Harbiyedeki Tramvay Kazası Suçlu Şoförün Tecziyesi İstendi "Asliye dördüncü ceza mahkemesi, dün bir tramvay kazası davasını ne- tcelendirmiştir. Suçlu olarak şoför yordu. 1d diaya göre, Şişliden Harbiyeye doğru gelen bir tramvay, Harbiye durak yerinde durmuş ve bilet memuru, İhsani yere indiği sirada Kelimanın otomobili İhsanı altma alarak muh- telif yerlerinden yaralamıştır. för, bu sirada yolunu ha- fifletmediği ve korna çalmadığı £ zabıtsi belediye talimatnâmesinin öl Ve 52 inci maddelerine aykırı olarak tramvaym solundan geçmiş ve kaza- ya sebep olmuştur. Müddejumumi diasmı » rek şoföre ceza veril- ynesini istemiştir. Dün, suçlunun a- vükatı, müdafansmı yazılı olarak ve- receğini söylediği icin muhakeme baş ka bir güne bırakılmıştır. Muhtarın Evini Kasden Yakanlar Balikesir, (TAN) Omerköy muhtarı Alinin evine kasden ateş ver İhtilâstan Suçlu Bir Memur Dinlenen Şahitler İfadelerini Düzelttiler İhtilâstan suçlu Kadıköy belediye tahsil memuru Burhanettinin muha- nesine ağır ceza mahkemesinde devam edilmiş Burhanettin, mü- kelleflere verdiği makbuzlara hakiki miktarı yazdığı halde dipkuç « daha az göstermek sur miktarda bir para ihti suçludur. Hilmi ile Kadık tahsil memurlarından Hasan Basri de şahit olarak d'nlenmişlerdir. Bu iki ihtilâs hakkında hi etmekten ir şey bil bunlar, müf. ken hâdiseyi bildiklerini anl ve ihtilâsm vukutma şi takibat yap Suçlular tevkifleri $ rinei sorgu hâkimliğ İdir. Bunlar s delerini di Hakikate uygun ceza mahkem mekle suçlu olarak Halit oğlu Ibra-|h him, Hasan oğla! Emin ve Osman oğ- tir, 1 wrkusu bir gece takıp eder. Mer şey lena görünür. İnsan huysuzlarır, TAN 24.10-937 Bütün Istanbul halkmın bahsettiği fim, mmmmmmmama BiR BALO HATIRASI NİNA PETROYNA'nın YALAN <> SARAY Sinemasına Timya ameli dünya şahe en büyük muzafferiyeti kazandıran bu emsalsiz filmi FERNAND GRAVEY ve ISA MIRANDA İKEZALIİŞEIK. emma. Ertuğrul Sadi Tek TIYATROSU gibi ii büyük artist canlandırmakta ve neşe ve zevk saçmaktadırlar. Bilhassa Viyananın göz kamaştırıc! lüks ve ihtişam şayanı temaşadır. Hüveten: FOX JURNAL son dünya havadisleri, ın sant 11 de tenzilâti matine Bugün mutlaka görezeğiniz film (AKSARAY) da Bugün saat 15 de HANLET 20,30 da KUDRET HELVASI amman eee el İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları DRAM KISMI LE nl Saat 2030 da im m Size Öyle Geliyorsa 3 perde OPERET KISMI Sant 20,30 da İNTİKAM MAÇI 3 perde İlk Fransızca ve en büyük filmi MARTHA EGGERTH 'in SARAY KONSERİ Bugün TÜRK Sinemasında Bu kadar fevkalâde bir musiki, aşk ve zevk filmi yapılmam ylarmda en müşkülpesent musiki stadları huğurund: de siz de bulununuz. Filmi görüp te hayran MAX MİCHEL, COLETTE DARFEUİL, FELİX OUDART. Bügün saat 1l de tenzilâtlı matine ( BAGAMAMCARMR ARR ıştır, Viyananın muhteşel verilen