17 Şubat 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

17 Şubat 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

p N i | | | | » yar hakkı vermiştir. O ne vakit mli- HAŞİM maşa —— 17-2-98 IT AN Gündelik Gazete Sl İTAN'ın hedefi: Haberde, fikirde, her şeyde temiz, dürüst, samimi simak, karlin gazetesi olmıya çalışmaktır. malin ABONE BEDELİ Ecnebi 2800 100 » 0 » 300 » Milletlerarası posta itthadına dahli ol- mıyan memleketler için 30, 16, 9, 3,5 Mi- radır. Abone bedeli peşindir. Adres de- Biştirmek 25 kuruştur. Cevap için mek» #ıplara 10 kuruşluk pul flâvesi lârımdır. mama | GÜNÜN MESELELERİ | Avusturya Gidiyor (Yazan: M. Zekeriya) Hitlerin 4 şubat tarihli darbesinin lk beynelmilel tesiri Avusturyada görülüyor. 4 şubat temizliği Almanyada Ber- Bin - Roma mihverine muhalif olan mutedillerin bir kenara atılması, müf ritlerin işbaşına gelmesi demekti. Bu değişiklik Hitler siyasetinin daha sert, daha müteçaviz bir şekil alması ihtimalini arttırıyordu. Harleiye Ne- saretine getirilen Von Ribbentrop Berlin-Roma-Tekyo mihverini kuran adamdır. Onun işbaşına getirilmesi bütün harici meselelerde Almanya- nın daha şedit bir siyaset takip ede- geğini gösteriyordu. Onun için Al manyanın Avusturya meselesini sü- ratle halletmek istiyeceği, müstem- leke meselesinde daha şiddetli bir va- | riyet alacağı, Berlin - Roma mihve- rinin kuvvetleneceği tahmin edili- yordu. Yalnız herkes Hillerin 20 şubatta Rayiştağda söyliyeceği nutku bekli- yordu. Alman devlet reisinin siyase- tini bu nutukta izah edeceği ve müs- takbel hattı hareketini ona göre ta- Yin edeceği zannediliyordu. | Fakat anlaşılıyor ki, Hitler bazı me seleleri 20 şubat nutkundan evvel rasıra bir feryat > yor: “Amerikada iş- lenen suçlar yüzünden bir se- ne içinde heder olan mallar, Amerika Birleşik Devletleri- nin senelik bütçesinden yük- sek bir kıymet teşkil ediyor!,, Bu feryat noktası noktasına haklı mıdır? Biraz mübalâğası ve- ya eksiği var mıdır? Bunu hesap etmedim, Bildiğim birşey varsa o da cemiyetin suç İstidatlarına kar şı korunması meselesinin her va- tandaşı düşündürecek bir mesele halini aldığıdır. Son otuz sene içinde her mem- halletmek arzusundadır. Bu mesele- lerin başında da Avusturya vardır. Hitler 20 şubat nutkundan evvel yu noktanın aydınlanmasını istiyor: | Almanya ile - Avusturya arasında | Jö3iie imzalanmıs bir anlaşma var-| ir. Bu anlaşma mucibince Almanya Avusturyanın istiklâlini tanımakta - dır, Fakat bu anlaşmanın Tnei madde #i mütibince Avustusya zaman ile ka bineye Nazilöfden Üc“dört üre ala- Saktır. Avusturya Büşvekiİ Şimdiye | kadar bu maddedeki taahhüdünü yap, mamıştır. Çünkü madde ona bunu! Yapma zamanının tayini için bir hi-| Basip görürse kabinesinde bu deği- wikliği o vakit yapacaktır. Simdi Hitler Avusturyadan bu müddenin tatbikini ve kabinede Har- biye, Dahiliye, Hariciye Nazırlıkları- Bin Avusturya Nazi liderlerine veril mesini istemektedir. Bu talebin mâ- pası âşikârdir. Ayüsturya kabinesi- hin en mühim mevkilerini Naziler Meal edince Avusturyanim. istiklâli tehlikeye düşecektir. Avustüryalılar stiklâllerini kaybetmek ariusunda değildirler. Avusturya Nazileri wer: t çalışmalarına, propaganda yapa- ilmelerine rağmen halkın ekseriye- iz kendi