seninle ayrıca konuşacağım.. Seb de Knobloh, yarın sınıfta bana bü vakayı hatırlatmalısın! Haydi b” kalım, şimdi gecen hayrolsun! Hemen oracıkta bir sokağa s8“ pan genç kız, bu adamın kim ol * duğunu görmemiş, delikanlı ile k0 nuşmasını işitmemişti.. De biraz koştuktan son ra genç kıza yetişti, Bu a- damın kim olduğu sualine karşı: — Hiç, dedi, bizim sınıf mua limlerinden birisi. Burada ne yap tığımı sordu. — Sevgilim, sen ağlıyorsun ga Nba!. Gözlerin-ıslak.. — Hayır ağlamıyorum, amma... Bu adamın gözleri hiç hoşuma git* mesi de... 5 İkisi de bir müddet daha tem ha sokaklarda yürüdüler.. Delikam hı genç kıza, mahvolmuş ümitler” den, kırık hayatlardan bahsetti. o | Yolda rastladıkları bir portakaler dan portakal aldı. Genç kız porta | kalı şimdi yemiyeseğini, hatıra © | larak defteri arasında kurutacağır | nı söyledi... | Delikanlının şairane hayalleri tamamen sönmüştü.. Uzun bir ses- sizlikten sonra genç kızdan arzın nasıl ölçülebileceğini sordu. Artık şehrin göbeğine gelmişlet di.. İkisini bir arada görmemeleri için ayrılmaları lâzımdı. Yarın ak şam buluşmak üzere tekrar sö” leştiler. Genç kız küçücük elini & zatirken; — Allah Tahatlık versin sevgi * lim, diye murıldandı.. Pes genç kızın bu temenni" si kabul edilmemiş olacak ki delikanlı pek rahatsız bir get9 geçirdi. Gayet fena ve korkunç rü” yalar gördü.. Hele bu rüyalarda bir tanesi pek müthişti: Rüyasın- da, mektebin inzibat meclisi onu, dün akşam genç kızla dolaştığı te peye çıkarıyordu. Zavallı delikan ıda bir ipe bağlı olduğu halde mü dürün arkasından yürüyordu. «Bu sırada koşa koşa Yanlarına gelen polisler kocaman demirden bir saçı delikanlının omuzlarına yükledi- ler. O, bu saçın ağırlığı altında © zilerek yokuşu tırmanmıya başla” dı.. Tepeye çıktıkları zaman bütün | mektep talebesini, kendilerini bek ler bir vaziyette orada buldular. Talebe delikanlıyı görür görmez! “Onu kurşuna dizin!,, diye bağırmı ya başladı. Delikanlı, bir feryat kopararak, kan ter içinde yatağından sıçradi. Bu bağırmadan annesi de uyandı. Vakit henüz gece yarısı idi. De likanlının başı ateş içinde yanıyor” du. Annesi başına kompresler koy” du.. Zor belâ tekrar uyudu.. Sabahleyin saat sekize doğru bü (Devam © uncuda) j