Rizeli Sait'i Vuranlar Dün Adliyeye Verildi Cinayeti Üzerine Alan Mehmet te, Ihsanın Katil Olduğunu Itiraf Etti Suçlu olarak Adliyeye verilen Ihsan ve Mehmet Kânunusaninin 20 inci gecesi Kur- tuluşta ensesinden tabanca ile vuru- larak öldürülen Rizeli Saidin, sabi- kalı Ihsan tarafından öldürüldüğü ta mâmile tesbit edilmiş ve hâdisenin esrarlı mahiyeti aydınlanmıştır. An- laşıldığına göre; maktul Sait, Istan- bulda muhtelif soygunculuklar yap- miş, geçen sene de Rizede birisini öL dürmüştür. Sait, Anadoluhisarında yaptığı hırsızlıklardan dolayı aranır. ken nasılsa kaçmıya muvaffak olmuş tur, Bundan sonra, Feriköyünde Ayaz ma caddesinde fırme: Maksudun yan: na sığınmak istemiş, o sırada yine Ri zeli Mehmet isminde birine rasigel. miştir, Mehmetle Sait kahvede otururlar- ken, Saidin bu civara geldiği İhsana haber verilmiştir. Ihsan, Ssitten inti, xam almak kararındadır. Çünkü, da- ba evveli, Sait, Ihsanın yakın bir ak- rabasını öldürmüştür. Ihsan, Saldi o gece iakibe başlâmniştir. Mehmet teri Salt kahveden beraberce çikmişlar, dere içinde dolaşırlarken, Ihsan ar- Kalarından yavaşça gelerek Saidi öl- dürmüştür. Hâdiseyi karıştırmak maksadile, Mehmet, bir müddet evvel zabıtaya | müraçsat ederek, Saidi kendisinin öl dürdüğünü iddia etmiş, fakat sonra- dan Saldin Ihsan tarafından öldürül düğünü itiraf etmiştir. Her ikisi de evrakile birlikte Adliyeye verilmiş- tir, Kara Ali Hakkindaki Karar Tasikten Geldi Gebze ve civarında birçok soygun- €uluk ve cinayet suçlarının faili o- lan Kara Ali hakkındaki karar, Tem yizden tasdik edilerek gelmiştir. Ka- İdum, Birdenbire fren bozuldu. Bir| - Kara Al, son işlediği bir suç üzeri- ne dokuz sene evvel tevkif edilerek mahkemeye sevkedilmiştir. Fakat hastalandığı için serbest bırakılması ve geri kalan cezasının affi için mü- racaatları vardır. ÖLÜME SEBEBİYET: Suçlu Şoförün I Muhakemesi Başladı İ Ortaköyle Beşiktaş arasında, Ömer kızı Huriyeye çarparak ölümüne ve Şahendenin $ aylık çocuğunun düş-| mesine sebebiyet veren şoför Ali oğ-| lu Hayrinin muhakemesine dün ağır ceza mahkemesinde başlandı. Evvelâ son tahkikat açılması hak- kındaki kararname okundu. Burada, suçlunun tedbirsizlik ve dikkatsizli le bu kazaya sebep olduğu kaydedi- Jiyor ve suçlunun inci maddenin ae, lerek cezalandırılması isteniyordu. Bundan sonra, 'şoför ya çekildi. Hayri, dedi ki: — Ortaköyden Beşiktaşa gidiyor-" ayri sorgu- kazaya sebebiyet vermemek için oto- mobili kenara yanaştırmak istedim. | "Tam bü sirada beş kadın, kaldırım dan yere indiler. Ve birdenbire önü- me çıktılar. Bu hareket, ikisinin ya- ralanmasına sebep oldu. Benim kaba- hetim yoktur. Onlar'kaldırımdan a- şağıya inmeseydiler, bu kaza da olm yacaktı. Şoför Hayrinin bu ifadesinden son- ra, birkaç şahit