taraflarına çekememişler- ir, Yakat şimdi Şüşniz gayet müşkül 'eltedir. Almanya bu defa her Pahasına olursa olsun Avusturya 1, >elesini halle karar vermiş görü- » Kabineye Nazileri almazsa Al- ynyanın bunu cebren yapmıya ça- wzak bir ihtimal değildir. ha vüsturyanın Almanyaya iltihakı- Dama olan iki memleket vardır: A ve Yugoslavya. Bu iki memle- e Almanyanın kendi hudutları- e taraftar değildirler. Şim GM adar Avusturyanın istiklâlini afaza edebilmesinde bu iki mem gn vaziyeti büyük âmil olmuş- » Fakat anlaşılıyor ki, Mussolini, in serbest kalabilmek ve Al- Al,“ ittifakını kaybetmemek için Metajp Ev Avusturya üzerindeki libini kahul etmiştir. yayarlar ise, iktisaden Alman - api yle kuvvetle bağlanmıştır ki, — a bu projenin tahakkukuna di fet edebilecek vaziyette değil- Fraş sig kadar ya ve İngilterenin ise, şimdiye d pılan tecrübelerle sahit ol. m bu kabil emrivâkiler kar aptıkları şey kuru bir pro- tertodan ileri gitmemektedir. Binaenaleyh Hitler dahildeki mev leketin içtimal manzarası değiş- miş İktisadi işlerin dayandığı teşkilât gittikçe büyümüştür. Ban kaların rolü genişlemiştir. Küçük tasarruflar, borsa yollarile büyük işlere akmıştır. İşsizliğe çare bul- mak, hükümet feleri arasına Karışmıştır. Yüksek teşkilâtlı bir memleket için içtimai sigorta sis- temleri bir zaruret şeklini almıştır. ütün bu meseleler, bir ümu- mi alâka mevzuu oluyor. Pakat suça karşı korunma mesele. ni derece GİBİME ERree tir. Suç işlemenin usul ve şekilleri de iktisadi bayatla.beraber geniş- lemiştir. Otuz sene evvel suçlar, teşkilât- lı bir tarzda işlenmiyordu. Cemi- yetin kanunları haricinde menfa- at arayan adamlar, tek başına iş gören hursızlardan, yankesiciler- den, haydutlardan ibaretti, Bazan, bir çete reisi etrafına birkaç hay- dut topluyor ve cemiyetle toplu- ca bir kuvvet halinde çarpışıyor. du. Bazan da bir şehir içinde hır- sızlık edenler, birlik oluyorlardı Fakat bu yolda topluluklara, teş kilât adı verilemezdi. Vaziyet, yumruğu en kuvvetli, zekâsı ve cerbezesi en fazla haydudun diğer lerini âlet diye kullanmasından i- baretti, Haydutların arasındaki bağ gevşek, beraberlik muvakkat ti. on otuz senelik iktisadi in- kişafla beraber suç işleme istidatları da genişlemiş, âdeta mo dern memleketlerin umumi geçin- me imkânlarından biri haline gel miştir. Kanunların müsaade etme diği yollarda para kazanmak İsti- yehlerin geniş sendikaları vardır. Muhtelif şehirlerde şubeler açar. Jar. Başlarında çok kuvvetli di- mağ sahipleri vardır ki teşkilâtı, ihtiyaca göre idare ederler. Cina- yet ve suçun bir nevi teşkilâtı, di ğer nevi teçekküllerini kolayca bu İur ve tesanüt halinde onlarla ça- kışır. Bir tarafta mala tecavüz veya intikam şeklinde bir cinayet oldu- ğu zaman suçlunun ekseriyetle ——————— kiini kuvvetlendirmek, orta Âvrupa ve Yakın Şarkta kaybolmak istidadı gösteren nüfuzunu tekrar kazanmak için, bu defa Avusturya meselesini kati surette halledecektir. TA N yoda ve gazetelerle bütün Amerikaya ilân etmiştir. Söyliyen: Thomas E. Devvey kör bir âlet olduğu keşfedilmekte- dir. Bir futbol takımında meselâ sol açık nasıl bütün takım demek değilse cinayetlerden çoğunu işli- yenler de bütün bir suçlu şebeke- sinin bir âleti mevkiindedirler, er büyük suçlu