pü 1-88 TAN Gündelik Gazete TAN'ın hedefi: Haberde, fikirde, her seyde temiz, dürüst, serimi kariin gazetesi olnuya çalışmaktır. —— “ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kr, 1 Sene 200 Kr, 0 > 6 Ay 1s00 » »dAy s0 10 > (Ay m: Mületleraranı posta tetihadıma dahil ok. dyan emleketler için 30, 16, 9. 3.8 ira ©. Abone bedeli peşindir: Adres değiş tirimek Mara 10 25 kuruştur, Cevap için mektus Kuruşluk pal ilâvesi lâzımdır, GÜNÜN MESELELERİ | Organizatör Bir Şehirci Lâzm Geçen gün yine bu sütunlarda, Yaltız İstanbulda değil, memleketin tarafında bütün şehirlerimizin Yeni baştan inşası ve kurulması mü- Basebetile ilmin ve fennin işe karış Masını dilemiş ve mütehassıs şehir- tilere ihtiyacımız olduğundan bahset Miştim, Türkiyede o mütehassıs (o şehirci Yoktur, Bunu yetiştirmek te zaman İşidir. Fakat organizatör yetiştirmek tâ bulmak mümkündür. Şehir i- İe organizatörün rolü bir mü sss şehirciden o daha mühimdir. o şehrin bütün ihtiyaçlarını kül halinde görüp kavrar. Muhtelif İhtisas şubeleri arasında bir âhenk Yücude getirerek wmumi program Ve plânın tatbikinı temine çalışır. Bu münasebetle mühim bir yazı Yazan şehir mütehassısı Profesör Wazner diyor ki: «19 nen asır Avrupa şehirlerinin Künlük ihtiyaçlarımı, hastalıklarım, Milli kuvvetlerin heba edildiğini biz- #at nefislerinde yaşamakta olan siz- ler, evvelâ kolayca bu şehirlerin is- taflarına kapılacak ve onlara hay- tan kalacaksınız. Fakat bizim şehir- imizin gençliği hemen bir sevki ta- bil halinde 20 ve hattâ 200 katlı, Şins mermerlerle süslenen binaların taş yığımndan imaret oldüğünü Ve kendi varlıklariyle münasip bir Yaşama yeri olmadığını - çoktan his #etmişlerdi. Onlar bu şehirlerden nef ?et etmiye ve büyük şehir hayatının Sulara bıraktığı her boş santte ora- lardan kaçmaya başlamışlardır. On- lar şehirlerdeki seyrüseferin gürül tösünden uzak ve kendilerini tabinta Yakın bir hayata yaklaştıran yerlerde 'müteferrik kamplar, hattâ kamp şe hirleri kurmuşlardır, yahut ta dağ larda, ormanlarda ve deniz kenarla- en gençlik kamplarına gitmişler Büyük şchir kıymetlerinde gençli- ğin bu hareketi ile vukua gelen de- Zişiklikler, şehircinin tamamen başka sebeplere istinat ettirerek âmil oldu- ğu kıymet değişikliklerini telâfi eder. Şehir kıymetlerinin bu tarzda değiş- “mesindeki en enteresan cibet, genç- lerin his olarak ve şehircinin de tec- rübelerine istinat ederek 19 ncu as- rik meflüç sistemlerinden yüz çevir- melerinde müşterek bir âmilin bu- lunmasıdır. Bu âmil, kuvvetlerin or. Ganlı olarak bir arada çalışmasıdır. «İşte şehireilikte, kuvvetlerin or- Zanlı olarak çalışmasını temin et- mek bir şehir organizatörünün en bü- Yük ve güç vazifesidir. Fakat bu bü- Yük eseri şehircinin yalnız başına Meydana getirebileceğini de zannet- Meyiniz. Bir şehirei böyle büyük ve Güç vazifenin başına geçtiği zaman ve iktisadi sahalarda ihtisası Olan elemanların yardımını nasıl Mühtaç ise, bilhassa sizlerin, memle- veya şehirlerin yüksek memuri- Yetlerini işgal ettiğiniz zaman göste- Teceğiniz ve kendi kendinize inkişaf #ttirmek mecburiyetinde bulunduğu- Büz, organizatörlükteki istidat ve Maharetinizin yardımına da muh- tır, «Bence &n mühim nokta, şehirci- likte inkılâbın başlamış ve maksadın Alaşılmış olması ve yeni bir