Dün milli küme için karşılaşan Milli Küme: — emi b > paşa 1” Beşiktaş “Beşiktaş Fenerbahçe 1-1 Berabere Kaldılar Muhafızgücü Yenildi Bu seferki tahminde de yanılma- dık. Fikretsiz çıkacak Fenerbahçe - nin zannedildiği gibi Beşiktaştan bir kaç gol yiyerek yenilmiyeceğini dün kü maçtan yirmi dört saat evvel çi- kan yazımda bildirmiştim. Fakat şunu da itiraf edeyim Kİ, Fener takımımın üçte biri nispetinde şakatlanacağı ve ikinci devre baş - langıcında çok sıkışacağı aklımdan geçmemişti. Hakem Nuri Bosutun, bir takımın dört elemanını İskarta ettirecek şekilde bir oyuna müsaade edeceği de hesaplarımda yoktu. Dün binlerce kişi önünde Beşiktaş- la berabere kalan Fenerbahçeliler için, vasattan yüksek bir oyun çi 'kardılar, denemez. Hele sağaçık yazi ikinci devre başlarken oyuna giremiyecek kadar topalladıktan son ra Fener hücum hattında ak man kalmamıştı. Niyazinin, bacağı- 'nı feda edercesine klüp muhabbeti ile takımda tekrar yer alması da va- ziyeti değiştirmedi. Çünkü tek ayaği- le seke seke koşmağa çabalıyordu. Amma, onun cak hale geldi raber rakipleri de çok iyi anlamış - Tardı. En iyi çalışan : Diğer hücum elemanları ise kisa, ekseriya havadan ve isabatsiz pas- larla oynadıklarından müessir ola #nıyorlardı. Dünkü oyunda Fener- Şeref, Eşref kışhı oynamaktan başka bellibaşı bir maharet gösteremedi. Müdafaa ile kaleci Fenerin sağ tarafı sakat ve ortaları müessir ola- muyan hücum hattı önünde bakiki ayarını gösterecek müteaddit frsat- lar bulamadı. Maçın tafsilâtı : Hakem Nuri Bosutun idaresinde takımlar şu kadrolarla sahaya çık- tılar: Fenerbahçe: Hüsamettin — Fazıl, Faruk — Necdet, Angelides, M. Re- şat — Niyazi, Ali Rıza, Bülent, Na- ci, Şaban.. Ikinci devrede M. Reşat yerini di- ğer conahla değiştirdi. Beşiktaş: Mehmet Ali — Hüsnü, Faruk — Rifat, Feyzi, Fuat — Nu- ri, Muzaffer, Haklı Seri, atak bir oyun başladı. Tlk da- İkikalarda Fenerbahçeliler daha tan- hh gözüküyorlardı. 3 üncü dakika — Sağacık Niyaziyi sürerken düşürdüler. Frikik verildi. Fenerliler frikiki neticelendiremedi- ler. O çekiş korner oldu. Korneri de başaramadılar. Mukabil Beşiktaş akını Şerefin u- zaktan çektiği şütle kale üstünden N Iki taraf on dakika müsavi oyna- dılar. Fenerin golü : den vazifesini bakkile kavramış ve On dördüncü dakikada Fener sağ- maçından iki enstantane Şilt Maçı: Güneş ve Galatasaray Güçlük Çektiler İstanbul futbol ajanlığı tarafından tertip edilen şild maçlarına dün Şe- iref stadında sabahleyin devam edil- miş ve Güneş ile Beylerbeyi, Galata- saray İle Topkapı karşılaşmışlardır. Birinci karşılaşmayı doktor Halit | Galibin idaresinde Güneş ile Beyler- beyi takımları saat 11,30 da yaptılar. Oyuna Güneşlilerin akını ile başlan- dı. Maç Beylerbeyi sahasına intikal etti. Fırsat kaçırmakta biribirile