şebekesi, ge- niş bir iktisadi teşekkül gi bi kurulmuştur. Muhtelif ihtisas dairesinin reisleri, yakayı ele ve- tenleri kurtarmakla meşgul avu- katları vardır. İşi asıl idare eden ve büyük payları alan başlar, içtimai haya- tın yüksek tabakalarında yaşar- lar. En iyi otellerde ömür sürer- ler. Klüplere girip çıkarlar. Ak- rıza hiç birşey getirmeden kon- . dilerile düşüp kalkarsınız. Çoğu ev lidir, muntazam bir hayat sürer ler. Çocukları sizin çocuklarınızla beraber mektebe gider. Kanuna avkırı yollarda dolaşmak sayesin- de bolluk içinde yaşıyan bu adam lar, her işlerini mutavassıtlar va- mtasile görürler. Her vazife için & min oldukları bir adamları vardır ki ona pay verirler. Bizzat bir sah tekârlik, dolandırıcılık veya cina- yet işlemek ellerinden gelmez. Fa kat bunları yapacak adamları, ve- ““sitalarnın yardımile suça sevket- mekte tereddüt etmezler. mevi tuleyii ve kanuna düşman unsurların rahat rahat aramızda yaşamasının hik- meti, bugünkü adli takibat siste- Suç ve Cinayetin Kaynakları © © ile Mücadele İstanbulda sahtekâr, dolandırıcı ve yalancı şahit şebekelerine karşı Cümhuriyet Müddeiumu- miliği tarafından bir mücadele açılmıştır. Tam bu sırada Nevyork Müddeiumumisi, Thomas E. Dewey, suş ve cinayetin asıl kaynaklarına karşı bir mücadele açmış ve hedeflerini de rad- Esas Nevyork Müddeismümisi E. Devvey mimizin yanlış olmasındandır. Biz zannediyoruz ki bir suçu işliyen a- damı y ve başkalarına ibret teşkil edecek (surette ceza vermekle iş biter, Suçluların tek başlarına çalıştıkları zamanlar i- çin belki de doğru olan bu fikir, bugünkü şekillerdeki suçlar hak- kında tatbik kabul etmez. Bir maksada âlet diye kullanı- lan bir adamın, meselâ bir yalancı şahidin veya sahtekârın yakalanması suç sendikası için belki de biraz rahatsızlığa sebep olur. Onu kur- tarmak ve müdafaa etmek için pa- ra sarfederler, Fakat meselâ bir eroin kaçakçı- Uığında çetenin asıl elebaşıları ele İKMUVAR FAK YX, “OLMANIN SIRRI» Jveer hoşumuza gitsin, ister gitmesin. Hepimiz zaman zaman şu veya bu hâdisenin tesiri altında mânevi bir düşkünlük du- Yarız. Bu düşkünlük bizi bedbin ır. Enerjimizi kırar. Çalışma hevesimizi alıp götürlir,. Maddi ve mânevi bir kırgınlık, bir uyuşuk- luk, bir gevşeklik hissederiz. Her #ey bize karanlık, her iş müşkül görünür, Münevi düşkünlüğün ilk netice- si nefsimize itimadın sarsılması- dır. Kendimize inancımız azaldı mı, ondan sonra bedbinlik ve hattâ melânkoli başlar. Mânevi düşkünlük hayatın hakiki gehresiyle karşılaşmıya cesaret ede miyen zayiflerin hastalığıdır. Bun- lar hakikati görmekten korkarlar, Başlarını kum içine sokup hayatı görmek istemezler. Bu da kendile- rine inanmamalarının bir neticesi- dir. Manevi düşkünlük devamlı ve şiddetli olursa melânkoliyi intaç eder. Melânkoli ruhumuzu ve ma- neviyatımızı kaplıyan kara bir bu- lut gibidir. İçimizi karanlıklarla doldurur. ; Yalnız muvakkat üzüntü ve s- kıntıları düşkünlük ve melânkoli ile karıştırmıyalım. Meselâ, bütün baranın kaybedersiniz, yahut ya- Can Sıkıntısının Tedavisi kınlarınızdan birisi ölür, Bu hâdi- seler size üzüntü ve zafiyet verir. , Fakat bu ne düşkünlüktür, ne de melânkeli, Manevi düşkünlük ortada muay- yen bir sebep mevcut olmadığı za man ruhumuzu kaplar, Neşesiz