Üsküdarda Metrük Bir Sebilde Geçen Geceler (Selâmi Börü Çamlcsda pek Ali baba) mezarlığı zevkime gidiyor. Evvelâ manzara, gönül avuta - cak kadar güzel. Saniyen pösteki, hasır, secca- de çok Uşümüyorum, Hesirı altıma a» Mnea., pöstekiyi de çuvalımın üs- tüne örtünce, kuytuya büzülmüş karar tok bir keği sükünetile uyu- yorum. Bir akşam yine burada ayni sü- kün içinde uyurken yağmur yağ- muya başladı. Çok üzüldüm. Sığı- macak hiçbir yer yoktu. Çama- çar kalktım, çuvalı başıma alıp yo İa düzeldim. Nereye gidecektim? Bu saatte hangi kapıyı çalar, ne- tede barınırdım? Sarıkaya yokuşunu İndim. To- panelioğlunu, Yenimahalleyi geç- tim. Nuhkuyusuna yaklaştığım sı Tada yolun sağında bir yıkıcı vira- hesi gördüm. Bir sevkilabit beni buraya iletti. Oh! Ne âlâ! Barına- cak bir sundurma. Hem altına da bir oda kapısı konmuş. Büzülüp girdim. Çuvalım sırsıklam olmuş- tu. Üşüyordum. Çenelerim biribiz rine çarpıyordu. Sabaha kadar tit redim durdum. Benim yüksek vebalim ne idi de bu ezalara uğruyordum.? Günah- 8 değildim. (Hayyam) x (Hafız) x çok sevmiş, meşreplerine uyarlık etmiştim. Fakat cemiyet içinde kendime, keyfime putperestlik e- dip âkıl ve batı) yaşamamıştım, Oku muştum. Okutmuştum. Rehlem - den geçen talebenin sayısı beş bi- Hiyakatli değildi. Mesleğimde yük «selmezdim, akranımdan “geri bıra kılırdım. Bunu anlıyordum ve haklı buluyordum. Fakat açta mu birakmalıydım? rtesi gün, geceleri beni yağ murdan, rüzgârdan koru- yup barındıracak bir yer aramıya çikiin; Şurasi burası derken. Du var dibinde, eski Miskinler tekke- si karşısındaki metrük sebile gel dim. Telle tutturulmuş demir ka- pisini açtım. Alâ' Burada mis gi- bi yatılabilirdi.. Ortada ağzı açık bir kuyu. Yanında bir kucak ka- dar ot vardı. Acaba geceleri bura ya sığınan başka biri mi var? Bu ot demeti, fukaranm döşeği olma. sın? Dur bakalım! Bu akşam er- kenden gelir, yer kaparım, sığını- rım. Alt tarafını zuhurata bırâkı- rim, Kapıyı tekrar telle liştirdim. Sebilin yanındaki duyarın dibine oturdum. Akşamki ıslanış, uykusuz kalış beni bitap bir hale getirmişti, Kimseleri gidip aramıya, para te- darikine çabalamıya ( kudretim yoktu. Acaba kendimi şu duvarın dibi ne sersem, bıraksam. Açlıktan; yağı biten kandil gibi göz ışıkla- rım yana söne ölür müyüm? O aralık yarıma bir delikanlı geldi. Omuzunda bir sırık vardı ve bu sirığın iki ucuna sekiz on boş selertası asılıydı. 20 yaşlarında bir genç. Aşçı yamağı imiş, Ka dıköyündeki bilmem ne mutfağın dan her gün yemek götürür, boş taslarla dönermiş. İnebolulu imiş. Bana bir sigara verdi, bir tane de kendi tüttürdü. Ayda yedi buçuk liraya çalışıyormuş. Bir pantalon alacak para bile artıramıyormuş. Derken cebinden abonelere götür düğü yemek pusulalarını çıkardı, Kimini yırttı, ki dürüp sak- ladı, Birkaç pusulayı da gelişi gü- zel attı. Çocuk gittikten