;['. —— TTTT Gümüş Liraları Taklide Yeltenenler Adliyede Sahte Piyango Bileti Basmak İçin de Hazırlıklar Yapmışlar Müddeiumumilik, Yeni gümüş lira. larımızı taklide yeltenen ve tayyare piyanko biletlerini taklit eden bir kal pazan şebekesi bakkmdaki tahkikatı nı bitirmiş, bunlardan birisi hakkn. da tevkif kararı almıştır. Tevkif edilen suçlu, Taksimde Cer rahzade sokâğında 23 numaralı evde oturan Cemal isminde birisidir, Ser - best bırakılan suç ortağı da Niyazi isminde bir delikanlıdır. Hâdisenin tafsilâtı şudur: Cemal Malülgazidir. Geçen sene Taksimde Izzettin gazinosunda Niya zi ile tanışmış ve anlaşmıştır. Bundan sonra Cemal, Niyazi ile be raber dökmecileri, hurdacıları dolaş. mışlar, birçok makineler tedarik et. mişler, yeni gümüş liralardan b>ş, o0. nunu muhtelif şekillerde kesmek, biç mek süretile kalıplar hazırlamışlar, kurşundan provalar yapmışlardır. Gü müş liraların her iki tarafını taklitte muvaffak olmuşlar, fakat kenarların daki T.C.harflerini taklide muvaffak olmak için epeyce masrafı gözden çı karmıya lüzum hâsıl olmuştur. Bas . tıkları taklit paraların kenar makine sini hazırlayıncıya kadar yüzlerini tek rar bozmuşlar. Bundan sonra çalışma larmı tayyare piyango biletleri üze- rinde teksif etmişlerdir. Ve bunda e. peyce muvaffak olmuşlardır. Cemal, piyango çekildiği gün, isabet eden numaraları taklit ederek şuna, buna kırdırmıya başlamıştır. Yılbaşı piyan kosunda bu şekilde 8 bilet yapmış ve kırdırmıştır. Bu biletlerden birisini de Tophanede oturan Bayan Nadire ye (450) kuruşa satmıştır. Cemal tak lit işini daha ileri götürmek için ge . çenlerde bir çinkoğrafa giderek pi . yango biletlerinin ana hatlarının bir kılişesini ısmarlamıştır. ÜYi v ee FERR İ taklit edileceği gün çok yakla.şmı.ş, Ce mal Niyazi ile beraber kalıpları al - mış €ve götürmek üzere Taksime çık mışlar ve bir gazinoya oturmuşlardır. Niyazi âkibetin vahametini takdir et. tiği için apdesaneye gitmek bahanesi le dışarıya çıkmış, ve doğruca polis müdüriyetine giderek vaziyeti haber vermiştir. Polis derhal Cemali yakala mış, evinde arama yapmış, ikisini de müddeiumumiliğe vermiştir. Cemal yılbaşı münasebetile taklit birçok piyango bileti hazırlamış fa. kat piyango Müdüriyetinin sıkı kon trolü üzerine bunları piyasaya çıkar mıya muvaffak olamamıştır. Suç or. tağı Niyazi muhbir vaziyetine geçtiği için hakkında takibat yapılmasına lü zum gösterilmemiştir. Suçlu Cemal müddeiumumilikte- her şeyi itiraf et- miş, fakat piyasaya para çıkarmadık larmı, yalnız tecrübe halinde kaldı - ğımnı söylemiştir. Yakında ağır ceza mahkemesi bu meraklı davayı tetkike başlıyacak - tır. Norveç Vapuru Davasına Dün Sabah Başlandı. HAKARET: Sabiha Zekeriyanın Açtığı Davaya Başlanıyor Muharrirlerimizden Bayan Sab'ha Zekeriyanm Cümhuriyet Gazetesi a. leyhine açtığı dava hakkmda müddei umumilikçe yapılan tahkikat bitiril . miş ve evrak ikinci ceza mahkemesine verilmiştir. Muhakemeye, bu ayın 19 unda saat 11 de başlanacaktır. Polisi Tahkir Etmiş! Sultanahmet birinci sulh ceza mah kemesinde bir hakaret davasma de - vam edilmiştir. Davacı polis Halittir. Suçlu da Virjin isminde bir kadındır. Virjin, sulh hukuk hâkiminin önünde polis Halide hakaretter: suçludur. Hâ kim Reşit, sulh hâkimi Müniri şahit olarak dinlemiş, sonra davaya mevzu olan dosyanm getirtilmesi için muha kemeyi talik etmiştir. kidamayceÇı mf mf mf mf mföyp m Asliye ikinci ticaret mahi dün, Köstence limanında Yekta vnpu runu batiran Norveç vapuruna kon . muş olan ihtiyati haciz kararına kar. şı yapılan itirazi tetkik etmiştir Muhakeme çok münakaşalı olmuş - tur. Evvelâ söz alan Norveç vapuru avukatı itirazlarını şöyle yapmıştır: — Evvelâ Jak Hatemin hamule sa hipleri namına davaya iştirake hakkı yoktur. Çünkü onların vekâletlerini haiz değildir. Elinde temlikname de yoktur, Bu sırada sigorta şirketleri avukatı mahkemeye bir protesto ve bir de temlik kâğıdı vererek: — Batan Yekta vapurunda tüccar dan Kamhinin 23 bin liraya bize si . gorta edilmiş olan demir hamulesi var dı. O bize hakkını temlik etti. Protes. tosu da vardır, demiştir. Iİtirazcı avukat, buna da itiraz et. miştir: — Hamule sahipleri teczi etmez, ! yalnız Kamhinin temliknamesi değildir, Bundan sonra Norveç vapurun 1 uvukatı ma.hkeme.nm bu da va; Bet 0T y TT xm madxgını çtm.ku hadısen n Köstence limanında olduğunu ve orada Norveç vapuru kaptanile Yekta vapuru kap tanı arasında bir de 15 bin Ingiliz lira lık bir tahkimname imza edildiğini ve batan vapurun yaşlı, çürük ve sigor- tasız olduğunu söylemiştir. Yekta vapurunun avukatı, bu itiraz lara cevap vermiş, kararın çok ye - rinde olduğunu ve bu gibi hâdiseler - kafı ,|de ihticaca salih vesaiki tanzim ede . cek olan Köstence Türk konsolosunun mahkemeye çektiği telgrafta Norveç vapurunun hatalı olduğunu bildirdi . mmma VÂAKİT KALMADI! ÂSİ GENERALİN mada saat 11 deki matine tenzilâtlıdır. İSPANYOL ÇİÇEKLERİ Zevkli, şarkılı, rakıslı. İspanyolca operet Madrid operası artistleri Primadonna RAÇUEL RODRİGO, Temor: ROBERTO REY SENENİN EN GÜZEL — EN NEFİS ŞAHANE VE Mmıu:şı:u FİLMİ İZDİHAMIN ÖNÜNE GEÇMEK vi uAı.xmnznıı İSTİRAHATİNİ TEMIN İÇİN iPEK ve MELEK sinemalarında birden gösteriliyor. Filmin uzunluğundan bugün seanslar İPEKTE: l1 —l30—4—mv996a—MELEK’te Il — 2 — 415 — 6.30 — ve 9 da, BUGÜN S A R A Y SİNEMASINDA e Büyük Fransız komiği RAİMU nn bütün muvaffakıyetleri arasında, MARCEL ACHARD'ın meşhur komedisi SERSEMLER KRALI nın Eğlence, incelik, fikir ve güzellik itibariyle bütün rekorları kırdığına hiç şüphe yoktur. İyi eğlenmek isterseniz bugün bu filmi görünüz. İlâve olarak: FOX DÜNYA HAVADİSLERİ Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine Her iki sine- TÜRK sinemada 2 güzel film birden v GENÇ KIZLAR MEKTEBİNDE Fevkalâde neş'eli, gülünçlü Framsızca komedi M. İ - T.0-N Françoise Rosay, Pierre Largmey, Robert Ardoux OARTTMMA A Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine TENENAAKI. ve İLK ACI Mağda Sehneider-Ivam Petroviç e— d ALEMDAR ve MiLL? de ERTUĞGRUL SADI TEK TİIYATROSU Yarm gece Kadıköy - Süreyya SÜT KARDEŞLER En büyük Alman muganmniyesi: TRESİ Sinema Kralı CHARLES BOYER © lstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu KÜLU v KOMEDİ Yarın akşam SAK ARY A Sineması İdeal çiftin en güzel ve mükemmel temsilleri BİR SANDET GEĞESİ DRAM KISMI saat 20,30 da Erkek ve Hayaletleri Piyes 4 perde 1A tablo KISMI Saat 20,30 da. SATILIK KİRALIK İ Komedi 3 perde Ti Cumartesi, Çarşamba saat 14 te MAVİ BONCUK KK Münih Operasından RUDOLF a My |Her Kadına Bir Erkek|' YEAA C ŞKyuN nayret Tamanide. Fek yakında — —UW K ÜUE TT Pek yakında Türkçe Sözlü Tarihi Film VUWYARAKLU'” İPEIS ve SARAY Zaa “EAREADEENEEEE KT AR NK & Sinema Tarihinde İlk Defa KA Olarak Hakiki 100,000 Figüran 10,000 Atlı Âsker 300 Muharebe Fili 5O Tariht Yelkenli Harp Gemisi 4 Milyon Lira Masraf Tek Gözlü Mühip ANIBAL ıdıreıın:k — KARTACA, Muharebeleri— sinemalarında birden Sevimli Sarışın JEAN ARTHUR mas Kederlerinizi unutmak... Hoş 2 saat geçirmek isterseniz ee n SAKARYA Sinemasında Lâtif, tatlır, muhrik ve emsalsiz sesli (Alman bülbülü) ERNA SACK' en şen Viyana operetlerinden biri olan ğini ilâve etmiştir. Kuvvetli... Orijinal... hareketli filmini takdim ediyor. NİS ÇİÇEĞİ Muhakemeye pazartesi sabahı sa - at 10,5 ta devam edilecektir. Yerlerin evvelden aldırılması. Telefon: 41341 Filminde görünüz ve dinleyiniz. P Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine Fakat... Çamlıca yolunu tuttuğum zaman, her &- dımda, bırakmış olduğum acıları buldum. Köşk haraplaşmış, bahçe duvarlarının bir kısmı yıkılmıştı; bir zamanlar düzgün tarhlarla, çiçeklerle üsl bahçeyi, bak 1, yabani otlar bürü- müştü. Kbşkegımrgma.beınîlkgüı'enVesnneolmuş- tu. Artık elli yaşını geçen bu iyi kalpli kadın, boy- numa sarıldı. Büyük anne birkaç gene evvel rahmeti rahmana kavuşmuştu. Beybabam artık tekaüt olmuş, babası gibi odasında, kitaplarının arasında yaşıyordu, Odası loş olduğu için beni görünce tanıyamıadı. Gözlüğünü düzeltip dikkatle bakınca, elindeki kitabı atarak: — Kenan, sen misin?.. Ne zaman geldin yavrum?. Diye bana kollarını açtı. Biribirimize sarıldık. O artık adamakıllı yaşlan- mıştı. O kadar ki, buruşmuş, sarkmış yüzüne, bem - beyaz olmuş saçlarma bakarken, acaba bu adam, beni Sivastan alan sarışın, pembe yüzlü dinç erkek mi? diye düşündüm. Odabenıhırazfazlayorgunveyrpmmxşbuk!u. Otuz üç yaşında idim amma şakaklarımdaki teller ağırmış, yüzüm ve hele alnım çok kırışmıştı. Harpte çektiğim mihneti, uğradığım müşkülleri an latmıya başladım. Vesime Handanı çağırmak için dı. şarı çıkmıştı. Çok geçmedi. Sofada bir ayak sesi ol - du. Ve kapı gürültü etmeden açıldı. Başımı çevir « dim. Fakat birdenbire, öyle büyük bir hayret ve he. yecana kapıldım ki.. İçeri giren Handandı, Lâkin baş tanbaşa annesinin modeli olan bir Handan!.. Karşım da çok genç ve çok taze bir kız görmesem: — Nalân!.. diye koşup ayaklarma kap e lıktar tım... Demek ki, sevgilim ölmemişti?. Onu tekrar bura- da bulmuştum!. Ayağa kalktım. O da bana doğru ge- İkrek elini uzattı. Gözlerim, bu yabancısı olmadığım HIÇKIRIK sYAZAN: KE RİME NADİR.- — 53— tahrilli yeşil gözlere dalmıştı. Tuttuğum eli öpmek mi, yoksa kendi elimi verip öptürmek mi lâzımdı!. Bu sırada Beybabam: — Handan; öpsene kızım ağabeyinin elini, dedi. Handan Büyük babasının dediğini yaparken ben d onun, ipek gibi yumuşak, sarı saçlarıma dudaklarımı deydirdim. Ruhumda apansız bir değişiklik olmuştu. Kırılan emellerimi, yarım kalan hülyalarımı belki de Han - dan tamamlıyacaktı. Sonra beybabamia dönerek: — Ben Çamlıcaya ilk geldiğim zaman sekiz yaşı daydım dedim. Şimdi otuz üç yaşındayım. Aracdı yirmi beş senelik bir yol var.. Beybabam başını salladı. Sonra Handanı göste « — Rahmetli annesine nekadar benziyor değil mi? dedi. , — Çok benziyor.. — Bu benzeyiş beni müteselli ediyor Kenan!.. Ba. Bir dakikaya sığan bütün duygu ve düşüncelern sarsıntısile o derece sersem olmuştum ki, zavallı kı. za söyliyecek bir tek kelime bulamıyordum. Fakat ©o benden önce konuşmıya başlıyarak: — Aman Yarabhbi! dedi, Siz, siz ha!.. ciğim sağ olsaydı.. Yerime oturdum, yahut çöktüm. Handan da bir kanapenin ucuna ilişmişti. — Hiç değişmemişsiniz ağabey!.. Yalnız miraz yaş Zavallı anne Bana “Siz,, diyordu. Mutlaka bir söz söylemek lâ. zımdı: — Ne olacak yavrum? dedim. Seni küçük bir ço. cuk olarak bıraktığım zaman koskoca bir delikanlı sun., Bizim yaşlanacağımız tabii bir şey değil mi?. zı l oluyor ki, karşımda Nalânım bulundu ğunu sanıyorum. — - — Handanı bir maden mühendisile nişanladık, de- — di. Tabil haberin yoktur.. Gözlerim, ince, zarif bir parmağı süsliyen parlak bir halkaya ilişti. Demek ki, ölen sevgilim dirilmemişti! Yahut ta di- rildikten sonra yine ölmüştü... Uğradığım sukütu hayalin tesirinden kendimi kur tarmıya çalışarak: — Mükemmel! dednn.l[emnunoldmn._ Handan beni dikkatle süzerek sordu: — Rahatsız ınırsımzx ağabey!.. Yüzünüz çok renk- Beybabam: —mydıoglun,dediodmgxttebm dinlen.. Akşama doya doya görüşürüz.. Bu sözü canıma minnet bildim. Yalnızlığa ihtiya cım vardı. Odam bıraktığım gibi duruyordu.. Kitaplarımı. bi- le el sürülmemişti. Penceremin önüne oturdum; başımı avuçlarımın arasına alarak uzaklara daldım. Ikindi güneşi etrafi yaldızlıyor, üzerine altın renginde tozlar serpilmiş de niz, pırıltılr, küçük dalgalarla uzanıp gidiyordu. Ağladım.. Ağladım... Ertesi sabah, kahvaltı sofrasının başıma geldiğim zaman, beybabamın yüzü gülüyordu. Omuzumu okşı. yarak: — Uzun seneler süren bir matem hayatmdan son nbııenegevesevmçgetudmxenan' dedi. Ah içir mizde eksikler de bul Kahvaltımı pek iştahsız ettım. Som-a Nalânın me« zarını ziyaret edeceğimi söyliyerek beyba.bamılan izin aldım. Handan mahzun ve dalgındı. Annesı gibi arkasmaâ topladığı uzun saçlarını düzeltmekle uğraşır görü- nerek avare dolaşıyor, kapıları açıp kapıyor, hiç ko- nuşmuyordu. Giyinmek için odama girdim. Ona v#- receğim emanet mektup hâlâ cebimde saklı durmak- ta idi. Beybaba.mm odasına çıkmasından ve Vesime- nin aşağı inmesinden istifade ederek hemen yanml yittim. Iki kat olmuş, buruşmuş ve sararmış zarfı dü zeltmiye çalışarak uzattım: - — Bu senindir Handan! Dedim. Annen onu sanaâ on sene sonra vermekliğim için vasiyet etrişti... Va- siyetirğmüddeti doldu da geçti bile, 'Handan sapsarı oldu. Zarfı almak için uzanan eli titriyordu. — Bu demek ki, annemin mektubu, öyle mi? dedi- i BİZ.. — Evet!.. Ölümünden birkaç gün önce yazmış.. — Hayır!. Biraz yorğunum da ondan.. (Arkası varı Te ei BAD0 ieb eZuti allaala üA dit dK ı_:.__ İ Gind Hati h llli