dinlendi: Şahitlerden Mustafa, Şoför Hayrinin sözlerini te- yit etti, muhakeme diğer şahitlerin TAN Filim Sanayiinin Hârikalar Dizisinden Biri: Olmez kâhramanlarm... Yılmaz şövalyelerin.. Asırlardan asırlara... Ne. sillerden nesillere... gelen şanlı zafer teraneleri..... * üç 7 Şubat Pazarteşj akşamından İİ itibaren fevkalâde müsamere ile ALEXANDRE DUMAS'ın Şaheseri SiLAHŞORLAR TÜRKÇE SAKARYA Sinemasında Yerlerin şimdiden kapatılması tavsiye olunur. Telefon: 41341 3-2.908 LE İ Bugünkil program: ISTANBUL RADYOSU: OĞLE NEŞRIYATI: 12,30: Plâkla Türk musikisi, 1250 Fi vadis, 13,05: Pâkla Türk musikisi, 13,30 Muhtelif piik heşriyatı, 14.00: Son AKŞAM NEŞRIYATI: 18,30: Plâkla dans musikisi, 19,00: Ba » Bugüm Türk FAKIR TALEBE Herkesi hayran eden Fransızca muazzam operet — İl MARİKA RÖCK - JOHAN - NES - HEESTERS - İDA VUTS Seans: 2,30 — 6 Suvare 9,15 Seans; 1-4-730 sinemasında 2 Büyük Fransızca film birden BAŞKASININ KILIĞINDA 2 saat kahkaha attıran fevkalâde neşeli komedi AKMAND BERNARD - ANDRE LEFAURE yan Nihal ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 19,30: Kon ferans; Selim Sırrı Tarcan (Ömrümün Kitabından) 19,55; Borsa haberleri, 20,00 Sadi ve arkadaşları tarafından Türk mu sikisi ve halk' şarkıları, 20,50: Hava ra poru, 20,33: Omer Riza tarafından arap ça söylev 20,45: Semahat Ozdenses ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve balk şarkıları (Sant ayar) 71,15: Kisi Türk musikisi: Okuyan Nuri Halli, Le man Reşat, Kemençe Kemal Niyazi, Tar Yegâne muazzam ve emsalsiz Pp ler gösterdi; ERZİNCANDA: Belediye ve Vilâyet İ Meclisleri Toplandı Erzincan, 4 ( TAN ) — Belediye ve Vilâyet Umumi Meclisleri âçıldı. Yeni plâna göre, istasyon caddesi. nin 25 metre genişliğinde ağılması kabul edildi. * Erzincan, (TAN) — Şehrimizin kurtuluş yıldönümü yaklaştığı için kutlama hazırlıkları yapılıyor. ye Yeşildirek yangını tahkikatı Yeşildirekte bir bakır fabrikasının yanmasile neticelenen son yangın et- rafındaki. tahkikata devam ediliyor. Dün yapılacak ikinel keşif, bugüne bırakılmıştır. Fabrikada, sigorta edi- de dinlenmesi için başka bir güne len mikdardan çok daha fazla mal | ra Ali, 18 sene hapse mahkümdur. İ bırakıldı. Fahir ağabey bir kahkaha 4 benim bu isyanıma yengemle amcam da gülüştüler; ben fena halde kız- dim: — Neye alay ediyorsun Fahir ağabey, benimle? Yuhir ağabey ciddileşti: — Sen gerçekten acayip huylu bir kızsın! Bir şim- gek çakışından düşüp bayılıveren; bir silâh sesinden ödü kopan kadınlar arasında o kadar bambaşkasın ki!.. Bu yaşta, şu boyda böyle şeyler düşünmek! — Bu yaşta, bu boyumda ne var ki? On dört yaşın- dayım. Fahir ağabey, daha ziyade ciddileşti; bir dakika gözlerime baktı; — Seninle alay edilir mi, Yıldız? En küçük duy- gun, tek bir sözün