2 uklara masallar : Ç SİNEĞİNSEYAHATİ m sonra bir gün unneleri onları çöğurdı ve şefkatle: erdirmek zamanı geldi. Genç- seyahate ihtiyaçları vardır, de) yeni şeyler öğretir. Bundan baş sineklerin bu dünyada çekmekte derı işkenceyi gösterir. Hadi »di çocuklarım yola çıkın ve her öğrenin! Her yerde bol yiyecek saksınız, tabiat bunları sinekler ayırmıştır. Meyvalar, buğdaylar herşey. sizindir, Onları ye kten korkmayın! Fakat insan Şi bir hayvandır; onun eline ge- n herşey kirlenmiş ve içine hile katılmıştır. O, bizden iğrenir, Ey sev gili evlütlurım dalma insanlardan izaklaşın! Önümde sözlerimin dışı. çıkmıyacağınıza dair yemin e Ellerini havaya kaldırarak yük- Besle yemin ettiler, Çocuk Şürleri Bebeye Ninni Ninni, ninni yumurcak, Tombul, şeker yavrucak: Benim yavrum gül gi | Gül dalında tomurcak... . - E.. Arslanım, Uyku gelsin yaslansın.. Benim yaramaz yavrum, Büyüsün de uslansın... ia a > Hüve. Hüve.. Hüve... E.E.E. ilümsün.. || Biricik bülktlümsün.. İ Çabuk çabuk büyü ki, Yurt seninle övünsün.. Ninni, ninni annesi Yuvanın bir tanesi Okullara gidince Baş olacak karnesi. Çoruh : Cemal Bora | icmiye başladı: Sonra yerine dön- kadar güzelmiş. Diyorlardı. Gördükleri ber varlığa ayrı ayrı ikkat ederek bakmıya doyamıyor. ardı; — Neler var bu dünyada neler. Şu yüksek binalar... İhtiyarladığınız vakit bunlar bizim için ne güzel ha- olacak.. Ve çocuklarımıza bunları uzun uzadıya anlatırız. | Bir sabah yaprakların üstünde bi- Hkmiş olan çiğlerle güzel birer banyo yaptılar; sonra vücutlarını güneşin altında kuruğtular. Kolları İni temizlediler ve tekrar seyahatle- rine koyuldular. Büyük bir konağın önüne geldik- İleri vakit bir yağmur sağnağı baş adı. İçeri girip yemek odasına yer leştiler. Sofra hazırlanmıştı. Hiz- metçilerden biri bir bardağa şarap doldurdü ve içmek üzere iken evin) hanımının içeri girdiğini gördü; bardağı hemen dolabın arkasına sak adı. Mlüsketin çok meraklıydı. Barda- Bi görünce: — Oh, şarabın ne güzel rengi var! dedi. Bir damla içsem çok iyi ola cak, Müskarello onu azarladı: — Annemizin masihatini unuttun! mu? İnsan eliyle yapılan herşeyden) kendimizi sakınacağız, bilmiyor mu aralar — Canım, şarap üzümden yapılır; tabiatin saf bir mahsulüdür. İnsan- lar ona nasıl hile karıştırırlar; sen ne dersen de, ben şaraptan içece- dim. Müsketin böyle diyerek şarap bar dağına yaklaştı ve burnunu sokup! dü ve: - Söz dinlemek ne boş şeymişt dedi. Müskarello kardeşine bir tokat atmıya hazırlanırken birden durdu. Küçük kız kardeşinin rengi sarar- Buştı. Bir titreme vücudunu sardı) zor işitilen bir sesle: — Anneciğim! Anneciğim! © diye bağırdı. Ve kolları gevşiyerek son nefesini verdi. Müskatin ölmüştü; çünkü insan ların yaptığı bu şarap hileliydi. | Kardeşlerinin bu ölüme ie kac dar üzüldüklerini anlatmak pek zor dur. Cesedi kaldırıp bir ağacın altı. ina gömdüler ve o uğursuz yerden uzaklaştılar. Bütün gece uyumadı- lar; sabah erkenden yolculuklarına devam ettiler. Öğleye doğru, dinlenmek Üzere, bir çiftliğin kenarında mola verdi. ler, Avluda teneke kaplara süt dol- İduran birçok adamlar vardı. Süt kö- İpüre köpüre duruyor iştihayı açı- yordu, Müskabel çok susarıştı. Karde- gine: Yazısız büyük hikâye : ALPLE dedi, bu şaraba benzemez. İnsanlar buna dokunmamışlardır. Gidip süt- ten bir parça içtikten sonra ağabe- inin yanına döndü; Ve: — Ah, ne kadar üşüyorum! dedi. Gözlerim kararıyor. Anneme söyle, Sözünü bitirmeden öldü. Çünkü süt bileliydi. Müskarello bu vaziyetten dehşet 1 üzüldü ve ümitsizliğe düştü. Ne yapacağını bilmiyordu. Kendi ken- dine: — Şimdi anneme ne cevap vere- yim ben? Diye söylenmiye başladı. Bu fena dünyadan uzaklaşmak git- mek istiyorum. Bu sırada çiftlik sahibi karısına: — Farelerle başa çıkamadık. Am barda ne varsa hepsini yiyorlar. Ec- zaneye git te fareleri öldürmek için bir zehir al, geli dedi. Kadın gidip zehiri aldı. Ve masa-! sının üstüne koyarak: — Bu yeni bulunan bir