bu muazzam kons olmamak kabil değildir. | EARGED. Zengin ve göz kamaştırıcı — bir film VALS DALGASI | Bugün SAKARYA NEMASI SINEMASINDA MEKTEBLİ KIZLAR filminin unutulmaz yıldızı, Amerikenm Avrupadan koparıp aldığı bü- yük yıldız SİMONE SiMON JAMES STEWART ireilerini | gaşyedecek,! heyecanlandıracak ve ağ- latırcasına güldürecel Mâveten: FARE MOUİM JOURNAL TİMER şile ne bile silin Seans saatleri: 2 — 4.15 — 6.30 ve Suvare pda yaratılan e Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine (ACENTE ARANIYOR filmi. Seanslar: 2 - 4,15 - al - ogi ANKARA Anonim Türk Sigorta Şirketinden: İNE DOĞRU Suare 9 da, Bügün Sant ll de tenzilâtlı matine, Şirketimiz, mevcud acentelik teşkilâtma, ilâveten aşağıda gi “ği e. SENENİN BİRİCİK TÜRK FİLMİ yazılı şehir ve kasabalarda çalışmak üzere mezkür mahallerin İKTİŞAM! BİNLERCE FİGÜRAN! BALETLER! tanılmış tacir ve firmaları arasında acente aramaktadır. Bu HAYIR! BUNLAR YOK! işe istekli olanların Şirketin İstanbulda, Yeni postahane karşı- sında, Erzurum hanında kâin muamelât merkezine » referans- larını da bildirmek suretile - tahriren müracaatları: Fakst: Temiz bir aşk — VATANSEVERLİK GUZEL BIR MEVZU Çanakkale Gemlik Mardin Çorlu Gümüşhane M. Kemalpaşa ma tekniğinin son ilerleyişine uyan BIR REJISI VAR GINER ROGERS ve FRED ASTAİRE ve (3 dakika) öğretici film, Afyon Amasya Antalya Ayancık 3afra 3artm Biga Bilecik Bolu Diyarbekir İnebolu Ordu Dörtyol İzmit Rize Düzce Kare ömep Erzurum Kastamonu Fatsa Kayseri Fethiye Kütahya Gaziantep Malatya Gelibolu Cimbali Bayramda sam İPEK ve v5 ELHAMRA SINEMALARINDA Sivas Tokad Urfa B 8 Ikinciteşrin verilecek olan Zonguldak kederlenir ve hiç bir yeyden memnun olmaz. Her muvaffakiyetin ilk yare tarı dinlenmiş bir vöcul ve dinlenmiş sinirlerdir. Eyes siniri iseniz Bromural -knon. komprimeleri sizi kurtarır. Misekkindir we uykuyu temin eder ve hiç bir zararı yoktur, bütün dünva tanır. MiSCHA ELMAN'ın| zu Yezâne VİYOLON RESİTALİ için biletler 25 Birineiteştin Beykoz spor klübünden: Pazartesi gününder itibaren 24.10.907 pazar günü klübümüzün s A R A Y SİNEMASI senelik kongresi Beykoz Parti mer - kezinde yapılacağından Âzanm teş - gişelerinde satılacaktır, rifleri rica olunur. (Askerlik işleri || Kısa Hizmetliler Beşiktaş &skerlik şubesinden: 986 - 937 yılı lise ve yüksek mek- tep mezunlarından yüksek askeri eh- İliyetnameli kısa hizmettilerin 1 2nei teş. 937 gününde yedek subay oku « Junda bulunmak üzere sevk edilecek 18 ve 9 kprimevi havi tüp Merde ezasezlerür Feçese be satı, Knoll A-G,, kimyevi maddeler fabrikaları, Ludwigshalen #/Rhin Meşhur Şeyh Şamil olm TÜRKÇE söZLÜ HACI MURA — Gece kalamıyacak olduktan sonra oraya kadar niçin zalimet edeyim! Hayır, bütün bir gece beraber kalacağız. — Nüzhet, bunun benim için ne kadar tehlikeli