memle- Ee veya şehir kurarken sizleri artık 9 neu asırdakilerin gittikleri sapa Yoldan gitmek mecburiyetinde ok Madığınızdır. Siz, Avrupa şehirleri- Bin İliks yolundaki kuvvet ve serma- Y6 israfını tekrarlamak için çok fa- miz. Fakat siz Avrupa şehirleri” Bin maddi ve manevi fakirlikleri ile kanaat kadar zenzin bir Bi Yazan: Nezahet Ege CE Nevyörktan : İr müddetten beri mem- leketi işgal eden süt me selesinin halline yardımı do- kunur ümidiyle, ben de (Ame- rikadaki süt meselesi) ni tet- . kik etmek ve gazetenizin lütuf kâr sütunlarında aziz vatan- daşlarıma izah etmek istiyo- rum. Süt insaniyetin beşikten me zara kadar en kıymetli bir g- dasıdır... Bizim memleketimiz de ancak çocuklarla hastala- rın içtikleri süt Amerikada her ferdin her gün kullandığı en lüzumlu, en ehemmiyetli bir gıda maddesidir... Ekmek, sütten sonra gelir... Kışın büyük kar fırtınalarında şehirlerin istihsal merkezlerile ra- bitaları kesilmek tehlikesine ma- ruz kaldığı zaman hükümet bü- tün kuvvetlerini seferber ederek (et yollarını) açtırır, Şehri bir İ gün bile <itcüz kalmaktan kurtar mak bel en büyük vazi- fesidir. Fakat Amerikada. sütçülül bir şehircilik işi değildir. Muaz- zam bir memleket siyasetidir. Öy- le şehrin köşesinde, bucağında u- fak tefek mandralarda üçer, be- şer inek besliyerek, seyyar satı- Clara satan müstahsiller yoktur. Günde otuz beş, kırk kilo süt sata- rak geçinen seyyar sütçüler ise hiç yoktur... Binaenaleyh süt me- selesini tamik için, süt istihsal mıntakaları olan şimal eyaletleri. ne kadar gitmek... oradan, tâ çift. Jikten şehre kadar sütün seyrini takip etmek meebüriyeti vardır. Bu sayede sütün ne kadar muaz- zam bir plân dahilinde işlendiği ni, ne harikavi bir ihtimam ile, ne kadar ilmi metotlarla şehre doğru ilerilediğini görmek lâzımdır. G yaz, süt istihsal mın- takalarından biri olan şi- mal eyaletlerinden birinde bir sütçünün evinde kaldık. Buradan tâ Nevyorka kadar süt gönderen bu müstahsile bir gün sordum: * — Mister Candon, dedim, sütle- rinizi tâ Nevyork ve Boston piya- salarına kadar sevkettiğinizi söy- lüyorsunuz. Halbuki Boston bura- dan 150 mil (yani takriben 225 ki- lometre) Nevyork ise 280 mil... — —— m ———ğ——ğ——— gençliğe ve yeni ve hedeflerle dolu engin bir ufka sahipsiniz. Sizin vazifeniz Avrupanın yanlış misalleri- ni değil, bilâkis, Avrupa şehirlerinin bugün yeni bir inkişaf ve dönüm nok tasında bulunduğunu düşünerek ta- mamen Türk ve kendi malınız olan eserleri örnek almaktır. Bugünkü Avrupa şehirleri üç devir yapmışlar- dır. «Bunların birincisi 1570 den 1900 & kadar gelişi güzel ilerliyen ve mü- dahale imkânı olmıyan bir inkişaf devridir. İkincisi 1900 den 1930 a İ kadar ve inkişafın bir derece idare edilebilen yeni devridir, Üçüncüsü 1930 dan 1960 a kadar inkişafa ta- mamen hâkim olacak olan devirdir. Bundan #onra yeni şehrin nasıl olma- sı lâzımgeleceği tamamile gözümüzün önündedir. Yeni memlekette yeni şe- hir formülü, insani ve ekonemik bir sekil alacaktır.» pre ema Bist Aİ EĞ ği ri Sütün bu kadar uzak mesafe- lerdeki piyasalara kadar sevki $üp hesiz büyük teşkilâta bağlıdır Bu teşkjlâtınız hususunda Jütfen be- ni tenvir eder misinit?.. — Bizim süt teşkilâtımız Ame- rikanın büyük organizasyon kabi- Tiyetinin en ehemmiyetli bır misa- H