bile benim için mukaddestir. Ben yine atıldım: — Neden bütün yüksek duyuşları, kahramanca iş- leri kendinize lâyik görüyorsunuz? Bin türlü yalan- Jar uydurarak askerlikten kaçan; orduda bir iş bece- Temiyen; evdeki kedi pıtırtısından bile firken miskin, erkekler az mıdır sanki? Sen de başta olmak üzere hiçbir erkek benim duyduğum vatan sevgisini duy- mamışsınızdır. Hiçbir erkek o ateşle benim kadar yanmamıştır... Şık, zarif yengem söze karıştı” — Kadm, kadındır; erkek te erkek.. kadmm da ya pacağı vazifeler var, Yıldızcığım, sonra onları kim yapar? Annem yengemden yüz buldu: — Ya, dedi, söylüygrum da inanmıyorsunuz; bu işte böyle acaip bir kız... Hiç ötekilere benzemiyor; Allah rahmet eylesin, onu böyle babası alıştırdı. Ben yengeme cevap verdim: — Memleket tehlikede iken kadın, erkek ayrılmaz, yenge! Bir kadın her işi yapabilmeli; lâzım olduğu zaman silâh başı, Lâzım olduğu zaman da beşik başı! Bu sözüm amcamın hoşuna gitti galiba... ü yerek, yengeme: bulunduğu anlaşılmaktadır. YAZAN: ŞUZUÜ —ı4— — Aldın ım karşılığı, dedi; bu kız yaman'şey ! Hemşirenin söylediği gibi, Allah rahmet eylesin, tam İhsunm eseri... Sağ olsaydı da şimdi görseydi! Amcamdan yüz buldum: — Ben daha sekiz yaşından beri Makedonya dağ- larında esen kahramanlık havasını kokladım. Bu top- rağın bağrından sızan kanları daha o zamanlar gör- düm. 10 temmuz beni, dokuz, yaşında bir çocuk değil; bağrına vatan sevgisi dağlanmış bir küçük kah- râman halinde buldu. Hakkınız var; bu fikirleri ba- na bep babam aşıladı; bana Kemalin kitaplarını 0- kuttu, ezberletti, hattâ Celâleddini Hârzem$şal bitir- diğim zaman bana keman alacaktı; Yüzbaşı Refikten öğrenecektim, değil mi anne? Boğazım tıkandı; sustum. Babamın bahsi geçince herkesin de yüzünde bir yâs dalgası uçtu. Fahir Ağabeyin gözleri ateş içinde, gözlerime dal- mıştı. Yanıma geldi; kocaman, sıcak ellerile ellerimi tuttu; ağır, düşündüren sesile kalbime birkaç unu- tulmaz kelime işledi: — Beni korkutuyorsun, Yıldız! Bir dakika durdu, sonra başını etti: — Seni anlamıyacaklar, sana yazık olacak, diye korkuyorum. salıyarak ilâve i DONUYO Önümüzdeki ÇARŞAMBA akşamı GALA olarak MELEK SİNEMASI BERNSTEİN *m eseri ve MİCHELE MORGAN ile beraber CHARLES BOYER hin «MEYERLİING» den sonra Fransada fransızca olarak çevirdiği BORA LORETTA YOUNG - TYRONE POVER ve ADOLPHE tarafından calibi dikkat bir tarzda yaratılan JACOUES DEVAL'in parlak komedisi METROPOL BARI Fransızca sözlü İlmini göstermelde MELEK SİNEMA Dalma müntahap, ZENGİN, EGLENCELİ, NEŞELİ ve ZARİF fim. i bir kere daha ispat etmiştir. İlâveten: MISIR KIRALI FARUK'un evlenme merasimi ve SİLLY SENFONİ. Seanslar: Saat 2 — 4,15, 630 ve 9 da filmini gösterecektir. << MENJOU SI (BERLİTZ| 373 İstiklül caddesi ! , Akşam Lisan