ola- bileceğini düşünsene! — Canım, tabii kocanın ocakta kaldığı intihap ederiz. — Öyle amma, ya sabaha karşı birdenbire eve dö- bir geceyi İstediği şey red gördüğü için, emrine hemen “peki, dönmediği için şimdi Nüzhet te heyecanlanmıştı: — Ben de bunu asıl tehlikesi için istiyorum. Her tehlikeyi hakir görerek kollarıma gelmeni istiyorum. Bana zevk vermek için herşeyi göze alıp koşuyor mu #un, yoksa koşmuyor müsun, İşte mesele bu! Ve zan- nederim ki uğrunda fedakârlıklar yapılmıya da de- erim, değil mi? Ayakta, gümrah siyah saçları karışmış, pijaması- nım tekmil göğsü açık duruyordu. Bembey nün, boynunun ve çenesinin beyazlıkları Taz çıkık ağzınm kan sürülmüş kadar kızıl dudakları gülüyor, bü gülüş parlak, beyaz ve kusursuz, sade bi- Taz irice dişleri gösteriyordu. İstediği Ücreti kopar- mak için bütün güzelliğini ve işvesini kullanan bir fa hiye gibi o bembeyaz, geniş ve en hafif tüyle kirlen- memiş göğsünü gerip perişan saçlı başını salladı, iri gözlerini yarı yarıya kaparken süzdü: — Her tehlikeyi göze alıp oraya geleceksin, Mü- kerrem. Düşün, ancak orada biribirimizin kollarında uykuya dalabilir, uykudan uyanabiliriz. Kocan birden de senl bulamaz yahut geceyi dısarda ğ mgi bir süretle haber alırsa, 0 zn- man benim için, beni muhafaza edebilmek için bir rsun, Bu yalana kendisini inandıramaz ya- İr yalan bulamazsan, o zaman da hetğeye ber akıbete katlanırsın! Şimdi Mükerremin yanma yaklaşmış, onu kollarına alırıştı. Misli eski Acem minyatürlerindeki genç Şeh- in şaheseri —5— zadelerde görülen ince uzun kaşlarmı ve gok uzun kirpiklerini sevgilisinin yanağına sürüyor: — Değ- mez miyim? Her fedakârlığı değmez miyim? Diye mırıldanıyordu. Kalbinde daha da büyüyen, fakat ki- ne ve nefrete çok benziyen bir aşkın verdiği heyecan ve asabiyetle Mükerrem kendisini itti: — Bırak, sen- den, senin bu gürurundan iğreniyorum! dedi, Nüzhet, snasıninkine beziziyen biraz kısık sesli kah. kahasile gülerek cevap verdi — Ne tuhafsın, ne tuhaf mahlüksun, Müke, Mükerrem âdeta düşman gibi bakıyordu: — tuhaf oluyormuşum! diye söylendi. — Kadınsın Ga ondan! Vâkıa muhterem zevcinizin isabetli görüşlerine nazaran ben pek cahilim. Ancak insanları herhalde zatı nazikânelerinden çok iyi anlıyabildiğim için bunu da pekâlâ görliyorum: Ka - dınlar sade tuhaf değil, tuhafın da tuhaf: mahlük- İşte benim şeklimde ve yaşımda olanlara sırf güzel diye gelirsiniz. Sonra da, gençliğimiz güzelliğimizle iftihar eder etmez, bunu hattâ ima eder etmez bizden fstikrah ettiğinizi söylersiniz. Fakat Allah beni her suçtan miinezzeh, pek çok kadından da ileri genç ve gü- ) görlinmek içi klarmı bilemiyen kadm- için zel rn lara karsı bu neden bana gurur hakla vermesin ? Pijamasmın caketini çıkarmış, çıplak tenine ipek gömleğini geçirmiye hazırlanıyordu. Bu