telâkki edilecek kadar mükem- meldir. Sütün çiftlikten, müşteri. nin masasına gidinceyo kadar ge- çirdiği athavvülleri, takip ettiği yolları anlatmak için sâyfalar do- lusu yazı yazsanız ancak kifsyet eder, Fakat işi hülâsa edebilmek için size yarın sabah süt plânları» mızdan birine götüreyim. Sütü na- sil piyasaya sevkediyoruz, orada bizzat görürsünüz. Biz burada an- cak hayvanlarımızın temizliğin den, gıdasının kifayetinden, sütin ibtiva ettiği kaymak derecesinden ve bakterilerden mesulüz... Sütün Piyasaya sevk ve idaresi tattamen Sütçüler Cemiyetinin (Darymen's Leage) in açtığı süt plânlarının vazifesidir. Muhtelif. eyaletlerin sütçüleri arasında teşekkül etmiş olan bu cemiyetin açtığı tam 116 plân vardır. Bunlarin bir kısmı sadece (grade A) silt, diğerleri sa deco grade A süt isterler.. Bütün sütçüler sabahleyin erkenden kam yonlarla süt plânlarına giderler. Sütlerini bırakırlar... İki üç yüz kilo süt ihtiva eden büyük made- ni kaplar içindeki sütleri plânda muayene eder, bize neticesini bil- dirirler... Bütün bu tafsilâtı bura- da benden dinlemiye ne hacet... Yarın sabah eskiz buçukta plân- da bulunursanız hepsini bizzat tet kik edersiniz. cevabını verdi. sia teşekkülü, iklimin müsaadesi dolayısile süt istihsalinden başka hiç birşey yap- mayacak vaziyette olan bütün Şi- mal eyaletlerine servet ve refah yaratan bu güzel müessesenin yüz on altı plânından birisindeyiz. TAN Amerika, süt işini en modern şekilde toşkilâtlandırmıştır. Orada süt, temiz sağılır, tertemiz şekilde hazırlanır, bu temiz gıdanın kirlenmemesi kati surette emniyet altına alınır ve milyon- larca halka en ucuz ve en sıhhi şekilde dağıtılır. Bu işler için muazzam ve saat gibi işliyen teşkilât vücude getirilmiştir. Şu satırlarda bu teşkilâtın bir filmini göreceğiz. ol idi Nev © Nasıl Temin vyorkun iy — Amerikada süt, çarşıya © pnzara © çıkmadan önce $ bu fabrikalara, gelir, şayet var- sa, çörden çöp- ten ayıklanır, pas törize edilir ve tertemiz şişelere yine makineler vasıtasile doldu- & rulur ve bu ma: & kineler şişelerin & ağızlarını da sım İŞ sıkı kaparlar. Ve & İşte temiz süt bu- V dur. ' Dm Sabahleyin saat sekiz... Kapının önünde yüzlerce kamyon var. Hep sinden birçok kovalar, sıra ile fab- rikanın bu işe tahsis edilmiş kapı- sına boşaltılıyor. Biz de diğer ka- Pidan, ofis kapısından içeri gir- dik. Yirmi, yirmi iki yaşında genç bir kız, temiz beyaz üniformesile, Muntazam taranmış saçlarile, süt müstahsillerinin fişlerini tanzim ediyor... Müessesenin müdürü Mis- ter M.... Amerika Birleşik devlet- lerinin en kuvvetli Üniversitele- rinden birisi olan (Kornel) in süt sanayii şubesinden mezun, 1924 den beri süt plânlarının idaresile meşgul imiş... On senedenberi de Rutland. şehrinin Grade B işleyen süt plânının müdürü imiş. Burası Rutland'm iş merkezine, tren istas yonuna çok yakın gümüşü boyar hı... Kocaman bir bina... Lâboratu- var amresine geçiyoruz. Oradan sütlerin soğutulması için hazir lanmış buz istasyonlarına... gün- de tonlarla süt işliyen bu müesse- se (Darymen's Leage) oldukça kü çük plânlarından birisi imiş. Bu müesseseye mensup ikiyüzden faz- Ja çiftçi varmış. Takriben dört bin beşyüz ineğin sütü toplanıyor- muş. Sütün müessese içinde seyri- ni takip etmek istedik. Beyaz kalın ketenden üniforma lar giymiş, ayaklarında beyaz lâs tik çizmelerle çalışan iki kişi fab- rikanın kapısından içeri giren ko- vaların ağızlarını açıyor. Bir tane» si takriben seksen santimetre mü- rabba genişliğinde altmış santi- metre irtifanda bir kabın içine boşaltıyor. Burası süt tartmıya mahsus olan muazzam basküle merbut bir nevi asansör gibi bir- şeyl... Süt kabın içini doldurunca baskül otomatik olarak sütün kaç kilo geldiğini ölçüyor, Ve otoma. tik olarak mukavva bilet üzerine yazıp aşağıya atıyor, Bir yandan meselâ (28 P.) numaralı çiftçinin sütü kaç yüz kilo geldiği tesbit e- dilirken diğer taraftan da sütün dilir ? © zi ELEM Şi Sütü - Mi TY, er yaş içinde geldiği büyük madeni süt kovalarını yıkama makinesi faali- yete geçiyor. Birin sonraki faaliyet saf- haları da şöyledir: Kova muazzam bir yıkama ve isterlize etme o makinesinin içine tepe aşağı yerleştiriliyor. Bir tara fndü kova diğer tarafında kapak olmak üzere... Makinenin içine te- kerlekler üzernide yürümeye baş- Hiyorlar. Burada evvelâ kaynar gu ile çalkalanıyor. Sonra sabunlu su ile ve sonra antiseptik su İle yıka- nıyor. Nihayet yine kaynar su ile çalkandıktan sonra elektrik kuv- vetile kurutuluyor. Otomatik ola- rak kovanın üzerine kapağı düşüp kapandıktan sonra kova bir sathı muiİ üzerinde kaya kaya fabrike- nin dışına çıkıp kapının ağzında bekliyen diğer bir kamyonun içi- ne giriyor. Bu yıkama makinesi da kikada on iki kovayı fenni bir şe- kilde temizliyen muazzam bir &- let!.. Bir çiftçinin evinde, kendi vesaiti ile böyle mükemmelen ko- valarını yıkamıya ve isterlize etmi ye bittabi imkân yok!.. Kovalar fenni bir şekilde yıkanmayınca da temiz süt elde etmek imkânsız!, Binaenaleyh süt toplanma plânın. dan süt kovaları çifiliklere boş tevzi edilirken temizlenmiş ve ta- mamen İsterlize edilmiş ve elek- trik hararetile içleri kurutulmuş olarak tevzi edilmiş oluyor. Fab. rikanın diğer tarafında, gelen sü- tün nümunesi tahlil ediliyor. İh- tiva ettiği bakteriler mukannen bir dereceden fazla ise süt, sahi- bine iade ediliyor. İkinci defa vu- kuunda süt plânının azalığından ihraç ediliyor, Sütün derecei hara- reti ölçüyor. 60 fahranhayt (yani 15,5 santigrat) tan yüksek hara. ret gösteren süt hâkez... Sahibine iade ediliyor. Mukannen derece- den aşağı sütyağı ihtiva eden süt. hâkeza!... ayni muameleye tâbi! Sütler matlüba muvafık ise he- men diğer sütlerle beraber muaz- zam tanklar içinde soğuma dalre- lerine gidiyorlar... Orada, ihtiva ettikleri bakterilerin inkişaflarını tevkif maksadile daha çok aşağı hararet derecelerine kadar soğu- tulup, sonra Nevyork, Boston şehir lerinin pastörize istasyonlarına sevkediliyor. Ve süt bedelleri de her ay muntazaman süt sahipleri ne tevzi ediliyor, izi büyük bir nezaketle ka. bul eden ve izahat veren süt plânı müdürüne sordum.. — Niçin burada sadece sütü top lamak, tahlil etmek ve soğutmak la iktifa ediyorsunuz da pastörize 5s ....., din Kerimin İle Veeam Düşünceler Bülende şöyle bir mektup yazmış- tam: Ellerin nasır bağladı ha. Vallahi buna çok sevindim Bülent. Aman oğ- tum, çalış ki, o masır köklensin, katı- laşsın. Erkek elinde nasır, zarif bir kadın parmağındaki pırlanta yüzük- ten daha çok mânalı ve güzel görü- nür. Yalnız dikkat et, vicdanın nasır- lanmasın, Eğelediğin demir, bediin fevkinde de mükemmel bir silâh me- kanizması olsa, sen yine beşeriyetin selâmetini, saadetini temin edecek sulh ve muhadenet kanunlarını yaz. mak için daha kullanışlı bir «kalema icadını düşün... Bülent te bana şu cevabı yazıyor! “Müsaâde ediniz, bir kerecik te ben size nasihat vereyim: Hayal için- de dolaşıyorsunuz. Dünyanın en kıy- metli ve tekâmülüne en fazla çalışı- lacak yegüne ziyneti bugün da bir dakikada gül fazla savuracak kudret teminine ça- ışırlarken “kalem,, düşünmek, şakır şakır yağmurlu havada mehtap sa- fasına hazırlanmak kadar gülünç o- lur. Şiir artık tarihe karıştı. Bugün- gü kadın bilekleri, kuş kanadı yelpa- ze yerine çelik kasautra sallıyorlar. Onların da okudukları türkü, gönül şarkısı değil, muharebe marşıdır.,, * Mektubu bir yana bıraktım. Kız- mış mıydım? Ne münasebet! Nihayet marşı dü yazmak için kalem lâzım- dır. Bilâkis güldüm. Gencin ruhu coşmuş bir yangına benzer. Bekle - meli ki, hızı, alazı yatışsın.. Yanıbaşımda (TAN) duruyordu. Aldım. İkinci sayfada “Winston Churehill,, imzalı bir makale gözüme ilişti. İngilizler (medeniyet) denilen mefhumu leziz bir likör damlası gibi ruhlarile damaklarının, yani beyinle- rinin arasında künhüne vara vara tat mışlardır. Tam lezzetine vardıkları i- çin kendilerini “medeniyet bekçisi, rütbesile şereflendirirler. Soğukkan- hı, ağırbaşlı adamlardır. Sözleri, soh- betleri çekilir, aklı başında bir insan sözü dinlemek ihtiyseile makaleyi o- kumiya başladım: Aa “1938 senesinde medeni milletler, malik oldukları veyahut elleri altın- da bulundurmıya muktedir olacak- ları silâhların kuvvetile mütenasip e hemmiyet alacaklardır. Ahalinin hu- zuru, milesseselerin hürriyeti. mah- kemelerin bitaraflığı.. eski ananeler.. çalışan unsurların refah. felsefe. Şi- ir ve sanat bu devirde hiç te ehem- miyeti olmıyan telerrüat kabilin dendir!,, * Bunu da okuyamadım. Gözlerim mem Gazete parmaklarımın arasından kaydı. Başım dönmiye baş ladı. Gözlerimi yumdum. Acaba ha- yal âleminden, dibi meçhul bir ba- taklığa mi yuvarlanıyordum?! | Bülendin Amcası etmiyorsunuz. Bunun için Nev- york ve Boston şehirlerinin için de büyük pastörizasyon daireleri- ne ihtiyaç hissediyorsunuz? — Sütü burada (toplamaktan maksadımız, süt müstahsillerinin işlerini kolaylaştırmak içindir. Te- ker teker her çiftçi Boston ve Nev- yorka kadar süt sevkedemez. Fa- kat biz böyle muazzam bir teşki- lât ile burada sütü toplar, sev- kedebiliriz. Sütü burada pastöri- Ze etmeyişimiz de sile müstehlik - leri içindir. Çünkü dün akşam ve bu sabah erkenden sağılmış olan sütleri biz burada saat sekize ka- dar toplar, icap eden fenni ameli yatı yapar, akşama kadar büyük şehirlere sevkederiz. Büyük şehir lerin süt pastörize dairelerinde süt ler gece yarısında pastörize edilir şişelere konur, sabahleyin erken- den müşterilere dağıtılır. Sizin Nevyorkta bugün kullandığınız süt, bizim dün topladığımız ve sev kettiğimiz süttür. Fakat gece ya- rısında pastörize edilmiştir. Bina- enaleyh sabahleyin sofranıza süt geldiği zaman henüz yedi sekiz sa- at evvel pastörize edilmiş demek- tir. Halbuki biz burada pastörize edersek tam bir günlük bir fasıla ile sütü kullanmış olacaksmız ki, bu o kadar şayanı arzu değildir... cevabını verdi. (Arkası 7 ineideY