Kurları İ Fransızca - İngilizce v. 8. ! Haftada 3 ders i Ayda 4 liradır. TÜRKÇE Istanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu DRAM KISMI Saat 20,30 da, SÜRTÜK 3 perde Yazan: Mahmut Yesari * KOMEDİ KISMI Saat 20,30 da SÖZÜN KISASI 4 Perde Komedi. Yazan: -- - a RUM AN Evdeki dersler beni doyurmadı; mektep, diye tut- turdum. Başa çıkamıyarak o yıl içinde beni Çapadaki Kız Muallim Mektebine verdiler... Annem ablalarımı görmek için * Anadoluya gitti, Daha doğrusu ben geceyatısı mektebine girince oda ablalarımın yanında kalmak istedi... Beni öz çocuklarından syırt etmiyen yengemle am- cam bu ayrılışa çok üzüldüler, Fahir ağabeyle ben de epeyce üzüldük. Ne vakitten beri biribirimize o ka- dar çok alışmıştık ki... Mektebe gitmem kararı verildikten sonra bir ak- şam yalının denize açılan büyük tarasında oturu- yorduk. Karşı yamaçlarda menekşe kayalar gittikçe koyulaşıyor, kıyılar gittikçe alevleniyordu. Yengem aşağıda piyano çalıyordu. Fahir ağabeyle konuşma- dan, biribirimize bakmadan yanyana oturuyorduk. Birdenbire dolgun, kederliye benzer bir sesle uyan- dım: 4 — Demek artık gidiyorsun, Yıldız? Fahir ağabey bunu söylerken yüzüme bakmıyordu. Neden olduğunu bilmediğim halde birden bire göz- lerim doldu; kalbimde sanki birşey koptu, derinden derine bir yer sızladı. Demek bu gidişte bir acılık vari... Yengem ne güzel çalıyor... Bu parça, bu parça ne- dir? Göklerden yer yüzüne ağır, büyük bir siyah ka» nat alçalıyor gibi... Anladım: ben çocukken babamın Pek yakında; İstanbul afakında kahkaha fırtanaları çmlay'acak; “RALMO-FERNANDELe JULE BERRY Ali BABA Hi DiSTANDA| Büyük Şark Filmi ERTUĞRUL SADİ TEK TİYATROSU Pazartesi (Kadıköy « Süreyya) sinemasında ÇİFTE KERAMET | DANS MUSİKİSİ Vonsehonthan. 5. Doray bar Dürrü Turar, Kanun Vecihe, Nisfiy Salâhattin Candan, Ut Sedat 21,50: OR KESTRA; 1 — Lt: Rhapsodis No. ! 2 — Friml; Indian Love, 3 — Lehar: Vo die lerehe sinet, 4 — Pousslgne: Noctur he Slave, 22,45: Ajans haberleri, 23,00: Plâkla sololar, opera ve operet parçaairı, , 23,20: Son haberler ve ertesi günün proz rami, 23,30: Son, ANKARA RADYOSU ÖĞLE NEŞRIYATI: 13,50—13,50: Muhtelif plâk neşriyat 18,50—14,15: Plâk: Türk musikisi ve halk sarkıları, 14,50—14,15: Dahili ve barkci ha betler, 16,30 dan itibaren Müzik Öğret men Mektebinden naklen Cümhur Başkan lığı Plarmonik Orkestra heyetinin kon seri Şef Praetoriun AKSAM NEŞRIYATI: 18,30—18,35: Plâk neşriyatı, 18,35— 19,10: Çocuklara Karagöz (Küçük Ali) 1$0,10—10,35: Türk musikisi ve halk şar kıları (Hikmet Rıza ve arkadaşları) 19,35 19,50: Sant &yarı ve arapça neşriyat, 19,10 — 198 Türk musikisi ve halk şar kdarı, (Servet Adnan ve arkadaşları) 20,15—20,30: Hukuki konuşma: Hukuk İlmini Yayma Kurumu tarafından) 20,30 21,00: Türk musikisi ve halk şarkıları (Salâhattin ve arkadaşları) 21,00—21,1$ Ajans baberleri, 21,15—21,55 Stüdyo Sa Von orkestrası, | — Masenet Le Rol de Lahore, 2 — Vohanka: Mane Valsons 3 — Leopold : Vindobona, 4 — $ Franck Piece Herok, 5 — Offenbach: Orphes & WA enfers, 21,5: Minnie ri en Yarmki program * Günün Progran Ozi; HAFİF KONSERLER 7,10 Berlin kısa dalgası: Karışık rate atki (8,15: Devamı) 12 Berlin kısa dal. Bası; Şen hafia sonu konseri, 15 Berlim Teç: Sesli film plükları, 1419 Paris KO lonyal: Kanser, 1435 Bükreş “Romen musikisi, 19,15 Berlin kısa dalgası: As- keri banda, 17 Lâypig: Orkestra, s0p- ren, tenor vesaire. 17,15 Varşova : Ko- ro konseri, 18 Peşte: Çige orkestrası, 18,02 Bükreş Romen musikisi, 2020 Prag, Brüno, bando muzika. 22 Varşova Küçük orkestra, 22,30 Peşte: Çiçan or kosttası, 22 Bükreş, Konser nakli, İ OPERALAR, OPERETLER 20,0 Viyana: Sandaer'in (Bir Nis şar Kısı) öpereti, ODA MUSİKİSİ 930 Berlin kına dalgam, Lut kuarte 4. 19,20 Graz, Viyana: Ev musikisi, RESİTALLER 19 Viyana; Halk şarkıları. 19.15 Vaps şova: Plikla şarkılar, Bükreş, Şarkılar, 22335 Viyana: SÖZLÜ 23.20: Viyana, Prag, Brno. 3330 Peşte, 233 Avrupadan getirttiği nota... (Bize) nin matem havası. O hikâyeyi yengeme anlatmıştım, notasını da ver- miştim. Yengem onu bana birkaç defa çalmıştı. Piyano sustu; karşı kıyılar söndü... Karanlık su- ları yara yara Karadenize doğru bir gemi geçti; ar- kasında beyaz bir köpük bırakarak kayboldu... — Beh de bir akşam böyle gideceğim, Yıldız! Başımı kaldırdım, donmuş gözlerimle uzun uzun 0. na baktım; donmuş gibi, görmeden bakan gözlerim- den kocaman damlalar yuvarlandı. Fahir ağabey, akşam gölgeleri içinde esrarlı bir kâ- inata benziyen gözlerine gözlerimi çekerek haykır- dı: — Yıldı Bu seste hayret, bü seste dostluk, bu seste üzgün- “ ük, bu seste şelkat, bu seste herşey vardı. Mektep hayatına biraz güç alıştım. Orada ne ba- bama benzeyen hocalar, ne Fahir ağabeye benziyen arkadaşlar vardı. Birden bire tek başıma kaldım. Fahir ağabeyle ders kitaplarından daha başka şey ler okurduk; o, bana ders kitaplarmın basmakalıp malümatından daha başka şeyler'anlatırdı. Bu mek- tebin hocaları öyle klâsik, öyle kuru ki.. Fizikten, hendeseden, cebirden vazgeçtim; felsefe, edebiyat bi- le ağızlarında bir avuç çakıltaşı kesiliyor. Ateş yok, heyecan yok. Arkadaşlar da biraz gözü kapalı, çocukt!.. Bunlardan sıkılınca dertlerimi yine Fahir Ağabeye dökmiye başladım. O bana hafta aralarında mektup gönderirdi; ben de karşılık yazar, biraz avunurdum. İşte, onun mektuplarında birkaç satır: “,., Her hayat tek başına bir tarihtir; hayatm yüzdü bir tarih gibi değişik, kâh acıklı, kâh gülünç, kâh duygulu, kâh duygusuz... Bunu sanırım ki sen de an- lamışındır, Yıldız. (Arkası var)