omuzları ge- niş ve belyeri ince gövdede, eski Yunan heykellerinin mutlak tenasübü vardı, Bazan hiç sevmediğini, hattâ nefret ettiğini sandığı gence Mükerrem uzun uzm baktı. Bu derecede güzel olmak muhakkak ki, Becip ve ilâhi bir şeydi, Ve öğünüşile Nüzhet hiç te gülünç olmuyordu. Orun yanmda kendisine birkaç kere de- ba gelen ağlumak arzusunu bu sefer o derecede Kuv- vetli duydu ki, çarçabuk, telâşla hazırlandı. Biran evvel gidehilirse sanki bir tehlikeden kurtulacakmış gibi bir haleti ruhiye içinde idi. Nüzhet daha ay saçlarını kıvrımlarını düzeltmekle meşgulken yanı- na yaklaşarak: — Ben gidiyorum artık, dedi. Genç nihüyet aynanm önünden çekilerek! — Ker yoo gece kalmamız kararlaştı, değil mi7 diye sor- hu. — Hayır, gece kalamam. — Amma ben istiyorum. — Yapamam, olamaz dedim Nüzhet, Kabil reğdetmezdim, değil mi? Bir çocuk inadile öteki eyni sözleri tekrar etti: — Amma ben istiyorum! Mükerrem teklifini demin derhal kabül etmiş ol - saydı, “Hanımefendinin hem şaimne hem fazla ha etli aşkıma bütün bir gece katlanmak çok gilç ol cak, Bu belâyı nereden de başıma sardım!” di; nür, onu sabaha kadar kalmaktan caydırmak içir belki yollar arardı. Fakat o kabul etmeyince kendisi- le geçirilecek gecenin değeri gözlerinde birdenbire büyümüş, hele Mükerremin tehlikelere atılmıva razi olsa pek yakında TÜRK sinemasında|:” inden hemen şubeye gelmeleri. olmayışı cidden gücüne gitmişti. O kadar şi, az evvel “— Kapuzda gece kalmamız kararlaştı, değilmi, diye sorduğu vakit sesi yavaşlamıştı ve gurursuzdu. Vüka bunu kendisi farketmemişti amma, sesinde Adeta gönül vermiş ve artık yenilmiş bir erkeğin hüz. biraz korkak okşayışı vardı, Lâkin Mükerrem zâfmı bütün büyüklüğü ve enginliği ile gör- mekten pek çok müzlaripti. Belki bir dakika sonra geçecek ve belki daha hiç tekerrür etmiyecek olan bu mağtübiyeti fark bile edemedi. Nüzheti adeta kinle" Ve sadece şakağından, ancek dudaklarını sürerek ö“ XX N şguldü, Kapıyı çok yavaşça açarak içeri giren Mü. kerremin gelişini duymadı, Yahutta duymamış gibi yaptı, — Seni arıyorum abla. Kendisinden bir geyler beklediği, bir şeyler istiyo» ceği zamanlar genç kadm ona mutlaka abla diye hi- tap ederdi, Seniha döndü ve hafif bir istihza ile: — Hayrola, küçük hanım ? dedi, Sonra, Mükerremin yüzüne bakmca, bir şey oldu- Zunu, bir şeyler geçtiğini anladı. Onun dışarı çikti - ğini da, dışardan döndüğünü de hiç farkedememişti. Sokak kıyafetile giren Mükerremin sırtmda kumral saçlarma çok yakışan koyu nefti bir empermeabi ve başında siyah denecek kadar koyu renkte bir bere vardr. Dudakları mosmor olmuş yüzünde bir damla kan yoktu. Ve bu kâğıt gibi beyazlaşmış olan yüz pek pek yorguna benziyordu, — Ne var yavrum? Sokaktan mı geliyorsun? e —Pek tüşümüşe benziyorsun, Hasta mısın yoksa? (Arkası var)