ya- riş edercesine bozuk oynıyan Güneşli muhacimler, bütün devreyi Beyler- beyi kalesi önünde geçirmelerine rağ imen sayı yapamadılar ve ancak dev- renin sonlarına doğru Melihe yapılan penaltıdan Salâhaddin vasıtasile bir gol yaparak devreyi 1 - 0 galip bitire- bildiler. Güneş ikinci devrede de an- cak bir gol daha yaparak devreyi 20 Güneş lehine tamamladı. Galatasaray - Topkapı İkinci maçı Topkapı ile Galatasa- ray yaptı. Galatasaraylılar bu maça asıl kadrolarından birkaç oyuncu ek- sik olarak çıkmışlardı. Oyun yine doktor Helit Galibin idaresinde Gala- tasarayın bir hücumile başladı. Fa- kat Topkapılıların canlı ve muvaffa- kıyetli müdafassı karşısında hücüm | semere veremiyordu. | Nihayet Galatasaraylılar. devreyi 1 - 0 galip bitirdiler. İkinci devrede Galatasaray iki gol İdahn atarak oyunu 3 - 0 vaziyete ge- tirdi, Fakat oyunun sonlarına doğ- ru Topkapı iki gol yaptı ve oyun 3-2 FIXLIES SAMAAANİ DANA ABLA A Lİ K öyün hemen hepsi Halil Sa- birin evinde toplanmıştı. Hiç kimse konuşmuyordu. Kimi başmi avuçları içine almış di yor kimisi de odanın içinde bir a- sağı bir'yukarı dolaşan Helili ses- siz sessiz gözlerile takip ediyordu. Hemen hepsi de içinden “ban- ka,, ya lânet okuyordular. Halil hem de! or ve hem de söyle düşünüyordi “Bundan evvel iki defa evi böy Je dolmuştu. Birisi evlen, Yirmi se: Babası ise do kuz yıl önce ölmüştü. Bir sabah babası bağa odun top lamıya gitmişti Şalvarının ne urgam) sarmış ve yarı b yu ile kapıdan çıkmıştı. Aradan bir kaç sant geçince Halil meraklan - miş babasını aramıya gitmişti, Babasını iki büklüm, bir çamın dibinde kıvrılmış görünce acı acı yutkunmuş, gözleri yanmış hemen onu arkasına alarak eve getirmiş- 4. İhtiyar, dallarını kesmek için bir çama tırmanmak istemiş fakat yarı yolda yere düşüp yuvarlan « mıştı. He linet okumıya başla - yınca babası ağlıyarak — Lânet okuma yavrum! diye atıldı. Kaderim böyleymiş. Bu top rak beni de babamı da dedelerimi de yetiştirdi. O mübarektir. Ona küfretme!... Babasının son sözleri bunlar ol- muştu Halil böyle düşünüyorken ora- dakilerin hepsi birer birer çıkmış- tılar” Kendine gelip etrafa bakın- ca odada yalnız olduğunu O zaman karısının yatak odasına girdi. Kadıncağız kaç gündür hastaydı. Halil yatağın kenarına oturarak yaslı bir sesle: — Çıldıracağım! Dedi. Bize on hastasın diye. On beş gün sonra «ev siz, bajisız, tarlasız kalacağımızı düşündükçe fena oluyorum. K adın semaya doğru bakarak gözyaşlarını tutamadı: BAĞ YOLUNDA Arapçadan Çeviren: Faik BERCMEN 1-3 -938 BOUASA SEBA SERA AAUEAA 0 GEM RGAAAA AAA DAA EDA SESİ AUDENA SAS EEA RAL AAI AA EEASAAIN A YE ENBE UASETASAŞTKANIAN “—— mız bunca yıllık ocağımız elden gi- diyor, — Sus karıcığım. BE K adın hiddetleniyor! — Neden: susacakmışım. Ben hasta ; doktor getirecek