ve bedbin bir insam kolay kolay se- indiremezsiniz. Neşe insanın için den gelmelidir. Daima neşeli, da- ima şen, daima nikbin olmak, düş- künlüğün ve melânkolinin ruhu- muzu istilâ etmesine mani olmak için neler yapmalıyız?, Evvelâ sıhhatimize dikkat etme liyiz. Ruh bozukluğu ekseriya vü- cut bozukluğundan ileri gelir. Sıh hatli bir adam dalma neşelidir. Bedbinlik üzerinize çökmek İs- tidadımı gösterdiği zaman neşeli, şen, ve sıhhatli insanlarla düşüp kalkınız. Onların yarattığı neşeli hava ruhunuzu bedbiniye düşmek ten kurtarabilir. Sizi melânkoliye sürükliyebile- cek hâdiseler ve kederler karşısın da kendi köşenize çekilip kendini- xi dinlemeyiniz, Dertlerinizi dost- larınıza anlatınız. Paylâşılan keder çabuk zail olur. Boş vaktinizi tek başınıza geçirmeyiniz, birkaç kişi- Jik gruplar içinde geçen hayat da- ha neşeli olur. Psikoloğ geçmezse bir iki kaçakçının tevkif edilmesi, kaçakçılığın önüne geç- mez. Asıl şebeke faaliyete devam eder. Bir, iki vasıtanın yakalanma $ı ve ceza görmesi, halka sahte bir emniyet hissi verir, Asıl kaynağa el sürülmüş değildir. ir şantaj teşebbüsünde mek tubu yazan, veya parayı &- lan adamı yakalıyabiliriz. Bir ek nayet olmuşsa, cani de elimize dü- şer. Fakat bununla nereye varmış oluruz? Benim geniş tecrübeme göre, büyük bir suç fabrikasındaki birkaç ücretli işçiyi rahatsız et. mekten başka birşey yapmış deği- liz. Asil elebaşılar, suçluyu kur- tarmak için her fedakârlığı yapar lar. Suçlulara da şu kanaat gelir ki elebaşılar hiç bir zaman ele ge- çemezler ve kendilerini himaye i- çin serbestçe çalışacak bir vaziyet- te kalırlar. Evinizi soyan adamı yakalamak faydalı birşeydir. Fakat asıl “ya- taklar” işe devam ettikçe o hır. $izın yerini başka hırsızlar doldu- rur. Ekseriyetle âlet diye kullanılan #uçlular, genç ve tecrübesiz adam- lardır. Onları cezalayacak yerde iğfal edilmiş bir zavallı diye kur tarmıya çalışsak, belki de faydalı bir vatandaş haline gelebilirler. Cemiyet bugünkü yanlış görüş ve teşhis neticesinde birçok küçük suçluları hapislere atıyor ve suç İş lemeyi meslek haline getirmeleri- ne sebep oluyor. K anunun tatbikmdea mutlaka yeni bir yol tutmamız ve yeni bir ruhla hareket etmemiz lâ- zımdır: Hedefimiz, kuliste gizle hen asıl suçluyu ortaya çıkarmak olmalıdır. İğfal edilen ve âlet di- ye kullanılan küçük adam, hima- ye edilmeli ve bildiğini söylemiye teşvik olunmalıdır. Bu sayede bir defa asıl suçluların meydana çık- masına yol açılır. Bundan baska Suç yoluna nasılsa giren ve ilk s- dımda bunun ıstırabını ve Üzüntü- sünü duyan adamlar üzerindeki tecrübem bana şu kanaati vermiş- tir: Bu gibi adamlar, kanun düş- manlarının âleti olmakla budalalık ettiklerini anlarlar ve fena bir tec rübeden sonra kanunun ve cemi- yetin tarafına bir defa geçince bir daha suc İslemive karsı aşılanmış | 6 Ez BAŞMAKALEDEN MABAT Yarının Karanlığına Karsı z (Başı 1 incide) Hükümet, müşldlâta uğrıyan iki şirkete sigorta olanların haklarını ko- rumakla, içtimai menfaat namına hiç ummadığımız hayır h bir harekette bulundu. O zaman Iktısat Vekili olan Celâl Bayar, faz- la olarak ta memlekete şunu vaadet- ti: “Sigortalıların haklarını koruya- cak ve kendilerine tam bir emniyet verecek yolda bir kanun hazırlıyoruz. Bu