sonra yanıma dü şen puslalardan birini gayriihtiyari aldım. O günkü tarih.. Alt tarafın- Aa da yemekler: Tavuk ciğerli pilâv Yaprak dolması İsfahan kebabı Makarna pastiç Elma kompostosu H” Allahım! Eğleniyor mu- sun? Dün akşam (Selâmi Ali Baba) da yediğim ekmek pey- nirdenberi şu saate kadar ağzıma lokma girmedi. Bu puslaları mah- sus mu önüme seriyorsun? Kalbim burkuldu. Gözlerim ya- şardı. Listenin mütaleası bütün aç- lık damarlarımı tepretmişti. Hayır! Oturmak olmıyacak. Hiç değilse Karacaahmet türbesinin karşısın- * daki bakkal Hafıwa kadar gitmek biraz ekmek peynir tedarikinin ça- resine bakmak gerek... Anladın, de ğil mi? Dinle! Halsiz cansız kalk, tam, yürüdüm. Biraz evvel sebilin karşısındaki mezarlığın servileri dibine iki as- kerle bir çarşaflı kadın, bir de 14 - yücek bir sepetle gelip oturmuşlar- dı, Meğer bunlar orada yemek ye- mişler. Askerler tank bölüğünden- miş. Manevraya gitmek üzere Nü- mune hastahanesinin arkasına ka- rargâh kurmuşlar. Buraya geldik- lerini teyzeleri haber almış. Yiğit yavrularına yemekler yapmış, kızı ile beraber gelmiş. Bol bol yemiş- ler. Daha da varmış, iki açı doyu- rabilecek kadarı artmış.. Hâlâ ku- Tuyamıyan ıslak çuva'ım elde.. İki ayağım birine rahat râhat girecek kadat geniş postallarım ayaklarım- da. Bu hain postaların ayağımın tırnaklarımı kanatan çivilerini kaç eskiciye, yalvarıp döğdürdümse de nafile, bana ezadan bir türlü vaz- geçmediler! Başaçık, bağır yırtık.. Sefil ve serkerdan yürüyördüri. Tatlı tatlı konuşmaya dalan bu ailenin önün- den geçerken.. Açlıktan, uykusuz- uiktan, üşümeden süzülmüş yüzüm onları üzmüş olacak ki, onbaşı for. malı genç nefer seslendi; — Beybaba! Darılma! Karnın belki açtır. Şurada biraz pilâv var, yiyiver, Teşekktir ettim. Sepetten büyük bir sefertası, yüz dirheme yakın ek | mek çıkardılar, Yanımdan eksik et- mediğim gazetemi serdim. Yemeğe hazırlandım. Allah, Allah! Allah Al lah ki Allah Allah! bu yemek neydi bilir misin? Anla ağam anla! Bu yemek: çok nefis ve bol tereyağı ile pişirilmiş tavuk ciğerli bir pi- lâydı! Ve» iki gözüm cilvekâr Bâri! Vay dünyaların Bâri Taalâ $i vay! Önce puslasını, menüsünü gösterirsin, ağzımı sulandırır, mi- demi kıvrandırırsın, sonra da önü- me bu nimeti, sofrayı Sunarsın! Kudretin bu ince tecellisi beyni. mi altüst etmişti, yemeğin lezzeti- ni duyamıyacak düşüncelere yol aç mıştı. Tıkabasa doydum. Bana dört beş sigara da verdiler. Eh, artık (kaygusuz İbrahim Ba- ba) türbesine gitmek, Malta taşla- rma gâzelemi serip horul horul u- yumak kalmıştı. Akşam yatmayı kararlaştırdı. im sebilde neler olacağını şimdi- | den kestirmek mümkün olmadığı i- çin şu bal güneşli günde tok karın- yeli ihtiyat uykusuna çekilmeliy- G üneş uyuklamıya başlarken ben uyandım. b Bir ince gömlekle taşlara serilen etsiz, korada vücudüm ağrımış, ke- miklerimde