pa ran yok. Halbuki o kaltak bizim pa ramızla ipek urbalar yaptırıyor, lâvantalar alıyor sinemaya gidiyor. Kardeşin, eşeğin biri Kuyruğu eksik sade.. Çocuk tatillerde geldi- ği vakit: Anne, yengem hep çocuk- larının artıkların bana veriyor di ye sızlandı yavrucak le söylen- Beyrula inip evlerinin karşısında durmak ve bağırmak istiyorum.. — Sus karıcığım, sus, sus bugün aklım başımda değil. — Kardeşinin karısına söz söy < Jetmiyorsun? O kaltağa gönül ver- memiş olsaydın böyle yapmazdın! Halilin yüzüne birden kan hü - cum etti. Şuurunu kaybetti. Ve e İinin tersile karısına müthiş bir tokat indirip kendini dışarı attı, ece epeyce İlerlemişti. Ha 2 Nil halâ yatağında kıvra « nıyordu. Bütün vücudü ateş için - deydi sanki,. Mütemadiyen sigara sarıyor ve arka arkaya sardığı ka- lin sigaraları şuursuz bir halde içi. yordu. Kaç defa gidip karısından af dilemek istedi. Fakat gururu ©- nu alıkoydu. Bilmiyordu ki karım öfkesinden ve kafirından Bunlara sırffoğlunun tahsili için katlanmıştı. Tahsil. Tahsilsiz in- san, beş para etmezdi. İnsan odun gelip odun döner. Câbir ilk defa köy kahvesinde gazete okurken ba bası nekadar gurur duymuştu. O va kite kadar köyde yalnız muhtarın oğlu okumak biliyordu, Halbuki oğlu muktârınkinden daha çabuk ve daha güzel gazete okuyordu. Mütemadiyen çırpınıyordu. U- yumak ne mümkündü. Pencereden baktı. Şafak söküyordu. Ay dağ- ların arkasına saklanmıştı. Kalk - tı, koluna kocaman sepeti alıp bâ- ğa yollandı. açığına doğru verilen pası kesmeğe başarmış olarak müdafi Fazılı saya- koşan Feyzinin ayağı kaydı düştü. — Allahtan hiç iyi olmamayı is- bilirim. Hakkıyı çok iyi kontrol eden iç iy Dün yapılan maçlardan o (ea Dışarı çıkınca şafağın sökmesi- Fazıl Beşiktaşın tehlikeli şütçüsüne hiç fırsat vermedi. Ne yazık ki, Fo- ner müdafaasının ruhunu teşkil eden Bu fırsattan istifade eden Fener mu hacimi topu biraz sürdükten sonra Naciye geçirdi. Naci uzaktan alt kö- şeye çektiği şütle golü kaydetti. Güreş: Fazil rakiplerinin devamlı sert oyu- 'nundan asabiyete kapılarak ağırca bir hata yaptı ve hakem tarafından sahadan dışarı çıkarıldı. Bu suretle sarı lâcivetliler biç işe yaramıyacak kadar saket Niyaziden sonra Fazıl tamamile kaybederek dokuz kişi ile Fenerliler ba göle ateşlendiler. Biribiri arkasina yaptıkları inişlerde kale ağzında ağır ve isabetsiz davra- nışları yüzünden hetice alamadan dönüyorlardı. Yirmi beşinci dakikaya doğru Be- kaldılar.. Fener takımı mış bulunacaktı. Beşiktaşa gelince dokuz kişi kalmasına rağmen 36 ncı dakikada ikinci golünü atacak fırsatı yakala -| dı, Bülent soliç oluğundu önü te- mamen boş olduğu bir anda topu ka lenin dört metre açığında kaybetti. Sürerken bir parçacık kale ağzına doğrultmuş olsaydı, golü sigortala - şiktaşlılar ağır basmağa başladılar. 28 inci dakika: Beşiktaşın sağiç ye rinden kale yanındaki solaçık Eşre- fin ayağına gelen topu Eşref kalenin yan ağlarına havale ederek fırsat ka çırdı. 49 ıncı dakika: Sağaçık Nurinin arkadan aldığı pasla önü apaçık kaldı, Rahat rahat sürdüğü ve topu doğrultmağa fırsat bulduğu halde dı şarı vurdu. Yaptığı hatayı kendi de i Güneş Takımı 27 Puvanla Birinci Oldu tecrübesiz güreşciler arasında tertip «dilen müsabakaların sonuncusu dün Süleymaniye klübünde yapılmıştır. Galatasaray, Beşiktaş, Güneş, Bey- koz, Doğanpsor, Kasımpaşa, Topkapı klüplerinin iştirak ettiği teşvik mü- sabakalarını Güneşli güreşçiler bü- yük bir sayı farkile kazanmışlardır. Güreşler esnasında bir de hâdise İstanbul güreş ajanlığı tarafından |” Hücum hattında Şerefle Eşref pek #yi anlaşarak biçimli ve şuurlu oy - nadılar. Şerefin bazan Avrupa oyün- cuları gibi şüt biçimi sıkı vuruşlar- Ja verdiği uzun paslar mükemmeldi. Şerefin sıkı yuruşlarla verdiği pas - ler yüzünden Fener muavin hattı to- pun mahreki üstüne yetişemiyerek kolayca geçilmiş oluyordu. Eşref te pas aldığı vakit önünde kalan bir ki- siyi iyi geçerek isabetli ortalayışlar yapıyordu. / Hakkı, Fazılın kontrolü altında (7 ilen bir iş göremedi. Fazıl çıktıktan sonru da muvaffakıyetli gözükmedi. Rücum hattının sağ tarafı vasattan |Z düşüktü! Yalnız sağaçık Nuri ilk dev yede aldığı topları çabuk ortalıyarak | 7 takımıma faydalı oldu. e yıldırıcı ve sert gı |” Beşiktaş Üçok 2 Güneş Galatasaray Muhafız Alsancak g Yener Harbiye anladı. Basını ellerile dövdü. (Devamı 10 uncuda) Milli Küme Puvan Cetveli bere Takım Attığı gol Mağlöp «ü.0 yeğiği göl u.uasusa M “pu Gal ri GİY ye sene in sslce -.. alel SGnsasEz Puvan olmuş ve Kasımpaşa güreşçileri, ba- zı hakemlerin tarafgirlik yaptığını id dia ederek müsabakayı terkelmiş- lerdir. Umum! tasnife göre, Güneş 27 pu- vanla birinci, Kasımpaşa 9 puvanla ikinci, Galatasaray ve Beykoz üçer puvanla üçüncü olmuşlardır. Güreşlerden alınan neticeleri sıra- 4 |sile yazıyoruz: 56 kilo: 1. Fehmi (Güneş), 2. Ce- mal (Güneş), 3. Hamdi (Kasımpaşa), 61 kilo: 1, Mümtaz (Beykoz), 2. So- tiri (Kasımpaşa), 3. Ahmet (Kasımpa sa). 66 kilo: 1. Nezir (Güneş), 2. Doğan Güneş), 3. Tahsin (Güneş). İkinci Küme Maçları Fener ve Şeref statlarında ikinci küme lig maçlarına devam edildi. Şe- ref stadında Galata gençler - Doğan- sporu 6 - 0, Feneryılmaz - Karagiim- rüğü 4 - 1 yenmişlerdir. Fener stadında Altınordu « Davut- paşayı 3 - 1 yenmiş, Ortaköy gelme- diğinden Hilâl hükmen galip gelmiş- Pera, Sişliyi Yendi Dün Taksim stadında Şişli ile Pera klüplerinin A ve B takımları stad- yum Jigi için karşılaştılar. Gayri fe- derelerin en kuvvetlisi ve biribirine rakip olan bu iki ekalliyet klübünün karşılaşması stadyuma müthiş bir ka- labalık toplamıştı. Burhanın hakem- liği altında yapılan maçın ilk devre- si büyük bir asabiyet içinde 0-0 be- rubere neticelendi. İkinci devrede Pe ralılar, Şişli kalecisinin bir hatasın- dan istifade ederek maçın yegâne sa- yısını yaparak oyunu 1 - galip bi- tirdiler. Bu maçtan evvel yapılan B takım- ları karşılaşmasını yine Perlsılar 1-0 kazanmışlardır. ———— —— eş). 79 kilo: 1, Hasip (Güneş), 2. Nesim (Kasımpaşa), 3. Cemal (Güneş). 87 kilo: 1. Mehmet Ali (Güneşi, 2. Ruzzık (Kasımpaşa), 3. Şevket (Gala- tasaray), Ağır siklet: 1. Salih (Güneş), 2. Ke- (Galatasaray). 3. Mehmet Ali (Gü-| tiyorum. Bütün hayatım müdde - tince hasta kalayım. Hiç olmazsa böylelikle bankanın memurları 6- dama giremezler. Bütün malımızı mülkümüzü dört yüz altın muka- bilinde elimizden alıyorlar, Yalnız bağ bundan fazla eder. Ah, kaba” hat hep sende Halil. Sana az m söyledim; kardeşinin sözüne bak- mal diye. İşte ona sermayö Ol - sun diye aldığınız parayı batırdı. Ticaret bu.. Biz köylü olarak doğ- duk köylü olarak ölmeliyiz. Aklı- mız ticarete ermez. — Sırf oğlum Câbirin batır için bu işe girmiştim. Kendi ken- dime oğlum Beyrutta tahsil ede - çek. Yarın bir doktor veya avukat çıkacak, diyordum. Ahir ömrüm- de bana iyiliği dokunur diye düşü nüyordum. Keşki köyde kalaydı.. Dedelerimiz gibi bizler gibi burada yaşasaydı. H bem konuşuyor hem de esefli esefli başını sallıyor” du. Sarı bıyıkları dudağının iki ke narından aşağıya doğru sarkıyor- du. Karısı hınçlı hınçlı söylenmiye başladı. — Kardeşinin o uğursuz karsı hep senin ekil girdi. Hâlâ hatır. ıyorum. Bana, bu mallarımı ban. kaya rehin edecek kadar deli ol madım, diyordun. Halbuki sonra onunla odaya kapandın.. Çıktığın vakit razı olmuştun. Aklını. çelen bep o kaltak oldu. Oğlumuz oku- masaydı ne çıkacaktı. imal (Güneşi, 3. Ali (Kasımpaşa), rımız yoğumuz toprağımız, bağı - ne daha epey zaman olduğunu an- ladi, Dönmedi. Geceyi, uyumadık - tan sonra ne yapacaktı zatenl. E yiülün başlangıcı idi, Serin bir rüzgâr Halilin bütün vücudünü ürpertti. Ortalıkta hiç bir ses duyulmuyordu. Yavaş ya - vaş yürüyordu: — Ben topraksız nasıl yaşıya- cağım? Nereye gideyim ben?.,, “Bu toprakta ondan başka ki < min hakkı olabilirdi? Otuz yıldır buraya alınteri dökmüştü. Babası ds, dedeleri de ayni şekilde çalış - muştılar. Bu toprağın her zerresi onlarm terile yuğurulmuştu. Her ağaç onların kanından bir damla taşıyordu. Onun ruhu bu toprak- Tardu! İnsari ruhsuz yaşıyabilir miy di hiç? Halilin ruhu göğsünde de- gil bu topraklardaydı. Son defa bağların, tarlalarını görmek istiyordu Oraya doğru vol landı. Dedesinin mezarı yanına ge lince onun sözlerini hatırladı: — Köyümüzde mezarlık yoktuf evlât demişti. Herkes ölüsünü ken sanki, İşte va di topraklarına gömer. Kemikleri miz topraklarımızla haşır neşir ©