kanun 1928 kanunundanberi elde edilen tecrübelerin neticelerini tem- sil edecek ve milletlersrası sigorta- cılık tekniğinin yüksek prensiplerine uygun olacaktır. Projeyi hazırlayın: cu doğrudan doğruya meclise sev- ketmiycceğiz. Bütün vatandaşlar ta- rafından tetkik edilmesi ve ameli tec rübelerden çıkan fikirlerle olgunlaş- ması için gazetelerle ilân edeceğiz. M ükümet bu vaadini tutmuş- tur. Yeni kanun projesini dün Ajans ve gazeteler vasıtalarile mil- lete bildirmiştir. Kanun projesini ol- gunlaştırmak maksadile dört ihtisas kaynağından fikir alınabilir. Bunlar da riyaziyeci, hukukçu, iktısatçı ve içtimaiyatçı ihtisas sahipleridir. Bun- dan başka sigortalara dair ameli tec- rübesi ve dileği olan vatandaşlar da düşündüklerini söylemek suretile ka- nunun olgunlaşmasına hizmet edebi- birler. Burada iki mühim gaye vardır: Birincisi sigorta hakkında azami em- niyet kuracak her tedbiri almak, i- kincisi de memlekette sigortalıları çoğaltarak hem ihtiyat sedlerini ço- ğaltmak, hem de riskleri ve umumi raasrafı daha çok miktarlara dağıtâ- rak primleri indirmeğe imkân hazır- lamak... Hükümetin bu işi ehemmiyetle ele alması memnuniyetle karşılanacak bir harekettir. Bir kanun projesinin Meclise sevkinden evvel olgunlaşma» sını temin maksadile halka bildiril. mesi çok güzel bir çığırdır. Bütün mühim ve esaslı kanunlar hakkında böyle bir yol tutulması memleket- te pek çok şeyler kazandırır ve ma- sn başında yapılan kanunlar yüzün- den başgösteren istikrarsızlığın ve devamsızlığın bu sayede önüne geçil- miş olur. Hükümetin açtığı bu yeni çığıra vatandaşlar da canlı bir alâka İle mukabele etmeli ve bildiklerini düşündüklerini ortaya koymalıdırlar, Böylece hem yeni çığır kuvvetlen- miş, hem de memlekette demokrasi ii ensipleri bir kat daha kökleşmiş o- ur, Hükümetin yeni kanun projesi hü- Susi sigortacılığın emniyetine ve İn- kişafına aittir, Iş kanunile içtimal si yaset sahasına giren hükümetimizin içtimai sigortalara ait imkânları da yakın bir istikbalde tetkike başlamak ihtiyacını duyacağına şüphe etmiyo ruz. Ahmet Emin YALMAN | olurlar. Eski yol arkadaşları, ken- dilerine düşman keslidikleri için ecmiyete dört elle sarılmıya ve ek meklerini namuslu vasıtalarla ka- zanmıya zaten mecbur kalırlar, | üçük suçluları kısa bir müd det için hapishanelere ko- yup çıkarmakla cemiyet hiç bir- şey kazanmaz. Bunları muayyen bir müddet cemiyetin yesayeti al- tına almakla, yol göstermekle, iş bulmakla ve kendilerini cemiyete dost yapıp asıl elebaşıları haber vermiye sevketmekle herşey ka- zanılır. Bu suretle yalancı şahit di- ye yetiştirilmek istenilen birçok unsurlar umumi menfaate daya- nan hak davalarının şahidi olur- lar ve ustalarını ele vermeyi va- zife bilirler. Bu gibi membalar- dan toplanan malümat, cemiyetin , kanunlarına düşmanlık halinde ça lışan sahtekârların, dolandırıcıla- rın, canilerin İzini bulmıya ve kök- lerini ortadan kaldırmaya hizmet eder. Eğer bu yolu tutacak olursak ev- lerimizin, çocuklarımızın, malları- mızın, hamus ve haysiyetimizin emniyetine inanabiliriz. Fakat for di suçluları hapishaneye gönder. meyi kâfi görerek suç ve cinayetin membalarına karşı mücadele aç- mazsak hiç bir zaman bu emniyete kavuşamayız.

Bu sayıdan diğer sayfalar: