ri Sk size Ae e Bu sene ilk lig maçını oyntyacak olan Fenerbahçe — Beşiktaş takımlarının geçen seneki oyunlarından bir görünüş.. Yeni Lig Maçlarının Fikstürü Kafi Şeklini Aldı İstanbul mıntakası ile futbol fede- rasyonu arasında klüp adetlerinin tahdidi yüzünden çıkan ihtilâf üze- rine evvelce yapılan lik maçları fiks- türünün tatbikinden vazgöçildiğini bildirmiştik. Federasyonun #on verdiği kararla klüp adelterinin 10 olarak kabul &- dilmesi bu fikstlirün yeniden yapıl- masıni icap ettirmişti, Bu İş için dün akşam nımtaka merkezinde 10 klüp murâhhası futbol ajanının başkanlı- ğı altında toplandılar ve Istanbul bi- rinci kilme lik müçlarının fikstürü- nü tanzim ettiler ve İlk heyetini seç- tiler. Şimdi bu sütunlarda Ek maçları - nın yapılacağı statları tarih sırasile Ve hakemlerle birlikte takip edebilir- siniz: 7 Ikinciteşrin 937 "Taksim Stadı: Galatâsaray-Topkapı (A. Adem) Fererbahçe-Beşiktaş (Nuri) Şeref Stadı: Süleymaniye-Eyüp (Şazi) Beykoz.Vefa (Nihat) Fener Stadı: Güneş-Istanbulspor (Suphi) M4 ikinciteşrin 937 Fener Stadı: MWTopkapı.Fener (Sami) Güneş-Beşiktaş (Nuri) Şeref stadı: ” Eyüp-Vefa (8. Salâhaddin) Beykoz-Istanbulspor (Cafer) Taksim Stadı: Süleymaniye-Galatasaray (Basri) 21 Ikinciteşrin 937 Taksim Stadı: Güneş-Eyüp (Nari) Topkapı-Istanbulspor (A. Adem) Fener Stadı: Fener-Beykoz (Feridun) Galatasaray-Beşiktaş (Sami) Şeref Stadı: Süleymaniye Vefa (Nihat) 28 ikinciteşrin 937 Taksim Stadı: GalatasarayIstanbulspor (Basri) | Beykaz-Güneş (8. Salâhattin) Şeref Stad: Topkapı-Vefa (Şazi) Beşiktaş-Eyüp (Suphi) Fener Stadı: Slileymaniye.Fener (Feridun) 5 Birincikânun 937 Taksim Stadı: Eyüp-İstanbulspor (A. Adem) Vefa-Galatasaray (S. Salâhaddin) Beşiktaş Stâdı: Beykoz-Beşiktaş (Suphi) Fener-Güneş (Nuri) Fener Stadı: Topkapı-Süleymaniye (1. Muhittin) 12 Birincikânun 937 Taksim Stadı: Beykoz.Galatasaray (S. Salâh.) Güneş-Topkapı (A, Adem) Şeref Stadı: Vefa-Istanbulspor (Cafer) Günes-Topkapı (A. Adem) Şeref Stadı: Vefa-Istanbulspor (Cafer) Beşiktaş-Süleymaniye (Suphi) Yaza; ALI RIZA SEYFİ #inde de büyük bir kaynaşma vardı, bütün korsanlar ve syak pranga- Jarı çözülmüş olan bir çok lepanyol forsaları güvertelerde, direklerde karınca gibi kaynaşıyorlar, çözüyorlar, bağlıyorlar, serenleri indirip çıkarıyorlardı. Bu gürültüye tokmak, çekiç, keser sesleri de karışıyor: — Yisa mangadaş, yisa kulaç kulaç! Sözleri bir türkünün nakaratı halinde, palanga halatlarına yapışmış gemicilerin ağzımdan yükseliyordu. Bayram Reis ile Dayı baba her çalışan kümenin başıma yetişiyorlar, “er şeyi görüyorlar, her işi kolaylaştırıyorlardı. İ bol, cirit, at koşuları, R Önümüzdeki Balkan Olimpiyadı Sofya, 25 (TAN) — Bulgar olim. piyat komütesi, gelecek Balkan olim. piyadının tanzimi işini kendi üzerine almıştır. Bu maksatla komite, yakm- da bir toplantı yapacaktır. Toplantı. da Balkan olimpiyadı oyunlarının bir programı da hazırlanacaktır. Bildi. rildiğine göre, Balkan olimpiyadı, fut tletizm, gü reş, motosiklet ve bisiklet yarışları, jimnastik vesaire gibi oyunlar üze- rine tanzim edilecektir. Önümüzdeki Balkan olimpiyadınm Sofyada gelecek sene yapılması ka- rarlaştırılacaktır. TAN Söylendiğine göre önümüzdeki Bal- kan olimpiyadma Türkiye, Bulgaris- tan, Yugoslavya, Romanya, Yunanis- tan ve Arnavutluk olmak | tin Balkan memleketleri iştirak ede- | cektir. | Böylelikle ikinci Balkan olimpiya- dınm teşkil edilmesile Balkan geneli- ği, 1940 senesinde yapılacak olan w- mum dünya olimpiyatları gibi vaka- lar için hazırlıklı olarak ye! bulunacaktırlar. —— —. .— Fener Stadı: Eyüp-Fenerbahçe (Sami) 19 Birincikâmun 937 Taksim Stadı; Süleymaniye-Istanbülepor' (Suphi) Galatasaray-Güneş (Sami) ref Sta Beykoz-Eyüp ($. Salâhaddin) Beşiktaş-Topkapı (1. Muhittin) Fener Stadı: Vefa-Fener (Nihat) 26 Birincikânun 937 Taksim Stadı: İ Eyüp-Galatasaray (Sami) | Süleymaniye.Güneş (Nuri) Şeref Stadı: Topkapı-Beykoz (Nihat) Beşiktaş-Vef& (Suphi Fener Stadı: Fener-Istanbulspor (Burhan) ! 2 Nöncikânun 938 Taksim Stadı: Vefa-Güneş (Suphi) Süleymaniye-Beykoz (Rüştü) Şeref Stadı: İstanbulspor-Beşiktaş (8. Sulâh.) Galatasıray-Fener (Sami) Fener Sta Topkapı-Eyüp (Şazi) Ikinci küme klüplerinin fikstürü bugün mıntaka merkezlerinde çeki- maçlar « apishanenin borazanı olan Magdalena : — Ben mukaddes bir adam deği- lim, dedi, Malüm. Hırsızlık yüzün- den haksız yere birçok defalar mah küm oldum. Siz, gazetelerinizde benim için bir “sefil” diye yazarsı- 2ız. Fakat bu seferki girişime emin olun pek içerliyorum. Elini kalbinin üstüne koyarak küfasını salladı ve gurursuz bir hal de ilâve etti: — Küçük ve ehemmiyetsiz hır- sızlıklardan başka hiç bir suç İşle-* medim. Filvaki şerefli bir adam de Bilim, Bununla beraber şimdiye k& dar bir damla kan akıtmadım... Adi hırsızlara göre bir aristok- rasi sınıfı teğkil &den katiller ve haydutlar, canla- rt sikildığı vakit zavallı borazans musallat olurlar ve içlerinden en iri yarısı kati bir ifadeyk — Hadi yanaklarını şişir baka - yım! diye emreder. O vâkit Magdalana, askeri bir in- tizamla kendini derler toplar, ağzını kapar ve yanakları şişirerek el- lerile tempo vurmuya başlar, Bazan bu korkunç adamlar, zavallıcrğm yanaklarında müthiş yumrukları- nin Sesini duymak isterlerdi. Bo- razan bu şakalara, dayak yiyen bir köpek masumiyet ve tevazuu ile boyun eğerdi. Z iyaret zamanlarmda İri ya- rı ve bir erkeğe benziyen karısı göründü mü. onu bir titre. mek alırdı. Karısı, hapishanenin en ii: havdutlarından birinin metre- siydi. Her yemek saatinde. bu iz vasi. çesit onait vermekler tast- yordu. Borazan onları görür mez dayak yemek korkusile uzak laşırdı, Fakat bazan müşfik ve zap tolunmaz bir tecesstisle yaklasır ve eski karısınm yanmda küçük bir çocuk, kendi çocuğunu arardı. Tenco'yu, oğlunu görmek üzere parmaklığm arkasında fıldır fıldır döner ve sepet muhteviyatınm hay duda verildiğini görünce saklıya- madığı bir hiddetle oradan acele 8- cele giderdi. Magdalena çok dolaşmış gezmiş- ti, Yava olarak Kadiksten Santan- dere, Valansiyadan Koronyaya ka- dar yolculuk yapmıştı. Bu yolculuk Bayram Rels, bütün bu işler olurken oğlu Tanrıyar'ı yanmda bulun- durarak yapılan şeyleri ona birer birer gösteriyor, bayağı tam bir ge- micilik dersi veriyordu. Çocuk te.bu dersleri dinlemek, öğrenmekle kal mıryor, iri ve kuvvetli vücudünün yardımile en ağır işlere bile atıl yordu, Bir seren kaldırırken Tanrıyar halatın başında en ateşli bir is- tekle asılanlardan, direğe çıkmak lâzım gelse bütün gemicilerden önce lara atılıp gidenlerdendi. bir gezinti yapmak İstiyoruz. in her iş bitip te yemek yendikten sonra çocuk babasma dedi ki: işleri bitirdik, eğer izin verirsen biz kasabada şöyle Yazan: asko -İbanez İ larından, Galisin sütünü, Estremadü rün jambonlarını, Kastilin ekmeği- ni ve Bask elmaları ve yollardaki içtiği şarapları unutamamıştır. — Yolculuk kadar tatlı birşey yok, Mösyö, diyordu. Fakat ötede beride baston yememek için dikkat li olmak lâzım. Sonra hapishaneye bu son düşü- şünü ce anlattı: — Temmuz aymın bir pazar gü- nüydü. Öğleden sonra, Valansiya- nım yolları, yakicı güneş altında bir pota gibi kaynar. Herkes plâja, de hiz kensrma kaçar, O gün eski ar- akdaşım Şamorraile beraberdik. Bu Şamorra çok hayvan birşey! Hırsızdı amma zaruret karsısında kan akıtmaktan çekinmezdi, Fakat usta heriftir, açmadığı kilit ve ka- pr yoktur. 4 steo gün öğleden sonra, ka: Pictsız bir evin merdivenleri ne tırmandık. Şamorra girdiğimiz evin sahibini tanıyordu, Bu olduk- ça dünyalığı olan bir demirciydi. Odanm kapısı kolaycaerk açıldı. Ve biz iki arkadaş “çalışmıya,, baş ladık, Şamorra boyuna çekmeceleri ve komüdinleri boşaltıyordu. Kâğıt paralar, gümüş paralar, bir saat. E fena vurgun sayılamazdı. Arka- daşımm gözleri mütemadiyen, oda- da kaldırılacak birşey arıyordu. Bu sırada bana yaklaşarak sert bir ses le: — Şu toparlak minderi sırtla! di ye emretti. Yün! Çarnâçar cebimden bir ip çıkarıp toparlak minderi sırtıma vurdum, Bizi kimse görmeden evden çıktık. Şamorre önden yürüyor, ben de ar- kadan geliyordum. izim evde mola verince, Şa- morra âaalan payını kendine ayırarak bana birkaç kuruş verdi, Ve sonra toparlak minderi açmıya koyuldu, Örgüyü kaldırır kaldır - maz ne görelim! Bir hediye! Min- içinde sırtında bir tek göm- lek bulunan bir bebek, bir küçücük çocuk vardı. Gözleri kapalı ve yü - zül havasızlıktan kıpkırmızı kesil. mişti, Üstünün açıldığın görünce yüzüne vuran serin hava ile kımıl. dadı. Bunu ne yapacağımızı arka- daşıma sorunca haydut gülmiye başladı ve: — O sana lâzım; hediyem olsun, onunla bir sebzeli yemek yap! de di. Tanica'nın küçüklüğünü hatırla dım. Bir vakit hastalanmıştı. Yay- rucak ; kıpkınmızı ve yaşlı gözlerini basırdım. O çocüğün da ayaklâri benimki gibi pembe ve yumuşaktı. Ayni ipek ten onda da vardı. Çocuk beni görünce biraz ağladı ve sonra şaşkın gözlerle her ikimi ze bakmıya başladı. Ben onu okgü- yor ve: — Aslanım, benim küçük Ye - suum! Bak bana, ben senin amce- Anneleri iyi tanırım met kopardı. Mösyö, ve benim karım hepsinin ımzırıdır. (Arkası 10 uncnda) Ressamı MÜNİF FEHİM Yarım saat sonra "Tanrıyar ile genç korsan Salman su sandalmdan beyaz kumlar üzerine atlamışlar, bu Fas kasabasının taş evlerini, eski kalesini, onlara dikkatle bakan yerli ahaliyi seyrederek yürümeğe baş- Jamışlardı. Bu iki genç Türk, al levent esvapları, gümüşlü endamları İle pek güzel bir manzara vücude gi 'âhları, kahraman mekte idiler. Yirmi yaşmı haylice atlatmış olan Salman, Tanrıyardan dahe iri, daha gös- terişli idi, lâkin Tanrıyar da daha on yedi yaşıma göre kendisine dik- kati çekecek kadar kahraman yapılı, aslan yürüyüşlü görünüyor. (Arkası var)