zehirmiş. dedi. Eczacı bundan bir fil bile yese ölür dedi.. Bunu işiten Müskarello sevindi ve içinden: — Kolayca ölebileceğim! dedi. Ve derhal zehirin üstüne koştu ve ağzı nı daldırdı; zehirden çokça yedikten — Şu sütten bir parçacık içeyim, 'TANm Çocuk İlâvesi BABASI Alp, hırsızı nasıl tongaya düşürüyor ? sedinin örümceklere yem ması için bir delik kenarına oturup ölümünü bekledi. Fakat hayret.. Müskarelle ölme di. Çünkü fareleri öldürsün diye ya- pılmış olan zehir de hileliydi. Ve bir sineği bile öldürecek kuvvette de- gidi, F.B Bozulan otomobilini nasıl 'yürü- 'sonra yine eski yerine döndü. Ve ce tüyorl TAN Çocuk Mâvesi ifTE BUNU BİLMİYORDUM / ünüz tuhaf ve acayip maske takmış birer oyun- cudur. “Yeni Gine,, adaları halkın- dandır. Bayram ve âyin günlerinde dansederken işte böyle korkunç ko- Bıklara giriyorlar. At Yerine Yaban Domuzu iki insan Bu adam, bir yaban damuzunu a- ıştırarak küçük arabasını çektiri. ke vr ili taa İm basına binerek rahat ve keyifli bir halde bulunduğu şehrin sokakların- da dolaşıyor. Trampet Çalan Tavşan Bu tavşan hiç şaşırmadan ve tem- poyu bozmadan bir insan gibi gayet iyi trampet çalıyor. ——— . Bilmece Kuponu Bilmece hal kâğitlarile beraber bu kuponun herhal» de gönderilmesi lâzumdır. Kuponsuz gönderilen kâ- Bıtlar gelmemiş added. Eski Saç Tuvaletleri On sekizinci asırda buz şık kadın lar böyle saç tuvaletleri yaparlardı. Bu tuvaletin bozulmaması için ar. kadan bir uşağın, onu tutması lâ zum. Hindin Meşhur Bu mabet Hindistandadır. Küçük küçük kemerlerle gayet ustaca örül- müştür. İçinde Buda'nın heykeli bulunuyor. Yeni Bir Gramofon Plâğı Gramofon çalındığı vakit * plâğın üstündeki iğnenin gıcırtısı da musi- kiye karışıyor ye kulağı tırmalı yor. Bundan müteessir olan bir mi hendis çalışmış çabalamış ve iğne gi cırtısı çıkarmıyan bir plâk yapmış. Şimdi bu plâklar vasıtasiyle gra- mofonlardan gayet temiz ve açık bir musiki dinlemek mümkün olu. yor. 3 Kahkahâ Köşesi Kendisini Nerede Sanmış? Bir erkek ve bir kadın bir trenin birinci mevki kompartımanmda bu. Tunuyorlardı. Erkek bir srattenberi arka arkaya sigara içiyordu. Niha-) yet kadm sordu: — Affedersiniz bay, birinci mev. kide mi bulunuyorut? — Evet, — Ya., ben de kendimi, üfin içinde zannetmiştim, Tokomo- Fotoğrafç — Yatmız çocuğu aiabiirim. Bu- gün iki kişiye yetecek kadar güneş| yok. Günün Çocukları Demir (Dokuz yaşında) — İdi askerlik oynıyalım. Yılmaz (Sekiz yaşında) — Haydi. Demir (Yılmaza) — Sen Çin ol ben de Japon.. Haydi muharebe ede- v Şikâyet ve Öğüt Müvezsi (Bir ahbabma) — Be- nimki çekilir hayat değil, Bu ihti. yarlığımda sürünüyorum; merdiven) ieri çıkıp inmek. sokakları dolaş mak ve mektupları dağıtmak çeki. Bir gey değil, Müvezziin ahibabr — Canım öyle) yapacağına mektupları postaya ver) kurtul Sanatı Ne İmiş? Hapisane müdürü (Yeni geleni mahküma) — Burada bütün mah.) buzlar bir sanatla uğraşabilirler. Siz de bir şey yapmak ister misiniz? Yeni mahküm — Evet, eğer mü sande ederseniz sanatime devam ©. deyim. Müdür — Yeni mesleğiniz nedir? Yeni mahküm — Seyyar komis. yoncühük. Hay- Kız Çocuğu — Polis amca; yanin- da, tıpkı benim gibi bir kız. çocuğu İbulunmıyan bir kadın gördün mü? Polis — 17 Mektepte Öğretmen (Talebeye) — Bir mü. sellesin iç zaviyelerinin iki kalme- ye müsavi olduğunu ispat et bana! Telebe — Fakat Bay . Öğretmeni ben öyle bir şey iddi etmedim, ki. OYUN ve EĞLENCE İSİ e Ş KE ED pe e ili Renkli kalemlerinizi alın ve bu meraklı şeklin ne olduğunu anla İmak için numaralı yerleri aşağıdaki Far boğa a bü ai EYE ei 3 — Kırmın. 4 — Açık yeşil, 5 — Koyu yeşil, 6 — Siyah, S İken bir de arkasında kocaman bir beyaz ayı görür. 2 — Hemen süratle yamacı inmi- abur Ağabey Ayıdan N ye başlar. Ayı da ârkasından. Fakat) ayı birden kayar. 3 — Kar topu gibi yuvarlanmıya başlar, 4 — Nihayet her tarafını kar kap lar ve tostoparlak bir halde kardan bir kafes içine hapsolur. Ve Sabur |Ağabey de kurtulur.