ıstırap verici sızılar peyda olmuş. Ah bir kahve olsa! Nuhkuyusu yolu. üstündeki Saim Pehlivanın kahvesine kadar giderim, elbette benden bir fincan kahveyi esirge- mez, dedim. Filhal de öyle oldu. Temiz çocuk! Yiğit adam! Kahveyi pişirdikten başka bana sigara aldı, kibrit aldı, hattâ bir şeşe dem bile aldı. Bakkal Hâfıza geldim. O'da 6l bol ekmek, peynir, domates ver- di. (Arkası var) İO BANKASI 1958 Köçük Cari Hesaplar ikramiye plânı 4 adet 1000 liralık - 4000 lira 8 16 ” ” Kuralar : 1 Mart, 500 250 100 50 25 ,, -4000 -4000 -7600 - 4000 -5000 28600 » Li » ” ” ” ” » ” 1 Haziran, 1 Eylül, 1 Birincikânun tarihlerinde çekilecektir, En Az SO Lira Mev- duatı Bulunan Hesaplar Kuralara Dahil Edilecektir. Gi İ | NN TN İ ei Rİ 5 RE 1 aa Erer 3 yat» iŞ ed li "Adeta Bir Harika,, 7 diye Bayan Jale itiraf etti BİR HAFTA ZARFINDA Hakikaten GENÇLEŞTİM Bayan JALE'nin bir haftalık rü zeliik tedavisini tatbik etmezden evvelki hakiki fotoğrafı Bayan Jale yazıyor: “Benim için bu, bir harikadır, bir hafta zarfın. da bu derece cazip bir gekii alaca. ğımi hiç*ümit etmiyordum. Arka- daşlarım, daha genç ve daha seh- bar göründüğümü söylüyorlar, Cid den şayanı hayret olan böyle bir teni temine muvaffak olduğumu gıpta nâzarlarile süzüyorlar, Evvelâ, her skşam yatmazdan evvel pembe rengindeki Toğalon kremini kullanınız. (Bu kremin terkibinde, Wiyana Universitesi profesörü Doktor Stejskal tara. fından keşfedilen ve “Biocel, tâbir edilen gençlik cevheri mee- cuttur, Siz uyurken, cildinizi bes. ler ve gençleştirir ve yüzdeki çizgi Tamamen değiştiği için daha cazib görünüyordu. Arkadaşları, şayanı hay- ret tenine gıpta edi- * Bayan JALE'nin bir hafta sonraki rotuş görmemiş hakiki fotoğrafı ve buruşuklukları izale eder, Sa - bahleyin halktığınızda duha genç görünürsünüz. Gündüz için beyaz rengindeki (yağsız) Tokalon kremini kullanı: nız. En sert ve esmer bir cildi yu, muşatıp beyazlatır. Siyah benleri eritir ve açık mesameleri kapatır. Yalnız Tokalon kreminin temin et. tiği bu cazip, sehhar ve güzel tene malik olunur, GRİP, BAŞ ve DİŞ AĞRILARI NEVRALJİ, ARTRİTİZM, ROMATİZMA ve bütün ağrıları dindirir. İstanbul Nafıa Müdürlüğünden: 4—2—098 Cuma günü saat 15de İstanbulda Nafia Müdürlüğünü (43529,85) lira keşif bedelli Üsküdar, Fıstık Ağacmda yapılacak orta okü , inşaatı kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur. Mukave'e, eksiltme, Baymdırlık işleri genel hususi ve fenni şartnaı ri, proje keşif hülâsasile buna müte ferri diğer evrak 218 kuruş muk: linde dairesinde verilecektir, Muvakkat teminat (3265) liradır. . İsteklilerin teklif mektupları ve en az (40,000) liralık bu işe bens iş yaptığına dair Nafia Vekâletinden almış olduğu müteahhitlik ve Tic Odası vesikalarını havi kapalı zarfların 4—2—938 Cuma günü saat 14“ kadar İstanbul Nafia Müdürlüğüne vermeleri. (69)